Jump to content

Aşk Uğruna [FF]


Önerilen İletiler

Sonunda hikayemi bitirebildim. Aslında bitireli 2-3 gün oldu herhalde ama isim bulma konusu uzun sürdü. :) Karakterlerin adları daha bugüne kadar "A, B, S, F" idi. :D Başlığı da çok düşünme fırsatım olmadı ama sanırım hikayeye uygun bir başlık oldu. Hikayemi çok daha uzun yazmayı planlıyordum, betimlemeler olsun, yan karakterler olsun, ana karakterlerin ilişkisi olsun ama çok uzun olacaktı. Bir nevi roman gibi olacağından çekindim ve bu yüzden hızlı gelişiyor olaylar. :) 

 

Okuyacaklara şimdiden teşekkür ediyorum ve bir kaç şey söylemek istiyorum hikaye ile ilgili.

Tırnak işareti ile yazılan şeyler konuşma metinleridir.

Parantez içleri o anki hal ve hareketlerini anlatır.

İkisi de kullanılmıyorsa, karakterin iç konuşması yazılıyordur.

Olaylar ana karakter "Sevudetto" üzerinden anlatıldığı için sadece onun iç konuşmaları vardır. 

 

Bölüm 1: Eskilerden Bir Hikaye

Spoiler

Uzun uzun zaman önce, bir krallıkta ki prenses halktan bir adama âşık olmuş. Adam her ne kadar bunun imkânsız aşk olduğunu bilse de prensesi sevmeye devam etmiş. Gizli gizli buluşan prenses ve adamı görenler olmuş. Bu haber kralın kulağına gidince, kral çok kızmış ve hemen adamı huzuruna çağırmış. Kral, adamdan prensesi bırakıp gitmesini emretmiş ama adam aşklarını asla engelleyemeyeceklerini söylemiş. Kral bunu duyunca adamın aşkını kanıtlaması için kendisini bir imtihana sokmak istediğini söylemiş. Adam hemen kabul etmiş. Kral kızını ülkenin öbür ucuna götürmüş ve adama demiş ki:

Kral – “Kızımı ülkenin öbür ucuna götürdüm. Kızıma olan aşkını kanıtlamak istiyorsan yayan bir şekilde kızımın yanına gel, bahara kadar sana mühlet veriyorum. Eğer bahar geldikten sonra gelirsen veya hiç gelemezsen bir daha karşıma çıkma yoksa seni idam ettiririm. Yol boyunca seni kontrol eden adamlarım olacak. Şimdi eğer kızımı sevdiğini gerçekten sevdiğini kanıtlamak istiyorsan koşmaya başla.”

Adam prensese ulaşmak için koşmaya başlamış. Baharın gelmesine 26 gün varmış ve bu soğukta ne kadar koşabileceğini bilmiyormuş. Adam, kar, yağmur, çamur dinlemeden koşmaya devam etmiş. Vakit kaybetmemek için herhangi bir hana gitmeden direkt yolda uyuyormuş. Kralın askerleri adamın azminden etkilendiği için yemek ile vakit kaybetmesin diye yemeği alıp adama getiriyorlarmış. Aradan 12 gün geçmiş ve sadece 14 gün kalmış adam artık çıldırmanın eşiğine gelmiş ve hiç takati kalmamış. Tam her şeyden vazgeçmenin eşiğine geldiğinde adama, prensesten bir mektup gelmiş. Mektupta sadece bir dörtlük yazıyormuş.

“Kar eriyip, çiçekler açtığında,

Bekleyeceğim dünyanın öbür ucunda,

Kiraz çiçeklerinin altında,

Şimdiden sonsuza.”

Adam bu dörtlük sayesinde inancını tekrar kazanmış ve yoluna devam etmeye başlamış. Prensesin mektubuna da aynı şekilde bir dörtlük yazarak cevap vermiş.

“Bedenimde derman olmasada,

Azıcık güç var ruhumda.

Sana ulaşmak sonsuzluktan geçiyorsa,

O son gücümle yine koşacağım sana.”

Bölüm 2: Sevginin Saf Hali

Spoiler

Bu sade odanın içerisine girince tablolaştırılmış bu iki dörtlük göze çarpıyordu. Arka fon ikiye bölünmüştü, bir kısmı kiraz çiçeğinin kışınki hali ve diğer kısmı ise bahardaki haliydi. Küçükken bu iki dörtlüğü çok sevdiği için babasına bu tabloyu hazırlatmıştı. Odasında başka herhangi bir tablo, figür, poster gibi şeyler yoktu. Zaman zaman bu tabloyu atma isteği geliyordu ama bir şekilde atmaya içi el vermiyordu. Bu iki dörtlük yüzünden mi yoksa başka bir şeyden dolayımı bilmiyordu ama aşka çok değer veriyordu. Kendisi ne kadar aşka değer verse de onun aşkına karşılık verebilecek birini henüz bulamamıştı. Daha önce iki kişiyi sevmişti ama ikisi de onu reddetmişti. Bu devirde yaşanan aşkları hiç sevmiyordu. Kendi kendisine sürekli söylediği bir şey vardı.

“Ben bu çağın insanı değilim.”

Yeni bir gün başlar ve okula gitmek için Sevudetto yataktan kalkar. Yataktan kalkar kalkmaz gözüne tablo çarpar. Bir yandan hazırlanırken bir yandan da düşüncelere dalar.

Sevudetto – Bu şiiri küçükken çok sevsemde büyüyünce aslında gerçek hayatta böyle bir şey olmadığını anladığım için bu şiire karşı ilgimi kaybetmeye başladım. Her ne kadar ilgimi kaybetsem de içimden bir türlü bu tabloyu çöpe atma isteği gelmedi. Geçmiş çağlarda böyle aşklar olabilir ama günümüzde kimse aşkı önemsemiyor. Hatta birine ne kadar âşık olursan o kişi senden o kadar nefret ediyor. Günümüzde cinsellik aşktan daha üst konumda maalesef. Benim için cinsellik hiçbir zaman ön planda olmadı. İnsanlar garip bir şekilde hiçbir kızla çıkmamamı anormal buldular. Onlara göre her önüne çıkan kişiyle sevgili olmak sana deneyim kazandırıyor ama ben böyle saçma bir deneyim istemiyorum. İnsanlara eşya muamelesi yaparcasına, sırf deneyim kazanmak için sevgili olmak karşı tarafa saygısızlıktır. Ben karşımdakini sırf deneyim kazanmak uğruna boş hayallere sokup daha sonrasında onu yüzüstü bırakacak kadar kötü birisi değilim. Bu tarz düşüncelerimi ara ara belirttiğimde bana yaşlı insan muamelesi yaptılar. Onlara göre gençliği yaşamak için sürekli sevgili yapman gerekiyor. Ne kadar sığ bir düşünce. İnsanlar bunları bile bile karşısındaki insanla çıkıyor ve ayrılınca üzülüyor. Onları gerçekten seven insanları tamamen görmezden geliyorlar. Evet bunun için sürekli diyorum ki;

“Karşındakine sevdan deryalara dolup taşsın ama o istemedikten sonra bir damlasını bile ulaştıramıyorsun.”

