Jump to content

Liderlik Tablosu

Popüler İçerik

Showing content with the highest reputation on 03/26/21 tüm alanlarda

  1. Uzun bir aradan sonra tekrar sahalara dönen çevirmenimizin gelişini yeniden kutluyor, tamamladığı seri için kendisini tebrik ediyor ve bahar sezonunda da başarılar diliyoruz. Son kez... 12. bölüm eklenmiş, seri tamamlanmıştır. İyi seyirler. İyi arşivler.
    2 points
  2. @yupbunu öğrencilerim bilseler keşke çok yaramazlar :)
    2 points
  3. Merhabalar Evet 40 yaşında ve hala usanmadan anime takip eden, yeni animeler keşfetmeye çalışan, eski animeleri düzenli aralıklarla tekrar izleyen, izleten, çevresine yayan, kişiliği belirli animelerden oldukça etkilenmiş bir öğretmenim. Evliyim ve bir oğlum var (o da anime gibi çocuk resmen:) Karımı dahi, kısmen, ona önerip izlettiğim animelerle tavladım. Yani anime, özellikle uzak doğu felsefesi ve yaşam tarzını yansıtması açısından, yaşamıma maddi ve manevi tesirleri olan bir kavram. Anime benim için anlama ve anlaşılma vasıtası. Anime, benim için "The Greats" ve "others" diye ikiye ayrılır. Belirli bir mesajı ve alt mesajı olmalı, belirli duyguları harekete geçirmeli ve transfer etmeli, bir kavrayışa sebep olmalı ve hayata dokunmalı. Bunların da ötesinde varlığında bile habersiz olduğumuz hayatları deneyimlememizi sağlayarak empati becerimizi keskinleştirmeli. Bu sebeple oğluma büyüdükçe izlemesi için önereceğim animelerin listesini yapmak istiyorum ancak elime kalem kağıt almadan önce bu siteye sarılmam çok da şaşırtıcı değildir sanırım. Özellikle Ghibli yapımı ve Miyazaki eli değmiş her çalışmaya değer veririm. Ancak artık neredeyse klasik haline gelmiş yapımlarla kendimi sınırlamamayı, zamanın yanında getirdiği yeni tatlara karşı açık fikirli olmayı da öğrendim. Ama yine de değerli bir anime benim için bir "buluş" niteliği taşımalıdır. Ghibli başyapıtlarının dışında, Lady Oscar, Çocuk ve Canavar, Cowboy Bebop, Magic Knights Rayearth, Cobra Space Adventure, Monster, Berserk, Hellsing, Vampir Hunter D, Casshern, Wolf's Rain ve adını hatırlayamadığım daha bir çok seri ve film anime sevgisini kalbimin bir kenarına nakış gibi işlememi sağladı. Tabi ki yaşım itibariyle hala yayında olan ve herkesce takip edilen animelerden değil de 2000 ve öncesi animelerden zevk aldığımı belirmem gerek. 500, 600, 900 bölümlük seriler benim hiç ilgimi çekmedi. Bence anime tadında bırakılmalı. Haddinden fazla uzun bir anime sanat değiş para kaygısıyla üretiliyordur. Bu sitedeki listelerden de epey yararlandım. Burada paylaşım yapan ve bilgilerini ve yorumlarını bizimle paylaşan herkese teşekkür ediyorum. Uzun zamandır sitenin sessiz ama aktiflerindendim ve artık bir merhaba bile dememenin bunca emeğe karşı kendi adıma büyük ayıp olacağını hissettim. İyi ki varsınız.
    2 points
  4. Bir insan hayal edin. Günlerce evden çıkmayan, bir arkadaş ortamında hiç konuşmayan, kendi halinde, kalabalık içinde biraz rahatsız duran… Ama tek başınayken dünyanın en eğlenceli insanı, saatlerce sohbet edebileceğiniz biri… Kim bu insan? Sen misin? En yakın arkadaşın mı? Peki size, veya bu tip insanlara “ASOSYAL, UTANGAÇ, ÇOK İÇİNE KAPANIK” dendiğinide sık sık duymuşsunuzdur o halde? Sırf bunları duymamak için de toplum içinde “mış gibi” davranıp bir an önce evinize koşup kendinizle başbaşa kalmak istediğiniz de oluyordur sıklıkla diye düşünüyorum… Siz de bendensiniz o halde… Hoş geldiniz. Gelin sarılalım Ve hadi kendimizi millete bir anlatalım. Ama önce birkaç şeyi açıklığa kavuşturalım. Başlıkta “asosyal” kelimesini kullandım çünkü toplumda bu kelime çok kullanılıyor bu tip insanları tanımlamak için. Aslında çok ama çok yanlış . “Yalnızlığı tercih eden insan” ya da “içedönük” insan tabirleri daha uygundur . Bir de “Antisosyal” vardır ki bu da sık sık yanlış kullanılır. Antisosyallik bir kişilik bozukluğudur. Bu tip insanlarda başkalarının hakkını hiçe sayma, saldırma ve tutuklanmaya yol açacak eylemlerde bulunma; yalan söyleme, başkalarını aldatma; dürtüsellik ve gelecek için tasarı yapamama; saldırganlık ve sinirlilik gibi ciddi sorunlar görülür. Biz burada “İçe Dönüklükten” bahsedeceğiz. “Dışa Dönüklüğün” tam tersinden. Genel kanının aksine içe dönük insanlar “asosyal” değildir. Aksine