Jump to content

Pandora Poisa Kasaimura Bölüm 08/80 "Pandora'nın Bir Günü"


agg1401

Önerilen İletiler

Ishigawa no Paradaisu Manshon

Saat: 17:00

Japonya

Pandora şaşırır, karşısında beklentilerini aşan birisi var. Bunu da dile getirir.

- Ayhan-san, demek sen sıradan ama iyi niyetli birisin.

Ayhan bu cümleleri duyunca çok şaşırır ama sevinerek;

- Evet Pandora.

Amigo bu sefer kendini tutamaz ve;

- Pandora, bir tanecik sevgilim.

Ayhan kendini tutamaz ve güler. Amigo bunları dediği için yüzü kızarır. Ai ise Ayhan'a bakarak;

- Sen nasıl bir insansın? Arkadaşın aşkını ilan ederken, sen gülüyorsun.

Ayhan'ın gülmesi biter ve Ai'a bakarak;

- Şey, (utanır) eşinin patlatacağı yerin adını söylesem iftira atmadığıma inanır mısın?

Ai sinirli ama şaşkın bir ifadeyle bürünerek;

- E-evet. Fakat, (yüzü kızarır) yalan söylersen burada seni döverim.

Amigo kendine gelir ve yüzünü Ayhan ve Ai ikilisine çevirir. Ayhan;

- Tamam Ai-san. Eşinin patlatacağı mekan burasıydı.

Hoshi bunu duyunca şok olur ve Ayhan'a yaklaşarak;

- Seni tutukluyorum.

Ai şok olur ve Amigo şaşırır ve;

Oha.

Ayhan sağ elini kaldırarak;

- İspat etmem için izin verin.

Pandora sakince;

- Varisimi tutuklayacak kişiyi bu Dünyadan silerim.

Ayhan şaşırır.

- Tehdite gel.

Hoshi sakinleşir ama ölümcül bir bakışı atmadan da geçemez.

- Tamam.

Ayhan arabaya doğru yönelir ve sol eliyle sol cebine gider ve oradan anahtarı alır. Bagajı açar oradan koyu mavi renge sahip çantayı alır. Daha sonra bagajın kapağını kapatır. Daha sonra mekana geri gelir. Çantayı açar ve Türkçe diline sahip, tüm evrakları koyarak;

- Pandora, Türkçe biliyor musun? (Japonca)

O sırada Number Home Race'ın önüne bir ambulans gelir ve Qa yaralıdır. Doktorlar araçtan iner onun yanına yaklaşır. Daha sonra sedyeye sakin ama dikkatli bir şekilde yatırırlar. Oradaki tüm herkes ambulansa binip, en yakın hastaneye giderler.

Ba sinirli;

- Ne yani Japon cadısı, bizi nasıl eker?

Ak sinirli;

- Sence, bir insan Japonsa bizi her zaman eker.

Ma sinirlenir.

- Bende Japonum, sabrımı taşımayın. Qa baba, o kıza silahı doğrultmasaydı. Bunlar yaşanmaz idi.

Ak bağırarak;

- Senin gerçek adın ne cadı?

Ma bağırır.

- Durdurun şu arabayı.

Pandora şaşırır.

- Bilmiyorum Ayhan-senpai. (Japonca)

Ayhan sakinleşir ve Hoshi'ye yaklaşır.

- Hoshi-san, Pandora bir dili nasıl öğreniyor?

Hoshi sağ elinin baş parmağıyla Pandora'nın önündeki masayı işaret eder.

- O kağıdı al, Türkçe alfabesini oraya yaz ama okunuşuyla birlikte.

Ayhan içinden bir öğretmen olmadığım kalmıştı. Bu iç sesi Pandora duyar.

- Varisim, ben öğretmendim. Öğretmek güzeldir, böyle ön yargıyla yaklaşmamanı tavsiye ederim. (Japonca)

Ayhan şaşırır.

- Aklımızdan geçenleri okuyabiliyorsun yani. (Japonca)

Pandora sakince;

- Daha çok şaşıracaksın ama bugünlük çok şaşırdım demiştin, o yüzden sana çok yüklenmeyeceğim. (Japonca)

Ayhan alaycı ses tonuyla;

- He yav.

Ayhan daha sonra ciddileşir.

- Güzel.

Bunu dedikten sonra o masaya yaklaşarak Türkçe alfabesini yazmaya başlar.

- A (a), B (be), C (ce), Ç (çe), D (de), E (e), F (fe), G (ge), Ğ (yumuşak ge), H (he), I (ı), İ (i), J (je), K (ke), L (le), M (me), N (ne), O (o), Ö (ö), P (pe), R (re), S (se), T (te), U (u), Ü (ü), V (ve), Y (ye), Z (ze).

Yazdıktan sonra bu kağıdı Pandora'nın önüne koyar ve Ayhan, Hoshi'nin gözüne bakar ve eğil işareti yapar. Ayhan eğilir.

- Bu Türkçe alfabesidir. 29 harf var ve hepsinin okunuşlarını yazdım. Ayrıca yumuşak ge için bir not düşmek istiyorum. Bu harf genellikle okunmaz ama önceki harfi uzatma görevi görür. (Japonca)

Pandora kısa bir sessizliğin ardından Türkçe'yi söker ve ilk denemesini yapar.

- Merhaba Ayhan, ben Pandora. (Türkçe)

Ayhan şaşkınlığı atamaz ve;

- Yeter artık, bugün başka şaşırmak istemiyorum.

Pandora sakince;

- Bugünkü oyunlarda en iyi oynayan sendin Ayhan. Senin almanı bekliyordum ve o adamlara nedense sürekli kıl oluyordum ama o konuda haklıymışım. Qa ve elemanları artık durmayacaklar, ben ve sen (burada Ayhan'dan bahsediyor) ne yaparsak. Onları deli edecektir. O yüzden senin planını dinliyorum.

Ayhan ayağa kalkar ve sakince;

- Benim planım, Arahora ülkesine gitmek ve o prensesleri korumak olacak.

Ayhan arkasını dönerek ve çantadaki tüm evrakları Pandora'nın önüne koyar. Ayhan sakince;

- Bunları tarar mısın?

Pandora sakince verilen bir görevi yerine getirmek için tüm verileri taramaya başlar.

