Jump to content

[ FF yarışması ] Fate/...


lethe sedat

Önerilen İletiler

 Merhaba arkadaşlar. Hikâyemi Fate serisine alternatif bir devam olarak yazdım yarışmada bir iddiam yok umarım seversiniz :) Hikaye içinde bazı sarkıllar göreceksiniz şarkılar bana ait değil benle iletişime geçerseniz daha fazlasını önere bilirim. Şimdiden ilginiz için teşekkür ederim.

 

Bölüm 1

Jenna hazırdı. Yıllardır son sınavı için hazırlık yapıyordu. Kutsal kâse savaşını kazanmalı en azından soyadını yüceltecek şekilde ölmeliydi. Meltucrea ailesinin adını kutsal kase savaşını kazanarak yüceltmeli yâda bu uğurda ölmeliydi. En azında onu büyüten yeni bir yaşam imkânı sunan bu aileye böyle teşekkür edebilirdi.

Sihirli çemberi çizmiş bir hata olmaması için en az iki kez kontrol etmişti. Her şey kitaplarda yazana uygun bir şekilde olmalıydı o da öyle yapmıştı. Artık bir hizmetkâr çağırmaya başlaya bilirdi. Çemberin başına geçti sihirli sözleri söylemeye başladı. Sözcükler odada yankılanırken çember mavi mavi parlamaya başladı. Gümüş bıçağını kınından çıkardı ve bir yandan sihirli sözcükleri okurken bir yandan da çıkardığı bıçakla elinde derin bir kesik açtı acı onun için ciddi bir uyarıcı olmuştu ama sözcükleri söylerken duraksamadı hatta tonlamasının bile değişmemesine dikkat etti. Çemberin ortasına yerleştirilmiş kâsenin içerisine birkaç saniyede kırmızıya boyanmış elinden, bir kaç damla kanın damlamasına izin verdi. Kâsenin içerisinde kül, toprak, demir, kömür gibi gerekli malzemeler vardı. Kandamlasının düşmesiyle büyük bir patlama oldu. Jenna geriye doğru düştü duman bulutu içerisinde bir adam avazının çıktığı kadar bağırıyordu. Adamın sesi biraz kızgın birazda heyecan doluydu. Jenna dumanın içerisinde çırpınan hareket eden ve her yere emirler yağdıran adamın siluetini görebiliyordu.

Size yelkenler dedim aptallar. Yelkenler benim korsanlarım bir torba dolusu kumdan daha aptal lanet olsun kurtulun şu çapadan. Aye! Bu aptallar yüzünden burada ölüp gideceğiz. Şu lanet çapayı toplayamıyorsanız zinciri kırın. Güzel! Manevra yapıyoruz yelkenleri açın bu cehennemden çıkacağız.

Olup bitene anlam veremeyen Jenna olduğu yerde donup kalmıştı. Sonunda bir hizmetkâr çağıra bildiğini anladı ama bu iş böylemi oluyordu? Hizmetkarlar ilk geldiklerinde ya da anlaşma yapana kadar böyle deli gibi bağırıp ortalıkta çırpınır mıydı? Gelen hizmetkârlar antik çağlarda yaşamış şerefli kahramanlar olmalıydı, bu adam bir kahramandan çok akıl hastasına benziyordu. Hey hey hey sakin ol diye seslendi Jenna ayağa kalkarken.

Adam ona dönüp yedi deniz neredeyim ben diye bağırdı. Biraz korkmuş birazda şaşkın görünüyordu. Burası neresi bir cadı tarafından mı kaçırıldım. Lanet olsun bir denizkızı olmalı. Cadı olamayacak kadar güzel. En son ne yapıyordum. Lanet denizkızları beni ve mürettebatımı şarkıları ile kontrol altına almış olmalı. Hayır hayır son hatırladığım Atlantik açıklarında bir deniz savaşında olduğum. Kolsuz Jack sende kimsin be kadın?

Ben- ben Jenna bir büyücüyüm. Seni buraya kutsal kâse savaşı için çağırdım. Yani bir cadı tarafından mı kaçırıldım? Jenna öfke dolmuştu ve hizmetkârının kafasına yumruğunu indirdi. Cadı demeyi bırakır mısın hiç hoş değil ve özür dilerim sana vurmak istememiştim. Nedir bu kutsal kâse savaşı diye sordu hizmetkâr. Kutsal kâse savaşı hakkında bir şey bilmiyor musun diye sordu Jenna. Nereden bile bilirim daha önce hiç ca-büyücülerle aynı ortamda bulunmadım diye çıkıştı hizmetkâr. Bu garip genelde hizmetkârlar kutsal kâse savaşını ve çağırıldıkları dönemim özelliklerini bilerek gelir diye düşündü Jenna. her neyse senin için kısa bir bilgilendirme vereceğim. Kutsal kâse savaşı dört senede bir seçilmiş büyücülerin bir hizmetkâr çağırıp savaştıkları ve sonunda kutsal kase tarafından bir dilek hakkı ile ödüllendirildikleri bir savaş. Savaş yedi tip hizmetkârın çağırılması ile başlar. Bu hizmetkârlar kılıçlı, okçu, mızraklı, binici berserker, sihirbaz ve suikastçıdır. Her şeyden önce kutsal kâse savaşı için seninle anlaşma yapmalıyız. Ne diyorsun? Adam elini uzatarak işin içinde altın varsa her türlü anlaşmaya hazırım dedi. Jenna uzatılan eli sıkarak kutsal kâseyi kazandıktan sonra istediğin kadar para dileye bilirsin dedi. O zaman anlaştık dedi hizmetkâr. Peki, ismin nedir diye sordu Jenna. Bana kırlangıç derler, kırlangıç, kaptan kırlangıç seninki? Jenna... Kaptan nasıl sorsam bilemedim... Siz... Siz... Bir korsan mıydınız diye sordu Jenna. Korsan? Bir korsan? Adam sanki kelimenin ağırlığını tartıyor gibi düşünceli bir hali vardır. Beni böyle çağıran çok oldu ama ben kendimi özgür bir adam olarak tanımlıyorum. Adaletin, özgürlüğün ve kadınların peşinde koşan bir adam. Kendi adaletimi kendim yaratmayı denediğim için bir korsan oldum. Bir korsanın uzun hikâyesini dinlemek istemezsin unutalım gitsin.

Yanlış anlamayın lütfen ben sadece kahramanların bu savaşa katıldıklarını sanıyorum dedi Jenna. Kanlı bir korsanın savaşına katılması seni üzdü mü yoksa kahramanlar ölmüş aptal insanlardır kadın ve sanırım -yani emin değilim- bende öldüm. Buda beni kahraman yapar diye gülümsedi kaptan. Peki, bu savaş sizin ilk seferiniz mi? Aye! Bir çok savaş gördüm ancak bir ca... Büyücü tarafından kaçırılıp dahil edildiğim ilk savaş olmalı. Kaptan tam cadı diyecekti ancak Jenna'nın sinirli bakışlarını gördükten sonra cümlesini düzeltti. Son hatırladığım şey top yağmuru arasında gemimi yüzdürmeye çalıştığımdı.

 

Bölüm 2

 

Anlaşmamız tamamlandığına göre artık başlaya biliriz dedi Jenna. Aye! Öncelikle bir gemi ve mürettebat bulmalıyız. Eğer işler ben öldükten sonra çok değişmediyse mürettebat işini ben halledebilirim. En yakın tavernada yelken açmak için can atan korsanlar vardır dedi kaptan. Sen öldükten sonra işler çok değişti kaptan 21. yüzyıldayız ve artık İngiliz sularında izinsiz tek bir gemi yüzemez havada tek bir uçak uçamaz dedi Jenna. Hayatım boyunca tek bir İngiliz'den yelken açmak için izin almadım kadın dedi kaptan. Sanırım bir gemi bulmamız imkânsız ama senin için bir araç ayarlaya bilirim dedi Jenna beni takip et işimizi görecektir. Jenna büyük bir malikânede tek başına yaşıyordu. Devasa ev büyük ferah ve gösterişsiz odalar ve koridorlardan oluşuyordu. Kaptan sessizce Jenna'yı takip etti. Sonunda malikânenin garajına ulaştılar. Garaj çekirdek bir ailenin içerisinde rahatça yaşaya bileceği kadar büyüktü. Garajın tam ortasında 1967 model mustang shelby gt500 eleanor duruyordu. Sanırım motoru çalışır durumda ama biraz kaporta işçiliği gerekiyor. Kutsal kâse savaşı için onarabiliriz. Babamındı ama kullanmaya hiç fırsatım olmadı dedi Jenna. Sanırım kullana biliriz ama önce halletmemiz gereken bir kaç işlem var dedi kaptan. Nedir diye sordu Jenna. İkinci kaptanımı seçmeliyim, bir mürettebat bulmalıyız ve bu kuşu onarmam için malzemeler gerekiyor. Aklımda güzel bir fikir var dedi kaptan. Tayfa işi zor olacak. Bu devirde denizci bulamazsın ve malzemeleri yapı malzemeleri satan bir mağazandan alabiliriz dedi Jenna. Tayfa işini bana bırak şimdi sırada ikinci kaptanı seçmek var dedi kaptan ve kafasındaki denizci şapkasını çıkarıp Jenna'nın kafasına yerleştirdi. İkinci kaptan işini de hallettiğimize göre sırada tayfa ve malzemeler kaldı beni bir tavernaya götür. Şapka sana çok yakıştı dedi kaptan. Jenna bu beklenmedik iltifat karşısında ne diyeceğini bilemedi de sessiz kalmayı tercih etti. Taverna bulmak zor olabilir ama sanırım bir gece kulübü bulabiliriz gerçi aradığını bulabileceğinden pek emin değilim ama önce üstüne biraz çeki düzen vermeliyiz sana elbise almak için dışarı çıkalım böyle çok dikkat çekersin dedi Jenna. Beni takip et diye ekledi. Garajda Jenna'nın başka bir arabası daha vardı sıradan bir aile arabasıydı ve yaşadığı malikâneye hiç uymuyordu. Jenna ve kaptan arabaya bindiler güneş tam tepedeydi. Jenna arabasını en yakın alış veriş merkezine sürdü. Mağazada tüm dikkatleri üzerlerine çekmişlerdi neyse ki insanlar onların birer tiyatro oyuncusu sandılar. Hemen kaptan için elbise bakmaya başladılar. Kısa bir süre sonra tüm alış veriş tamamlanmıştı. Dizlerine kadar gelen motorcu çizmeleri siyah kot pantolon üzerinde kuru kafa deseni olan t-shirt siyah bir kapüşonlu polar ve neredeyse yere kadar uzanan mat siyah bir kaban almıştı. Aslında yeni elbiselerin eskilerden pek bir farkı yoktu sadece biraz daha modernize edilmişti. Simdi bir korsandan çok metalciye benzedin dedi Jenna neyse hala zamanımız var bir yapı marketine gitmeye ne dersin diye sordu. Aye! Gidelim gözlem yapmalıyım dedi kaptan. Kaptan artık insanların ilgisini eskisi gibi çekmiyordu. Bu durum biraz olsun Jenna'yı rahatlattı. Kısa bir süre sonra yapı marketine vardılar. Markette Jenna kaptanı takip ediyordu. Kaynağa ihtiyacımız var bol bol çekiç el örsleri anahtarlar rol bar yapmak için çelik boru caraskal boya kaptan durmadan ihtiyaçlarını sayıyordu ihtiyaçlar bir türlü bitmiyordu ve hiç birini de satın almıyorlardı. Jenna sonunda dayanamayarak sordu. Neden sadece dolaşıyoruz hiç bir şey almıyoruz? Buraya satın almak için gelmedik dedi kaptan. Öyleyse ne için geldik diye sordu Jenna. Gözlem için kameraları ve güvenlik görevlilerini tespit ediyorum diye cevapladı kaptan. ne için diye sordu Jenna duyduklarına inanamayarak. Soygun için tabi ki benim kim olduğumu sanıyorsun. Bunu yapamayız diye çıkıştı Jenna. KES SESİNİ! Yoksa ikinci kaptanım bana ihanet mi ediyor? Köpek balıklarına yem olmak mı istiyorsun bu savaşı kazanmak istiyorsan dediklerimi yapmalısın. Jenna cevap verememişti korkmuş ve çaresiz hissediyordu. Mağazayı terk ettikten sonra kaptan Jenna'dan özür diledi bir daha ona sesini yükseltmeyeceğine dair söz verdi kaptan. Hava kararmıştı artık gece kulübüne gidebilirlerdi