insanlarla birlikte olmaktan, zaman geçirmekten, sohbet etmekten oldukça hoşlanır, bunda genellikle hiç sorun da yaşamazlar. Ancak bu insanlar “yalnız” olmayı sorun etmezler. Tam aksine “yalnızlığı” tercih ederler . En yaratıcı, en huzurlu, en mutlu oldukları anlardır yalnız oldukları zamanlar. Saatlerce hatta bazen günlerce evde tek başlarına kalsalar bir gram canları sıkılmaz. Burada da şu yanlış anlaşılmaya hemen değinmek istiyorum daha da detaya girmeden… Çoğu insan “yahu tek başına nasıl sıkılmazsın? Boş boş oturmak sıkmıyor mu ?” diye darlarlar bu insanları… İşte o öyle değil. İçe dönük insanlar için “yalnız” oldukları zamanlar en verimli oldukları zamanlardır. En önemli planlarını bu zamanlarda yaparlar , en büyük kararlarını bu zamanlarda alırlar… Ve bu bir kişilik özelliği de değildir.Bu biyolojik bir kodlamadır . Tıpkı dışa dönük insanların grup içindeyken daha verimli olması gibi… En çok tanınan “içedönüklerden” Audrey Hepburn şöyle söylemiştir mesela: “Ben içe dönük biriyim.Kendi başıma zaman geçirmeyi, açık havada olmayı, köpeklerimle uzun yürüyüşlere çıkıp ağaçları, çiçekleri, gökyüzünü seyretmeyi seviyorum… Cumartesi akşamından pazartesi sabahına kadar yalnız olsam son derece mutlu olurdum.”( yn: motosiklet emojisiyle yetinelim :/ ) Gelin detaylıca konuşalım bu mevzuyu . Araştırmalarla, içe dönük bilim insanları ile de destekleyelim… Bir kere bana göre en büyük hata Psikoloji dünyasında bu konuda. Neden derseniz psikolojide “Big 5” diye bir tabir vardır. İnsanlar kişilik özelliklerine göre 5’e ayrılır buna göre. Bunlar da: Açıklık Sorumluluk Dışadönüklük Uyumluluk Duygusal denge E biz? Peki biz nerdeyiz burada? Neredeyiz biliyor musunuz: Bu sınıflandırmaya göre “içe dönük” insanlar “Dışadönüklüğü düşük olan insanlar” olarak tanımlanıyor. Yani “dışadönük olamamış” zavallı bireyler… Aynen. HADİ ORADAN! Bir de bunu “utangaçlıkla” karıştıranlar var… Ona da geleceğim birazdan. Ama genel kanı bu şekilde. İçe dönüklük bir “eksiklik” gibi algılanıyor. Öyle değil… Anlatayım Öncelikle. Modern dünya “dışa dönüklere” göre dizayn edilmiş durumda. Nereye giderseniz gidin. İş yerinde, okulda, sokakta… Her yerde. Ama her yerde. Bir “takım ruhu” bir “grup çalışması” bir “ekip çalışması”… Toplu halde yapılan etkinlikler, ekibe dahil olunması gereken, ekiple çalışılması “zorunlu” olan ortamlar. “Ben kendim çalışsam? ”diyene garip garip bakmalar . Sınıfın köşesinde sessiz sessiz oturan, kendi dünyasında aslında çok da mutlu olan arkadaşa bir garip bakmalar… Ve genellikle bu gruba dahil olmayanlarda “anormallik” olduğu düşünülür… Düşünülmekle kalmaz müdahale dahi edilir. Öğretmenler velileri hemen okula çağırır. “Oğlunuz çok akıllı. Tüm derslerden çok iyi notlar alıyor. AMA Grup çalışmalarına katılmıyor…” “Ahmet arkadaşımız sayesinde şirketimiz milyonlarca lira zarardan kurtuldu… Müthiş bir iş çıkarıyor… AMA Liderlik vasfı yok. Keşke tüm yeteneklerini bize gösterse…” AMA’larla yaşayan… Bunları duyarak kendinde bir eksiklik olduğunu kabul eden hiç de az olmayan bir insan topluluğu var. Zeka ile dışadönüklük arasında bir ilişki olduğu yanılgısı vardır ama bu hiç de öyle değildir. Tersi de söz konusu değil. İçe dönükler dışa dönüklerden daha zekidir de denmiyor . Fark yok . Sadece yeteneklerini farklı şekillerde ifade eder içe dönük insanlar. Fakat bir konuda içe dönüklerin ekstra bir avantajından bahsedebiliriz: Bu tip insanlar her durumda bilgiyi çok daha iyi özümseyebiliyor, sessiz ortamlarda daha iyi analiz edebiliyor ve dışarıdan alkış beklemedikleri için çok daha mantıklı çözümler ve kararlara ulaşabiliyorlar… O yüzden aslında “liderlik vasfı” olduğu düşünülen insanlardan daha iyi liderler olabilmeleri de oldukça olasıdır. Yani aslında içe dönük insanların “duygusal uyarıcılara” ihtiyacı yok diyebiliriz. Yine modern dünyada “mutluluk arayışı” olarak yüceltilen gerçeklerle de hiç işi yoktur bu insanların. Şatafatlı hayatlar, şöhret, herkes tarafından sevilmek… Hiç de haz ettikleri şeyler değildir. Tam aksine “boş mutluluk arayışı” biraz da rahatsız eder. İçe dönük insan için mutluluktan daha önemli bir “gerçek” vardır. O da anlam arayışı… Ama dedim ya. Modern dünyaya maruz kalan bu insanlar kendilerini