Jump to content

YN: Yeni Dünya [FF] [4.bölüm 18.06.2020 GÜNCEL/Yeni bölüm!]


Önerilen İletiler


Yeni Nesil: Yeni Dünya Mucizesi


qm7FOS.png

Dünya beklenmedik bir felaketle karşı karşıya! Önlemeyi bırakın; düşünecek zamanları kalmadı!? Bu kıyamet sonrası filmlerin gerçek olması anlamına mı geliyor?
Bu karanlık gelecek, bir kahramana gebe olabilir mi? İnsan ırkı hayatta kalabilecek mi?

Kıyamet sırasında ufacık bir bebek olan Noa'nın hayatını ve kahramanlıklarını anlatacağım bu seriyi okuduğunuz için çok teşekkür ediyorum. Umarım hepinizin taktirini kazanacak, keyifle izleyebileceğiniz bir hikaye olur!



Bölüm 1: Kıyamete Beş kala

Spoiler

ZZnFEA.png
 

ABD Washington D.C | Yıl 2021 

Zrrrr! Zrrrrr! Zrrrrr! 

Nicholas: "Aaah lanet olasıca herif gecenin bu saatinde ne var!" Telefonu açar ve sinirle karışık meraklı bir ses tonuyla, 

N:"Alo!?"

?:"Profesör?" 

N:"Evet! benim Nicholas. Nicholas Hall.. Önemli olsa iyi olur!" 

?:"Profesör, ben Johan Baker. NASA'da görevliyim. Aci..." 

N:"NASA mı!? Benimle dalga mı geçiyorsunuz!" 

J:"Profesör! Acil bi durum! on beş dakika içinde hazırlanıp sizin için gönderdiğimiz helikoptere binin!" (Telefonu kapatır) 

Nicholas telefonu sert bir biçimde ahizeye çarpar ve "Aaaaaahhh benimle alay edip Bilim Dünyasına rezil ettikleri yetmiyormuş gibi bir de emrivaki yapıyorlar! Lanet olası herifler!" söylenmeye devam ederken gömleğinin düğmelerini ilikler ve hep yanında taşıdığı kahverengi çantasını alıp kendini evin bahçesine atar.. 

Gazete okumak için kullandığı geniş sandalyesine oturur ve bu kadar acil olan durumun ne olduğunu düşünmeye kalkar ki bir anda beyninde şimşek çakmışçasına sandalyeden fırlar. 

"Yoksa!" 

O sırada helikopter sesinin git gide yaklaştığının farkına varır. Kafasını hafifçe kaldırıp helikoptere baktığında şaşırır ve "U.S NAVY ... Ordu mu?" 

Profesör şaşırmış bir ifadeyle helikoptere bakarken helikopter çimlere inmiştir. "Profesör! ... Profesör! ... Profesör Nicholas!!" 

Nicholas derin derin düşünürken bir anda kendine gelir ve yutkunur vaziyette "Evet" diyebilir bağırarak. Asker "Acele edin! Buyurun!" diyerek Profesörü kolundan tutup çekiştirerek helikoptere bindirir. 

Nicholas helikoptere biner binmez helikopterin bilim adamlarıyla dolu olduğunu farkedince şaşkınlığını gizleyemez çünkü; Washington'da yaşayan tüm ünlü bilim adamları o helikopterdedir. 

20 dakika sonra..

Washington D.C NASA Merkez Binası, Toplantı salonu 

Projeksiyon makinesinin ışığının vurduğu Gerrard Flores konuşmaya başlar. 

"Güneş! Güneş normal davranmıyor! Sizi buraya getirmemizin sebebi Profesör Nicholas Hall'un kıyamet senaryosu diye adlandırdığınız, sözde 'İMKANSIZ!' olan 'Wave X' (Dalga X) teorisi.." 

Salon bir anda uğultuya boğulur.. Gerrard karışıklığa izin vermeden yüksek sesle devam eder.. 

"Güneş form değişikliğini tamamladı ilk dalga seksen bir dakika önce yayıldı" 

Salon bir anda bağırışmalar içinde kalır. 

Nicholas "HEY! Bu imkansız, Wave X gerçekleşiyor olsa bile bunu en az yirmi ay önceden fark etmiş olmamız gerekiyordu. Form değişikliğini nasıl farkedemediniz! Üstelik bu tezin tartışma konusu olduğu zaman diliminde! Ne işe yarıyorsunuz ki!? Bunu bile fark edemiyorsanız!" Diye çıkışarak tüm salonu sessizliğe boğdu. 

Bay Flores çaresiz yüz ifadesiyle "Bilim dünyası WX (Wave X)e imkansız demiş olsa bile bu konuda gerekli kontroller yapılıyordu zaten son 20 ay içinde de Güneşte bu öğlene kadar •hiçbir• değişiklik olmamıştı! Güneş'in forma girmesiyle dalgayı yayması arasında yedi saatten az bir süre var!" 

Profesör Nicholas gözleri fal taşı gibi açılmış şekilde geriye sendeleyerek koltuğa adeta düştü ve "Y-Yedi saat mi?! İmkansız! Olamaz!" diye mırıldandı. 

Bay Flores devam etti "Ilk dalga yaklaşık 1 hafta sonra Dünya'ya ulaşacak. Dalganın yaratacağı hasarın elektronik çapta, çok büyük olacağını düşünüyoruz fakat asıl korkumuz şu anda hamile olan kadınların bebekleri... (birkaç saniye durakladıktan sonra devam eder) bunu atlatamazlar!"