Kulüp kaptan için çok gürültülüydü herkes çılgınlar gibi dans ediyor ve içki içiyordu. Yedi denizin laneti neler oluyor burada bu boktan gürültüde ne buna müzik mi diyorsunuz. Bu insanlar neden kafası kopmuş tavuk gibi tepiniyor diye bağırdı. Jenna cevap vermedi bir köşeye oturdular kaptan etrafı izliyor ve bir anlam vermeye çalışıyordu. Kaptan müziği çok severdi mürettebatıyla birlikte deniz yolculuklarında deniz şarkıları söylerdi hatta gemisine bir kaç müzisyen almayı bile düşünürdü. Ancak birkaç yüz yılda insanların müzik anlayışı oldukça değişmişti. Bir süre sonra Jenna dayanamayıp gördün mü burada hiç korsan yok dedi. Kaptan parmağını dikkat anlamında kaldırdı. Benim ikinci kaptanım daha açıkgöz olmalı diyerek bir adamı işaret etti. Bir adam başka bir adama bir şey verdi ve karşılığında ve karşılığında başka bir şey aldı. Değiş tokuş çok hızlı sürmüştü Jenna ne değiş tokuş ettiklerini görememişti. Değiş tokuşun sonunda adamların ikisi de farklı yönlere ayrıldılar. Kaptan şunu takip edelim bakalım dedi. Adam gece kulübünün arka kapısından çıktı ve ara sokağa daldı. Jenna e kaptan da peşinden gittiler kısa bir takipten sonra adam başka bir ara sokağa daldı. Hemen ardından Jenna ve kaptan girdi ancak yol bir çıkmazdı. Arkasına dönen adam iste beni takip edenler diye seslendi sokağın girişinde 8-10 adam belirdi. Her yerden elleri sopalı adamlar peydah olmuştu.

 

Bölüm 3

 

Jenna panik olmuştu simdi ne yapacağız diye fısıldadı. Daha önce serserilerle hiç karşılaşmamıştı. Kaptan gülümsedi benim ikinci kaptanım daha uyanık olmalı demiştim. Başından beri bizi takip etmelerine izin verdiğimizin farkında değil miydin yoksa.

Bunlar polis olmalı dedi adamlardan biri. Terfi peşinde olan çaylaklardan olmalı. Sakin olun dedi kaptan polis değilim buraya bir iş teklifi için geldim. Senin gibilerle işimiz olmaz dedi başka biri. İri yarı dev gibi bir adamdı liderleri gibi gözüküyordu. Seninle işimiz bittiğinde bir daha iş peşinde olamayacaksın. Öyle olsun dedi kaptan. Bu işi erkek erkeğe çözelim. Ben kazanırsam beni dinleyeceksiniz siz kazanırsanız çekip giderim ve yanımda getirdiğim güzel arkadaşımda sizlere bir hediye olarak kalır ne dersiniz? Liderleri bir adama işaret yaptı ve aralarından biri ileri çıktı. Kaptan gardını aldı ilk saldırıyı yapan adam oldu. Kaptan son ana kadar hiç tepki vermedi adamın yumruğu tam suratının ortasına geliyordu yumruk kaptana ulaşmadan saliseyeler önce kaptan bir adım geri çekildi. Adamın yumruğu boşa çıkmıştı. Kaptan dengesi bozulan adamın suratına bir yumruk indirdi. Adam devrilmemişti ancak sersemlemişti. Hızla ikinci yumruğunu savuran kaptan bu sefer adamın kulağına nişan aldı. Kulağına çok sert bir darbe alan adam yere yığıldı ve hareketsiz kaldı. Liderleri yeni bir işaret yaptı. Böylece ileriye üç adam çıktı. Kaptan hey hey hey! Hadi ama erkek erkeğe dedik bu iş sıkıcı olmaya başladı. 3 çocuk benim için az beş olsun. Tekrar düşündüm de şunu yedi yapalım. Liderleri bunu sen istedin dedi ve yeni bir işaret yaptı. İki kişi daha ileriye çıktı. Bu sefer adamların elinde sopalar ve bıçaklar vardı. İlk hamleyi sopalı bir adam yaptı. Adam sopayı sol elinde tutuyordu. Sopasını sağdan sola doğru savurdu. Kaptanın geri adım atmasını bekliyordu ancak kaptan öyle yapmadı. Aksine ileri bir adım atarak adamın soluna geçti. Kolunu tutarak saldırıyı durdurdu. Sağ elini savurarak adamın suratına bir darbe indirdi. Adamın kolunu tutarak bileğine bir diz darbesi indirdi. Adamın elindeki sopayı almasıyla bıçak tutan başka bir adamın kafasında kırması bir oldu. İkinci bir bıçaklı adam hızla kaptanın ardından kör noktasından saldırdı. Kaptan birden sağa sıçramasıyla adam kaptanın bir adım önüne düşmüş oldu. Kaptan adamın bacağının eklem yerine tekme atarak onu diz çöktürdü. Tam bitirici darbeyi yapacakken 4. sopalı bir adamın hamlesinden kaçmak için sol tarafa atladı. Adamın sopası az önce diz çöken adamın omuzuna geldi. Tüm bunlar saniyeler içinde olmuştu ve kaptan tek bir sıyrık almamıştı. Kaptan artık sıkılmaya başladım çocuk yollamaktan vaz geçip benimle dövüşmeye ne dersin sayın lider diye seslendi grubun liderine. Daha fazla dövüş yok kendini kanıtladın şimdi konuş bakalım dedi. Ah bu iyi oldu çoktan sıkılmaya başlamıştım artık sadede gelelim dedi kaptan ve ekledi burada konuşmak uygun olmaz neredeyse polis gelir. Arkadaşımın evine gidelim. Arkadaşlarınızı toplayın arabalarınıza atlayın onları tedavi edelim.

Jenna bu da ne demek oluyor sokak serserilerini evime neden alacakmışım dedi. Onlar bizim mürettebatımız ikinci kaptan tabi ki kutsal kâse savaşı boyunca bizimle yaşayacaklar dedi kaptan. Jenna bu durumdan hoşlanmamıştı. Ancak kaptana tekrar çıkışma cesaretinde bulunamadı. O da neydi öyle orada muhteşemdin böyle dövüşmeyi nereden öğrendin diye sordu Jenna konuyu değiştirerek. Nerede mi hiç bir yerden dedi kaptan. Nasıl yani hiç bir dövüş sanatları hocasından ders falan almadın mı diye sordu Jenna inanamayarak. Tabi ki hayır orada tek yaptığım biri bana saldırdığında kaçmak açığını yakaladığımda da saldırmak oldu diye açıkladı kaptan.

Sonunda Jennanın evine gitmişlerdi ve yaralılarla ilgilenilmişti. Herkes malikânenin en büyük salonunda toplandı. Her şey hazırsa kendimi tanıtarak başlıyayım. Ben kaptan kırlangıç bana kaptan ya da efendim diye seslene bilirsiniz. Yüz yıllar önce yaşamış ve ölmüş bir korsanım. Arkadaşım jenna beni buraya büyülü bir savaşta ona yardımcı olmam için çağırdı. Jenna duyduklarına inanamayarak ne yapıyorsun sırlarımızı onlara açıklama diye çıkıştı panikle. Kaptan yaptığı çok doğal bir davranışmış gibi şaşırarak neden açıklamayayım eğer mürettebatımız olacaklarsa bir aile gibi olmalıyız onlardan bir şey saklamamız doğru olmaz dedi. Hey hey hey! Neler saçmalıyorsunuz bu hikâyeye inanmamızı beklemiyorsunuz her halde diye atladı lider. Gözlerinizle görmeden inanmayacağınızı tahmin etmiştim dedi kaptan. Birden ellerinde mavi birer ışık huzmesi belirdi. Işık huzmesi ilk önce kılıç görünümünde şekil aldı. Sonra yavaş yavaş parlaklığını kaybetmeye başladı. Adamlar fal taşı gibi açılmış gözlerle ışığı izliyordu. Işık tamamen yok olunca kaptanın ellerinde iki kılıç tuttuğunu ve bu kılıçları yoktan var ettiğini fark ettiler. Göğsünde de sekiz adet çok eski tabanca asılıydı. Serserilerin lideri bu silahları sadece korsan filmlerinde görmüştü. Şimdi inandınız mı diye sordu kaptan. Evet, yani hayır lider ne diyeceğini bilmiyordu.

Neyse zamanla alışırsınız. Şimdi iş konuşalım sizleri buraya bir soygunda bana yardımcı olmanız için topladım. Bir yapı stok marketini soyacağız ihtiyacım olanların listesini yaptım onları aldıktan sonra oradan çıkaracağınız her şey sizin olacak çok müşterisi vardı yani içi para dolu olan kasa sizin olabilir. Ne diyorsunuz diye sordu kaptan fazla uzatmadan. Lider işin içinde para varsa her türlü anlaşmaya varım dedi. Kaptan jennaya dönüp gülmeye başladı. İşte gerçek korsan böyle olur dedi. Jenna bu sözleri ilk kez duymuyordu. Anlaşmayı kabul ederken kaptan kırlangıçta bu cümleyi kullanmıştı. Soygun işi hoşuna gitmiyordu ancak artık kaptanı durduramazdı. O da akışına bırakma kararı aldı.

Kaptan gerekli malzemelerin listesini lidere uzattı. Listeyi inceleyen adam dostum bu malzemeleri taşımak içi bir tır gerekecek. Ancak sorun değil ayarlaya biliriz dedi. Dostum? Bana kaptan yada efendim diye seslenebilirsiniz dediğimi sanıyordum diye çıkıştı kaptan. Ayrıca arkadaşımda sizin ikinci kaptanınız oluyor o yüzden aynı saygıyı ona da göstermenizi bekliyorum dedi. Her neyse planın nedir kaptan diye sordu lider. Plan? Planda nedir? Hayatım boyunca tek bir planım olmadı planlar her zaman son anda bozulur. Yapacağımız şu oraya gireceğim güvenlik görevlileri ve kameralardan kurtulacağım ve sizde malzemeleri alacaksınız işte bu kadar basit dedi kaptan. Öldürmek yok diye çıkıştı Jenna öldürmeden nasıl kurtulacağız diye sordu kaptan duygusuzca. Jenna seninle geleceğim güvenlik görevlilerini uyutacağım dedi. İşte benim ikinci kaptanım aksiyondan uzak kalacaksın diye korkmuştum dedi kaptan büyük bir mutlulukla. Öyleyse dağılın yarın akşam sekizde sizleri tırla birlikte burada bekliyor olacağım dedi ve adamları yolcu etti kaptan.

 

Bölüm 4

 

Ertesi gün adamlar tırla birlikte hazırdılar. Mağaza saat onda kapanacaktı. Son bir kez hiç olmayan planı gözden geçirdiler. Hepsi maske takıyordu. Telsizlerle birbirleriyle bağlantı kuracaklardı. Saat tam on birde kaptan ve Jenna tırdan inecek kaptan kameraları halledecekti sonra mal kabul girişinden içeri sızacaklardı. Kaptan Jenna'yı yönlendirecek güvenlik kameralarının icabına bakacaklardı. Her şey hazır olduğunda tır yanaşacak ve operasyon başlayacaktı.

Her şey hazır olduğunda kaptan işaretini verdi. İşe başlamadan önce adlarınızı öğrenmek istiyorum kendinizi kısaca tanıtın dedi. Adamlar kendini tanıtmaya başladı. Gurubun liderinin adı Jackti. Sırayla herkes ismini saydı. isim hafızası iyi olmayan kaptan bakın şöyle yapalım hepinize birer isim vereyim isimlerinizi öğreninceye kadar verdiğim isimlerle sesleneyim sizde yeni isimlerinizle idare edin dedi ve hepsine birer isim verdi. Liderin ismi afelade oldu. İsim işi de hallolduğuna göre artık yola koyulmalıyız dedi kaptan. tırı afelade sürdü ön tarafta kaptan ve Jenna oturuyordu. Diğerleri arkaya bindiler. Eski günlerde ben ve tayfam yağmaya gittiğimizde şarkılar söylerdik. Orada başımıza ne geleceğini sadece tanrılar bilebilirdi ama en azından mutlu giderdik dedi kaptan. Jenna biraz mırıldansana dedi aynı atmosferi yaşamak güzel olur. Kaptan teklifi kabul etti.