dışlanmış ve yetersiz olarak hisseder ve çoğunlukla özgüven problemi yaşarlar. “Daha ışıltılı” olamadıkları için biraz da kendilerini suçlarlar. Toplumun “uyumsuzları” olurlar birazda…( yn: keşke benim gözümdende ışık çıksa qwe [belkide bu kadar kötü şaka yaptığım için arkadaşım azdır başka parantez yok üsttekine ve altta geçen bi bölüm suçlama eksik görme şeyine gidiyor , yo ben gayette komiğim anlayışlıyım] ) Utangaçlık demiştim az önce. Dışarıdan çok benzer görünse de karıştırılmaması gerekir. Indiana Üniversitesi Utangaçlık Araştırmaları Enstitüsünden Bernardo Carducci Utangaçtanımını şöyle yapıyor: “Utangaç insan sosyalleşmek ister, çok ister ama bunu yapamaz ve sonunda kendini kötü hisseder.” İçe dönük insan ise yalnızlığı “tercih eder”. Bir arkadaş toplantısında utangaç insanı da içe dönük insanı da tek başına otururken görebilirsiniz. Utangaç olan bundan rahatsızlık duyarken içe dönük insan bunu tercih etmiştir… Aynı zamanda içe dönük insanların insanlardan saklanmak gibi bir amacı da yoktur. Toplum içinde çok rahattırlar. Ama bir içe dönük karakteri tanımak isterseniz toplum içinde dinleyen insanlara bakın. Ve konuştuğunda ise genellikle tek bir insanladerin tartışmalara dalmış insanlara. Sakin bir tartışmayı yeğlerler. Konuşmadan önce düşünmeyi tercih ederler. Bir grup önünde çıkıp konuşmak imkansız olmasa da zor gelir içe dönüklere. Çünkü biraz “anlamsız” gelir. Bir alışveriş yoktur bu tip konuşmalarda. Burada “yalnızlıktan” yola çıkarsak aslında şunu da söylemek lazım. Dışa dönük veya içe dönük olsun… Hepimizin bir miktar yalnızlığa ihtiyacı var… Bunun negatif olduğu algısının da biraz yıkılması gerekiyor. Her insan yalnız kalmak isteyebilir ve buna da saygı göstermemiz gerekir. Kaldı ki birçok önemli buluş, resim, müzik eseri… Birçok önemli felsefe, düşünce “yalnızlıktan” doğmuştur. Apple şirketinin kurucu ortaklarından Steve Wozniak da tam bir içedönüktür misal. Sahnede kendisini çok görmesek de, Steve Jobs kadar spot ışıklarının altında olmasa da, adına filmler çekilmese de Steve Jobs’tan belki de çok daha fazla katkısı olmuştur Apple markasının ortaya çıkışında… Dışa dönüklerin dünyası dediğimde de bunu kastediyordum aslında. Aynı işi yapan iki kişiyi ele aldığınızda yaptığı işi daha yüksek sesle, herkese anlatmayı seven, sahneyi seven insanları alkışlıyoruz haliyle… Bunu teşvik ediyoruz… Hareket halinde görülen insanları, düşünen insanlara tercih ediyoruz. Kimin hangi işi ne kadar iyi yaptığına değil, sesinin ne kadar çok çıktığına bakıyoruz. Ve bu da işte baştan beri bahsettiğim döngüye yol açıyor. İçedönüklerin hep kendi kendine sorduğu soruya: “Neden uğraşıyorum ki?” Bu soru o kadar önemli bir soru ki. Ve çok ciddi bir soruna da işaret ediyor… Hep bahsettiğimiz liyakat sorununun temelinde de bu yatıyor… Hiçbir iş aslında hakkedene verilmiyor bu anlayışta. En gösterişliye, en çok konuşana veriliyor. En iyi “mış gibi” yapana… Asıl işin ehline değil… Ve burada da aslında dünyaca bir kültürel değişimden bahsedebiliriz. Geçmişle bugün karşılaştırılırken hep “insanlar eskiden daha dürüsttü, daha anlayışlıydı, daha mutlu ve huzurluydu” deriz. Bunun nedeni de çok açık aslında. Eskiden, “sosyal medya” çılgınlığından önce toplum için en değerli şey “karakterdi”. İnsanlar dürüstlüğü, karakterleri, fikirlerine göre değerlendirilirdi. İnsanların asıl kişiliğiydi en önemlisi. Maskeleri değil… İşte 21. Yüzyıl ile bu anlayışta keskin bir geçişe tanık olduk. Afedersiniz “aptalların” ünlü olduğu bir zaman bu… Saçmalığın, saçma davranışların, gürültünün, patırtının, ışıltının, bağırmanın popüler olduğu, herkesin o tarafa kafasını çevirdiği bir dönem… Bunun ciddiyeti de şuradan anlaşılabilir: Yakın zamanda yapılan bir araştırmada batı dünyasında çocukların çok büyük çoğunluğu “YouTuber” olmak istediğini söylemiş… Doktor, mühendis, ressam, müzisyen değil…. Dünyayı değiştirme hayali zaten yok… İnsanlığa faydalı olmak… En basitinden “uzaya çıkmak” isteyen dahi yok…. Tüm çocukların hayali artık “YouTuber” olmak… Buna içedönük çocuklar da dahil… En tehlikelisi de burada zaten. Aslında yalnızlıktan, okumaktan, düşünmekten hoşlanan, bununla kendini ifade eden çocuklar bu taraflarını bastırmak ve hiç olmadıkları, aslında