Jump to content

Liderlik Tablosu

Popüler İçerik

Showing content with the highest reputation on 10/17/20 tüm alanlarda

  1. RPG oyun oynamam ama baktıkça kafamda ^Destan yazdı ^ ifadesi yankılanıyor
    3 points
  2. merhaba hoşgeldin tekrardan, istersen seijuku nun da dediği gibi bu tarz şeylerden konuşalım. Bazen bu tarz şeyleri yenmekte en etkili yöntem hobi edinmek oluyor ki senin zaten yazılım hobin var. Hedefin yükseklerde en azından buna tutunmaya çalış. Mesela ben diplomat, hatta büyükelçi olacağım. Fakat gerçekten olacağım aslında demek istediklerim biraz da bununla alakalı ben bu hayatı yaşıyorsam hedeflerimi gerçekleştirmek için yaşıyorum ve nasıl mutlu olacaksam onu yapmak istiyorum. Galiba sony de çalışmak gibi bir hedefin var. O zaman yap. Sonyde çalışanlar da annesinin karnından yazılımcı olarak doğmadı sadece bunu benimse. Ailevi sorunların tabi ki olabilir ve benimde bir noktada var örnek vermem gerekirse bayramda tüm aile toplandığında kuzenlerle oturuyorduk amcamlar geldi sohbet edelim vs dediler tamam dedik bir kuzenim var tıp okuyor benimle yaşıt diğer kuzenim yazılım istiyor senin gibi. Bende uluslararası ilişkiler okuyacağım dedim. Demez olaydım. Heryerden örnek yağdırdılar işte şunu görmüyomusun garanti olmayan bölüme gitti sözde okudum diyor vs vs dünya kadar laf her konuştuklarında kendileriyle çelişiyorlar vs. o gün yediğim baskıyı başta kaldıramadım. Amcalarımın hepsi ticaret yapıyor ve kendilerini geliştirmeden başkalarını geliştirmeye çalışıyorlar. Kendileri normalde hal hatır sormayan bir derdin bir sıkıntın var mı demeyen ama muhabbet açılınca sen şöylesin sen birşey bildiğini sanıyorsun ben seni anladım senden adam olmaz bak ona tıp okuyo hedefi belli mis gibi doktor olacak önü açık isterse profersöre kadar gider sen daha yılda kaç diplomat atandığını bilmiyorsun. Dedim ki yılda 3 tane diplomat atansa onlardan biri ben olucam bana dedi ki bir tanesi hele bi baltaya sap ol da naparsan yap. Bende o gece hiç uyumadım gerçekten. Etrafımdakilere baktım, kendime baktım üzerimde sürekli baskı,gelecek kaygısı,acaba iyi bir üniversiteye girer miyim? vs vs dünya kadar dert. O gün etraflıca düşündükten sonra şuna karar kıldım. Ben ne anlatsam boş, en iyisi susayım. Şu an hedefim büyükelçi olmak. Olacağım da. Madem yaşıyorum ve elim ayağım tuttuğu sağlıklı bir hayatım olduğu sürece hedefimden sapmayacağım. Amaç kendimi kanıtlamak da değil. İnsanların kuru gürültülerinden sıyrılıp başarıya ulaşabilir miyim sorusunu yanıtlamak. Cevabı bulduğum zaman tatmin olacağımı düşünüyorum. Bulmadan pes etmek gibi bir derdim de yok. Çünkü yaşamadan bilemeyeceğimi biliyorum ve onların da bilemeyeceğini biliyorum. Yine toplandığımız da selam verip kenara çekilip kitap okuyorum muhabbet dönerse de he diyip geçiyorum. Eğer aile baskısı yaşıyorsan bence sende kendini geliştirmeye açık olmayan insanlardan seni geliştirmelerini bekleme. Takma hatta. Büyüklerin hepsi hayatta birşeyler atlatmışlar onlardan öğrenecek çok şey var ama bunu da onların ağzından öğrenmemek gerekiyor. Umarım hedeflerin doğrultusunda pes etmezsin. Seni bu grubun sony yazılımcısı olarak görmeyi istiyoruz. Olman için de hayatının kıymetini bil lütfen. Başkalarının kıymetini bilmediği hayatın, farklı insanlar için çok kıymetli olabilir.