 

Do what you want, 'cause a pirate is free,

You are a pirate!

Yar har, fiddle lee dee,

Being a pirate is alright with me,

Do what you want 'cause a pirate is free,

You are a pirate!

Yo ho, ahoy and avast,

Being a pirate is really badass!

Hang the black flag at the end of the mast!

You are a pirate!

You are a pirate! - Yay!

We've got us a map, (a map!)

To lead us to a hidden box,

That's all locked up with locks! (with locks!)

And buried deep away!

We'll dig up the box, (the box!)

We know it's full of precious booty!

Burst open the locks!

And then we'll say hooray!

Yar har, fiddle lee dee,

Being a pirate is alright with me!

Do what you want 'cause a pirate is free,

You are a pirate!

Yo ho, ahoy and avast,

Being a pirate is really badass!

Hang the black flag at the end of the mast!

You are a pirate!

Hahaha!

We're sailing away (set sail!),

Adventure awaits on every shore!

We set sail and explore (ya-har!)

And run and jump all day (Yay!)

We float on our boat (the boat!)

Until its time to drop the anchor,

Then hang up our coats (aye-aye!)

Until we sail again!

Yar har, fiddle lee dee,

Being a pirate is alright with me!

Do what you want 'cause a pirate is free,

You are a pirate!

(spoken)Yar har, wind at your back, lads,

Wherever you go!

(singing)Blue sky above and blue ocean below,

You are a pirate!

You are a pirate!

 

Şarkı bitince bu sefer hep birlikte söylediler. Tır iki sokak geriye park etti. Kaptan ve Jenna indiler maskelerini taktılar. Mağazanın arkasına geldiklerinde kaptan bir yay şekillendirdi. Jenna yayı görünce demek okçu sınıfısın dedi. Bilmem bu oku önceden de kullanıyordum sessiz olamam gerektiği zamanlarda çok etkili oluyor. Kutsal kâse savasıyla bir alakası yok dedi. Kaptan mağazanın duvarlarından içeri atladı ve daha iner inmez ilk oku kameraya yolladı. Ardından Jenna duvardan atladı. Mal kabul girişi bir tırın içeri girebileceği kadar büyük bir kapı ve hemen yanında normal bir kapıdan oluşuyordu. Kaptan birden Jenna'e acilen saklan dedi. Birlikte bir konteynırın ardına saklandılar. Kapıdan çıkan güvenlik görevlisi telsizle konuşuyordu. Dışarı çıktım her şey normal gözüküyor. Kamerada normal elektronik bir ağrıza olmalı dedi. Kaptan Jenna'e dönüp uyut şunu dedi. Jenna başıyla onaylayarak görevini gerçekleştirmeye başladı. Büyü kısa bir sürede tamamlandı ve adam yere düştü. Jenna kameraları güvenlik odasından kontrol ediyorlar. Orasını halletmeden kameraları tek tek etkisiz hale getiremeyiz. Bir siber saldırı olduğunu düşünüp polisi ararlar ne yapacağız dedi. O zaman önce onları halledeceğiz sadece dediklerimi yap kameraların kör noktalarından ilerleyeceğiz dedi kaptan ve kapı aralığından içerideki kamerayı kontrol ederek ters yöne dönünce içeri girdiler. İçerisi konteynırlarla doluydu. Bu işlerini kolaylaştıracaktı çünkü kameralardan saklana bilirlerdi. Ancak güvenlik görevlilerinin sayısı çok fazlaydı. Jenna ve kaptan zamanla işe alışmışlardı. Kaptan bir ses çıkarıp güvenlik görevlisini yanlarına çekiyor kameranın bakmadığı zamanda Jenna adamı uyutuyordu. Adamı sakladıktan sonra is biraz daha ilerliyorlardı. Mağaza içerisi oldukça büyüktü ancak güvenlik odası tabelalarda gösteriliyordu. Uzun uğraşlar sonunda güvenlik odasına ulaştılar kaptan birden kapıyı açtı ve Jenna hemencecik içerideki üç adama toplu bir uyku büyüsü yaptı. Artık kameralar ve geriye kalan güvenlik görevlilerini temizleye bilirlerdi. Kaptan tekrar yayını çekti attığı oklar kameralara maddesel zarar vermiyordu sadece kameraları kullanılmaz hale getiriyordu. Jenna ve kaptanın titiz çalışması sonucunda bütün kameralar ve güvenlik görevlileri etkisiz hale gelmişti gerisi kaptanın mürettebatına kalmıştı. Adamlar hızlı çalışıyordu. Her şey yolunda giderken kaptan garip bir his hissetti. Jenna'da aynısını hissetmişti yakınlarda bir hizmetkar var bizim için geliyor diye uyardı. Kaptan siz çalışmaya devam edin işiniz bitince burayı terk edin diyerek hızla mağazanın önündeki otoparka koşmaya başladı.

Otoparka vardığında baştan aşağı zırhlı antik yunan mızraklılarıma benzeyen bir hizmetkârın onu beklediğini gördü. Kaptan sınıfını sormama gerek yok herhalde ben kırlangıç kaptan kırlangıç bir korsanım. Kendini tanıtmayacak mısın diye sordu kaptan. Adamın cevabını mızrağını fırlatarak verdi. Mızrak ıskalayacak gibi havada hızla süzülüyordu. Kaptan asıl hedefin kendisi olmadığını çok geç fark etti. Savaşçının asıl hedefi yeni gelmiş olan Jenna'ydı. Kaptan büyük bir panikle geri geri üç dört kez sıçradı. Maalesef mızrağı durduramayacaktı. O da önemli bir karar vererek kolunu mızrağın uçuş yoluna uzattı. Mızrak kaptanın bileğine saplandı. Sağ elindeki mızrak yere düşerek mavi ışık huzmesi halinde kayboldu. Kaptan Mediea seni ikinci kez kaybedeceğim diye fısıldadı.

 

Bölüm 5

 

Kaptanın eli kötü görünüyordu. Savunmasız bir kadına saldırmak onurlu bir savaşçıya yakışmadı. Kaptan sinirden titriyordu. keelhaul nedir bilir misin savaşçı? senin gibi aşağılık herifleri cezalandırmak için kullanırız. İnfaz edilecek kişi kollarından bağlanır ve geminin altından bir taraftan diğer tarafa hızla çekilir. Geminin altında yaşayan deniz kabukluları vücudunu parçaladıkça acıyla ciğerlerindeki hava boşalır. Şanslıysan kan kokusuyla çılgına dönüşen köpek balıkları tarafından parçalanırsın. Eğer şansın yoksa ölümlerin en zoru olan boğulma seni kollarına alır. Bir balık gibi çırpınarak ölürsün. Kaptan bileğinden çıkardığı mızrağı savaşçının önüne attı al onu dedi seni cezalandırıyorum. Kaptan tüm hıncıyla saldırdı. Sol eli sağ eli kadar etkili değildi genellikle savunma yapmakta kullanırdı zaten. Savaşçı kaptanın saldırılarını kolaylıkla karşılıyordu ancak kaptan dur durak bilmiyordu. savaşçı kaptanın agresif saldırısı karşısında geriledi. Avantajı eline alan kaptan güçlü bir saldırı yapmak için tüm gücünü topladı. Saldırısını yaptığı anda savaşçı mızrağını kaptanın kılıcı ve kolu arasına sokmayı başardı. Mızrağı bir sopa gibi savurup kaptanın koluna vurmayı başardı. Bu sefer gerileme sırası kaptana geçmişti. Kaptan bir iki adım geriye sıçramak zorunda kaldı. Mızrağını daha rahat kullanmak için gerekli mesafeyi elde etmiş olan savaşçı mızrağını kaptanın boynuna saplamak için saldırdı. Jenna kaptana yardımcı olmak için savaşçıya bir ateş topu gönderdi. Ateş topu hedefi bulmuştu. İkinci kaptan olarak geride durmamı beklemiyordun her halde kaptan dedi Jenna. Savaşçı hemen kendini toparlamıştı. Zaten ateş topu savaşçıda saniyelik bir körlükten ileriye gidememişti. Ancak her şey için çok geçti kaptan silahını çıkarıp savaşçının tam kafasına nişanlamıştı. Kurşun miğferdeki tek açıklık olan göz boşluğundan savaşçının gözüne isabet aldı. Savaşçı devrilmedi gözündeki yara giderek iyileşti ve eski haline geri döndü. Kaptan hemen ölmeni beklemiyordum zaten dedi. Tam bu sırada içeriden alarm sesleri gelmeye başladı. kaptan sinir dolu bir sesle ahmaklar dedi. Kasayı çalarken adamlar alarmı aktif etmiş olmalılar. Jenna burayı terk ediyoruz yakında burası polis dolacak dedi. Kaptan burada daha işimiz bitmedi dedi. Bu bir emirdir dedi Jenna ve bir komut mührü kullandı. Kaptan ne olduğunu anlamadı bedeni onun kontrolü dışında hareket ediyordu. Yine karşılaşacağız savaşçı yarım kalan işlerden nefret ederim dedi kaptan. tıra bindiklerinde orada ne yaptın öyle diye sordu kaptan. Jenna bir komut büyüsü kullandım ustalara hizmetkarlar üzerinde kullanabilmesi için sınırlı sayıda verilir komut büyüleri biten ustanın hizmetkarı ile arasında bir bağ kalmaz ve kase savaşından diskalifiye olur diye açıkladı Jenna. Kaptanın tahmin ettiği gibi adamlar kasayı çalarken alarmı aktif etmişlerdi. Ancak neyse ki polis gelmeden kasayla birlikte mağazayı terk edebilmişlerdi. Eve geldiğinde Jenna büyük bir oh çekti ve büyü yardımı ile kaptanı iyileştirdi. Kaptan büyük bir parti vermeyi teklif etti Jenna bu fikre hayır diyemedi. Kaptan kendisi için ülkedeki en sert içkiden yirmi şişe istedi. İçkiler gelince afelade kaptana ilginç bir soru yöneltti. Nasıl korsan olma kararı aldın kaptan dedi. Sorunun cevabını Jenna'da merak ediyordu. Artık bana inanmaya mı başladın dedi kaptan. Adam orada olanları gördükten sonra şüphem kalmadı diye cevapladı. Güzel o zaman arkanıza yaslanın uzun bir hikâye olacak dedi ve bir şişe viskiyi kafasına dikti. Bir litrelik şişeyi tek dikişte bitirdikten sonra bir şişe daha dedi. Herkes kaptanın alkol performansı karşısında dolayı şok olmuştu. İçki geldikten sonra kaptan anlatmaya başladı.