hiç de kendilerine uygun olmayan bir karaktere bürünmek istiyorlar. Çünkü az önce de bahsettiğim gibi “bağırmıyorsanız, sahnede değilseniz, tam bir takım oyuncusu değilseniz, herkes tarafından sevilmiyor ve alkışlanmıyorsanız” maalesef modern dünyanın eksik vatandaşlarısınız… Ama bu sessiz, sakin çocuğun iyileştirilmesi gereken, anormal çocuk olmadığını anladığımızda zaten bir sürü sorunu da çözebileceğiz. Sizin için, hepimiz için de aynı şey söz konusu. İyi bir konuşucu olmak ile zeki olmak arasında hiç ama hiçbir ilişki yok… İçedönüklük iyileştirilmesi gereken bir sendrom değildir. Boş vakitlerinizi yalnız geçirmek istiyorsanız bundan daha normal bir şey yoktur. Kendi karakterinizden… Çok değerli karakterinizden asla ödün vermeyin… En tanınan içedönüklerden Albert Einstein da şunları söylemiştir bu konuda: ‘Yalnızlığı seven biri olun. Bu size merak edecek, gerçeği arayacak zaman tanır. Büyük bir meraka sahip olun. Hayatınızı yaşamaya değer kılın’. Yani bu özelliğinizi kucakladığınızda, kendiniz olmaktan mutlu olduğunuzda mucizeler yaratabilirsiniz… Bu arada içe dönük-dışa dönük ya da diğer karakter türlerinden hangisi olduğunuzu merak ediyorsanız bir test bırakıyorum. Mutlaka bir göz atın. Sonuçları da yorumlarda paylaşın bakalım neler çıkacak ortaya… Ve her zaman olduğu gibi… İyi ki varsınız! Sevgiler! Test ve orjinal video spoilerın içinde ben sadece yazıya döktüm bir iki düzenleme emojiyi falan hallettim edit: bir sonraki konu ne ile alakalı olmalı ben fizik yada milgram deneyi ile alakalı bişeyler yazmak istiyorum(büyük ihtimalle haftaya kadar bitirebilirim)
    1 point
  5. 'Konunun buraya açılması için adminden izin alındı' arkadaşlarım, bir gün okulda arkadaşlarınızı hararetli bir şekilde anime tartışırken buldunuz. o ana kadar anime, çizgi filmdir diye geçiştiriren biriydiniz oysaki.. ancak onların konuşmaları sizi o kadar etkiledi ki eve gelip anime izlemek için bilgisayarın karşısına oturdunuz. yazdınız google'a, yeni başlayanlar için anime önerisi diye, karşınıza buna benzer listeler çıkıyor: - Fairy Tail -Naruto -One Piece -HunterxHunter . . . (bu liste böyle uzayıp gider..) bahsedilen bu animelere bir bakıyorsunuz ki o da ne, en az 50 bölümlerden söz ediliyor, üç haneli bölüm sayıları faldır faldır ekranda beliriyor. e ne yaparsınız, izlemekten vazgeçersiniz değil mi? işte internet ortamında anime önerisi yapanlara belki de en çok kızdığım nokta burası. abi yeni başlamışım ben anime izlemeye, hayatımda sadece death note falan izlemişim. bana gelmişsin en kültlerinden, en ağırlarına başla diyorsun. olur mu öyle şey? tamam eyvallah yukarıdaki animeler de güzel animelerdir ona söz yok. ama yeni başlayan birinin giriş animesi olmaya en son aday bile değiller. neden bu kadar kesin konuşuyorum çünkü ben yukarıdaki mevzuyu aynı şekilde yaşadım ve anime izlemekten vazgeçtim. yolumu internetten kendi kendime araştırarak buldum. ve bu süreç bence yeni başlayanlar için olmamalı. o yüzden şu an bunu yapmayı boynumun borcu olarak görüyorum. bu arada ben de çok profesyonel bir izleyici değilim. animelere başlayalı en fazla 6 ay olmuştur. o yüzden eminim ki burada koymadığım ama tam yeni başlayanlara uygun bir çok anime vardır. o kısımlarda da bana yardımıcı olursanız sevinirim, teşekkürler :) evet lafı fazla uzatmadan başlıyorum.. Bu arada anime özetlerini Türk Anime.net den aldım, haberiniz olsun:) Küçük dip not: anime önerisi yaparken her türden öneri koymaya çalıştım ki, kendinize uygun olanı veya arkadaşınıza önereceğiniz animeyi konularına göre seçin. özetle her anime,hastasına sloganı ile seçildi:D 1-) Ao Haru Ride (Blue Spring Ride) - (2014) / Shōjo yeni başlayanlar için bence en en makul anime bu. şu an belki yeni başlayanları anlayamıyoruz ancak Japonca sözcüklerin abartılı duyulması bile onları rahatsız ediyor şu an. abartılmış senaryolar falan ilgisini çekmez yeni başlayanın. bu anime hem konusunun sakinliği gereği hem de 12 ( +2 OVA) bölümlük kısalığı ile bence çok ideal bir anime. 