Jump to content

Liderlik Tablosu

Popüler İçerik

Showing content with the highest reputation on 06/09/14 tüm alanlarda

  1. Baccano'yu bitirdim. Evet animede işlenen tüm kurguyu anladım fakat herkesin bu animede ne bulduğunu anlayamadım. Sıkıcıydı. Vasattı. Beğeni meselesi... Öyle her beğenilen animeyi izlemeyeceksin...
    3 points
  2. TÜR: Dedektiflik,Psikolojik,Gerilim,Politik Şimdiden İmla hatalarım varsa görmezden gelin ^_^ İyi okumalar herkese... Ön Bilgi : Okuyacak arkadaşlar ilk 3-4 bölümde fazla detay ve konu açıklaması olmasada ilerki kısımları büyük dikkatle okumalarını öneriyorum.Bilinmeyen yada tarihi bir kısımda (*) işareti ile işaretleyip bölüm sonuna not olarak eklerim.Haftada :1 bölüm - 2 resim şeklinde yayınlamayı planlamaktayım 1.Bölüm...Ayna Ufak bir iki ses duymaya başlamıştı.Her taraf karanlıktı. Gözleri kapalı olmalıydı diye düşündü.Yavaş yavaş kendine gelmeye başladığında ise gözlerini açamayacak kadar şiştiğini anlamıştı. Üzerinde ki gömleği bile artık beyaz denemeyecek kadar kırmızıya boyanmıştı. Duyduğu sesler kafasında yankılanıyordu. Bildiği tek şey öldüresiye dövülüyor olduğu gerçeğiydi. Yavaş yavaş sağ gözünü açmaya başladı.Etrafında ki hiçbir şeyi tanımıyordu.Bilmediği bir yere getirilmiş olmalıydı. Gözlerinde ki bulanıklık gittiği zaman ise şaşkına dönmüştü... Kalkmaya yeltendiyse de ellerinin bağlı olması nedeniyle kımıldayamamıştı. Tam önünde 2 oğlu ve 1 kızı rehine olarak duruyordu.Arkalarında ise 2 tane adam dikiliyordu.Yanında duran iri yapılı adamlardan biri ellerini çözdü.Kolundan tutarak dayak yemiş adamı öne doğru fırlattı... Çocuklara yönelen adamı durduracak gücü bile kalmamıştı... "Bakalım burda kimler varmış...Bayanlardan başlayalım önce" Elleri arkadan bağlı kızın yüzünü tutarak önüne doğru eğildi... "Sen Kate olmalısın.Baya bir güzelmişsin"diye gülümsedi. "Sanırsam şu sarı saçlı çocukta Aaron olmalı..." Ayağa yavaşça kalktı."Ve ailenin son üyesi sevgili abiniz Glen" "Değil mi ? evlat" diye kafasını okşadı... Gözleri ağlamaktan şişen çocuklar kendilerini kurtarması için babalarına yalvarıyorlardı. Tabancayı adamın kafasına dayıyan iri yapılı adam; "Sevgili Richard... Lütfen soruma bir cevap ver..." Yediği dayaklardan ağzı şiş olan adam "Veremem lütfen bana bunu yaptırma"dedi. Silahını yavaşça indirdikten sonra yerdeki adamı dizleri üstüne oturtturarak kulağına doğru eğildi... "Sence sonlarının Eşinin ki gibi mi olsun istersin ?" "Lütfen beni öldür ama onlara dokunma lütfennn" Silahı elinde tutan adam "İşte bu yüzden kendini bilmeyen insanlardan nefret ediyorum " diye söylenerek ayağa kalktı.Çocukların arkasındaki adamlara doğru dönüp kafasını salladı.Adamlar yanlarındaki silahlara doğru yönelince yerde yatan yaralı adam bir anda yanındaki saldırgana doğru dönüp "Lütfen onlar daha çocuk,lütfen yalvarırım "diye ayağına yapıştı. Ayaktaki adam sert bir şekilde adamı tekmeledi. "Sana tek bir şey söyledim ve tek bir soru sordum"... "Bugün burada iki kişi ölecek.İlki karındı.Peki ya İkinci kişi kim ?" Yerde ağlayan adam aynı sorunun evindede sorulduğunu hatırladı.Çocuklarıma zarar vermeyin diye ortaya atılan Eşinin öldürülüşünüde... Kafasını yavaşça kaldırdı.Yüzü dayak yemekten çok ağlamaktan şişmişti.Bir an için gözlerini kapadı ve çocuklarına düşündü.Daha düne kadar değerini bilmediği ailesini. Aklına sadece eşinin öldürülüşü geliyordu.Bu adamlar ciddiydi. 3 çocuğunu kaybetmektense birini feda etmek...Bu acıyla yaşamak istemiyordu.Kendisini öldürmeleri için kaç defa yalvarmıştı... Çocuklarından birini seçmek zorundaydı.Seçim yapmalıydı,seçim seçim seçimmmmm... Saldırgam yavaşça elindeki silahı çocuklarına doğru doğrultmaya başladı. Yerdeki baba ağzında çıkacak kelimeler için kendini lanetlemek istiyordu.Ama başka seçeneğide yoktu. Ağlayarak alınını yere değdirdi.Gözünden akan yaşlar nedeniyle söylediklerini çocuklar duyamamıştı belki ama saldırgan duymuştu... "Üzgü..üm... . . . Glen".... Dan dan dannnnnnnnnn..... Büyük bir hışımla yatağından kalktı.Nefes nefese kalmasının yanı sıra pijamasıda ter içindeydi... Önce biraz duraksadı.Elini başına götürerek alnındaki terleri sildi.Nefesini düzelttikten sonra kendisine geldi. Her ne kadar unutmak istesede geçmişi peşini bırakmıyordu. Yataktan kalkarak üstünü değiştirmek için içeri doğru gitti... 2.Bölüm...Ben II.KISIM Biraz açılması gerektiğini düşünüp önce banyo yapmaya karar verdi.Birkaç dakika içinde iyice ısınan suyun altına bırakmıştı kendini.Bütün yorgunluğunun yavaş yavaş üstünden akıp gitmesini izliyordu. Duştan çıkıp havlusuna sarındı.Buharlanmış aynayı elinin tersi ile silerek aynadaki yansımasına bakarken hafifte düşüncelere daldı... Her sabah erkenden böyle duş almak hiçde onun tarzı değildi ama bugün için bir istisna yapmıştı kendine. Yılın hep aynı günü izin alırdı iş yerinde. Anılarına sahip çıkması için... Muftaktaki tezgahı ilk kez kirleterek,kendine özenle kahvaltı hazırladı.Orta yaşında emekli olmayı düşleyen biri için çok lüks kalıyordu bugün yaptıkları. Daha sadece birkaç gün önce kahveyle geçirdiği mesai saatlerini düşününce ,değil güzel bir kahvaltı bir sandalyenin üstünde yemek yemeyeli bile baya bir olmuştu. Masanın diğer ucunda üst üste konarak biriken gazetelerin en üstekini aldı.2 gün öncesine ait olsada üstün körü ana sayfaya göz attı. Her zamanki haberlerle doluydu.En alttaki ufak bir patlama haberi ilgisini çekti. Gaz sıkışması sonucu patlamanın olduğu bir binada ölenleri vermişti.Gazeteyi tekrar katlayıp,kenara koydu. "Niye asıl haberleri hep alt sıralara koyarlar ki ? " diye kendi kendine konuştu. Siyaset veya politika gibi şeylere tam kafası basmazdı. Tam kahvesini eline almıştı ki cebindeki telefon çalmaya başladı.Eline aldığında arayanın aynı bölümden arkadaşı olduğunu gördü... Telefonu açtığında kendisinin acilen iş yerine gelmesini istedi.Yüzüne hafif bir tebessüm gelmişti. İzin günü iş yerine gitmeyi pek severdi zaten kendisi... 1 Saat bile geçmeden iş yerinin önüne arabasını park etmişti. Arabasından indikten sonra çalıştığı güvenlik binasının girişine doğru yürümeye başladı.Dev bir cam kutuyu andıran bu bina aslında devletin dış güvenlik bölümünün başıydı. 11 Senelik meslek hayatında birçok kişiyle burada tanışmıştı. Hergün gördüğü girişteki güvenlikteki çalışanlara selam verdikten sonra asansörle direk kendi odasının bulunduğu kata yöneldi. Sekreterinin yönlendirmesiyle görüşme yapacağı odaya doğru ilerledi.El işi şekilinde dizayn edilmiş ve kenarları oymalı olan kapıyı yavaşça araladı. Toplantı odası boştu.Çalışma saatlerinde pek boş kalmazdı aslında. Etrafa şöyle bir bakındı. "Hem çağrıyorlar hemde geç kalıyorlar "diye söylendi Birkaç dakika sonra odanın kapısı yavaşça açıldı.