Jump to content

Genel Araştırma

'Efsaneler' etiketi için arama sonuçları.

  • Etiketlere Göre Ara

    Etiketleri virgülle ayırarak yazın.
  • Yazara Göre Ara

İçerik Türü


Forumlar

  • Duyuru & Kurallar
    • Forum Kuralları & Yardım
    • İstek, Şikayet ve Öneri
    • Tanışın Kaynaşın
    • Türk Anime TV Etkinlikleri
    • E-dergi
  • Türk Anime Çeviri Ekibi (TAÇE)
    • Tamamlanan Projelerimiz
    • Devam Eden Projelerimiz
    • Gelecek Projelerimiz
    • Askıya Alınanlar
    • TAÇE Duyuruları
  • Anime GENEL
    • Anime İstek ve Öneri Bölümü
    • Bilinmeyen Animeler ve Karakterler İçin Yardım Bölümü
    • Anime Genel
    • Anime Geyik
    • Animeler & Karakter Anketleri
    • Anime Tanıtım ve İncelemeleri
    • Anime Serileri Bölüm Tartışma Alanı
  • Manga GENEL
  • Fansub Takımları
  • Anime Manga Live-Action Download
  • Fan Kulübü
  • Japonya
  • Program Deposu
  • Konu Dışı
  • Roronoa Zoro's Roronoa Zoro Kimdir?

Sonuçları bul...

İçeren sonuçları bulun


Oluşturma Tarihi

  • Start

    End


Son Güncelleme

  • Start

    End


Filter by number of...