2.sezonu gelecek gibi yapıp sonra getirmediler o ayrı ancak bir bakarsınız ki oradan da manga okumaya heveslenir, yeni başlayanlar :D "Yoshioka Futaba'nın, yeni bir lise öğrencisi olarak imajını ve hayatını baştan yaratmak istemesinin birkaç sebebi vardır. Sevimli görünümünden dolayı, ortaokulda kız arkadaşları tarafından dışlanmıştır ve bir yanlış anlaşılma yüzünden, hayatı boyunca hoşlandığı tek erkek olan Tanaka-kun'a aşkını ilan edememiştir. Şimdi lisede, arkadaşları onu yine kıskanmasın diye, mümkün olduğunca erkeksi görünmeye kararlıdır. Hayatını böyle mutlu mesut bir halde sürdürürken, tekrar Tanaka-kun'la karşılaşır, ama şimdiki adı Mabuchi Kou'dur. Ona, çocukken kendisinin de aynı duyguları beslediğini, ama artık hiçbir şeyin aynı olamayacağını söyler. Futaba, üç yıl önce başlamaya fırsat bile bulamamış aşkını sürdürebilecek midir?" Black Lagoon - (2014) / Action, Seinen Bazı arkadaşlar bana kızacaktır, o kadar anime varken neden bu anime diye. şöyle söyleyebilirim ki, bu animeyi ilk izlediğim zaman bir batman çizgi romanı okuyormuş gibi hissettim. her bölümdeki o vurucu hissi, hikayeyi gözümüze sokmadan çözümlemesi, her bir karakterin derinliğinin olması ve aslında anime de 1 tane normal insan bulunmaması, tarihten olayları getirerek, günümüzle harmanlaması özetle bu animenin her şeyi gerçeklik ve zeka kokuyor. yaşca daha büyük bir arkadaşınıza bu animeyi izletirseniz eminim animelere ısınma süreci çok daha çabuk olur..( bazı bölümlerde -spoiler vericem diye ödüm kopuyor- gerçeklikten uzak çatışmalar görebilirsiniz. ancak bu sizi çok rahatsız etmez. bir karakterde bu mevzu çok abartılmıştı, ismini söylemeyeyim şimdi:), ama orada da bir terminatör göndermesi olduğundan göze batmayacağını düşünüyorum. rahatlıkla izleyebilirsiniz) UYARI: valla yalan söylemeyeyim biraz kan var. ayrıca bazı konular çocuk tacizini vs anlatıyor. o yüzden bu anime baya yetişkin animesi denebilir:D "Okajima Rokuro Japon iş adamlarının dolu olduğu bir şehirde, Japon bir iş adamıdır.Onun normal günü, patronun emirleriyle geçer.Rokuro, işi gereği şirketi tarafından özel ve gizli bir disket ile doğu çine doğru seyahat eder.Seyahat ettiği botu Black Lagoon adlı hırsızlar tarafından diski ele geçirmek için kaçırılır.Daha sonra sırf disketi almak için şirketi tarafından kurtarılır.Bunu anlayan Rokuro adını Rock olarak değiştirerek Black Lagoon'a katılmaya karar verir." 3- The Devil Is A Part Timer (Hataraku Maou-sama!), (2013) / Comedy, Demons, Supernatural Diyelim ki komedi dizisi izlemek en büyük zevkiniz. alın bundan başlayın, emin olun sizi tatmin edecektir. yanlış anlaşılmasın ben demiyorum, gülmekten yerlere yatacaksınız. sadece farklı düşünülmüş bu senaryo fikri arada sırada sizi güldürüp, şeytan MCdonalds mı işletiyor vay be tarzında nidalar atacaksınız. yine şimdi bazı arkadaşlar neden One Punch Man'i önermedin diyecek. arkadaşlar, emin olun anime izlemeyen birine One Punch Man izletirseniz o kişi pek de gülmeyecektir. bizim güldüğümüz şeylere çoğu insan gülmüyor, test edildi,onaylatıldı( yakın arkadaşlarıma, gülmekten gözümden yaş geldiği gintama sahnelerini izlettiğimde mimikleri kıpırdamıyor, olabiliyor böyle şeyler :d) "Şeytan Kral Sadao,Kahraman Emilia tarafından kötü bir şekilde yenildikten sonra diğer dünyaya bir başka değişle modern Tokyo'ya gitmeye zorlanmıştır.Şeytan kralın sahip olduğu tek şey dünyayı fethetmek için gerekli yeteneklerdir.Yani şu anki durumda tamamen işe yaramaz gereksiz yetenekler... Bu yüzden yarı zamanlı olarak çalışıp kendi hayatını sürdürmek zorundadır." 4-Charlotte - (2015) / School, Super Power istisnasız herkesin ilk animesi olamaya aday bir anime kendisi. x-men seven arkadaşlar varsa şiddetle öneriyorum, bazen o tadı alıyorsunuz:D yani anlatmaya gerek yok, müzikleri apayrı güzel, karakterler iyi işlenmiş ve çeşitliliği fazla, sıkılmadan izlenebilecek çok kaliteli olabilecek bir yapım. ( önemli bir uyarı yapayım, hangi arkadaşıma izletsem Yuu'nun kardeşinin çok bağırarak ve kelimeleri uzatarak konuştuğundan rahatsızı olduğunu ve animeyi bıraktıklarını söylediler:D siz siz olun bu karaktere biraz dayanın. bir yerden sonra alışırsınız, zaten Yuu sabah uyandığında ve eve geldiğinde sık görüyoruz :D) "Hikâyemiz, bir grup ergenlik çağındaki kız ve erkeğin arasında görülen özel yetenekleri konu almaktadır. Yuu Otosaka gücünü kimseye bir şey belli etmeden kullanıp, normal, sıradan bir okul hayatı yaşamaktadır. Birdenbire karşısına Nao Tomori adında bir kız çıkar. Onunla karşılaşmasından dolayı, özel güç kullanıcılarının kaderi açığa çıkacaktır." 