Jump to content

Kadın Avcısının Savaşçı Gelini | One Piece FF | II. Bölüm -Prens Hazretleri vs. Savaşçı Kraliçe-


404

Önerilen İletiler

ogMnVX.jpg

 

 

All Blue ülkesinin çapkın prensi Sanji, halk tabakasından bir kadınla evlenmeye mecbur bırakılır. Kadınları seven prens için bu sorun değildir. Asıl sorun; seçilen kişinin can düşmanı -erkek güzeli- Zoro olmasıdır.

 

Türler: AU (Alternatif Evren), Genderbend (Cinsiyet Değişikliği), Komedi, Romantik, -küçük bir ihtimal- Macera

Çiftler: Kadın!Zoro/Sanji, Arka Plan Çiftler Söz

 

 

I. Bölüm (Gelinle Tanışmak)

Sol gözü bakımlı sarı saçlarıyla kapalı olan, uzun boyu ve kraliyet ailesinin asilliği her hareketinden anlaşılan adam gürültülü ortama heyecanla girdi. Sonunda evlenecekti. Çapkın prensin gelini, kendini çok şanslı saymalıydı.

 

Korumasız gezmeyi tercih ederdi ama bugün, karşı çıkmasına fırsat tanınmamıştı. Halk tabakasının en aşağısına indiklerinden dolayı mı olduğu meçhuldü. Ne gariptir ki, prenses adayını da buradan seçmişlerdi.

 

''Huysuz ihtiyar. Bir şeyler planlıyorsun, değil mi?'' diye hayıflanmadan edemedi. İnsanların alt tabakadan olmasını umursamazdı. Her güzel kadın, onun için paha biçilemez değerdeydi. Sadece içinde garip bir his vardı. Yaşlı adam, onun çok pervasız olduğunu söylemişti. Sonra da gelin adayı bulduğunu söyleyerek karşısına çıkmıştı. Kesin seçtiği gelinde bir sorun vardı.

 

Bu düşüncesine kızarak başını iki yana salladı. İstisnasız her kadın onun için özeldi, güzeldi. Büyük giriş kapısının önüne vardıklarında güçlü koruma konuştu.

 

''Efendim, ben içeriyi kontrol edeyim.''

''Buna gerek yok, Franky.''

''Efendim, burası bildiğiniz gece kulüplerinden biri değil. Özel bir kulüp. Savaş-''

''Eeeeh, yapma ama Franky. Zaten Robin güzelliğini elimden aldın diye kızgınım sana, daha fazla zorlama istersen. Yoksa seni yanıma almayıp kendim gireceğim.''

''Tamam, efendim. En azından önce benim konuşmama izin verin. Kraliyet onurunu, dışarıda olsak da korumak zorundayız.''

''Tamam, tamam. Hallet bakalım.''

 

Demir kapı, Franky'i zorlayarak açıldı. Garip. Buna herhangi bir kadının gücü yeter miydi? Gelin adayı burada olduğuna göre güçlü biri olmalıydı.

 

Sanji, keyifle sırıtmadan edemedi. Yanında güvende hissettiği korumasının arkasından ilerledi. O, Robin gibi bir güzellik abidesini kendine âşık etmesine rağmen bununla övünmezdi. Onlarınki saf aşktı. Belki o da prensesine âşık olurdu? Kim bilir.

 

Duman, içki ve ter kokusu midesini bulandırdı. Duvarları siyah, ışıklandırması kırmızı olan alanı incelemeye başladı. İçki servis eden güzellikleri gördüğünde ''Mellorine!'' diye bağırmadan edemedi. Çoğunluğu erkek müşteriler olduğundan, barmenleri hususi güzellik abidesi olanlardan seçmişlerdi. Gözleri her birinin vücudunda gezindi. Belki şu gri saçlı olan onun geliniydi.