İçeriye tanımadığı 2 kişi ve iş vereni Bay Frank Manstre girmişti. Genelde aldığı dosyaları kendisine Müdür Stefan versede asıl iş verenini burda görmek biraz şaşırtıcıydı. Belkide emeklilik fikrimi konuşmak için gelmiştir diye düşünsede buna olanak vermiyordu.Yaşı iyice ilerlemiş olan iş vereni sakince; -Bay Watson,öncelikle teşekkür ederim.Bizi kırmayıp izin gününüzde buraya geldiğinizden. -Önemli değil Bay Manstre, buyrun neden beni çağırmıştınız ? -Bu iki beyle sizi tanıştırmak istiyordum.Kendileri bölümümüzdeki en yetenkli dedektifi olan sizle tanışmak için İngiltereden geldiler. Bay Watson şaşırmıştı.Kendisiyle görüşmek için İngiltereden buraya ne tür sebeble gelebilirlerdi ki ? -İngiltere mi ?Anlamadım ama buyrun size nasıl yardımcı olabilirim ? Bay Manstre tam konuşacakken yanındaki iki takım elbiseli adamdan yaşlı ve uzun boylu olanı iş vereninin kulağına bir şeyler fısıldadı. Birkaç dakika sonra dışarda telefona bakan sekreter odadan çıkan Bay Manstre görünce telaşla sormadan edemedi. -Efendim görüşme iptal mı oldu ? -Ah... hayır Bayan Simpson yeni başladı.Lütfen odaya hiçbir telefon bağlamayın... -Peki Bay Manstre İçerde ki Bay Watson tedirgin hissetmeye başlamıştı.Kimin nesiydi bu adamlar ve daha önemlisi nasıl böyle büyük bir güce sahiplerdi ? Öyle büyük bir güç ki ülkesinin en yetkili dış güvenlik biriminde çalışanını bile yapacakları bu özel konuşma için dışarı çıkarttırılması gerekmişti. Oda kapısı kapandıktan sonra yaşı iyice ilerlemiş olan ve uzun boylu takım elbiseli adam iç cebinden çıkarttığı gözlük kutusunu açarak içindeki numaralı gözlüğü gözüne taktı. Dedektifimize doğru eğilerek... İzninizle Bay Watson...Direk konuya giricem... Hiç Uçan Pengueni duymuş muydunuz ? 3.Kısım...Tabu III.Kısım -Penguen mi ?...Dediklerinizden pek birşey anladığımı söyleyemem. -Anlıyorum...Öyleyse sizinle farklı bir şekide konuşayım Bay Watson.Ulusal güvenliğinizi ilgilendiren çok gizli bir konu hakkında sizinle özel olarak görüşmemiz gerekiyor. Lütfen bize yardımcı olur musunuz ? Orta yaşlı dedektif hafifte olsa kekeleyerek dinliyorum dedi.Sesine kararsızlık ve endişenin hakim olduğu belliydi. Karşısındaki uzun boylu takım elbiseli adam masanın kenarındaki koltuğa oturarak ellerini masanın üstünde birleştirdi. -Hayır Bay Watson.Anlatmak istediğimiz Ulusal güvenliği ilgilendiren bu konunun çözüme ulaşıya kadar bize yardım edebilecek misiniz ? Yani kısaca şuan ki görevlerinizi bırakıp sadece bu konu için bizimle çalışır mısınız ? Koltuğundaki Bay Watson şaşkına dönmüştü. Kimin nesiydi bu adamlar ? Niçin kendisine gelmişlerdi ve en önemlisi kendisinin yardım etmesini istedikleri konu neydi ? Sadece sizinle çalışmak mı ? Bölümüm buna izin vermey... Odadaki ikinci adam sözünü bölerek "Biz o konuları hallederiz.Lütfen cevabınızı verin ?" Ortamın geriliminden dolayı Bay Watson terlemeye başlamıştı.Hafifçe kravatını gevşetip düşünmeye başladı.En uygun kararı kafasında planlıyordu... Karşısındaki uzun boylu adam masadan hafifçe doğrularak "Sizle herhangi bir bilgi paylaşmamamızı anlayışla karşılayın lütfen.Verdiğiniz cevabın içeriğine göre sizinle anlaşıcaz ancak"dedi. Bay Manstre 'nin tavsiyesini göz önünde bulunduruyordu. Birazcık kafa yorduktan sonra ülkesini ilgilendiren bir meselenin içinde olması gerektiği kanısına varan dedektif teklifi kabul etti. Artık resmi olarak işinden emekli olmuş bir dedektiften başka biri değildi. Önündeki adam "Bizimle çalışmaya karar verdiğiniz için teşekkürler Bay Watson" dedi ve elini uzattı. Koltuğunda birkaç dakika önce soğuk terler akıtan orta yaşlı dedektif hemen ciddi bir tutum takınarak adamın elini sertçe sıktı. -Herşeyden önce İngiltereden beni görme sebebiniz olan şu bahsettiğiniz Ulusal güvenlik sorununu söyler misiniz ? Karşısındaki adama sert bakışlarının ardından alaycı bir gülümsemeyle "Lütfeeennn "dedi... Sesindeki tehtidkar ton çok rahatlıkla hissedilebiliyordu. İki adam birbirlerine baktıktan sonra ellerindeki çantayı masaya koydu. Şifreli çantayı büyük bir dikkatle açan uzun boylu adam belgeleri masanın üstüne teker teker koymaya başladı.Ardından çantayı kapayıp masadan indirdi. Dosyaları eliyle düzenlerken dedektife doğru dönerek "Bay Watson şimdi size başka bir ülkenin, bir saldırgan tarafından zarar göreceğini açıklasak ne yaparsınız ? -Başka bir ülkenin mi ? Öncelikle bu dediğinizin güvenilir olup olmadığını araştırırdım. -Peki ya elimizde güvenli deliller varsa ? -Kendim kontrol ederdim sonrasında da suçlunun sabıkasını araştırırdım. -Veee ? -Başka bir ülkenin iç işleri olduğunda fazla karışamasamda, yetkilileriyle konuşup olayı izah eder ve elimdekin delilleri onla paylaşırdım. -Hmm güzel bir yöntem.Belkide en olması gereken.Peki ya bütün bir dünyayı tehtid eden bir saldırganla karşılaşsanız ? -Efendim ? Bütün dünya mı ? Bu dediğiniz çok komik olurdu. -Peki neden ? -Çünkü bir saldırganın birden fazla insana zarar vermesi onu terörist kategorisine koyar. Ve ister saldırgan olun ister terörist her zaman bir amacınız vardır. -Ne tür amaçlar mesela ? -Kendilerini destekleyecek başka bir güç olduğu sürece, benimseyemedikleri yönetimlere savaş açarlar. Gerek konu silahlanma, gerek özgürlük, gereksede ırkçılıktır.Saldırgan dediğiniz insanların bu tür yöntemler ile istekleri uğruna insanları öldürürler. Bu da onları Teröristten farksız hale getirir... Masadaki uzun boylu adam elindeki dosyalardan birini çıkararak dedektife uzattı. -Hmmm buyrun o zaman Bay Watson... Uzatılan dosyayı alırken dedektif : -Bu sorduklarınızla konumuzla ne ilgisi var acaba ? Ayakta duran takım elbiseli 2. adam sakin bir şekilde konuştu. O zaman sizi tanıştıralım Bay Watson Dünyanın ilk Ülke,Irk ,Mezhep,Yönetim ve Fikir ayrılığı yapmayan saldırganı... Uçan Penguen Bombacısı... 4.Kısım...Zincir 5 Ay önce... Ekim 20 Saat 20:22 Londra... Sonbaharın ortalarında olsalarda güneş battıktan sonra hava iyice soğuyordu.Daha yeni kararmasına rağmen ani bastıran soğuk nedeniyle caddeler boşalmıştı. Polis teşkilatındaki görevliler ve nöbetçiler dışındada pek bir kişi kalmamıştı zaten.Muhabbetleri bittikten birkaç saat sonra sadece gece vardiyasına kalacak olanlar merkezde kalacaktı. Ani bir telefon sesiyle gülüşmeleri yarıda kesildi beş adamın da.Konuşmasını yarıda kesen güvenlik görevlisi somurtarak telefonu eline aldı.Diğer eliylede kat numarısına tıklayarak arayanı kendisine yönlendirdi. -Buyrun Londra merkez Polis Teşkilatı . Nasıl yardımcı olabilirim ? Arayan taraftan pek ses gelmiyordu.Telefondaki görevli herhangi bir acil durum olabileceği düşüncesiyle cebindeki kalemi çıkarmıştı.Birkaç saniyelik bir bekleyişten sonra neşeli bir ses şunları söyledi... "İyi akşamlar herkese... 