Jump to content

Bahardan Sonra[FF] 1 bölüm 30.06.2020 bitti


Önerilen İletiler

Bahardan Sonra [Shigatsu wa kimi no Uso]

Spoiler

Aslında o günleri oldukça iyi hatırlıyorum. Her şeyin notalar gibi siyah ve beyaza büründüğü, ardından o güzel seslerin  denizin dibine gömülüp yok olduğu o günler; uzun süre önce değilmişçesine hafızama kazınmış durumda. Yıllar oldu ancak hâlâ o basıncı kulaklarımda duyumsuyor, o renksizliğin verdiği hüznü hissedebiliyorum. O günlerin acısı hâlâ sürdüğü için değil, hayır, bunları hatırlıyorum çünkü bu duygular beni onunla tanıştıran, ona yaklaştıran ve onun tarafından yok edilen duygular.

Evet, ben –Kousei Arima- hala Kaori Miyazono’yu hatırlıyorum.

Onun gelişiyle renklerin hayatımı sel gibi basıp taştığı, istediğim ya da istemediğim hayatımın her köşesinin parıl parıl parladığı o bahar artık bir yaşam ötemde. Ne demişti Tsubaki: “Ne biçim gençsin sen? Gözlerinin feri sönmüş! Gözlerin bu yaşlarda pırıl pırıl olmalı! Pırıl pırıl! ” Haklıydı. Nasıl bir gençlikti o öyle? Piyano olmadan, sesler olmadan, renkler olmadan, Kaori olmadan… Ama sonrası öyle değildi. Kaori’den sonra… Kaori’den sonra diye bir şey olmadı. Her piyano çalışımda renkler oradaydı, sesler oradaydı, Tsubaki izliyordu ve Kaori…

Kaori yanımdaydı. Ellerim ne zaman notalara dokunsa onu duyabiliyordum. Ben de daha fazla çaldım. Durmadan o kemana, bu dünyada eşlik edebilecek tek kişi olabilmek için çaldım.  İnsanlar daha iyi çaldığımı söyledi. Her seferinde daha iyi oluyormuşum. Ama ben asla bunu fark edemedim. Çünkü ne zaman piyanonun önüne otursam onu dinlemek için oturuyordum.

Ona eşlik etmeliydim ki benim için çalabilsin.

Sanki benimle büyüyor gibiydi. Her notada daha farklı, belki daha hayal hatta daha unutulup silikleşmiş ama daha yakın...

“Bana eşlik etmeyi bırakma olur mu? Çünkü artık piyano olmadan, kemanını duymadan renkleri görmeye devam edemem sanıyorum. Artık genç değilim, biliyorsun.”

Sonunda annemin isteği yerine geldi. Artık Avrupa’da ünlü bir piyanistim. Hatta piyanisttim demeliyim galiba, nasıl olsa bu benim emekli olmadan önceki  son performansım.

Emi burada, benden sonra o çalacak. Benim çalmaya devam etmem onun yeni bir hedef belirlemesine yardım etti. Lisede yarışmalarda çalmaya devam ettik. Bazen o kazanırdı, bazen ben, bazense Takeshi. Ve ben yavaş yavaş hayatın ne kadar eğlenceli olduğunu daha iyi anlamaya başladım. Hayat güzeldi. Kazanıyor, kaybediyor ve yaşıyordum. En ilginci ise yaşadığımı hissediyordum. Hayat, renklerin  ve seslerin tonlarını gözümün önünde harmanlıyordu. Bazen ,çok nadir olsa da, bir melodi duyarım: Sanki bana gittiği yerden şarkılar söyler.

Takeshi ve Nagi bugün burada değil. Japonya’da bir programları varmış. Bu akşam geri döndüğümüzde kesinlikle buluşmalıymışız. Sonuçta benim son performansımmış. Yani… Onlar öyle karar verdiler.

Watari de bugün için izin aldı. Uzun zamandır görüşmemiştik. Onun işleri ve benimkiler üniversiteden sonra asla uyuşmadı. Bugün beni son kez sahnede görmek istediğini söyledi. Bunu söylerken gülüyordu ama çalışımı, Kaori’ye eşlik etmemi daha fazla duymak istediğinden eminim. Ne de olsa, o her zamanki Watari.

Tsubaki hep olduğu yerde,  en ön sırada. Seyircilerin arasından gözlerinin nasıl parladığını hissedebiliyorum. Dediğini yaptı koruyucu meleğim oldu ve bir yaşamı onunla eskittik. Farklı şehirlerde ama her daim birlikte. Mavi, yeşil, sarı, mor… Bugün salon renklerle dolup  taşıyor. Öyle ki bir süredir tuşları göremediğimi şu an fark ediyorum. Hem bugün Kaori de çok güzel, sesler her zamankinden daha berrak: Çok daha yakından geliyor gibi.  Bugün özel bir gün mü? Doğru ya… Tsubaki’nin son gösteriyi düzenlemek istemesi sadece benim için değildi. Kaori’ye teşekkür etmek istemiş olmalı.

