Kai
-
İçerik sayısı
1459 -
Kayıt tarihi
-
Son ziyareti
-
Kazandığı günler
4
İtibar Etkinliği
-
Kai got a reaction from SoredemoDodo in En Acıdığınız Karakterler-Charapedia Anketi
en acıdığım kişi..
kurosaki ichigo
kainatı yıksa haklıdır.
-
-
Kai reacted to Red-King in En sevdiğiniz Müzik türü, Grup ve şarkıcı hangileridir?
Rock *-*
En sevdiğim grup ise Anathema ve Destine *-*
-
Kai got a reaction from Thor_Finn in Ne Dinliyorsun? (müziksiz hayat hayat mı be, diyenlerin mekanı)
-
Kai reacted to Mileydi in Oregairu(Yahari Ore no Seishun Love Come wa Machigatteiru) Analiz, Serideki Gözden Kaçan Şifreler, Karakter Şarkıları ve Merak Edilenler - Tamamlandı(Resimler Yenilendi)
Emeğine sağlık, izlemediğim bir seri açıkca biraz da ön yargım olan bir seri, öyle yok aşk 3geni yok 5geni konusu olan serileri sevmiyorum, ama tanıtımını gördükten sonra bir şans verebilirim sanırım. Tekrar emeklerin için teşekkürler.
-
Kai got a reaction from IkigamiDeliverer in Asosyal Olmanın İyi ve Kötü Yönleri
şimdi eksik diye belirttiğin kısımlar kafama takılmıştı ve sordum onun dışında benim ne canımı sıktın ne de incittin. belki yazma şeklim biraz fazla direkt dümdüz sert kaçtı bende öyle oluyor çünkü kusura bakma xd bir insanın tamamıyla izole kalması zaten mümkün değil gibi bir şey artık. dünyanın kotası ya dolmuş ya da dolmak üzere. sosyalden çok izole kalmanın hem beden hem ruh sağlığı için daha faydalı olacağını düşünüyorum. bir ortam ne kadar kalabalıklaşırsa orada paylaşılan her şeyin kalitesi o kadar düşer bu da benim gözlemim. yemesi içmesi barınması işi artık ne olursa onu çokça kişiye yetiştirme ihtiyacı, o şeye gösterilen özenin önüne geçer. bilgi kirliliği de o derece artar genelde ki bu en kötüsü. virüs olayı hiç ortaya çıkmamış olduğunda da tamamen böyle düşünüyordum yoksa şimdi virüsten dolayı zaten basbas bağırıyorlar izole olun diye..
-
Kai got a reaction from IkigamiDeliverer in Asosyal Olmanın İyi ve Kötü Yönleri
çoğuna katılıyorum yalnız katılmadığım az kısım için 1-2 soru sormak istiyorum. ruh gücü için hareket beden gücü için dinginlik gerekiyor yalnız bu gereklilikler asosyalliğin dezavantajlarına maruzken de karşılanabilir. hareket etmek için illa insanların arasına karışmak gerekmiyor ve dinginlik zaten çoğunlukla etrafın karmaşasında çevremizdekiler tarafından engellenen bir his. ruhumuz ve bedenimizi karşılayabiliyorsak izole olsak nolur olmasak nolur? insanın ruhunu ve bedenini beslemesinden başka bir ihtiyacı mı var? sırf deneyim eksikliği oluşuyor diye intihar mı sayılıyor? ona bakacaksak bir insan hayatını ne kadar dolu yaşarsa yaşasın yine de ulaşamayacağı sayısız deneyimi gerisinde bırakarak ölecektir. o halde herkes intihar ediyor zaten öyle mi?
yalnızlığa gelince, insanların yalnızlıktan kaçınmalarının sebebinin tehlikelere karşı bir araya gelme ve hayatta kalma ihtiyaçlarıyla alakalı olması çok muhtemel. çok uzun zamanlar boyunca bu şekilde yaşamak zorunda kaldıkları bir gerçek. demek oluyor ki tehlikelere karşı kendinden emin olan ve hayatta kalabileceğini de bilen bir insan öleceği güne kadar yalnızlık diye bir şeyi aklından geçirmeyebilir. durum buysa asosyallik kişinin toplum tarafından itilip kendi yolunda gitmek zorunda bırakılması ve bunun kişide sosyal travma haline gelmesi değil midir? durum bu değilse nedir?