Salonda o kadar derin bir sessizlik vardı ki Bay Flores'in yutkunması adeta eko yaparak yankılandı.. Kısa bir duraksamadan sonra Bay Flores; "Henüz dalganın şiddetinden tam olarak emin olamadığımız için gelecek nesiller hakkında net bir şey söyleyemiyoruz fakat, durum iç açıcı değil... En kötü senaryoda insan ırkının sonu olur." 

Profesör Nicholas "Sadece ilk dalga bile insanlığı ü... Ah hayır! Dünya'da yaşayan tüm canlıların üreme yeteneğini alabilir!"

Salondaki bilim adamlarından biri sert şekilde "Lanet olsun! İlk dalgada bu kadar hasar verecekse; diğer dalgalardan nasıl sağ çıkacağız!!" Araya girer ve başka bir ses daha yükselir "Diğer dalgalar? Ne zaman? Ilkinin etkilerini nasıl en aza indirgeyeceğiz?!"

Bay Flores "İşte sizin burada olma sebebiniz de o, NASIL?!" 

Çok sakin bir sesle araya giren genç bilim adamı "Manyetik saha projesi.." 

Kalabalıkta uğultular arasında "O da ne! , Manyetik saha mı?, Daha önce hiç duymadım, Bu o çocuk değil mi?!" 

Genç; "Ben Japon bilim enstitü üyesi Ken Akihiko , Bay Hall'un ortaya attığı WX'i kapsamlı şeklide araştırdık ve tüm olasılıkları hesapladık. Bir hafta kadar önce bu senaryonun gerçekleşme olasılığının %20 civarı olduğunu keşfetmemiz üzerine NASA ile görüşmem ve gerekli kişileri haberdar etmem için buraya gönderildim. Görev bana verildi ;çünkü bu sahayı tasarlayan benim! Gerekli bilgiler bu e-diskin içinde... buyrun." cümlesini bitirmeye yakın, yavaş adımlarla Bay Flores'in yanına doğru ilerler, elindeki diski uzatır. Gerrard Flores şaşkınlığını gizleyemez ve ona uzatılan diski alırken şaşırmış bir yüz ifadesi takınır. 

"En fazla %30 " diye ekler Ken; aynı yavaş adımlarla yerine ilerlediği sırada... Hiç beklemeden Bay Flores; " Ney en fazla %30?! " Ken bir an duraksar ve kafasını yavaşça yukarı kaldırarak cevaplar "Bu projeye rağmen kurtulacak tahmini insan nüfusu yüzdesi... Yaklaşık iki buçuk milyar insan.." 

"NE!" 


Bölüm 2: Wave X

Spoiler

5pgA6o.png

 

2.Bölüm | Wave X

"Bu projeye rağmen kurtulacak tahmini insan nüfusu yüzdesi... Yaklaşık iki buçuk milyar insan.." 

"NE!" 

NASA önderliğinde Birleşmiş Milletlerin de katkısıyla tüm ülkelerin birleşimiyle kurulan Bilim ekibi Akihiko Ken'in projesinin e-diskini incelemeye devam ederken, 

Nicholas bir saati aşkın bir süre proje dosyalarını inceledikten sonra, tam bir şey söyleyecekken;

Ken konuşmaya başlar,

"Saatlerce düşündüm; fakat insanların... Imm.. Her insanın vücudu buna dayanabilecek kapasiteye sahip değil Bay Flores..  Yapabileceğimiz bir şey yok, özür dilerim." 

Bay Flores şaşkın bir yüz ifadesi takınmış biçimde bir süre düşündükten sonra, odadaki bilim insanlarına yüksek sesle;

"Hadi beyler bunu düşünmeye bile vakit yok, çizelgeler önünüzde; ikinci dalganın ne zaman oluşacağı hakkında kesin bilgiler bekliyorum!!" 

Flores bu sözlerinin ardından Bay Akihiko ve Profesör Nicholas'a işaret ederek yanına alır, toplantı salonundan çıkarlar. 

Koridorda biraz yürüdükten sonra Flores, 

"Bakın bu projenin kaç insan kurtaracağı umrunda bile değil! Birilerini kurtarsın yeter! İnsan ırkının geleceğinin tehlikeye girmeyeceği bir çözüm olması yeterli.. Bu bahsettiğin tasarımın faaliyete geçmesi ne kadar zaman alır?" 

"Önemli olan parçalar hali hazırda montaj alanlarına taşınıyor, Japon Hükümeti tam destek veriyor.. Bize gerekli olan inşa için yeterli insan gücü ve y..." 

Bay Flores sabırsız bir şekilde araya girerek, 

"Kaç gün?!" 

"3-4 gün yeterli olacaktır efendim." 

"Güzel yapalım şu işi, Çinliler ne güne duruyor... Başkanla konuşmam gerekiyor. İzninizle." 
 

Flores Amerikan Başkanıyla irtibata geçerek Çin Hükümetinin gerekli insan gücünü sağlamasının kritik olduğunu anlatır.

Sonrasında tüm hükümetler elini taşın altına koyarak gerekli yardımı yapmaya başlar..


4 Gün sonra | 18 Şubat 2021 15.20
Kuzey Kutbunda Bir yer;

"Efendim son kontrolleri ve ufak montajları yapıyoruz birkaç saat içinde çalışır vaziyette olur" 

"Güzel, beni her adımdan haberdar edin!" 

"Emredersiniz Bay Akihiko!" 

Ken Kutup ışıklarını izlerken kendi kendine; "Proje başarılı olacak olmasına •ama• ya başka yan etkileri olursa? Aah.. bunları düşünmenin sırası değil.." düşüncelerden kurtulmak için masanın üzerinden telefonu eline alıp rehberi açar.