5-Mirai Nikki - (2011) / Mystery, Psychological, Yandere, Thriller biliyorum bu başlangınç için biraz farklı bir anime oldu. ama size ilginç bir şey söyleyeyim, bunu ilk defa animeye başlayacak çoğu arkadaşıma önerdiğimde beğendiler, hem de fazlasıyla.. çünkü merak unsurunu son ana kadar tutmayı başardığı için sıkılmadan bir sonraki bölüm diye diye bitirmiş oluyorsunuz, çok da güzel finali vardır kendilerinin :D baştan söyleyeyim, başrol kızımız 'yandere' yani yeni başlayan birisi, kız pskikopat çıktı rıza baba diyip bırakabilir. zevk meselesi. ancak hemen yargılamamak gerek insanları:) zaten buradaki çoğu kişi bu animeyi izlemiş olduğundan onlarla beraber geriye çekilerek gülüyoruz :d -UYARI: hafif çıplaklık ve çok miktarda kan içerir:d) "Amano Yukiteru (Yuki), asosyal, çevresi ile iletişim kuramayan, tüm gününü cep telefonundan günlük yazmakla ve hayali arkadaşlarıyla konuşmakla geçiren biridir. Bir sabah uyanır ve cep telefonunda gün içerisinde olacak her şey tek tek yazmaktadır. Telefonunda yazan olaylar gerçekleştikçe Yuki daha da şaşırır" 6-Kono Oto Tomare - (2019) / Drama, Music bu animeyi ekleyip eklememe konusunda çok kararsız kaldım. müzik animesi kendisi, baya da underrated bir anime. başları biraz sıkıcı görünse de sonradan (3 bölüm sonra, çok bişey de değil:D) soluğumu tutarak izlediğim bir animeydi o yüzden ben başlangınç animesi için uygun buldum. dramın yoğunlu, konu, karakterler.. anime de pek göze batan bir şey yok. sadece biraz flashbackleri çok koymuşlar. özellikle ilk bölümlerde ancak rahatsız etmiyor, herhangi bir enstrüman çalanların başlangıç animesi olmalı!!! (Your Lie In April mi önersem bunu mu önersem çok kararsız kaldım açıkcası. ancak Kono Oto Tomare de karakterler biraz daha büyük oldukları için empati yapması çok daha kolay gelebileceğinden bu animeyi seçtim, bilginize:D) "Son sınıf öğrencilerinin mezun olmasıyla, Takezou Koto (geleneksel Japon yaylı çalgısı) Kulübünün tek üyesi olarak kalır. Yeni okul yılı da başlamışken Takezou kulübün kapatılmaması için yeni üyeler bulmak zorundadır. Bir anda yeni bir üye, neredeyse terk edilmiş olan kulüp odasının içine dalar ve kulübe katılmak istediğini belirtir. Takezou bu kulübü nasıl hayatta tutacak ve bu serseri yeni üye ile nasıl başa çıkacaktır?" 7-) Re-Life - (2016) / Slice of Life, Romance ( resim için özür dilerim.. sınır olduğundan dolayı böyle oldu :d) Slice Of Life animesi için, yeni başlayacaksa biri en iyi öneri bu sanırım. diğer slice of life türlerinde izleyiciler sıkılabilirken bu animede bir insanın sıkılabileceğini sanmıyorum. arkadaşlık, yine her zamanki gibi oldukça büyük bir karakter gelişimi, hayatın yoruculuğu ve daha bir çok şeyi başarılı bir şekilde aktardığını düşünüyorum ben. yaşınız biraz daha büyükse ve liseyi özlemişseniz yüksek ihtimalle bu anime sizi oldukça tatmin edecektir. "Hikayemiz, 27 Yaşındaki Arata Kaizaki'nin başından geçiyor. İlk işinden sadece 3 Ay sonra istifa edip, bir daha hiçbir mülakatta geçemeyen tam bir işsiz. Hayatı, ReLIFE (Yeni Yaşam) Araştırma Laboratuvarından Ryo Yoake'nin ona verdiği, görünüşünü 17 yaşında dönüştüren bir ilaçla değişir. Artık bir yıl boyunca denek olarak liseye geri dönmesi gerekmektedir. (@MangaDenizi)" 8-) Haikyuu - (2014) / Comedy, Sports arkadaşlar :D özür dilerim ancak spor animesi ile anime dünyasına giriş yapmak istiyorsanız bundan daha iyisi yok başlangıç için. ama 74 bölüm :d bakın, yeni başlayanlara sesleniyorum, bu kadar bölüm gözünüzü korkutmasın bir anda aaa bitti diyorsunuz:D buradaki tek uzun anime bu , ama aynı zamanda konusu gereği insanı dizi içerisine daha çabuk sokan bir anime. korkmayınn izleyinn!!! ( ilk 2 bölüm sabredin, yemin ediyorum pişman olmayacaksınız :D) "Bir şans etkinliği Shouyou Hinata’nın voleybol aşkını tetikler. Takımında hiç oyuncu yoktur ama bir şekilde gayret ederek “Kortun Kralı” olarak bilinen, süper star, Tobio Kageyama tarafından ezildikleri ilk ve son Orta okullar ligi maçına çıkmayı başarırlar. İntikam ateşiyle yanıp tutuşan Hinata, nefret ettiği ezeli rakibi Kagayema’yla karşı karşıya