Her zamanki gibi düşüncelerine dalarken bir yandan da okul yoluna koyulmuştu. Okulu kaldığı şehrin dışında bir yerdi, önce tren ile okuluna gidecek otobüsün durağına gidiyordu, sonra otobüse binip okula yakın bir yerde iniyordu ve okula kadar yürüyordu. Okul yolu uzun olduğu için yoldayken ya bir şeyler okur ya müzik dinler ya da düşüncelerinin arasına dalardı.

Okula doğru yürürken arkasından arkadaşının sesini duydu.

Fudoshi – “Sevo, naber?”

Sevudetto – “İyidir sen nasılsın?”

Fudoshi – “Bende iyiyim, karşılaştığımız iyi oldu okula kadar canım sıkılmaz artık.”

Sevudetto – “Aynen, konuşacak birileri iyi oluyor okula giderken.”

Fudoshi Sevudetto’nun üniversiteden arkadaşıydı. Aynı bölümü okuyorlardı ve hemen hemen aynı şeylerle ilgileniyorlardı. Zevkleri de birbirleri ile uyumlu olunca birbirleriyle çok yakın iki arkadaş oldular. Sevudetto’nun Fudoshi’de sevdiği bir diğer özellik ise aşk konusunda da neredeyse aynı şeyleri düşünmeleriydi. Fudoshi’de bir kızı seviyordu ama hala kıza sevdiğini söylememişti. Bu konuda Fudoshi’ye biraz kızıyordu çünkü Sevudetto’ya göre birini seviyorsan söylemeliydin.

Sevudetto ve Fudoshi birlikte okula yürürler ve derse girerler. Derse ara verildiği bir vakit Sevudetto öndeki kızların konuşmalarına misafir olur.

Kız 1 – “Hey sizlere bir şey soracağım. İlk öpüşmeniz ne zamandı?”

Kız 2 – “Niye birdenbire böyle utandırıcı bir şey sordun ki? Biraz utanıyorum ama ilk öpüşmem…”

Sevudetto – Madem sizin için bu kadar utanç verici bir şeydi neden en başında böyle bir şeyi yaptınız ki? Hala cinselliğin sadece bedensel bir ihtiyaç olduğunu anlamıyorlar, birisine karşı cinsel bir istek hissettikleri zaman ona âşık olduklarını düşünüyorlar. Belli bir süre sonra cinsel ihtiyaçlarını karşıladıkları için bir yerden sonra birbirlerine katlanamayıp ayrılıyorlar. Hiç akıllarına ruhun ihtiyacı olan sevgi gelmiyor. Karşındakine her şeyden önce seviyor muyum diye bakmalısın. Eğer…

Fudoshi – “Gene öyle derin derin ne düşünüyorsun?” (Hafifçe gülümser) “Çabuk yaşlanacaksın bak.”

Sevudetto – “Çağımızın problemlerini birisi de düşünmeli öyle değil mi?”

Fudoshi – “Sen de olmasan bizi düşünecek hiç kimse olmayacak”

İkisi birlikte gülmeye başlar.

Dersleri bitip eve döneceği sıra mesaj gelir. Gönderen ortaokuldan bir arkadaşı Yoshito’dur. Liseyi beraber okumalarına rağmen farklı bölümler istedikleri için üniversiteleri ayrıydı. Onun için genelde ikisinin de programına uygun bir şekilde ders çıkışlarında sabit bir kafeye gidip muhabbet ederlerdi. Yoshito’da attığı mesajda gene aynı kafede buluşmak istediğini söylüyordu. Sevudetto ise buluşmak istediğini söyleyen bir mesaj yazıp kafeye doğru yola koyuldu.

Kafeye vardığında Yoshito çoktan gelmişti.

Sevudetto – “Selam Yoshito”

Yoshito – “Selam, okul nasıldı?”

Sevudetto – “Her zamanki gibi derslere gir, not al ve dersten çık.”

Yoshito – “Sınavlarda yaklaşıyor değil mi?”

Sevudetto – (Biraz iç çekerek) “Maalesef ve daha hiç çalışmadım”

Yoshito – “Hiç ortalamanı yükseltmeyi falan düşünmüyor musun? Hep ucu ucuna geçiyorsun doğru düzgün çalışsan gayet yüksek notlar alabilirsin.”

Sevudetto – “Ortalama hiç ilgimi çekmiyor ve ders çalışmaya üşeniyorum.”

Yoshito – (Gülümser) “İnsan da biraz enerji olur, seninle buluşunca benim de enerjimi çekiyorsun.”

Sevudetto – (Gülümser) “Hiç enerjim olmadığı için kusura bakma.”

Bölüm 3: Kaderin İpliği

Spoiler

Hava kararmaya başlayınca ikisi de evlerine gitmek üzere ayrıldılar. Sevudetto eve yürürken yolda bir tane çanta görür ve içerisinden bir tane fotoğraf hafifçe dışarı çıkmıştır. Çantayı yerden alırken fotoğraf yere düşer ve fotoğrafı görür. Fotoğrafta kiraz çiçeklerinin altında duran bir kız vardır. Arkasını çevirdiğinde ise şaşırır çünkü odasında bulunan şiirin aynısı yazılıdır. İçten içe böyle bir şeyi benden başkası da mı görmüş diye geçirir ve çantanın içinde bulduğu adrese doğru yürümeye başlar. Eve vardığında zile basar ve kapıya fotoğraftaki kızın çıktığını görür. Uzun, düz, kestane rengi saçları ve hafif yeşili andıran gözleri vardı, boyu normal kızlardan biraz daha uzundu, buğday tenli ve hafif iriydi, bu irilik ona çok yakışıyordu. Söyleyecek başka bir şey bulamıyordu, tek kelimeyle güzeldi. Sanki güzelliğin tanımını onunla yapmışlar gibiydi. Böyle şaşırıp bakınca, ilk konuşan kız oldu.

Kız – “Buyurun neye bakmıştınız?”

Sevudetto – “Çantanızı düşürmüşsünüz, onu getirdim.”

Kız – “Kusura bakmayın, bugün çok dalgınım kocaman çantayı düşürdüğümü bile fark etmemişim.”

Sevudetto – “Yok, yok önemli değil. Daha sonra içerisinden bir şey çalınmış mı diye kontrol edersiniz. Bulduğumda ağzı açıktı çünkü.”

Kız – “Gerçekten çok teşekkür ederim, beni kurtardınız. Bu arada çantanın içine bakarken fotoğrafımı gördünüz mü?”

Sevudetto – “Evet, kusura bakma çantayı alırken içinden düştü ve yanlışlıkla gördüm.”