Her zaman kanlı bir korsan değildim. 20 yaşında ilk evliliğimi yaptım güzel olmayan bir balıkçı kulübesinde güzel olmayan bir kadınla mutlu bir şekilde yaşıyordum. Kadın güzel olmasa da iyi biriydi. Benimle ilgileniyor evimi ve elbiselerimi temiz tutuyordu. Balıkçılıkla küçük bir adada geçinmeye çalışıyorduk. Karım hamileydi. Fazla param yoktu ve son çıkan fırtınadan sonra botum büyük hasar almıştı. Bir süre denize açılamadım. Lanet İngilizler yine birileriyle savaş halindeydi. Ve adamızı koruyan küçük bir askeri birlik vardı. Her zaman bizden vergi alıyorlardı. Günün birinde askerle yine kapıma dayandılar. Benden para istediler. Param yoktu ve olmayan paramı veremezdim adamlar üzerime yürüdüler. Gençliğin verdiği hiddetle askerlerin üzerine yürüdüm. Bu hayatımda yaptığım ilk hataydı. Askerleri komşularım yardımıyla püskürttüm. Bende işime geri döndüm. Kısa süre içinde botumu onarıp balık avlamaya çıkacaktım. Ve hamile karım için para kazanmaya gidecektim. İşte buda yaptığım ikinci hataydı. Denize açılıp geri döndüğümde evimin yandığını fark ettim. Karımı kurtarmak için eve daldım karşılaştığım manzara korkunçtu. Hamile karım karnı deşilmiş şekilde yerde yatıyordu. Adayı yöneten yüz başı yaptığımı bir isyan olarak görmüş ve böyle korkunç bir cevap vermişti. Yüzbaşı evli olduğu için kışlada değil adada iyi korunan bir evde yaşıyordu. Akşam eve gitmesini bekledim hava kararınca tek başıma evine saldırdım. İçerideki askerleri ve hizmetçileri kılıçtan geçirdim. Gözümü kan bürümüştü önüme geleni öldürüyordum. Kaptan anlatırken salonda yürüyor ve olayı tekrar yaşıyordu. Salondaki herkesin tüyleri diken diken olmuş kanı donmuştu. Yüzbaşı karısı ve oğlu bir odaya saklanmışlardı. Kapıyı kırdım kadın çocuğunu kurtarmak için önüme atladı. Şanslı kadınmış bir anlık refleksle onu hemencecik öldürdüm. Elimden kolayca kurtulmuş oldu. Kısa bir arbede sonucu yüzbaşını yakalayıp sandalyeye bağladım oğlunu ise kollarından tavana astım. Bıçağımı çıkarıp tek hamlede çocuğun göğüs kafesini yardım. Yüzbaşının olup biteni izlediğinden emin oluyordum. Çocukta bende yüzbaşıda acı içinde çığlıklar atıyorduk. Çocuğun kalbini yüzbaşının gözleri önünde söktüm. Kalbin elimde attığını hissedebiliyordum. Kalbi birkaç yudumda yedim. Kaptan odadaki herkesin onu dinlediğinden emin olmak için etrafına bakıyordu herkes bembeyaz olmuştu. Kaptan deli gibi gözüküyordu. Herkes kaptanın bütün kaslarının kasıldığını görebiliyorlardı. Gözleri fal taşı gibi açılmış kas spazmları geçirerek odada volta atan kaptan hikâyesine devam etti. Yüz başı için daha zor bir ölüm hazırlamıştım. Bıçağımı tam midesine saplayarak onu orada bıraktım. Midesinden akan asit onu yavaş yavaş eritecek acı içinde ölecekti. Herkesin kanı donmuştu. Sonra ne oldu diye sordu Jenna şok içinde yutkunarak.

Kaptan devam etti. Artık yaşama arzumu kaybetmiştim. Peşimde İngiliz ordusu vardı. Denize açıldım. Kendimi bir korsan adasında buldum. Bir kaptan beni gemisine aldı. Sadece öldürüyor ve yemek yiyordum. Sonra hayatımda ilk kez âşık oldum. Geminin kaptanı başka bir korsanın kızıyla evlenecekti. Böylece iki büyük korsan grubu müttefik olacaktı. Adam psikopatın tekiydi. Evleneceği kadın, kızı yaşındaydı ve sürekli kadını dövüyordu. Sonunda kaptanı öldürdüm ve gemiyi ele geçirdim. Kadın ismi Mediea'ydı ve bana karşı oda boş değildi. Onu ikinci kaptanım yaptım. Birlikte denizlere açıldık yağmalar yaptık. Hayatımda mutlu olduğum kısıtlı zamanlardan biriydi. Birlikte gemiyi geliştirdik zaten hızlı olan gemi yaptığımız geliştirmeler sonucu çok iyi manevra kabiliyetine sahip oldu. Gemi yedi denizin en hızlı gemilerinden biri haline geldi. İnsanlar onun için denizin kırlangıcı demeye başladılar. Bende kırlangıcın kaptanı olmuştum. Öldürdüğüm kaptan ve âşık olduğum kadının babasının grupları arasında büyük bir savaş başlatmış oldum. Başıma ödül konulmuştu. Uzun bir süre kaçtık. Mediea'nın babasının adı Altar'dı gemisinin adı ise leviathan dı. leviathan deniz canavarının adıdır. Ve o gemi tam bir canavardı. O kadar büyüktü ki 200 mürettebatı vardı. Tek başına yüzen bir adaydı. Kırlangıcım sadece 20 kişilik bir mürettebata sahipti ve üzerimize rüzgâr gibi gelen leviathandan kaçmamız neredeyse imkânsızdı. leviathanı korkunç yapan tek şey bu değildi. leviathan havan topları sayesinde yağmur gibi top güllesi yağdırabilirdi. O kadar çok top güllesinin güneşi kapattığı söylenir. Düşmanı yıldızsız bir geceyle ölüme uğurlar denir. Yapacak tek şeyi yaptım. Mediea'yı alıp bir bota bindirdim. Adamlarıma ben korkak bir kaptanım ve burada ölmek yerine gemiyi terk ediyorum dedim. Artık yeni kaptanınız afelade olacak. Size son emrim buradan kaçmanız ve hayatta kalmanızdır. Afelade sağdık bir adamdı ve iyi bir denizciydi. Benden sonra kırlangıca iyi bir kaptan olacaktı. İri yarı dev gibi bir afrikalıydı. Onu bir yağmam sırasında kölelikten kurtarmıştım. Bizi bir filikaya bırakıp terk ettiler.

Kaptan altarın güvertesine çıkarıldık. Kaptan altara dönüp yapmaman gereken şeyler yaptım korsanlar arasında savaş başlatıp kızını alı koydum. Yaptığımın cezasının ölüm olduğunu biliyorum. İnfazımı kabul ediyorum. Eğer son isteğimi kabul edersiniz ölüme kendi arzumla şarkılar eşliğinde yürüyeceğim. Kaptan altar sizden son isteğim kızınız için uygun nazik bir eş bulmanız. Kaptan altar bir şey söylemedi sadece başıyla onayladı. Bende bıçağımı çıkarıp vücuduma derin kesikler açtım. Kanımın kokusu köpek balıklarını üzerime çekecekti. Kaptan altar kızını bu durumu görmemesi için kamarasına gönderdi. Ölümüm için güzel bir şarkı seçmiştim. leviathanın mürettebatı bana eşlik ettiler.

 

There lies a tavern down Wisconsin way

Where you can get drunk any time of the day

The landlord's a bastard, the barmaid's a whore

But give them no shit or you're straight out the door

The Sunk'n Norwegian's the name of this hole

A nasty ol' tavern if ever I've known

One more drink at the Sunk'n Norwegian

One more drink before we have to die

One more drink at the Sunk'n Norwegian

Raise up your tankards of ale to the sky

One more drink at the Sunk'n Norwegian

One more drink before we have to die

One more drink at the Sunk'n Norwegian

Raise up your tankards of ale to the sky

Scoundrels and brigands and ne'er-do-wells

And creatures dragged up from the black pits of hell

All find their relief in a tankard of ale

So the Sunk'n Norwegian is where we will sail

For barrels of whiskey or pints from the bar

But if you don't know then you don't go

One more drink at the Sunk'n Norwegian

One more drink before we have to die

One more drink at the Sunk'n Norwegian

Raise up your tankards of ale to the sky

One more drink at the Sunk'n Norwegian

One more drink before we have to die

One more drink at the Sunk'n Norwegian

Raise up your tankards of ale to the sky

Drink up my friends, as much as you can

For tomorrow we sail to a faraway land

We'll party all night and get drunk off our heads

'Cause we can all rest when we are dead

One more drink at the Sunk'n Norwegian

One more drink before we have to die

One more drink at the Sunk'n Norwegian

Raise up your tankards of ale to the sky

One more drink at the Sunk'n Norwegian

One more drink before we have to die

One more drink at the Sunk'n Norwegian

Raise up your tankards of ale to the sky

 

Şarkı bitince suya atladım. Suya atladığımda uzaklardan gelen bir top atışı sesi duydum. Gökten leviathanın üzerine top güllesi yağmaya başladı. Kırlangıç beni kurtarmaya gelmişti. Kırlangıca binip kaçmaya başladık. Kaçmaya çalışırken leviathanın öfkesi hakkında anlatılan tüm efsanelerin gerçek olduğunu anlamıştık. Kaptan altar üzerimize yağmur gibi gülle yağdırmaya başladı. Anlatıldığı gibi mermiler gökyüzünü kaplıyordu. Ama kırlangıçta efsane gemilerden biriydi ve bizi kurtaracak tek şey onun manevraları ve ani hızlanmasıydı. Son çare olarak demir attık. Her şey bir saniye içinde gerçekleşiyordu ama hayatımın en uzun anlarından biri olduğuna ve hiç bitmediğine yemin edebilirdim. Demir atıp dümeni kırdım kırlangıç inanılmaz bir hızda iskele tarafına döndü. O kadar hızlıydı ki mürettebat bir yandan diğer yana savruldu. Tam yol alacaktık ancak bir türlü çapadan kurtulamıyorduk. İşte kaptan kırlangıcın en uzun ve son saniyesi böyle tükendi.

 

Bölüm 6

 

O gece herkes uyuduktan sonra kaptan arabanın başına gitti. Çaldıkları malzemelerle arabayı onarmaya başlamıştı bile. Motorda çok problem yoktu ancak kaporta çürüklerle doluydu. Sabaha kadar çalışmayı planlıyordu. Jenna in büyü gücü sayesinde bu dünya üzerinde kaldığı sürece hiç uyumadan ömrünü geçirebilirdi. Tabi işlerin Jenna için aynı olduğu söylenemezdi. Jenna büyük bir büyü gücü kaybediyor toparlana bilmek için daha fazla uyuyor meditasyon yapıyordu. Sabah ilk uyanan afelade oldu. Kaptanın yanına gelip bir şey söylemden yardım etmeye başladı. Kaptan sizinle işimiz bitti artık gitmekte özgürsünüz dedi. Bitti mi? işimiz daha yeni başlıyor yanılıyor muyum? He mürettebatı olmayan bir kaptan işe yaramaz aksi bir korsandan başka bir şey değildir. Ben ve diğerleri sana yardım etmek istiyoruz dedi afelade. Bu devirde sağdık bir mürettebat bulmaktan daha zor olan sizin gibi ölümüne susamış sağdık bir mürettebat bulmaktır. Öyleyse bu işi hep beraber bitirelim tayfama hoş geldiniz. Bir sonra ki hedefimizde senin de fikrini duymak isterim dedi kaptan. Öncelikle o mızraklı piçi halledelim fazla zamanımız yok gibi hissediyorum başka biri onu bulmadan biz bulmalıyız dedi afelade. Acele etme benim en hızlı kaptan olduğumu unutuyorsun galiba ölmeden onu bulurum ve... -kaptan cümlesini tamamlamadı sanki bir şey hissediyormuş gibi duraksadı. - ve sanırım biz onu bulmadan o bizi bulmuş. Beni takip et dedi kaptan. Birlikte malikânenin bahçesine koşmaya başladılar.

Mızraklı savaşçı malikânenin önünde duruyordu. Jenna kaptandan önce yetişmiş gardını almış şekilde duruyordu. jenna geriye çekil bu şerefsizle görülecek bir hesabım var dedi. jenna sana yardım edeceğim dedi bir planım var. Kaptan başıyla onayladı. Bir planın olmasına rahatlamıştı sonuçta karşısındaki adam hem çok hızlı hem de yaralanmıyordu. İlk saldırı savaşçıdan gelmişti. Mızrağıyla kaptanın üzerine mermi gibi atılmış kaptanın gerilemesine sebep olmuştu. Bakıyorum da bu sefer savunmasız kadınlara saldırmıyorsun dedi kaptan. Savaşçı cevap vermedi. Çok konuşkan biri değilsin anlaşılan sana olan sinirim geçmedi sana yemin olsun bu gün burada keelhaul edileceksin dedi kaptan. Cümlesini tamamlar tamamlamaz saldırdı. Savaşçı kalkanıyla kaptanın saldırılarını karşılıyor inanılmaz bir hızla tekrar geri saldırıyordu. Kaptan savaşçının hızına yetişmekte biraz sorun yaşıyor gibiydi. jenna kaptana yardım etmek için buz büyülerini kullanıyordu. Büyüler çok bir hasar vermiyormuş gibi gözükmüyordu ama savaşçının hızının yavaşladığı da aşikârdı. Hızı her ne kadar yavaşlamışta olsa hala çok tehlikeli saldırılar yapıyor kaptanla kafa kafaya savaşıyordu. Kaptanın ani dikkatsizliğinden yararlanıp saldıran savaşçı kaptanı geriye doğru sürmeye başladı. Savaşçı tüm gücünü toplayıp saldırdı. Kaptan geri sıçramak yerine sağ tarafa bir adım attı. Savaşçının mızrağı kaptanın bir kaburgasını kırarak sıyırdı. Kaptanın canı çok yanmış olmasına rağmen renk vermedi. Savaşçı kaptanın tuzağına düşmüştü. Kaptan gülümseyerek sağ alinde tuttuğu mızrağı savaşçının mızrağını tuttuğu sol eline sapladı. kılıç oradayken savaşçı re jenerasyon yeteneğini kullanamıyordu. Kaptan bir adım geriye sıçradı. jenna buzdan bir kafes örerek savaşçıya bir bağlama büyüsü yaptı ve bağırdı şimdi kaptan topuğuna ateş et. Kaptan tüm gücünü son saldırısı için topladı. Sol elindeki sağ eline alarak ileri atıldı. Kılıcını savaşçının boğazından içeri soktu. Bir adım daha ileri adım atarak savaşçının topuğuna ateş etti. Savaşçı sanki tüm gücünü kaybetmişti. olduğu yere çöktü kaldı. Artık her şey son darbeye kalmıştı. Sözünü verdiğim keelhaul u alacaksın dedi kaptan gülümseyerek tek eliyle savaşçının kafasından tuttu.