Kayıt tarihi

  • Start

    End


Üye Grubu


Hakkımda


Outlook


Web Sitesi


ICQ


Yahoo


Jabber


Skype


Konum


İlgi Alanları

2 sonuç bulundu

  1. İlk başta herkese iyi forumlar. Buradaki konu başlığı altında Japon mitlerini derlemeye çalışacağım. Yorumlarınızı bekliyorum ^^ Gün geçtikçe eklemeye devam edeceğim ^^ Edit:2 eklemelere devam ^^ Son edit olabilir belki resimleri eklemek için bir daha düzenleyebilirim umarım hoşunuza gider ^^ *-*AİZEN-MYOO*-* *Aizen-Myoo aydınlanmanın sembolü olan bir lotus çiçeğinin üzerinde oturur. Romantik ve erotik aşkın tanrısı olarak görülür. (Japon heykeli, 12. yüzyıl civarı) Popüler Japon inancında aşk tanrısı olarak görülür. Fiziksel ve entellektüel arzuları olan bir tanrıdır ve aydınlanma arzusu vasıtasıyla dönüşen aşkı temsil eder. Vücudu kırmızıdır, üç gözü vardır, saçlarının üzerinde bir aslan başı ve altı kolunun her birisiyle farklı silahlar taşır. Korkutucu görünümüne karşı İnsanoğluna büyük yardımı dokunur. *-*AMATERASU*-* *Amaterasu Mağarasının dışındaki gürültüleri duyar ve meraktan dışarı çıkar, böylece dünya yeniden aydınlanır.(Tahta baskı, Taso Yoşitoşi, 1882) Japon mitolojisinin güneş tanrıçası ve Şinto panteonunun en önemli tanrılarından biridir. Tam adı Amaterasu-O-Mi-Kami'dir ve ''Gökyüzünü Parlatan Aziz'' anlamına gelmektedir. Amaterasu, ilk çiftin erkek olan İZANAGİ ölüler ülkesi YOMİ'den döndükten sonra yüzünü yıkarken oluşmuştur. Güneş tanrıçası İzanagi'nin sol gözünden ve ay tanrısı TSUKİYOMİ de sağ gözünden çıkmıştır. İzanagi, Amaterasu'ya gökyüzünün yüksek düzlüklerini yöneteceğini söyler ve ona kutsal boncuklu kolyesini verir. İzanagi'nin burnundan doğan fırtına tanrısı SUSANO-WO babasının emrettiği gibi suları yönetmektense Yomi'deki annesi İZANAMİ'nin yanına gitmeyi ister ve İzanagi'yi kızdırır. Sonuç olarak İzanagi, Susgano-Wo'yu sürgüne gönderir. Susano-Wo ayrılmadan önce kız kardeşi Amaterasu'ya veda etmek istediğini söyler. Ancak Amaterasu ağabeyinin, krallığını elinden alacağından şüphelenir ve savaşa hazırlanır. Bir yay ve iki kılıf dolusu okla silahlanır. Yayını meydan okurcasına sallar ve dünyayı ayağının altında ezer. Susano-Wo Amaterasu'nun iktidarını gasp etmek niyetinde olmadığını öne sürerç Onun yerine hangisinin daha güçlü olduğunu anlayabilmek için yarışma teklif eder: Hedef erkek tanrılar yaratmaktır. Amaterasu yarışma başlarken ağabeyinin kılıcını üçe böler, parçaları çiğner ve ardından tükürür. Ağzından bir sis bulutu çıkar ve hemen sonra bu bulut üç tanrıça şekline dönüşür. Susano-Wo ise Amaterasu'nun saçlarına ve kollarına taktığı bereket boncuklarını alır. Dişiyle boncukları kırar ve bunlardan beş tane erkek tanrı yaratır. Ve yarışmayı kazandığını ilan eder. Ancak Amaterasu tanrıların kendi takılarından geldiğini söyleyerek yarışmayı kendisinin kazandığını iddia eder. Susao-Wo onun bu protestosunu kaale almaz ve dünyada kargaşa çıkararark zaferini kutlar. Pirinç tarlalarını yok eder, sulama hendeklerine toprakla doldurur ve genç bir midillinin derisini yüzerek bunu Amaterasu ve maiyetindekilerin dokuma yaptıkları kutsal dokuma salonunun çatısına fırlatarak öfkesini çıkarır. Salondaki genç kızlardan biri korkudan ölür ve Amaterasu da telaş ve korkuyla kaçar. Tanrıça bir mağaraya gizlenir ve bu yüzden dünya karanlığa gömülür. Bu, kötü tanrıların çok hoşuna gider çünkü karanlık, onların kötülüklerini gözlerden uzak kalarak yapmalarına olanak sağlamaktadır. Ancak iyi tanrılar Amaterasu'nun dünyaya dönmesi için ona yalvarırlar. Tanrıça reddeder ve bunun üzerine tanrılar bir plan yaparlar. Şafak sökmeden önce öten horozu bulurlar ve mücevherlerle kaplı bir ayna yaparlar. Sonra horozla aynayı Amaterasu'nun gizlenme yerinin dışına bırakırlar , tanrıça AMENNO-UZUME'den ters çevrilmiş bir teknenin üzerinde dans etmesini rica ederler. Horoz ötmeye, tanrıça dans etmeye başlar, ayaklarıyla çılgınca bir patırtı çıkarmaktadır. Sonunda kendi dansının deliliğine kapılarak üzerindekileri çıkarır ve bütün tanrılar gülmeye başlarlar. Merakını yenemeyen Amaterasu mağaradan çıkar ve aynada kendi görüntüsünü yakalar. O kendi güzelliğinin cazibesine kapılmış seyrederken dünya da yeniden aydınlığa kavuşur. Amaterasu ve maiyetinin tanrıların ya da güneş tanrıçasının kültüyle özdeşleşmiş törenlerde görevli rahibelerin giysilerini dokudukları söylenir. Başka bir teoriye göre ise kadınlar yarım kalan evrenin kumaşını dokumaktadırlar. 1945 yılına kadar Amaterasu'ya Japon imparatorluk ailesinin kutsal bir atası olarak tapınılmış ve imparatorluk regalyaları arasında bir ayna da bulundurulmuştur.Tanrıçanın İse'de bulunan en büyük tapınağı her yıl milyonlarca hacı tarafından ziyaret edilmektedir. *-*AME-NO-UZUME*-* *Ame-No-Uzume Amaterasu'yu mağaradan çıkarmak için erotik bir dansla merakını çekerek onun aklını çelmeye yardım eder. (Japon mitleri ve efsanelerinden illüstrasyon) Ya da sadece Uzume, Kapon Şinto mitolojisine göre şafak ve kahkaha tanrısıdır. Fırtına tanrısı SUSANO-WO'nun davranışına öfkelenerek bir mağaraya kapanan güneş tanrıçası AMATERASU'yu dışarı çıkması için ikna etmeye yardım etmiştir. Ame-No-Uzume mağaranın girişinde dans eder, kendi dansının çılgınlığına kapılarak giysilerini çıkarar. Orada toplanan tanrılar gülmeye başlarlar ve bu gürültüpatırtı Amaterasu'nun neler olduğunu anlamak için mağaradan çıkmasına neden olur. Sonuç olarak dünya karanlıktan kurtulur. Başka bir mit de Ame-No-Uzume'nin torunu NİNİGİ veya Honingi'nin gökyüzünden inmesini engellemeye çalışan yerel bir güneş tanrısını, ''Maymun Prens''i şaşırtmasını anlatır. Zaman içinde Maymun Prens'le Ame-No-Uzume evlenirler. *-*BENKEİ*-* *Benkei kahraman Yoşitsune'nin arkadaşıdır. Taira klanının hayaletleri tarafından saldırıya uğramıştır.(Japonya'nın mitleri ve efsanelerinden illütrasyon) Japon mitolojisine göre kahraman YOŞİTSUNE'nin arkadaşıdır. Bir TENGU ya da iblis tarafından doğurulduğu söylenir. Doğduktan sonra çok büyür ve güçlenir. Bununla birlikte Yoşitsune, onu bir düelloda yenmeyi başarır ve bir dev olarak onun hizmetkarı olur. *-*BENTEN*-* *Benten elinde telli bir çalgı ve bir ejderhanın üzerinde EnoŞima'daki mağarasında. Evinde bolluk bahşetmesini dileyen bir asilzade tarafından ziyaret edilir. Tanrıça maddi zenginlikle özdeşleştirilir.(Altın Lakeli Paravan, 19. yüzyıl) Veya Benzai, 17. yüzyılda bir rahibin kendi çağının erdemlerinin sembolü olmaları için bir araya topladdığı bir grup ölümsüz olan ŞİÇİ FUKUJİN ya da yedi şans ve mutluluk tanrısından biridir. Budist cehennemlerinin kralının kız kardeşi olduğu da söylenir. Daha sonraları bir yanlışlık eseri olarak kendisine iyi şans erdemleri yüklenmiş ve yedi mutluluk tanrısından biri olmuştur. Benten insanlara maddi kazançlar sağlamalarından yardımcı olur. Zararsız hale getirmek amacıyla bir ejderhayla evlenir ve bazen bir ejderha ya da deniz yılanına binerken tasvir edilir. Denizle ilişkilendirilir. Aynı zamanda kadınsal becerilerin örneği olduğuna inanılır ve sıklıkla bir müzik aleti çalarken resmedilir. Tanrıça, kumarbazlar ve kıskanç kadınlar tarafından olduğu kadar tüccarlar ve spekülatörler tarafından da büyük itibar görür. Benten'in evlilikte iyi şans getirdiğine ve geyşaların koruyucu azizi olduğuna inanılır. *-*BİŞAMON*-* *Bişamon Japon savaş tanrısıdır. Kutsal nesneleri bir mızrakla dini sadakatin sembolü olan bir pagodadır. Burada bakanlarından biri olan bir iblisle görülmektedir.(Tahta baskı, İsai, 19. yüzyıl) Vaişravana'dan türemiş bir Japon tanrısı ve Budizmin Koruyucu Kralları'ndan biridir. Vaişravana gibi Bişamon da ilk başta kuzeyin tanrısal koruyucusudur ancak sonradan insanları hastalıktan ve iblislerden koruyan yasanın muhafızı olmuştur. Aynı zamanda bir savaş tanrısıdır. Bişamon'un inanılmaz bir servetin sahibi olduğuna ve on türlü hazine veya şans dağıttığına inanılır. Sonuç olarak ŞİÇİ FUKUJİN adı verilern yedi mutluluk ve şans tanrısının arasına dahil edilir. Bunlar 17. yüzyılda o dönemin insanlarının erdemlerini sembolize etmek için üzere bir rahip tarafından bir araya toplanmış tanrılardır. Bişamon normalde silahlı, mavi yüzlü bir savaşçı olarak tasvir edilir. Kutsal nesneleri mızrak ve tanrısal sadakati simgeleyen pagodadır. Bazen Bişamon-tenno veya Bişamonten olarak tanınır ve sıklıkla iki iblisin üzerine atlarken tasvir edilir. 