Kız – (Yüzü hafifçe kızarır) “Çok utandım, bundan sonra kesinlikle resmi yanımda taşımayacağım. Bir daha böyle bir olay yaşamak istemiyorum.”

Sevudetto – “Arkasında bir şiir yazıyordu, bu şiir ile karşılaşmak epey nadirdir. Nereden buldunuz acaba?”

Kız – “Ah, o şiiri biliyor musunuz? Küçükken annem bunun hikayesini anlatırdı, o kadar çok etkilenmiştim ki bahçemize kiraz ağacı diktirdim. Fotoğraftaki kiraz ağacı da o işte. Peki bu şiirin hikayesini biliyor musun?”

Sevudetto – “Evet, aşkı için koşan bir adam ve onu sonsuza kadar bekleyecek olan bir prensesi anlatıyor ama sonunda ne olduğu bilinmiyor.”

Kız – (Heyecanlı bir şekilde) “Bence sonunun olmaması daha iyi. Çünkü eğer sonu kötü bitseydi bunu değiştiremezdik ama şimdi istediğimiz gibi düşünebilir ve bitirebiliriz. Ben sonunda hep kavuştuklarını ve mutlu yaşadıklarını düşünüyorum. Peki sen nasıl düşünüyorsun”

Sevudetto – “Muhtemelen adam yorgunluktan dolayı bir yerden sonra ölmüştür. Prenseste ona duyduğu sevgiden dolayı intihar etmiş olabilir. Belki de öbür dünyada birlikte olmuşlardır.”

Kız – (Dik dik bakar) “Olaya çok karamsar bakmıyor musun? Neden böyle bir kötü son düşünüyorsun ki?”

Sevudetto – “Sadece gerçekçi bakıyorum.”

Kız – “İlginç bir insansın bu arada adın ne?”

Sevudetto – “Sevudetto, senin?”

Yukaina – “Yukaina, tekrar karşılaşırsak görüşürüz.”  (Gülümser)

Sevudetto – “Tabii, görüşürüz.” (İç çekerek) Neden böyle bir şey dedin ki? Birbirimizi tekrar görsek bile muhtemelen tanımayacağız. Neyse bari eve döneyim.

 

İki üç gün sonra Sevudetto ve Yoshito dışarıda buluşup, takılmaya başlarlar.

Yoshito – “Bu arada birisiyle çıkmaya başladım.”

Sevudetto – “Öyle mi? Hayırlı olsun.”

Yoshito – “Bir ara seni de tanıştırırım.”

Sevudetto – “Öyle bir şey istemeyeceğimi biliyorsun, zaten hayatıma yeni bir insan katmak gibi bir amacım yok. Baş başa takılın işte beni bu tarz şeylere bulaştırma.”

Yoshito – “Öyle demesene, yoksa kıskandı mı?” (Muzipçe gülmeye başlar.)

Sevudetto – “Kıskanacağım bir şey yok ortada, sadece böyle şeyleri sevmem, sende biliyorsun bunu.”

Yoshito – “Merak etme sana da bir tane ayarlarız. Buluşmaya sevgilim de arkadaşını getirir ve arkadaşıyla konuşur kaynaşırsın. Hem belki de çıkmaya başlarsınız, belli mi olur?”

Sevudetto – (Hafifçe kızar) “Kim sana böyle bir vazife verdi ki? Böyle bir şey istemiyorum ben. Birisiyle çıkmak isteseydim tamamen kendim tanışmak, onunla konuşurken onu yavaş yavaş sevmeye başlamak sonra da tamamen âşık olup sevgili olmak isterdim.”

Yoshito – “Odun gibi gözüksende aslında romantik birisisin, değil mi?” (Gülmeye başlar)

Sevudetto – “Aynen, aynen aslında çok romantik biriyim ama bunu gören yok maalesef.” (Kendisi de gülmeye başlar)

Aralarında konuşurken Sevudetto arkadan bir ses duyar.

Yukaina – “Hey, Sevudetto buradayım.” (Sevudetto’ya doğru yürür)

Sevudetto – “Sen geçen ki kızsın, baktın mı çantana, bir şey çalınmış mı?”

Yukaina – “Evet, maalesef cüzdanımı boşaltıp yola fırlatmışlar muhtemelen.”

Sevudetto – “Öyle mi, üzüldüm senin adına çok değerli bir şey var mıydı?”

Yukaina – “Sadece biraz nakit vardı merak etme.” (Yoshito’ya doğru bakar) “Bu arada ben Yukaina, memnun oldum.”

Yoshito – “Ben de Yoshito, memnun oldum.” (Sırıtarak Sevudetto’ya bakar) “Neyse benim işim vardı, görüşürüz.”

Yukaina – “Daha yeni tanışmıştık, neyse o zaman görüşürüz.”

Sevudetto – “Hey, nereye gidiyorsun?”

Yoshito el sallayarak uzaklaşır. O sırada Sevudetto’nun telefonuna mesaj gelir.

“Meğer bir kız bulduğun için biriyle takılmak istemiyormuşsun baştan söylesene. Size iyi takılmalar.”

Sevudetto – (Telefonu hafifçe sıkar) “Seni var ya…”

Yukaina – “Bir şey mi oldu?”

Sevudetto – “Bir şey yok merak etme.”

Yukaina – “Bu arada boş musun?”

Sevudetto – “Yani boş sayılırım ne oldu?”

Yukaina – “Birkaç kıyafet alacağım da tek başıma olduğum için canım sıkılıyordu, bana eşlik etsene.”

Sevudetto – “Niye sana eşlik edeyim ki? Hem daha tanımadığın birinden niye böyle bir şey istiyorsun?”

Yukaina – (İç çeker) “Ne çok sorguladın, boşsun işte bana eşlik et. Hem geçenlerde tanıştık. Böyle şeylere çok takılırsan sevgilin olmaz bak.”

Sevudetto – “Merak etme hiç olmadı zaten.”

Yukaina – “Ah ne yazık, o zaman benle takıl da biraz alıştırma yapmış olursun.” (Güler)

Sevudetto – “Alıştırma yapmama gerek yok, çünkü böyle bir şey istemiyorum.”

Yukaina – “Altı üstü biraz yardım edeceksin bana, bu kadar nazlanma, hadi gel.”

Sevudetto istemeden de olsa B tarafından sürüklenerek mağazaları dolaşmaya başlar.

Yukaina – “Sence bu üzerimde nasıl durur?”

Sevudetto – “Ben göz zevki olmayan bir insanım bana hiç sorma.”

Yukaina – “Yine de bir fikrin vardır değil mi? Merak etme eğer kıskandıysan sana da bir şeyler bakarız.”

Sevudetto – “Öyle bir şey isteyen olmadı senden. Madem çok istiyorsun al bunu dene.”

Yukaina – (Güler) “Gerçekten de hiç göz zevkin yokmuş ama yine de alacağım.”

