Jump to content

Butterfly [FF] [Oneshot /21.06.2020 Güncellendi]


Önerilen İletiler

Butterfly

Spoiler

 

Onu çok uzun zamandır tanıyorum.

 

Gülümsemesi çok tanıdık; bakışları, ses tonu ve saçlarından yayılan şampuan kokusu o kadar tanıdık ki neredeyse bir bıçak gibi saplanıyor kalbime. O kadar tanıdık ve o kadar güzel ki, yanından hiç ayrılmamam gerekiyor gibi hissediyorum. Dokunursam uçup gidecek turuncu bir kelebek gibi görünüyor büyük sahanın tam ortasında. Kanatları var ama henüz kullanmasını bilmiyor. Özgür olmasını istiyorum ama aynı zamanda kanat çırpıp benden uzaklaşacak olmasını kaldırabilir miyim emin değilim. Belki de o yüzden yüzüne karşı sarf ettiğim o kelimeler aynı zamanda çok acıttı canımı.

 

"Daha yükseğe zıplayabilirsin."

 

Evet, yapabilirsin. Kanatların olduğunu hatırlatacak kadar yükseğe çıkabilirsin.

 

Beni artık göremeyecek kadar yükseğe zıplayabilirsin ve inan bana, eğer bu seni mutlu edecekse bunu durdurmak için hiçbir şey yapamam.

 

Onu uzun zamandır tanıyorum ama beni içten içe yiyen bu duyguyu ne zamandır beslediğimi sorsanız söyleyemem. Uçurumdan düşer gibi aniden, yatağa atlar gibi yumuşak bir şekilde oldu çünkü.

 

"Hinata," dedim ve ismi bir kez daha kalbimin hızlanmasını sağladı. Bana döndü, ağzındaki meyve suyu pipeti yüzünden sesini duyamadım ama yine de "Doğum günün..." dedim. "Kutlu olsun."

 

Şaşkınlıktan açılan ağzı yüzünden yere düşen meyve suyu kutusu gülümsememi sağladı. "Kageyama!" dedi, "Bugün doğum günüm olduğunu nereden biliyorsun?"

 

Senin hakkında her şeyi biliyorum.

 

Seni çok uzun zamandır tanıyorum.

 

"Sen söylemiştin, aptal. Hatırlamıyor musun?"

 

"Sanırım bu sefer aptal olan gerçekten de benim."

 

"Hinata," dedim yine. İsmini söylemek hoşuma gidiyordu. "Aptal olan her zaman sendin."

 

Çalışmamız gerektiğini gösteren düdük çaldığında küçük tartışmamız da yarıda kesilmişti. "Neyse," dedi gözlerimin içine bakarak. Gülümsemesiyle baştan aşağı titredim ve "Teşekkürler, Kageyama," dediğinde neredeyse bayılacaktım. "Yeni yaşımda da bana bir sürü pas gönder!"

 

Hayatta yapmaktan zevk aldığım çok az şey vardı. Evimin soğukluğunu hissetmek nedensiz bir şekilde güç verirdi mesela. Yerde büyüyen bir çiçeğe attığım bakış onu koparmak istediğimi ama aynı zamanda zarar vermemem gerektiğini gösterirdi. Her gün voleybol çalışmalarından sonra marketten aldığımız sıcak çöreklerin tadını hiçbir şey vermezdi.

 

Ama turuncu saçlı, kanatlı bir çocuğa pas atmak, şüphesiz en sevdiğim şeydi. Bacaklarım iflas edene kadar sahada kalıp kollarım kopana kadar topa dokunsam da hiçbir şey demezdim. Çünkü biliyordum, o çocuk oradaydı ve benim ona göndereceğim topu kanatlarını çırparak bekliyordu.

 

O kanatlı çocuk benim hayatımı kurtarmıştı.

 

Duygularımın içimde tutamayacağım kadar büyüdüğünü fark ettiğim gün okuldan eve dönerken "Kageyama," dedi. "Bugün biri bana aşk mektubu verdi."

 

Çalışmayı unutan beynim bacaklarıma yürüme emrini veremeyince sanki önümde bir duvar varmış gibi aniden durdum. İçimden geçen kelimelerin hangisini dışarı yansıtmalıydım bilmiyordum. Kalbim ağrıyordu. O gereksiz et parçası ilk defa bu kadar ağrıyordu ve önümde bana şaşkın gözlerle bakan bu çocuğun sonsuza kadar yanımda kalamayacağı gerçeği yüzüme çarpan bir tokata dönüştü. Başka insanlarla görüşecekti, başka okullara gidecektik ve artık aramızda bir bağ kalmayana kadar uzun zaman boyunca konuşmayacaktık.

 

Mezun olacağız. Farklı takımlara gideceğiz ve sen elinde diplomanla eve giderken her zamanki şekilde "Görüşürüz, Kageyama," diyeceksin. Aslında yarın o okulun kapısından girmeyecek, aynı yollardan geçmeyeceğiz ama sen yine de sanki ertesi gün birbirimizi göreceğimizin garantisi varmış gibi sarf edeceksin o cümleyi. Gülümseyeceksin ve dudaklarının kıvrıldığı o saniye benim sayısız ölümüme bir tanesini daha ekleyecek.

 

"Sen..." dedim. "Ne cevap verdin?"

 

Tepki vermemle sorun olmadığını anlayıp rahatladığında "Ne mi dedim? Reddettim tabii ki!" dedi her zamanki yüksek sesiyle. "Bunlara ayıracak vaktim yok. Daha fazla, daha fazla pratik yapmalıyım ve bunun için sana ihtiyacım var." Güldü. 