-
Kai reacted to IkigamiDeliverer in Asosyal Olmanın İyi ve Kötü Yönleri
Selamlar,
Diğer yazılanlara pek göz atmadım, bunun için özür dilerim. Bundan dolayı yazacaklarımı diğer yazılanlara hitaben değil direkt soruya cevaben yazıyorum. Yazacaklarım nesnel gibi görünse de tamamen öznel düşüncenin ürünleridir.
Konunun üzerinden epey vakit geçmiş olsa bile bu konuda biraz yazmak istiyorum. Yazacaklarıma başlamadan önce söylemek isterim ki toplumdan ayrı olmayı yeğlemek ile insanın kendini eve kapatması aynı şey değildir. Toplumdan ayrı düşmenizin size birtakım getirisi olabilir; kendini eve kapatmanın ise insana hiçbir getirisi olmaz. Daha doğrusu bu gibi psikolojik konuları artı ve eksiye göre ayırmak pek doğru olmaz bana göre. Zaman, mekan, durum öğeleri, bir şeyin ne zaman iyi ve ne zaman kötü olacağını belirler. Basit bir örnek ile sevgi, korku, endişe ve neredeyse diğer bütün duyguların tamamı zamana, mekana ve duruma göre gelişir ve değişir. Bugün sevdiğiniz birisini başka bir zamanda, başka bir mekanda, başka bir durumda sevmeyecek olabilirsiniz. Binaenaleyh toplumdan geri durmanın (eve kapanmak değil) zamana, mekana ve duruma göre iyi ya da kötü sonuçları vardır fakat bu sonuçlar sabit değildir ve sürekli değişir. Velhasıl, verilen artı yön, vakti geldiğinde ya da başka bir kişiye göre eksi yön; eksi yön ise vakti geldiğinde ya da başka bir kişiye göre artı yön olarak doğacaktır.
Sonuçların sabit olmadığını -düşündüğümü- söylemiştim fakat insan doğasında bazı yavaş gelişen durumlar vardır. İstisnalar olabilecek olsa bile bir insan yalnız olmayı içgüdüsel olarak yeğlemez. Çağlar öncesinden aktarılan özellikler, bir insanın yalnız kaldığında tehlikeye daha çok yaklaşıyormuş gibi hissetmesinin asıl sebebi fakat değişen insan hayatı da bu gibi içgüdüsel şeylerin yok olmasına bir sebep. Buna binaen yalnız olmayı yeğlememiz için zorunlu olarak bir dış etken gerekiyor diye düşünüyorum. Bir film, bir olay, belki de örnek aldığımız bir kişi. Yani bu ufakken (8-12 yaş aralığı) izlediğiniz bir filmin etkisiyle de gelişebilir (ufak olmanıza gerek bile yok), bir çocukluk travmasıyla da gelişebilir. Bir insan yaradılışından dolayı buna eğilim gösterebilir fakat benim söylediklerim izole olmuş insanlar için geçerlidir.
Önceki paragraflarda yazdığım gibi sonuçları sabit değildir fakat genel olarak bir getirisi de yoktur bana göre. İnsanlardan izole bir şekilde yaşamak bir noktada sizin duygularınızı köreltir, algınızı bozar, gelecekte zorunlu olarak yaşamanız gereken (hayatta kalmak için bir iş sahibi olmak gibi) noktalarda sizi tökezletir. İnsanlardan ayrı yaşıyor olmanız -ki bu bir noktaya kadar mümkün değildir- birtakım davranış bozukluklarını, ruhsal problemleri de siz kabul etmeseniz bile beraberinde getirecektir. Duygularınızı köreltmesinden kastım aslında bazı şeyleri pek iyi kavrayamayacak olmanızdır. Yani demek istediğim, insanların arasında gelişen ve onlar için (ve daha büyük çoğunluk için) gayet normal olan bir durum, duygu, davranış ya da düşünce size tamamen yabancı gelebilir. Algı konusu fazlasıyla tartışılır, apayrı bir konu. Evvela, algı ne demektir onu öğrenmek gerek, şimdilik atlayacağım. Bütün bunlardan ziyade insanlardan izole bir şekilde yaşamak demek deneyim eksikliği demektir. Deneyim eksikliği ise beraberinde duygusal ve fiziksel zayıflığı getirir. İnsanlardan acısıyla, tatlısıyla almanız gerekenleri alıp bunu bir deneyime çevirmek ve yine aynı şekilde onlara karşı kullanmak bu döngünün bir parçası. Toplumdan izole olup, evinizden çıkmayarak yazar olabilirsiniz fakat edebiyat hakkında bilgi sahibi olamazsınız. Ne beşeri (sözel) ne de sayısal bilimlerde insanı tanımış ve onun bir parçası olmadan bir şey elde edemezsiniz. Deneyim eksikliği, kendisini eve kapatan vakalarda görülmesi daha muhtemeldir.