 

Kızla gözleri buluştuğunda, etkileyici gülümsemelerinden birini yolladı. Gecikmeden göz kırparak son darbeyi vurdu. Franky'nin ''Efendim, bu taraftan,'' seslenmesi, bütün olayın güzelliğini yok etti. Ne yani, gelini o değil miydi? Mutsuzlukla başını korumasının gösterdiği yere çevirdi. Siyah kapının üzerinde hasır şapkalı iskelet kafası şekli vardı. Bu aşırı tanıdıktı.

 

''Seni Pislik-Aşçı! Benim yerimden çırpı bacaklarını kaldır, yoksa kılıcımla ortadan ikiye böleceğim!''

 

Beyninde yankılanan eskiye ait cümleyle dişlerini sıktı. O aptal Morimo'nun sesi neden beyninde yankılanmıştı?

 

''Efendim.''

''Geliyorum.''

 

Franky, geleceğin kralı geçtikten sonra kapıyı kapattı. Prens, yeraltı dövüşlerinin yapıldığı yeri daha önce  görmemiş olmalıydı. Çünkü ağzı bir karış açılmıştı.

 

''Wow, Franky burası neresi?''

''Her türlü dövüş sanatının barındığı yer, efendim. Sadece özel olanlar ringe çıkabiliyor. Yasal olmadığı halde Kraliyet Ailesi'nin haberi ve özel ilgisi vardır. Eğer düşman güçler tarafından ülkemize herhangi bir saldırı olursa, ilk önce savaşacakların hepsi burada, efendim. Ayrı ayrı gruplara bölünseler de hepsi 'Hasır Şapka Korsanları' kuruluşuna aitler. Kılıç, bıçak, boks, kickboks, karate gibi birçok alanda başarılı olan savaşçılar var. Kraliyet Ailesi'nin haberi olmasına güvenmemeliyiz, efendim. Çoğu katil.''

''Peki bizim burada ne işimiz var?''

 

Sanji en doğru soruyu sormuştu. Franky, eliyle yan yana sıralanmış ringlerin sonundaki küçük barı gösterdi.

 

''Efendim, prenses adayımız orada.''

''NE?!''

 

Sarışın prensin sesi öyle yüksek çıkmıştı ki, bütün bu gürültüyü susturmayı başarmıştı. Bakışların hepsi onlara döndü. Franky'nin eli beline gitmek üzereydi ama Sanji onu durdurdu.

 

''Kendi halkımızı öldürmeyeceğiz, Franky. Beni geline götür.''

 

Geniş bedene sahip koruma, tereddüt etmesine rağmen adım atmaya başladı. Sanji de peşi sıra ilerledi. Bakışlar kendilerinden çekilmemişti. Dövüşlerine bile geri dönmemişlerdi. Belli ki hepsine 'Biz Kraliyet Ailesi'ndeniz. Hepiniz bize bakın!' diye sesleniyorlardı.

 

Üzerlerindeki kıyafetler ve prensin meşhur kıvrımlı kaşından dolayı anlamış olmaları şaşırtıcı değildi. Asıl şaşırtıcı olan; Franky'nin hürmetle işaret ettiği yerde uyuyan yeşil saçlı kişiydi.

 

Hayır, hayır. Bu olamaz. O olamaz. Hayır. İnatçı ihtiyar, bana bunu yapmış olamazsın! Can düşmanımı bana gelin diye seçemezsin!

 

''Sayın Roronoa Zoro.''

 

Franky'nin sesi yeşil saçlıyı uyandıracak kadar yüksek çıkmamıştı. Sadece uyuyan kişi savaşçı dikkatine sahipti.

 

''Mmm. Neler oluyor?''

 

Adı Zoro olan savaşçının sol gözünde kesik izi vardı. Açamadığına göre bir gözü kördü.

 

Hayır, bunlar sorun değildi. Üzerindeki erkeksi kimonosu, üç keskin kılıca sahip olması ve hanımefendiye yakışmayan tavırları olması bile sorun değildi.

 

Tek sorun onun ZORO olmasıydı. Baş düşmanı Zoro. Morimo olan Zoro.

