Jump to content

Türkanime.tv RPG severler kulübü


JenikVogll

Önerilen İletiler

  • Yanıtlar 179
  • Oluşturuldu
  • Son yanıt

Konuya en fazla mesaj yazanlar

Popüler mesajlar

Türkanime.tv RPG sevenler kulübü Evet başlıkta olduğu gibi konu gayet açık RPG oyunları seviyoruz ve türkanime de kulübümüz yok. Bizim de bir kulübümüz olsa, biz niye bir kulüp açımıyoruz, bizde niy

Benim beklediğim oyun şu :D http://www.no-mans-sky.com

ekle bendide ama yaş sınırı derken üstümü altımı. Minecraftın yaş ortalaması normalde 12 olduğundan bi şaşırdım :D

Yazılarınızı okudum Neverwinter ve Kingdom Online grafiksel açıdan gözümde vasatlar. Ancak birlikte görev yapmak bir mmorpg'yi zevkli kılan en önemli şey bence bu sebepten ötürü oynanabilir ama ben grafiksel açıdan güzel olan mmorpg leri tercih ediyorum :) SAO izliyoz knight yada metin2 oynuyonuz yaw olmaz ki :D şaka bir yana bir mmorpg'de önce iki şeye bakarım 1.'si grafiğe 2.'si oynanışına (yani beraberce kasıp sohbet muhabbet içinde oynamayı :) ) single takılmak sıkıcı oluyor ve bir süre sonra oyundan soğumama sebep veriyor.

 

Bu arada grafiksel olarak favorim olan bir kaç oyun söyliyim;

 

Aion

Tera

ArcheAge

Final Fantasy XIV

Elder Scrolls Online

Blade&Soul(Son keşfim :) )

 

Birtane daha vardı ama adı aklıma gelmiyor :D Bunlar benim grafiksel açıdan çok hoşuma giden oyunlar ama oynanışlarına henüz bakmış değilim :) Bence artık kendimizi geliştirmemiz lazım. Artık mmorpg konusunda aşmış oyunlara bakmalıyız bence artık knight-metin2 devri filan bitti arkadaşlar teknolojiye ayak uyduralım ;)

İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Yazılarınızı okudum Neverwinter ve Kingdom Online grafiksel açıdan gözümde vasatlar. Ancak birlikte görev yapmak bir mmorpg'yi zevkli kılan en önemli şey bence bu sebepten ötürü oynanabilir ama ben grafiksel açıdan güzel olan mmorpg leri tercih ediyorum :) SAO izliyoz knight yada metin2 oynuyonuz yaw olmaz ki :D şaka bir yana bir mmorpg'de önce iki şeye bakarım 1.'si grafiğe 2.'si oynanışına (yani beraberce kasıp sohbet muhabbet içinde oynamayı :) ) single takılmak sıkıcı oluyor ve bir süre sonra oyundan soğumama sebep veriyor.

 

Bu arada grafiksel olarak favorim olan bir kaç oyun söyliyim;

 

Aion

Tera

ArcheAge

Final Fantasy XIV

Elder Scrolls Online

Blade&Soul(Son keşfim :) )

 

Birtane daha vardı ama adı aklıma gelmiyor :D Bunlar benim grafiksel açıdan çok hoşuma giden oyunlar ama oynanışlarına henüz bakmış değilim :) Bence artık kendimizi geliştirmemiz lazım. Artık mmorpg konusunda aşmış oyunlara bakmalıyız bence artık knight-metin2 devri filan bitti arkadaşlar teknolojiye ayak uyduralım ;)

 

Hocam o yarışın içine giremedikten sonra oynamanın ne manası var ya.. Kendi çapımızda takılacağız yanlızca, hiçbir iddiamız olmayacak,  hedefimiz olmayacak.. Saydıklarının hepsi de tarihi geçmiş oyunlar değil mi artık  :(

İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Hocam o yarışın içine giremedikten sonra oynamanın ne manası var ya.. Kendi çapımızda takılacağız yanlızca, hiçbir iddiamız olmayacak,  hedefimiz olmayacak.. Saydıklarının hepsi de tarihi geçmiş oyunlar değil mi artık  :(

 

Tarihi geçmiş mi cık cık... Bak evladım (hoca-öğrenci ilişkisi :D) öncelikle bunlar grafiksel açıdan aynı kulvarda koşturan atlar oldukları için ve ayrıca rağbet de gördükleri için bunların devri geçmez. Sadece çıkış tarihlerine bakarak bir oyunun devri geçmez ;) Öncelikle nezaman grafiksel ve oynanış açısından bu saydıklarımı gölgede bırakıcak bir oyun çıkar ve oyuncular oraya hücum ederler, işte ozaman bunların devri geçmiş olur ders bitmiştir :D