gelmek için Karasuno Lisesi’nin voleybol takımına kaydolur.Tek amacı intikam almaktır! Haruichi Furudate’nin kaleminden dinamik ve kanı kaynayan gençliği anlatan bir voleybol hikayesi." listem bitti sanırım, aklıma gelirse arada eklemeler yaparım dostlarım. (death note yazmıyorum bir zahmet:D) umarım bu liste anime dünyasına girmenize yardımcı olur veya arkadaşlarınızı bu dünyaya daha çabuk ısındıran animeler seçebilmişimdir. eskiden ben de çok büyük bir ön yargıyla yaklaşırdım. Japoncaya kulağım alışmadığı için bana sürekli bağırıyorlarmış gibi geliyordu, sizi anlıyorum. bir çok dostum da bana izlettirmeye çalıştı ancak ben bir türlü ısınamadım. en sonunda beni kendine bağlayan animeleri keşfedip bu dünyaya girdim. emin olun, anime kültürünüz sayesinde bakış açınız bile değişecek:D sadece biraz animelere zaman tanıyın. bu dünyada hiçbir ürün ilk dakikalarda kendine bağlayamamıştır. o yüzden 2. ve 3. bölümlere gelmekten çekinmeyin :) eklemek istedikleriniz, sorularınız ne varsa alta yazarsanız sevinirim. okuduğunuz için teşekkürler :)
    1 point
  6. merhabalar 27 yaşımdayım anime kitlesine göre yaşlıyım belki içinizde öğrencilerim bile olabilir :) izlediğim animelerin sayısını bilmiyorum yeni güncel olanları takip etmeye çalışıyorum ama iş hayatından dolayı takip etmekte zorlanıyorum güncel iyi animeler varsa önerilerinizi bekliyorum
    1 point
  7. İyi akşamlar pegasus abi , capri abi , asuna apla , heymely apla , luna (kendimi çok küçük hissettim birden bire ) ben beynim yanmadan yatayım baya yorucu bir gündü , tatlı rüyalar edit: ilk yazdığım gibi görmediniz gördüyseniz unutun
    1 point
  8. Haha hadi geçmiş olsun. :) İyi olmana sevindim. :)
    1 point
  9. Evet bazı tarzda bahsettiğin küçüklerin böyle ad ile hitap etmesi biraz sinir bozabiliyor ama mesela buradaki çoğu konuştuğum kişi diyeyim sen de dahil, böyle bana karşı saygısızlığınız olmadı onun için Pega demeniz falan çok normal geliyor diyeyim. Seviyorum sizleri. He birde ortaokulda bana öyle ilk adımla seslenenler olmuştu senin gibi düşünmüştüm ve şu an her ikisi de kullanılıyor, yani hazır ol artık iki ismin de kullanılacak. :D Hahahaha yok artık dersimi aldım ben, atmam artık. :D Hahaha biraz öyle gibi. :D Yani biraz öyle, birde kimlerin dediği önemli. :D Teşekkür ederim o zaman. :))
    1 point
  10. Yok yok :) Özellikle drama vurdum ya.
    1 point
  11. İyiyim ben Capricim. Sen de yorgunmuşsun. güzelce dinlenirsin umarım. Kendine dikkat et. Ben mühendisim de fen bilgisi öğretmenliği okuyorum. Ve evet örgü örüyorum. Süveter, yelek, lif, amigurumi falan her şeye el atmışlığım var. Benim elimde de babama ördüğüm yelek var 1,5 ay oldu sanırım ama farklı bir şekilde örülüyor ilk defa denediğimden baya zorlu bir süreçti ama son aşamalarına gelebildim sonunda. :D Sen ne örüyorsun? Çok da bekletme ama sonra kafası atıyor insanın bıkıyor eline alası gelmiyor. Daha yolun yarısına 10 yılım var sakin. :D Sen bir örgüye başla da ben se seni darlayacağım. :D Babamla ben ilgilenmeye devam ederim. :D Yaaa nasıl oldu baklavan? Annem bakıyor o işte bizde ben de diğer tüm işini hallediyorum. Kesme kısmı çok önemli mesela göz kararım hizam vardır. Baya bildiğin profesyonel baklava gibi görünüyor. Anneciğim de sağolsun ince açar bayağı. :) Arkadaşlarım genelde adımı kullanırlar ama büyük olduğum bu gibi ortamlarda abla denmesi çok hoşuma gidiyor. :D Yani aslında takmamak istiyorum ama benden bayağı küçük biri adımla hitap edince biraz tepem atıyor. Az da olsa bazı gelenekçi düşünceler içime işlemiş. :D
    1 point
  12. Evet azıcık. :) Evet işlerimizi hallettik geldik sonunda düğmeleri de aldım. :D Artık bu akşam en geç yarın bitecek o yelek. At at güleriz. :D Ve babamı paylaşmıyorum üzgünüm. Ama evet rol model alabilirsin. Rus edebiyatı seviyorsan o da seni sevebilir. Rol modelidir birkaç kuzenimin bu arada. Öyle bir adam. Maşaallah diyeyim de ben de çok nazar ediyoruz onu zaten. :D Baklava açacağız bir hafta sonra sanırım gel istersen. :D Olsun olsun iyi yanından bak son vakte kalınca daha sinir bozucu oluyor.
    1 point
  13. Ecchi izlediğim çoğu animeyi beğenmiyorum açıkçası. Önerebileceklerim: Prison School, Yuragi-sou no Yuuna-san, Ishuzoku Reviewers.
