Jump to content

Liderlik Tablosu

Popüler İçerik

Showing content with the highest reputation on 03/27/21 tüm alanlarda

  1. Bir insan hayal edin. Günlerce evden çıkmayan, bir arkadaş ortamında hiç konuşmayan, kendi halinde, kalabalık içinde biraz rahatsız duran… Ama tek başınayken dünyanın en eğlenceli insanı, saatlerce sohbet edebileceğiniz biri… Kim bu insan? Sen misin? En yakın arkadaşın mı? Peki size, veya bu tip insanlara “ASOSYAL, UTANGAÇ, ÇOK İÇİNE KAPANIK” dendiğinide sık sık duymuşsunuzdur o halde? Sırf bunları duymamak için de toplum içinde “mış gibi” davranıp bir an önce evinize koşup kendinizle başbaşa kalmak istediğiniz de oluyordur sıklıkla diye düşünüyorum… Siz de bendensiniz o halde… Hoş geldiniz. Gelin sarılalım Ve hadi kendimizi millete bir anlatalım. Ama önce birkaç şeyi açıklığa kavuşturalım. Başlıkta “asosyal” kelimesini kullandım çünkü toplumda bu kelime çok kullanılıyor bu tip insanları tanımlamak için. Aslında çok ama çok yanlış . “Yalnızlığı tercih eden insan” ya da “içedönük” insan tabirleri daha uygundur . Bir de “Antisosyal” vardır ki bu da sık sık yanlış kullanılır. Antisosyallik bir kişilik bozukluğudur. Bu tip insanlarda başkalarının hakkını hiçe sayma, saldırma ve tutuklanmaya yol açacak eylemlerde bulunma; yalan söyleme, başkalarını aldatma; dürtüsellik ve gelecek için tasarı yapamama; saldırganlık ve sinirlilik gibi ciddi sorunlar görülür. Biz burada “İçe Dönüklükten” bahsedeceğiz. “Dışa Dönüklüğün” tam tersinden. Genel kanının aksine içe dönük insanlar “asosyal” değildir. Aksine insanlarla birlikte olmaktan, zaman geçirmekten, sohbet etmekten oldukça hoşlanır, bunda genellikle hiç sorun da yaşamazlar. Ancak bu insanlar “yalnız” olmayı sorun etmezler. Tam aksine “yalnızlığı” tercih ederler . En yaratıcı, en huzurlu, en mutlu oldukları anlardır yalnız oldukları zamanlar. Saatlerce hatta bazen günlerce evde tek başlarına kalsalar bir gram canları sıkılmaz. Burada da şu yanlış anlaşılmaya hemen değinmek istiyorum daha da detaya girmeden… Çoğu insan “yahu tek başına nasıl sıkılmazsın? Boş boş oturmak sıkmıyor mu ?” diye darlarlar bu insanları… İşte o öyle değil. İçe dönük insanlar için “yalnız” oldukları zamanlar en verimli oldukları zamanlardır. En önemli planlarını bu zamanlarda yaparlar , en büyük kararlarını bu zamanlarda alırlar… Ve bu bir kişilik özelliği de değildir.Bu biyolojik bir kodlamadır . Tıpkı dışa dönük insanların grup içindeyken daha verimli olması gibi… En çok tanınan “içedönüklerden” Audrey Hepburn şöyle söylemiştir mesela: “Ben içe dönük biriyim.Kendi başıma zaman geçirmeyi, açık havada olmayı, köpeklerimle uzun yürüyüşlere çıkıp ağaçları, çiçekleri, gökyüzünü seyretmeyi seviyorum… Cumartesi akşamından pazartesi sabahına kadar yalnız olsam son derece mutlu olurdum.”