Lafı daha fazla uzatmadan söylemek istiyorum: İnsanlardan belirli olayların etkisiyle uzak duruyor ya da başka bir şeylerin etkisiyle yalnızlığı tercih ediyor olabilirsiniz fakat tamamen izole bir şekilde yaşamanız, yalnızca yıllar süren bir intihardan ibaret. Ruhunuzun gücü için hareket; bedeninizin gücü için de dinginlik gerekir. O yüzden asosyal olmayı tercih etseniz bile eve kapanmayı, hareketsiz kalmayı tercih etmeyin. Size kısa bir hikaye anlatayım: Damo (Budizm'i yükseklere taşımak için Çin'i baştan aşağı gezen Hintli bir rahip), Çin'de yerleştiği manastırda yaşayan rahiplerin meditasyon yaparken -yapmaya çalıştıkları esnada- pek çok kez odaklanma sorunu ve düşüncelerini yoğunlaştırmada sıkıntı çektiklerini gördü. Damo, bu durumu düzeltmek ve onları sağlıklarına geri getirebilmek için bazı dövüş hareketleri öğretti. Zamanla bu hareketler, Hatha Yoga hareketleri ile birleştirildi ve I Chin Ching adını aldı. Yıllar geçtikçe kendi içinde kollara ayrıldı, bozulmalar yaşadı fakat rahiplerin beden ve ruh dengesini korumakta temel dayanakları bu oldu. Umarım alakasız olarak görünen bu hikayeden bir şeyler çıkartırsınız, sevgiler.
-
-
-
Kai reacted to Gallardo in İlk İzlediğiniz Anime?
2011 zamanları kısa sürede Beyblade'in 3 sezonunu baştan sona izledim. Beyblade'i izleme gazını nereden buldun derseniz hepsi şu sahneyi görmek içindi.
3. sezonun ortalarında Kai'nin kedi sevdiği bir sahnede birden hayalleri suya düşene kadar da bu gazla devam ettim :D Kai reis 3. sezonun gerçek kahramanıdır bu arada. Neyse sonra diğer çocukluk serilerine göz atmayı planlarken ibre farklı yönlere kaydı. Farklı çizimler farklı seçenekler. 2 seçenek arasında kaldım. Basilisk. Neden? Çünkü Akeginu'nun çizimleri dikkatimi çekti. Ve Cowboy Bebop. O neden? Çünkü Spike'ın çizimleri çok karizmatikti. Tabi o zamanlar hala dublaja öncelik veriyorum. Beyblade'in 3. sezonunu izlemeden önce bile harıl harıl Türkçesini aramışım bulamayınca yapacak bir şey yok deyip hiç bir şey anlamadan İngilizce izlemişim. Tabi dublajlı olan Basilisk olduğu için ona başladım (hala Japoncasını izlemedim). Sonra Cowboy Bebop en makul seçenek ing. geldi animeyi de çok merak ettiğim için bir yerden başlamak lazım dedim ve altyazılı izlediğim ilk anime Cowboy Bebop oldu. Finalinde birkaç dakika ruh gibi sandalyede kaldığımı hatırlıyorum. Sonra çocukluktan kalma bir merakla Yu-Gi-Oh. Bir Facebook sayfasında görmemle dalmam bir oldu ve 224 bölümü 1,5 hafta gibi bir sürede bitirdim. Günde 30 bölüm civarı bir ortalamayı yakaladığım tek animedir. Sonra artık hakkında okuduğum yorumlarla merakımı cezbeden (haliyle büyük spoilerıda başlamadan yedim :D) Death Note. Japonca izlediğim ilk anime. Bu nedenle, bu klişeyi her ne kadar sevmesem de ilk animesi Death Note olan güruha bir parça da olsa dahilim :) Bu sırlar Türkanime hep sorunlu olduğu için başka sitelerden izledim hep. 2012 zamanları Türkanime'nin uzun bir süre videolarının açılmaması hatırlayanınız vardır belki. Sonra Samurai Champloo ve Baccano'yu izledim sanırsam OtakuTR diye bir site vardı 720p iki animeyi de indirip öyle izlemiştim. Samurai Champloo'ya o kadar kaptırmıştım ki indirdiğim bölümlerin sıralı olmadığını 8 bölüm izledikten sonra fark etmiştim :D Baccano çok bölümler arası bağlantılı ve bolca zaman mekan atlamalı olduğu için bütün bölümleri 1 günde izlemiştim. İzleyecek arkadaşlara da böyle yapmalarını öneririm. O sıralar benim favori sitem OtakuTR kapandı ve bir baktım Türkanime videoları izlenebilir hale gelmiş! Galiba Türkanime'de izlediğim ilk anime Kimi ni Todoke idi. Romantizm ve duygusal anlamda