- Buradaki tüm bilgileri hafızama aktar.

- Verileri aktarınca güvenlik taramasını yap.

Tarama Sonucu: Güvenli.

- Buradaki güvenli veriler içinden Misaki Kara ait tüm verileri bul.

Tarama Sonucu: Bulundu

- Şimdi Misaki Kara'yı bul.

Tarama Görevi: Misaki Kara

- Bulundu

Yer: Tokyo'nun ortasında bir yer

Saat: Japonya yerel saat 18:00.

Kişinin niyeti taranıyor...

Misaki Kara;

- Kötü

Geçmişteki Kötülükleri;

- 10 kişiyi kasten yaralama,

- 20 mekanı yok etme ve 1 taneside hastane,

- 36 kişiyi öldürme,

- 4 kişi ile evlenme,

Ai ağlamaya başlar ve Ayhan;

- Pandora, görevi durdur.

Pandora bunu söylediği için ağlamaya başlar ve görevi durdurur. Ai ise zaten bunları duyduğu için dağılmış durumda ve Ai;

- Ayhan-san, sen canisin diyeceğim ama Misaki daha cani. Bu adamın gerçek uyruğunu öğrenebilir miyim?

Pandora varisine bakarak;

- Yapayım mı?

Ayhan sakince;

- Hayır, o bilgiyi de ben söyleyeyim. Kız çok fazla sarsıldı zaten. Bunu da açıklarsak, kız mahvolacak.

Pandora ağlamaya başlar.

Ai sakinleşmeye çalışır ama arayan Misaki'dir. Ai sağ elindeki çantanın içinden sol eliyle telefonunu çıkartır ve sol kulağına dayarak;

- Alo, bay melek görünümlü şeytan. Sen beni hep Ayhan'a karşı doldurdun. Şimdi seni Pandora'ya hapsetmemesi için, bana yalvar.

Ayhan yaklaşarak, Ai'nin sağ eliyle sol kulağından yavaşça alarak ve telefonun mikrofon düğmesine basar ve Ayhan;

- Seni sahte Japon, sen Japon bile değilsin. Kökenini araştırdım sana Waka Wamake Osia demem lazım. Seninde peşindeyim, sadece güvenlik anlamında firmalara zarar vermedin ve aynı zamanda başkalarına ait verileri kullanarak, insanları birbirlerine kışkırttın.

Waka bunları duyunca gülerek;

- Seni dahi. Beni çözdün ama Pandora senin kölen mi?

Pandora utanarak;

- Ne-ne-ne-ne, demeye çalışıyorsun.

Yumi sinirlenerek;

- Sana bir köle var, Qa Touka! Dilediğin gibi oyna.

Pandora şaşırır ama Ayhan güler. Ai sinirlenir. Daha sonra Ai;

- Sen ölüsün, sakın bir daha arama ve sorma beni.

Waka bu telefonu hızlıca kapatır.

Japonyanın bir yerinde;

Saat: 18:00

Ambulans durur ve Ma iner. Sonra sakince;

- Benim adım Hana Matsukaze.

Dedikten sonra oradan gider ama karşısında bir kanas görür ve hemen Hoshi'yi aramak için sağ elini sol cebine sokarak telefonunu alır ve hemen Hoshi'yi arar.

- Hoshi-san, ben Hana. Eski okul arkadaşın, sana bir ihbarda bulunacağım. Qa Touka'ya birisi suikast düzenleyecek.

Hoshi bunları duyunca;

- İvediyle, o mekanı bas ve o adamı oyala. Biz geliyoruz.

Hana o mekanın giriş kapısını bulur ama Waka'nın kör noktasından gitmesi gerekiyor. Bu yüzden Waka aşağısına bakmayı akıl edemeyeceği için, hem hızlı ve hemde sessiz bir şekilde içeri girer. Tüm apartmanın içini gezer ve 6. katına çıkınca;

- Seni buldum bay deli.

Waka kanası indirir ve hemen sağ elini sağ cebine sokar. Oradan bıçağını sağ eliyle çıkartır ve hemen Hana'ya saldırır.

Hana;

- Ben Çinli değilim ve benden ne istiyorsun? (İngilizce)

Waka bıçağı hızla Hana'ya doğru hedefler ve sağ eliyle hızla atar. Hana bunu görünce hemen eğilerek bıçak hızla duvara saplanır ve Waka;

- Git buradan bayan-mi. (mi saygı ekidir ve İngilizce konuşur)

Hana sinirlenir ve Waka'nın ayağına çelme takmak isterken, Waka zıplar ve Hana'nın yüzüne iki bacağıyla vurur. Hana vurulmanın şiddetiyle yere savrulur.

Waka sakince;

- Zaten ifşalandım, bir de seninle uğraşamam. Çekil git, yoksa seni şurada öldürüveririm.

Hana hemen ayıkır ve ayağa kalkar.

- Arkadaşım seni içeri tıkacak bir gün.

Waka güler ve Hana'ya yaklaşarak;

- Ölmemen için tanrına dua et.

Hana sakinleşir ve yere oturarak;

- Senin yaşaman için tanrına dua et.

Waka telefonundan bir izleme sinyali alır ve Hana'ya sol elini sol cebine götürür, silahı çıkartır. Waka sinirlenir;

- Sen mi saldın başıma polisi salak kadın? (İngilizce)

Hana sakinleşir ve güler. Sakinleşince;

- Dürüst olayım, o ambulansın içinde Qa Touka var. Ölmesi ve yaşaması umurumda değil ama senin ölmen benim umurumda.

Waka güler ve sakinleşince;

- Sonunda ana düşmanımdan saf olmayan birisi. Seni sevdim aslında ama eşim olacak kadın Qa Touka'dan emir aldı.

Hana sakince;

- Seninle işbirliği yapamam ama sana şunu diyeyim. Düşmanım olan Touka mafyası sadece senin değil, aynı zamanda Pandora'nın en yeni varisi de düşman.

Waka sakince;

- Buradan kaçalım.

Hana emir yağdırır gibi bakış atarak;

- Hop! Dur orada.

Sakince;

- Söyle bakalım, tam olarak sen ne istiyorsun?