    3 points
  3. Etkinlik kurası sonucunda çıkan Yakusoku no Neverland animesinin incelemesi buraya arkadaşlar. Anime hakkında ön bilgi: Anime Adı: Yakusoku no Neverland Anime Türü: Korku, Bilim Kurgu, Shounen, Psikolojik, Gerilim, Gizem Bölüm Sayısı: 12 Yapım Yılı: 2016 Anime Puanı: 10/8,6 Özet: Lütuf Yetimhanesinde, hayat yetimler için daha iyi olamazdı! Ebeveynleri olmamasına rağmen, diğer çocuklar ve onları önemseyen "Anne"leriyle mutlu kocaman bir aileyi oluşturmaktadırlar. Özellikle de hepsi 12 yaşına basana kadar evlat edinildiklerinden dolayı, hiçbir çocuk göz ardı edilmez. Gündelik hayatları zorlu yazılılarla doludur fakat yazılılardan sonra dışarıda oynamalarına izin vardır. Uymaları gereken tek bir kural vardır: yetimhaneden ayrılmamak. Ama bir gün, sınav birincilerinden olan iki yetim, Emma ve Norman, yetimhanenin kapısına gitmeyi cüret edip varoluşlarının ardındaki korkunç gerçeği ortaya çıkarırlar: yetimhaneleri gizemli şeytan ırkı için yiyecek üretilen bir çiftlik, kendileriyse yenmek için yetiştirilen besi hayvanıdır. Kaçış planlarını uygulamak için sadece birkaç ayı kalan çocuklar, bir şekilde önceden karar verilmiş kaderlerini değiştirmek zorundadır. Kendi incelememe gelecek olursak; Negatif Yönleri: Anime hakkında negatif o kadar az şey var ki düşünmem gerekti. Çocukların bilgelikleri ve zekası konusunda herhangi bir şey söyleyemem izlemesi keyifliydi fakat çocukların 16-17 yaşlarında olması daha oturabilirdi hikayeye. Animenin konusu ağır ve her yaşa hitap etmiyor. Isabella ve diğerlerinin hikayelerine de özen verilmesini dilerdim. Sadece animeyle değil de mangasını da katarak konuşmak gerekirse detaylı bir manga olmasına karşın beni finali düşündüğüm kadar tatmin etmedi. Bu kadar olaydan sonra hayatlarını da yakından öğrenmek isterdim. Pozitif Yönleri: Hikaye gerçekten merak uyandırıcı. Çizimlerinin bu kadar sevimli olması konuyu daha da korkutucu yapıyor. Her an acaba ne olacak diyerek oturup kısa sürede bitiyorsunuz. Aralarındaki aile bağını ve dostluğu izlerken büyük bir zevkle izliyorsunuz. Hikayedeki üç ana karakter olan Emma, Ray ve Norman birbirinden farklı üç kişi. Bu farklılıkları da düşünce tarzlarına fazlasıyla yansıyor. Animenin en düşündüren kısımlarından biri de ''Ben hangisi gibi düşünürdüm?'' oluyor. Bazen Emma gibi düşünürken bazen Ray veya Norman olabiliyorsunuz. Zeki karakterlerin olduğu gizemli animeleri seviyorsanız tam size göre. Ayrıca yan karakterlerde ana karakterler kadar sevimli ve zeki. Animenin her dakikası içine girdiğiniz merak duygusuyla devam ediyor. Aralarındaki planlar, ihanetler, gerçekler sizi adeta sürüklüyor. Hayata tutunma amaçlarını ve özgürlüğün ne kadar önemli olduğunu izleyiciye çok iyi geçiriyorlar. Ve acı bir gerçek olan aslında biz insanlarında o animedeki şeytanlardan bir farkı olmadığını düşündürüyor. Benim düşüncemle hayvanlara yaptığımız şiddetin animede insanlara yapıldığını