hipnoz ediciydi. Yorgun ve huzurlu bir gecenin sabaha karşısında 2. sezon 9. bölüm ile coşan duygular :) Sonra Sukitte ii na Yo. Kimi ni Todoke kadar olmasa da beğendim. Sonra Tonari no Kaibutsu-kun. Sukitte ii na Yo kadar olmasa da beğendim. Sonra Toradora. Açıkçası bunu Tonari no Kaibutsu-kun kadar bile beğenmedim. Ana karakterin tercihleri ile çok farklı bir anime olabilirdi. Hatta Myanimelist'i keşfettiğimde 8,54 puan aldığını görünce hadi ordan demiştim :D Sonraaaa Lovely Complex. Evet. Gece 12 falan. Uykuluyum. Ama şu animenin ilk bölümüne bir bakayım dedim. Sabah 20. bölümü izledikten sonra kendimi daha dinç hissediyordum :D Koizumi Risa. Lisedeki oda arkadaşımın favorilerinden olan Nami ile seiyuusu aynı olduğu için özellikle dikkatimi çeken bir karakterdi. Demek Nami'nin böyle bir sesi varmış demiştim :) O arkadaşım arada bir Mabushi Majo chatinde yazıyor. Buralarda üyeliği var mıdır sanmıyorum. Neyse sonra Amagami SS'e mi başlamıştım? O zamana kadar gördüğüm (yani Kimi ni Todoke'den itibaren) en güzel çizimlere sahip anime olmasına rağmen ana karakteri ve gerçekdışılıkta disney masallarıyla yarışabilecek senaryosu sağolsun 10 üzerinden 6lık bir etki bırakmıştı. Bu shoujo-romantizm döneminden sonra anılarım buğulanıyor. Ama bir aralar top anime listem şu şekildeydi: 1) Cowboy Bebop 2)Samurai Champloo 3)Berserk 4)Rose of Versailles 5)Baccano 6)FMA Brotherhood. Türkanime hesabını yeni açtığım zamanlar. Mart 2013 civarları. Bundan tam 7 sene öncesi :)
-
Kai got a reaction from crea in Sözlerini beğendiğiniz anime müzikleri
Sesuji nobashi ikite yuku
büyüyüp yaşamak
Kuchi de iu no wa kantan
böyle demesi kolay
Daga genjitsu wa kibishii
ama gerçekte zor
Ikigatte senobishite mo
iyi görünmeye sınırları zorla
Sekai wa sore wo tatakinomesu
dünya seni alaşağı etsin
PURAIDO furikazashi hoeta toko de
gururun savrulurken ağla sızla
Omae nante daremo mitenai
senin gibisinin gözü kimseyi görmez
Kyuukutsu na kono sekai
iyice daralmış şu dünyaya
Omae wa tamashii wo utta
sen ruhunu sattın
Hizamazuki tanoshiku mo nai no ni emi wo ukabete
diz çökmüş tat almayıp göstermelik gülerken
Omae wa sono tabi ni nanika wo korosu
her defasında bir şey öldürdün
Surihette kizutsuite
dipteyken, acı çekerken
Soredemo omae wa ikite yuku sa
yine de yaşamaya devam ettin
Gin iro no kami nabikasete
gümüşten saçı sallarken
Gin iro no tamashii mune ni himete
gümüşten ruhu göğsünde tuttun
Zutto soko ni aru mono
hep orada olmalıydı
Sou omotteta
öyle sanmıştım
daga sore wa machigai
ama bu bir hataydı
Shuuen no ashioto ga chikazuite
son adım adım yaklaşırken
Awatete toritsukurotte miseru
aceleyle ayak uydurmaya çalışırken
Tadashii koto wo uttaeta toko de
ta ki doğru şey ayırt edilene kadar
Daremo hanashi nante kiitenai
kimsenin hikayesi asla duyulmadı
Horobi yuku kono sekai
hepten ölümcül şu dünyaya
Ore wa tamashii wo utta
ben ruhumu sattım
Akiramete zetsuboushi sameta emi wo ukabete
pes etmiş, umutsuzken, sönük gülerken
Ore wa sono tabi ni nanika wo korosu
her defasında bir şey öldürdüm
Ore tachi ni wa jikan ga nai
bizler için zaman yok
Soredemo toki wa susunde yuku sa
ama yine de akıp gidiyor
Gin iro no sekai mimamotte
gümüşten dünyayı izlerken
Gin iro no tamashii mune ni himete
gümüşten ruhu göğsünde tuttun
Gin iro no kami nabikasete
gümüşten saçı sallarken
Gin iro no tamashii kokoro ni himete
gümüşten ruhu kalbinde sakladın
-
-
-
Kai reacted to 1456ha in Kitaplardan Sevdiğiniz Alıntılar
Bilirim ama biz alışmadık ki bu çeşit sevince. Bilemeyiz ki bu çeşit sevincin tadını tatmadık ki. Düşünmeye başlayalı beri bir gün sarhoş olmadan gülmedik ki.