( yn: motosiklet emojisiyle yetinelim :/ ) Gelin detaylıca konuşalım bu mevzuyu . Araştırmalarla, içe dönük bilim insanları ile de destekleyelim… Bir kere bana göre en büyük hata Psikoloji dünyasında bu konuda. Neden derseniz psikolojide “Big 5” diye bir tabir vardır. İnsanlar kişilik özelliklerine göre 5’e ayrılır buna göre. Bunlar da: Açıklık Sorumluluk Dışadönüklük Uyumluluk Duygusal denge E biz? Peki biz nerdeyiz burada? Neredeyiz biliyor musunuz: Bu sınıflandırmaya göre “içe dönük” insanlar “Dışadönüklüğü düşük olan insanlar” olarak tanımlanıyor. Yani “dışadönük olamamış” zavallı bireyler… Aynen. HADİ ORADAN! Bir de bunu “utangaçlıkla” karıştıranlar var… Ona da geleceğim birazdan. Ama genel kanı bu şekilde. İçe dönüklük bir “eksiklik” gibi algılanıyor. Öyle değil… Anlatayım Öncelikle. Modern dünya “dışa dönüklere” göre dizayn edilmiş durumda. Nereye giderseniz gidin. İş yerinde, okulda, sokakta… Her yerde. Ama her yerde. Bir “takım ruhu” bir “grup çalışması” bir “ekip çalışması”… Toplu halde yapılan etkinlikler, ekibe dahil olunması gereken, ekiple çalışılması “zorunlu” olan ortamlar. “Ben kendim çalışsam? ”diyene garip garip bakmalar . Sınıfın köşesinde sessiz sessiz oturan, kendi dünyasında aslında çok da mutlu olan arkadaşa bir garip bakmalar… Ve genellikle bu gruba dahil olmayanlarda “anormallik” olduğu düşünülür… Düşünülmekle kalmaz müdahale dahi edilir. Öğretmenler velileri hemen okula çağırır. “Oğlunuz çok akıllı. Tüm derslerden çok iyi notlar alıyor. AMA Grup çalışmalarına katılmıyor…” “Ahmet arkadaşımız sayesinde şirketimiz milyonlarca lira zarardan kurtuldu… Müthiş bir iş çıkarıyor… AMA Liderlik vasfı yok. Keşke tüm yeteneklerini bize gösterse…” AMA’larla yaşayan… Bunları duyarak kendinde bir eksiklik olduğunu kabul eden hiç de az olmayan bir insan topluluğu var. Zeka ile dışadönüklük arasında bir ilişki olduğu yanılgısı vardır ama bu hiç de öyle değildir. Tersi de söz konusu değil. İçe dönükler dışa dönüklerden daha zekidir de denmiyor . Fark yok . Sadece yeteneklerini farklı şekillerde ifade eder içe dönük insanlar. Fakat bir konuda içe dönüklerin ekstra bir avantajından bahsedebiliriz: Bu tip insanlar her durumda bilgiyi çok daha iyi özümseyebiliyor, sessiz ortamlarda daha iyi analiz edebiliyor ve dışarıdan alkış beklemedikleri için çok daha mantıklı çözümler ve kararlara ulaşabiliyorlar… O yüzden aslında “liderlik vasfı” olduğu düşünülen insanlardan daha iyi liderler olabilmeleri de oldukça olasıdır. Yani aslında içe dönük insanların “duygusal uyarıcılara” ihtiyacı yok diyebiliriz. Yine modern dünyada “mutluluk arayışı” olarak yüceltilen gerçeklerle de hiç işi yoktur bu insanların. Şatafatlı hayatlar, şöhret, herkes tarafından sevilmek… Hiç de haz ettikleri şeyler değildir. Tam aksine “boş mutluluk arayışı” biraz da rahatsız eder. İçe dönük insan için mutluluktan daha önemli bir “gerçek” vardır. O da anlam arayışı… Ama dedim ya. Modern dünyaya maruz kalan bu insanlar kendilerini dışlanmış ve yetersiz olarak hisseder ve çoğunlukla özgüven problemi yaşarlar. “Daha ışıltılı” olamadıkları için biraz da kendilerini suçlarlar. Toplumun “uyumsuzları” olurlar birazda…( yn: keşke benim gözümdende ışık çıksa qwe [belkide bu kadar kötü şaka yaptığım için arkadaşım azdır başka parantez yok üsttekine ve altta geçen bi bölüm suçlama eksik görme şeyine gidiyor , yo ben gayette komiğim