AYNI GÜN 18.55 
Washington D.C. Beyaz Saray Konferans salonu

"Beş dakika sonra yayındasınız efendim!" 

Flores "Bay Başkan bunu yapmamız konusunda emin değilim. Bu büyük bir kaosa sebep olabilir!" 

Başkan, "Bak Gerrard sen kendi işini yap, ben de kendi işimi yapayım! Son Başkan olarak halkıma son bir kez seslenmek ve başlarına gelebileceklerden haberdar etmek zorundayım. En azından hazırlık yapabilme olasılıkları olur.. Düşünsene, hayatlarının son günleri olabileceği bilgisi onlara neler kazandırabilir.. Göremediklerini görür, küs olduklarıyla barışır, sevdiklerinin yanına olurlar ve Pişmanlık olmadan geçirebilirler son günlerini..! 

"Peki efendim! Nasıl emrederseniz." 

Tokyo, Kanegawa / JAPONYA. 
Sabah saatleri

? "Aaannneee.. Televizyonun kumandasını bulamıyorum, neredee?!" 

Anne;"Yuiii, kahvaltı hazırlıyorum, nereye koyduysan oradadır tatlım" 

Y: "Tamam anne bulurum ben" 'aman ya her gün evi temizleyen sensin anne bir yerlere koymuşsundur yine sen.. heh buldum' 

TV hoparlörlerinden, Japonya Başbakanı; " ...dan dolayı hepinize teşekkür ederim .. Bu karartılı günleri hep beraber atlatacağız.. gelecek olan dalga elektronik çapta büyük hasarlar verecek, bir nevi karanlık çağa döneceğiz...."

Y"Hah ne oluyor ya bu da ne şimdi benim favori animem başlayacaktı... karanlık çağ mı? Neyden bahsediyorlar. Anne bugün gazete okudun mu hiç?" 

Anne:"Hayır tatlım ne olmuş?"

Y:"Karanlık çağ ne ona dönecekmişiz?"

A:"Ne dedin? Yanlış duymuşsundur Yui ileride tarih dersleri aldığında öğrenirsin karanlık çağ neymiş?"

Y:"Ben yeterince büyüğüm tamam mı? " ( 7 yaşında ) 


Anne:"Sen giyinmeyecek misin? Bugün amerikadan teyzenler geliyor! Unuttun mu?"

Y:"Aa.. Kuzenim Noa'da gelecek mi?"

Anne:" Evet tatlım 1 yaşını doldurduğundan uçağa binmesine izin vermişler! Çok iyi değil mi?"

Y:"Mükemmell! Ona favori animemi izleteceğim. Anne Noa Japonca konuşabiliyor mu?"

Annesi kıkırdayarak "Tatlım Noa daha bir yaşına yeni girdi, hiçbir dili konuşamıyor. Ama sen iyi bir abla olup ona birkaç kelime öğretebilirsin."


(Devam edecek... teşekkürler)


3.Bölüm: Yeni Çağın Başlangıcı

Spoiler

1Jb649.png

3.Bölüm Yeni Çağın Başlangıcı

20 Şubat 2021 


Felaket sonrası ilk dakikalar.. 

Kuzey Kutbu Birleşmiş Milletler Karargah üssü; 

Profesör Nicholas burnundan kanlar boşalır vaziyette konuşmak için kendini zorlar.. 

"Hey! Ken..K-Ken beni duyabiliyor musun?" 

"Hey Bay Akihiko!" 

Profesör Nicholas'ın sesiyle kendine gelen bay Akihiko şaşkınlıktan gözleri fal taşı gibi açılmış bir şekilde donakalır. Ve dudaklarından şu cümleler dökülür; 

"B-bu.. Bu inanılmaz.. Yaşıyorum.. ve hissediyorum.. ama nasıl. Bu nasıl olur?!" 

Nicholas seslenmeye devam edince Bay Akihiko doğrulur ve Nicholas'a doğru bakar. 

Profesör Nicholas Ken'in gözlerinin ışıl ışıl parıldadığını görünce irkilmiş bir ifade takınınca, Ken;  

"Hey sana ne oldu Profesör.. Neden bu kadar şaşırdın? Nasıl? Yani.. Ama.. Biz aynı konumdayken se-sen nasıl bu kadar etkilenebiliyorsun?! Burası olabileceğin en korunaklı yerdi am-" 

Ken bir şeylerin farkında varmışçasına kafasını yukarı aşağı hareket ettirirken, sakalıyla oynamaya başlar. 

"Anlıyorum, demek sebebi buydu..   A-Ah Profesör size hemen yardım getireceğim dayanın!" Ken cümleyi bitdiği sırada odadan dışarı çıkmıştı bile. 


23 Şubat 2021  

Tokyo, Kanagawa / JAPONYA 

?: "Hey! Bana baak.. Shou!! Saatlerdir yürüyoruz ama kimseye rastlamadık artık biraz dinlensek mi, ne dersin?   .. He..Heey.. Sana diyoruum!"


Shou: "Aah... Rin! Sana en başında söyledim değil mi? Uzun sürecek istersen bekle beni diye?!" 

 

Rin: "Amaan.. Azıcık dinlenelim diyorum sadece, niye bu kadar büyütüyorsun. Hem dinlenmek daha iyi değil mi? Ya birine yardım etmemiz gerekirse.. O zaman böyle yorgunken edebilecek miyiz?"