bariz şekilde gösterilmiş. Bir nevi paralel evren olmuş. Mangasını okudukça daha da çok empati yaparak ilerliyorsunuz. Animeyi izlerken ne kadar iyi ve kötü ayrımı yapsanız da mangasında acabaya düşüren çok fazla konu var. 12 bölümde de gerçekten sizi şaşırtan ve ''nasıl ya'' diyeceğiniz bölümler mevcut. Animesini 2. kez izlememe rağmen aynı tatla izledim ve mangasına başlayıp 2 günde bitirdim. Opening ve ending çok başarılıydı özellikle openingdeki görseller ve sözler animeyi anlatmaya bile yetiyor. Son bir şey söylemek gerekirse 10. bölümdeki flashback sahnesine kalbimi bıraktım. Anime seslendirmenleri oldukça bilindik. Ana seslendirme kadrosu şöyle; - Sumire Morohoshi (Shingeki no Bahamut: Virgin's Soul - Nina , Haikyu!! - Yachi) Emma - Maaya Uchida (Shokugeki no Soma! - Yuki Yoshino ; Love, Chunibyo & Other Delusions! - Rikka) Norman - Mariya Ise (Made in Abyss - Reg , Fairy Tail - Levi) Ray Opening: Ending: Anime hakkında birkaç görsel:
    2 points
  4. Bu etkinlikte de daha önce izlediğim ve yine oldukça sevdiğim bir anime seçilmiş. Tekrardan izlemedim ama izleyeli 1 yıldan az olduğu için az-çok hatırlıyorum. Anime en sevdiğim etiketlerin hepsini (korku, bilim-kurgu, psikoloji, gerilim, gizem) içerdiğinden dolayı direkt olumlu bir önyargıyla başlamıştım izlemeye. Baştan sona da oldukça sevdim. Olumsuz yanı diyebileceğim belirgin bir durum da olmamıştı. Sürükleyiciydi, etiketlerinin hakkını da yeterince vermişti ama korkudan ziyade gerilim-gizem kısmının baskın olduğunu söyleyebiliriz. Çizimleri sevimliydi. Korku/gerilim animelerinde böyle sevimli çizimlerin kullanılmasını seviyorum. Müzikleri de fena değildi diye hatırlıyorum. Karakterleri birbirinden güzel ve zekiydi. Şahsen kendime en yakın hissettiğim ve favorim olan karakter Ray’di ama Norman ve Emma’yı da oldukça sevdim. Üçü de birbirlerinden farklı düşünce yapılarına sahipti ve onları izlemek zevkliydi. Emma diğer ikisine göre biraz daha duygusal bir kişi portresi çizse de diğer animelerdeki gibi anlamsız duygusallığı yüzünden karakterleri zor duruma düşüren, mantıksız davranışlarda bulunan bir karakter olmadı. Bu durum da ayrıca beni memnun etti. Örneğin Yan karakterlerden Phil de yaşına göre oldukça zeki olduğunu özellikle son bölümlerde göstermişti ve ona da sempati duydum. 2019 yapımı animeler içinde en sevdiğim anime olduğunu da ekleyerek bitiriyorum. Henüz izlememiş ve bu yorumu okumakta olan herkese de izlemesini tavsiye ederim. Puanım: 9/10
    2 points