Waka şaşırır ve bunu beklemiyordu. Cevap vermek yerine, Waka sol elindeki silahı yere atar, sol eliyle ve Hana'nın sağ elini tutarak oradan kaçarlar. Kaçma sırasında Waka;

- Adın ne senin?

Hana utanarak;

- Adım Hana Matsukaze. Senin adın ne?

Waka utanarak;

- Benim adımda Waka Wamake Osia'dır ama bana kısaca Waka-san de.

İkili oradan ivediyle uzaklaşırlar.

Ishigawa no Paradaisu Manshon

Saat: 18:30

Japonya

O sırada Ai ve Yumi'de Hoshi'nin arkasına düşer ve Hoshi onları görür;

- Ai ve Yumi-sama. Neden peşimden geliyorsunuz?

Ai mahvolmuş psikolojisinin etkisindedir ve Hoshi'ye ağlamamak için kendine tutarak ama bir yandan da oraya bayılmamak için ise Yumi'den destek alarak;

- Ha-na-san, ben-de gel-mek is-ti-yo-rum. (ağlamaya başlar)

Yumi, Ai'nin dayanamayacağını görür ve onu sırtına binmesi için önüne oturur. Ai'i sırtına alarak;

- Sırtımda dilediğin kadar ağla ama o lanet adamın önünde güçlen.

Hoshi sakinleşir.

- Ne desem beni dinlemeyeceksiniz nasıl olsa ama, ölürseniz ona ben karışmam.

Ai ve Hana seslerini çıkarmadan olay yerine giderler. Olay yerine varınca Waka ortalıkta yoktur.

Japonyanın bir yerlerinde

Saat: 19:20

Hoshi, Ai ve Yumi mekanı aramaya başlarlar ama bir şey bulamayınca, Hoshi sinirlenerek;

- Lanet olasıca Waka. Lanet olasıca Hana. Niye kaçtınız?

Ai sakinleşir ve;

- Şimdilik kaç bay sahtekar. Zamanın geldiğinde tıpış tıpış ayaklarınla Pandora'ya geleceksin.

Yumi mekanı telefonun ışığını açarak gezer ve bıçağı görür ve Yumi sakince;

- Hoshi-san, bir gelsene.

Hoshi oraya gelir ve bu bıçağı görmesini beklemiyordu. Ayrıca, bıçakta kan izi bile yok.

- Şaşırmadım desem yalan olur. Kaçan kişiler demek ki önce kavga etmişler ve sonra birlikte kaçmışlar.

Yumi sakince;

- Sanırım, kaçacak delik bulmuşlar ve biz gelmeden önce kaçmışlar.

Ai sinirlenir ve bağırarak;

- Kaçak Misugi ahmağı.

Yumi sakince Ai'nin yanına varır ve sağ eliyle beş kardeşi atarak;

- Ai, ağlamayı ve zırlamayı keser misin?

Hoshi sakince ikilinin yanına varır ve onlara;

- Binin buradan gidiyoruz.

Waka ve Hana ambulansı hızla takip etmek için Waka'nın Kamyoneti olan Bisuri Sukore Emo adlı arabaya binerler ve arabanın içinde gizli takip cihazı var ve istediği tüm kişileri rahatça takip ederler. Ambulans hastaneye doğru gider ve hastaneye varır. Mafya babasının yanında Ba ve Ak kalmıştır ve hepsi hastaneye girince, doktorlar o sedyeyi hemen ameliyat odasına götrürür. Doktorlar ameliyatını yaparken, o sırada Waka ve Hana hastanenin içine girerler.

Waka ve Hana bir hasta odasının olduğu yerin önüne çökerek üzülmüş numarası yaparlarken, plan yapmaya başlarlar. Waka sakince;

- Normalde ben tek kişiyimdir ve asla plan yapmam ama bugün ana düşmanımın iki önemli çocuklarını ele geçirebilirsem.

Hana, Waka'nın cümlesini devam ettirmek için keser.

- Çok fazla bilgiyi elde edersin ama bu sandığın da basit olacak. Silaha gerek yok, ellerimizle gafil avlayabiliriz.

Waka gülümseyerek.

- İşaretimi bekle ve çok uzaklaşma ama sakın göze de batma.

Hana sakince;

- Anladım.

İkili biraz aralarına mesafe açarak hedeflerine yaklaşırlar. Hedefleri ameliyatın önüne gider ve onları takip etmeye devam eder. Waka bağırır;

- Şimdi.

Waka hızla Ba'nın önüne atlar ve iki elini sol eliyle tutar. O sırada Hana hızla Ak'ın önüne atlar ve iki elini sağ eliyle tutar.

Waka ve Hana sinirli bakış atarak;

- Oyun bitti çocuklar.

Ak ve Ba sinirlenerek;

- Bırakın, elimi.

Waka sol eliyle Ba'nın iki elini yukarıya çeker ve Ba;

- Aaaaaaaaaaaaaah!

Hana sağ eliyle Ak'ın iki elini yukarıya çeker ve Ak;

- Aaaaaaaaaaaaaah!

Waka ve Hana yaptıklarına psikopatça güler.

- Ahahahahahah.

O sırada Qa Touka'nın ameliyatı biter ve hemşireler odasına götürür. Waka ve Hana o ikilinin ellerini bırakmadan onları da sürükleyerek o odaya götürür ve içeride ikiliyi atar. Hana;

- Waka-san, sen içeride dur, bunlar kaçmak için plan yapabilirler. Bende kapı önünde durup, sensiz sıkılayım.

Waka güler;

- İkimiz bunları rehin aldık, bundan başka ne tür eğlence olur ki?

Waka sol cebiden sol eliyle bantı çıkartarak, Ba'yı yere oturtarak mumya misali bantlar. Daha sonra o Hana'ya atar ve Hana iki elini düzlemesine yaparak atılan bantı tutar. Hana ise sağ eliyle Ak'ı, Qa'nın yatağının yanına mumya misali bantlar ve Hana ve Waka boş bir yere otururlar ve o iki Touka üyesinin hallerine bakıp, bakıp gülerler.

Sonra mafya babası uyanır. Qa;

- Ne oldu bana? Ma kızım, sen neden çocuklarına gülüyorsun? Ayrıca Ne kızım nerede?

Waka gülerek;

- Babalık, sen sanırım 2010'da kalmışsın.