anlayışlıyım] ) Utangaçlık demiştim az önce. Dışarıdan çok benzer görünse de karıştırılmaması gerekir. Indiana Üniversitesi Utangaçlık Araştırmaları Enstitüsünden Bernardo Carducci Utangaçtanımını şöyle yapıyor: “Utangaç insan sosyalleşmek ister, çok ister ama bunu yapamaz ve sonunda kendini kötü hisseder.” İçe dönük insan ise yalnızlığı “tercih eder”. Bir arkadaş toplantısında utangaç insanı da içe dönük insanı da tek başına otururken görebilirsiniz. Utangaç olan bundan rahatsızlık duyarken içe dönük insan bunu tercih etmiştir… Aynı zamanda içe dönük insanların insanlardan saklanmak gibi bir amacı da yoktur. Toplum içinde çok rahattırlar. Ama bir içe dönük karakteri tanımak isterseniz toplum içinde dinleyen insanlara bakın. Ve konuştuğunda ise genellikle tek bir insanladerin tartışmalara dalmış insanlara. Sakin bir tartışmayı yeğlerler. Konuşmadan önce düşünmeyi tercih ederler. Bir grup önünde çıkıp konuşmak imkansız olmasa da zor gelir içe dönüklere. Çünkü biraz “anlamsız” gelir. Bir alışveriş yoktur bu tip konuşmalarda. Burada “yalnızlıktan” yola çıkarsak aslında şunu da söylemek lazım. Dışa dönük veya içe dönük olsun… Hepimizin bir miktar yalnızlığa ihtiyacı var… Bunun negatif olduğu algısının da biraz yıkılması gerekiyor. Her insan yalnız kalmak isteyebilir ve buna da saygı göstermemiz gerekir. Kaldı ki birçok önemli buluş, resim, müzik eseri… Birçok önemli felsefe, düşünce “yalnızlıktan” doğmuştur. Apple şirketinin kurucu ortaklarından Steve Wozniak da tam bir içedönüktür misal. Sahnede kendisini çok görmesek de, Steve Jobs kadar spot ışıklarının altında olmasa da, adına filmler çekilmese de Steve Jobs’tan belki de çok daha fazla katkısı olmuştur Apple markasının ortaya çıkışında… Dışa dönüklerin dünyası dediğimde de bunu kastediyordum aslında. Aynı işi yapan iki kişiyi ele aldığınızda yaptığı işi daha yüksek sesle, herkese anlatmayı seven, sahneyi seven insanları alkışlıyoruz haliyle… Bunu teşvik ediyoruz… Hareket halinde görülen insanları, düşünen insanlara tercih ediyoruz. Kimin hangi işi ne kadar iyi yaptığına değil, sesinin ne kadar çok çıktığına bakıyoruz. Ve bu da işte baştan beri bahsettiğim döngüye yol açıyor. İçedönüklerin hep kendi kendine sorduğu soruya: “Neden uğraşıyorum ki?” Bu soru o kadar önemli bir soru ki. Ve çok ciddi bir soruna da işaret ediyor… Hep bahsettiğimiz liyakat sorununun temelinde de bu yatıyor… Hiçbir iş aslında hakkedene verilmiyor bu anlayışta. En gösterişliye, en çok konuşana veriliyor. En iyi “mış gibi” yapana… Asıl işin ehline değil… Ve burada da aslında dünyaca bir kültürel değişimden bahsedebiliriz. Geçmişle bugün karşılaştırılırken hep “insanlar eskiden daha dürüsttü, daha anlayışlıydı, daha mutlu ve huzurluydu” deriz. Bunun nedeni de çok açık aslında. Eskiden, “sosyal medya” çılgınlığından önce toplum için en değerli şey “karakterdi”. İnsanlar dürüstlüğü, karakterleri, fikirlerine göre değerlendirilirdi. İnsanların asıl kişiliğiydi en önemlisi. Maskeleri değil… İşte 21. Yüzyıl ile bu anlayışta keskin bir geçişe tanık olduk. Afedersiniz “aptalların” ünlü