Sevudetto – (Utanır) “Beğenmediysen almak zorunda değilsin.”

Yukaina – “Beğendim, beğenmez olur muyum hiç. Neyse ben bunları gidip satın alayım sende beni bekle sana da bir şeyler bakalım.”

Sevudetto – “İstemediğimi söyledim ya.”

Yukaina – (Gülümser) “Bana eşlik ettiğin için teşekkür ediyormuşum gibi düşün.”

Yukaina yine Sevudetto’yu sürükleyerek erkek giyim mağazasına götürür. Garip bir şekilde eğlenirken bir yandan da Sevudetto için kıyafet seçer ve Sevudetto ısrarla kabul etmemesine rağmen hediye eder. Sonrasında Yukaina çok eğlendiğini ve Sevudetto ile daha çok takılmak istediğini söyleyerek telefon numarasını alır.

Bölüm 4: Karmaşık Duygular

Spoiler

Birkaç gün sonra Sevudetto’nun telefonuna Yukaina’dan mesaj gelir.

“Saat 15.00’da kafelerin oraya gel.

 

Not: Mazeret istemiyorum, söylenmeden dediğim saatte orada ol.”

Sevudetto – Derdi ne bu kızın, iyice milletin maskarası olduk. Asıl merak ettiğim şey içimde neden gitme isteği var? Gerçekten eğleniyor muyum? Neyse artık, bari giderken aldığı hediyeyi giyeyim de ayıp olmasın.

Sevudetto ve Yukaina belirtilen saatte buluşup bir tane kafeye geçerler.

Yukaina – “Kıyafeti beğenmemiş gibi duruyordun ama hemen giymişsin.” (Gülümser)

Sevudetto – “Beğenip beğenmeme ile alakası yok. Sadece birisi bana bir şey hediye ettiğinde ona saygımdan dolayı onu kullandığımı gösteririm. Ayrıca bana laf atıyorsun ama sende benim seçtiğim şeyi giymişsin.”

Yukaina – “Benimki de hemen hemen seninle aynı sebeplerden dolayı. Bak işte ortak noktalarımız çıkıyor ne güzel, birde o kadar takılmak istemiyorum diyorsun.”

Sevudetto – “Böyle şeyler uğraştırıcı geliyor bana hep. Kendi arkadaş çevrem ve onlarla takılmak bana yetiyor.”

Yukaina – “Hımm, sana üşengeç diyeceğim ama buraya da daha yeni tanıştığın bir kız için geldin, onun için anlam veremiyorum.”

Sevudetto – “Genelde üşengecimdir ama sevdiğim insanlar için birçok şeye üşenmem.”

Yukaina – “O zaman buradan beni sevdiğini çıkarabilir miyim?” (Gülümser)

Sevudetto – “Hayır, buraya gelme sebebim sadece seni kırmamak içindi, altında bir anlam arama lütfen.”

Yukaina – (İç çeker) “Çok sıkıcısın gerçekten, insan biraz ortam okur. Sevgiden konu açılmışken geçenlerde hiç sevgilim olmadı demiştin, peki hiç kimseyi sevmedin mi?”

Sevudetto – “Şu ana kadar 2 kişiyi sevdim sadece.”

Yukaina – “Eee, peki ne oldu?”

Sevudetto – “İkisi de anında reddetti.”

Yukaina – (Güler) “Gerçekten de şanssız adammışsın. Boş ver onlar kaybetmiş. Peki nasıl oldu?”

Sevudetto – “İlki ortaokul aşkımdı, aslında ilk başlarda bende fark etmemiştim. Lisede ayrılıp farklı yerlere gittik, sonrasında hep onu düşündüğümü fark ettim. Ona âşık olduğumu anlamıştım ama söylemeye çekiniyordum, zaten ikimiz çok zıt kutuplardık muhtemelen anlaşamazdık. Üniversiteye başlayınca içimde kalmasın diye konuşmak istedim ama nerede olduğunda dair bir şey bulamayınca sosyal medyalardan hesabını bulup durumu anlattım ve âşık olduğumu söyledim. Direkt engelledi beni, sonrasında yeni bir hesap açıp tekrar konuştum, bu seferde o zaman arkadaş olduğumuzu böyle bir şeyi hiç düşünmediğini söyledi ve bir daha konuşmadık.”

Yukaina – “Keşke önce bir konuşsaymış böyle direkt engelleyeceğine. Peki ikincisinde ne oldu?”

Sevudetto – “İkincisi biraz daha değişikti ama sonucu aynıydı. İlk ret cevabı almamdan sonra yeni toparlandım sayılırdı. Sınıfımızda biri vardı, bir zaman sonra onu sevdiğimi fark ettim. O bana arkadaş gözüyle bakarken benim ona böyle duygular besleyip söylememek bana saygısızlık gibi geldiği için ve sonrasında pişman olmamak için bir ara yanına gidip hislerimi söyledim. Böyle bir şey beklemediğini söyledi ve cevap vermedi. Ders bittikten sonra evlere giderken mesaj attı ve beni sadece arkadaş olarak gördüğünü söyledi. Açıkçası gururum kırılmıştı, çünkü bütün korkularımı, endişelerimi bastırıp karşısına çıkmıştım ama o buna bile tenezzül etmedi ve mesaj ile reddetti. Sonrasında birbirimizi çok tanımadığımızı ve buluşup konuşmak istediğimi söyledim ama benimle konuşmak bile istemediğini söyledi. Beni sevmeyeceğini tahmin ediyordum ama nedense bu kadar fazla gelmişti bana. O gün bugündür başka hiç kimseyi sevmedim ve böyle şeyler de düşünmüyorum artık.”

Yukaina – “Yani evet kızların sana yaptığı şeyler biraz kötü olmuş ama bunları kafana takmamalısın benim gibi hayata güler yüzle bak.” (Gülümser)

Sevudetto – “Ee, peki sende ne var ne yok?”

Yukaina – “Sevgili olarak mı? Hım, bende bir ara birini sevmiştim, gerçi senin ki gibi ret olayı olmadı. Belli bir süre çıkmaya başladık ama sürekli elimi tutmak, sarılmak veya öpmek istiyordu, bende böyle şeyleri sevmem. Bir yerden sonra benden sıkılmış olacak ki başka biriyle takılırken gördüm. Biraz tartıştıktan sonra onu affedebileceğimi düzgünce düşünüp geri gelmesini ve onu bekleyeceğimi söyledim. Benden ayrıldı ve başka kızlarla takılmaya başladı. Sanırım benimle sadece gönül eğlendirmek için takılıyormuş.”

Sevudetto – “Kusura bakma, bilmeden yaranı deşmiş oldum.”

Yukaina – “Takma kafana, bende sana istemediğin şeyleri hatırlattım. Nedense birisine âşık olduğun zaman oda sana karşı aynı şeyleri hissetmeyebiliyor.”