 

Son olarak o yarışın içine giremedikten sonra diyorsunda, biz oraya eğlenmeye gidiyoz at koşturmaya değil dimi ;) Yani orda başkaları at koşturucam diye kendilerini yıpratırken bizde kendimizi yıpratıcaz diye bir kaide yok kafamıza göre takılacaz :)

İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

ne yönden bana çok güzel geldi her defasın da farklı maplarda oluyo görev (zindan görevleri) ve hikayelerle çok uyuşuyo :lol:

bu arada gezi görevini yaptık çok feci bişey oyunu sırf bunun için bile indirebilirsiniz :ph34r: baktım 1.sıradan inmiyo görev :embarrassed4-onion-head-emotico

görev sistemi (ik kez oynayacaklar için) cidden sıkıntılı map ta açıkça bulunmuyor görevler mesela grafik kalitesi 2012 ye göre de pek parlak değil bunun sebebi ise 2010 veya 2011 arası çıktığını biliyorum yanlış olabilir TERA rising özel bir güncelleme geçirmedi grafik ile ilgili. ve dokular oldukça başarılı işlenmiş durumda türkçe olmasa dahi hiç bilmeyen bir oyuncu bile görevleri rahatlıkla yapabilir bu sebeplede epeydir oyuncu kitlesini koruyor. bunun yanında neverwinter oyuncu kitlesini içinde tutamayan bir oyun bana kalırsa . daha kaliteli mmorpg ler çevrilmeli. tabiki sizin görüşünüze de karşı çıkamam. ve şöyle bir şey var ki arkadaşın olan her oyunda eğlenirsin. hikayeden yana bir sıkıntım yok, ve tekrar bana kalırsa pek yaratıcı ırklar bulunmamakta oyuncuların %50 si oyun için oynuyorsa %10 u denemek için ve  geri kalan %40 ı ise zevk almak için oynuyor bana kalırsa bir oyundan zevk almak grafikler , konusu ve karakter bütünlülüğü ile oluşacak bir şey ^---^  :cheer3-onion-head-emoticon:  tabi neverwinter i de küçümsememek lazım :Dbunun yanında geelcek ve şuan oynanabilir olan oyunlar var üstte de sıralandığı gibi 

Aion(çok harika denmez ama gideri olan bir oyun)

Blade and soul(2. senem olacak neredeyse korea ile birlikte :D bırakamıyorum ya)

Archeage(görevlere çok kaptırıyorsun başlayınca :D )

Black Desert /geleceğine inancım tam =^=/

Tera rising(yorum yok. böyle oyunlar daha fazla çıkmalı diyorum.)

C9(yine bol türk olan gideri de olan bir oyun)

Final Fantasy XIV(oyun gerçekten çok başarılı ama o parayı verirken ne ellerim titredi :D )

Şahsen Bu Oyunlar Beni En çok Kendine Bağlayanlar.Hepsini Şahsen Uzun Süreler Denedim.

İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

görev sistemi (ik kez oynayacaklar için) cidden sıkıntılı map ta açıkça bulunmuyor görevler mesela grafik kalitesi 2012 ye göre de pek parlak değil bunun sebebi ise 2010 veya 2011 arası çıktığını biliyorum yanlış olabilir TERA rising özel bir güncelleme geçirmedi grafik ile ilgili. ve dokular oldukça başarılı işlenmiş durumda türkçe olmasa dahi hiç bilmeyen bir oyuncu bile görevleri rahatlıkla yapabilir bu sebeplede epeydir oyuncu kitlesini koruyor. bunun yanında neverwinter oyuncu kitlesini içinde tutamayan bir oyun bana kalırsa . daha kaliteli mmorpg ler çevrilmeli. tabiki sizin görüşünüze de karşı çıkamam. ve şöyle bir şey var ki arkadaşın olan her oyunda eğlenirsin. hikayeden yana bir sıkıntım yok, ve tekrar bana kalırsa pek yaratıcı ırklar bulunmamakta oyuncuların %50 si oyun için oynuyorsa %10 u denemek için ve  geri kalan %40 ı ise zevk almak için oynuyor bana kalırsa bir oyundan zevk almak grafikler , konusu ve karakter bütünlülüğü ile oluşacak bir şey ^---^  :cheer3-onion-head-emoticon:  tabi neverwinter i de küçümsememek lazım :D