6. yüzyılda Prens Şotoku kendisini çağırarak Budizm karşıtı gruplara karşı başlatacağı savaşta yardımını ister. *-*DAİKOKU*-* Daikoku iyi şans tanrılarından biridir ve sırtında bir çuval pirinç taşıyarak Yeni Yıl dansı yapar. İnsanların dileklerini toplayan ve sallandığı zaman para saçan kemerine takılı bir pirinç tokmağı vardır.(Fundame İnro, 1850'ler civarı) ŞİÇİ FUKUJİN ya da yedi iyi şans tanrısından biridir. Daikoku'nun bir servet tanrısı ve çiftçilerin efendisi olduğu düşünülür. Genellikle, fareler tarafından yenilip bitirilen pirinç balyaları üzerinde ayakta durur veya otururken tasvir edilir. Daikoku farelerin açgözlülüğü yüzünden zarar görmez çünkü çok zengindir. Elinde dilekleri yerine getirmek için bir çekiç bulunur. Resmi bazen mutfaklara asılır ve zaman zaman rahiplerin yiyeceklerini onun verdiği söylenir. *-*DAİNİÇİ-NYORİA*-* Buda Mahavairokana'nın veya ''Ulu Aydınlatıcı''nın Japon versiyonudur. Japonlar Dainiçi-Nyorai'yle diğer Budist figürlerle birlikte 9. yüzyılda tanışmıştır. Bazı ezoterik mezheplerin büyük tanrısı haline gelmiştir ve bazen ''İlk Buda'' olarak görülmüştür. Kutsal şifacı YAKUŞİ-NYORAİ de aynı zamanda Dainiçi-Nyorai'nin bir sureti olarak görülür. *-*EBİSU*-* Japon mitolojisinde ŞİÇİ FUKUJİN veya yedi mutluluk tanrısından birisidir. Ebisu'nun kendisi de dürüstlük erdemi ile onurlandırılmıştır. İşçilerin, servetin ve bolluğun efendisi olduğu ve sıkı çalışmayı teşvik ettiği söylenir. Şinto inanışına göre mitolojik kahraman OKUNİNUŞİ'nin oğlu olduğuna inanılır. Bazen de ilk çift İZANAGİ ve İZANAMİ'nin üçüncü oğulları olduğu söylenir ve bu yüzden de kendisine ilk Japon insanlarının atalarından biri olarak bakılır. Japonya'nın bazı yerlerinde çiftliklerin tanrısına da Ebisu adı verilir; balıkçılar da denize açılmadan önce onu çağırırlar. Ebisu bir oğlan çocuğunun suyun dibinden çıkarması gereken büyük bir taşla simgelenir. Bir köylünün giysileriyle ve gülümser şekilde tasvir edilir. Bir elinde balıkçı oltası, diğerinde de iyi şans sembolü olarak bir sargos(güneş balığı) taşır. *-*EMMA-O*-* *Emma-O Cehennemin kralıdır ve güçlü adam Asahina Saburo ile arası hiç iyi değildir. Onun bacakları arasından emeklemek zorunda bırakılarak aşağılanmıştır.(Kinji İnro, 19. yüzyıl) Japon Budizmine göre cehennemin hükümdarı ve ölülerin yargıcıdır. Emma-O yeraltı cehennemi Jigoku'yu on sekiz general binlerce askerin yanı sıra iblisler ve at başlı muhafızlarla çevrili olduğu halde yönetir. Yeraltı sekiz cehennem ateşiyle sekiz buzlu bölüme bölünmüştür. Bir hikayeye göre ölü, yolculuğuna geniş, boş bir düzlükte başlar. Diğer versiyonunda ise ölüye yolculuğu boyunca şeytani yaratıklar eşlik eder. Cehennemin girişinde dik bir dağ uzanır. Ölüler dağın diğer yanında üç kavşaklı bir nehirle karşılaşmadan önce bu dağa tırmanmak zorundadırlar. Bu kavşakların ilki, sadece küçük günahlar işleyenlerin geçebilecekleri sığ bir geçittir. Diğeri sadece iyi insanların geçebilecekleri bir köprüdür. Üçüncüsü de büyük kötülükler yapmış kişilerin mücadele etmeleri gereken canavarlarla dolu korkunç bir seldir. Bu üçüncü kavşağın diğer tarafında korkunç görünümlü yaşlı bir kadın kurbanları çırılçıplak soyar. Ölüler ondan sonra Emma-O'nun huzuruna çıkarırlar. Emma-O sadece erkekleri yarılar; kadınların kaderini tayin edense kız kardeşidir.Tanrı iki kesik başın arasında oturur ve sihirli bir aynadan ölünün günahlarını yargılar ve onu uygun bir cehenneme gönderir. Ancak ölülerin ruhları Bodhisattva'nın Japon versiyonu olan Bosatsu'ların yardımıyla kurtulabilirler. *-*FUDO-MYOO*-* Bilgeliğin Beş Büyük Buda'sının korkutucu ışınlarına eş olan beş büyük Japon Myoo'larından en önemlisidir. Fudo-Myoo, Buda DAİNİÇİ-NYORAİ'nin karşılığıdır. Genellikle yarısı uzun saçla gizlenmiş korkunç yüzlü biri olarak ve alevlerle çevrili şekilde tasvir edilir. Bu alevlerin hırsları ve tutkuları tükettiğine inanılır. Bir elinde tuttuğu kılıç açgözlülüğü, öfkeyi ve cehaleti yenmek için kullanır. Diğer elinde de Buda'ya karşı çıkanları yakaladığı bir ip bulunur. *-*FUGEN-BOSATSU*-* Geleceğin Buda'sının Japon versiyonudur. Doğuştan gelen akılcılığı simgeler ve insanların ömürlerini uzatabildiğine inanılır. Bir hikayede Fugen-Bosatsu'nun en günahkar kadınlarda bile gizli bir Buda doğası olduğunu göstermek amacıyla saray fahişesi kılığında bir rahibin karşısına çıktığı anlatılır. Genellikle altı hortumlu beyaz bir filin üzerinde oturur biçimde ya da bazen dört fili sürerken tasvir edilir. Yirmi kollu olarak gösterildiği de vakidir. *-*FUKUROKUJU*-* *Fukurokuju uzun ömür ve bilgelik tanrısı kocaman bir beyni olan yardımsever yaşlı bir adam olarak tasvir edilir. (Japon Lake Vazo, 19. yüzyıl) ŞİÇİ FUKUJİN veya yedi iyi şans tanrısından birisidir. Fukurokuju bilgeliğin ve popülarite erdeminin yanı sıra bilgeliği, uzun ömrü, erkeklik gücünü ve bereketi de sembolize eder. Zekasını gösteren çok uzun, ince bir yüz ve kısa, şişman bir bedenle tasvir edilir. Bazen yanında hepsi de uzun ömrü simgeleyen bir turna kuşu, erkek geyik veya kaplumbağa bulunur. Fukurokuju Çin kökenlidir ve Daoist bir bilge de olabilir. Uzun ömür ve mutlu yaşlılık tanrısı JUROJİN'in manevi babasıdır. *-*HAÇİMAN*-* *Haçiman Japon savaş tanrısı ve İmparator Ojin'in tanrılaşmış halidir. Ölümünden yüzyıllar sonra doğum yerinde bir çocuğun görüntüsü belimiş ve kendisini Haçiman olarak simgeleyen bir ideogramla tanıtmıştır.(Heykel, Kaikei, 13. yüzyıl) Japon savaş tanrısıdır. Ancak aynı zamanda bir barış tanrısıdır ve bazen tarım tanrısı ve çocukların koruyucusu olarak da görev yapar. Tarihi bir figür olarak MS 4. yüzyılda ölen ve askerlikteki başarıları ve cesareti ile ünlenen İmparator Ojin'in tanrılaşmış biçimidir. Adı Şintoizmin kutsal metinlerde hiç geçmese de Şinto dininde pek popüler bir tanrı olmuştur. Zaman içinde Budizmin koruyucusu olarak görülmeye başlanmış ve Budistler Tarafından bir Bosatsu ya da Bodhisattva'nın(Geleceğin Buda'sı) Japon versiyonu olarak bilinir. Kutsal hayvanı güvercindir. *-*HİKOHOHODEMİ*-* *Hikohohodemi ilk Japon imparatoru olan Jimmu-Tenno'nun büyükbabasıdır. Japon güneş tanrıçası Amaterasu'nın torununun torunu, Ninigi ya da Honinigi'yle karısı Kono-Hana-Sakuyu-Himme'nin oğullarıdır. Adının anlamı ''ateş gölgesi''dir. Erkek kardeşinin adı da ''ateş ışığı'' anlamına gelen HONOSUSERİ'dir. Hikohohodemi kara hayvanlarını avlar, kardeşi ise balıkçıdır. Bir gün iki kardeş geçim kaynaklarını değiş-tokuş etmeye kalkışırlar ancak birbirlerinin işlerini yapamadıklarını keşfederler. Honususeri'nin oltasını kaybetmiştir ve onun yerine bir başkasını vermeyi önerir. Ancak Honosuseri başka bir oltayı kabul etmez. Üzülen Hikohohodemi deniz tanrısı Watatsumi-No-Kami'yi okyanusun dibinde ziyaret eder. Kaybolan olayı daha önceden bir balığın ağzında bulan deniz tanrısı onu Hikohohodemi'ye geri verir. Bu sırada Watatsumi-No-Kami'nin kızı genç tanrıya aşık olur. İkisi evlenir ve birlikte uzun yıllar yaşarlar. Sonunda Hİkohohodemi eve dönmeye karar verir. Ayrılmadan önce Hikohohodemi'nin kayınpederi ona suların gel gittini sağlayan iki mücevher ve üzerinde yolculuk etmesi için evcil bir timsah verir. Tanrı eve dönünce oltayı Honosuseri'ye verir ancak kardeşi bu jestine rağmen ona küskün durmaya devam etmektedir. Sonunda Hikohohodemi'nin sabrı taşar ve suları yükseltir. Honosuseri neredeyse tamamen suların altında kalmak üzereyken ağabeyinden kendisini affetmesini ister ve ona hizmet etme sözü verir. Bunun üzerine Hikohohodemi suların çekilmesini sağlar. Deniz tanrısının kızı Hikohohodemi ile karada buluşur ve onun çocuğunu taşıdığını söyler ve çocuğa doğururken ona bakmayacağına dair tanrıdan söz alır. Ancak tanrı merakına yenilir ve karısı kulübesinin duvarındaki bir çatlaktan içeri bakar. Ve karısının devasa bir ejderhaya dönüştüğünü görür. Karısı daha sonra denize döner ve çocuğa bakması için kız kardeşini gönderir. Çocuk büyüynce, kendisini yetiştiren ve deniz tanrısının diğer kızı olan teyzesiyle, Tamayori-Hime ile evlenir. İkisinin iki isimli bir oğulları olur: Toyo-Mike-Nu ve Kamu-Yamato-İware-Hiko. Ölümünden sonra JİMMU-TEN-NO adıyla bilinir. Japonya'nın ilk imparatorudur. *-*HONOSUSERİ*-* Japon Şinto dinine göre HİKOHOHODEMİ'nin erkek kardeşidir. Honosuseri çok iyi bir balıkçıdır, ağabeyi de kara hayvanları avlar. İsminin anlamı Ateş Işığı'dır. *-*HOTEİ*-* *Hotei oburluğu değil hoşnutluğu simgeleyen koca bir göbekle tasvir edilen gülümseyen bir rahiptir. Bir yelpaze ile bir çuval taşır.