22 Ekimde Uçan Penguen Londrada olacak.Gösterimiz 23:10 da...Lütfen geç kalmayınız " Telefonun kapanmasıyla duyduklarına bir anlam verememişti Polis Görevlisi.Polis teşkilatıyla dalga geçen 2-3 serseriden başka birileri değildir düşüncesiyle bir iki laf saydıktan sonra sinirle arkadaşlarının yanına döndü... Gecesini mahvetmek için bundan fazlası gerekliydi... Ekim 28 Saat 19:07 Pekin... Ara sokakta kaza yapan otomobilin sürücüsü neler olduğunu kavramaya çalışıyordu.Görüşü hafif bulanıktı ve kulakları çınlıyordu... Kafasını tuttu.En son hatırladığı sevgilisiyle tartışıp ayrıldığı konuşmaydı.Sinirinden kullandığı arabayı dengesiz sürüp kaza yapmış olmalıydı.Öyle tahmin ediyordu.Trafik lambasına dik olarak çarptığından fazla yaralanmamıştı.Bacağındaki hafif acı dışında iyi hissediyordu kendisini şimdilik.Camları kırılan aracın kapısını zorlayarak açtı. Bir şeyi yoktu anlaşılan.Gözlerindeki bulanıklıkda yavaş yavaş düzelmeyede başlamıştı.Derken ayağına birşeyin çarptığını hissetti... Kafasını eğdi.Tam seçemiyordu... Gözlerini iyice kısıp bakmayı deniyince şaşkına döndü. İki eliyle başını tutarak "Olamaz,bunu yapmış olamam" diye haykırdı.Şoktaydı.Gördüğünün bir rüya olmalıydı.Daha doğrusu bir kabus... Yerde kanlar içinde kalmış ceset onun eseri olamazdı. Tam kendini kaybetmek üzereyken arkasında bağıran insanların seslerini duydu.Çığlık atanlar,bağıranlar ve yardım isteyenlere kadar. Ne kadar gözlerini çevirmek istesede vicdanı önündekine bakmasını emrediyordu. Bir anda hafif bir patlama duyar gibi oldu... Anlık bir cesaretle gözlerini önündeki cesetten farklı bir yer olan arkasına çevirdi. Saniyeler öncesine kadar pişmanlık içinde kıvranan adam, neye uğradığını şaşırdı.Gözlerinin önündeki manzaraya inanamıyyordu. Fazlada dayanamadı.Yere yığılmıştı... Gözleri yavaşça kararırken koşan adamın kendisine doğru gelişini izledi. Hala daha kulaklarında yankılanan çınlamadan duydukları birkaç cümle olmuştu... "Yardım edin bir kurtulan var" "Size diyorum,yardım edin Patlamadan kurtulan biri var..." Kasım 6 Saat 11:15 Amsterdam Zorla alı konulmuştu işinden.Çocukları yüzünden. 11 Yaşında ki oğlunun ödevi gereği Tarihi yıkılmış Stadyuma götürmesi gerekiyordu.Amsterdamın en ünlü Stadyumu* olmasından olayı oğlu orayı seçmişti. Arabayla giderken geçenlerde kardeşiyle konuştuğu konu aklına geldi... Kendisine Amsterdama gelen bir gösteriden bahsetmişti diye anımsadı.İsmini garip bulduğu bu grubu pek hatırlayamasada ,kardeşinin polis merkezini bir reklam için arayan ve meşgul eden kişiye sövdüğü kısmı çok iyi hatırlıyordu... Bildiği birkaç bilgiyle oğluna hava atıp, birkaç fotoğrafını çekselerde tatil günü diye stadyumun kapalı olmasına üzülmüştü küçük çocuk Ufak bir iç çekti.Yanında duran babası oğluna doğru eğilerek. "Hadi ama asma suratını hemen... Hem amcandan duyduğuma göre yarın burada büyük bir gösteri var biliyor musun ?" Kafasını kaldırıp tüm ilgisini babasını konuşmasına veren küçük çocuğun yüzü hafifçe güldü... "Yarın mı ? Gelebilir miyiz ? lütfen lütfen lütfen..." Yüzünün tekrar gülümsediğini gören baba oğlunu kaldırarak omzuna oturttu.Kalın ve komik bir sesle "Siz söyleyin yeter kaptan"diye bağırdı. Hızlı hızlı koşarak oğlunu arabaya kadar taşıdı. Oğlu istediğini alamasada baba-oğul mutlu bir gün geçirmişlerdi. İçinden oğlunun bugünkü gibi yüzünden gülümsemesinin eksilmemesini diledi. Ta ki yarın olasıya kadar... PS:(*De Meer Stadyumu Hollandanın en meşhur tarihi stadyumudur.1934-1996 arası hizmet vermiştir.Şimdilerde bir kısmı müze olarak durmaktadır... ) 5.Kısım...Bulmaca Günümüz: Karşısında ki adamın uzattığı dosyayı eline aldı. Üstünde hiçbir yazı ya da bilgi yazmıyordu. Dışarıdan nerdeyse boş denebilecekti ve sadece birkaç sayfadan oluştuğu görülebiliyordu. Kapağı açtıktan sonra üst tarafa ataçla tutturulmuş bir fotoğrafın olduğunu gördü. Fazla net değildi.Ayrıca da çekilen karede uzaktaki 2-3 kişi dışında bir şeyin olmadığını fark etti. Gözüyle bir kez daha dikkatlice baktı. Sonra da diğer sayfaları kontrol etti. 22 Ekim Saat 23:10 İngiltere/Londra................. 135/19... 28 Ekim Saat 19:05 Çin/Pekin............................... 73/3... 7 Kasım Saat 12:00 Hollanda/Amsterdam......... 19/1... 15 Kasım Saat 13:00 Fransa/Paris........................ 59/11 Liste böyle yerlerle uzayıp gidiyordu. Arka sayfalarda da aynı tarz şeyler yazıyordu. Bir sürü yer ve tarih kayda geçirilmişti. Dosyanın tamamına baktığında sadece öndeki tek fotoğraf ve 4 sayfadan oluştuğunu fark etti. Üstelik gene bu 4 sayfada yer ve tarih belirten notlar vardı... Biraz daha inceledi. Gözüne çarpan ilk şey gördüğü sayılar olmuştu. Tarih, saat ve yerleri anlayabiliyordu. Bu yazılanlar sözde adı geçen bombacının görüldüğü yerler olmalıydı.Peki ya kenarda ki sayılar? Sokak ya da bölge kodu olabileceğini tahmin ediyordu. Listeye tekrar baktı. Bir saldırganın bu kadar farklı ülkede görülmesi garipti. Sanki bir şeylerden kaçıyormuş gibiydi... Herhangi bir nükleer saldırıda da bulunma ihtimali yüksekti bu tarz birisinin... Karşısında oturan adamın daha bilgili olduğunu düşünerek ona sorma gereği hissetti: - Anlıyorum, baya ilginç biri karşınızdaki. Peki elinizde ne zaman harekete geçeceği ile ilgili bir bilgi var mı acaba? diye sordu... Masada oturan uzun boylu adam ile ayakta duran ortağı birbirlerine uzun süre baktı. Yaşlı dedektif karşısında duran adamların kendisini anlamadığını düşünerek sorusunu yenileme gereği duydu. - Demek istediğim hangi tarihte saldırı yapacağını biliyor musunuz? Önündeki adam yavaşça oturduğu koltuktan kalktı. ''Bay Watson... Zaten elinizdeki liste saldırı yapılmış yerler'' dedi. Orta yaşında olan dedektif şaşkına dönmüştü. Elinde bulunan listeyi tekrar gözden geçirdi... - Yani....Yani bu yer ve saatler... - Evet Bay Watson; patlamaların olduğu yerlerle ilgili bilgiler:Tarih,saat,yer ve.............Ölü sayıları… Dona kalmıştı. Biraz önce gözüne ilişen sayılar... Sokak numaraları değildi... Ölü sayılarıydı. Hafif yutkundu. Büyük ihtimal ölü sayıları yetişkin ve çocuk şeklinde ayrılmıştı. Üstelik elindeki liste 4 sayfaydı. Yani bunlar gibi onlarca daha olay yazılmıştı. İmkânsızdı. Bu tarzda, bu şekilde bir saldırı... İmkânsız olmalıydı. Şuan dünyada bu tarz bir saldırıyı gerçekleştirebilecek kapasitede biri olamazdı diye içinden geçirdi. Karşılarındaki kimin nesiydi? Nasıl bir cesarete sahipti? Ve üstelik nasıl bir güce? Ayaktaki uzun boylu adam kolundaki saatine baktı. Dedektife yönelerek ''Uçağımız 2 saat içinde kalkacak, isterseniz geri kalanını yolda konuşalım'' dedi... Aniden sorulan soru karşısında afallayan dedektif ne cevap vereceğini bilemedi: - Ama benim... - Tekrar hatırlatırım Bay Watson. Artık bizim için çalışıyorsunuz. Gerekli eşyalarınızı biz temin edeceğiz, siz merak etmeyin. Lütfen bizi takip edin. Tam kapı koluna elini koymuştu ki arkasını döndüğü dedektif sert bir sesle kendisine itiraz etti... - Üzgünüm sizinle gelemem.. .