olduğu bir zaman bu… Saçmalığın, saçma davranışların, gürültünün, patırtının, ışıltının, bağırmanın popüler olduğu, herkesin o tarafa kafasını çevirdiği bir dönem… Bunun ciddiyeti de şuradan anlaşılabilir: Yakın zamanda yapılan bir araştırmada batı dünyasında çocukların çok büyük çoğunluğu “YouTuber” olmak istediğini söylemiş… Doktor, mühendis, ressam, müzisyen değil…. Dünyayı değiştirme hayali zaten yok… İnsanlığa faydalı olmak… En basitinden “uzaya çıkmak” isteyen dahi yok…. Tüm çocukların hayali artık “YouTuber” olmak… Buna içedönük çocuklar da dahil… En tehlikelisi de burada zaten. Aslında yalnızlıktan, okumaktan, düşünmekten hoşlanan, bununla kendini ifade eden çocuklar bu taraflarını bastırmak ve hiç olmadıkları, aslında hiç de kendilerine uygun olmayan bir karaktere bürünmek istiyorlar. Çünkü az önce de bahsettiğim gibi “bağırmıyorsanız, sahnede değilseniz, tam bir takım oyuncusu değilseniz, herkes tarafından sevilmiyor ve alkışlanmıyorsanız” maalesef modern dünyanın eksik vatandaşlarısınız… Ama bu sessiz, sakin çocuğun iyileştirilmesi gereken, anormal çocuk olmadığını anladığımızda zaten bir sürü sorunu da çözebileceğiz. Sizin için, hepimiz için de aynı şey söz konusu. İyi bir konuşucu olmak ile zeki olmak arasında hiç ama hiçbir ilişki yok… İçedönüklük iyileştirilmesi gereken bir sendrom değildir. Boş vakitlerinizi yalnız geçirmek istiyorsanız bundan daha normal bir şey yoktur. Kendi karakterinizden… Çok değerli karakterinizden asla ödün vermeyin… En tanınan içedönüklerden Albert Einstein da şunları söylemiştir bu konuda: ‘Yalnızlığı seven biri olun. Bu size merak edecek, gerçeği arayacak zaman tanır. Büyük bir meraka sahip olun. Hayatınızı yaşamaya değer kılın’. Yani bu özelliğinizi kucakladığınızda, kendiniz olmaktan mutlu olduğunuzda mucizeler yaratabilirsiniz… Bu arada içe dönük-dışa dönük ya da diğer karakter türlerinden hangisi olduğunuzu merak ediyorsanız bir test bırakıyorum. Mutlaka bir göz atın. Sonuçları da yorumlarda paylaşın bakalım neler çıkacak ortaya… Ve her zaman olduğu gibi… İyi ki varsınız! Sevgiler! Test ve orjinal video spoilerın içinde ben sadece yazıya döktüm bir iki düzenleme emojiyi falan hallettim edit: bir sonraki konu ne ile alakalı olmalı ben fizik yada milgram deneyi ile alakalı bişeyler yazmak istiyorum(büyük ihtimalle haftaya kadar bitirebilirim)
    2 points
  2. İtiraf ediyorum bu seriyi çıktığı ilk andan itibaren çevrilmesini çok istiyordum. Bu yüzden de beni kırmayıp seriyi el atan canım arkadaşım Aylin'e teşekkür ediyor, seni serilerinde kendisine başarılar diliyorum. 24. bölüm eklenmiş, bu tatlış seri tamamlanmıştır. Son kez... İyi seyirler. İyi arşivler.
    2 points
  3. Bizzat ellerimle çevirdiğim bir seri olacak kendisi ^^ O yüzden ben de heyecanla beklemekteyim. Şimdiden herkese iyi seyirler.
    2 points
  4. Yeni çıkmış olan ve gençler arasında çok sevilen animenin 5. Sezonu tam da BUGÜN çıkacak ve ben bile mutluluktan uyuyamadım :D Tam olarak saat kaçta çıkacak ben de bilmiyorum, ama sabırsızlıkla bekliyorum. BİRAZ ERKEN AMA İYİ SEYİRLER DİLERİM!!!!