 

''Biz Kraliyet Ailesi'nden geliyoruz, saygıdeğer Roronoa Zoro. Size iki hafta önce Kral'ımızın isteklerini iletmiştim. Siz de her All Blue halkı gibi, 'Kral'ımızın sözlerinin emir olduğunu' söylemiştiniz. Prensimiz sizinle evlilik görüşmesi yapmak için teşrif etti.''

''Ha? Evlilik mi? Ne diyorsun, koca adam? Hiçbir şey anlamıyorum.''

 

Sanji, uyku mahmurlu savaşçıya dişlerini sıkarak baktı. -Sahi, o ne zaman uykuya doymuştu ki?- Kendisini fark etmemesi sinirlerini bozdu.

 

''Kraliyet Ailesi'ne Morimo-baka'sını mı layık gördünüz, Franky?''

''Morimo mu?''

 

Sonunda yeşil saçlı, sarışını fark etti. Anında uykusu dağıldı ve uzandığı yerden hışımla ayağa kalktı. Kılıçlarından birini kabından çıkarmadan Sanji'ye uzattı.

 

''Sen burada ne arıyorsun, Pislik-Aşçı?!''

 

Franky'e karışmamasını gizliden işaret eden sarışın, öfkeyle önündeki kılıcı tuttu. Sertçe sağ tarafa çekti, yeşilli solundan yeni bir kılıç darbesi yaptı. Belli ki prens buna hazırlıklıydı. Sol eliyle ikinci kılıcı tuttu. Üçüncüsü hâlâ savaşçının kimonosunda asılıydı. Yeşil saçlı, normalde bu kadar kolay pes etmezdi. Sanji de kendisine saldıranı pişman etmeden bırakmazdı. Ama şimdi durum farklıydı.

 

''İndir kılıçlarını, Morimo!''

''Bana bir sebep ver ve kafanı gövdenden ayırayım.''

''Oh, ülkenin tek prensine, geleceğin kralına ve müstakbel kocana saldırmak biraz ayıp olmuyor mu, prenses?''

''Ne halt-''

 

''Bu kadar yeter, Zoro. Kılıçlarını, idama mahkum edilmeden önce indir. Kulübümüzün değerini düşürecek harekette bulunduğumuz için bizleri affedin, prens hazretleri.''

 

Keskin sarı gözlü adam, arkasındaki büyük kılıca rağmen eğilmeyi başardı. Onun ardından bütün kulüp eğilmeye başladı. Zoro da içlerindeydi. Boynunda altın haç asılı olan garip sakallı-bıyıklı adamı bütün ülke tanırdı. O Şahin-Göz Mihawk'tı. Eski savaşların hepsine katılmış, ülkeye büyük zaferler kazandırmıştı. Emzikli çocuk bile onun adından korktuğu kadar saygı duyardı.

 

Sanji, kanındaki asilliği yüzüne yansıttı. Keskin tonda konuştu.

 

''Dracule Mihawk. Sizin gibi asil bir savaşçıyla tanışmak onur verici.''

''Bu benim için onurdur, prens hazretleri. Saygısızlık sayılmazsa, neden burada olduğunuzu sormak isterim.''

 

Sanji'nin gözleri inadına yeşil saçlı savaşçıya odaklanmadı. Onun orada olduğunu umursamıyor gibi davrandı. Sarışın çoğu zaman eğlenceli, cana yakın ve neşeli biriydi. Ama kızdığı zaman ya da ciddi olduğu zaman bütün herkesin nefesi kesilirdi. Kraliyet Ailesi'nin verdiği etkiyi layıkıyla kanında taşıyordu.

 

''Asıl saygısızlığı kulübünüzdekilerden biri yaptı. Sizin hatrınıza görmezden geliyorum. Kral'ımız size iki hafta önce haber yolladı. Olumlu yanıtla sarayımıza dönüldü. Bundan dolayı, buraya bizzat geldim. Bildiğiniz üzere bekar bir prense sahipsiniz. Kral'ımız, artık asil soyu devam ettirmek istiyor. Ve gelinimiz de onay verdiği için, onunla evlilik hakkında görüşeceğim.''