Öncelikle uğramam gereken bir yer var... Kapı kolunu yavaşça aşağı indirmeye devam etti uzun boylu adam. Hafif bir gülümsemeyle: '''Neresiyse sizi biz götürürüz; merak etmeyin'' dedi. Kullandığı ses tonundan kendisini yalnız bırakmayacaklarını anlamıştı... . . . Arabanın dışında, dedektifi gözden kaçırmamak için arada bir bakınıyordu. Ortağı ise hala arabada bekliyordu... Yavaşça ilerde duran dedektife göz attı. Önünde durduğu mezarın önünde bir şeyler söylüyordu. Durduğu yerden onu duyamasa da neler söyleyebileceğini tahmin edebiliyordu. Olduğu yerden bakıldığında mezardaki ismi göremiyordu. Sadece soyadının Watson olduğunu seçebiliyordu. Gelirken aldıkları çiçeği mezara koyduğunu gören arabanın içindeki dedektif, arabayı çalıştırdı. Dışarıdaki uzun boylu adam yavaştan arabaya doğru yürürken, telefonu çaldı. Üstlerinden biri kontrol etmek için aramıştı. Telefonu kapadıktan sonra yanına yürüyen dedektifi fark etti. Telefonunu kapatıp arabaya yöneldi... Kapısını açarak; ''Buyurun Bay Watson... Başka bir şey yoksa uçağa yetişmemiz gerekiyor'' dedi. Dedektif “Teşekkürler” demekle yetindi... Sesi biraz durgundu. Arabaya girdikten sonra tam kapısını kapayacak olan adama doğru dönerek... -Ahhh lütfen! Bundan sonra bana adımla hitap edebilir misiniz? Nasıl olsa artık sizle çalıştığımdan... dedi. Karşındaki uzun boylu adam hafifçe gülümsedi: “Peki Bay Glen.... Siz nasıl isterseniz.....” 6.Bölüm...Güç Uçağın kalkmasına az bir süre kalmıştı... Arka tarafta oturan dedektifin hemen yanında bulunan takım elbiseli adam dizine koyduğu çantanın şifresini girdikten sonra yavaşça açtı.Uçağa yetişmek için hızlı giden aracın sallantısından korumak için bir eliyle çantayı tutan adam içinden 2-3 tane belge ve dosya çıkardı... Dedektife dönerek... "Bay Glen, telefonuzu alabilir miyim acaba" dedi Güvenlik gerekçesiyle olağan bir rutin diye düşünen dedektif rahat bir şekilde cebinden çıkardığı telefonunu adama uzattı.Orta yaşlı adam telefonu azcık inceledikten sonra arkasını açarak ani bir haraketle Telefon kartı (SIM) kırdı.Ardından hızla giden aracın penceresini açarak uzun zamandır yenisini almak isteyipte alamayan ve zar zor biriktirerek aldığı telefonunu dışarı doğru fırlattı.Dedektif Glen anlık bir şaşırmayla ağzı açık kalmıştı.Ağzından çıkan "Ama" lafı bile karşısındaki adama etki etmemişti... Takım elbiseli adam dedektife dönerek çantadan çıkardığı zarfı ve son model bir telefonu uzattı. "Bundan sonra bu zarftaki kartı ve telefonu kullanmanızı istiyoruz" dedi. Senelerdir kullandığı telefonun kırılmasına üzülen dedektifimiz kafasını eğerek adamın ellindekinleri aldı... Zarfı açıp içindeki SIM kartını telefona taktıktan sonra telefonun üstünde ismi yazmıştı.En son askeri teknolojiyle kişiye özel üretilen ve piyasayada sürümü olmayan bir telefon modeliydi... Kendi ismini ekranda görmesiyle aklına alakasız bir soru gelmişti. "Yanlış anlamayın ama burada ismim yazıyor... Genelde bütün bilgileri silmeniz gerekmez mi ? Önde şoför koltuğunda oturan adam söze girerek "Merak etmeyin Bay Glen sizle antlaşmaya vardığımız andan itibaren gerekli işlemleri yapmaya başlamıştık zaten" dedi. Kendisi mezarlığı ziyaret ederken ayarlamış olmaları gerekiyordu... Yanında ki dedektif ufak bir dosya uzatarak imzalamasını istedi...Hafifçe göz gezdirdikten sonra arabanın sarsıtınları arasında hızlıca imzalayıp geri verdi...Uzun boylu adam dosyayı çantaya koyarken ufak bir açıklamada bulunma gereği duydu... "Bay Glen şu andan itibaren Ülkeniz tarafından vatandaşlığınız iptal edilmiştir.Sağlık haklarınız ve diğer hukuksal haklarınızda BM tarafından yoksayılacaktır.Aynı şekilde sabıka kaydınız,banka işlemleriniz ve gerekli bütün bilgileriniz tamamiyle silinmiştir"dedi... Orta yaşında ki dedektif şaşkına dönmüştü.Yanlış duymuş olmalıydı herhalde.Ülkesi tarafından tamamiyle ilişkisi koparılmış olamazdı... Ağzını açıp itiraz edeceği sırada yanındaki adam sözünü sert bir üslub ile kesti..."Umarım anlıyorsunuzdur Bay Glen.Şu andan itibaren sadece Ülkeniz değil Dünya üzerinde Glen Watson adında biri hiç varolmamış olacak" Geçmişiniz,bilgileriniz hesap ekstreleriniz ve başka her türlü bilgilerinizi dünya veri merkezlerinden silinmiştir"dedi... "Kısaca şuandan itibaren bir hayaletsiniz..." Dedektif hafifçe yutkundu.Aklında onlarca soru olmasına rağmen konuşamıyordu.Sanki büyük bir güce karşı boyun eğmiş durumundaydı.Bu durumun en büyük kanıtı ise telefonda yazan ismiydi. " Teşkilatımızın yapısı ve işleyişi gereği hiçbir ülkeyle direk bağlantı kurulmaması gerekmektedir.Şimdilik 17 ülkeye direk geçiş hakkınızla beraber 6 ülkede de vizeyle geçiş hakkına ,aynı şekilde 9 ülkedede gerekli durumda sığınma hakkına sahipsiniz.Emrinizde sizle çalışacak 12 kişilik bir özel müdahale birliği ile 6 kişilik bir grupta görev ala... Hızlı bir şekilde adamın sözünü kesen dedektif" Emrimde özel birlik mi çalışacak ? Şaka mısınız... Ben ordu mensubu biri değilim... Sıradan bir dedektifin bu tarz bir yetkisinin olmasında ki amaç nedir diye atıldı... Gözleriyle yavaşça dedektifi süzen takım elbiseli adam, sakin ve kısık bir ses tonuyla... "Çünkü artık bizim için çalışıyorsunuz " dedi...Dedektif cidden korkmuştu.Bütün dünya ülkelerinden bağımsız bir organizasyonun yada kuruluşun olma fikri bile imkansızcaydı.Peki o zaman önünde bu adam ne için çalışıyordu ? Araba yavaşlamaya başlamıştı.Dedektif hala daha duyduklarını sindirmeye çalışsada havaalanını içine girdiklerini farketmemişti.Hangarların girişini gördüğünde ancak nerede olduğunu çıkarabilmişti tam olarak... Arabadan inip hangarın dışında motorları çalışır halde bekleyen büyük yolcu uçağını görmesiyle tedirginliği daha da arttı...Arabada nereye gidecekleri hakkında sorduğu soruyu yanıtsız bırakmışlardı. Tam uçağa doğru yönelmişti ki anlık bir acı kapladı boynunu...Sol elini boynuna götürdükten sonra yavaşça dengesini yitirmeye başladı.Gözleri kararmaya başlıyordu... Eliyle boynunda hissettiği ufak cismin etkisi olmalıydı.Kafasını yavaşça arkaya doğru çevirirken gördüğü son görüntü, Uzun boylu adamın elinde tuttuğu silahtı.İş yerinde ve arabada takındığı yüz ifadesinden tamamiyle farklı bir hal almıştı.Bakışları biraz önce takındığı ciddiyetden çok duygusuz ve karanlıkla doluydu. Yere doğru düştüğünde bile bu duyguyu hissedebiliyordu. Uzun zamandır hissetmediği bir duyguydu bu. Ölüm korkusu muydu onu bu kadar düşündüren... Hayır... Ölüm kadar karmaşık bir duygu değildi. Çaresizlik kadar basit bir duyguydu sadece... Yazan:Cold Dewil Editör:Amygirl
    2 points
  3. İmza Yapmayı Bilmeyen Veya Beceremeyenler İçin Çok iyi Bir Konu Şimdiden Başarılar Kolay Gelsin
    2 points
  4. Sevdiklerini koruma isteği nefret doğurur.
    2 points
  5. DHspark