O kadar uzunki okumaya üşendim *-* Ohayoo one-chan xd

İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

 
Uzun hikaye için kusura bakmayın :D Bunların hiçbirini RP olarak yapmadığımızı ve hepsinin oyunun kendi özellikleri olduğunu düşünürsek bu oyunun potansiyeli yüksek derim. Oyunun adı Mabinogi. Oynadığım server Alexina. Oyunun özelliklerini tek tek açıklamak yerine oyunda bir maceramı anlatmanın daha çok kişi çekeceğini düşündüm. Çok uzun diye okumaktan vazgeçmezlerse tabi :P

 

Arkadaşımla eski bir madende demir arıyorduk. Boss odasından zar zor kaçtıktan sonra kamp ateşi yakıp dinlenmek için oturduk. Ben önce ilk yardım yeteneği ile yaralarımızı bandajladım, sonra yanımda getirdiğim patatesleri közleyip, eti haşladım. Bir kaç sebzeyi kesip salata yaptıktan sonra oturup birlikte yemek yedik. Oradan çıkıp devlerin şehrine gittik. 

 

Arkadaşım devdi, benim karakter insan olsa da devlerle ittifak kurduğum için indirim bile yapıyorlardı bana :P Ama eğer elflerle ittifak olsaydım bekçiler beni daha kapıda öldürürdü. Arkadaşım zindanda bulduğu demirleri eritmek için biraz odun kestikten sonra demircinin yanındaki fırına gitti, bende hasar gören eldivenlerim yerine yenisini almak için satıcılardan birine gittim. Orada bir elek satıldığını gördüm. İki tane alıp arkadaşımın yanına gittim, tam da demir kazmanın zorluğundan bahsediyordu.

 

Ona aklıma gelen planı anlattım. Tıpkı vahşi batıdaki gibi, elek ile suda altın arayacaktık. Oraya daha çabuk ulaşmak için büyülü düdüklerimizi kullanarak dev kuşlarımızı çağırdık. Devlerin karlı dağları ve ormanlarının üstünden uçtuk, hatta yolda arı tipi canavarlarla dolu yeşil bir açıklık bile bulduk. Fakat güç seviyelerini görünce arı kovanına çomak sokmamaya karar verip rahatsız etmeden yola devam ettik :ph34r:  Bir süre sonra kuşlarımızın uçamayacağı yükseklikte bir dağ ile karşılaştık. Br yol bulmak için dağların sağı ve soluna doğru uçmaya başladık. Ben bir mağara buldum ve arkadaşımı çağırdım. İçeri girdikten sonra kuşlarımız uçamayacağı için atlarımızı çağırdık.

 

Mağarada kaybolmak ve tekrar birbirimizi bulmakla geçen yarım saatin ardından mühürlü bir kapının önünde duruyorduk. Kapıyı inceledikten sonra açmak için üç efsanevi kahramanın adlarını haykırmamız gerektiğini öğrendik. İlk ikisi işe yaramadı fakat "Tarlach!" diye bağırdığımızda kapı dönerek açıldı. Kapanmadan içeri geçtik. İçerisi canavar kaynıyordu. Arkadaşım komik olduğunu söyleyerek silah olarak kullanmaya devam ettiği dev kütük ile canavarlara dalarken ben de diğer yolları araştırdım.

 

Her yolun sonunda farklı bir kapı vardı ve her biri farklı bir şekilde açılıyordu. Arkadaşımın geçtiği kapı "Ancak kendinden büyük düşmanlarla bile kolayca savaşabilenler geçebilir." diyordu. Daha önce bir golemi tek vuruşta öldürmeyi başardığı için kapı ona açıldı. Benim kapım ise "Ancak hatalarından ders almayı bilenler geçebilir." diyordu. Terziliği ilk öğrendiğim zamanlar şapka yapmaya çalışırken arka arkaya gelen sayısız başarısızlığım sonucunda "Kalınparmak" gibi bir lakap kazandığım için bu konuda pek mutlu olmasam da kapı açıldı :P  Biraz daha ilerledikten sonra mağaranın sonunda ışığı gördük. Tam sevinecektik ki dört tarafı dağlarla çevrili ufak bir açıklıkta olduğumuzu gördük. Karşı tarafta bir mağara daha vardı.