 

Prensin bakışları yeşil saçlıya baksa da asıl Sanji'nin bakmadığı belliydi. Zoro bile bunu fark etti. -Belki de sadece ona özel farkındalıktı.- Kendisine dönen Mihawk'ın sarılarına, neler olduğunu anlayamamasına rağmen onay verdi. Ölmekten korkmuyordu. Sadece o.. Ülkeye ihanet etti diye değil, ülkenin huzuru için ölme taraftarıydı.

 

''Zoro! Madem böyle bir durum vardı, neden bana bunu söylemedin?! Seni üst üste beş kez ringe çıkardım! Bunun sorumluluğunu alacak olgunlukta olmaman beni hayal kırıklığına uğrattı! En iyi kılıç ustası, sadece dövüşmekle belirlenmez! Olgunluk gerektirir, verilen söze sadık kalma ahlakı gerektirir! Başı boş ve kaygısız davranışların seni bu hayalinden çok uzak tutuyor! Çocukluğundan beri, tek hayalin en iyi kılıç ustası olmak değil miydi?! Vücudun boylu boyunca bu yüzden kesilmedi mi?! Bir gözünü bu uğurda kaybetmedin mi?! Cinsiyetinin getirdiği narinlikten, kadın olmaktan bunun için uzaklaşmadın mı?!''

 

Son cümleler kesinlikle Zoro'ya söylenmiş sözler değildi. Kimse anlamasa da, hususi sarışın prense yönelikti. Sanji, adamın zekasına şaşırmadı. Ondan beklenildiği gibi, Zoro'yu gelin olmaktan kurtarmaya çabalıyordu. Eğer can düşmanı olmasa, çoktan vazgeçerdi. Ama hayatının en berbat okul yıllarını yaşatan bu savaşçıdan eski günlerin intikamını alacaktı.

 

''O artık geleceğin kraliçesi, Dracule Mihawk. Ses tonunuzu lütfen aşağıda tutun. Müstakbel karıma söylenilen her kötü sözü kendime söylenilmiş sayacağım. Şimdi izninizle,'' dedi ve bedenini Zoro'ya çevirdi. ''Hanımefendi Roronoa, sizinle özel olarak görüşme davetimi kabul eder misiniz?''

 

Sanji, tüm çapkınlığıyla gülümsedi. Prensin uzattığı eli, şaşkınlık -ve elbette kızgınlıkla- tutan savaşçı kadın, parmaklarında hissettiği dudakla titredi. Refleksle elini geri çekecekti ama sarışın çok sıkı kavramıştı. Şaşırtıcı derecede, memnun gülümsemesiyle Zoro'nun gözlerine baktı.

 

''Hadi, güzel gelinim. Özel bir yere gidip, birbirimizi bulmanın mutluluğunu yaşayalım.''

 

Yeşil saçlı dahil, kimsenin bir şey demesine fırsat vermedi.

 

Prens önde, elini tuttuğu müstakbel prenses ardında ve en arkada Kraliyet Ailesi baş koruması Franky, girdiklerinden daha hızlı şekilde 'Hasır Şapka Korsanları' kulübünü terk etmişti.

 

II. Bölüm (Prens Hazretleri vs. Savaşçı Kraliçe)

''Ew, yeşil Morimo'nun elini öptüm. Bu iğrenç, beni düşürdüğün hale bak, aho.''

 

Prens, eliyle ağzını sildi. İğrenmesi yeşil saçlı kadını kızdırırdı ama beklediği olmadı. Kadın savaşçı, başını eğmiş şekilde yeri seyrediyordu. Sanji'nin gözüne o kadar farklı ve yenilmiş göründü ki, bir an berbat hissetti.