Artık başka bir boyuttaydılar. Uzaktan martıların ve dalgaların sesini duydu kaptan. öğle saatleriydi güneş en tepede kuru sıcağıyla kaptanın derisini yakıyordu. Denizin tuzu güneşin yakması ve tatlı tatlı esen rüzgârın tenine verdiği muhteşem hazzı tekrar yaşamanın mutluluğunu yaşadı kaptan. Kırlangıcın güvertesinde olduğunu o an anladı. Kaptan bu gün bu piçi keelhaul ediyoruz dedi kafasından tuttuğu savaşçının bedenini güverteye atarak. afelade emredin efendim dedi savaşçıyı alıp bağlamaya başladı. Savaşçı afeladenin iri bedeni yanında oyuncak gibi kalıştı. Korsanlar çoktan şarkılarını söylemeye başlamıştılar bile.

 

My friends I stand before you

To tell a truth most dire

They lurks a treator in our mist

Who haven't vote the captain's ire

He don't deserve no mercy

We ought to shoot him with a gun

But I am not an evil man

but first let's have a little fun

We'll tie that scoundrel to a rope

And throw him overboard

drag him underneath the ship

A terrifying deadly trip

Keelhaul, that filthy landlubber,

send him down to the depths below

Make that bastard walk the plank

with a bottle of rum and the Yo-Ho-Ho

Keelhaul, that filthy landlubber,

send him down to the depths below

Make that bastard walk the plank with a bottle of rum and the Yo-Ho-Ho

I will not say what he has done

His sins are far to grave to tell

It's not my place to judge a man

But for them he will burn in hell

The sharks will dine up on his flesh

And Davy Jones will have his soul

Take his money and his hat

He won't need them where he's gonna go

but first lets tie him to a rope

And throw him overboard

drag him underneath the ship

A terrifying deadly trip

Keelhaul, that filthy landlubber,

send him down to the depths below

Make that bastard walk the plank

with a bottle of rum and the Yo-Ho-Ho

Keelhaul, that filthy landlubber,

send him down to the depths below

Make that bastard walk the plank with a bottle of rum and the Yo-Ho-Ho

We'll tie that scoundrel to a rope

And throw him overboard

drag him underneath the ship

A terrifying deadly trip

Keelhaul, that filthy landlubber,

send him down to the depths below

Make that bastard walk the plank

with a bottle of rum and the Yo-Ho-Ho

Keelhaul, that filthy landlubber,

send him down to the depths below

Make that bastard walk the plank with a bottle of rum and the Yo-Ho-Ho

 

Kaptan şarkıya eşlik etmedi kırlangıçla hasret gidermekle meşguldü çünkü. jenna da oradaydı. Kaptan ve korsanlar aldırış etmedi. sanki korsanlar jenna yı tanıyordu. Sanki jenna kırlangıcın bir parçasıydı. Kaptan dümene geçti. Dümende küçük kuş figürleri vardı. Büyük siyah ana yelkenin üzerinde de kırlangıç deseni vardı hatta kuru kafalı korsan bayrağının sağ üst köşesinde de. jenna kırlangıca ait olduğunu hissetti. Sanki geminin her köşesini biliyordu. Sanki hafızasını zorlasa kırlangıçta geçen anıları hatırlayabilecekti. İnfaz başlamıştı. jenna infaza bakmadı kaptanda bakmıyordu. Parmakları dümeni okşarken ufku izliyordu sadece. jenna kaptanın ne kadar sakin olduğunu fark etti. Çok sessizdi onu ilk gördüğünden beri hep hareketli olmuştu. Hiç susarken görmemişti. Kırlangıç onun eviydi ve o evinde normalden farklı gözüküyordu. Göğsünü şişirmiş gururla ufku izliyordu. Şu ana kadar gördüğü en erkeksi insan kaptandı sanırım. İnfaz bittikten sonra kaptanı boğulduğu hayallerden afelade kurtardı. Emirleriniz nedir kaptan diye sordu. Emirlerim mi ha evet emirlerim kaptan kendi kendine mırıldandı. Tok bir sesle yelken açıyoruz tam yol ileri ve beyler o gün beni kurtarmaya geldiğiniz için çok teşekkür ederim çok iyi birer mürettebat hayır arkadaş oldunuz dedi. Ve gerçek dünyaya döndüler.

 

Bölüm 7

 

jenna tekrar malikânenin bahçesinde olduklarını fark etti artık sınırına gelmişti. Bedeni titriyor, midesi bulanıyor, Bitkin hissediyor, bası ağrıyor bu evrende oluna bilecek lanet olası bütün hastalıkların semptomlarını yaşıyordu. Diz çöktü yere düştü. Gözlerini kapatmadan önce kaptanın yerde yattığını gördü. Kaptan ölmüş bile olabilirdi. Jenna umursamadı oda ölüyordu çünkü.

Hizmetkârlar için zaman kavramı diye bir şey yoktur. Şu an olduğu gibi 1700'lerde yaşamış kaptanın günümüze çağrılabildiği gibi günümüzde yaşamış bir kahramanda 1700'lere çağrılabilir. Haliyle bu durum hizmetkârlara kısa sürelide olsa zaman zamanı yıkabilme gücü vermiştir. Kaptan bu gücü kullandığında hiç gerçekleşmemiş bir zamana geçmiş oldu. Bu sayede düşmanı olan mızraklıyı yenebildi. Ancak bu güç muazzam bir büyü gücü harcamaktadır. Jenna bu yüzden neredeyse ölümün eşiğine geldi.

Jenna uyandığında odasında yatıyordu. Başında kaptanın afelade ismini taktığı adam duruyordu. Jenna adamın ismini öğrenme fırsatına hiç sahip olmamıştı. Muazzam derecede yorgun hissediyordu jenna. Daha önce büyü kullanamayacak hale gelinceye kadar büyü gücünü kullandığı olmuştu ancak hiç bu kadar kötü olmamıştı. Kaptan jennanın tahmin ettiğinden fazla büyü gücü tüketiyordu. Bu seferlik bir kaç günlük baygınlıkla kurtarmıştı ancak kaptan biraz fazla büyü gücü kullanacak olursa jennanın ömrü kısalmaya başlayacaktı.

İki gündür baygınsın dedi adam doktor çağıramadık. Ne diye bilirdik ki arkadaşlarımız lanet olası bir mızraklı ile savaşıp bayıldılar mı? Bizi tutuklarlardı. Artık iyiyim teşekkür ederim. Bütün büyü gücümü tükettiğim için oldu. Kaptanı iyileştirdikten sonra muhtemelen bir kez daha bilincimi kaybedeceğim. O yüzden rica etsem bana yemek getirebilir misin? Diye sordu jenna. afelade telsizden adamlarına yemek hazırlamalarını emretti. Adam artık ev çevresinde nöbet tutuyoruz o tip savaşlar pek dayanamayız ama elimizden geleni yapacağız dedi. jenna cevap vermedi. Yanına yatırılmış olan kaptanı inceliyordu. Kaptan kaburgaları kırık halde ölü gibi yatıyordu. Bu hali bile kaptanın büyü gücünü emiyordu. Yaralı olduğundan hayatta kalabilmek için normalden daha fazla büyü gücü emiyordu muhtemelen. jenna kaptanın yaralarını iyileştirdiğinde tekrar bilincini yitirecekti. O yüzden açlığını ve susuzluğunu gidermeliydi baygınken açlıktan ölebilirdi çünkü. Yemek jennanın odasına geldi. jenna savaştan çıkmış bir goblin ordusu gibi yiyordu. 50 kiloluk bir kadına göre aşırı ve hızla yedi yemeğini. Yemekten sonra kaptanın yaralarını sarmak için tekrar büyü yapmaya başladı. Son büyü gücüne kadar kullandıktan sonra tekrar bilincini kaybetti.

Kaptan uyanınca kendisini jennanın odasında ve onun yanında yatarken buldu. Yorgun hissediyordu. Bunun sebebinin jennanın büyü gücünün azalması olduğunun farkındaydı. Kendi kendine çok fazla güç kullanamama kararı aldı. Garaja arabanın yanına gitmeye başladı. Araba pek bir işe yaramamıştı işleri onsuzda halledebiliyordu ancak başladığı işi yarım bırakmayı sevmiyordu. Garaja gittiğinde aracın neredeyse bitmiş olduğunu fark etti. afelade ve adamları araba üzerinde çalışıyorlardı. Günaydın kaptan dedi afelade. Araba bitti sayılır. Sen baygınken çürükleri onardık. Rol bar ve zırh plakaları hazırladık ancak daha monte etmedik. Kısa bir zaman sonra her şey hazır olur. Size yardım edeyim dedi kaptan. Yorgun gözüküyorsunuz bir sandalye çekin ve nasıl yapmamız gerektiğini bize tarif edin dedi afelade. Kaptan çalışmayı tercih etti. Dört günlük bir çalışma sonucu her şey hazırdı jenna uyanmış gücünü toplamıştı. Kaptanda eski gücüne kavuştu. Bu akşam bu bebeği ilk savaşına sokalım dedi kaptan.

jenna kaptanın yanına geldi. Biraz konuşa bilir miyiz kaptan diye sordu. Kaptan olur deyip jennayı takip etmeye başladı. Bahçede havuzun yanındaki bir masaya oturdular. Kaptan sandalyeyi jennanın yüzüne bakmayacak şekilde havuza doğru çevirip oturdu. jennada kaptanın yüzüne bakmıyordu. jenna nasıl konuya gireceğini bilemiyordu. Konuya girmede hep kötü olan jenna iyi bir savaş çıkardın diye bildi. Senin yardımınla diye cevapladı kaptan. Topuğunun zayıf noktası olduğunu nasıl bilebildin. achilles i herkes bilir şansımızı denemekte fayda olacağını düşündüm. Sadece risk aldım diye açıkladı jenna acemice. Bir süre sessizlik olduktan sonra sessizliği bozan jenna oldu. Eğer... Eğer kutsal kâseyi elde etseydik dileğin ne olurdu kaptan? Kaptanın beklediği soru bu değildi. Bir süre sessiz kaldıktan sonra bilmem... Sanırım bunu o zaman düşüneceğim dedi. jenna cevap vermedi boşluğu izliyordu ve kâseyi elde edince bir komut mührünü onu yok etmen için kullanmayı düşünüyorum dedi mırıldanarak. Kaptan komut mührü kullanmana gerek yok eğer onu yok etmemi istiyorsan öyle yaparım dedi. Masadan kalkıp uzaklaşıyordu ki jenna onu durdurdu nasıl yani dilek hakkından vaz mı geçiyorsun? Dilek hakkı ya da kutsal kâse savaşı hiç biri umurumda değil kadın. hiç bir dileğim yok dedi kaptan. jenna bir dilek hakkın olmalı karamanlar en çok arzu ettikleri şey sayesinde bu savaşa katılırlar diye seslendi uzaklaşmakta olan kaptana. En çok arzu ettiğim şeye bu savaşta daha kâseye sahip olmadan ulaştım zaten dedi kaptan.