 

Bu sefer duvarın sağ tarafını takip ederek mühürlü kapılar yada canavarlarla karşılaşmadan çıktık :lol:  yolda da bir kaç bitki buldum ve topladım. Dışarıda maymuna benzeyen canavarlar görünce arkadaşım yine kütüğünü omzundan aldı ve saldırıya geçti. Ben de o sırada bir kamp yeri daha kurdum. Bu sefer çantamdaki bütün malzemeleri pişirdim. Yol az kalmıştı, o yüzden bir ziyafet çektik. Arkadaşım ard arda gelen kilo aldın uyarılarıyla şaşkına döndü :D  Bir gecede eni iki katına çıkmıştı. Ona iyice güldükten sonra güneşin doğuşuyla beraber atlara atladık, ama atımın ne kadar yorgun olduğunu fark ettim. Mağara boyunca onu geri yollamayı unutmuştum. Bir gün dinlenmesi gerekiyordu.

 

Arkadaşımı kilosundan bahsederek beni omuzunda taşımaya ikna ettikten sonra iki dağın arasındaki vadiden yürümeye başladık. Öğlene doğru vadiden çıkmıştık. Artık dağlar olmadığından kuşlarımıza binip küçük insan köyüne hızlıca ulaştık. Ben yolculuk boyunca topladığımız eşyaları satarken arkadaşım kendine kaplıcalar için bir bilet aldı. Duyduğuna göre zayıflatma etkileri varmış. Ona "Pratik Diyet Yöntemleri" adlı kitabı almayı önerdiğimde az kalsın geri dönüyordu  :P

 

Akşam üstü gün batımında sahile ulaştık. Gece geç saatlere kadar kumsalda maden aradık. O bulduğu tüm büyülü metalleri simya ile kullanmam için bana verdi, ben de ona tüm demirleri verdim. Dolunaya baktıktan, ve ben neden gökyüzünde iki tane ay olduğunu anlattıktan sonra yürüyerek limana gittik. Tam geminin gelmesine üç dakika kalmıştı ki, annem bilgisayarı kapat dedi -_-< -_-

İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

 

 
Uzun hikaye için kusura bakmayın :D Bunların hiçbirini RP olarak yapmadığımızı ve hepsinin oyunun kendi özellikleri olduğunu düşünürsek bu oyunun potansiyeli yüksek derim. Oyunun adı Mabinogi. Oynadığım server Alexina. Oyunun özelliklerini tek tek açıklamak yerine oyunda bir maceramı anlatmanın daha çok kişi çekeceğini düşündüm. Çok uzun diye okumaktan vazgeçmezlerse tabi :P

 

Arkadaşımla eski bir madende demir arıyorduk. Boss odasından zar zor kaçtıktan sonra kamp ateşi yakıp dinlenmek için oturduk. Ben önce ilk yardım yeteneği ile yaralarımızı bandajladım, sonra yanımda getirdiğim patatesleri közleyip, eti haşladım. Bir kaç sebzeyi kesip salata yaptıktan sonra oturup birlikte yemek yedik. Oradan çıkıp devlerin şehrine gittik. 

 

Arkadaşım devdi, benim karakter insan olsa da devlerle ittifak kurduğum için indirim bile yapıyorlardı bana :P Ama eğer elflerle ittifak olsaydım bekçiler beni daha kapıda öldürürdü. Arkadaşım zindanda bulduğu demirleri eritmek için biraz odun kestikten sonra demircinin yanındaki fırına gitti, bende hasar gören eldivenlerim yerine yenisini almak için satıcılardan birine gittim. Orada bir elek satıldığını gördüm. İki tane alıp arkadaşımın yanına gittim, tam da demir kazmanın zorluğundan bahsediyordu.

 

Ona aklıma gelen planı anlattım. Tıpkı vahşi batıdaki gibi, elek ile suda altın arayacaktık. Oraya daha çabuk ulaşmak için büyülü düdüklerimizi kullanarak dev kuşlarımızı çağırdık. Devlerin karlı dağları ve ormanlarının üstünden uçtuk, hatta yolda arı tipi canavarlarla dolu yeşil bir açıklık bile bulduk. Fakat güç seviyelerini görünce arı kovanına çomak sokmamaya karar verip rahatsız etmeden yola devam ettik :ph34r:  Bir süre sonra kuşlarımızın uçamayacağı yükseklikte bir dağ ile karşılaştık. Br yol bulmak için dağların sağı ve soluna doğru uçmaya başladık. Ben bir mağara buldum ve arkadaşımı çağırdım. İçeri girdikten sonra kuşlarımız uçamayacağı için atlarımızı çağırdık.