(Fildişi Netsuke,19. yüzyıl sonları) ŞİÇİ FUKUJİN ya da yedi Japon mutluluk ve şans tanrısından birisidir. Hem zenginliği hem de dost karakterini, ayrıca Budizm aracılığıyla ulaştığı dinginliği simgeleyen koca göbeği ile kel kafalı Budist bir rahip olarak resmedilir. Hotei genellikle müritleri için sonsuz hediyelerle dolu olduğuna inanılan büyük bir çuvala yaslanmış şekilde gösterilir. Zayıfların ve çocukların dostu olarak görülür. MS 10. yüzyılda yaşamış olan ve Maitreya'nın enkarnasyonu olduğuna inanılan Budaişi adındaki Çinli bir münzeviden geldiği sanılmaktadır. *-*İDA-TEN*-* Japon mitolojisine göre rahipleri koruyan ve onların iyi davranışlarının muhafızı olan bir tanrıdır. Zırh giymiş ve kılıç taşıyan genç bir adam olarak tasvir edilir. Hindu savaş tanrısı olan Skanda veya Karttikeya'nın Japon eşdeğeridir ve 7. yüzyılda Budizm tarafından da benimsenmiştir. *-*İNARİ*-* Japonya'nın Şinto mitolojisine göre pirinç tanrısıdır. Bereketli bir pirinç hasadını ve dolayısıyla bolluk getirmeyi garanti ettiğinden dolayı kültü çok yaygındır. Popüler bir inanca göre İnari bir pirinç çuvalının üzerinde oturan sakallı, yaşlı bir adam olarak tasvir edilir. Ancak tanrının aynı zamanda uzun saçlı bir dişi formu da bulunmaktadır. Kadın ya da erkek halinde olsun yanında mutlaka iki tilki bulunur. Bazen uzak dağlarda yaşadığı ve bu tilkilerin elçi görevi gördüklerine inanılır. Tanrının kendisinin de bir tilki olduğuna inanılır. Tüm tapınaklarının önünde tilki resimleri bulunur. İnari'nin karısı yiyecek tanrıçası UKE-MOÇİ'dir. SUSANO-WO ya da hikayesinin bir başka versiyonuna göre TSUKİYOMİ Uke-Moçi'ye gözlerinden yiyecek ürettiği için öldürürler. İnari de tarım tanrısı olarak onun görevini üstlenir. *-*İSSUN BOŞİ*-* Japon mitolojisinin küçük kahramanıdır. Adı ''Bir İnçlik Minik'' anlamına gelir. Anne babası çok uzun yıllardır evli olmalarına rağmen bir çocuk sahibi olamamışlarıdr. Umutsuzluk içinde parmak kadar bile olsa bir oğulları olması için dua ederler. Tanrılar onların bu isteklerini kabul eder ve onlara minicik bir çocuk verirler. İssun Boşi on beş yaşına geldiğinde yanına bir piriç kasesi, bir çift yemek çubuğu, ve bambu bir kılıfa saklanmış bir iğne alarak Kyoto'ya doğru yola çıkar. Pirinç kasesini kayık ve yemek çubuklarının da kürek olarak kullanıp nehri geçer. Kyota'ya geldikten sonra asil bir ailenin yanında çalışmaya başlar. Uzun yıllar boyunca çok çalışır ve işverenleri ondan çok memnun kalırlar. Bir gün genç kahraman tapınağa giderken evin genç kızına eşlik etmektedir. Yolda iki dev ONİ, boynuzlu iblisler üzerine atlar. İssun Boşi hemen onların dikkatini üzerine çekerek kızın kaçmasını sağlar. Oni'lerden birisi İssun Boşi'yi yutmayı başarır. Ancak azimli küçük adam iğnesini kılıfından çıkararak iblisin midesine saplar ve onun boğazına doğru tırmanmaya başlar. Bu tırmanış sırasında da iğneyi saplamaya devam eder sonunda Oni onu tükürür. Ancak aynı anda diğer Oni İssun BOşi'ye saldırmak ister ancak kahraman zıplayarak devin gözlerine iğnesini saplamaya başlar. Çok geçmeden iki Oni de kaçarlar ve arkalarında iyi şans getiren bir nesne olan bir topuz bırakırlar. İssun Boşi ve genç kız topuzu yere vurarak bir dilekte bulunurlar. Tam o anda İssun Boşi gerçek boyutlarda bir samuray olur. Çift eve döner ve kızın babası ikisinin evlenmelerine izin verir. *-*İZANAGİ VE TAPINAĞI*-* *İzanami ve Tapınağı ''Gökyüzünün Yüzen Köprüsü'nde durur ve dünyayı yaratmak için semavi mücevherlerle süslü bir mızrakla suları karıştırırlar.(Tahta baskı, 19.yüzyıl) Şinto inancına göre dünya ve gökyüzü kaostan yaratıldıktan sonra ortaya çıkan sekiz çift tanrıdan biridir. Tam adları İzanagi-No-Mikoto ve İzanami-No-Mikoto'dur ve anlamları ''Ağustos Erkeği'' ve ''Ağustos Kadını''dır. İzanagi ve İzanami Japon adalarının yaratılmasını emretmişlerdir. ''Gökyüzünün Yüzen Köprüsü'' üzerinde yan yana durarak semavi mücevherlerle süslü mızrağı aşağıdaki denize sarkıtıp karıştırmaya başlarlar. Mızrağı sudan çıkardıklarında ucundan damlayan sulardan bir ada, ilk kara parçası oluşur. İki tanrı daha sonra adaya inerler ve orada gökyüzüne uzanan bir sütun ve görkemli bir saray inşa ederler. Bir gün tanrılar her birinin vücudunun diğerlerinkinden farklı olduğunu keşfederler. İzanami bedeninde eksik bir yer olduğunun İzanagi ise kendi bedeninde fazla bir parça olduğunu söyler. Bunun üzerine İzanagi bu iki parçayı bir araya getirmeyi önerir. İki tanrı sütunun çevresinde birbirlerine rastlayana kadar dönerler ve bedenlerini birleştirirler. İzanami Hiruko adında bir çocuk doğurur ancak bu çocuk biçimsiz bir varlıktır ve bu yüzden onu denize terk ederler. Tanrılar çocuğun bu görünümünün birleşme ritüelleri sırasında ilk önce İzanami'nin konuşmasından kaynaklandığını düşünürler. Çift bir kez daha sütunun etrafında döner ve bu kez ilk önce İzanagi konuşur. Ardından İzanami Japon adalarının yanı sıra şelalelerin, dağların, ağaçların, bitkilerin ve rüzgarın tanrı ve tanrıçalarını da doğurur. Ateş tanrısı KAGUTSUÇİ'yi doğururken o kadar kötü yanar ki ölür. Ancak ölürken bile tanrılar doğurmaya devam etmektedir. Sonunda ölüler ülkesi YOMİ'de kaybolur. İzanagi çaresizce kederlidir. Gözyaşlarından pek çok tanrı oluşur ve ateş tanrısının kafasını kestiğinde bile tanrılar meydana gelir. İzanagi Yomi'ye giderek karısını aramaya karar verir. Ancak oraya ulaştığında ölülerin yiyeceğini çoktan yemiştir. İzanami, tanrıları yaşayanların dünyasına geri dönmek için ikna etmeye çalışsa da onları reddederler. Bunun üzerine İzanagi tarağının bir dişini yakar ve onu meşale gibi kullanarak ölülerin sarayına fırtına gibi dalar ve İzanami'yi görür. Karısı tanınmayacak bir haldedir: Cesedinde kurtçuklar dolaşmaktadır ve bedenine sekiz tane tanrı yerleşmiştir. İzanami'nin görünüşünden dehşete düzen İzanagi gerisingeri evine döner. Bu davranışı İzanami'yi öfkelendirir ve Yomi'nin büyücü kocakarılarını sayısız tanrı ve savaşçıyla birlikte kocasını yakalamak için gönderir. Ancak İzanagi pek çok hile yaparak onlardan kaçmaya başarır. Sonunda ölüler ülkesinin dışına ulaştığında orada üç tane şeftali bulur. Onları kopararak kocakarıların üzerine atar ve kadınlar kaçarlar. İzanagi şeftalilere o günden sonra kendisini kurtardıkları gibi ölümlüleri kurtaracağını söyler. Bu sırada kendisi de bir iblise dönüşen İzanami, İzanagi'nin peşini bırakmamıştır. Kocası onun yolunu kesmek için Yomi'yi canlıların dünyasından ayıran geçide koskocaman bir kaya yerleştirir. Karı koca bu kayanın iki yanında dururlar ve İzanami, İzanagi'ye bu davranışının cezası olarak her gün bin kişiyi boğarak öldüreceğini söyler. İzanagi de bunun karşılığında her gün bin beş yüz kişinin doğacağını garanti eder. Tanrı daha sonra bir nehirde yıkanarak kendisini arındırır. Giysilerini çıkarırken her parçasının yere düşmesiyle yeni bir tanrı oluşur. Sonunda İzanagi yüzünü