    NARUTO KOMEDİ

    (1) Talihsiz Gün (Hokage Minato) (2) Naruto'nun Hayali (Naruto-Kakashi-Sakura-Hokage Tsunade) (3) Fan Club's -Oburlar FC (Choji) -İlluminati FC (Ino) -Siz Anladınız Onu FC (Tsunade) (4) Çalar Saatler (Sasuke-Sakura) (5) Uchiha Kardeşler (6) Ah Şu Mangakalar (Masashi Kisimoto) (7) Sapık Dörtlü (Jiraiya)
    1 point
  6. Evet arkadaşlar japonca sayı saymayı öğreniyoruz. Bilmeyen arkadaşlar olabilir bu eğlenceli video sayesinde 10a kadar sayı saymayı hemen öğreniyoruz. İsterseniz mp3 olarak indirerek bilgisayar, cep ve tabletlerdede kullanabilirsiniz. Mp3 olarak indir. Ichi, Ni, San, Shi, Go, Roku, Shichi, Hachi, Kyu, Ju 1- いち 2- に 3- さん 4- し 5- ご 6- ろく 7- しち 8- はち 9- きゅう 10- じゅう
    1 point
  7. Eeeee az çok animelerden japonca birşeyler öğreniyoruz bunları bu konu altında paylaşabilirsiniz Konnichi wa! Merhaba! / Iyi günler! Ohayoo gozaimasu! Günaydın! Konban wa! İyi akşamlar! Oyasumi nasai! İyi geceler! Hisashiburi desu ne. Ne zamandır görüşmedik, değil mi? Gokigen ikaga desu ka?, Ogenki desu ka? Nasılsınız?, İyi misiniz? Okagesama de. / Genki desu, arigatoo. İyiyim, teşekkür ederim. Totemo genki desu. Çok iyiyim. Doo, genki? Ne var, ne yok? Maa maa desu. Eh, şöyle böyle. Waruku wa arimasen. Fena değilim. Anata no namae wa nan desu ka? Adınız nedir? Anata no namae o oshiete kudasai? Adınızı öğrenebilir miyim? Watashi no namae wa ... desu. Benim adım ...'-dır. Myooji wa... Soyadım... Watashi wa ... desu. Ben ...-yım. Hajimemashite. (Omeni kakarete kooei desu.) Memnun oldum. Kochira wa ... San desu. Bu ... Bey / Hanım. Doozoyoroshiku. Tanıştığımıza memnun oldum. Anata wa nan sai (o-ikutsu) desu ka? Kaç yaşındasınız? Watashi wa ... sai desu. ... yaşındayım. Anata wa ryokoosha desu ka? Siz turist misiniz? Watashi wa izen kara anata o shitte imasu. Ben sizi önceden tanıyorum. Jikan wa arimasu ka? Zamanınız var mı? Kyoo wa ohima desu ka? Bugün boş musunuz? Watashi to issho ni shashin totte kudasai. Benimle beraber fotoğraf çektirir misiniz? Yuushoku o issho ni tabemashoo. Akşam yemeğini beraber yiyelim. O-nozomi naraba, tomodachi mo tsurete kite kudasai. İsterseniz, arkadaşınızı da getirin. Eigakan ni kimashoo ka? Sinemaya gidelim mi? Asu shigoto wa arimasu ka? Yarın işiniz var mı? Aimashoo ka? Buluşalım mı? Watashi to issho ni ite tanoshii desu ka? Benimle birlikte bulunmaktan memnun musunuz? Tonoshinde masu ka? Eğleniyor musunuz? Chikai uchi ni moo ichido aimashoo. En kısa zamanda yeniden görüşelim. Watashi o wasurenai de. Beni unutmayın. Anata o koko de machimashoo. Seni burada bekleyeceğim. Totemo tanoshii toki o sugoshimashita. Çok güzel vakit geçirdim. Anata wa Nihon-jin desu ka? Siz Japon musunuz? Hai, watashi wa Nihon-jin desu. Evet, ben Japon'um. Watashi wa Toruko-jin desu. Ben Türk'üm. İtsu Toruko ni kimashita ka? Türkiye'ye ne zaman geldiniz? Senshuu kimashita. Geçen hafta geldim. Anata wa ryokoosha desu ka? Siz turist misiniz? Toruko o donoyooni mite imasu ka? Türkiye'yi nasıl buluyorsunuz? İma made ni atta hito minna ga watashi ni onaji koto o kikimashita. Şimdiye kadar karşılaştığım herkes bana aynı soruyu sordu. Demo watashi wa hakkiri kotaemasen deshita. Fakat ben tam cevap vermedim. Nazenara watashi wa mada Toruko o yoku shira nai kara. Çünkü ben daha Türkiye'yi iyi bilmiyorum. Toruko ni itsu kita no desu ka? Türkiye'ye ne zaman geldin? Toruko no dono machi ni ikimashita ka? Türkiye'nin hangi şehirlerine gittiniz? İstanbul kara mattaku hanaremasen deshita. İstanbul'dan hiç ayrılmadım. Toruko de kurasu-koto wa muzukashii desu ka? Türkiye'de yaşamak zor mu? Muzukashii-koto mo arimasu, kantan na koto mo arimasu. Zorluğu da var, kolaylığı da. Watashi ga koko de mitsuketa saikoo no mono wa hitobito no hirakareta kokoro desu. Benim burada bulduğum en güzel şey insanların açık yürekliliğidir. Watashi-tachi Toruko-jin wa, gaikoku kara kita o-kyaku-sama ga dai-suki desu. Biz Türkler dışarıdan gelmiş misafirleri çok severiz. Sono toori desu, demo watashi no yiitakatta koto wa, tada sore dake ja arimasen. Evet öyle, ama benim söylemek istediğim şey sadece bu değil. Kore kara setsumei suru rei wa Nihon-jin ni kanshite desu. Şimdi anlatacağım örnek, Japonlar'a aittir. Nihon ni kita naraba, tomaru hoteru, ryoogae o suru ginkoo, shokuji o suru resutoran wa, subete anata ni kanpeki na saavisu o teikyoo shimasu. Japonya'ya gelirsen, kalacağın oteller, kambio yapacağın bankalar, yemek yiyeceğin lokantalar, hepsi sana tam hizmet verirler. Anata o okoraseru koto wa, kitto hon no wazuka deshoo. Seni kızdıracak şeyler belki çok az. Demo Nihon niwa, gaikoku-jin ni shaisho ni yuujoo o shimesu hito wa imasen yo. Fakat Japonya'da yabancıya öncelikle arkadaşlık gösterecek hiç kimse yoktur. Koko niwa Nihon o homeru hito ga takusan imasu. Burada Japonya'yı öven çok kişi var. Shikashi, Nihon no hontoo no kao o shitte iru hito wa wazuka desu. Fakat Japonya'nın iç yüzünü bilen kişi azdır. Sonna koto o yitte, anata ni hara o tateru Nihon-jin wa inai no desu ka? Böyle söylediğinde sana kızan Japon yok mu? Gokigen ikaga desu ka? Nasılsınız? Ogenki desu ka? İyi misiniz? Arigatoo, totemo genki desu. Teşekkür ederim, çok iyiyim. Arigatoo, aikawarazu desu. Teşekkürler, her zamanki gibi. (bildğin gibi.) Waruku wa arimasen. Fena değilim. Sonnoni yoku arimasen. Pek iyi değilim. Sukoshi tsukarete imasu. Biraz yorgunum. Watashi wa byooki desu. Hastayım. Doo shita no desu ka? Donna shoojoo desu ka? Ne oldu? Neyiniz var? Atama ga itamimasu. Başım ağrıyor. Odaiji ni. Geç­miş olsun. Mochiron Tabii. ii desu yo. Tamam. (oldu.) Yoroshii. Iyi Kanoo desu. (Ariemasu.) Olabilir. Hai, kekkoo desu. Evet, olur. Hai, soo desu. Evet, öyle. İie, dame desu. Hayır, olmaz. iie, soo dewa arimasen. Hayır, öyle değil. Fukanoo desu. (Ariemasen.) İ­mkânsız. Nihon-go ga dekimasu ka? Japonca biliyor musunuz? Hai, dekimasu. Evet, konuşurum. iie, dekimasen. Hayır konuşamam. Wakarimasu ka? Anlıyor musunuz? Hai, wakarimasu. Evet, anlıyorum. iie, wakarimasen. Hayır, anlamıyorum. Ossheru koto ga wakarimasen. Söylediğinizi anlamıyorum. Motto yukkuri hanashite kudasai. Daha yavaş konuşun lütfen. Moo ichido itte kudasai. Bir daha söyleyin lütfen. Koko ni kaite kudasai. Buraya yazınız lütfen. Watashi wa Nihon-go ga joozu desu. İyi Japonca konuşamam. Nihon-go hanaseru hito wa imasen ka? Japonca konuşabilen biri yok mu? Kore wa nan to iuu imi desu ka? Bu ne demektir? (Bunun anlamı nedir?) Özür - Chinsha Sumimasen. Affedersiniz. Gomen nasai. / shitsurei shimasu. Özür dilerim. Okurete gomennasai. Özür dilerim, geç kaldım. Ojama deshoo ka? Rahatsız ediyor muyum? Ojama shimashita. (shitsurei shimashita.) Rahatsız ettim. Osewa ni narimashita. Size zahmet oldu. Okamai naku. Zahmet etmeyin. Tondemo arimasen. Rica ederim. Kamaimasen. Farketmez. (Sorun değil.) Ki ni shinaide kudasai. Aldırmayın. (Boş verin.) Teşekkür - Kansha Doomo. Sağol. Arigatoo. Sağ ol. / Teşekkürler. Doomo arigatoo. Çok sağol. (teklifsizce) Arigatoo gozaimasu. Sağ olun. / Teşekkür ederim. Doomo arigatoo gozaimasu. Çok teşekkür ederim. Doomo arigatoo gozaimashita. Çok teşekkür ettim. ("çok teşekkür ederim"in daha kibar şekli) Goshinsetsu ni arigatoo. İlginize teşekkür ederim. Taihen osewa ni narimashita. Çok yardımcı oldunuz. Doo itashimashite. Bir şey değil. Anata o aishite imasu. Seni seviyorum. Anata ga suki desu. Senden hoşlanıyorum. Anata-nashi dewa ikiraremasen. Anata-nashi dewa ikiru koto ga dekimasen. Sensiz yaşayamam. Anata to wakareraremasen. Anata to wakareru koto ga dekimasen. Senden ayrılamam. Ikanai de, aisuru hito yo! Gitme, sevgilim! Anata o nikumu yatsu nanka shinjimae. Seni sevmeyen ölsün. Vedalaşmak - Wakareru Sayoonara! Güle güle / Allah'a ısmarladık / Hoşçakalın. Sore ja. Hoşçakal. (teklifsizce, dostça) Jaa ne. Hadi, eyvallah. (gençler arasında) Mata aimashoo. Görüşürüz. / Yine görüşelim. Mate ne. Yine görüşelim. Dewa mata. Görüşmek üzere. Okarada ni ki otsukete. Kendinize dikkat edin. İtterasshai! / İtterasshaimase! İyi yolculuklar! Yoroshiku otsutae kudasai. Selam söyleyin. ... ni yoroshiku. ...'-e selam söyle. Kashikomarimashita. / shochi shimashita. Baş üstüne. Üzüntü - Okuyami Zannen desu. Ne yazık. / Maalesef. Odaiji ni. Geçmiş olsun. Okuyami o mooshi agemasu. Başınız sağ olsun. Gomeifuku o oinori itashimasu. Allah rahmet eylesin.