    1 point
  5. Hoş bulduk. Bakacağım öneri kısmına da.
    1 point
  6. 1. bölüm eklenmiştir. İyi seyirler.
    1 point
  7. gjkljgkldfjgkldjs bi arkadaşım var benim de bu konulara aşırı meraklı ondan biliyorum hepsini
    1 point
  8. Öğlen olmuş evet ya. Gün bitiyor hemen. Ooa çok karışık ay burcuda neymiş ne anlama geliyor.
    1 point
  9. Zaten küçük olmayan dudaklarım baya korkunçtu evet ama neyse ki maske zorunluluğu var. :D Kendime de bakmayıveriyordum. :D Power Up Material oldum ben de iyice sizin tatlışlığınız sayesinde sanki. Geziniyorum öyle ortalıkta, takıldım kaldım buraya. :) Kendine dikkat et. ) Güzel gittin. :) İkizler arkadaşım olmadı hiç o yüzden çok yakından gözlemledim ama bir kötülüklerini de görmedim, işte rivayetler. :D Enerjim yerinde benim bakalım ilerleyen vakitlerde de bakacağız bir çaresine. :D 5 kere geldiğini hatırlıyorum şu anlık rekorum bu. :D Kolay gelsin Capricim. Çok iyi anlıyorum seni umarım güneş yüzünü gösterir çabucak. Sen beni darlamayı çok sevdin bakıyorum da. :D
    1 point
  10. Selam Capricim! Selam selam Zoro. Dış. :D Japoncanı geliştirirken ingilizcen de gelişir zaten bence bir kenarından başla. Buluşamıyoruz hala.. Oluyor Lunacım. Büyüdükçe yükseleninden özellikler alırsın genellikle. Bir araştır bakalım. Ponçik bir ikizler görmemiştim daha önce hadi bakalım. :D Sen de iki balığı baya gözlemlemişsindir biliyorsundur az çok zaten. Evet biraz fazla duygusalım. :D Üzülsem, sinirlensem, gerilsem hemen göz yaşlarım düşmeye başlar cidden sinir oluyorum buna ama tutamıyorum kendimi. :D Önceden çok çekingendim, ilkokul ve lisenin ilk yılında. Sonradan açıldım, insanlarla çok daha rahat iletişime geçebildim. Derslerde çok daha aktif oldum. Öyle diyebiliriz genel olarak. :) Seninle aynı nedenden dolayı Pega Bey. Zaten uzun yazdığımdan her seferinde yukarı çıkıp emoji kutusuna tıklayıp emoji seçmek üşendiriyor. :D
    1 point
  11. Haha bence de öyle. :D Bir tanısalar çok ponçik bir insanımdır. :) Ben de iyiyim, kahvaltı falan hazırladım öyle işte. :D Bizde iki tane balık var. :D Çok dugusaldır derler balıklara doğru mu? :D Mesela neler olarak çekildin yaya? :D Madem güzel siz niye kullanmıyorsunuz Syn Hanım? :D Ben şahsen aramaya üşeniyorum, bulana kadar iki saat geçiyor, yaşlılık...
    1 point
  12. Güüüüüüüüüüüüünaydın nasılsınız nasıl gidiyor , ben kahvaltı yapınca daha iyi olacağım ah birde kar yağıyor dünde yağmıştı ama bu kadar olacağını tahmin edememiştim
    1 point
  13. en iyisi izlediklerini yaz sen biz ona göre öneri yapalım :D
    1 point
  14. reis kitap yazsan iyi para alırmışsın ha
    1 point
  15. Bende kalabalıkda yanlız olayım istiyorum bi iki arkadaşım vardı onlarlada liseye başlayınca iletişimi kestim :& sıkıcı oluyor bazen ama zevkli yok bişey olmaz be
    1 point
  16. İyi geceler. Yok görmedim. :D
    1 point
  17. hb memnun oldumm
    1 point
  18. zaten istada edit sayfam var ve bir çok edit sayfasını takip ediyorum yinede teşekkürler
    1 point
This leaderboard is set to İstanbul/GMT+03:00
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli bilgi

Forum kurallarımızı okudunuz mu? Forum Kuralları.