- Bir Sonbahar Akşamı, Sait Faik Abasıyanık
Yaşamı boyunca pek çok kez fark etmişti Veronika, tanıdığı bir sürü insan başkalarının başına gelen korkunç olaylardan sanki gerçekten üzgünmüş ve yardım etmek istiyorlarmış gibi söz ederlerdi ama işin gerçeği başkalarının acılarımdan zevk aldıklarıydı; çünkü böylece kendilerinin mutlu ve şanlı olduklarına inanabiliyorlardı.
- Veronika Ölmek İstiyor, Paulo Coelho
Nedense hepimiz yalnızca sevmek, kabullenmek, işlerin kolayını bulmak, çatışmadan kaçınmak üzere yetiştiriliriz. Veronika her şeyden nefret ediyordu ya, en çok da yaşamını sürdürmüş olduğu biçimden, içinde barındırdığı yüzlerce Veronika'yı keşfetmeye zahmet etmeyişinden tiksiniyordu. Oysa orada kim bilir ne ilginç, ne meraklı, ne cesur, ne küstah, ne deli kızlar duruyordu.
- Veronika Ölmek İstiyor, Paulo Coelho
Toplumun ahlaka aykırı saydığı kitaplar topluma kendi ayıbını gösteren kitaplardır.
- Dorian Gray'in Portresi, Oscar Wilde
Saçma, bilinmeyen ada kalmadı artık, Bilinmeyen ada kalmadığını nereden biliyorsun, kral efendi, Haritalarda bütün adalar var, Haritalarda sadece bilinen adalar var, Peki bulmak istediğin bu bilinmeyen ada neyin nesi, Bunun cevabını bilseydim ada zaten bilinmeyen olmaktan çıkardı, Bu adayı kimden duydun, diye sormuş kral biraz ciddileşerek, Kimseden, Öyleyse niçin var diye tutturuyorsun, Çok basit, bilinmeyen bir adanın var olmaması imkansız olduğu için, Buraya benden bir tekne istemeye geldin demek, Evet buraya senden bir tekne istemeye geldim, Sen kim oluyorsun ki sana bir tekne vereyim, Sen kim oluyorsun ki bana bir tekne vermeyeceksin, Ben bu krallığın kralıyım ve krallıktaki tüm tekneler bana aittir, Bu gidişle onlar sana değil sen onlara ait olacaksın, Ne demek istiyorsun, diye sormuş kral, huzursuzca, Tekneler olmasa sen bir hiçsin, oysa tekneler sen olmasan da rahatlıkla denize açılabilirler.
- Bilinmeyen Adanın Öyküsü, Jose Saramago
Beni çileden çıkaran çelişkilerden biri de Japonların sessiz iletişim kavramı olmuştu. Uzun yıllar evli olan bir Japon çiftinin veya uzun yıllardır tanışan iki arkadaşın iletişim kurmak için konuşmaya, sözcüklere ihtiyaç duymayacağı gerektiği iddia edilir. Bir bakış, duruş, yüz ifadesi, hatta telepati ile çok yakın iki insanın anlaşabilmesi sessiz iletişimin temel prensibidir. Bunu yapamayanların da yeteri kadar yakınlaşamadığı varsayılır .
Japonya'da bir süre kaldıktan sonra sessiz iletişim benim de aklıma yatmaya başladı. Gerçekten de metrolarda, lokantalarda sadece bakışlarla "konuşan" ve anlaşan yaşlı çiftlere rastladım. Aslında iletişimin en ilkel ve hatalara en açık şeklinin konuşmak olduğunu düşündüm. Fazla iletişim iletişimsizliğe yol açıyor, anlaşılmaya çalıştıkça yanlış anlaşılıyoruz. Belki de sustukça insanlar arasındaki iletişim gelişecek.