 

''Ne halt Morimo?! Elini öptüm diye iğrendiğimi söyledim! Saniyeler içinde süt dökmüş kediye dönmüşsün! İçeride söylediklerimi duydun mu? Seninle evleneceğimi dediğim kısmı? Hu-hu, BEN, hususi düşmanın. Oi!''

''Kralımızın emrine hiç kimse karşı çıkamaz-''

''Sana oradan kral gibi mi gözüktüm? Söyle bana. Normalde böyle uslu uslu durmazsın sen. En azından tek kılıcınla saldırmıştın. Aklındakini söyle.''

 

Zoro, yutkundu. Bir şey söylemeyeceği belliydi. Madem prensti, o zaman rütbesini kullanacaktı. -Okulda bile ona karşı rütbesinin hiç şansı olmamıştı. Şimdi ne faydasını görecekti ki?-

 

''Prensin olarak emrediyorum. Neden bana saygılı davrandığını söyle. Yalansız.''

 

Yeşil saçlı, gözlerini prensinkilere odakladı. Gören gözünde ciddiyet vardı.

 

''Vatanım için ölmek istiyorum, vatanıma ihanet ettim diye değil.''

''O ne demek?''

''Siz prensimizsiniz ve yakın geleceğimizin kralısınız. Kraliyet ailesine yapılan saygısızlık, vatan hainliğidir. Buna inanırım ve bu kuralla büyütüldüm.''

 

Sanji, rahatlamış şekilde gülmeye başladı. Kahkahaları beklenmedikti. Zoro, müstakbel kocasının gülüşlerinde takılı kaldı. Şaşırmıştı, böyle bir tepki beklemiyordu. Prens, gülüşlerini gülümsemeye çevirdi. Kadın savaşçının şaşkın yüzüne baktı.

 

''Erkek Güzeli Roronoa Zoro-chan~ Demek bu yüzden uslu uslu duruyorsun. Bu çok eğlenceli-'' Anında ifadesi keskinleşti. Sesindeki alaycılık kayboldu. ''-ve çok sinir bozucu. Okuldayken cesurdun. Bu sana, benim düşmanım olma ayrıcalığını veriyordu. Ama şimdi, çaresiz korkaktan başka bir şey değilsin.''

 

Yeşil saçlı dişlerini sıktı. Çenesinden çıkan rahatsız edici sese öfkeli bağırtı eşlik etti. Dayanamamış, geleceğin kralına, anlayamadığı evlilik zırvalarını anlatan adama bağırmıştı.

 

''NE HALT, KIVIRCIK KAŞ?! HAKKIMDA NE DÜŞÜNDÜĞÜN UMURUMDA MI SANIYORSUN?! LANET OLASI, SENİ ÖLDÜRECEĞİM!''

 

Sağ eliyle kılıcını kavradı, gerekmediği müddetçe kılıfını çıkarmazdı. Sanji, beklediği ve geldiğinden memnun olduğu saldırıyı ayağıyla engelledi. Savaşçı yeteneği olan ülkedeki herkesin dövüşürken tercih ettiği farklı şeyler vardı. Zoro; kılıçlarla bir olmuştu. Çapkın prens de; ayaklarıyla.

 

Diğer yanından saldırı gelmesine, kadın savaşçının ayaklarına vurarak engel oldu. Düşmak üzere olan Zoro'yu belinden kavradı. Yavaşça, düşürdüğünü -galip geldiğini- göstermek adına yere yatırdı. Beklemeden ayağa kalktı, gelinine yukarıdan bakarak alayla seslendi.

 

''Nihayetinde sen de bir bayansın, Morimo. Güçsüz şekilde yere düşmene izin veremezdim, değil mi?''

 

Zoro'nun çelmesinden zıplayarak kurtuldu. Elini, kalkmaya yeltenen yeşil saçlıya uzattı. Gözlerindeki mutluluk parıltılarını sesine yansıttı.

 

''Hadi, erkek güzeli gelinim. Gidiyoruz.''

''Ne halt, pislik? Seninle bir yere gelmem ben! Ve çek elini, kendim kalkarım-!''