    1 point
  8. Sadece Japonların değil Çinlilerin, Orta ve Güneydoğu Asya'da yaşayanların hatta Eskimoların bile gözleri çekiktir. Aslında 'çekik gözlü' olmak tanımı kesinlikle yanlıştır. Göz yapısı dünyada bütün insanlarda aynıdır. Farkı yaratan göz kapaklarıdır. Çekik gözlü diye nitelendirilen ırklarda gözün üzerindeki göz kapağının ikinci kıvrımı, gözün üstüne doğru daha fazla inmiştir ve bu durum gözün sanki daha darmış gibi görünmesine sebep olur. Peki bu, niçin böyledir? Bir teoriye göre göz kapağının üzerinde katlı olarak duran bu ikinci kıvrımı, bu insanların gözlerini yoğun olan kar tabakasının, göz kamaştıran ışığından korumak için, bir nevi kar gözlüğü gibi gelişmiştir. Her ne kadar yukarıda belirtilen bölgelerin bazılarında kar hiç yağmıyorsa bile bilim insanları bugün çekik gözlü diye nitelendirdiğimiz insanların atalarının son buzul çağında Sibirya'dan, yani Asya'nın kar ve buzla kaplı en soğuk bölgesinden güneye, bugün yaşadıkları yerlere göç ettiklerine inanıyorlar. Bu kadar soğuk iklimde yaşayanların vücutlarının iklime uyum sağlamaktan başka çareleri yoktu. Sadece gözler değil, burun da rüzgara en az maruz kalacak şekilde küçülmüş, burun delikleri, solunan hava ciğerlere gidene kadar ısınsın diye daralmıştır. Ciltleri de bu nedenle yağlıdır. Göz kapakları da daha yağlı olduğundan, daha sarkık durur ve bu oluşum gözü ve iç tabakalarını kara ve buza karşı korur. Yani 'çekik gözlü' değil 'düşük göz kapaklı' tanımını kullanmak daha doğrudur. [move][glow=red,2,300][shadow=red,left]The Rocker[/shadow][/glow][/move]
    1 point
  9. Anime Adı: Kamisama no Memochou ( Tanrı'nın Not Defteri ) Anime Türü: Dedektiflik, Drama, Komedi, Seinen Anime Sayısı: 12 Anime Yapım Yılı: 2011 Tanıtım Video'su Konu- Hikaye Babasının işi nedeniyle sürekli taşınmak zorunda kalan Narumi Fujishima’nın son durağı şimdilik Tokyo’dur. Yeni okuluna başladığında kendisini sınıf arkadaşlarından soyutlayan Narumi, okulun çatısında kendi halinde takılmayı tercih eder. Yine bir gün çatıda takılırken sınıf arkadaşı Ayaka yanına gelir. Ayaka, Narumi ile arkadaş olur ve önce onu kendisinin tek üyesi olduğu bahçe işleri kulübüne üye yapar. Ardından yarı zamanlı çalıştığı ramen dükkânına götürür. Tuhaftır ki Narumi burada daha önce karşılaştığı bir olayda gördüğü üç kişi ile karşılaşır. Kendilerine “NEET” diyen (genel olarak tanımı okumayan – çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan, Japonya’da ise bunun yanında düşük maaşlı işlerde kısa süreli çalışan anlamına geliyor) bu birbirinden farklı üçlü Ayaka’nın yaro zamanlı çalıştığı ve Min-san dedikleri bir bayanın işlettiği ramen dükkânında takılmaktadırlar. En önemlisi ise ramen dükkânının yanındaki apartmanın üçüncü katında yaşayan Alice için çalışmaktadırlar. 12 yaş civarlarında olan Alice, mecbur kalmadıkça dairesinden çıkmamaktadır ve tam bir bilgisayar/hacker uzmanıdır. Kendisine de “Neet Dedektif” demektedir. Gördüğü bu tuhaf kişilikleri anlam vermeye çalışırken Narumi, kendisini istese de istemese de Alice’in yürüttüğü bir dedektiflik vakasının ortasında, üstelik Alice’in asistanı olarak buluverir. Karakter Resimleri : Değerlendirmem : Hikaye; Anime hikaye odaklı gidiyor 2-3 bölüm sonra farklı konular ele alınıyor. Tipik bir suçluyu bulma konulu gibi görünsede içerik açısından derin bence. İlk bölüm 48 dk sürüyor bunu belirtmek isterim. Fakat o kadar akıcı geldi ki bana nasıl bitiririm acaba bu dakikaları derken birden ilk bölüm sonlandı. Animede aksiyon da fazlasıyla yer tutuyor ama daha çok anlamlı sözler ve dialoglarla dram süslenmiş durumda. Esasen normal sıradan bir havası var animenin fakat insanda merak uyandıran konuları çok iyi işliyor. Animeye kötü diyebileceğim bir unsuru yok. Fakat bazen fazla uzun konuşmaları olabiliyor. Alice kızımız sürekli NEET dedektifliği ile ilgili aynı cümleleri kurması sizi biraz sıkabilir. Onun dışında gayet hoş bir tarzı var animenin. Karakterler ; Karakterler hoş. Fakat ben daha fazla bilgi isterdim karakterler ile alakalı. Alice neden yalnız ? Yada Narumi'nin aile yapısı özellikle çok kapalı. Ayaka ve abisinin durumu vs. Onun dışında karakter çizimlerini fazlasıyla beğendim. Özelliklede Alice'nin. Bu yaşta bu zekaya, kızın gözlem yeteneğine hayran kalıyorsunuz. Dile kolay NEET'in lideri gibi bir şey kızımız. Ayrıca söz konusu Narumi olunca bazı utanma sahneleri var Allahım mıncırası geliyor insanın Alice'yi. Çizim; Ben kendi adıma animedeki çizimlere hayran kaldım. Sade hoş bir anime tasarlanmış. İzlerken keyif almamak elde değil. Müzikler; Endingi özellikle çok başarılı buldum. Opening de çok hoş. Birde animenin arasında girilen ince tını şeklinde bir müzik var oda hoştur. Opening Ending Bu en beğendiğim olaylar açığa çıkarken arka fonda giren müzik. Genel Yorumum; Öyle çok farkı bir konuya yada türe sahip değil. Fakat hikayelerin akıcılığı, çizimleri ve müzikleri ile bu türü sevenleri tatmin edeceğine eminim. Size izlemek için 2 neden sunabilirim. 1. si kesinlikle Alice için izlenir. 2.si ise müzikleri gerçekten hoş. :) Animenin bölümlerinde geçen güzel cümleleri paylaşmak isterim. Birkaçı : " Bu dünyada var oluşumun nedenini sürekli aradım. Bilir misin ? Bu dünyada her 3.6 saniye bir çocuk açlıktan ölüyor. Aslında bu benim suçum. Daha güçlü olabilseydim, ölmekte olan çocukları kurtarabilirdim. Öyleyse, onların ölümünün sebebi benim güçsüz olmam. Savaşlarda ve afetlerde yüksek sayıda insanların ölmesinin sebebi, benim olacakları hesaplayacak kuvvetimin olmaması. Bunun için ben dedektif olmaya karar verdim." " Ölmüş ve yok olmuş kimseler için bir mana ifade eden meslek bu dünyada sadece iki tane... Yani, yazarlar ve dedektifler... Sadece yazarlar yaşananları hayaller içerisinde canladırabilir. Sadece dedektifler yaşananları mezarın içerisinden çıkartıp sözlere çevirebilir. Fakat, dedektiflerin mezardan çıkardığı bilgi, ezelden beri -Tanrı'nın Not Defteri'nde- olan bir bilgidir sadece. " " Ben NEET dedektifiyim. Ölülerin vekiliyim." "Ben bir NEET dedektifiyim. NEET olan insanlar bir şeyi yapamayan ya da yapmayan kişiler değildir. Sadece yöntemleri farklıdır." " Sen kanatları güçsüz ve uçamayan bir yavru kuşu bulduğunda -uçmaya yardım edeyim- deyip havaya fırlatıp kendi kendini tatmin eden bir tip misin ? " Biraz uzun tutmuş olabilirim. Umarım fırsat bulur animeye göz atarsınız. Beğeni sayısını yetersiz bulduğum için animeyi tanıtmak istedim. Kim bilir belki birilerinin dikkatini çeker izlediğiniz için memnun kalırsınız :)
    1 point
  10. Foruma Hoş Geldin Bu Form Turkanime.tv ' nin Orjinel Form Sitesidir Bu Forumda İstemeyeceğin kadar Fc ( Fan Culup ) ve FF ( Roman tarzı Fan. ) Bulabilirsin. Bu arada Madem Yenisin Kuralları Gözden Geçirmeyi Unutma Ezgi abla Çok kızar Sorna :rolleyes:
    1 point
  11. :D ellerine saglık süper olmus :D Novel okuyanlar varsa ara ara spolıer içerisinde belirtirse cok süper olur zaten mangada acıkladıkları bir çok şeyi animede acıklamadılar :D
    1 point
  12. Herhalde güncel tutamadığı içindir. ^^ Bana demese benimde aklımda yoktu okumak. Yeni amacım bütün eski ff leri hortlatmak olucak. Hiyahaha
    1 point
  13. turnuvayı bitirdim nerdeyse 1 haftadan fazla sürdü okumam. ama çok güzeldi hele sonlara doğru offfff :admire-onion-head-emoticon: :cheer3-onion-head-emoticon: (tatsuta you demon :cruch-onion-head-emoticon: )
    1 point
  14. Hoşgeldin dostum..
    1 point
  15. Hoş geldin :D
    1 point
  16. Selam Genç ^_^ Hoşgeldin Foruma...
    1 point
  17. Amygirl