yıkar ve bu hareketinden güneş tanrıçası AMATERASU, ay tanrısı TSUKİYOMİ ve fırtına tanrısı SUSANO-WO meydana gelir. İzanagi krallığını bu üç tanrı tarafından eşit olarak bölüştürür. *-*JİMMU-TENNO*-* Japon mitolojisine göre Japonya'nın ilk imparatoru ve bu nedenle emperyal soyun kurucusudur. Güneş tanrıçası AMATERASU'nun soyundan geldiğine ve HİKİHOHODEMİ'nin torunu olduğu söylenir. Jimmu-Tenno yaşamı boyunca iki adla tanınır, Toyo-Mike-Nu ve Kamu-Yamato-İware-Hiko. Ancak ölümünden sonra Jimmu-Tenno olarak anılmaya başlanmıştır. Tahta MÖ 660 yılında geçtiği söylenir. Bir hikayede, yeni ülkeler aramak ve kendisine krallığı yönetecek bir yer bulmak amacıyla ordusuyla birlikte çıktığı bir yolculukta ayı kılığına girmiş bir tanrı tarafından büyülenerek tüm istilacıların uykuya dalmalarını sağlandığı anlatılır. Jimmu-Tenno'nun yandaşlarından biri rüyasında Amaterasu'nın, Yamato olarak bilinen ülkeyi yatıştırmak için Jimmu-Tenno'ya sihirli bir kılıç gönderdiğini görür. Uyandığında bu kılıcı bulur ve liderine verir. Askerler ondan sonraki yolculuklarına bir karganın rehberliğinde devam ederler. Yamato'ya vardıklarında Jimmu-Tenno görkemli bir saray inşa eder ve yerel hükümdarın kızıyla evlenir. *-*JİZİ-BOSATSU*-* Çocukları koruyan Bodhisattva ya da ''Geleceğin Buda'sı'' olan Kşitigarbha'nın Japon versiyonudur. Yolcuları ve hamile kadınları kolladığı da söylenir. Kültü özellikle Japonya'da çok popülerdir, bir tanrıdan çok itibarlı bir kimse olarak saygı görür. Müritleri her yıl ''Jizo'nun İtirafları'' adı verilen bir törenle ona hatalarını itiraf ederler. Bir hikayeye göre aileleri yeniden doğmalarını sağlamak için dualar etmek yerine sadece yas tutan ölü çocuklar cehennemindeki bir kumsala ya da nehir kıyısına gönderilir. Oradaki tüm zamanlarını, geceleri iblisler tarafından yıkılan tapınaklar yapmakla geçirirler. Ancak Jizo sonunda çocukları teselli etmek için gelir. Onları giysisinin kıvrımlarına sarar ve onlara kendisinin anneleri ve babaları olduğunu söyler. *-*JUROJİN*-* ŞİÇİ FUKUJİN ya da yedi iyi şans tanrısından biridir. Uzun ömür ve mutlu yaşlılık tanrısıdır. Uzun, beyaz sakallı, küçük, yaşlı bir adam olarak tasvir edilir ve yanında genellikle uzun ömrün sembolleri olarak bir turna kuşu, kaplumbağa veya geyik bulunur. Tanrı aynı zamanda dünyanın tüm bilgeliğinin içinde bulunduğu söylenen bir kağıt rulosu ya da kitaba iliştirilmiş bir asa taşır. Pirinç şarabını fazlasıyla sevdiği söylenir. *-*KAGUTSUÇİ*-* Veya Homosubi Japon Şinto mitolojisinin ateş tanrısıdır. İlk çiftin kadını olanı İZANAMİ'nin oğludur. İzanami onu doğururken öyle kötü yanar ki sonunda ölür. Kagutsuçi'nin babası İZANAGİ bunun intikamını almak için ateş tanrısına saldırır ve onun kafasını keser. Bunu yaparak pek çok tanrının oluşmasına da neden olmuştur. Japonlar Kagutsuçi'den çok korkarlar. *-*KAMİ*-* Eski Japoncada gizemli veya kutsal sayılan şeyler için kullanılan bir kelimedir. Folk kültlerinin objelerinden önemli tanrılara kadar çok farklı alanlarda kullanılabilen bir kelimedir. Kami'lere insan özellikleri taşıyan doğaüstü varlıklar olarak bakılır. Kimi zaman dağlar, ağaçlar ve nehirler gibi doğa tanrılarıyken kimi zaman da erdemleri veya idealleri cisimleştirmek için kullanılırlar. Koruyucu tanrılar veya önemli insanlar olabilirler. Buda'nın Çin'in Kami'si olduğu düşünülmüş ve daha sonra yerel Kami'lere Budizmin koruyucuları olarak bakılmıştır. Bazıları Budist tanrılarla özdeştirilmişlerdir. *-*KAPPA*-* Japon mitolojisine göre maymun benzeri iblislerin ırkıdır. Göllerde ve nehirlerde yaşarlar ve insanlarla diğer yaratıkları büyüyle kandırarak suyun derinliklerine çeker ve orada onları yerler. Özellikle kandan ve salatalıktan çok hoşlanırlar. Kötü yaratıklar olmalarına rağmen bazen yatıştırılabilirler ya da pazarlık yapılabilirler. Örneğin eğer bir aile üyelerinin isimleri ve yaşları salatalığın üzerine yazılıp bir Kappa'nın yaşadığı suya atılırsa yaratık o aileden kimseye zarar vermez. Kappalar aynı zamanda belirli şekillerde incitilebilirler. Eğilerek verilen selama mutlaka karşılık verirler ve bunu yaparken kafalarının üzerindeki çukurdan su sıçratırlar ki bu da güçlerinin azalmasına yol açar. Çok bilgili oldukları için bazen insanlara yardımları dokunur. Bir hikayeye göre bir Kappa at üzerinde giden bir adama halat çekme oyunu oynamalarını teklif eder. Ancak birbirlerini çekmeye başladıkları anda adam atını mahmuzlar ve Kappa'nın kafasından su fışkırmaya başlar. Kappa adama durması için yalvarır ve ona eğer durursa ona kemikleri nasıl onaracağını söylemeyi vaat eder. Adam razı olur ve ailesi kırık çıkıkçı olarak büyük ün kazanır. Kappalar maymuna benzer yüzleri, perdeli el ve ayakları sarımsı ve yeşil renkte bir tenleri vardır. Kaplumbağa gibi kabukludurlar. *-*KİŞİMO-JİN*-* Japon mitolojisinin ''İblislerin Ana Tanrıçası'dır''. Çocuklarını yediği ve Gautama Bud'nın Hindistan'da yaşamakta olduğu bir kenti yok ettiği söylenir. Kent halkı Buda'ya kendilerini kurtarmaları için yalvarınca Buda, Kişimo-Jin'in oğlunu dilenci kutusunun altına saklar. Dişi iblis çılgına döner ve sonunda Buda'dan yardım ister. Buda da ona oğlunun kaybolmasından duyduğu acının kendisinin diğer insanlara çektirdiği acının aynısı olduğunu söyleyerek Budizme dönmeye ikna eder. Kişimo-Jin Budist olduktan sonra çocukların koruyucu haline gelir. Genellikle kollarında bir çocukla bir koltukta otururken resmedilir. *-*MARİŞİ-TEN*-* Japon Budizmine ait bir tanrıça veya bazen de savaş ve zafer tanrısıdır. Ortaçağlarda Japon savaşçıları Marişi-Ten'in onları görünmez yaptığına inanırlardı. Bir domuzun ya da domuz sürüsünün üzerinde oturur ya da ayakta durur şekilde tasvir edilir. Bazen her birinde farklı silahlarla taşıdığı sekiz kolu ile resmedilir. *-*MOMOTARO*-* Bir şeftaliden doğan Japon kahramandır ve iblisleri yenmesiyle ünlenmiştir. O zamana kadar çocukları olmamış orta yaşlı bir çift bir gün nehirde yüzen bir şeftali görür. Meyveyi alıp açtıklarında içinde küçük bir oğlan çocuğu bulurlar. Bebek oturur ve şeftaliyi yer. Onu bulduklarına çok sevinen çift çocuğa Momotaro ya da ''Şeftali Çocuğu'' adını verir ve onu asil ve cesur bir genç olarak yetiştirirler. Çocuk on beş yaşına geldiğinde ailesine ve arkadaşlarına olan gönül borcunu ödemeye karar verir ve kendilerini sürekli rahatsız eden ONİ adı verilen iblislerin hakkından gelmek için yaşadıkları komşu bir adaya gitmek için yola çıkar. Yanına yaşlı kadının pişirdiği üç parça böreği de almıştır. Bir süre sonra bir köpek, bir sülün ve bir maymuna rastlar. Üç hayvan da ona yolculuğunda eşlik etmeye birer börek karşılığında razı olurlar. Dört maceracı daha sonra bir gemi bulur ve adaya giderler. Orada Oni'ler tarafından esir alınarak hapsedilmiş pek çok kızla karşılaşırlar. Momotaro Oni'nin şatosuna saldırır ve arkadaşlarıyla birlikte tüm iblisleri öldürmeyi başarır. Sonra gemisini Oni'nin köy halkından çaldığı hazinelerle ağzına kadar dolurur, esir kızları da gemiye alarak evine bir kahraman olarak döner. *-*NİNİGİ*-* Japon Şinto mitolojisinde büyük güneş tanrıçası AMATERASU'nın torununun torunudur. Amaterasu bir süredir dünyayı yönetecek birini bulmaya çalışmaktadır. İlkönce oğlu Ame-No-Oşido-Mimi'yi gökyüzünden indirip dünyaya göndermeye karar verir. Ancak tanrı ''Gökyüzünün Yüzen Köprüsü''nden aşağı bakıp aşağıda sürmekte olan kargaşayı görünce gitmekten vazgeçer. Tanrılar bir araya gelerek ne yapacaklarını tartışırlar ve sonunda Ame-No-Hohi'yi aşağı göndermeye karar verirler. Aradan üç yıl geçmesine rağmen tanrılar Ame-No-Hohi'den hiçbir haber alamazlar. Bunun üzerine oğlu Ame-No-Wakahiko'yu dünyaya gönderme kararı alırlar. Ayrılmadan evvel ona bir yay ve oklar verirler. Ame-No-Wakahiko yeryüzüne iner ve çok geçmeden ilaç ve sihir tanrısı OKUNİNUŞİ'nin kızı Şitateru-Hime ile evlenir. Tanrılar bu kez de sekiz yol boyunca dünyadan hiçbir haber