 

Kendini atik hareketle yukarıda buldu, anında çırpınmaya başladı. Dünyada var olan hiç kimse ona bunu yapamazdı. Ama Sanji'nin kendisini kucaklamasına, ona yakışan tepkiyi verememişti. Daha önce kimsenin dokunmaya cesaret edemediği beli yanıyordu.

 

Prens, güvenilir yardımcısının varlığını, geliniyle uğraştığından unutmuştu. Gözleri ve ağzı -bir süredir- açık olan adama döndü.

 

''Ağzını kapatmalısın, Franky. Çok ayıp. Onun erkek gibi görünmesine bakma, kendisi kadındır. Bir de; geleceğin kraliçesi. Davranışlarını da kafaya takma, terbiye ve ahlak dersleri alacak. Bu yüzden, ağzımız açık durmayalım, gözlerimizi Hime-chan'ımıza dikmeyelim.''

 

Franky'e göz kırptıktan sonra alayla gülmeden edemedi. Zoro'ya karşı kazandığı zaferler, her zaman bambaşka tat vermişti. Sırtladığı savaşçının sessiz durması şaşırtıcıydı. Kesin bir şeyler planlıyordu. Yine de ağzını açıp kelimelere dökmedi. Ani ataklara hazır halde, beyaz atı olmasa da prensesini kaçırdı.

-

''Oi, Morimo! Uyan artık!''

''Mmm.''

 

Zoro, dejavu yaşadığını hissetti. Kâbusunda savaşın ortasındayken, birden kendini okul bahçesinde buldu.

 

''Oi, Morimo! Uyan artık!''

''Mmm, ne halt-''

 

Yeşil saçlı, okuldaki- Hayır. Hayatındaki tek düşmanının sözlerine kaşlarını çattı. Uykulu halde esnedi. Yattığı ağacın dibinde doğruldu. Tepesindeki adama öfkeli bakışlarını kaldırdı.

 

''Ne istiyorsun, Pislik-Aşçı?! Uyuyordum, görmüyor musun?!''

''Kapa çeneni, Morimo! Ödev eşiyiz unuttun mu?! Kalk şuradan, ders çalışacağız.''

''Ne dersi be?!''

''Ohayou, Morimo-chan~ Okuldayız, Morimo-aho! Hangi akla hizmet seninle eş olmak zorunda bırakıldım ki?! Prensim ben, prens! Okulda o kadar güzel afetler, kalp çarpıtan hanımefendiler varken, bu erkek-''

 

Konuşması, karnına yediği darbeyle kesildi. Ayağa kalkan kız, atik hareketle kılıcının tersini oğlanın karnına geçirmişti. Karşılık olarak yumruk geldi, Zoro yana eğilerek kurtuldu. İş ciddileştiğinde uzaktan derin bir iç çekiş ve bağırış duyuldu.

 

''Zoro ve Sanji! Kesin kavga etmeyi! Okula huzur gelsin diye, siz ikinizi yakınlaştırmak için birbirinize eş yaptım! Daha da ortalığı dağıtasınız diye değil!''

 

İki öğrenci, normalde kavgaya devam ederdi ama ikisini de engelleyen büyük etkenler vardı.

 

Sanji'nin babası, eğer okulda belaya sebep olursa, kızlarla görüşmesine engel olacağını söylemişti. Bunu krallıktan atarak yapacaktı. Parası, ünü ve prens olmasından dolayı, her kız onunla ilgileniyordu. Daha şimdiden evlilik teklifleri almıştı. Kraliyette önemli görev sahibi olanların kızlarından tutun da, ordu komutanlarının kızlarına kadar. Elbette içlerinde aptal yeşil saçlı Zoro yoktu.

 

Neden o da listede olmalıydı ki?