Akşam olunca jenna ve kaptan arabaya bindiler. Arabanın üstü açıktı üst tarafa 360 derece dönebilen bir top takılmıştı. Kaptan sürecek jenna ateş edecekti. Eğer işler yolunda giderse kaptan fazla güç kullanmadan savaşı kazana bilirlerdi. O konuşmadan sonra şimdiye kadar jenna ve kaptan hiç konuşmamışlardı. Sonunda kaptan marşa bastı. Araba güzel şekilde çalışıyordu. Şimdi sıra bir kahraman ruhu bulup saldırmaktı. Bunun için şehirde turlayacaklardı. Yakınlarda bir kahraman ruhu olduğunda nasıl olsa jenna ve kaptan hissedecekti. afelade ve adamları da kendi araçlarıyla kaptana yardım edeceklerdi. Bir saatlik bir gezi sonucunda kaptan sonunda amacına ulaştı. Bir kahraman ruhu bulmuşlardı. Şanslarına kahraman binici sınıfı bir kahramandı ve bir motosiklet sürüyordu. Kaptan telsizle afelade ve adamlarına haber verdi. Önüne çıkıp yolunu kesmeyi planlıyordu. Ancak binici her seferinde kurtulmayı başarıyordu. Kaptan jennaya neden savaştığımız bütün hizmetkârlar tek dolaşıyor onların bir ustaları yok mu? Diye sordu jenna var tabi ki ancak büyücüler savaş alanında kolayca ölebileceklerinden üslerinde saklanıyorlar diye açıkladı. O zaman neden biz öyle yapmıyoruz diye sordu kaptan. Ben öyle istemiyorum! Diye çıkıştı jenna. Ayrıca çok güçlü bir büyücü sayılmam bir hizmetkâr beni yalnız bulursa avantaj onda olur diye açıkladı jenna sanki çıkışı için özür dilermişçesine ağır başlılıkla.

jenna topun başındaydı yedi sekiz kez ateş etmesine rağmen hedefi vuramamıştı. Hayatında ilk defa ateşli bir silah kullanıyordu ve hareketli bir hedefi vurmak başka bir meseleydi. Kaptan aracı çok sert kullanıyordu ani firenler ve dönüşlere jennanın alışması hiçte kolay değildi. afelade yol ağzından binicinin önüne fırladı. Nişan alıp ateş eden jenna motoru tekerleğinden vurmayı başardı. Taklalar atıp lastik top gibi seken binicinin üzerinden arabayla geçen kaptan jennayı işte benim ikinci kaptanım diyerek kutladı. Kaptan şimdi sıra onu öldürmekte diyerek el frenini çekti ve araçtan indi. Kaptan ve jenna inene kadar binici kılıcını çıkarıp gardını almıştı bile. Denizin hemen dibinde trafiğin ortasında bir savaş olacaktı. Az sayıda olan insan gördüklerinden korkmuş bir çete hesaplaşması sanarak oradan kaçmaya çalışıyordu. binici kısa tek el bir kılıca sahipti. Kaptanda buna karşılık sadece bir kılıç şekillendirdi. Fazla güç harcamak istemiyordu. Dövüş başlar başlamaz kaptan üstünlüğünü göstermeye başladı. Kaptan teknik olarak üstün olmasına rağmen binici çok hızlı hareket ediyordu. Ancak binicinin bineği olmadan ayak oyunlarında yetersiz kaldığı aşikârdı. Binici kaptanı çok yakınına sokmamaya çalışıyordu. Kaptan ilk fırsatta yakına girmeli ve bu dövüşü bitirmeliydi. Ancak kaptan aceleyle hareket edip hata yapmadı. Birkaç savunma hareketinden sonra kaptan istediği fırsatı sonunda buldu. Binici kılıcıyla sağ üstten sol alta havayı yararak bir saldırı düzenledi. Kaptan sağ alt tarafa kaçarak saldırıdan kurtuldu. Kılıcını aşağıdan yukarı doğru savurarak düşmanın kolunu kesmeyi başardı. Kılıcını daha fazla güç kullanmamak adına yok eden kaptan biniciye sağlı sollu yumruklarla saldırmaya başladı. Neye uğradığını şaşıran binici tökezleyerek geri yıkıldı. Kaptan tekmelerle yumruklarla biniciyi öldürmeye çalışıyordu. jenna yeter artık öldür onu diye bağırmasına rağmen kaptan hiç bir şeyi duymuyordu. jenna bir komut mührü kullanmak zorunda kaldı. Kaptanın büyü kullanmama çabası vahşete dönüşmüştü. Binici öldükten sonra kaptan anca kendine gelebildi. Kaptan dönmüş sessizce denizi izliyordu. Binici ölmüş olmasına rağmen hala kahraman ruhu hissetmesi jennayı düşündürmeye başladı. Tam burayı terk edelim diyecekken kulakları tırmalayan bir gemi sireni duyuldu. jenna arkasını döndüğünde bir Northumberland (T23 duke-class) İngiliz deniz kuvvetleri savaş gemisinin denizde çok yakında olduğunu fark etti. Gemi oraya muhtemelen karartma uygulayarak gelmişti. jenna sireni duyana kadar koca gemiyi fark etmemişti bile. Kaptan yüzme bilen herkes denize atlasın. Karşımızdaki canavarın misafiri olacağız dedi.

 

Bölüm 8

 

Herkes yüzerek geminin güvertesine çıktı. Geminin ne yelkenleri vardı nede tahtadandı. Metal bir geminin denizde yüzmesi yetmezmiş gibi birde yelkenleri olmadan hareket ediyordu. Kaptan jennaya kaptanlık şapkası ile yüzünü kapatmasını söylemişti. Gemide mürettebat olarak kaptan altarın leviathandaki korsanları vardı. Kaptan altarda onları güvertede bekliyordu. Kaptan altar kılıcını çekip ikinci kez güverteme çıkıyorsun bu sefer öldüğünden emin olmak için işini kendi ellerimle bitireceğim dedi. Bu sefer korumam gereken biri yok o yüzden kendimi tutmayacağım giye cevapladı kırlangıç. Bende bunu bekliyordum dedi altar kırlangıcın üzerine atılırken. Kırlangıç altarın hamlesini kılıcıyla durdurdu. altar çift el bir kılıç kullanıyordu ve kılıç neredeyse bir adam boyundaydı. Zaten devasa boyutlarda bir insan olan altara başka kılıçta yakışmazdı. Savaş esnasında altarın gözüne bir siluet takılmıştı. Bir yandan tek gözüyle silueti inceliyor bir yandan da savaşmaya devam ediyordu. Kırlangıç ben ciddiye almıyorsun kaptan daha dikkatli olmalısınız diye uyardı altarı. altar ise gördüğü bir siluet karşısında savaşı tamamen bırakmıştı. jennaya doğru birkaç adım attı. Sevgi dolu gözlerle jennanın yanağına dokundu. jenna bu hareket karşısında ne yapacağını bilemedi. Mediea biricik kızım seni ne kadar özledim bilemezsin dedi altar. jenna neden bahsettiğinizi anlamıyorum ben mediea değilim diyebildi. Kırlangıç evet kaptan mediea görünüşünün yanında karakteri de aynısı. Ancak ne beni nede seni hatırlıyor. Ve buda onu başka biri mi yapıyor. Hiç tanımadığımız bir mediea o. merak ediyorum insanı kendisi yapan özellik nedir? Onun adını ağzına alma dedi altar öfkeyle. Burada neler oluyor diye atıldı biri. Yapman gerekeni yap kaptan ve düşmanı yok et dedi aynı ses. Kaptan jennaya görünüşe göre altarı çağıran büyücü dedi. Jenna, elsevir rosevern diye açıkladı. Ailem ve onun ailesi rakiptir ve çok güçlü bir büyücü ailesinin üyesi kutsal kâse savaşına girmeden önce bu savaşın olacağını biliyordum ve bunun için hazırlandım dedi jenna kaptana. Ah Meltucrea ailesinin fareleri de bu savaşa katılmış dedi elsevir. Seni bu savaşta ezerek ailelerimiz arasındaki farkı tüm dünyaya bir kez daha göstermek benim için büyük şeref olacak diye ekledi. jenna başlayalım öyleyse dedi büyük bir hırsla gözleri parlıyordu. jenna bir savunma büyüyle başlayıp kendisine buzdan bir zırh oluşturdu. jenna buz elsevir ise ateş büyülerini kullanan büyücülerdi. Buz büyüleri düşmanın hızını düşürürken müttefik ve kullanıcıların daha hızlı iyileşmesini sağlayan bir büyü tipiydi. Ateş büyüleri ise yüksek saldırı gücü ve oluşturdukları yangınlarla hasarı arttırabiliyordu. elsevir büyük bir zevk alıyormuşçasına güldü. İşte seninle benim aramdaki fark bu fare, senin büyülerin tamamen savunma amaçlı zavallı büyüler benim ki ise düşmana felaket ve acılar içinde bir ölüm getiren kudretli büyüler. Bir fare gibi kaçmaktan başka bir şey yapamayacaksın dedi.

jenna ve elsevirin bu muazzam savaşı karşısında kaptan ve altar ne yapacaklarını bilemediler. Kaptan kırlangıç senin kızının ve benim kadınımım savaşını izlemeye ve küçük bir ateşkes yapmaya ne dersin diye teklif etti altara. altar aye! İzleyelim diye cevapladı. elsevir siz ikiniz ne yapıyorsunuz. Kaptan size görevinizi yapmanızı söyledim diye çıkıştı. altar kızım savaşırken izlemekten başka bir şey yapmam diye cevapladı. Gururla ekledi onu gerçek bir korsan olarak yetiştirdim. jenna görünüşe göre hizmetkârlarımız bize yardımcı olmayı reddediyor bu işi kendimiz yapmak zorundayız dedi. Öyle olsun kimseye ihtiyacım yok sana gücümü tek başıma göstere bilirim diye cevapladı bir ateş topu yollayarak. Büyücüler tabi ki sadece ateş ve buz büyüleri yapmıyorlardı. Birbirlerini zayıf oldukları büyü alanlarına zorlayıp hata yapmalarını sağlıyorlardı. Sadece buz ve ateş büyülerini kullanacak olsalardı su üzerinde bir savaş olduğundan jenna avantajlı olurdu.

Kaptan ve altar savaşı izliyorlardı. altar hey orada duran sersemler bize içki getirin diye emretti adamlarına. Adamlar birkaç şişe rom ile birlikte geri döndüler. Kaptan kırlangıç rom içmeyeli uzun zaman oluyor diye açıkladı.

Kutsal kâse savaşı bittikten sonra ne yapmayı düşünüyorsun diye sordu kaptan kırlangıç aslında cevabı umursamıyordu sormak istediği başka bir soru vardı ancak soramamıştı.

Ortam alkolün etkisiyle yumuşamıştı. altar belki bu bebekle birlikte korsanlığa devam ederim Somali civarında hala korsanlar var diye duydum dedi. Aye! Onları bende duydum ancak o korsanlar denizden başka tanrıya inanıyorlarmış ve tanrıları biraz kafadan kontakmış. Romu yasaklamış. Yedi deniz! Romu biten korsanlar ne içerler bilirsin. Van der Decken Cebelitarık boğazından uçarak geçtikten sonra korsanlık çok değişmiş. Aye! Yeterince iğrençleştik dedi altar ve gülmeye başladılar. Van der Decken onları ıslah etsin. Korsanlığın zamanı çoktan geçmiş gibi duruyor dedi kaptan kırlangıç ve sonunda sormak istediği soruyu sordu.

Ben öldükten sonra ne oldu? mediea ne yaptı diye sordu. medieanın evlenip evlenmediğini merak ediyordu kırlangıç. Sen öldükten sonra mı? Sen öldükten sonra uzun bir yaşamım olmadı diye açıkladı altar ve hikâyesini anlatmaya başladı.