- Japon Yapmış, Onur Ataoğlu
-
Kai reacted to Nyoteida in Kitaplardan Sevdiğiniz Alıntılar
"Hoca öğretmen oldu, talebe öğrenci. Öğretmen ne demek? Ne soğuk, ne haysiyetsiz, ne çirkin kelime. Hoca öğretmez; yetiştirir, aydınlatır, yaratır. Öğrenci ne demek? Talebe isteyendir; isteyen, arayan, susayan."
"Mütercim, mutlak’ı arayan bir çılgın, ‘felsefe taşı’nı bulmaya çalışan bir simyagerdir."
"Nereye gidersen git, bulacağın aydınlık, zihninin aydınlığı kadar olacaktır."
"Aydın olmak için önce insan olmak lâzim. İnsan mukaddesi olandır. İnsan hırlaşmaz, konuşur; maruz kalmaz, seçer . Aydın kendi kafasıyla düşünen, kendi gönlüyle hisseden kişi. Aydını yapan uyanık bir şuur, tetikte bir dikkat ve hakikatin bütününü kucaklamaya çalışan bir tecessüs."
-
Kai reacted to Amygirl in Hangi Animede ve Hangi Karakter Yerinde Olmak isterdiniz?
Fairy Tail arkadaş :D Adam akıllı kötü karakteri bile yok :D Çok huzurlu bir ortam
-
Kai reacted to Fluart in ^^-*SAKIN TIKLAMA*-^^
güvendim tıklamadım, şuanda 5 evim 3 arabam 2 çocuğum var mutluyum. -
-
Kai reacted to Red-King in İtiraf Köşesi
Pek sosyal değilim, iyi konuşmama rağmen insanlarla muhattap olmak beni her zaman hüzünle sonuçlandırıyor...
-
Kai reacted to Toprakezgi in İtiraf Köşesi
İtiraf ediyorum, kendimi arıyorum. Belki bundan bir iki yıl öncesinde de emin olmadığım şeyler vardı ama hiç bu kadar boşlukta olduğumu hatırlamıyorum. Son iki yıldır yaşadığım şeyleri artık ruhum kaldıramamaya başladı. Bi şekilde günlük tutmaya falan geri dönmem lazım sanırım. Olmuyor böyle. :D Düşünme yetimi kaybettim. Sprğgşvş
-
Kai reacted to Ma-Chan in İtiraf Köşesi
Uzun zamandır uyku problemlerim oldu ama son bir haftadır okulun başlayacağı düşüncesi ile bu problem seviye atladı ve bir haftada sadece 20 saat kadar uyudum kısa ve uzun zamana ait hafıza kaybı başladı iyice paronoya tetiklendi izlediğim okuduğum yaptığım her şeyi kayıt etmeye başladım doktora gidip antidepresan ilaçları kullanmak istemiyorum geçen senede depresyon yüzünden okula gitmeyip yarım dönem uzatmıştım düşünmekten saatlerce oturduğum yerden kalkamadığım oluyor kendime hastalıklı gözüyle baktığım yok tabi ama diğer insanların normal davranıp aynı şeylerin peşinden koşmasına anlam verememem sorunun bende mi diğerlerinde mi olduğuna karar vermemi zorlaştırıyor sürekli cinsellik,siyaset,din,ırkçılık vb. konuşulmasından ve tartışılmasından bıktım iyice insanlardan uzaklaştım okula gidebiliyorsam gidiyorum onun dışında 2 senedir kendime yakın gördüğüm bir iki kişi ile buluşmak ve sigara almak haricinde dışarı çıkmıyorum okula gitmez isem tamamen hikikomoriyim okul fobim olmasına rağmen biraz daha yaşıyor gibi hissetmek için devam ediyorum kendimi zar zor anlamama rağmen kendimi başkasına nasıl anlatabilirim benim kadar sorunlu olması lazım ki beni anlayabilsin yoksa konuşkan biriyimdir tabi insanların genelde konuşkan dedikleri kişiler boş konuşan insanlar oluyor sanırım böyle bir şey işte
-
Kai reacted to Bonten in Ne Dinliyorsun? (müziksiz hayat hayat mı be, diyenlerin mekanı)
Kuchiki Rukia tema şarkısı
-
-