 

Yeşil saçlı kızın ise, prensinkinden daha ciddi engeli vardı. Eğer okulu bitiremezse, istediği 'Hasır Şapka Korsanları' ailesine giremezdi. Parası olmadığından, eğitim ihtiyaçlarını Mihawk karşılıyordu. Bedelini de onun öğrencisi olarak ödeyecekti. Yeşil saçlının eğiticisi Koshiro-sensei, onu Şahin-Göz'e övmüştü ve meşhur savaşçı onu istiyordu. Üstelik kadın olduğunu bilmesine rağmen.

 

İkisinin sessizliğine şaşıran öğretmen, bir şey söylemedi. Ülkenin saygıdeğer kralının, neden hususi olarak bu ikisini sıklıkla yanyana getirmeleri için emir verdiğini bilmiyordu. Kedi-köpek gibi atıştıklarını, onları tanıyanların hepsi bilirdi. Yan yana olmalarına sebep olmak tam bir delilikti.

 

Ama farkında olmadığı bir şey vardı: Delilik olmadan, Sanji ve Zoro olmazdı. Onlar olmadan ise, geleceğin efsanesi dünyaya gelmezdi.

 

''Oi! Uyan aptal! Oi! Bak yoksa, seni bu tepelikten aşağı atacağım!''

 

Kadın savaşçı gözünü açtı, ani acıyla yeniden kapadı. Sızlandığında kapalı gözlerinin üzerinde soğukluk hissetti. Ardından elin sahibi konuştu.

 

''Sen aptal mısın? Bana gözlerinde sorun olduğunu söylemeliydin. Seni sırtladığımda ani hareketten dolayı bayıldın. Kavga ederken gerçekleşseydi ne olacaktı peki? Savunman güçlü diye sana hep ciddi anlamda vuruyorum. Tekmeme nasıl dayanmayı düşünüyordun?! Ah, cidden. Kulüpten beri ağrıyordu değil mi? Onun için mi orada uyukluyordun? Hekime gösterdin mi? Herhangi bir ilaç verildi mi? Sebep olan ne? Kör- Yaralı gözün mü?''

 

Sanji'yi tanımasa, endişelendiğini düşünürdü. Elleri uzaklaştırmak için prensin tenine dokundu. İkisinin de vücudu temasla titredi. İşte bu yüzden birbirleriyle dövüşerek anlaşırlardı. Normal konuşma yapmaya çalıştıklarında işler bambaşka yöne ilerliyordu. Ne Zoro, ne de Sanji bu duyguları daha önce tatmamıştı.

 

İkisi de tatma taraftarı kesinlikle değildi.

 

''Sorularınla başımı daha çok ağrıtıyorsun, Kıvırcık Kaş. Neden umurunda ki?''

''Çünkü benim karım olacaksın.''

''Ne halt?! Cidden bu evlenme mevzusu da ne demek oluyor?! Ben kimseye bir söz vermedim, anlaşma yapmadım! Halime bir bak! Kadına benzer yanım var mı?! Bir de geleceğin kraliçesi mi olacağım?! Daha neler!''

''Dedi, prensin gelini olan savaşçı kadın.''

''Delirtme beni, prens bozuntusu-! Ah!''

 

Acıyla elini bastırdı. Teninin altında prensin parmaklarının da olduğunu unutmuştu. Kulakları kızardı ve hiddetli şekilde alnındaki soğukluğu savurdu.

 

''Pis ellerinle bana dokunma!''

 

Sanji, alayla güldü.

 

''Acaba pis olan hangimiz, Morimo-baka?''

 

Zoro, sağlam gözünü açmaya çalıştı. Acıya, sırf sarışının ifadesini görmek için katlanıyordu. Onu boydan boya süzdü. Üstü başı tertemizdi. Bakışlarını kendine çevirdi. Aynı şeyi defalarca giymekten dolayı eskimiş yukatası kirliydi. Zaten kadın olmanın verdiği güzelliklere sahip değildi, bir de üzeri pisti. Nedensiz yere içinde mutsuzluk oluştu.

 

Oturduğu yerden doğrulmak için ellerini yere koydu. Islaklık hissettiğinde gözünü zemine çevirdi. Çiçeklerin üzerinde oturuyordu. Yeni yağmur yağmış olmalıydı, bütün her yer ıslaktı.

