Nyoteida

@Singularitydram türünde iyi bir anime olmasına rağmen bu şarkı bende bahsettiğim hisleri uyandırmamıştı. @mauvais-dieuWelcome to the NHK'yi izleyeli epey oluyor ama şarkıyı hiç hatırlamadım, demek ki bende herhangi bir tesiri olmamış. Ama intro kısmı bana bu şarkıyı hatırlattı. Beni etkileyen anime sonu şarkıları ise şöyle: No. 6, Saezuru Tori wa Habatakanai: The Clouds Gather, Kotonoha no Niwa, Kokuriko-zaka Kara.

19 Tian yazarı/çizeri Old Xian(kadın), Tamen de Gushi ise Tan Jiu'ya(erkek) ait. Ama bu ikisi kanka, eserlerini çizerken birbirlerine çok akıl danıştıklarını okumuştum. Aralarında başka bir şey var mıdır bilinmez ama aynı stüdyoda çalıştıkları için olsa bile bunu açıklamazlardı sanırım.

Ön yargılı olmayayım diye kelek çıkacağını kalben anladığım insanları hayatıma almam, sınır ihlallerini uzun bir süre görmezden gelmem ve defalarca bana yanlış yapmış olmasına rağmen birine hak ettiğinden fazlaca tolerans göstermem sebepleriyle, sorulsa hobilerimin arasında kazık yemek önemli bir yer tutar diyecek raddeye gelmiş bulunmaktayım.

@Singularity bir akıllı sensin dimi :) Bakemonogatari göndermelerle dolu bir anime. Gönderme yaptığı anime/mangayı arıyorum anlayacağın. @Barış D. Baryshx iki manga da çok benziyor ama ben de hangisi bilemedim. :/

Tercüman-ı ahvalim olmuş. 

@ALEJANDRO Yalnız ben TRT'den bahsetmiştim. :) Ayrıca Kanal 7'nin seçip yayınladığı diziler zaten seslendirmesinde sansürlük içeriği bulunmayan, ailecek izlenebilecek dizilerdi. Güney Kore'de de televizyonlarda argo ve küfür ya hiç olmuyor ya da sansürleniyor. Kaldı ki küfür ve argonun sansürlenmesinin seyir zevkini katledeceğini düşünenleri de anlamıyorum. Orijinallik meselesi farklı bir konu.

@ALEJANDRO TRT seslendirmeleri amatörce yapılmıyor, fragmanı izlerseniz ne demek istediğimi zaten anlayacaksınız. İşin aslı ben de film-dizileri orijinal dilinden izlemeyi tercih eden biriyim, orası ayrı. :)

Ya onu bir ben mi izleyemedim  cidden Türkçe seslendirmeli olarak TRT'de yayınlandı mı Goong?

Sarayın İncisi, Saraydaki Mücevher, Sarayın Doktoru, Denizler İmparatoru, Prensin Şarkısı ve Muhteşem Kraliçe benim TRT'den izlediğim G.Kore dizileri. Empress Ki geçmişte güncel takip ettiğim müthiş sürükleyici, neredeyse her bölümü heyecan dorukta izlediğim bir diziydi. Şimdi Türkçe seslendirmeli izlemek keyifli olacak. Dizide Türkler de konu alınıyor, izlemek isteyenlere dipnot geçeyim. ? 

@Singularity seninki de hiç fena değilmiş gerçekten. ? @LeornKayn seni anlamak için kendime simultane çevirmen tutmam gerektiğine artık kesin kanaat getirdim.

Lanet olsun demeyeceğim lise zamanlarımdı. Rock ya da rap, önemli olanın müziğin türünden ziyade ruha dokunabilmesi olduğunu düşündüğüm için şarkıları eziyet olan sıfatlandırmayı doğru bulmuyorum. Hoşuna gider veya gitmez, ona göre dinler ya da dinlemezsin. ? 

İkilem derken?

Teşekkür ederim, şimdi daha iyiyim.(cidden) :)

Söz, kalbi eyleme yöneltmiyorsa çoktan işitmez olmuş demektir. Kelamın itibar-ı sureti bir yana, mahiyeti idraka gayret etmek lazım vesselam.

Sağ olun, tekrar silip yüklemeyi deneyeceğim. Olmazsa artık yapacak bir şey yok.

Uzantılarda zaten mevcut idm. İlginize teşekkürler. Gerçekten bu işi çözen varsa tavsiyelerini bekliyorum.

Sen çok ... (anladın sen onu.) :D

Selametle. :)

Emre'nin yorumunu okuyarak bile birbirinden farklı nasıl yorumlanabilir görebilirsiniz. Düşünceme gelince, "Laissez faire et laissez passer, le monde va de lui même! Sözün sahibi ne demek istemiş bilinmez ama benim ne düşündüğümün bir önemi yok. İnsan özgür bir varlık. Milyarlarca farklı bakış açısı içerisinde siz de istediğiniz gibi düşünebilirsiniz.

Ben de bir kadın olarak bu ehemmiyetsiz alıntının radikal feminist duygular uyandıracağını tahmin etmemiştim. Savunulan bir ideoloji ya da tez yok ortada çürütmeye hacet duyulacak. Okuyanların birbirinden farklı yorumlayabileceği bir alıntı yalnızca.

Olayın künhü çorap, çamaşır makinesi ilişkisi değil. Ufak detaylardan bütünü yakalamak.

Doğrusunu Barış bilimsel bir dille gayet güzel ifade etmiş. :)

Evet, Sagopa Kajmer. Japonya'da öyle bir durum mu var bilmiyorum ama bizde de ne teşekkür ne özür bilen bir nesil yetişiyor. Bu da ayrı bir vahamet.

Aşk üzerinden konuşuyoruz ama toplum olarak bütün iyi hasletlerimizi kaybetmeye yüz tutmuşuz. Sago reis diyor ya: olması gereken şeylerin adını iyilik yapmak koymuşlar. Bu zihniyet değişmedikçe ben pek ümitvar değilim.

Bahsettiğiniz durum artık istisna değil, genel bir vaziyet olmuş. Asıl olması gereken istisna haline gelmiş. Yani ilişkiler güven, sadakat, sevgi, saygı ve diğer erdemler üzerine değil de materyalist beklentiler üzerine kuruluyor maalesef.