Sevudetto – “Sevdan deryalara dolup taşsın ama o istemedikten sonra bir damlasını bile ulaştıramıyorsun.”

Yukaina – “Aynen, bazıları sadece cinsel şeylerden dolayı sana yaklaşmaya çalışıyor. Onlar için sevginin bir kıymeti yok, tek istedikleri cinsel ilişki. Bunu yapmayınca da sana anormal gözüyle bakıyorlar sanki sıkıntısı olan senmişsin gibi. Asıl sıkıntı onların düşünme şekli, bu tarz insanlar için sevgilinin kıymeti yok. Bana göre sevgili…”

Sevudetto – Sanki birisi duymak istediğimi metinleri yazmışta bu kıza vermiş gibiydi. Bundan dolayı mı yoksa artık gönlümü bu tarz şeyleri kapattığımdan dolayı mı bilmiyorum ama nedense hiç etkilenmiyordum. Belki daha önceden, kalplerimiz kırılmadan önce, farklı bir şekilde karşılaşsaydık birbirimizi sevebilirdik ama şimdi bu imkansızmış gibi geliyor nedense.

Yukaina – “Hey, dinliyor musun? Bir şey sordum sana.”

Sevudetto – “Kusura bakma bir an dalmışım. Ne sormuştun?”

Yukaina – “Sana göre sevgilinin nasıl bir şey olduğunu sordum”

Sevudetto – “Bana göre sevgili aydır. Gecenin karanlığını delip sana yol gösterir. Nereye gidersen git hep seninle beraberdir. Ne zaman bakarsan bak hep güzeldir. Bu kadar güzel olduğu için ona ulaşmak imkansızdır. Elimle dokunabilecekmiş gibi yakın ama ne yaparsam yapayım ulaşamayacağım kadar uzak.”

Yukaina – “Vay senin içinde böyle romantik şeyler var mıymış? Etkilendim doğrusu.” (Gülümser)

Sevudetto – “Ya, ne demezsin, romantiklik benden buram buram akıyor ama kimse fark etmiyor maalesef.” (Gülümser)

Yukaina – “Aslında sarışınsın, renkli gözlüsün, boyun ortalama bir şey, yani kendine biraz bakım yapsan güzel olursun bence. Niye saçına falan hiç bakmıyorsun.”

Sevudetto – “Aslında herkesin güldüğü bir nedeni var, insanlar dalga geçse de ben yapmaya devam ettim.”

Yukaina – “Neymiş bakalım o neden? Ben gülmem merak etme.”

Sevudetto – “Herkes başta öyle söyler ama fark etmez alıştım zaten bu duruma. İnsanlara güzel gözükmek gibi bir çabam hiç olmadı. Benim tek güzel gözükmek istediğim kişi sevdiğim kişi olmalıydı. O nasıl güzel buluyorsa bende öyle olmak istedim. İnsanlar bunu duyunca seninle ilgili şeyleri başkası karar veremez diye beni ikna etmeye çalıştılar. Onlara göre sevdiğin bir insan saçını şöyle yap derse kendinden vaz geçmiş oluyormuşsun ama bu çok saçma değil mi? Sen ömrünü birisi ile geçirmeyi planlıyorsun ve en ufak şeyde beni değiştirmeye çalışma diye karşı çıkıyorlar. Pek tabii benim de bazı sınırlarım var, bazı şeyleri ne olursa olsun değiştirmem ama onun haricindekileri değiştirmek benim için sorun değil. Sonuçta ben ömrümü o kişi ile geçirmek istiyorum, bu histe karşılıklıysa bu dert edilecek bir şey değil bence. Aslında kimsenin ne dediği umurumda değildi ama sevdiğin insandan ‘çok saçmaymış’ gibi bir söz duyunca insan ister istemez yıkılıyor.”

Yukaina – “Sen onlara kafanı takma, bence kendine bakmalısın. Belki de seni seven kişi seni görüyordur eğer amacın ona güzel gözükmekse bir şeyler yapman gerekmez mi?”

Sevudetto – (Kollarını iki yana açarak) “Beni sevecek birileri olmadığını bildiğim için böyle şeyleri dert etmiyorum.”

Yukaina – “Hiç belli olmaz bu tarz şeyler.” (Gözlerini yavaşça kaydırır ve belli bir süre uzaklara bakar)

 

Sevudetto ve Yukaina biraz daha takıldıktan sonra ayrıldılar. Ondan sonra Sevudetto ve Yukaina buluşmaya devam ettiler. İkisi de çok eğleniyordu ve Sevudetto yavaş yavaş Yukaina’dan hoşlandığını fark etmeye başladı. Onun için bu bir sorundu, çünkü bir daha kimseyi sevmek istemiyordu, bir daha birisi tarafından reddedilmek istemiyordu. Karmaşık duygular içerisindeydi, Yukaina’dan hoşlanıyordu ama bunu istemiyordu ve inkâr etmeye çalışıyordu. Bu konuyu yakın arkadaşı Yoshito’ya danışmaya karar verdi ve buluşmak üzere Yoshito’ya mesaj attı.

Sevudetto ve Yoshito buluşurlar.

Yoshito – “Selam, ne yaptın?”

Sevudetto – “Ne yapayım işte üniversite falan koşuşturuyorum, sen ne yaptın?”

Yoshito – “Bende de aynı şeyler. Yakında mezun olacaksın kurtulursun artık üniversite işlerinden.” (Gülümser) (Yoshito ve Sevudetto aynı yaşta olmalarına rağmen Yoshito daha geç mezun olacaktır. Bunun sebebi ise ilk baş başladığı bölümü sevmediği için tekrar sınavlara hazırlanıp farklı bir bölüme geçmiştir.)

Sevudetto – “Ah, evet üniversite bitecek ama farklı farklı şeyler başlayacak. Sorumluluk gitgide artıyor ve yavaş yavaş büyüdüğünü hissediyor insan.”

Yoshito – “Evet birde evlenme işleri falan olacak, gerçi senin böyle bir derdin yok, değil mi?” (Güler)

Sevudetto – “Aslında seni bununla ilgili bir mevzu için çağırdım.”

Yoshito – (Biraz şaşırır) “Ne? Gerçekten mi? Gerçi belliydi hal ve hareketlerinden bir şeyler olduğu.”

Sevudetto – “Nasıl yani? Ne varmış hal ve hareketlerimde?”

Yoshito – “Çok değiştin, daha enerjiksin, kendine bakmaya başlamışsın. Mesela saçlarını falan taramaya başladın bu hiç senlik bir hareket değil. Bahset bakalım, kim bu kız? Geçen gördüğüm kız mı? Birde bana alakası yok diye kızıyordun.”

Sevudetto – “Yani, istemeden hayatıma çok ani girdi. Çok kararsızım bu konuda, ne yapacağımı bilemiyorum bende seninle öyle bir konuşmak istedim.” Aslında Yoshito ile bu tarz konuları konuşmayı sevmiyorum ama başka konuşup danışabileceğim kimsem de yok.