O olaydan sonra sadece bir yıl daha korsanlık yapabildim. İngiliz ordusu peşime takılmıştı. Genç bir İngiliz kaptanı güverteme çıkarak beni öldürdü. Kellemi leviathanın burnuna takarak nassauda sergiledi. mediea esir alınmıştı. Onu ve mürettebatımı nassau da idam edeceklerdi. Bende yapmam gerekeni yaptım. Denizin sözcüsü Van der Decken a yalvardım kızımı kurtarmasına ona güzel bir hayat vermesini istedim. Gemisinde yüz yıl köle olarak çalışmam karşılığında kabul etti. nassau da ki binlerce insanı öldürüp kızımı kurtardı ve hafızasını sildi. Artık normal bir insan olarak yaşaya bilirdi. Bana söylediğine göre bir diplomatla evlenip bir kızı ve birde oğlu olmuştu.

mediea nın mutlu bir evliliği ve çocukları olduğuna sevinmişti kırlangıç hatta çocuklara karşı sevgi bile hissediyordu. Onları kendi çocukları gibi sevmişti. Ancak yine de bir hüzün hissediyordu. Bu durum onu depresif bir havaya sokmuştu. Mediea ile mutlu bir hayat istemişti sadece. altar kırlangıcın aklını okumuşçasına belki de medieanın eşi sen olmalıydın dedi. Kaptan kırlangıç siktir mate! Siktir! Diye cevapladı kafasına dikip bitirdiği içki şişesini yerde kırarak. Hadi şu işi bitirelim diye ekledi.

Kaptan elsevirin jennaya olan saldırısını kılıcıyla engelledi. Neden kimin daha güçlü olduğuna hizmetkârlarınız karar vermesin hanımlar diye sordu.

Kaptan altar ve kaptan kırlangıç güvertede karşı karşıya geldiler. İlk saldırıyı kırlangıç yapmıştı. Ancak altar uzun kılıcıyla yakınına gelmesine izin vermedi. altarın mürettebatı ve kırlangıcın mürettebatı savaşı izliyordu. Bir halka oluşturarak iki kaptan için güvertede bir arena oluşturdular. tezahüratlar iki tayfa arasında kavgaya döştü artık mürettebatta savaşın içerisindeydi. kırlangıç altarın devasa kılıcı karşısında ayak oyunlarıyla sadece defans yaptı. O karmaşa içerisinde her zaman en doğru kararı vermeliydi. altar se berserker sınıfı olmanın getirdiği avantajla arkası arkasıya hiç durmadan saldırılar düzenliyordu. kırlangıç sadece defans yaparak bile yorulmuştu. Eğer böyle giderse hiç bir şey yapamadan kaybedecekti. Bir süre altarı gözlemledi. Şanslı günündeydi çünkü sonunda altarı çözmeyi başarmıştı. altar sürekli jennayı kontrol ediyordu ve saldırı hamleleri esnasında birkaç hamleden sonra kendisini tekrarlıyordu. Hatta üçüncü hamlesinden sonra açık bile veriyordu. Altar saldırı hamlelerinde takrar başa döndü. Kırlangıç sabırla bekledi. altar ilk hamlesini yaptı. Kırlangıç geri sıçradı. altarın ikinci hamlesiyle rutin savunma hamlelerini bırakıp altarın yakınına girdi. Bu hareketi beklemeyen altar anlık bir şaşkınlıkla 3. hamlesini yukarıdan aşağı kılıcını savurarak yaptı. Kırlangıç önceden beklediği bu hamleye altarın kılıç tuttuğu kolundaki kasları keserek cevap verdi. Saniyeler içinde; durmadan diğer kılıcıyla soldan sağa göğsünü yardı hemen akabinde sağ elindeki kılıçla altarın boynunda derin bir kesik açtı. Altar tüm bu olup bitenler esnasında tek bir acı belirtisi göstermeden jennayı izlemişti. Altar Gülümsedi sanırım yaşlandım ve eski hızımı kaybettim dedi. Son saniyelerini büyük bir sevgi ile jennaya bakarak geçiren altar mavi bir ışık hüzmesiyle birlikte kaybolmaya başladı. Kaptan kırlangıç yaşlanmadın sadece savaş esnasında gözünü kızından ayıramadın diye mırıldandı kendi kendine. Kırlangıç bu sözlerden sonra altarın yok olmasını beklemeden koşarak geminin gönderindeki bayrağı kendi bayrağını taktı. Böylece gemiyi ve altarın mürettebatını ele geçirmiş oldu. Altarın mürettebatı yeni kaptanları için 3 kez tezahürat yaptı. Yorgunluktan bitmiş olan kırlangıç tam jennanın yanına gidecekken altarın mürettebatından biri kaptan demir kuşlar yine saldırıyor diye uyardı. Büyük bir gürültüyle İngiliz jetlerinin saldırmak için geldiğini gören kırlangıç bu gece hiç bitmeyecek mi? diye söylendi kendi kendine ve etrafına emirler yağdırmaya başladı. Herkes görev yerine savaşa hazırlanın. Benim mürettebatımdan gelenler altarın mürettebatına yardım etsin...

Jetler yeterince yaklaştığında beklenmedik yerden gelen adeta gökyüzünde birden beliren mızrak kılıç ok tarzı binlerce silah jetlerin üzerine yağdı büyük bir hızla. Jetler gürültüyle havada infilak ettiler. Kaptan ne olup bittiğine anlam veremiyordu. Nereden gelmişti o silahlar? janne ve elsevir lanet olsun diye küfürler saydırmaya başladılar. janne kaptana eliyle gökyüzünü gösterdi. İşaret ettiği yerde bir kahraman ruhu duruyordu. Bu Gılgamış bütün kahramanların atası. Olabilecek en kötü şeyle karşı karşıyayız dedi.

 

Bölüm 9 - Son

 

Gılgamış normal boyutlarda sarışın bir adamdı. Krallara layık bir giyim kuşama sahipti. Uzun bir pelerini, gösterişli bir tacı, altından ve değerli taşlarla süslenmiş bir zırhı vardı. İkimizde üç kahraman öldürdük gibi duruyor önüme çakan tek engel olan senide öldürdükten sonra kâse benim olacak dedi, kırlangıca tepeden bakıyor kibri gözlerinden okuna biliyordu.

Dişsiz jack dedi kırlangıç bir keresinde bir taşı yemeye kalktığı için bütün dişleri kırılmıştı. Kum dolu bir torbadan daha aptaldı ancak o dahi saymayı bilirdi. Eğer senin öldürdüğün kişi sayısı 3 ise benimkilerle beraber 6 yapar beni ve senide eklersek 8 eder yedi kişilik bir savaştayız dostum dedi ve bu zekâyla buralara kadar gelmiş olman şaşırtıcı diye mırıldandı kendi kendine. Ayrıca bir soytarı gibi giyinmiş ve yeni zengin olmuş bir fahişe gibi altın ve taşlarla kendini süslemişsin diye ekledi. jenna durumun kötü olduğunu düşündü Gılgamış'ı kızdırmanın güzel sonuçlar doğuracağını pek sanmıyordu.

Gılgamış öfkeden deliye dönmüştü küstah! Tanrı kralla konuştuğunun farkına var ve hemen önümde diz çök diye bağırdı. Benim gibi bir kralı sıradan bir insan çağırmış olabilir mi ben kendi arzumla geldim diye ekledi.

Kral he? Güldürme beni askerlerin nerede kral? Bak benim için savaşacak mürettebatım var senin gibi kralları kahvaltıda yerim ben diye çıkıştı kaptan.

jenna kırlangıç ile Gılgamış arasında geçen tartışmayı tedirginlikle izliyordu. Gılgamış'ı kitaplardan tanıyordu. Daha önce iki kez kutsal kâseyi ele geçirmeyi denemiş ama zamanının büyücüleri hayatlarını feda ederek engellemeyi başarmışlardı. Anlatılana göre kral kompleksine sahip kibirli bir adamdı. Daldığı düşüncelerden onu elsevir kurtardı. Ona bir anlaşma önerdi: kutsal kaseyi yok ederseniz senle büyü gücümü paylaşırım. Aksi takdirde kırlangıç savaşı kazanamaz. altarla yapmış olduğu savaştan bitkin halde çıktı dedi. jenna zaten baştan beri amacım kutsal kâseyi yok etmekti. Dilekleri gerçekleştirmek için binlerce masum insanın hayatını alan bir nesneyi elde etmek istemem diye açıkladı. elsevir öyleyse size güveniyorum büyü gücümü seninle paylaşacağım dedi.

Kırlangıç ile Gılgamış arasında geçen sözlü münakaşa iyice alevlenmişti: Kralların sonu ölümdür ben ise bir korsanım dedi kırlangıç.

Korsan he? Tahmin ettiğim gibi ancak bir terörist bir kralla bu kadar küstahça konuşabilir dedi Gılgamış büyük bir kibirle gülerek. Sonunda diğer teröristler gibi ölüm olacak teröristler hiçbir zaman kralları yenemezler.

Etrafına bak kral hükümetler, krallar, komutanlar veya kahramanlar aklına gelebilecek kendini diğer insanlardan üstün gören herkes zayıfları baskı altında tutmaya çalışıyorlar. Kedileri bir düzen lafı tutturmuş gidiyorlar sırf kendi çıkarları için zayıflara baskı uygulayıp toplum denilen makinenin bir parçası yapmaya çalışıyorlar. Sana soruyorum lanet olası düzeniniz bu kadar kusursuzsa neden hiç bir kral yâda krallık sonsuza kadar var olmuyor? Dediğim gibi baskı altında tutulan toplum her zaman baskı uygulayanı yok etmiştir. Bu dünyadaki her şey bir düzene değil düzensizliğe doğru gidiyor. İşte bu yüzden tanrı krallar uzun yaşamazlar ama düzensizliğe tapan, senin tabirinle teröristler sonsuza kadar varlığını sürdürürler dedi kırlangıç. Bende bir korsan olarak düzensizliğe tapar ona itaat ederim. Ne yazık ki kalın kafalı bir krala bunları anlatmak yaşlı bir korsana yeni numaralar öğretmekten daha zor. O yüzden sana kralların fazla yaşamadığını kolay yoldan savaşarak anlatacağım bu konuşma uzun sürdü gardını al diye bağırdı kırlangıç.

Gılgamış öyle olsun sana tanrı kralın gücünü göstereceğim dedi ve parmağıyla üzerinde uçmakta olduğu denizi işaret etti. İşaret ettiği yerde deniz ortadan ikiye bölünüyordu. Kısa süre sonra bölünme git gide büyüyerek savaş gemisine ulaştı ve koca gemi karaya oturdu. Bölünme durduktan sonra deniz adeta arenaya dönmüştü. Suyun akmasını engelleyen görünmez duvarlar vardı sanki. jenna bir akvaryuma gittiğini düşündü çünkü balıkların suyun içinde yüzdüğünü görüyordu. Deniz yarıldığında denizin zeminin ıslak olmasını beklemişti jenna ancak sanki her su molekülü Gılgamış'a itaat etmiş ve oradan uzaklaşmıştı. Zemin kupkuruydu. Efsanelerde anlatılırdı ama böyle bir şeye ilk şahit olmuştu jenna.

Deniz avantajını da elinden aldığıma göre artık başlaya biliriz dedi ve gökyüzünde binlerce ok mızrak kılıç benzeri silahlar belirdi. Gılgamış eliyle işaret verdikten sonra büyük bir hızla kırlangıca hızlandılar. Kırlangıç ise olabilecek en gür sesiyle atış serbest diye bağırdı ve bir anda gayepten gelen top mermileri kırlangıca doğru gelmekte olan silahların üzerine yağdı. Silahlarını yoktan var edebilen tek sen değilsin kral bende eski gemimin silahlarını kullana biliyorum.

Gılgamış daha kaptan konuşmasını bitirmeden tekrar aynı saldırıyı yaptı ancak sonuç yine değişmedi. Yoktan var olan top mermileri yine silahları yok etti. Kırlangıç neden bunu iki erkek gibi halletmiyoruz aşağı gel ve benimle dövüş dedi.