  5. Selamlar, Öncelikle şunun için teşekkür etmek istiyorum; animede çocuk karakter dolu olmasına rağmen yapılan planlara vs. fazla etki etmedi yani çocuk olmasına rağmen hiçbir karakter saçma sapan hareketlerde bulunmadı. Hatta bu animede küçük çocuklar çok erdemli özellikle sonlarda ki konuşmalar gerçekten takdirimi aldı. Aynı şeyi Emma için de söyleyebilirim. Başka animede olsa kendini yırtar izin vermez saçma triplere girer ortalığı karıştırırdı bu kişilikte bir karakter. Fakat güzel işlemişler. Çizimler: Çizimler ne çok iyi ne de kötü yapım yılına göre kendini izleten güzel normal çizimleri var. Renk paleti de hoşuma gitti onun dışında çizimler için söyleyecek pek birşeyim yok. Karakter tasarımları: Karakter tasarımları güzel. Ana karakterlerin arasında Norman favorim. Konsept genel olarak iyi uyarlanmış anne nin ve çocukların giydiği kıyafetler sade, abartı olan herhangi birşey yok ve bu da güzel birşey. Müzikler: openingini çok sevdim ve bu benim için gerçekten önemli çünkü anime izlemek istemediğim zaman bile sırf openingini dinliyim diye bölüm açıp izlediğim oluyor arada. Sevdiğim openingler listesine girdi. Kurgu, hikaye işlenişi: 2.sezon geleceği için ilk sezon bunu çok detaylıca alamasam da şunu söyleyebilirim, animenin başından itibaren gereksiz uzatılan sahne pek fazla yoktu. Giriş güzeldi ve konsepti direkt olarak tanıttılar bu sayede akıllarda kalan tek soru işareti bu kapının ne olduğuydu. Korku açısından çok başarılı bir anime değil daha çok arka planda renk katmış diyebilirim. Gizem olarak başarılı, yer yer beni ters köşe yaptığı zamanlar oldu. 2.sezonu da gelince herşeyin yerine oturacağını düşünüyorum. Olumsuz yanları: Aklıma gelen olumsuzluklar genelde bazı karakterleri fazla tanıyamamamız fakat bu da ilk sezon olduğu için bu maddeyi elersem geriye çok birşey kalmıyor. Tek merak ettiğim şey yaratıklar, büyükanne hakkında bazı detaylar vs. Bunlardan not kırmak için henüz erken diğer sezonda bakacağız. 8.5/10 luk bir anime benim için. Hikaye ilerleyince bu puan değişkenlik gösterebilir.
    2 points
  6. Anime Adı: Mahouka Koukou no Rettousei: Raihousha-hen Anime Türü: Aksiyon, Bilim Kurgu, Doğaüstü Güçler, Büyü, Romantizm, Okul Bölüm Sayısı: 13 / 13 Yapım Yılı: 2020 Çevirmen: svcnwashere Düzenleme: svcnwashere Görüntü Kalitesi: 1080p Özet: Shiba Miyuki'nin sınıf arkadaşı Kitayama Shizuku yurt dışında okumak için yola çıkmıştır. Büyücülerin kendi ülkeleri dışındaki okullarda okuması ulusal bilgilerin sızdırılması olarak görüldüğünden imkansız sayılan bu durum sadece karşılıklı öğrenci değişikliği yoluyla izin verilmektedir. Böylece USNA'dan değişim öğrencisi olarak Angelina Kudou Shields, Japonya'daki Birinci Liseye okumaya gelir. Lina, ülkeye vardığında oradaki büyücülerin bilinmeyen bir varlık tarafından saldırıya uğradığını ve kurbanlarını kansız bıraktığına şahit olur. Tatsuya, bu vampir olaylarının arkasındaki sırrı açığa çıkarabilecek midir? Klasör Linki [Hidden Content] TAÇE Discord Sunucusu
    1 point
  7. @DrCloverHer ne kadar sana kanım ısınmasa da doğum günün kutlu olsun Nice yeni yaşlara...
    1 point
  8. Linkler yenilenmiş, 1. bölüm eklenmiş, 2.-13 bölümler yeniden düzenlenmiş, anime tamamlanmıştır. Seride emeği geçen Aylin arkadaşımıza teşekkür ediyor, yeni projelerinde başarılar diliyoruz. İyi seyirler. İyi arşivler.