Hana sinirlenerek;

- Bana artık Ma kızım deme. Benim gerçek adım Hana Matsukaze'dir. Ne ise Ayhan'dan saf tutuyor ve adıysa Yumi Kamiyama'dır. Kısaca sana ihanet ettik ve ne amaçlı olursa olsun, o silahı kendi uyruğumdaki arkadaşıma tutarsan, seni terk ederiz. Daha bu başlangıç, yakında sen güç kaybedeceksin.

Waka şaşırır;

- Demek senin derdini anlamak kolaymış. Dilediğin zaman, dilediğini yaparsın.

Cümlesinden sonra bölüm sona erer...

İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

Qa sinirlenerek;

- Hana kızım bana ihanet etmenin sonu, senin ölümün olacak?

Waka güler ve sakinleşir;

- Seni öldürseydim keşke.

Hana güler ve sakinleşir;

- Eğer şimdi bu aptal babalığı öldürseydin, bana eğlence çıkmaz idi.

Qa sinirli;

- Çocuklarımı çöz.

Waka umursamayarak;

- Onlar zaten ölü.

Hana sakince;

- Qa-baka, çocuklarını öldürsem mi?

Waka sakinleşerek;

- Bunları ne yapsak? Öldürsek mi, yoksa mumya gibi kendi kendilerine acılar içinde kıvranarak ölmelerini mi beklesek?

Hana sakince;

- Bence bu iki aptalları (Ak ve Ba'dan bahseder.) kendi kendilerine yavaşça ölmesi bana yarar.

Waka sakince;

- He, en iyisi bu zaten.

Qa bağırarak;

- Sizleri bir elime geçireyim, o zaman görürsünüz öldürmeyi.

Waka Qa'nın yanına yaklaşarak, sağ elini sıkarak yumruk yapar, yaraları sarılmış vucüdunun olduğu yere yumruk atar ve Qa;

- Aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaah!

Waka güler.

Qa'ya bu seferde Hana yaklaşır ve sol elini sıkarak yumruk yapar. Seruma hedef alarak sert yumruk atar ve serum paramparça olur. Bunun üzerine Qa;

- Aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaah!

Qa bu duruma dayanamaz ve bayılır ama Hana ve Waka doktor gelmesini engellemeleri için alarmı hemen kırarlar. Hiçbir şey olmamış gibi konuşmaya devam ederler.

Waka sakinleşir;

Şimdi düşünelim, bu insanları cehenneme göndermek ikimizin elinde.

Hana sakinleşir ve içinden;

- Sonunda kendini mafya babası sanan aptallardan kurtulmam için fırsat geçirdim.

Hana dışından ve sakince;

- Şimdi ne yapabiliriz?

Waka sakince;

- Bunları öldürmek az bile olsa o aileye ufacık zarar verecektir. Bunlar kaç kişiler?

Hana sakince;

- 50 kişilik bir aile ve herkesin kendi adı dışında baba veya anne dedikleri kafayı yemiş yaşlı bozuntucuları tarafından atanan sahte iki kelimelik isimler veriliyor. Bu isimleri ezberlemen ve o kişilerle iletişimin olması şart.

Waka sakince;

- Peki bu aile içi konuşmalarında hangi dil kullanıyor?

Hana sakince;

- Çince.

Waka sakince;

- Sen kaç dil biliyorsun?

Hana sakince;

- Japonca ana dilim. İngilizce ve Çince biliyorum. Tabii, Fransızcada öğrenmeye çalışıyorum. Peki sen kaç dil biliyorsun?

Waka sakince;

- Japonca, İngilizce ve Arahoraca biliyorum.

Hana şaşırır ve;

- Arahoraca nerenin ana dili?

Waka şaşırır;

- Arahoraca, Arahora Prenses Ülkesi'nin ana dilidir.

Hana şaşırmaya devam eder.

- Vov.

Waka ve Hana birbilerini tanıyadursunlar. Şimdi seni, Ayhan, Amigo ve Pandora'nın yanına götüreyim.

Ishigawa no Paradaisu Manshon

Saat: 16:00

Japonya

Pandora sakince;

- Vârisim, sana biraz kendimi anlatmamı ister misin?

Ayhan sakince;

- Eğer şaşırmayacaksam, olur.

Pandora sakince;

- Hayır.

Amigo hevesli dil ile;

- Pandora, hayatım! (İngilizce)

Ayhan içinden;

- Bu tam bir salak!

Pandora sakince;

- Vârisimin içinden geçtiğine katılıyorum. Amigo-san, sen neden gerçek bir kadınla aşk yaşamıyorsun?

Ayhan şaşırır;

- Vov, headshot!

Amigo sakince;

- Kanka (Ayhan'a diyor), senin içinden ne geçti?

Ayhan şaşırır;

- Ne? Cidden bilmek mi istiyorsun?

Amigo kafasını olumlu sallar.

Ayhan güler ve sakinleşir.

- Sen tam bir salaksın! Dedim.

Amigo alınır ama sessizleşir. O sırada Pandora;

- Vârisim, benim amacım, kötü insanları yok etmek olacak. Dünyayı pisleten insanlardan, temizlemek istiyorum.

Ayhan güleç yüzüyle;

- Vov. Demek sende benim gibisin.

Amigo kendine gelir ve Pandora'ya;

- Bu alandan çıkmayı hiç düşündün mü prenses? (İngilizce)

Pandora sakince;

- Vârisim, ben buradan çıkmak isterdim ama buradan çıkabilmem şimdilik mümkün değil. Eğer buradan çıkarsam 100+ yaşında mı gözükeceğim, yoksa şimdi ki gibi 25 yaşında mı olacağım? Kafamda çok fazla soru var.

Ayhan sakinleşir.

- Ciddi olayım, vârisin olarak ilk görevimi yapmak isterim.

Amigo şaşırır.

- Ciddi misin kanka? Sanki sen delirmişsin gibi bir halin var.

Ayhan umursamaz ses tonuyla;

- Yok.

Ayhan sakinleşir.

- Tam aksine Pandora'yı bulmuşuz. O ne derse, onu yapacağız.

Pandora sakince;

- Vârisim, ilk görevin senin götürmek istediğin ülkeye gitmek ve oraya kalıcı yerleşmek olacak. Amigo sende bir an önce Japonca öğrenmeye başla. Orada çok fazla ihtiyacımız olacak.