Shou: "Hm.. Sanırım haklıs-" 

Tam o sırada önünden geçtikleri müstakil evin içinden sesle gelir..


?:"Hiahah yeaaa kihıh... ahahihehea wooo.."

Shou: "Hey, sessiz ol.. Sende duydun değil mi?"

Rin: "Evet, sanki bir bebek eğleniyor gibiydi.."

Shou: "Daha çok gülüyor gibi gelmedi mi sana da?"

 

Rin: "Hadi gidip bakalım!" 

Rin cümlesini bitirdiği an kapıya doğru yöneldi.. "Hadi ama ne bakıyorsun belki yardıma ihtiyacı vardır?" dediği gibi Shou onu kolundan çekerek durdurur. Neredeyse fısıldayarak;

"Bir bebeğin üç gündür orada kalmışken, böyle gülebiliyor olabileceğine gerçekten inanıyor musun? Yanında birileri olmalı değil mi?" 

Rin "Doğru söylüyorsun, birileri onu beslemeseydi çoktan ölmüş olmalıydı.." diyerek kafasıyla onaylama işareti yaparak, sesin geldiği pencereye bir süre bakakalır.

"Bize ihtiyacı yok o zaman hadi devam edelim" diyerek bahçeden çıkıp, mırıldana mırıldana yola yönelir.. Tam o sırada 

"COME!!"

Rin/Shou aynı anda "ODA NEYDİ?!" diye düşünerek dona kalırlar.

Shou bu ürkütücü hissiyata rağmen cevap vermeye cürret eder,

"Kim var orda?"

"Hey Shoouu!! O kimdi o kimdi ooo... ?!?"

"Bilmiyorum ama içim ürperdi.. Bence buradan uzaklaşmalıyız, hemen."

"Come, come.. Vooouuiii"

Rin: "O bebekti değil mi.. Bebekti bebekti.." kafasını bahçesinden çıktığı eve geri çevirir. "O bebek bizi çağırıyor.."

Shou: "Yok artık Rin saçmalıyorsun.. Bayağı yetişkin sesiydi o."

"Moomy, come comee voouuu!"

Rin bu sesin bebekten geldiğinden emin bir şekilde koşarak evin kapısından içeri girer. Shou arkasından onu tutmaya çalışsa da başarılı olamaz.Oda peşinden evin içine girmek zorunda kalır.

Hızlı merdiveni tırmanan Rin; "Yanında annesi olsaydı çoktan yanına gitmiş olurdu" diyerek geriye doğru bağırır. Hem kızgın hemde bıkmış bir şekilde;

 "Aaahh! Rin tam bir baş belasısın. Başkalarının işine burnumuzu sokuyoruz!"

Shou Rin'in peşinden merdivenleri çıkmaya karar verdiği sırada Rin sesin geldiği kapının önüne gelmiştir bile..

Rin "OHA O NE BE!? PARLIYOR!"

(devam edecek, teşekkürler)

4.Bölüm:  Mucize Bebek

Spoiler


KmtVTf.png

Rin "OHA O NE BE!? PARLIYOR!"

Shou; "Ne! Yangın mı var, ne parlıyor?" demesiyle odanın kapısına gelmesi bir oldu ve o da bebeğin gözlerinin parladığını fark etti. 
 

Ama sanki ilk defa gördüğü için değil de..

"Ha$#½£>#!! Çok yoğun.."

"Shou!! Ama bu daha bir bebek, böyle olanların hepsi yirmili yaşların üstündeydi"

Evet gözleri parlayan biriyle ilk defa karşılaşmıyorlardı. Kıyamet günü sonrası hayatta kalan bazı insanlarda bu tip etkiler görülüyor ve hatta bazıları telekinezi yeteneği gibi bir yetenek kazanmışlardı.

**Telekinezi: nesnelerin herhangi bir fiziksel gücün etkisi olmaksızın, dokunulmaksızın devinime geçmesi olayı. Kısaca, düşünce gücüyle nesneleri hareket ettirebilme kabiliyetine verilen ad.**
 

"Neyse Rin! Buna daha fazla kafa yormanın alemi yok.Evde kimse yok gibi görünüyor. Bebeği bir battaniyeye sarıp yanımızda götürelim. Burada uzun süre dayanamaz."

"Tamaaamm!" dedikten sonra odaları gezip bebeğin battaniyesini bulan Rin bebeği kucaklamak için yanına gittiği sırada.

"Gel bakalım ufaklı-*ğaaaa!"  

(sfx;BAM!)

Diğer odalardan birinde işlerine yarayacak malzemeler var mı diye kontrol eden Shou sesi duyar duymaz fırlayıp Rin ile bebeğin olduğu odaya koştuğunda gözlerine inanamaz.

(boğuluyormuş gibi bir ses ile) "Hey Shou yardım et" 
 

Rin tavandaydı.. ama sanki yer çekimi tersine dönmüş ve Rin için aşağısı yukarısı, yukarısı aşağısı olmuş gibi duruyordu.

Shou şaşkınlığından ne yapacağını bilemez bir şekilde bakakalmıştı.

"Bebek.. Bebek yapıyor! Bir şeyler yap! Boğuluyoru-ğöö öhö öhö!"

Shou hızlıca bebeğin önüne geçip onu durdurmak için ne yapacağını bulmaya çalışıyordu. Kucağına aldı olmadı, gözlerini kapattı olmadı.. 
"aaahh!! Ne yapacağım!?"