    1 point
  9. İşini çok seviyomuşsun, üzüldüm
    1 point
  10. Anime: Yakusoku no Neverland (Promised Neverland) Merhaba arkadaşlar, öncelikle oylamadaki önerisiyle bu anime ile bazılarımızın tanışmasına bazılarımızın ise tekrar izlemesine vesilen olan @Pseudohomophylus ve etkinlikte emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ederim? Animemizin konusundan kısaca bahsetmek gerekirse bir nevi yetimhanede büyüyen çocuklar , anne olarak seslendikleri kadın tarafından tamamen şefkatle ve dış dünyadan izole bir şekilde çok iyi koşullarda sağlıklı bir şekilde büyütülüyor.Aralarında herhangi bir biyolojik bağ bulunmamasına rağmen birbileriyle çok bağlılar ve tam bir aile olmuş durumdalar.Belli kurallar çerçevesinde düzenli ve mutlu bir hayatları var ta ki iki ana karakterimiz tesadüfen birşeylerin farkına varana kadar.Emma ve Norman , evlatlık olarak verileceği bir aile bulunduğu için artık evden ayrılacak olan Conny adlı küçük sevimli kızımızın oyuncağını veda ederken unutması ve onu geri vermek için anne olarak seslendikleri Isabella ve Conny ‘i takip etmeleri ile aslında nerede olduklarını öğreniyorlar ve animemizin ana konusunu oluşturacak olan kaçış serüveni burada başlıyor.Orada gördükleri şey burada mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşayarak onları sahiplenecek bir ailenin çıkmasını beklemek değil , aslında şeytan dedikleri birtakım yaratıklar tarafından yenmek için bir nevi besi hayvanı olarak yetiştirildikleri yani bir nevi bir insan çiftliğinin içinde olduklarını gösteriyor ve artık biran önce buradan kaçmaları gerektiğinin farkına varıyorlar.Bunun için önce çiftliğin birtakım sırlarını çözmeli ve gerekli ekipmanları toplamaları gerekecek.Bir zamanlar eğlenceli vakit geçirmek için oynadıkları ebelemece oyunu artık onlar için bir kaçış antrenmanı ,anne diye seslendikleri kadın ve daha sonradan gelecek olan kardeş Krono baş düşmanları olacak fakat bu doğrudan bir düşmanlık değil iki tarafında karşılıklı kozları ve sorumluluklarından dolayı bir nevi danışıklı tabir-i caizse etek altından sopa gösterilerek yürütülecek bir mücadele olucak.Akıl dolu ve sürekli karşılıklı hamlelerin tahmin edildiği gayet sürükleyici bir serüven başlayacak. Anime izlemeye birçoğumuzun olduğu gibi bende Death Note ile başladım, ana karakterlerimiz olan Emma, Ray ve Norman‘ın tartışmaları biraz esintisinden nasip alsa da o kadar tatmin ettiğini söyleyemeyeceğim. Özellikle izlemeye ilk başladığım bölümlerde dikkatimi çeken şey ve karakterlerimizin de dile getirdiği hepsinin aynı kıyafetleri giymesi ile beraber bu hasat olayının öğrenilmesi üzerine aklıma çok geçmişte izlediğim.The Island filmi geldi. Bu filmde aynı bu animedeki gibi dış dünyadan izole edilmiş ve haberdar edilmeyen iyi koşullarda yaşatılan aynı kıyafetteki insanlar dışarıdaki gerçek dünyada yaşamakta olan zengin insanların birer klonu ve onlar için yaşayan organ bankalarıydılar bundan bir habersiz birşeyleri sorgulayana ve buradan kaçana kadar. İzlemenizi tavsiye ederim. Zaten bu tarz aslında yaşadığımız dünya birilerinin akvaryumu mu? fikri Matrix dahil bir çok yapımda da kendisini gösteriyor. Biraz karakterlerden bahsetmek gerekirse ana karakterler zeki ve yaşça en büyükleri, bu yaş ve zeka konusunda çok fazla detay vererek tamamen bir özetini çıkarıp tüm gizemleri ve bilmeceleri çözüp yeni başlayacak arkadaşların hevesini kaçırmak istemem. Çizimleri özellikle minikleri çok beğendim çok tatlı ve göze hoş gelen bir anime olduğunu düşünüyorum. Isabella’nın hem severim hem döverim tavırları kimi zaman psikolojimi bozabiliyordu? Senaryo da bazı cevaplanmamış sorular olduğunu düşünüyorum ,örneğin kütüphane de buldukları ve buradan haberdar birinin onlara bıraktıkları şifreler hakkında bir sonuca bağlanmadı, fakat henüz tamamlanmamış bir anime olduğu için bunu sadece birinci sezon için eleştiri olarak sunamam, eğer merak edenler olursa 1.sezondan sonra mangasından 37 den devam edebilirler. Ve artık mümkün olursa katılabileceğim tüm etkinliklerde gelenek haline getirmeyi istediğim her animeye bir caps prensibim için spoiler kutucuklarına bakabilirsiniz, okuduğunuz için çok teşekkür ederim, hepinizi çok seviyorum, yeni etkinliklerde görüşmek üzere? Norman ve Ray tartışırken Ben:
    1 point
  11. 1 point
  12. @Real-Men-Frrranky hayırlı olsun kitap yazmışsın.