 

Rengârenk çiçeklerin ev sahipliği yaptığı damlalar, yağmur sonrası toprak kokusu, dağların kendi aralarında konuşurken çıkardığı esinti, manzarayı parıltılı gözlerle izleyen sarışın prens ve dudaklarındaki sigaranın kokusu...

 

Bütün hepsİ, Zoro'nun nefesini kesti. Düşünme yetisi durdu. Öylece, -ne zaman ayağa kalktığını fark edemeden- geleceğin kralını, manzaranın verdiği o hoş hisle izlemeyi sürdürdü.

 

Daha önce böyle bir yere gelmemişti.

 

Daha önce böyle bir şey hissetmemişti.

 

Daha önce...

 

Daha önce, kadın olmayı dilememişti.

 

Ama bütün bu büyülü an, sarışın prens Sanji'nin 'Kıvırcık Kaş' karakterine dönmesiyle parçalandı.

 

''Oi, ister misin?''

 

Uzatılan sigara paketine baktı. Saygıdeğer Prens Hazretleri, ona en kıymetlisini paylaşmayı teklif ediyordu.

İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Oncelikle belirtmeliyim ki, herbiri kelime disinda yazim yanlisi gormedim, cok mutlu oldum. Evet imla psikopatiyim.

Sonralikla, Zoro ve Sanji, hayal edemedim. Umarim sonraki bolumlerde daha da oturur ki ben dusman degil gercekten kari koca olmalarini isterdim acikcasi. :lol: Bekleyip gorecegiz. 2.bolumu 4, 5, 10, 20, 30 gozle bekliyorum.

İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

O kadar şey arasından bunu buldun yani :P adınla evlenmeye mecbur bırakılır ddeyince normal bir şey sanmıştım ama zoro deyince yaoi mi la bu didim. Cinsiyet değişikliğini görünce bir kez daha dumura uğradım :D

 

Kadından başka bir şey düşünmeyen, aşkı tatmamış Sanji'yi adam edecek zorunlu evlilik ve gönül işlerinden elini ayağını çekmiş savaşçı olmak isteyen kadın Zoro fikri aklıma gelince, yazmamak için kendimi engelleyemezdim. -_-  Peki okuyunca ne hissettin? :D

 

Oncelikle belirtmeliyim ki, herbiri kelime disinda yazim yanlisi gormedim, cok mutlu oldum. Evet imla psikopatiyim.

Sonralikla, Zoro ve Sanji, hayal edemedim. Umarim sonraki bolumlerde daha da oturur ki ben dusman degil gercekten kari koca olmalarini isterdim acikcasi. :lol: Bekleyip gorecegiz. 2.bolumu 4, 5, 10, 20, 30 gozle bekliyorum.

 

Aslında eklerken 'herbirinin' yanlışını fark etmiştim, sonradan düzeltirim diye kaldı sanırım. :/ Mutlu olmanı çok iyi anlıyorum, insan takıntı yapabiliyor ve belki de güzel -faydalı- bir takıntıdır. Zoro'yu kadın olarak hayal etmek ilk 'genderbend' okuyanlar için zor olabilir ama ikisini hayal edememene şaşırdım. :)  Zoro ve Sanji hangi fanfic evreninde olursa olsun düşman olmadan sevgili olmaları imkansız. :) -Bazı istisnalar dışında.-

 

Beklediğine değen bölümler gelir umarım.

 

İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

  • 1 ay sonra...

Sohbete katıl

Şimdi mesajını gönderebilir ve daha sonra kayıt olabilirsin. Bir hesabın varsa, hesabınla göndermek için şimdi oturum aç.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Misafir
Bu konuya yanıt ver...

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı.   Restore formatting

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Editör içeriğini temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

  • Konuyu Görüntüleyenler   0 üye

    • Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli bilgi

Forum kurallarımızı okudunuz mu? Forum Kuralları.