Ayhan şaşırır.

- Bu bilgiyi nereden biliyorsun?

Pandora sakince;

- Senden önceki olan vârisim, bana her şeyi en başından anlattı. Bu bilgileri oradan biliyorum ve o nereden öğrendi dersen, onu söyleyemem. En azından şunu diyeyim, Touka mafyasında çok fazla ajanımız var.

Ayhan sakinleşir.

- O zaman oraya bir arkadaşımızı sokmakta faydalı olacak.

Pandora sakince;

- Vârisim, çok üzgünüm ama bu konuda sana katılamıyorum. Touka'lardan nefret eden o kadar çok millet ve ülke varki, sana sayamam bile.

Amigo sakince;

- O zaman ben gideyim aralarına. (İngilizce)

Pandora sakince;

- Amigo-san, seni orada yurda kuşa yem ederler.

Ayhan sakince;

- Pandora-senpai'a katılıyorum.

Ayhan sakince;

- Tamam o halde.

O sırada olay yerine gitmiş Yumi, Hoshi ve Ai geri dönmüşlerdir. İçeri girerler ve hepsi diz çökerek yere oturur.

Pandora sakince;

- Hoşgeldiniz bayan, Yumi Kamiyama.

Yumi sakince;

- Hoşbuldum.

Pandora sakince;

- Hoşgeldiniz bayan, Hoshi Ishigawa.

Hoshi sinirli;

- Hoşbulmadım.

Pandora sakince;

- Neden?

Hoshi öfkeli bir şekilde;

- Biz gelmeye lanet olasıca Waka-baka kaçtı. Bir de yanında bir kişiyle.

Pandora sakince;

- Hoşgeldiniz bayan, Ai Kara.

Ai ağlamaklı;

- Hoşbuldum.

Pandora sakince;

- Seni bu durumdan kurtaracağım Ai-san. Vârisim, şimdiki planımı anlatmamı ister misin?

Ayhan sakince;

- Olur.

Pandora sakince;

- Ai sen önce şu sahtekarı boşamakla başlayalım. Sonra seni Ayhan ile evlendiririz.

Ai yaşadığı şoku henuz atlatamadı ve bunu atlatması için, o ortamdan uzaklaşarak gitti. Yumi peşinden gitmek üzereyken, Ayhan görür ve;

- Sakın Yumi-san, bırak gitsin.

Ayhan sakince;

- Şimdi yapacaklarımız daha önemli.

Pandora sakince;

- Beni Arahora'ya götür ve oradaki insanlardan beni sakla. Hatta yapabiliyorsan oradan oturum izni alıp, şirket kur. Şirketin en alt katına beni koy. O ülkede taşkınlık yapan herkesi, benim olduğum odaya koy. Kaçamayacak şekilde güvenlik önlemini alırsan, o kişiyi oyunumla adam ederim. Eğer adam olmaya niyeti bile yoksa, onu oyunumun içinde öldürüveririm.

Ayhan şaşırır ama bir yandan da sevinir.

- Tamam, Pandora-senpai.

ADLİYE ÖNÜ

16:30

Japonya

O sırada Ai bir taksi tutar ve Waka'yı boşamak için, adliyeye gider. Oraya varır ve avukatını arar. Olan biteni ona anlatır ve olduğu yere gelmesini ister. O gelmeden önce bir grup çeteler, Ai'i tek başına bulur ve tam silahlarını çıkartıp, ateş etmek üzereyken kızıl saçlı ve koyu giysili bir erkek Ai'i yiterek, yere düşürür. Çete üyeleri ortadan kaybolur.

??? şaşırır.

- İyi misin bayan?

Ai beklemediği bir şey gördü ama bu adamı daha önceden de gördüğünü hatırlar ve ona;

- Sen kimsin bay kızıl saçlı?

Benjiro sakinleşerek;

- Benim adım Benjiro Chuudan. Senin adın ne bayan yeşil saçlı ve koyu mavi gözlü?

Ai sakince;

- Adım Ai Zen'ya Kara ama kısaca bana herkes Ai-sama der.

Benjiro sakince;

- Sana saldıran kişileri bulmamı ister misin? Yoksa seni korumamı mı istersin?

Ai sakince;

- Hayır.

O sırada Hoshi merak ederek Ai'a telefon açar. Ai sağ elini cebine götürür ve cebindeki telefonu çıkartarak;

Ai sakince;

- Alo Hoshi-san.

Hoshi meraklı ses tonuyla;

- Neler yapıyorsun?

Ai endişeli ve korkmuş ses tonuyla;

- Waka denen adamı boşamaya çalışıyorum ama düşmanlar boş durmuyor.

Hoshi sinirlenerek;

- Dürüst ol, ne yaptılar sana?

Ai sakinleşerek;

- Suikast düzenlediler canım.

Hoshi sinirlenerek;

- Sen benimle dalga mı geçiyorsun Ai-san? Şimdi hemen buraya geliyorsun.

Ai bunu duymasına rağmen, telefonu yüzüne kapatır. Benjiro sadece Ai'nin dediklerini duyar ve ona sakin bir şekilde;

- Ai, polis arkadaşım var. Ona sana suikast düzenleyen çeteleri bulmalarını isteyebilirim.

Ai bu teklifi duyunca şaşırır;

- Kabul etmiyorum.

Ai içinden;

- Avukatım gelse de, şu gerizekalı adamı boşasam.

Biri sanki Ai'nin içini okumuş olacak ki ve avukatı oraya gelmiştir. Koyu kırmızı rengine sahip CMW arabasıyla mekanın önüne durur ve iner.

Av. ??? sakince;

- Geç kaldım mı?

Ai sakince;

- Hayır, çok geç kalmadın. Zaten geleli çokta olmadı Kumo-san.

Av. Kumo sakince;

- Anladım Ai hanım. Artık, içeri girelim mi?

Ai sakince;

- Girelim Av. Kumo Sora.

Av. Kumo ve Ai adliyenin içine girerken, Benjiro polis arkadaşını aramak için sağ elini sağ cebine sokar ve siyah rengine sahip telefonunu çıkartır. O arkadaşını arayarak, tüm yaşanan her şeyi ortaya döker.