Gılgamış güldü sen kılıcıma layık değilsin öyle olsun işini çabuk bitireceğim. Gılgamış yere indi elinde kızıl ışıkla parlayan bir kılıç vardı. Kırlangıçta karaya oturmuş gemiden atlayıp yere indi kılıçlarını çekip saldırmaya başladı. Gılgamış sadece savunma yaptı. Saldırı sırası Gılgamış'a gelince kılıcını kaldırıp kırlangıca doğru savurdu. Gılgamış yavaştı kırlangıç üç adım geriye sıçrayarak saldırıyı savuşturduğunu düşündü ancak saldırının arkasından gelen rüzgâr dalgası kırlangıcın otuz kırk metre geriye uçmasını sağladı. Lastik bir top gibi seken kırlangıç yerinden kalkmaya çalışıyordu. Gılgamış sanki kırlangıcın yanına ışınlanmıştı. Tek eliyle havaya kaldırıp kırlangıca tüm gücüyle yumruk attı. Kırlangıç yine otuz kırk metre geriye uçtu. Gılgamış daha bebekken ayı ve aslanlarla güreşen bir çocuktu. Kırlangıç kaybedeceğini anlamıştı. Bu savaş onun sonu olacak gibi duruyordu en azından son bir kez daha mediea ya bakmak istedi. jenna onu büyük bir dehşetle izliyordu. jenna ile göz göze gelince gülümsedi kaptan yere kan tükürüp koluyla ağzını sildikten sonra bu suratta ne kadın ben sadece babana teslim olurum dedi yerden kalkmaya çalışırken.

Kendi kendine yüce yedi deniz, babamız... İzin ver kılıcın olayım. Sana ihanet edenlere, karşı gelenlere korku ve ölüm getireyim. İzin ver düzensizliğinin dalgalarında onları boğayım diye dua etti. O anda etrafı nereden geldiği belli olmayan kuşlar doldurdu. Bu kuşlar kırlangıçtı. Kaptanın etrafında büyük bir hızla girdap gibi dönüyor kanat çırpışlarıyla etkili bir rüzgâr oluşturuyorlardı. Kaptanı havaya kaldırıp geminin güvertesine çıkardılar. Sürekli yeni kırlangıçlar geliyor sayıları binleri milyonları buluyordu. Kırlangıçlar bir girdap oluşturarak koca gemiyi kaldırdılar. Gılgamış hiç bir şey yapmadan olup biteni izliyordu. Artık tek uçabilen korsan Van der Decken değil dedi kırlangıç eski gücünü toplamıştı. Simdi sıra denize ihanet edenleri cezalandırma vaktinde diye ekledi. Havada uçan tüm kırlangıçlar hızlarını arttırdılar hızla dönmeye başladılar. Her biri birer top güllesine dönüşüp yağmur gibi Gılgamış'ın üzerine yağdı. Ortalık toz bulutuna döndü göz gözü görmüyordu. Toz bulutu dağıldıktan sonra Gılgamış'ın hasar aldığını ancak hala ayakta olduğunu gördüler. Gılgamış sinirden küplere binmişti. Aşağılık terörist simdi beni kızdırdın sana gerçek bir kralın gücünü göstereceğim diye haykırdı. Ve birden binlerce savaşçı belirdi savaş düzeni almış devasa ordu binlerce kişiden oluşuyordu Gılgamış ilk kahraman ruhu ve tanrı kral olduğu için devasa bir orduya sahipti. Piyadelerden süvarilere, kuşatma aletlerinden büyücülere, generallerden kahramanlara ortalık mahşer yerine dönmüştü. Ordu muazzam bir düzen ve taktik anlayışıyla dizilmişti.

Kırlangıç güldü ordusu ne kadar büyük olursa olsun kralların sonu hep aynıdır demedim mi ben sana dedi. Ben yedi denizin yeni sözcüsü kaptan kırlangıç denizin tüm evlatlarına emrediyorum bu savaşta yanımda olun diye dua etti. O an ilk korsanlar olan Fenikelilerden bu yana yaşamış ve denize tapan tüm korsanlar çağrıya cevap verdi. Gılgamış'ın düzenli ordusunun karşısında rastgele ancak gururla dikiliyorlardı. Palalarını kılıçlarını tabancalarını çekmiş kana susamış şekilde saldırı emrini bekliyorlardı.

henry morgan, william kidd, kara sam, nazik bonnet, karasakal, calico jack, Amy Fortune, barbosa, erlend eindridesson, vampir joe gibi binlerce tanındık tanınmadık kaptan ve mürettebatı çağrıya cevap verdi.

Gılgamış ordusunu ateşlemek için bir konuşma yapıyordu. Yanı başında duran altar kırlangıca sende bir konuşma yap onlara vaatlerde bulun savaşacak bir amaç olursa korsanlar daha ateşli savaşırlar dedi. Bir korsan ne ister acaba diye düşündü kırlangıç.

Kırlangıç ben yedi denizin yeni sözcüsü kaptan kırlangıç diye bağırdı korsanlara. Artık korsanlık zamanı geçti buraya sizleri son onurlu bir savaş için davet ettim. Bende sizler gibi bir savaş için buradaydım. Sonunda en büyük dileğin gerçekleşeceği bir savaş. Bir korsan hayatını kan, altın ve orospular için harcar işte bu yüzden sizlere denizin kalbinde huzur vaat ediyorum. Nancy'nin kızlarını vaat ediyorum. Benimle misiniz diye sordu. Korsanlar hep bir ağızdan sevinç çığlıkları atarak şarkılar söylemeye başladılar.

 

I know of a tavern not far from here

Where you can get some mighty fine beer

The company's true and the wenches are pretty

It's the greatest damn place in the whole of the city

If you're looking for crewmates, you'll sure find 'em there

Cutthroats and lowlifes and worse I should dare

Ol' Nancy don't care who comes to her inn

It's a den of debauchery violence and sin

So come take a drink and drown your sorrows

And all of our fears will be gone till tomorrow

We'll have no regrets and live for the day

In Nancy's Harbour Cafe

If you're looking to go on a glorious quest

There's a man there who knows of an old treasure chest

For some pieces of eight and a tankard of ale

He'll show you the map and tell you it's tale

And then there's Nancy, the lovely barmaiden

She may be old but her beauty ain't fading

Ol' Nancy don't care who comes to her inn

It's a den of debauchery violence and sin

So come take a drink and drown your sorrows

And all of our fears will be gone till tomorrow

We'll have no regrets and live for the day

In Nancy's Harbour Cafe

 

Konuşmalar bitince sonunda ordular karşı karşıya geldiler ve birbirleri üzerine koşmaya başladılar. Gılgamış karşısındaki orduyu hafife alarak özel bir taktik hazırlamadan ordusunu ileri sürdü. Ancak korsanların birkaç özel yeteneği vardı. karasakal calico jack ve kara sam çok iyi dövüşçüydüler. Savaş alanında hızla hareket ediyor zevk için öldürüyorlardı. Amy fortune kadın olmasına rağmen kendi boyu kadar ateşli bir silah taşıyor ve silahla bombalar atıyordu. Vampir joe ise savaş alanının en kanlı adamıydı. Neredeyse çıplak ve kana bulanmış halde silahsız etrafta koşturuyor. İnsanları elleri ve dişleriyle parçalıyordu ve kalplerini yiyordu. Hem düşmanının hem de kendi kanı ile kırmızıya boyanmıştı çünkü boş kaldığı an kimseye zarar veremiyorsa kendine zarar veriyordu. Ve daha binlerce tanınmış tanınmamış korsan savaş alanına dehşet saldılar.

Savaş çok kanlı geçiyordu. Sonunda kırlangıç ve Gılgamış tekrar karşı karşıya geldiler. Bu sefer kırlangıçta Gılgamış kadar güçlüydü. Kılıçlarının darbesini durdura biliyor karşı saldırı yapabiliyordu. Önceki gibi tek taraflı bir savaştan çıkıp ikili hızlı bir mücadeleye dönmüştü dövüşleri. Yaklaşık 5 dakikalık birbirini tartma evresinin ardından ilk ciddi saldırısını yapan Gılgamış oldu. Bir darbede kaptanın kolunu kopardı. Ancak kol yere düşmedi kaptanın bedeni suya dönüşüp kopan kol ile tekrar birleşti. Gılgamış ilki gövdesine ikincisi boynuna olmak üzerek iki kez tekrar saldırdı. Ancak kılıç sadece suyu kesmekten öte gidemedi. Artık denizin sözcüsüyüm bedenim denizden diye açıkladı kırlangıç hızla Gılgamış'ın iki kolunu koparırken. Kırlangıç sağ elindeki kılıcını ile aşağıdan yukarı doğru savurmuş ve Gılgamış kolunu kesmişti saldırısına devam edip yukarıdan aşağı bir darbeyle diğer kolunu da koparmıştı. Bu darbeden sonra hemen yanlarında kutsal kâse belirdi. Kâse oldukça sıradan gözüküyordu. Kaptan Gılgamış'ı tutup kafasını keserek kanının kâsenin içine akmasını sağladı. Gılgamış'ın kafasını koparan kaptan kelleyi koşarak savaş gemisinin burnuna astı. Gılgamış'ın adamları yenilgiyi kabul edip teslim oldular. Savaşı kazanan korsanlar zafer çığlıkları atıp şarkılar söylüyorlardı.

 

When I come back from a mighty quest

I have no need for sleep or rest

I head to a tavern for a drink

And get so drunk I cannot think

A wench by my side, a jug of mead

These are the things that I most need

So I sit back and sing this song

And drink and party all night long

(Hey Hey)

I want more wenches

(Hey Hey)

More wenches and mead

(Hey Hey)

I want more wenches

Lots of wenches is what I need (x2)

When I come back from a mighty quest

I have no need for sleep or rest

I head to a tavern for a drink

And get so drunk I cannot think

A wench by my side, a jug of mead

These are the things that I most need

So I sit back and sing this song

And drink and party all night long

(Hey Hey)

I want more wenches

(Hey Hey)

More wenches and mead

(Hey Hey)

I want more wenches

Lots of wenches is what I need (x2)

(Hey Hey)

I want more wenches

(Hey Hey)

More wenches and mead

(Hey Hey)

I want more wenches

Lots of wenches is what I need (x2)

 

Kırlangıç jennaya dönüp sanırım kâseyi yok edince bende yok olacağım. Son sözlerini söylemelisin artık vedalaşma vakti dedi. jenna kaptana sarıldı. Bir süre öyle kaldıktan sonra öpüştüler. Kırlangıç jennanın gözlerine tutkuyla bakıyordu. Keşke seninle bir ömür geçirebilseydim dedi jennaya. O an bir ışık huzmesi belirdi. Birkaç saniyeliğine gözleri kör etti. Ne olup bittiğinin farkına varan kırlangıç ahh ben kuş beyinli sarhoş bir korsanım dedi. jenna dur biraz bir yanlışlık var dedi. Dilek gerçekleştiğinde bir patlama olmalı ve binlerce insan ölmeliydi dedi. Yoksa zaferinizi kutlamak için bir patlama olsun mu istedin dedi elsevir ve durumu açıklamaya başladı. Kâse dilekleri gerçekleştirmek için insan yaşamını feda eder. Ancak siz en güçlü kahramanı Gılgamış'ı öldürdünüz. Onun hayatı binlerce insana bedel zaten işte bu yüzden kimse ölmedi. Neyse amacımıza ulaşamadık ama en azından bir felaketle sonuçlanmadı mutlu çiftleri yalnız bırakıyorum. Dört sene sonra yeni savaşta kâseyi yok etmeyi tekrar deneriz. Bir sonraki savaşta bana tekrar yardım edecek misin altar diye sordu elsevir. Altar ''Kaptan Altar'' kadın diye düzeltti ve evet memnuniyetle ederim diye cevapladı elsevir karanlıkta kaybolurken. Kırlangıca dönüp sanırım bizimde gitmemiz gerek zamanımız doldu kaptan kızıma iyi bak ona sadece denizin sözcüsü layık olabilir dedi ve parlayarak yok oldu.

son

 

Sedat Lethe

 

İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Fate serisini izlememiş birisi de okusa anlar mı? Ona göre okuyacağım :)

 

Bir de laboratuvar önlüğü  :o Bir sağlıkçı gördüm sanki   :smile_oleyo:

Kimyagerim :) Fate serisiniizlemene gerek yok spoiler vermemeye calıstım. Gönül rahatlığıyla okuyabilirsin. Seriyide izlemeni tavsiye ederim :)

İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesajını gönderebilir ve daha sonra kayıt olabilirsin. Bir hesabın varsa, hesabınla göndermek için şimdi oturum aç.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Misafir
Bu konuya yanıt ver...

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı.   Restore formatting

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Editör içeriğini temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli bilgi

Forum kurallarımızı okudunuz mu? Forum Kuralları.