    Merhabaaaa

    Hoş geldin Nurdan :)
    1 point
  18. Eskiden buralar hep takılmalıktı halada öyle hoşgeldin takıl gitsin amigo-san..
    1 point
  19. Hoş geldin :hi-onion-head-emoticon:
    1 point
  20. Öncelikle hoş geldin sefalar getirdin ve YGS bitmemişmiydi senin gireceğin LYS değilmi ^^ :D Neyse ben anladım ^^ Hadi rast gele keyifli forumlar kalıcı olman dileği ile ^^
    1 point
  21. MelodyArLu

    Yaoi Fc (+15)

    Kirepapa'yı çevirebilirsin hakkaten, en sevdiğim Yaoi, hoş geldin :D Honto Yajuu da 2. sevdiğim. Aki-Kun çok tatlı ^^
    1 point
  22. Yok devam ediyoruz da, biraz meşguldük kusura bakmayın. Soranohikari'nin sınavları vardı. Benim fizik projem bu gün bitti. Yarın almanca sunumumdan sonra artık serbestim! :D Özür olarak, boş vakit bulur bulmaz dördüncü bölümü tamamladım. Dördüncü bölüm %100 http://moonlightsculptortr.blogspot.com/2014/05/cilt-1-bolum-4-korkutucu-weed-60.html Aslında dün gece %98 olmuştu ama annem fişi çekmeye geldi artık. O yüzden şimdi ancak koyabildim.
    1 point
  23. Guzel filmdir. Aamir Khan'im cogu filmi bayagi iyidir ve ders verici iceriklidir. Bu arada evet filmin turkce adi Her Cocuk Ozeldir. Alinti yapamiyorum maalesef.
    1 point
  24. 1 point
  25. Bleach 560 561 yüklendi buradan okuyabilirsiniz yakında HSDnin 393 458 arası doldurulacaktır
    1 point
  26. Bleach Orihime: Kurasaki-kun,Kurasaki-kun Kurasaki-kun Kurasaki-kun Kurasaki-kun
    1 point
  27. arkadaşın durumuna bağlı olarak 3 değil tüm bölümleri yarın bitirebiliriz ama onun durumuna bağlı. bildiğim kadarıyla 7.bölümü bitirmişti. bende 5.bölümü bitirdim. 6.bölümüde bugün halledicektik yarınsa 8 ve 9 u bitiricektik. planımız böyleydi ama o şuan ortada yok o olmadığı sürecede ben tek başıma birşey söyleyemem. o gelmezse ben 6.bölümü yarın bitirip 5.bölümle birlikte atabilirim ondada 7 var. yani yarın akşama en az 2 bölümü yükleyeceğiz.
    1 point
  28. çok beğendim eline sağlık hepsini alıyorum favorim genzo sanzu ıhıım
    1 point
  29. arkadaşlar geçenlerde çok güzel bir film izledim çok güzel gözüm yaşardı sizinde böyle güzel bir filmi izlemeniz gerektiğini düşündüm :) buyrun izlemek için linki:http://www.filmifullizle.com/taare-zameen-par-2007-turkce-altyazili-izle.html
    1 point
  30. ScReaM