alamazlar. Sonunda Ame-No-Wakahiko'nun neler yaptığını öğrenmesi için bir turna kuşunu aşağı gönderirler. Turna tanrının evinin hemen dışındaki bir ağaca tüner Evdeki kadınlardan biri turnayı fark eder ve Ame-No-Wakahiko'ya bunun kötüye işaret olduğunu söyler. Tanrı hemen yayı alır ve okuyla kuşun içinden geçerek gökyüzüne gidip Amaterasu ve tanrı Takami-Masubi'nin ayaklarının dibine düşer. Tanrı oku tanır ve öfkeyle dünyaya atar. Ok Ame-No-Wakahiko'ya gelir ve onu öldürür. Şitateru-Hime üzüntüden yıkılır. Tanrılar aralarından ikisini Okuninuşi'yi ziyaret etmesi için gönderirler ve ona tanrıçanın kendilerini, ülkeyi kendi hükümdarlığına katmaları için güneş tanrıçasının gönderdiğini söylerler. Okuninuşi iki oğluyla konuşur. Büyük oğlu Amaterasu'ya tapınmayı kabul eder ama genç olanı bunu reddeder. Ancak iki tanrı küçük oğlanın üzerinde baskı kurarlar ve güneş tanrıçasına karşı gelmeyeceğine dair kendisinden söz alırlar. Okuninuşi de güneş tanrıçasının yasalarına uymayı bir şartla kabul eder. İzumo'daki ünlü tapınakta tapınılan büyük tanrıların arasında kendisine de bir yer ayrılmasını istemektedir. Amaterasu bu isteği kabul eder. Sonunda Amaterasu torunu Ninigi'yi dünyaya gönderir. Gökyüzünden ayrılmadan evvel Ninigi'ye pek çok kutsal eşya verilir. Bunlar arasında güneş tanrıçasının gizlendiği mağaradan çıktığında kendisine baktığı ayna ve Amaterasu'nun oğullarını yaratan semavi mücevherle ve fırtına tanrısı SUSANO-Wo'nun sekiz başlı yılan Yamato-No-Oroçi'nin kuyruğunda bulunan Kusanagi adındaki kışı. da bulunmaktadır. Bu üç eşya Japon emperyal gücünün simgesi haline gelirler. Ninigi dağ tanrısının kızı Kono-Hana-Sakuyu-Hime ile evlenir. Kono-Hana-Sakuyu-Hime kocasıyla yattığı ilk gece hamile kalınca Ninigi onun kendisine olan sadakatinden kuşku duymaya başlar. Buna karşılık Kono-Hana-Sakuyu-Hime kendisine kapısı olmayan bir ev inşa eder ve doğum yapması yaklaşınca eve girerek eğer kocasına sadık değilse çocuğunun öleceğini söyler. Ve üç oğlan çocuğu doğurur. bunlardan biri olan HİKOHOHODEMİ deniz tanrısının kızıyla evlenir. Onların çocuklarının da bir oğlu olur ve ölümünden sonra JİMMU-TENNO olarak anılmaya başlar. Jimmu-Tenno Japon imparatorluk soyunun kurucusudur. *-*NİO'LAR*-* Japon Budizmine göre iki koruyucu kral ya da mehamet kralıdırlar. Genellikle tapınak ve manastır girişlerini koruyan devler olarak tasvir edilirler ve saronglar içinde ya da silahlı olarak resmedilirler. Kötü ruhları ve hırsızları kovduklarına ve çocukları koruduklarına inanılır. *-*OKUNİNUŞİ*-* Japon Şinto mitolojisine göre ilaç ve sihir tanrısıdır. Adı ''Büyük Ülke Efendisi'' anlamına gelir ve yaratılışından beri dünyayı yönetmektedir. Hükümdarlığı AMATERASU'nun torunu NİNİGİ'yi onun yerini alması için gönderene kadar devam eder. İlaç tanrısı olarak yeni şifa yöntemleri keşfettiği de söylenir. Okuninuşi'nin seksen erkek kardeşi vardır. Tümü de güzel prenses YAKAMİ ya da Ya-Gami-Hime ile evlenmek istemektedirler. Kardeşler prensesi ziyaret etmek için yola çıktıklarında derisi yüzülmüş bir tavşan onları durdurur ve yardımlarını ister. Kardeşler tavşana denizde yıkanmasını ve rüzgarda kurumasını söylerler. Tavşan bunları yaptığında çok büyük bir acı çekmeye başlar ve sonrasında kendisi için üzülen Okuninuşi'ye rastlar. Okuninuşi ona tatlı suda yıkanmasını ve sonra da çimenler üzerinde yuvarlanmasını söyler. Tavşan Okuninuşi'nin söylediğini yapar ve anında daha iyi hissetmeye başlar. Aslında bir tanrı olan tavşan bu iyiliğinin karşılığında Okuninuşi'ye güzel prenses Yakami'nin kendisinin olabilieceğini söyler. Okuninuşi'nin kardeşleri buna çok öfkelenirler. Çok büyük bir kayayı kızarana kadar ısıtarak bir dağın tepesinden ağabeylerinin üzerine yuvarlarlar. Okuninuşi kayayı bir domuz zannederek elleriyle tutar ve o anda yanarak ölür. Ancak annesi Kami-Musubi'nin yardımıyla tekrar canlanır. Kami_musibi oğlunu başka saldırıları önlemek için yeraltına sığınmasını ister. Okuninuşi orada fırtına tanrısı SUSANO-WO ve kızı Suseri-Hime ile karşılaşır. İki genç birbirlerine aşık olurlar. Susano-Wo bunu fark edince Okuninuşi'yi yılanlarla dolu bir odada uyumaya gönderir. Ancak tanrı Suseri-Hime'nin kendisine verdiği bir şalla korunur. Ertesi gece Susano-Wo onu kırkayaklar ve eşek arılarıyla dolu bir odaya gönderir ancak Okuninuşi yine korunmaktadır. Susano-Wo bu kez devasa büyüklükte bir tarlanın ortasına bir ok atar ve Okuninuşi'den onu bulmasını ister. Tam tarlaya girdiği ve ortasına kadar yürüdüğü zaman Susano'wo tarlayı ateşe verir. Ancak bir fare Okuninuşi'ye bir delik göstererek orada ateşten korunmasını kendisinin oku bulup ona getireceğini söyler. Bu sırada Susano-Wo da yavaş yavaş Okininuşi'yi benimsemeye başlamıştır. Ona saçlarını yıkamasını söyler ve uyumaya gider. Susano-Wo uyurken Okuninuşi fırtına tanrısının saçlarını sarayın kirişlerine bağlar ve Suseri-Hime ile kaçar. Yanına Susano-Wo'nun kılıcı, okları ve yayını ve bir de Koto adındaki arpını alır. Okuninuşi ve Suseri-Hime kaçarlarkenn arp bir ağacın dallarına sürtünür ve çıkan ses Susano-Wo'yu uyandırır. Tanrı yataktan fırlar ve bunu yapınca saçlarından bağlı olduğu evi de yıkar. Okuninuşi telaş içinde koşmaya devam eder. Sonunda Susano-Wo aşıkları yeraltının sınırlarında yakalar ve Okuninuşi'ye dünyayı yönetebilmesi için kardeşleriyle savaşırken kendisinin silahlarını kullanmasını öğütler. Okuninuşi'nin kurnazlığı sonunda fırtına tanrısını onun kızına iyi bir eş olabileceği konusundan etkilenmiş gibi görünmektedir. Çünkü sonra tanrıya Suseri-Hime'yle evlenmesini ve Uka Dağı'nın eteklerinde bir saray inşa etmesini söyler. Okuninuşi, İzumo eyaletinin hükümdarı olur. *-*ONİ'LER*-* Dev boynuzlu iblislerdir. Japonya'ya Budizmle birlikte Çin'den geldikleri ve Budist rahiplerin de onları kovmak için yıllık ritüeller düzenledikleri söylenir. Bir Oni çeşitli renklerde olabilir ve üçer tane el ve ayak parmaği ve bazen de üç gözü vardır. Genellikle zalim ve şehvet düşkünüdürler. Sık sık gökyüzünden süzülerek ölmek üzere olan insanların ruhlarını çaldıkları söylenir. Bir hikayede minik bir kahraman olan MOMOTARO'nun Oni'lerin kaçırıp hapsettiği çok sayıda genç kızı kurtardığı anlatılır. Cehennemin Oni'leri öküz ya da at başlıdırlar; günahkarları avlayıp ateş arabalarıyla yeraltının hükümdarı EMMA-O'ya götürürler. Bazı Oni'ler hastalıklardan ve salgınlardan sorumlu tutulurlar, diğerleriyse kıskançlıkları ya da acıları yüzünden iblise dönüşen ölümlü kadınlardır.a *-*ŞAKA-NYORİA*-* Buda Şakyamuni Gautama'nın Japoncadaki adıdır. Japonya'da her ne kadar Şaka'ya da tapınılıyorsa da Budizmin egemen biçimi müritlerinin esas olarak buda Amida veya Amitabha'ya itibar gösterdikleri ''Saf Ülke'' ekolüdür. *-*ŞİÇİ FUKUJİN*-* Japonların yedi mutluluk ve şans tanrısıdırlar. Adları DAİKOKU, EBİSU, BEN-TEN, BİŞAMON, FUKUROKUJU, JUROJİN ve HOTEİ'dir. Bu grup içinde Budizmden, Japon folklorundan ve Çin Daoizminden tanrılar bulunmaktadır. Grup 17. yüzyılda, tanrıların varlık, yüce-gönüllülük, dürüstlük, haysiyet, popülerlik, uzun ömür ve dostluk erdemlerini sembolize etmelerini isteyen rahip Tenkai tarafından bir araya toplanmıştır. Tanrıların bir hazine gemisinde birlikte seyahet ettikleri söylenir ve bu şekilde de tasvir edilirler. *-*ŞOTEN*-* Kültü Japonya'ya 9. yüzyılda gelmiştir. Şoten hem engeller yaratır hem de onların üstesinden gelir. Ezoterik mezhepler tarafından tapınılır ve tanrının dehşetli gücünün insanların aydınlanmaya ulaşmalarına yardım ettiğine inanılır. *-*SUKU-NA-BİKONA*-* Japonya'nın büyük mitolojik kahramanlarından biri olan OKUNİNUŞİ'ye yardım eden bir cüce tanrıdır. Çiftçilik ve şifa konularında bilgili olan yardımsever bir tanrı olarak görülür. Okuninuşi karısı ile birlikte saraya yerleştikten sonra bir dalganın zirvesinde küçücük bir gemiyle gelir. Okuninuşi cüceyi incelemek için avcunun içine koyar, bunun üzerine cüce