Yoshito – “Gel bir yere oturalım sonra anlatırsın olayları.”

Sevudetto ve Yoshito hep gittikleri kafeye giderek oturdular.

Yoshito – “Peki olay ne? Anlat bakalım, dinliyorum seni.”

Sevudetto – “Yukaina tarafından hızlıca çekildiğimi düşünüyorum. İster istemez onun eksenine girdim ama bundan tam hoşnut değilim. Nasıl desem tam bilmiyorum, onunlayken mutluyum ve gerçekten iyi bir kız ama bir yandan da böyle bir şey istemiyorum. Kafam karışıyor, kendimle çelişiyorum.”

Yoshito – “Peki neden böyle bir şey istemediğini düşünüyorsun? Sonuçta asıl önemli olan senin sevip sevmemen, öyle değil mi?

Sevudetto – “Haklısın ama sevmekten korkuyorum. Daha önce 2 kere reddedildiğimi biliyorsun bundan dolayı bir daha sevmek, yine reddedilmek istemiyorum.”

Yoshito – “Peki bir şey demeden seni neden reddeceğini düşünüyorsun ki?”

Sevudetto – “Hissediyorum diyebilirim.” Bunu Yoshito’ya söylemezdim ama Yukaina’nın kalbinin kapalı olduğunu anlayabiliyordum. Kendisi hiç öyle değilmiş gibi göstersede, onunla aynı olduğumuz için biliyorum. İkimizin de kendimize has kırılmalarımız var. İkimiz de yanlış kişileri seçmiştik. Doğru, ne o uğruna bekleyebileceği birisini bulabildi, ne de ben uğruna koşabileceğim. İkimiz de bu şeylerden önce karşılaşsaydık belki de daha iyi olurdu ama şu an ikimizin de kalbi kapalı. Ben görebiliyordum, sıcak gibi hissettirsede, o soğuk duvarı. Bunu Yoshito anlayamazdı onun için anlatamam ona.

Yoshito – “Kimsenin ne düşündüğünü hissedemezsin. Bak olayları biraz daha akışına bırakmaya çalış kendi içinde ki soru işaretlerini cevapla yavaş yavaş. Zaten zaman içerisinde her şey hallolur bence. Sırf daha önce yaşadıkların yüzünden yine aynısını yaşayacağını düşünemezsin.”

Sevudetto – “Dediğin gibi biraz daha zamana bırakmak lazım belki de.” Gerçekten de neden bu konuyu Yoshito ile konuştum ki? Dediklerini zaten bende biliyorum ama ne hissettiğimi anlayamazsın. Bazı yaşanan şeylerden sonra kendini basit sözcüklerle kandıramıyorsun. Her ne kadar bu kişi farklı desem de içimden bir ses hep beni korkutacak ve bunun için yapabileceğim bir şey yok. Bazı şeyler bu kadar basit olmuyor.

Sevudetto konuyu değiştirir ve Yoshito ile farklı şeylerden konuşmaya başlarlar. Konuştukları bir ara Yukaina’dan Sevudetto’ya bir mesaj gelir. Müsait olup olmadığını soruyordur.

Yoshito – “Ne oldu, kimden mesaj gelmiş?”

Sevudetto – “Yukaina’dan, müsait misin diye soruyor ama seninle takıldığımı söyleyeceğim”

Yoshito – (Sinsice güler) “Yok yok, hiç öyle bir şey deme bende kalkıp gideyim. Hadi göreyim bakayım seni.”

Sevudetto – “Boş ver gel takılalım işte, başka bir zaman buluşurum gene.”

Bölüm 5 (Final Bölüm): Her Şeyin Sonu Ve Hiçliğin Başlangıcı

Spoiler

Yoshito hiç dinlemeden toparlanır gider, Sevudetto ise artık yapacağı bir şey olmadığı için olumlu yanıt verir Yukaina’ya. Sonrasında Sevudetto ve Yukaina buluşup bir yere otururlar ve konuşmaya başlarlar. Konu gene dönüp dolaşıp aşk muhabbetine döner.

Yukaina – “Bir şeyi merak ettim, seni reddeden kızlar neden reddetmiş biliyor musun?”

Sevudetto – “Maalesef, sorduğumda ise cevap vermediler. Nedenini hiç bilmeden yaşıyorum”

Yukaina – “Peki sen neden onları sevdin?”

Sevudetto – “Belli bir nedeni yok”

Yukaina – (Şaşırır) “Nasıl yani?”

Sevudetto – “Sevmek için bir neden ihtiyacım olduğunu hiç düşünmedim. Sadece o kişiyi sevdiğimi hissettim. Nedenini birkaç kez düşünmeye çalışsam da bir sonuç bulamadım kendi içimde. Sadece gönlüm seviyordu bende onu takip ediyordum. Biliyorum kulağa biraz garip geliyor ama durum böyle, özel bir nedenim yoktu onları severken.”

Yukaina – “Yok kulağa garip gelmiyor ne demek istediğini az çok anlıyorum. Sonuçta birini sevdiğinde artık her şeyini sevmeye başlarsın bu yüzden illa şu yönünü seviyorum diye bir şey diyemezsin.”

Sevudetto – “Bir nedenden ötürü seven bir nedenden ötürü soğur ama nedensiz sevenlerin aşkı asla sönmez.”

Yukaina – “Arada bir iyi şeyler söylüyorsun ha, nereden buluyorsun bunları?” (Gülümser)

Sevudetto – “Uzun süre platonik olarak birini sevince sadece böyle şeyler düşünebiliyorsun.” (Hafif göğsünü kabartarak) “Bu konularda uzman sayılırım.”

Yukaina – “Hemen de havalara girermiş, birde kendimi böyle şeylere kapattım falan diyorsun. Biraz benim gibi cesur ol.”

Sevudetto – “Sende benim gibi değil misin?”

Yukaina – “Ne demek istiyorsun?”

Sevudetto – “Her şeyi atlatmış, bir şeyden etkilenmemiş gibi davranıyorsun ama bu yalan değil mi?”

Yukaina – “Yani hiç etkilenmedim dersem yalan olur sonuçta aldatıldım ve bir süre kendime gelemedim onun haricinde bir sıkıntı yok benim için.”

Sevudetto – “Sıkıntı yok diyorsun ama hissedebiliyorum, kalbinin etrafında ki o büyük duvarı. Nasıl istersen öyle davranabilirsin ama bana böyle hiçbir şey yokmuş gibi davranma. İkimiz de aynıyız, ne kadar inkâr etsen de biliyorum diyebilirim.”

Yukaina – (Kızmaya başlar) “Peki öyle olsa ne değişecek? Bunu bilince mutlu mu olacaksın?”