    merhaba :D

    Hoş Geldin Bu forumda animeler ile ilgili Binlerce Fc ve FF Bulabilirsin bu arada Kurallarıda Gözden Geçirmeyi Unutma. :)
    1 point
  31. TürkAnimeTV logosunun birazcık değiştirilmiş halini yaptım. Tamamen can sıkıntısındandır :) İsteyen olursa, PSD dosyası :) TurkAnimeTV.rar - Dropbox
    1 point
  32. Uchuu Kyoudai çevrilseydi çok iyi olurdu.1 yıldır 11.bölümde.Anime bitti hala çeviren yok. :D
    1 point
  33. Şu Hen zemi'yi ve Chibi vampire carin'ni Çevirin ya Lütfen :( Öyle rasgele veren arkadaşlar Lütfen 1. Gurupta Hen zemi Ye ve Chibi vampire 'ye oy atın Oylar Boşuna gitmez Hiç değilse -_-
    1 point
  34. 1 point
  35. AlucardHell

    Flumpool

    şarkıları iyiymiş
    1 point
  36. calpazhan

    Flumpool

    Şarkıları güzelmiş ama bir müzik grubunda sadece tek bir kişinin söylemesi her zaman garibime kaçıyor. Japon müzik grupları arasında Flow grubu daha iyi gibi duruyor. Gerçi fazla araştırmadım Japon gruplarını ama kişisel düşüncem böyle.
    1 point
  37. 9. Bölüm yüklendi. İyi seyirler :)
    1 point
  38. grafiklerin yanı sıra özellikle anime manga tanıtım adlı makale konu olarak nefisti. Eline sağlık Ali Çayır... bir diğeri de Hieratican'ın makalesi.. böyle bilgi verici makalelere ihtiyaç var... eline sağlık... (yalnız aynı sayfa iki kere basılmış...) Soru: Neden inatla Anime Tanıtımleri? bu cidden çok dikkatimi çekti.. japonya konusundaki "Kış Işık Festivali" mükemmel seçim... Tapınak ve kalelerle ilgili elimde materyal olduğunu belirtmek isterim :P elinize sağlık hepinizin.. sadece "ehm" "eee" "hayvanoğlu hayvan" vb gibi aslında samimi olunduğunu göstermek için yazılan kelimeler; makalelerde olmasa daha resmi bir görünümü olacaktır diye düşünüyorum...
    1 point
  39. 8. Bölüm yüklendi. İyi Seyirler :)
    1 point
  40. Sanırım FullmetalAlchemist'de Nina ve Alexander'ın o şeye dönüştügünde Ed ile Al'ın onu görmesi sahnesinde hem ürktüm, hem üzüldüm bi değişikti yani en çok orada etkilenmiştim. Bide Evangelionda Eva garip bişeye dönüşüp 13. melegi yemeye başlayınca şok olmuştum. Hiç beklemezdim ayrıca çok kanlı garip bi sahneydi.
    1 point
  41. 6. Bölüm Eklendi. İyi Seyirler...
    1 point
  42. Tarayıcı geçmişini,çerezleri komple sil tekrar dene olmazsa tarayıcı değiştir dene olucaktır.
    1 point
  43. nasil düzeltebilirim acaba ?
    1 point
  44. Japon kültüründe Japonya ile ilgili haber bölümü görmeyince bu başlığı açtım.Haberler daha düzenli paylaşılması amaçlı bu başlık altında japonya ile ilgili haberler paylaşılacak :) Haber Tarihi: 03 Aralık 2012 Pazartesi Saat 14:09 Anadolu Ajansı Muhabir: Umur Koçak Semiz / AP Yayıncı: Ogün Duru - TOKYO Japonya'daki Tünel Kazası Japonya'nın başkenti Tokyo'da 9 kişinin yaşamını yitirmesine neden olan tünel kazasının ardından ülkedeki tüm tünellerin kontrol edileceği bildirildi. Japonya'nın başkenti Tokyo'da 9 kişinin yaşamını yitirmesine neden olan tünel kazasının ardından ülkedeki tüm tünellerin kontrol edileceği bildirildi. Japonya Ulaştırma Bakanlığı, Tokyo'nun 80 kilometre batısındaki Sasago Tüneli ile benzer yapıya sahip 49 tünelin en kısa sürede kontrolden geçirilmesi için talimat verdi. Karayollarını işleten şirket yetkilileri, ülkenin en uzun tünellerinden biri olan 4,7 kilometre uzunluğundaki Sasago Tüneli'nin çatısının çökme nedenini bulmak için çalışmalara devam ediyor. Tünelde Eylül ayında yapılan kontrollerde herhangi bir soruna rastlanmamıştı. Yetkililer, beton levhaların üst kısmında yer alan 8 santimetre kalınlığındaki panelleri tünelin iç duvarlarına tutturan cıvatalardan birinin gevşeyip zincirleme tepkiye yol açarak, beton parçalarının hareket halindeki araçların üzerine düşmesine yol açmış olabileceğini belirtti. Yapının, 24 Kasım'da Tokyo'da meydana gelen 4,9 büyüklüğündeki deprem ya da tünelin içinden geçtiği dağdaki bir göçük nedeniyle zayıflamış olabileceği de dikkate alınıyor. Tünelde arama kurtarma çalışmaları ise sürüyor. Ekipler beton parçaları altında kalan araçlara ulaşmak için büyük çaba harcıyor. Bölgeye çok sayıda itfaiye ve ambulans gönderildi. Beton parçalarının düşmeye başlamasından sonra araçlarıyla ya da koşarak tünelden çıkmayı başaranlar, ezilen araçlardan sızan petrolün yangına neden olduğunu bildiriyor. Her biri 1,4 ton ağırlığındaki yaklaşık 270 beton levhaların tavandan koparak 110 metre aşağıdaki araçların üzerine düşmesi sonucu meydana gelen kazada 4'ü kadın 9 kişi ölmüş, 2 kişi de yaralanmıştı. Başkent Tokyo'yu Japonya'nın orta kesimlerine bağlayan karayolu üzerinde yer alan tünel, 1977'de inşa edilmişti. 1996'da da Japonya'nın kuzeyindeki bir tünel çökmüş, düşen beton parçaları 20 kişinin yaşamını yitirmesine neden olmuştu. Kaynak:http://www.haberler.com/japonya-daki-tunel-kazasi-4139973-haberi/
    1 point
  45. Bıraksalar kan çıkar diyen kaç kişi var ? :D
    1 point
  46. Arkadaşlar birşey dikkatimi çekti.Hiç kimse Sanji'nin neden fotografının alınamadıgına deginmemiş.Animede önemli birine Sanjinin resmi gösteriliyordu.Adam tedirgin olup robot resmini çizip yayınlayın felan diyordu.Bence bu olayın Sanjinin Super Sayian a dönüşmesiyle bi baglantısı var. Yani bu adamın hangi mantıkla ayagı alev topuna dönüyor kimse açıklamadı :)
    1 point
  47. Brook - Sanırım öleceğim zamanım tükendi... Ah ben ölemem ki, çünkü ben zaten ölüyüm.... Yoho ho ho ho :D
    1 point
  48. Helal be ya.Uğraşmışsın etmişsin ve de çok açıklayıcı anlatmışsın.Ben de bu yaz çeviriye başlamayı düşünüyordum,video çok yardımcı olacak.Bir de kullandığın programların hepsinin ismini ayrı olarak yazarsan çok makbule geçer. ^_^
    1 point
  49. Biri lütfen Rock Lee no Seishun Full-Power Ninden'i çevirsin, 51 bölüm zaten bi el atın ya :rolleyes:
    1 point
This leaderboard is set to İstanbul/GMT+03:00
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli bilgi

Forum kurallarımızı okudunuz mu? Forum Kuralları.