zıplayıp kahramanın göğsüne vurur. Okuninuşi sinirlenir ve olanları tanrılara anlatır. Tanrılardan biri dünyaya düşen yaramaz bir çocuk olan cücenin kendi oğlu olabileceğini fark eder ve Okuninuşi'den ileride kendi egemenliğini kurmasına yardım edecek olan çocuğa gözkulak olmasını ister. Ancak Suku-Na-Bikona sonunda ortadan kaybolur. *-*SUSANO-WO*-* Japon Şinto mitolojisinde fırtına tanrısıdır. İlk çiftin erkek olanı İZANAGİ ölüler dünyasından döndükten sonra yüzünü yıkarken ortaya çıkmıştır. Susano-Wo, İzanagi'nin burnundan doğar. İzanagi krallığını diğerleri güneş tanrıçası AMATERASU ve ay tanrısı TSUKİYOMİ olan üç çocuğu arasında paylaştırır. Susano-Wo'ya okyanusların hükümdarı olmak düşer. Ancak o, bundan hiç de memnun kalmaz ve babasının kararını protesto edip yeraltındaki annesi İZANAMİ'nin yanına gitmek istediğini söyler. İzanagi de kızını kovar. Susano-Wo gitmeden önce kız kardeşi Amaterasu'yu ziyaret eder. Hangisinin daha güçlü olduğunu belirleyebilmek için onu bir yarışmaya davet eder. Yarışmanın konusu erkek tanrılar yaratmaktır. Susano-Wo, Amaterasu'nun saçlarından ve kollarından bereket boncuklarını alır, dişleriyle kırar ve beş erkek tanrı olarak ağzından tükürür. Ardından kendi zaferini ilan eder. Amaterasu boncukların kendisine ait olduğunu söyleyerek sonuca itiraz eder ve aslında kendisinin kazandığını öne sürer. Susano-Wo kardeşinin itirazlarını duymazdan gelir ve zaferini kutlamak için dünyada büyük bir yıkım başlatır. Asi davranışlarını son olarak Amaterasu'nun maiyetiyle birlikte oturmakta olduğu dokuma salonunun ortasına derisi yüzülmüş bir midilli atarak sonlandırır. Amaterasu buna o kadar sinirlenir ki kendisini bir mağaraya kapatır ve dünya karanlığa boğulur. Her ne kadar sonunda ikna edilerek mağaradan çıkarılsa da tanrılar Susano-Wo'nun cezalandırılmasına karar verirler. Onun kendilerine bir çok armağan vermesini, sakalıyla, el ve ayak tırnaklarını kesmesini emrederler. Sonunda onu gökyüzünden kovarlar. Başka bir hikayeye göre Susano-Wo yiyecek tanrısı UKE MOÇİ'ye kendisine yiyecek bir şeyler vermesini emreder. Tanrıça bu isteğe burnundan, ağzından ve rektumundan yiyecek çıkararak cevap verir ve çok öfkelenen Susano-Wo onu öldürür. Cesedinden tüm temel besin maddeleri filiz verir: Gözlerinden pirinç, kulaklarından darı, üreme organlarından buğday, burnundan kırmızı fasulye, rektumundan da soya fasulyesi yetişir. Efsanenin bazı versiyonlarına göre yiyecek tanrıçasını öldüren Susano-Wo değil ay tanrısı Tsukiyomi'dir. *-*TAWARA-TODA*-* Japon mitolojisinde büyük olasılıkla tarihi kökenleri olan bir kahramandır. Ejderhaların krallığını kırıp geçiren devasa bir kırkayağın üstesinden gelmiştir. Kral bu iyiliğinin karşılığında Tawara-Toda'ya pek çok doğaüstü armağan verir. Bunlar arasında kendi kendisini sürekli olarak olduran bir torba pirinç de vardır. *-*TENGU'LAR*-* *Tengu'lar hain olmalarına rağmen aynı zamanda yardımsever de olabilirler. Kahraman Tameto'yu dev bir balığa yem olmaktan kurtarmışlardır.(Tahta Baskı, Kuniyoşi, 19. yüzyıl) Japon mitolojisinde ağaçlarda ve dağlık alanlarda yaşadıkları söylenen yaratıklardır. Yarı insan yarı kuş olan bu yaratıkların uzun burunları vardır ve bazen yapraklarından ya da tüylerden oluşan pelerinler giymiş şekilde tasvir edilirler. Her ne kadar oyunlar çevirseler de hepten kötü değildirler. *-*TOKOYO*-* Japon mitolojisine göre imparatorun canını sıkan ve bu yüzden de krallıktan kovulan Oribe Şima adındaki bir samurayın kızıdır. Oribe Şima kendisine Oki adaları olarak bilinen ıssız bir takımadada bir ev kurar. Kızını özlediği için çok mutsuzdur. Tokoyo da babasından ayrıldığı için çok üzgündür ve onu bulmaya kararlıdır. İşe tüm mallarını satıp kıyıda, Akasaki olarak bilinen bir yere yerleşerek başlar. Oki adaları bulunduğu yerden ufacık bir nokta halinde görülmektedir. Tokoyo civarındaki balıkçıları kendisini adalara götürmeleri için ikna etmeye çalışırsa da hepsi bu teklifi reddederler çünkü oraya gönderilen birini ziyaret etmek yasaktır. Bir gece Tokoyo bir kayık alır ve tek başına adalara gider. Kıyıya çıktığında yorgunluktan uyuyakalır ve ertesi sabah babasını aramaya başlar. Genç kadın bir balıkçıya rastlar ve ona babasını görüp görmediğini sorar. Adam görmediğini söyler ve çok büyük bir bela açabileceğini için bunun bir daha kimseye sormamasını hakkında onu uyarır. Sonuç olarak Tokoyo tüm adaları gezer, insanların söylediklerini dinler ama babasının nerede olduğunu hiç kimseye sormaz. Bir akşam bir Buda tapınağına gelir ve dua ettikten sonra uyuyakalır. Bir süre sonra bir kızın ağlama sesiyle uyanır ve etrafına baktığında genç bir kızla bir rahip görür. Rahip, kızı kayalıklara doğru götürmüş ve onu denize atmaya hazırlanmaktadır ki Tokoyo koşarak gelip onu durdurur. Rahip ona kötü tanrı OKUNİNUŞİ'yi yatıştırmak için gereken ritüeli uygulamaya çalıştığını itiraf eder. Eğer her yıl bir genç kız gönderilmezse tanrı çok öfkelenmekte ve pek çok balıkçının boğulduğu büyük fırtınalar çıkarmaktadır. Tokoyo babası olmadan çok mutsuz olduğunu ve hayatının anlamını kaybettiğini söyleyerek kızın yerini almayı teklif eder. Sonra tekrar Buda'ya dua eder ve dişlerinin arasında bir hançerle, kötü tanrıyı bulup öldürmek için okyanusun derinliklerine dalar. Okyanusun dibinde Tokoyo muhteşem bir mağara bulunduğunu keşfeder. İçinde kötü tanrının yerine babasını ülkeden kovan imparatorun bir heykeli bulunmaktadır. Heykeli yok etmeye karar verir ancak sonra aklına daha iyi bir fikir gelir ve heykeli yanına alarak mağaradan dışarı çıkar. Tam mağarayı terk etmek üzeredir ki kendisini bir sürüngenle karşı karşıya bulur. Hiç korkmadan ona doğru yüzer ve yaratığın gözünden hançerler. Kör olan hayvan mağaranın girişini bulamaz ve Tokoyo da fırsattan istifade ona saldırıp öldürmeyi başarır. Tokoyo kıyıya ulaştığında rahiple genç kız onu kasabaya taşırlar. Kahramanlık hikayesi çok geçmeden dilden dile dolaşmaya başlar. Bilinmeyen bir hastalığın pençesinde olan ve birdenbire kendini iyileşmiş bulan imparator da neler olduğunu duymuş ve Tokoyo'nun kendisini kötü bir büyüden kurtardığını anlamıştır. Oribe Şima'nın serbest bırakmasını emreder ve baba-kız evlerine dönerler. *-*TSUKİYOMİ*-* Şinyo mitolojisinde ay tanrısıdır. Adı ''Ayları Sayan'' anlamına gelmektedir. Tsukiyomi'nin ilk çiftin erkeği İZANAGİ'nin yeraltından döndükten sonra temizlenirken yaratıldığı söylenir. İzanagi yüzünü yıkarken sağ gözünden Tsukiyomi, sol gözünden güneş tanrıçası AMATERASU ve burnundan da fırtına tanrısı SUSANO-WO çıkar. İzanagi krallığını üç çocuğu arasında bölüştürür ve Tsukiyomi'ye de gecenin ülkesi düşer. *-*UKE-MOÇİ*-* Japon Şinto mitolojisine göre yiyecek tanrıçasıdır. Pirinç tanrısı İNARİ ile evlidir. Fırtına tanrısı SUSANO-WO veya hikayenin bazı versiyonlarına göre ay tanrısı TSUKİYOMİ tanrıçadan yiyecek bir şeyler vermesini ister. Tanrıça da bu isteğe burun deliğinden, ağzından ve rektumundan yiyecek çıkararak cevap verir. Bunun üzerine iğrenen tanrı da Uke-Moçi'yi öldürür. Tanrıçanın ölü bedeninden temel gıda maddeleri yaratılır. Aynı zamanda bir at ve bir inek yarattığı da söylenir. *-*URAŞİMA*-* *Uraşima okyanusun derinliklerinde geçirdiği süreden sonra bir kaplumbağanın sırtına binerek geri döner.