 

"Sonsuza kadar bana ihtiyacın olsa keşke."

 

"Ne?"

 

"Ne?"

 

Farkında olmadan dışarıdan söylediğim o cümle hayatım için bir dönüm noktası haline geliyordu ama o zaman bunun farkında değildim. Yüzüm kızardı, onun o şaşkın ifadesine bakamadım ve "Aptal Hinata," dedim.

 

"Asıl aptal olan sensin, Aptal Kageyama!"

 

Kızarmış yanaklarıyla sürüklediği bisikletinden çıkan ses aramızdaki sessizliğin ortasına düşünce "Hinata," dedim. Artık duramazdım. Artık sadece onun bana bakmadığı zamanlarda ona bakmaktan yorulmuştum. "Bana söz ver. Mezun olduğumuzda, aynı evde kalacağız."

 

Durdu. Ona bakamıyordum. Ona bakmam gerekiyordu ama eğer bakarsam göreceğim yüzündeki o ifadeden ölesiye korkuyordum. 

 

"N-Ne?"

 

"Beni duydun." Ceplerime koyduğum ellerim gerginlikten dolayı çok soğuktu. "İleride aynı sahada olacağız ve ben seni geçeceğim."

 

"Seni geçecek olan benim! İlk tanıştığımız gün kendime verdiğim sözü hala unutmadım!"

 

İlk tanıştığımız gün.

 

Fark ettirmeden onu takip etmeye başlayıp hakkındaki her şeyi kafama kazıdığım yılların başlangıcı.

 

"Ama..." dedi utançtan ağzında geveleyerek. "Kabul. İleride aynı sahada olacağız ve aynı zamanda aynı evde... Her ne kadar seninle aynı ev içinde geçinebileceğimizden emin olamasam da..."

 

Gerginlikten güldü ve saçına konan bir kar tanesi bu gece başlayacak olan kar yağışının haberini verdi. O kar tanesi olmak istedim.

 

"Yol kar kaplamadan gitsem iyi olur," dedi ve bisiklete binmeden önce her zamanki gülümsemesiyle "Görüşürüz, Kageyama," dedi. "O zamana kadar bana pas atmaya devam etsen iyi edersin."

 

Aynı saniye içinde yaşadım, öldüm ve nefes aldım.

 

O bir saniye zihnime öyle bir berraklıkla kazındı ki, hayatım boyunca unutamayacağım o dönüm noktası avucumun içine hayatımı koyup elimi kapattı. Parmaklarımı araladığımda turuncu bir kelebek uçup burnuma kondu.

 

Uçmayı öğrenip benden gitmedi, bana geldi ve ben her saniye o kelebeğin yanındaydım.

 

Mezun olduk ve o elinde diplomasıyla bana el sallayıp "Görüşürüz, Kageyama," dedi. Aslında yarın o okulun kapısından girmeyecek, aynı yollardan gitmeyecektik ama elimizdeki ev anahtarının iki kopyası ile bir kapıdan geçecektik. Aynı koltuğa oturacak, aynı televizyonu seyredecek ve beraber hayatımız pahasına koruduğumuz o voleybolu aynı topla oynayacaktık. O intikamını alacaktı, ben ise her zamanki gibi akşam eve geldiğimde onu beni beklerken uyuyakalmış şekilde bulacaktım. Zaman geçecek, sayısız dönüm noktasıyla karşılaşacaktık ama aslında hiçbir şey değişmeyecekti. O bana her zamanki güller ekili ses tonuyla "Bana pas at, Kageyama," diyecekti. Yağmurlu günlerde evde oynadığımızdan birkaç eşya kırılacaktı ve aramızdaki o küçük tatlı tartışma birkaç dakika içinde son bulacaktı.

 

Zaman geçecekti ama aynı sahada olacaktık. Aramızdaki file bir hapishane hücresi gibi benim karşı tarafa, onun yanına geçip ona sarılmamı yasaklarken akşam gireceğimiz aynı evin silüeti sakinleştirecekti beni. Onu yenmek için elimden geleni yapacaktım, beni yenmek için elinden geleni yapacaktı. Sayı aldığında bana gülümseyecek ve tekleyen kalbim yüzünden kıvrılan dudaklarım onu afallatacaktı. Anahtarlığımızda aynı anahtarı taşıyacak, aynı yatağa girip aynı uyku içinde belki de aynı rüyayı görecektik.

 

Birbirimizin dönüm noktası ve birbirimizin kahramanıydık.

 

O kelebek bahar geldiğinde penceremizin önünden geçip duracaktı.

 

Bahar her zaman gelecekti.

 

O benimle olduğu sürece bahar benden asla gitmeyecekti.

 

 

İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

  • 4 hafta sonra...

Neden hiç yorum almamış anlamadım...

 

Daha uzun daha detaylı bir anlatım olabilirdi. Ancak bu haliyle bile -sadece Kageyama'nın iç sesiyle bile- verilmek istenen duygu bence verilmiş. 

Hatalar var mı var. İmla düzeltilebilirdi. Yazım yanlışları giderilebilirdi. Bunun dışında ekleyecek bir şeyim yok. Oldukça beğendim. İçimi ısıttı.

 

Başarılar. Hayal gücüne sağlık.

 

İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Sohbete katıl

You are posting as a guest. Bir hesabın varsa, hesabınla göndermek için şimdi oturum aç.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Misafir
Bu konuya yanıt ver...

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı.   Restore formatting

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Editör içeriğini temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli bilgi

Forum kurallarımızı okudunuz mu? Forum Kuralları.