    1 point
  13. Bu aralar foruma sık sık giremeyebilirim müsait olduğumda konuşmak istersen Özel mesaj olarak yazabilirsin en kısa zamanda dönüş yapmaya çalışırım. Discordun varsa oradan daha kolay olur. Şu anda müsaitim konuşmak istersen bugün sabaha kadar konuşabilirim ki konuşmuşluğum da var: Bknz. @lntegral ve @KaladinStormblessed Bu arada kendimi tanıtmadım biraz ayıp etmiş oldum bana Homhom derler sen de o şekilde hitap edebilirsin
    1 point
  14. 3. bölüm eklenmiştir. İyi seyirler. İyi arşivler.
    1 point
  15. En sevdiğim animeler listemden bulunuyor. Fantastik felsefi ve psikoloji türlerini benim gibi seven birinin de hoşuna gidecek bir anime konusuna değinecek olursak: Quindecim adı verilen bir barda uyanan insanlar oradan çıkmanın tek yolunun decim adındaki barmenin onlara oynatacağı oyunu oynamak olduğunu öğrenirler. Oyunun bir kazanananı bir de kaybedeni olacağı söylenir. İçinde bulundukları durumun şaşkınlığıyla ve oyunu kaybederlerse ölecekleri düşüncesiyle oyunu oynamaya başlayan insanlar oyun gidikçe bu durumun gerçek olduğuna inanarak kazanmak için gerçek duygularını ve kişiliklerini ortaya döker. Aslında bir yargıç olan decim gerçekte ölü olan oyuncuların davranışlarına göre onların boşluğa yada rearkarne olmaya gönderir. dizide asıl anlatılmak istenense insanları yargılamanın ne kadar doğru veya adil olabileceğidir bu olaylar sırasında duygusuz olması gereken decimin de değişimine tanık oluyoruz. Anime sorgulamamızı ve bazı sorular sormamızı sağlıyor: 1.Bir kişiyi tam anlamıyla anlamadan onu yargılamak doğru mu/mümkün mü? 2.Yaşamak bir ödül mü? 3.Hayatın amacı nedir neden boşluğa gitmek istemeyiz(yok olmak)? 4.Hayat hepimiz için adil miydi? 5.ve en önemlisi Yaptıklarımız için yargılanmamız adil mi? Animede merkata bırakılan şeyler var mesela bir konuşmada yargıçlardan biri tanrı eskiden burdaydı ama gitti dedi peki nereye gitti neden gitti ? ayrıca yargıçların nasıl var oldukları ve kendi hikayeleri de merak konusuydu oradaki sistemin işleyişi de. yargıçlar kendilerinin yaşamadıklarını söylüyorlardı burada yaşam kelimesi de biraz sorgulanıyor neye göre kime göre yargıçlar da kendilerini bir bebek olarak görüyorlardı duyguları olamazdı ve tek amaçları görevlerini yerine getirmekti ki decim bunu yıktı ve burada aynı zamanda ruh kavramı da sorgulandı. Chiyuki sayesinde decim de sistemi sorgulamaya başadı ki bu aslında Nona'nın planıydı ama ben bunu nasıl planladığını da görmek isterdim. Bu merak öğeleri aslında animenin kötü yanlarından değil iyi yanlarından bile görebiliriz çünki bu soruların bilinçlı bir şekikde açıklanmadığını ve izleyicinin kendi cevaplarını bulmaları beklenmiş yani izleyicinin sorgulaması bekleniyor ve bu animenin amacına uyuyor seyirciye ip uçları bırakılmış. Chiyuki Decimi shipledik romantik an bekledik ama hikaye kısa bir zaman dilimde geçiyordu ve sondaki gülüşler de yetti ve içimizi burktu bizde bir yer etti. Ve elbette o muhteşem müzikleri benim için animeyi izlerken en önemli etkenlşerden birisi de müzikleri açlış müziği "FLYERS" en trol op müziği dendiğini de duydum ve kapanış müziği "LAST THEATRE" harikalar hala kafamda çalıyorlar. "Decim bile dedi ölüm bile adil değil yaşam neden olsun" puanım: 10/9
    1 point
This leaderboard is set to İstanbul/GMT+03:00
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli bilgi

Forum kurallarımızı okudunuz mu? Forum Kuralları.