“Bugün o gün, değil mi? Bu parça aynı parça, değil mi? Sahi bunu son çalışımızda yanımda mıydın gerçekten, Kaori? Yoksa o gün çoktan kemanın sahipsiz kalmış mıydı?”

Müzik sayesinde yeni insanlarla tanışmayı sürdürdüm. Rakiplerim, arkadaşlarım…

“Hayat gerçekten senin yaşamana değecek kadar eğlenceliydi. Oysa sen giderken bile hayattan alabileceğin her şeyi götürmüş gibiydin. Ve ben burada önümü aydınlatsın diye bıraktığın yıldızlarla kaldım.”

Kaori’nin kemanı indirdiğini hissediyorum. Bu akşamki performansımın sonu. Sahnede olacak son performansım.

“Seninle tekrar çalabilecek miyim ki?”

Alkışları duyabiliyorum. Tanıdığım çoğu insan burada: Uzun hayatımın kazandırdığı arkadaşlıklar... Geride bırakılmış hissetmiyorum.

“Hatta bana eğlenmeyi öğrettiğin için teşekkür ederim.”

Parmaklarımı pianodan çekiyorum. Ama ağırlaşmışlar gibi. Kafamda notalar hâlâ yankılanıyor. Performansın bittiğine o kadar eminim ki… Kaori, bu gördüğüm gerçekten o mu?

“Yaşlanmışsın…”

O, sıcak ve şimdi bana ellerini uzatıyor. Ellerine dokunuyorum. Kemanın oluşturduğu nasırları hissediyorum. Gerçek olamayacak kadar gerçek.

“Yaşamanı izlemek ölümü en değerli kılan şeydi.” diyor. Onu özlediğimden başka bir şey düşünemiyorum.

Tsubaki’nin bağırışını duyuyorum. Ama o da bunu hissetmişti. Bütün performans boyunca neden ağlamış olabilir ki başka?

Bugün Kaori’nin ölüm yıl dönümü.

Tsubaki bir kez daha sesleniyor. Etraf kalabalık gibi ama kimseyi göremiyorum.

Üzgünüm Tsubaki, dostum, bana bir ömür verdin ama ben bir ömür yanında olamayacağım. Benim gibi siyah beyaz bir insan sayenizde bir gökkuşağına aşık oldu. Gökkuşağını yaşadı. Gökkuşağı oldu.

Beraber yıldızlara bakıyoruz. Bizim için parlıyorlar.

“Şarkılarını duyuyor musun?”

Duyuyorum… Yeni bir bahar geliyor….

 

İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

  • 2 hafta sonra...
Ari01, 01.07.2020 - 00:30 tarihinde yazdı:

Merhaba, çok tatlı ve biraz da - anime dolayısıyla- hüzünlendirici olmuş ellerine sağlık. Daha bugün Your Lie in April' in nostaljisini yapmıştım, anlatımın adeta gözümde o nisan havasını canlandırdı diyebilirim. 

 

AndaAtsushi, 01.07.2020 - 18:19 tarihinde yazdı:

Kısa ve öz, az yazıp çok hissettirmişsin. Okumayı seven birisi olduğun belli oluyor, cümlelerin, sözcükleri kullanış şeklin çok etkileyici. Seçtiğin anime de yakışmış anlatım şekline :) Okuması büyük keyifti , teşekkürler.

:3 :3 mutlu oldum

İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Eski bir dostu selamlar gibi hissettim. Kimi no uso benim için çok çok çok özel bir animedir. Hiçbir 2d karakterine bu kadar empati duymadım. Kousei Arima benim için eski bir dost gibi. Bu yüzden finalini bir türlü kabullenemedim. Bu arada seçtiğin cümleler içime dokundu sanırım ben de Arima olsam böyle selamlardım Kaori'yi...

 

Sadece imla ve yazım hatalarını düzeltmeni tavsiye ediyorum.

 

Başarılar. Yüreğine, duygularına, hayal gücüne sağlık...

İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Sohbete katıl

You are posting as a guest. Bir hesabın varsa, hesabınla göndermek için şimdi oturum aç.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Misafir
Bu konuya yanıt ver...

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı.   Restore formatting

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Editör içeriğini temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

  • Konuyu Görüntüleyenler   0 üye

    • Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli bilgi

Forum kurallarımızı okudunuz mu? Forum Kuralları.