O sırada, seni iki psikopatın yakaladığı mafya babasını ve üyelerinin olduğu yere götürüyorum.

HASTANE

Japonya

Saat: 17:30

Waka güler ve sakinleşince;

- Demek sende benim gibi düşmanlarla iş birliği yapmaya zorlandın.

Hana sakince;

- Ailemi öldüren bu psikopat.

Daha sonra Hana sağ elini sıkar ve sadece baş parmağını açar. Hiç bekletmeden Qa'yı gösterir. Qa hala acılar içerisinde kıvranıyor.

Waka sinirlenerek;

- Benim ailemi bir mafya öldürmedi ama bu mafyayla olan bağlantısı beni deli ediyor.

Hana sakince;

- Emin ol, bunu yapmaları beni de deli ediyor.

Waka sakinleşir;

- Bu çocukların acı çekerek ölmesi senin nefretini soğutur mu?

Hana sakince;

- Evet ama neden hazır elimizdeyken Qa'yı öldürmüyoruz?

Waka sakince;

- Qa denen adamın elinde bir şey var. Onu araştırıyorum ve bulunca onu çöpe atarız.

Hana sinirlenir.

- Şu araştırdığın şey nedir?

Waka sakince;

- Ellerinde çok değerli bir oyuncak var.

Hana sakince;

- Dediğin oyuncak Pandora ise, o oyuncak Ayhan'ın elinde.

ADLİYE ÖNÜ

17:30

Japonya

Benjiro'nun polis arkadaşı olay yerine gelir ve Benjiro'ya birkaç soru soracak.

??? Polis sakince;

- Benjiro-san merhaba. Suikaste uğrayacak olan kız nerede?

Benjiro sakince;

- Bu kadar resmi olma arkadaşım. Sakin ol ve o kız adliyede. Muhtemelen birini boşayacakmış.

??? Polis sakince;

- O kızın adı nedir?

Benjiro sakince;

- Ai Zen'ya Kara'dır.

??? Polis sakince;

- Mekanı araştıracağım ve buranın yakınında market var. Kamera açıktır.

??? Polis yandaki mekana gider. Market sahibiyle konuşur ve kamerayı izlerken bir şey fark eder. ??? Polis bağırarak;

- Benjiro-san.

Benjiro hemen duyar ve içeriye girer.

- Buyur Jouki Masa.

Jouki sakinleşir.

- Dostum bu adamlar Çin mafyasından olduğu kesin. Arabaları simsiyah ama logolarını nereden görsem tanırım.

Benjiro sakince;

- O zaman bunlar Ai'dan bir şeyler istiyor olacaklar.

Jouki sakince;

- Muhtemelen. Sadece Ai olsa iyi olur. Yoksa bu adamlar deli gibi can yutarlar.

Benjiro sakince;

- O zaman onun bana can borcu var Jouki-san.

Jouki sakince;

- Öyle ya da böyle kızın hayatını kurtardın. Ben olsam ona yanaşırdım.

Benjiro sakince;

- Kızla pek konuşamadım.

O sırada adliyedeki işleri biten Ai ve Avukatıyla birlikte dışarıya çıkar.

Jouki sakince;

- Kurtardığın kız bu ve sanırım kendisi de geldi.

Ai sakince;

- Teşekkür ederim Av. Kumo-san. En kısa zamanda paranı ödeyeceğim.

Av. Kumo'nun gözü arkadakilere takılır ve sakince;

- Sanırım bizi dinliyor bu adamlar (Benjiro ve Jouki'den bahsediyor).

Benjiro dayanamaz ve Ai'nin önüne gelir.

- Seni gerçekten tanımak istiyorum.

HASTANE

Japonya

Saat: 18:00

Waka sakince;

- Dürüst olayım, o oyuncakla ilgilenmiyorum bile.

Hana sakince;

- Anladım.

Hana içinden;

- Acaba Touka'da isyan bayrakları var mı?

Qa acısını yener ve gözünü açar;

- İkinizi ele geçirirsem, Dünyanın kaç bucak olduğunu size çok güzel öğreteceğim.

Qa bunu dedikten hemen sonra yere eğilir ve ağzından kanı kusar. Waka adamın yanına yaklaşarak, yere eğilmiş vaziyette olan Qa'nın karnına sol ayağını hızla havaya kaldırarak karnına tekme atar.

Qa acıyı iliklerine kadar hissederek;

- Aaaaaaaaaaaaaah! Waka oğlum yeter.

Waka sinirlenerek;

- Sen herkese böyle oğlum veya kızım mı diyorsun?

Waka oradayken bir kere daha sağ ayağıyla karnına tekme atar ve Qa havaya sıçrar. Arkasından hızla yere düşer. Hana güler ve onun yanına yaklaşır ve eğilerek Qa'ya bakar;

- Ölü. (Çince)

Ayağa kalkar ve arkasındakilere bakarak, Waka'nın yanına yaklaşarak;

- Şunları zehirlesek mi?

Waka şaşırır.

- Güzel fikir, ölümleri doğal olur. Çözelim şu gereksizleri.

Waka önce Ba'yı çözer. Daha sonra da Ak'ı. Mumya misali sardıkları kişileri çözmek için, bantı tekrar geri çözüyorlar. Hana daha sonra Ba ve Ak'ın yanlarına gelir.

- Yemek istediğiniz yemeği söyleyin.

Ak sağ ayağını havaya kaldırır ve bunu gören Hana yere çömelerek sol ayağıyla Ak'ın sol ayağına hızla çelme takarak düşürür.

Daha sonra Hana sinirlenir;

- Size iyilik yapmaya çalışıyorum. Sizi öteki Dünyaya tok gönderiyorum, daha ne istiyorsunuz?

Ba sinirlenerek;

- Sen bize ihânet ettin.

Hana sakince;

- Size zaten en sonunda ihânet edecektim ama sizin (Ak ve Ba'dan bahsediyor) kadar da salak mafya üyeleri tanımıyorum.

Waka sakince;

- Hana-san, artık şunları (Ak ve Ba'dan bahsediyor) piyasadan silsek mi?