 

Tavana baktığında Rin'in morarmaya başladığını fark etti..  Bebeği aldığı yere yerleştirip;

 

"Çok aptalca ama... Nerede görmüştüm ben onu?!" diyerek odadan çıkıp sesi duyduğunda olduğu odaya koştu.

Rin çok cılız bir ses tonuyla "N-N'apıyorsun seni aptal! Bana yardım et!" diye bağırmaya çalışıyordu.

Shou, Rin'in olduğu odaya geri döndüğünde, elinde peluş ufak bir ayıcık vardı. Oyuncak ayı. Bebeğin önüne geçip, ayıcığı kukla misali oynatmaya ve garip sesler çıkartmaya başladı.

"Hanimiş büyük oğlancık, ben seninle arkadaş olmaya geldim! Kıhkıhkıh!" 

Shou, geçmişte annesinin onunla bu şekilde oynayışı gelmişti aklına.. Böyle oynayarak bebeğin dikkatini dağıtabileceğini düşünmüştü.

Bebek; "Come come vuiieeyy!" diye sesler çıkartıp kıkırdayarak gülüyordu. Dikkati gerçekten de dağılmıştı.

Bebeğin dikkatinin dağıldığına emin olan Shou; kafasını yukarı doğru çevirdiği anda Rin onun üstüne düştü.

Sahneyi gören bebek kahkahalar atıyordu. Çok hoşuna gitmişti. Gülerken ayak parmaklarını ağzına götürüyordu.

Shou doğrulup Rin'i dürterek, "Rin! Rin! İyi misin?!"

 

"Ağğğhhh! Öleceğimi sanmıştım! Lanet ufaklık beni oyuncak gibi tavana çarptı!"

 

Shou, "Şş.. Tamam iyisin iyi.. Kendini fazla yorma! Biraz nefeslen.." dedikten sonra çantasından su şişesini çıkartıp Rin'e uzatıp;

"Al biraz iç, iyi gelir."

Rin su şişesini kapıp bir kaç yudum aldıktan sonra;

"O bebeğe ben dokunmam.. Almak istiyorsan, sen kucakla! Hem iyi bir ikili oldunuz. .. İkiniz de hayatımı cehenneme çevirmek için anlaşmış gibisiniz."

Shou bebeği battaniyeye sararak kucağına aldıktan sonra evi terkederler.
 

İki saat sonra..
Tokyo'da bir Alışveriş Merkezi
(Acil Toplanma Merkezi No:7)

Yaşlı adam; "Çocuklar anlattıklarınıza göre bu çocuk çok tehlikeli.. Böyle yeteneği uyanan insanlar oldu evet ama hepsi aklı başında insanlar."  sakallarını okşayarak "Bu çocuğun yeteneğini kontrol edememesi büyük bir bela.. Ya başka birimize de benzer bir şey yaparsa? Ne yapacağız"

Shou "Hey! Yaşlı moruk.. Çocuğu öldürmemizi falan mı ima ediyorsun sen?!"

?: "Shou! Dedenle düzgün konuş. Mantıklı şeyler söylüyor!"

"Tamam anne! Ufacık bebek ama.. Ona zarar veremeyiz.."

Shou'nun Dedesi; "Onu öldürelim dediğimi hatırlamıyorum evlat.. Dikkatli olmalıyız. Bununla baş edebilmek için düşünmeliyiz. Akılsız davranırsak bize pahalıya pat-" cümlesini bitiremeden büyük bir patlama sesi gelir.

"Yangın! Yangın!!"

(Devam edecek, teşekkürler)

 

İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Öncelikle emek verip yazmışşsın bayağı tebrikler geçende 1 2 kişi buraya yazmıştı hikayelerini bazılarınınki iyidi ama bazılarınınki baştan sağmaydı her neyse daha fazla uzatmadan yazı için teşşekürler 3. bölmü bekliyorum hatta 4. ve 5. yi de aynı anda atsan pekte fena olmaz XD ...Devamı gelirse beni bi dürt(Etiketle)...

İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

AraharaFox, 10 saat önce tarihinde yazdı:


Yeni Nesil: Yeni Dünya Mucizesi

Dünya beklenmedik bir felaketle karşı karşıya! Önlemeyi bırakın; düşünecek zamanları kalmadı!? Bu kıyamet sonrası filmlerin gerçek olması anlamına mı geliyor?
Bu karanlık gelecek, bir kahramana gebe olabilir mi? İnsan ırkı hayatta kalabilecek mi?

Kıyamet sırasında ufacık bir bebek olan Noa'nın hayatını ve kahramanlıklarını anlatacağım bu seriyi okuduğunuz için çok teşekkür ediyorum. Umarım hepinizin •takdirini• kazanacak keyifle izleyebileceğiniz bir hikaye olur!

#Bu nasıl giriş böyle filmine fragman mı yayınlıyorsun 10 bin abi ? #
Bölüm 1: Kıyamete Beş kala

  İçeriği Gizle

ZZnFEA.png
 

ABD Washington D.C | Yıl 2021 

Zrrrr! Zrrrrr! Zrrrrr! 

Nicholas: "Aaah lanet olasıca herif gecenin bu saatinde ne var!" Telefonu açar ve sinirle karışık meraklı bi ses tonuyla, 

N:"Alo!?"

?:"Profesör?" 

N:"Evet! benim Nicholas. Nicholas Hall.. Önemli olsa iyi olur!" 

?:"Profesör, ben Johan Baker. NASA'da görevliyim. Aci..." 

N:"NASA mı!? Benimle dalga mı geçiyorsunuz!" 