Sevudetto – “Bir nevi mutlu olacağım diyebilirim. Çünkü ben yanında rahat olabildiğim kişilerle takılmayı seviyorum ama sen bana karşı rahat ve dürüst olmazsan bunu yapamam. Bazı şeyleri söylemek zorunda değilsin tabii ki ama ben seni böyle gördükçe rahat edemiyorum. Her ne kadar konuşsakta aramızda hiçbir şey olmuyormuş gibi hissediyorum. Sanki sürekli yeni biriyle karşılaşmışımda ayak üstü muhabbet edip bir daha birbirimizi görmeyecekmişiz gibi bir his. Neden böyle yapıyorsun?”

Yukaina – (Hafiften gözleri dolar ve dudağını ısırdığından dudağı hafifçe kanamaya başlar) “Nasıl rahat edebilirim ki, bana sadece kız olduğum için yanaşmaya çalışan erkekler oldu. Onların gözünde benim bir değerim yoktu sadece kız olmamla ilgileniyorlardı. Sonra birdenbire karşıma çıkıyorsun ve sanki duymak istediğim şeylere hazırlanıp öyle konuşuyormuşsun gibi. Nasıl birine öyle bir anda güvenebilirim ki? Ne yapmamı bekliyordun?”

Sevudetto – “Bir şey yapmanı beklemiyorum sadece dürüst olmanı istiyorum. Dediğim gibi ikimiz aynıyız, bana da sanki duymak istediğim şeyleri söylüyormuşsun gibi geliyor sadece. Benim de öyle bir anda sana güvenesim gelmiyor ama bu böyle sürdükçe sadece ikimiz de acı çekecekmişiz gibi hissediyorum. Birlikte olan iki yabancı gibiyiz sürekli.”

Yukaina – (Bağırmaya başlar) “İkimiz aynıysak ne olmuş, gerçekleri bilince ne değişecek. Umarım her şeyi öğrendiğin için mutlusundur.” (Çantasını alıp gider)

Sevudetto – “Hey, Yukaina…” Hiçbir şey söyleyemiyorum, sanırım ilk defa böyle bir halini gördüm. Neşeli, enerjik hali bir anda uzaklaşmış ve her an saldırmaya hazır, aynı zamanda çok duygusal gibi duruyordu. Neden böyle bir tepki verdi ki acaba? Sadece ikimiz arasında ki duvarı kaldırmak birbirimizi daha iyi tanımak istemiştim. Neyse artık, ne yapıyorsa yapsın benim umurumda değil zaten.

 

Tartışmadan sonra ki günün gecesinde:

Sevudetto – Aslında sadece birbirimize yakın olmak istedim. ‘Umarım her şeyi öğrendiğin için mutlusundur’ bu laftan sonra nasıl mutlu olabilirim. Sanırım bir yandan içim onun da benim gibi olmasını istiyordu, bunun için bir anda böyle konuştum. O da benim gibiyse kendimi kendime haklı çıkarabilirdim. Bir yandan da ona daha yakın olmak, tamamen bana güvenmesini istiyordum. Yoshito’nun dediği gibi olayları akışına bıraksam daha mı iyi olurdu bilemiyorum. İçimde daha fazla büyümeden söylemek daha iyi olmuştur herhalde. Onu sevsem bile onun beni sevmemesinden korkuyorum, eğer o da beni sevmezse ne yapacağımı bilmiyorum. O kadar alışmıştım ki karanlıkta durmaya, niye bir anda göğe yükselip parlamaya başladın ki? Şimdi senden vazgeçemem, sana söylesem bir dert, söylemesem bir dert. Hangisi ile yaşayacağımı seçemiyorum. O kadar güzelsin ki artık senden başka bir şey düşünemiyorum. Gerçekten de dünyada ki en güzel şeysin sen ve seni böyle görmem de kesinlikle seni sevdiğimin bir kanıtı. Çünkü bir kişiyi sevmeye başlarsan o kişi sana güzel gözükmeye başlar. Hiçbir insan ailesine benim ailem çirkin diyebilir mi? Onun gibi güzellik sevgi ile doğru orantılıdır, eğer seni dünyanın en güzeli olarak görüyorsam seni seviyorum demektir. Kafam yine çok karıştı, böyle duygular beslerken aramızın daha da açılması beni iyice korkutuyor.

Tamamdır kararımı verdim. Yarın arayıp konuşacağım ve buluşmak istediğimi söyleyeceğim. Artık ne olursa olsun umursamıyorum, eğer küçükte olsa bir ihtimal varsa ona tutunmak istiyorum.

Ertesi gün Yukaina’yı arar ve Yukaina telefonu açar.

Sevudetto – (Biraz heyecanlı ve titrek bir sesle) “Selam, nasılsın?”

Yukaina – “İyiyim sen nasılsın?”

Sevudetto – “Bende iyiyim, şey geçen gün hakkında kusura bakma.”

Yukaina – “Senin yaptığın bir şey yok, aslında bir nevi haklı olduğun için sinirlendim bir an, sadece kabul etmek istemedim.”

Sevudetto – “Merak etme bende dert etmiyorum.”

Hafif bir sessizlik olur.

Yukaina – (Hafiften güler) “Biraz garip bir durum oldu şu an.”

Sevudetto – (Gülümser) “Evet bende duraksadım bir an. Neyse aramızda ki bu garip durumu atlattığımıza göre buluşalım mı? Hem sana söylemek istediğim bir şey var.”

Yukaina – “Ne söylemek istiyorsun?”

Sevudetto – “Telefonda söyleyemem buluşunca söylerim.”

Yukaina – “İlla merakta bırakacaksın insanı. Tamam birazdan hazırlanıp çıkıyorum.”

Sevudetto – “Tamamdır, çıkınca mesaj atarsın. O zaman görüşürüz.”

Yukaina – “Bu arada teşekkür ederim aradığın için. Aslında bende aramak istiyordum ama kızgınsındır diye korkuyordum.”

Sevudetto – “Endişelenme bu tarz şeyler için. Bende senin kızgın olmadığına sevindim. Hadi görüşürüz.”

Yukaina – “Haklısın, tamam o zaman görüşürüz.” (Telefonu kapatır.)

Sevudetto’ya bir rahatlama geldi ve yatağına uzandı. Gözleri duvarda asılı olan tabloya kayar.

Sevudetto – Merak ediyorum da acaba gerçekten de adam prensese ulaşabildi mi? Kendimi kapatmışken adamın başarısız olmasını istiyordum garip bir şekilde, neden böyle düşünüyordum ki acaba? Ben bu kadar bencil miydim? Ben mutsuzsam o adam da mutlu olmasın diye mi düşünüyordum? (Hafiften gülümser) Nedense adamdan özür dilemek zorundaymışım gibi hissediyorum bu düşündüğüm şeyler yüzünden ama merak etme bende senin prensese ulaştığın bir sonu hayal etmek istiyorum, daha doğrusu buna inanmak istiyorum. Umarım ulaşmışsındır ve mutlu olmuşsunuzdur. Umarım bende ulaşırım ve mutlu olurum.