(Tahta baskı, Taso Yoshitoshi, 1882) Japon mitolojisinde adı geçen bir balıkçıdır. Bir gün balık avlarken yaşlı bir kaplumbağa yakalar. Onu öldürmek yerine kaplumbağa acır ve suya geri atar. Sıçrayan sulardan çok güzel bir genç kız ortaya çıkar. Uraşima'nın kayığına çıkar, ona deniz tanrısı bir ejderha kralın kızı olduğunu söyleyip onu kendisiyle birlikte okyanusun altındaki saraylarına gelmesi için davet eder. Saray deniz kabukları, inciler ve mercanlardan yapılmıştır ve Uraşima orada kendisini yedi altın tırnaklı ejderhanın beklemekte olduğunu görür. Uraşima dört yıl boyunca karısı, ejderha prensesiyle çok mutlu bir şekilde yaşar. Ancak bir gün ailesini ve oynadığı sokakları çok özlediğini fark eder. Eski evine doğru yola çıkmadan önce karısı ona bir kutu vererek onu hiç açmadığı takdirde sağ salim kendisine geri dönebileceğini söyler. Uraşima evine geldiğinde her şeyin ona yabancı geldiğini fark eder. Sonunda yaşlı bir adama Uraşima'nın kulübesinin yerini sorar. Yaşlı adam da ona Uraşima'nın dört yüz yıl önce bir gün balık avlarken boğulduğunu anlatır. Uraşima o kadar şaşırır ki karısının kendisine söylediklerini unutarak kutuyu açar. O anda kutudan beyaz bir duman çıkar ve denize doğru gider. Uraşima birden yaşlanmakta olduğunu hisseder. Saçı beyazlamış, elleri titremeye başlamıştır. Sonunda tozdan bir tepecik haline gelir ve rüzgara karışarak kaybolur. *-*WAKAHİRU-ME*-* Japon Şinto inancına göre güneş tanrıçası AMATERASU'nın kız kardeşidir. Aynı zamanda SUSANO-WO'nun derisi yüzülmüş bir atı odaya attığı sırada Amaterasu ile birlikte dokuma salonunda oturduğu da söylenir. Kutsal dokuma salonu Amaterasu ve maiyetinin birlikte kendilerini veya güneş tanrıçasının rahibelerinin giysileri için kumaş dokudukları yerdir. Başka bir söylence de tanrıların burada evrenin tamamlanmamış yerlerini dokudukları ile ilgilidir. *-*YAKAMİ*-* Veya Ya-Gami-Hime. Japon mitolojisinde çok güzel bir prensestir. İzumo yakınlarında bir eyalet olan İnaba'da yaşar. Büyük kahraman OKUNİNUŞİ'nin seksen kardeşi de onunla evlenmek istemektedir. Onun kalbini kazanmak için çıktıkları yolda derisi yüzülmüş bir tavşanla karşılaşırlar. Zalim kardeşler tavşana denizde yıkanmasını ve güneşte kurumasını öğütlerler. Doğal olarak bu yöntemler tavşanın acısını daha da arttırır. Daha sonra Okuninuşi tavşanla karşılaşır ve ona tatlı suda yıkanıp kama çimenleri üzerinde yuvarlanarak kurumasını söyler. Söyleneni yapan tavşan iyileşir, kendisinin aslında bir tanrı olduğunu açıklar ve Okuninuşi'nin Yakami ile evleneceğini söyler. *-*YAKUŞİ-NYORAİ*-* Japonya'da itibar gören ilk Budalardan biri ve en önemlileridir. Henüz bir Bodhisattva iken on iki yemin ettiği söylenir. Bunların arasında tüm hastalıkların tedavisini bulmak da vardır. Adı ''İlaçları Olan Bilge'' anlamına gelir ve ''İlaçların Kralı'' veya ''Kutsal Şifacı'' olarak tanınır. Yakuşu aynı zamanda bedenini beril taşına dönüştürerek tüm dünyayı ışığıyla aydınlatacağına da yemin etmiştir. Doğuda bulunan evi ''Saf Beril Ülkesi'' olarak bilinir. Yakuşi-Nyorai genellikle elinde bir ilaç kasesi ile tasvir edilir ve modellerine mucizevi güçler atfedilir. *-*YAMATO TAKERU*-* Japon mitolojisinde adı geçen bir kahramandır. Esas ismi O-Usu-No-İkoto'dur ve imparator Keiko'nun oğludur. İmparator diğer oğlundan kendisine iki güzel genç kız getirmesini ister ama oğlu bu kızlarla kendisi evlenir ve babasına başka iki kız gönderir. Oğlunu cezalandırmayı planlayan imparator Yamato Takeru'ya kardeşini akşam yemeğine getirmesini söyler. Aradan beş gün geçtiği halde kardeşten haber gelmez. Şaşıran imparator Takeru'ya neler olduğunu sorar. Yamato kardeşini öldürünceye kadar ezdiğini ve bacaklarını kopardığını söyler. Oğlunun gücünden etkilenen imparator onu, krallığını tehdit eden asi güçleri yok etmesi için görevlendirir. Yamato ilk macerasında iki kardeşi öldürmek için batıya gönderilir. Kardeşlerin sarayı sayısız savaşçıyla çevrilidir, bunun üzerine Yamato Takeru kadın kılığına girerek bir ziyafet sırasında saraya girmeyi başarır. Herkes yiyip içmekle meşgulken Yamato Takeru kardeşlerden birini yakalar ve hançerleyerek öldürür. Diğer kardeş kaçmaya çalışır ancak Yamato Takeru onu da yakalayıp öldürür. İkinci kardeş ölmek üzereyken katiline Yamato Takeru ya da ''Yamato'nun En Cesuru'' diye seslenir. Eve dönüş yolunda Yamato Takeru tüm dağları, nehirleri, denizleri ve deniz tanrılarını kontrolü altına alır. Ancak evde uzun süre kalamadan imparator onu başka bir göreve gönderir. Yamato Takeru teyzesi Yamato Pime'ye dinlenmeye ve daha fazla korunmaya ihtiyacı olduğundan yakınır. Teyzesi ona bir kılıçla, sadece acil durumda açılması gerektiğini söylediği bir çanta verir. Kahraman bunun üzerine babası imparatorun istediği gibi pek çok düşmanı öldürür. Ancak sonunda bir adam Yamato Takeru'yu tuzağa düşürmeyi başarır. Bu adam kahramandan geniş bir düzlüğün ortasındaki göle gitmesini ve gölün sularında yaşayan bir tanrıyı öldürmesini ister. Yamato Takeru düzlüğün ortasına geldiğinde adam çevreyi ateşe vererek kahramanı alevler içinde bırakır. Ancak çimleri sihirli kılıcıyla biçen Yamato Takeru'ya bir zarar gelmez. Daha sonra teyzesinin kendisine verdiği çantayı açar ve içinde bir çakmaktaşı bulur. Hemen başka bir ateş yakar ve bu ateş ilkini yenerek peşindeki adamı ve yandaşlarını öldürür. Yamato Takeru başka birçok cesur ve görkemli zaferler kazanır. Uzun eve dönüş yolcuğu sırasında karısı Oto Tatiban Pime veya Miyazu-Hime ile bir geminin içinde denizi geçerlerken deniz tanrısı suları karıştırmaya başlar. Oto Tatiban Hime kocasını kurtarmak için kendisini kurban etmek ister ve gemiden atlayarak dalgaların arasında kaybolur. Bir kere daha karaya çıkan Yamato Takeru bir dağ geçidinde biraz yemek için mola verir. O sırada bir geyik görür ve yemeğinden kalan artıkları yemesi için ona atar. Geyiğin, geçidin tanrısı olduğunu anlamamıştır. Geyik yere düşerek ölür. Hemen ardından Yamato Takeru beyaz bir domuz şeklinde başka bir tanrıyla karşılaşır ve onu öldüreceğini söyleyerek büyük bir tabuyu yıkar. Ardından kahramanı sersemleten bir dolu fırtınası başlar. Buna rağmen Yamato Takeru sonunda düşüp ölene kadar mücadelesine devam eder. Ruhu çok büyük, beyaz bir kuşa dönüşür. *-*YOMİ*-* Japon Şinto mitolojisinde ölülerin ülkesidir. Bir cezalandırma yerinden çok pis bir yerdir ve ''Karanlığın Ülkesi'' ya da ''Köklerin Ülkesi'' olarak bilinir. İlk çiftin erkek olanı İZANAGİ karısı İZANAMİ'yi Yomi'ye kadar takip eder ancak onun serbest bırakılmasını sağlamaz. *-*YOŞİTSUNE*-* Aynı zamanda Uşikawa olarak bilinir ve Japon mitolojisine ait bir kahramandır. Savaş sanatları konusunda Tengu tarafından eğitilmiş ve daha sonra halkı Minanoto klanının intikamını almaya başarmıştır. Dev BENKEİ'yi büyük bir düelloda yener ve dev onun hizmetkarı olur.
  2. Öncelikle selamlar herkese... Bir çoğumuz animelerden Japon Kültürünü ve yaşantısını az çok öğreniyoruz. Bunun için animelerde geçen bazı efsanelerin ve de mistik durumların en çok görüldüğü Fuji Dağını (Fugaku Sanjūrokkei) tanıtayım istedim. Sizinde animelerden öğrendiğiniz efsaneler varsa anlatın öğrenelim ^_^ Fuji Dağı (富士山 Fuji-san), 3.766 metre (12.385 ft) yüksekliğiyle japonyadaki en yüksek dağdır.Fuji, aynı zamanda etkin bir yanardağ olmasına karşın, 1707-08 yıllarındaki patlamasından bu yana volkanik etkinlik göstermemiştir. Fuji Dağı, uzun eğimli koni biçiminde bir yanardağdır. Tepe kısımları bir hayli soğuk ve her daim karlıdır. Fuji-Hakone-Izu Millî Parkı'nda yer alan Fuji'nin çevresinde pek çok göl ve ormanlık alan bulunmaktadır. Dağ, açık ve nemsiz bir günde,Japonya'nın başkenti Tokyo'dan da görülebilmektedir. Japon halkı, eski çağlardan beri Fuji Dağı’na kutsal bir dağ olarak tapmıştır. Resimler için NG güzel bir derleme yapmış burdan bakabilirsiniz. http://natgeotv.com/tr/dunya-miraslari/galeriler/fuji-dagi#105975 Ayrıca 2 gündür TV de belgeselleri yayınlanıyor.Ufakda olsa videolarına bakmak istersenizde: http://video.nationalgeographic.com/video/kids/people-places-kids/japan-mtfuji-kids Ayrıca daha fazla bilgi içinde Viki'den: http://tr.wikipedia.org/wiki/36_Fuji_Da%C4%9F%C4%B1_Manzaras%C4%B1_%28Hokusai%29 Çok fazla anlatmıyorum çünkü asıl ilgilendiğim mistik ve efsanevi yönünü .İnternetde pek olmasada sizin de bildiğiniz Japonya Fuji dağına özgü efsane varsa (korku hikayeleride olur :ph34r: ) paylaşmanızı isterim ^_^
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli bilgi

Forum kurallarımızı okudunuz mu? Forum Kuralları.