Hana sağ elini sağ cebine götürür ve oradan ilaç çıkartır ve masaya yürür. Masaya varır ve su şişesi görür. Su şişesinin kapağını sağ eliyle açar ve zehri sol eliyle içine katar. Arkasından sağ eliyle kapağını kapatır ve çalkalar. Sonra şişeyi önce Ak'a içirmek için yanına yaklaşarak;

- Senin ölmeni istemek zorundayım. Sana karşı sevgi besliyordum ama sen odun geldin, odun gideceksin.

Hana o şişenin kapağını sağ eliyle açar ve Ak'ın burnunu sol eliyle tutar. Ak mecburen ağzını açmak zorunda kalır. O zehir içer ve saniyeler içinde ölür.

Ba ağlamaya başlar.

- Yapma.

Waka sinirlenerek;

- Sende en az diğer arkadaşın kadar salaksın.

Hana sakinleşerek;

- Waka bu zevki sanada tattırmak istiyorum.

Hana yavaş yavaş Waka'ya yaklaşır ve sağ elindeki şişeyi ona verir. Hana kikirdemeye başlar. Waka sakince sağ eliyle ağzı açık şişeyi Ba'ya içirmek için sol eliyle yüzüne yumruk atar. Daha sonra sol eliyle Ba'nın gözünü kapatır. Waka;

- Hana, şunun burnunu tut.

Ba ağlamaklı ses tonuyla;

- Durun.

Demesine rağmen kimse duymadı bile. Waka şişeyi ağzına dayar ve en sonunda içmek zorunda kalır. Ba'da bu şekilde öldürülür. Hana sakinleşir;

- Neler yapacağız şimdi?

Waka sakince;

- Kaçalım bu mekandan.

İkili hemen orayı terk eder ve bölüm sona erer.

İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

pan-108.thumb.png.c8bac7364de876c0dc387a12197a449d.png

 

 

Yazar Notu: Bu bölümü aslında Yılbaşı özel olarak yazacaktım ama o gün kendime biraz fazla iş yüklemişim. Sonuç bu bölümü bugün yazacağım. Bu arada geçen hafta bölüm gelememesinin nedeniyse bir wiki açmam için idi. Umarım artık bu sorunlar olmaz ve bu hafta 2 bölüm birden gelecek. Ayrıca diğer bölüm Çarşamba veya Perşembe günü gelecektir.

 

Bu bölümde zamana yolculuk yapacaksın. Bugün sana Pandora ve ailesini anlatacağım.

 

31 Ara, 1947

Pandora’s Place/İTALYA

22:00

 

Pandora her zamanki gibi üstünü giymiş vaziyette aşağıya iner. Ailesi ve tanıdıklarıyla beraber yılbaşı yapar ve bu sayede sevmediği ve sevdikleri insanlarda burada olacaktır.

 

Nobe sinirlenerek ve Pandora’nın yanına varır;

- Sen nasıl bu kadar güzel olabiliyorsun?

 

Pandora sesini çıkarmadan oradan ayrılarak annesinin yanına gider;

- Anne, sana yardım edeceğim.

 

Pandora’nın annesi kızına bakarak;

- Bak kızım, düşmanlarını iyi izle ve sonra gerektiği zaman harekete geç. Hareketlenmek için, asla acele etmemelisin.

 

Nobe sinirli bir şekilde Sole’un yanına gelerek;

- Pandora’nın annesi olan Sole Olias hanım, sen nasıl bir kız yetiştirdin?

 

Sole sakince;

- Sen annesiz büyütüldüğün için çok fena kıskanıyorsun. Baban olacak adam anneni bir deneyde nasıl kurban ettiğini sana anlatmadı mı?

 

Nobe sinirlenerek Sole’a tokat atar ve bunu gören Pandora’nın babası oraya gelir.

- Sen kime tokat atıyorsun ha? Sen hasta mısın kızım? Senin için fesat dolmuş, bir psikoloğa görün derim.

 

Pandora’nın Babası sakinleşir ve sol koluyla, Nobe’ın sağ kolundan tutarak evin kapısına götürür. Pandora’nın babası sağ koluyla kapıyı açarak;

- Seni buralarda bir daha görmeyeyim.

 

Pandora bunu görür ama oradan ayrılmaz ve eski okul arkadaşlarının olduğu masaya gider. Onlara;

- Arkadaşlar merhaba. Neler yapıyoruz?

 

Luna güleç yüzüyle;

- Ben Matematik öğretmeni oldum ve iki aydır bir okulda derse giriyorum.

 

Pandora sevinir ve Luna’ya bakarak;

- Çok sevindim Luna Paradiso!

 

Suo güleç yüzüyle;

- Olias.

 

Suo, Pandora’ya bakarak;

- Senin okul hayatın nasıl geçiyor?

 

Pandora utanarak,

- Benim okul hayatım iyi gidiyor ama bazı öğrenciler tembel teneke.

 

Pandora dahil, 5 arkadaş sesli gülerler.

 

Suo sakinleşir;

- Senin branşın zordu. Sen neden Tarih dersini seçtin?

 

Pandora sakince;

- Tarih benim ilgimi çekiyordu ama o alanda öğretmen olamadım. Onun yerine İtalyanca dersi veriyorum öğrencilerime.

 

Gelsomino kendini tutamaz ve konuşmaya dahil olur;

- Herkes öğretmen oldu ama ben babamın sıkıcı mesleğini yapıyorum.

 

Pandora arkadaşının moralinin bozuk olduğunu anlar ve ona;

- Öğretmen demek sadece ders anlatmaz, çocuklarının veya arkadaşlarının dertlerini dinleyerek onlara yol göstermek demektir. Senin baban matbaacı değil miydi?

 

Gelsomino utanır ama içindeki utancı gizleyerek;

- Babamın mesleğini sevmiyorum. Bunun sebebi, çok fazla kimyasal kullanımı var.

 

Gelsomino sağında duran Kimyacı ama çok konuşmayan Suolo’ya ölümcül bakış atarak;

- Sen niye konuşmuyorsun?

 

Suolo utanç verici yüzüyle;

- Eh... Hmm...

 

Suo sakince Suolo’ya baş parmağıyla göstererek;

- Şu kızın, hala öğretmen oluşuna şaşıyorum.

 

Pandora sakince;

- Suolo’yu gizlice, bir hafta sonu takip ettim. İnsanlarla konuşmayı zerre beceremez ama ders konu anlatıma gelince, hepimizden çok iyi ders anlatıyor. Çocuklar, Suolo’yu çok seviyorlar.