Yukaina’nın mesaj atması üzerine Sevudetto yola çıkmıştı. Her türlü duyguyu yaşıyordu, heyecan, korku, mutluluk, hüzün… her şey çok karmaşıktı şu an. Biraz sonra her şey belli olacaktı.

Sevudetto buluşma yerine gelmesine rağmen Yukaina hala gelmemişti, normalde bu kadar gecikmezdi ve evden çıkarken mesaj atmıştı zaten. Arayıp rahatsız etmekte istemiyordu ama bir yandan da merak ediyordu. Biraz daha bekledikten sonra aramaya karar verdi. Telefon biraz çaldıktan sonra açıldı ve tanımadığı bir ses geldi.

Yukaina’nın telefonu – “Merhaba.”

Sevudetto – “Merhaba, siz kimsiniz?”

Yukaina’nın telefonu – “Bu numaranın ailesinden falan mısınız?”

Sevudetto – “Hayır sadece arkadaşıyım, ne oldu?”

Yukaina’nın telefonu – “Telefonun sahibi kaza geçirdi şu an ambulans ile hastaneye götürmeye çalışıyorlar. Eğer ailesini tanıyorsanız haber verebilir misiniz?”

Sevudetto – “Ne?” (Biraz duraksar) “Maalesef ailesini tanımıyorum ama telefonunda şifre yoktu oradan ulaşabilirsiniz.”

Yukaina’nın telefonu – “Teşekkürler.”

Sevudetto şaşkına dönmüştü. Uzun bir süre boyunca ne yapması gerektiğini düşündü. En sonunda şoku üstünden attı ve hastaneye gitmeye kara verdi. Bir taksi tutup hemen hastaneye gitti. Danışmana yoğun bakım merkezinin yerini sordu ve oraya doğru yöneldi. Yoğun bakım merkezine vardığında bir kadın ve adam gördü. Kadın Yukaina’yı andırıyordu. Muhtemelen bu kişiler Yukaina’nın ailesiydi. Bir şeyler söylemek istedi ama söyleyemedi. Çaresizce orada bekliyordu. Zaten ne diyebilirdi ki? Bütün hepsi kendi suçuydu, onu dışarıya kendisi çağırmıştı. Ne yapacağını bilmiyordu. Tam o sırada içeriden bir hemşire çıktı.

Hemşire – “Maalesef durumu çok kritik. Elimizden geleni yapıyoruz ama çok kötü yaralanmış. Hayati tehlikesi hala devam ediyor. Çok kan kaybetmiş, kan grubu…”

Sevudetto sesiz bir şekilde hastaneden çıkar ve koşmaya başlar. Aklından aynı anda birçok düşünce geçmektedir.

Sevudetto – Nasıl durumu çok kritik? Böyle bir şey olamaz, kabul edemem. Kahretsin, ben ne yapıyorum. Birini sevince illa böyle mi olması gerekiyordu? Neden böyle olmak zorundaydı ki? Kahretsin, eğer daha önceden söyleseydim her şey daha farklı olurdu. Boş yere gurur yapmayıp hemen konuşmalıydım. KAHRETSİN, eğer hiç sevmeseydim bunların hiçbiri olmayacaktı. Neden, Neden, NEDEN? Ne yapmam gerekiyor söylesene Yukaina. Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim. Seni sevdiğim için, seni çağırdığım için, hayatına girdiğim için özür dilerim. Böyle olmaması gerekiyordu, eğer sana bir şey olursa benin ne yapmam gerekiyor. Lütfen uyan ve bir şeyler söyle Yukaina, iyiyim de, endişelenme de, kalk ve bir şeyler söyle.

Sevudetto hem ağlıyordu hem koşuyordu. Arada birkaç insana çarpıyordu ve arkasından birilerinin bağırdığını ve kimilerinin de şaşkın gözlerle ona baktığını hissediyordu ama hiçbirini önemsemiyordu. Sadece koşmaya devam ediyordu, nereye varacağını bilmeden koşuyordu, ne kadar koşacağını bilmeden koşuyordu. Koştukça düşünüyor, düşündükçe koşuyordu. Koştukça yavaş yavaş diğer düşüncelerinden arınıyordu ve en son sadece bunları düşünüyordu:

Sevudetto – Söylesene Yukaina, bir damla bile olsa sevgim sana ulaştı mı? Beni bekler misin, dünyanın öbür ucunda, kiraz çiçeklerinin altında, şimdiden sonsuza?

 

Bu düşüncelerle birlikte sadece koşmaya devam etti. Acaba ne zamana kadar koşacaktı? Belki bahara kadar belki de sonsuza kadar.

--SON--

 

İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Çok güzeldi ellerine sağlık. Okuduğunda ilham veren, okuyana bir şeyler katan hikayeleri severim. Açıkçası anime forumunda okuyacağım bir yazıyı bu kadar beğeneceğimi düşünmemiştim. Eksikleri var elbette ama severek okudum. Teşekkürler. 

 

Diğer FF'ları okumadım ama bu iyi puan alacakmış gibi görünüyor. :D 

İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

heymely, 30.06.2020 - 18:51 tarihinde yazdı:

Düzenlenme zamanında da şimdi de okurken aynı tadı veriyor. Tebrikler. :admire-onion-head-emoticon:

Yardımlarınız için çok sağolun :) İyi ki varsınız :D Yalnız bir şey fark ettim, ben hikayeyi hiç baştan sona okumamışım :D 

İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Gallardo, 19 dakika önce tarihinde yazdı:
  İçeriği Gizle

Olum niye böyle bir yerde bitiriyorsun. Mazoşist misin sen?

 

Spoiler

Buna şey deniyor ya yazar tembelliği :D Şaka maka normalde aklımda belli bir son vardı ama en sonunda herkesin kendi hayal dünyasına bırakmayı tercih ettim :) 

 

İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

MikasaTheNoFace, 7 saat önce tarihinde yazdı:

Gerçekten çok güzel olmuş. Eline emeğine sağlık. Ne kadar çok hata yapmışım onu farkettim FF de. Gerçekten başarılısın başarılarının devamını dilerim.

Seninkinin son hali de gayet güzeldi :) Mesela sen benim cesaret edemediğim şeyleri yapmışsın onlar hoşuma gitmişti :D Örnek olarak; "Baka, Yukineeğh" gibi tabirler :D

İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Sohbete katıl

You are posting as a guest. Bir hesabın varsa, hesabınla göndermek için şimdi oturum aç.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Misafir
Bu konuya yanıt ver...

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı.   Restore formatting

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Editör içeriğini temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

  • Konuyu Görüntüleyenler   0 üye

    • Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli bilgi

Forum kurallarımızı okudunuz mu? Forum Kuralları.