 

Mağarada kaybolmak ve tekrar birbirimizi bulmakla geçen yarım saatin ardından mühürlü bir kapının önünde duruyorduk. Kapıyı inceledikten sonra açmak için üç efsanevi kahramanın adlarını haykırmamız gerektiğini öğrendik. İlk ikisi işe yaramadı fakat "Tarlach!" diye bağırdığımızda kapı dönerek açıldı. Kapanmadan içeri geçtik. İçerisi canavar kaynıyordu. Arkadaşım komik olduğunu söyleyerek silah olarak kullanmaya devam ettiği dev kütük ile canavarlara dalarken ben de diğer yolları araştırdım.

 

Her yolun sonunda farklı bir kapı vardı ve her biri farklı bir şekilde açılıyordu. Arkadaşımın geçtiği kapı "Ancak kendinden büyük düşmanlarla bile kolayca savaşabilenler geçebilir." diyordu. Daha önce bir golemi tek vuruşta öldürmeyi başardığı için kapı ona açıldı. Benim kapım ise "Ancak hatalarından ders almayı bilenler geçebilir." diyordu. Terziliği ilk öğrendiğim zamanlar şapka yapmaya çalışırken arka arkaya gelen sayısız başarısızlığım sonucunda "Kalınparmak" gibi bir lakap kazandığım için bu konuda pek mutlu olmasam da kapı açıldı :P  Biraz daha ilerledikten sonra mağaranın sonunda ışığı gördük. Tam sevinecektik ki dört tarafı dağlarla çevrili ufak bir açıklıkta olduğumuzu gördük. Karşı tarafta bir mağara daha vardı.

 

Bu sefer duvarın sağ tarafını takip ederek mühürlü kapılar yada canavarlarla karşılaşmadan çıktık :lol:  yolda da bir kaç bitki buldum ve topladım. Dışarıda maymuna benzeyen canavarlar görünce arkadaşım yine kütüğünü omzundan aldı ve saldırıya geçti. Ben de o sırada bir kamp yeri daha kurdum. Bu sefer çantamdaki bütün malzemeleri pişirdim. Yol az kalmıştı, o yüzden bir ziyafet çektik. Arkadaşım ard arda gelen kilo aldın uyarılarıyla şaşkına döndü :D  Bir gecede eni iki katına çıkmıştı. Ona iyice güldükten sonra güneşin doğuşuyla beraber atlara atladık, ama atımın ne kadar yorgun olduğunu fark ettim. Mağara boyunca onu geri yollamayı unutmuştum. Bir gün dinlenmesi gerekiyordu.

 

Arkadaşımı kilosundan bahsederek beni omuzunda taşımaya ikna ettikten sonra iki dağın arasındaki vadiden yürümeye başladık. Öğlene doğru vadiden çıkmıştık. Artık dağlar olmadığından kuşlarımıza binip küçük insan köyüne hızlıca ulaştık. Ben yolculuk boyunca topladığımız eşyaları satarken arkadaşım kendine kaplıcalar için bir bilet aldı. Duyduğuna göre zayıflatma etkileri varmış. Ona "Pratik Diyet Yöntemleri" adlı kitabı almayı önerdiğimde az kalsın geri dönüyordu  :P

 

Akşam üstü gün batımında sahile ulaştık. Gece geç saatlere kadar kumsalda maden aradık. O bulduğu tüm büyülü metalleri simya ile kullanmam için bana verdi, ben de ona tüm demirleri verdim. Dolunaya baktıktan, ve ben neden gökyüzünde iki tane ay olduğunu anlattıktan sonra yürüyerek limana gittik. Tam geminin gelmesine üç dakika kalmıştı ki, annem bilgisayarı kapat dedi -_-< -_-

 

 

işte benim aradığım senin yazdığın gibi şeyler eğlenceli anılar oluşturmak istiyorum :D

çok güzel yazmışsın edebiyat öğrencisi felanmısın :D

gülmekten yıkıldım ard arda aldığı kilolar kısmı en iyisiydi

oyunda yardımcı olursan denemek isterim :D

keske ingilizce değilde türkçe olsaydı daha zevkli olurdu bu arada ben bu öneriye katılıyorum Mabinogi yi oynayalım beraber katılanlar :D

grafikler pek iyi değil ama eskiden mario oynardık ona kötü diyeni görmedim

İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Misafir
Bu konu kapalıdır, konuya cevap yazamazsınız.
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 üye

    • Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli bilgi

Forum kurallarımızı okudunuz mu? Forum Kuralları.