J:"Profesör! Acil bi durum! •on beş• dakika içinde hazırlanıp sizin için gönderdiğimiz helikoptere binin!" (Telefonu kapatır) 

Nicholas telefonu sert bir biçimde ahizeye çarpar ve "Aaaaaahhh benimle alay edip Bilim Dünyasına rezil ettikleri yetmiyormuş gibi •bir de• emrivaki yapıyorlar! Lanet olası herifler!" söylenmeye devam ederken gömleğinin düğmelerini ilikler ve hep yanında taşıdığı kahverengi çantasını alıp kendini evin bahçesine atar.. 

Gazete okumak için kullandığı geniş sandalyesine oturur ve bu kadar acil olan durumun ne olduğunu düşünmeye kalkar ki •bi r anda• beyninde şimşek •çakmışçasına• sandalyeden fırlar. 

"Yoksa!" 

O sırada helikopter sesinin git gide yaklaştığının farkına varır. Kafasını hafifçe kaldırıp helikoptere •baktığında• şaşırır ve "U.S NAVY ... Ordu mu?" 

Profesör şaşırmış bir ifadeyle helikoptere bakarken helikopter çimlere inmiştir. "Profesör! ... Profesör! ... Profesör Nicholas!!" 

Nicholas derin derin düşünürken •bir anda• kendine gelir ve yutkunur vaziyette "Evet" diyebilir bağırarak. Asker "Acele edin! •Buyurun!•" diyerek Profesörü kolundan tutup çekiştirerek helikoptere bindirir. 

Nicholas helikoptere biner binmez helikopterin bilim adamlarıyla dolu olduğunu farkedince şaşkınlığını gizleyemez çünkü; Washington'da yaşayan tüm ünlü bilim adamları o helikopterdedir. 

20 dakika sonra..

Washington D.C NASA Merkez binası, Toplantı salonu 

Projeksiyon makinesinin ışığının vurduğu Gerrard Flores konuşmaya başlar. 

"Güneş! Güneş normal davranmıyor! Sizi buraya getirmemizin sebebi Profesör Nicholas Hall'un kıyamet senaryosu diye adlandırdığınız, sözde 'İMKANSIZ!' olan 'Wave X' (Dalga X) teorisi.." 

Salon •bir anda• uğultuya boğulur.. Gerrard karışıklığa izin vermeden yüksek sesle devam eder.. 

"Güneş form değişikliğini tamamladı ilk dalga seksen bir dakika önce yayıldı" 

Salon •bir anda• bağırışmalar içinde kalır. 

Nicholas "HEY! Bu imkansız, Wave X gerçekleşiyor olsa bile bunu en az yirmi ay önceden •fark etmiş• olmamız gerekiyordu. Form değişikliğini nasıl farkedemediniz! Üstelik bu tezin tartışma konusu olduğu zaman diliminde! Ne işe yarıyorsunuz ki!? Bunu bile •fark edemiyorsanız!•" Diye çıkışarak tüm salonu sessizliğe boğdu. 

Bay Flores çaresiz yüz ifadesiyle "Bilim dünyası WX (Wave X)e imkansız demiş olsa bile bu konuda gerekli kontroller yapılıyordu zaten son 20 ay içinde de Güneşte bu öğlene kadar •hiçbir• değişiklik olmamıştı! Güneş'in forma girmesiyle dalgayı yayması arasında yedi saatten az •bir süre• var!" 

Profesör Nicholas gözleri fal taşı gibi açılmış şekilde geriye sendeleyerek koltuğa adeta düştü ve "Y-Yedi saat mi?! İmkansız! Olamaz!" diye mırıldandı. 

Bay Flores devam etti "Ilk dalga yaklaşık 1 hafta sonra Dünya'ya ulaşacak. Dalganın yaratacağı hasarın elektronik çapta, çok büyük olacağını düşünüyoruz fakat asıl korkumuz •şu anda• hamile olan kadınların bebekleri... (•birkaç• saniye durakladıktan sonra devam eder) bunu atlatamazlar!"

Salonda o kadar derin •bir• sessizlik vardı ki Bay Flores'in yutkunması adeta eko yaparak yankılandı.. Kısa •bir• duraksamadan sonra Bay Flores; "Henüz dalganın şiddetinden tam olarak emin olamadığımız için gelecek nesiller hakkında net bir şey söyleyemiyoruz fakat, durum iç açıcı değil... En kötü senaryoda insan ırkının sonu olur." 

Profesör Nicholas "Sadece ilk dalga bile insanlığı ü... Ah hayır! Dünya'da yaşayan tüm canlıların üreme yeteneğini alabilir!"

Salondaki bilim adamlarından biri sert şekilde "Lanet olsun! İlk dalgada bu kadar hasar verecekse; diğer dalgalardan nasıl sağ çıkacağız!!" Araya girer ve başka bir ses daha yükselir "Diğer dalgalar? Ne zaman? Ilkinin etkilerini nasıl en aza indirgeyeceğiz?!"

Bay Flores "İşte sizin burada olma sebebiniz de o, NASIL?!" 

Çok sakin bir sesle araya giren genç bilim adamı "Manyetik saha projesi.." 

Kalabalıkta uğultular arasında "O da ne! , Manyetik saha mı?, Daha önce hiç duymadım, Bu o çocuk değil mi?!" 