 

Gelsomino sakince;

- Sen.

 

Gelsomino, Pandora’ya bakarak;

- Niye insanları takip ediyorsun?

 

Pandora sakince;

- Sizleri takip ediyorum ara ara. Başlarınız belada mı, yoksa mutlu musunuz diye?

 

Suo sinirlenerek;

- Pandora, sen hiç kendin için endişelenmiyor musun?

 

Pandora ağlamaya başlar.

- Benim peşimi bırakmayan ve her fırsatta bana saplantılı bir şekilde kontrol eden Nobe’dan çok usandım.

 

Pandora hariç 4 arkadaş Pandora’ya sarılır ve ağlaşırlar.

 

Bu sırada Magenta Luna mekana gelir ve kapıyı tıklatır. Evin babası kapıyı açar.

 

Magenta sakince ama yavaş adımlarla Pandora’nın olduğu masaya gelir.

- Okul müdürün geldi.

 

Pandora göz yaşını siler ve Magenta’ya bakarak;

- Hoşgeldin müdürüm.

 

Pandora tüm arkadaşını müdürüyle tanıtmaya başlar.

- İlk olarak Luna Paradiso. Kendisi matematik öğretmenidir.

 

Magenta sakince;

- Demek Pandora’nın ağzından düşmeyen Luna sensin. İşin kötüsü benim soy adım Luna! Ayrıca saç rengini çok sevdim. (Luna’nın saç rengi Zeytin Yeşili’dir.)

 

Luna güleç yüzüyle;

- Magenta teşekkür ederim.

 

Pandora sakince;

- Suo il Aria kendisi İngilizce öğretmenidir.

 

Magenta sakince;

- Sen güzel birisine benziyorsun Suo! Ayrıca benim annem bir İngiliz.

 

Pandora sakince;

- Sıradaki arkadaşım öğretmen değil ama iyi birisidir. Gelsomino Polvere!

 

Magenta sakince;

- Senden çok bahsetti Pandora! Babanın mesleğinden çok şikayetçiymişsin. Sen neden bir gezgin olmuyorsun?

 

Gelsomino utanır;

- İngilizce bilmiyorum Magenta.

 

Magenta güleç yüzüyle;

- Seninle işim var, o zaman yarından itibaren bize yerleş sana İngilizceyi öğreteyim.

 

Yazar Notu: Keşke böyle bir şey gerçek olsa, bir kız gelse bana İngilizce öğretse. (Sanırım, hayalle sınırlı kalacak)

 

Pandora sakince;

- Kendisi pek konuşamaz ama iş ders anlatmaya gelince kimse bunla baş edemez. Sıradaki arkadaşım Suolo Marzo’dur.

 

Magenta güler ve sakinleşince;

- Senin ailenin hepsi Mart ayında mı doğdu?

 

Suolo utanır.

- Şey... Benim... Eşim... Mart... Doğumlu...

 

Suolo çok utanır ve önündeki içeceği içer. Sole hemen eşinin yanından kalkarak, Pandora’nın yanına gelir ve Suolo’ya bakarak;

- Çok içme, sonra hepinizi eve bırakmak zor olacak.

 

Suolo sinirlenerek;

- Çocuklar, yarın sınav yapacağım.

 

Pandora güler;

- Şimdiden kafa gitmiş.

 

O sırada Suo ayağa kalkar ve Suolo’ya tokat atarak;

- Sana kaç kez diyeceğim, şu zıkkımı tek seferde içme diye.

 

Pandora ayağa kalkar. Suo’ya bakarak;

- Sana ne demeli 6 bardağı tek seferde içtin.

 

Suo utanarak Pandora’ya yaklaşarak;

- Sen otur bakayım, çıkar kağıdı ve kalemi sana yazılı yapacağım.

 

Sole kafası gidik olan Suo’yu alacakken Gelsomino sakince;

- Bırak bakalım, bu iş nereye varacak?

 

Pandora sakinleşir ama etraftaki herkes bu olayı görecekken o sırada Pandora’nın babası müziğin sesini açarak;

- Pandora, gel bakayım buraya.

 

Şimdilik, Pandora sınavdan kurtulmuşa benziyor ve o alandan ayrılarak, babasının olduğu yere gider.

 

Babası kızına bakarak;

- Kızım, her seneki gibi yılbaşını yine tüm sevdiklerimizle geçiriyoruz. Senden bu seneki amacını duymak isteriz.

 

Pandora biraz utanır ama her sene amaçlarını hep bir yıllığına göre söylediği aklına gelir ve tüm amaçlarına ulaştığı içinde çok mutlu olduğu gözünden okunuyor idi.

 

Pandora heyecanlanarak;

- Bu sefer kötü insanları adalete teslim edeceğim.

 

Pandora’nın bu dediklerini duyan herkes alkışlar ve arkasından;

- PANDORA.

 

Pandora oradan iner ve sevdiği arkadaşları gelir. O sırada kapıya birisi tıklatır. Gelen kişi: Destra Sule

 

Sole kapıyı açar.

- Söyle bakalım, karını hangi deneyinde kurban ettin?

 

Destra sinirlenerek;

- Eşimi ben öldürmedim diye kaç sefer söyleyeceğim? Kadın kendi kendine intihar etti, bunda benim suçum ne?

 

Dedikten sonra mekanı terk eder ve herkes bir yere toplanır.

 

- 10

9

8

7

6

5

4

3

2

1

0

 

Pandora heyecanlı bir şekilde;

Yeni yıl kutlu olsun.

 

Cümlesinden sonra bölüm sona erer.

İletiye bağlantı
Sitelerde Paylaş

  • agg1401 başlığı Pandora Poisa Kasaimura Bölüm 08/80 "Pandora'nın Bir Günü" olarak değiştirdi

Sohbete katıl

Şimdi mesajını gönderebilir ve daha sonra kayıt olabilirsin. Bir hesabın varsa, hesabınla göndermek için şimdi oturum aç.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Misafir
Bu konuya yanıt ver...

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı.   Restore formatting

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Editör içeriğini temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

  • Konuyu Görüntüleyenler   0 üye

    • Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli bilgi

Forum kurallarımızı okudunuz mu? Forum Kuralları.