    1 point
  14. Ne demek zamanla genişletmek istiyorum , kolay gelsin sanada öğrenirken edit: @neufmillimetres alıntı yapmayı unuttum kb
    1 point
  15. Ahh aynen bende başlamadan önce baya zorluk yaşadım , elektro gitarlarda yurt dışından geliyor kur baya etkili o yüzden zaten dore , zuhal müzikde zam yapmak için sebep arıyor zaten yerel yerler desen zaten ateş pahasıydı ama 2. elden hallettim bi şekil , kolay gelsin yakın zamanda istediğine ulaşırsın umarım
    1 point
  16. insta veya dc verir misin?
    1 point
  17. High School DxD , Kaifuku Jutsushi no Yarinaoshi , hard ecchi olarak kastettiğine bunlar girermi bilmem ama diğer animelere göre daha fazla ecchi sahneleri var . High School'un birkaç bölümüne göz atsan farkedersin zaten
    1 point
  18. Forumla ilgili merak ettiğin, anlamadığın yerler falan olursa da çekinmeden sorabilirsin. :)
    1 point
  19. teşekkürler yeniyim bilmiyordum :)
    1 point
  20. @meva şöyle ufak bir uyarı yapayım, ilerleyen zamanlarda adminlerden uyarı almaman için. :) Art arda mesaj atmak flood sayılıyor ve flood yapmak yasaktır. Art arda bir şey yazacağın zaman mesajların solunda hemen alt kısmında bi "+" işareti birde "Alıntı" yazısını göreceksin, Alıntıya tıkladığında sadece o mesajı alıntılar, yanındaki "+" sembolüne tıklarsan çoklu alıntı yapabilirsin. :)
    1 point
  21. Aramıza hoş geldin, iyi forumlar.
    1 point
  22. anime izleyen bi öğretmenimiz olmadı lise zamanında ünide denk gelir belki bu arada hocam öğrencileriniz çok şanslı :)
    1 point
  23. Çeviren fansub gruplarının sitelerine bakabilirsin. Türk Anime'deki anime sayfasında çeviren fansublar yazıyordur.
    1 point
  24. Hoş geldin ben de 24 yaşındayım, kendini yaşlı görmene gerek yok bence. :) Eğer muhabbet etmek istersen seni her zaman mekanımıza bekleriz. .)
    1 point
  25. Merhaba, hoş geldin ben de 25 yaşındayım. Bence biz tam ortalamalardayız lütfen yaşlı deme. :D Ne tür animelerden hoşlanırsın ona göre birkaç öneride bulunabilirim. :)
    1 point
  26. Anime izlemenin yaşı yoktur :D Aslında güzel bir yaş. Hayatının en iyi yıllarından bana göre. Yeni sezonu çıkacak olan. Shield Hero, Tensei Shitara Slime Datta Ken, Hataraku Saibou, Dr. Stone, Re: Zero (bunu beğenmedim ama biraz izle seversin belki). 1. sezonu başlayanlar için: Redo of Healer (ağır ecchi ve hentai var), Wonder Egg, Mushoku Tensei, Tatoeba Last Dungeon, Horimiya, Jujutsu Kaisen (bunu izlemedim ama çok seviliyor).
    1 point
  27. evet sanjinin olduğu bölümlere daha yeni geldim ve geröekten ilginç bir karakter aynı zamanda bu bölümlerde olan olaylar çok iyi. devam edeceğim yüksek ihtimalle
    1 point
  28. Merhaba hoş geldin o halde. Ben de 25 yaşındayım. Biyomedikal mühendisiyim ama bir yandan da öğretmenlik okuyorum. Ortam çok güzeldir zaten takip de ediyormuşsun. Umarım iyi vakit geçirirsin. Ben de bu aralar SAO izliyorum. Biraz ara verdim ama devam edeceğim. Bir de muhabbet yeri var onu alıntılarlar buraya, oraya da uğrarsın. İyi forumlar tekrar.
    1 point
  29. Nefes Almıyorum Sıkıntı Olur mu??
    1 point
  30. Yaşamdan kesitler için hatırladığım aklımın bir kenarında yer edinmiş olanlardan birkaç önerim var; ReLIFE Your Lie in April Violet Evergarden Clannad Bakuman Sakurasou no Pet na Kanojo Koe no Katachi (A Silent Voice) Toradora! Great Teacher Onizuka Acchi Kocchi
    1 point
  31. Teşekkürler. Slam Dunk ve Magic Knights seven anime sever çok fazla bulunmuyor:) Önerilerinizi listeye ekledim.
    1 point
  32. Dr.Stone Nanatsu no Tanzai Goblin Slayer Overlord Attack of Titan Tensei shitara Slime Datta Ken Arifureta Shokugyou de Sekai Saikyou Re:Zero kara Hajimeru Isekai Seikatsu Highschool of the Dead Ben-To İzlediklerim arasında en beğendiklerim bunlar inşallah yardımcı olmuşumdur.Bi de yeni çıkan animelere bakmanıda tavsiye ederim güzel isekai animeler var
    1 point
  33. Yok sadece sınavlar ertelendi. Benden küçük kuzenim var işte o direkt adımla sesleniyor. Heh birde iki adımı birlikte kullananlar oluyor, diyorum ikisinden birini seç diye yook. :D
    0 points
  34. İnternet işlerini beceremiyorum maalesef. Buldum buldum da beğenmedim aman salladım artık hehheheh
    0 points
This leaderboard is set to İstanbul/GMT+03:00
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli bilgi

Forum kurallarımızı okudunuz mu? Forum Kuralları.