Genç; "Ben Japon bilim enstitü üyesi Ken Akihiko , Bay Hall'un ortaya attığı WX'i kapsamlı şeklide araştırdık ve tüm olasılıkları hesapladık. Bir hafta kadar önce bu senaryonun gerçekleşme olasılığının %20 civarı olduğunu keşfetmemiz üzerine NASA ile görüşmem ve gerekli kişileri haberdar etmem için buraya gönderildim. Görev bana verildi ;çünkü bu sahayı tasarlayan benim! Gerekli bilgiler bu e-diskin içinde... buyrun." cümlesini bitirmeye yakın, yavaş adımlarla Bay Flores'in yanına doğru ilerler, elindeki diski uzatır. Gerrard Flores şaşkınlığını gizleyemez ve ona uzatılan diski alırken şaşırmış bir yüz ifadesi takınır. 

"En fazla %30 " diye ekler Ken; aynı yavaş adımlarla yerine ilerlediği sırada... Hiç beklemeden Bay Flores; " Ney en fazla %30?! " Ken bir an duraksar ve kafasını yavaşça yukarı kaldırarak cevaplar "Bu projeye rağmen kurtulacak tahmini insan •nüfusu• yüzdesi... Yaklaşık iki buçuk milyar insan.." 

"NE!" 


Bölüm 2: Wave X
 

  İçeriği Gizle

5pgA6o.png

 

2.Bölüm | Wave X

"Bu projeye rağmen kurtulacak tahmini insan •nüfusu• yüzdesi... Yaklaşık iki buçuk milyar insan.." 

"NE!" 

NASA önderliğinde Birleşmiş •Milletlerin de• katkısıyla tüm ülkelerin birleşimiyle kurulan Bilim ekibi Akihiko Ken'in projesinin e-diskini incelemeye devam ederken, 

Nicholas bir saati aşkın bir süre proje dosyalarını inceledikten sonra, tam •bir şey• söyleyecekken;

Ken konuşmaya başlar,

"Saatlerce düşündüm; fakat insanların... Imm.. Her insanın vücudu buna dayanabilecek kapasiteye sahip değil Bay Flores.. yapabileceğimiz bir şey yok, özür dilerim." 

Bay Flores şaşkın bir yüz ifadesi takınmış biçimde bir süre düşündükten sonra, •odadaki• bilim insanlarına yüksek sesle;

"Hadi beyler bunu düşünmeye bile vakit yok, çizelgeler önünüzde; ikinci dalganın ne zaman oluşacağı hakkında kesin bilgiler bekliyorum!!" 

Flores bu sözlerinin ardından Bay Akihiko ve Profesör Nicholas'a işaret ederek yanına alır, toplantı salonundan çıkarlar. 

Koridorda biraz yürüdükten sonra Flores, 

"Bakın bu projenin kaç insan kurtaracağı umrunda bile değil! Birilerini kurtarsın yeter! İnsan ırkının geleceğinin tehlikeye girmeyeceği bir çözüm olması yeterli.. Bu bahsettiğin tasarımın faaliyete geçmesi ne kadar zaman alır?" 

"Önemli olan parçalar hali hazırda montaj alanlarına taşınıyor, Japon Hükümeti tam destek veriyor.. Bize gerekli olan •inşa• için yeterli insan gücü ve y..." 

Bay Flores sabırsız bir şekilde araya girerek, 

"Kaç gün?!" 

"3-4 gün yeterli olacaktır efendim." 

"Güzel yapalım şu işi, Çinliler ne güne duruyor... Başkanla konuşmam gerekiyor. İzninizle." 
 

Flores Amerikan Başkanıyla irtibata geçerek Çin hükümetinin gerekli insan gücünü sağlamasının kritik olduğunu anlatır.

Sonrasında tüm hükümetler elini taşın altına koyarak gerekli yardımı yapmaya başlar..


4 Gün sonra | 18 Şubat 2021 15.20
Kuzey Kutbunda Bir yer;

"Efendim son kontrolleri ve ufak montajları yapıyoruz birkaç saat içinde çalışır vaziyette olur" 

"Güzel, beni her adımdan haberdar edin!" 

"Emredersiniz Bay Akihiko!" 

Ken Kutup ışıklarını izlerken kendi kendine; "Proje başarılı olacak olmasına •ama• ya başka yan etkileri olursa? Aah.. bunları düşünmenin sırası değil.." düşüncelerden kurtulmak için masanın üzerinden telefonu eline alıp rehberi açar.

AYNI GÜN 18.55 
Washington D.C. Beyaz Saray Konferans salonu

"5 dakika sonra yayındasınız efendim!" 

Flores "Bay Başkan bunu yapmamız konusunda emin değilim. Bu büyük bir kaosa sebep olabilir!" 

Başkan, "Bak Gerrard sen kendi işini yap, •ben de• kendi işimi yapayım! Son Başkan olarak halkıma son •bir• kez seslenmek ve başlarına gelebileceklerden haberdar etmek zorundayım. En azından hazırlık yapabilme olasılıkları olur.. Düşünsene hayatlarının son günleri olabileceği bilgisi onlara neler kazandırabilir.. Göremediklerini görür, küs olduklarıyla barışır, sevdiğinin yanına olurlar ve Pişmanlık olmadan geçirebilirler son günlerini..! 

"Peki efendim! Nasıl emrederseniz." 

Tokyo, Kanegawa / JAPONYA. 
Sabah saatleri

? "Aaannneee.. Televizyonun kumandasını bulamıyorum, neredee?!" 

Anne;"Yuiii, kahvaltı hazırlıyorum, nereye koyduysan oradadır tatlım" 

Y: "Tamam anne bulurum ben" 'aman ya her gün evi temizleyen sensin anne bir yerlere koymuşsundur yine sen.. heh buldum' 

TV hoparlörlerinden, Japonya Başbakanı; " ...dan dolayı hepinize teşekkür ederim .. Bu karartılı günleri hep beraber atlatacağız.. gelecek olan dalga elektronik çapta büyük hasarlar •verecek•, bir nevi karanlık çağa döneceğiz...."

Y"Hah ne oluyor ya bu da ne şimdi benim favori animem başlayacaktı... karanlık çağ mı? Neyden bahsediyorlar. Anne bugün gazete okudun mu hiç?" 

Anne:"Hayır tatlım ne olmuş?"

Y:"Karanlık çağ ne ona dönecekmişiz?"

A:"Ne dedin? Yanlış duymuşsundur Yui ileride tarih dersleri aldığında öğrenirsin karanlık çağ neymiş?"

Y:"Ben yeterince büyüğüm tamam mı? ( 7 yaşında )" 


Anne:"Sen giyinmeyecek misin? Bugün amerikadan teyzenler geliyor! Unuttun mu?"

Y:"Aa.. Kuzenim Noa'da gelecek mi?"

Anne:" Evet tatlım 1 yaşını doldurduğundan uçağa binmesine izin vermişler! Çok iyi değil mi?"

Y:"Mükemmell! Ona favori animemi izleteceğim. Anne Noa Japonca konuşabiliyor mu?"

Annesi kıkırdayarak "Tatlım Noa daha bir yaşına yeni girdi, •hiçbir• dili konuşamıyor. Ama sen iyi bir abla olup ona •birkaç• kelime öğretebilirsin."


(Devam edecek... teşekkürler)

 

Düzelttiğim yerlere ek olarak büyük küçük harflere ve özel isimlere de dikkat ettin mi biz bunu kitap haline bile getirebiliriz

Eline koluna kalemine sağlık ?

Yarışmada bol şans ? :admire-onion-head-emoticon:

İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

HerkezeMiyawlar, 18 saat önce tarihinde yazdı:

Öncelikle emek verip yazmışşsın bayağı tebrikler geçende 1 2 kişi buraya yazmıştı hikayelerini bazılarınınki iyidi ama bazılarınınki baştan sağmaydı her neyse daha fazla uzatmadan yazı için teşşekürler 3. bölmü bekliyorum hatta 4. ve 5. yi de aynı anda atsan pekte fena olmaz XD ...Devamı gelirse beni bi dürt(Etiketle)...

Hehe! Teşekkür ederim umarım beğenmişsinizdir gerçekten!

pseudohomophylus, 15 saat önce tarihinde yazdı:

Düzelttiğim yerlere ek olarak büyük küçük harflere ve özel isimlere de dikkat ettin mi biz bunu kitap haline bile getirebiliriz

Eline koluna kalemine sağlık ?

Yarışmada bol şans ? :admire-onion-head-emoticon:

Teşekkür ederim gerçekten! Acele acele yazdım biraz da.. Ve malum sürekli başka dil kullandığımızdan dil bilgisi zayıflıyor.. :bad-atmosphere-onion-head-emoticon:


3.Bölüm GELDİİİ!! GÜNCELL!!

İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

  • 4 hafta sonra...

Konu özeti geçmeni özellikle sevdim. Bitmemiş bir hikaye olduğu için 4 bölüm üzerinden bir durum değerlendirmesi yapacak olursam;

 

Girişi çok aceleci buldum. Karakterler az yeterli değil. Ülkenin önde gelen bilim insanları bir helikoptere bindirip durum değerlendirmesi yapılmak üzere bir merkeze götürülüyor ancak ortada tartışılan bir durum ya da çözüm odaklı hiçbir şey yok. Diyalog yok. Tam olarak sorunu bile anlamadım. Sadece bir dalganın başladığı bunun da 7 saat sonra yayılmaya başlayıp 1 haftaya dünyaya vuracağı biliniyor. Bu hikayeye bağlanmak ya da anlamak için yeterli bir bilgi değil bence. Sonra halka bunu açıklayan başkanlar var. Eee halk ne alemde nasıl tepki verdi? Ne gibi paniğe ya da başka herhangi bir şeye neden oldu bunun cevabı yok. Sonra felaket sonrası ilk dakikalar... İlk dalga nasıl geldi? Bu nasıl hissedildi? Kaldı ki bu dalga ile birlikte kesin olarak yüzde 30'un kurtulacağının garantisini veren teknoloji nasıl oluyor da güneşin normal davranmadığını ve ilk dalganın 81 dakika önce yayılmaya başladığını bilebildi? Bu yüzde 30 kesimin hangi yaş grubu ya da cinsiyeti daha çok etkilendi. Etkiler sonrası neler yaşandı. Bunların hiçbirinin cevabı yok. Ya da yeterli değil. Şahsen çok eksik buldum. 

 

Felaket temalı birçok film var. Kitap var. Ya da en basiti yakın bir zamanda ülkece boğuştuğumuz Elazığ depremini gördük yaşadık. Oradan da esinlenerek bir felaketin insanlar üzerindeki etkisini bizlere çok iyi geçirebilirdin.

 

Ben giriş, gelişme bölümlerini fazlasıyla zayıf buldum. İmla ve yazım hataları da vardı. Konu güzel ama bence detaya ihtiyacın var.

 

Başarılar. Hayal gücüne sağlık.

İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Sohbete katıl

You are posting as a guest. Bir hesabın varsa, hesabınla göndermek için şimdi oturum aç.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Misafir
Bu konuya yanıt ver...

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı.   Restore formatting

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Editör içeriğini temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli bilgi

Forum kurallarımızı okudunuz mu? Forum Kuralları.