Jump to content

Genel Araştırma

'AnimeFantastica' etiketi için arama sonuçları.

  • Etiketlere Göre Ara

    Etiketleri virgülle ayırarak yazın.
  • Yazara Göre Ara

İçerik Türü


Forumlar

  • Duyuru & Kurallar
    • Forum Kuralları & Yardım
    • İstek, Şikayet ve Öneri
    • Tanışın Kaynaşın
    • Türk Anime TV Etkinlikleri
    • E-dergi
  • Türk Anime Çeviri Ekibi (TAÇE)
    • Tamamlanan Projelerimiz
    • Devam Eden Projelerimiz
    • Gelecek Projelerimiz
    • Askıya Alınanlar
    • TAÇE Duyuruları
  • Anime GENEL
    • Anime İstek ve Öneri Bölümü
    • Bilinmeyen Animeler ve Karakterler İçin Yardım Bölümü
    • Anime Genel
    • Anime Geyik
    • Animeler & Karakter Anketleri
    • Anime Tanıtım ve İncelemeleri
    • Anime Serileri Bölüm Tartışma Alanı
  • Manga GENEL
  • Fansub Takımları
  • Anime Manga Live-Action Download
  • Fan Kulübü
  • Japonya
  • Program Deposu
  • Konu Dışı
  • Roronoa Zoro's Roronoa Zoro Kimdir?

Sonuçları bul...

İçeren sonuçları bulun


Oluşturma Tarihi

  • Start

    End


Son Güncelleme

  • Start

    End


Filter by number of...

Kayıt tarihi

  • Start

    End


Üye Grubu


Hakkımda


Outlook


Web Sitesi


ICQ


Yahoo


Jabber


Skype


Konum


İlgi Alanları

  1. Anime Tanıtım Fate/Zero Tür: Fantastik, Aksiyon, Doğaüstü Yayınlanma Tarihi: 2011 – 2012 Bölüm Sayısı: 13 + 12 Yönetmen: Aoki Ei Orijinal Hikaye: Urobuchi Gen, Type-Moon Firma/Stüdyo: Ufotable Başlıca Seiyuular: Emiya Kiritsugu (Koyama Rikiya), Kotomine Kirei (Nakata Jouji), Saber (Kawasumi Ayako) Açılış: #1 - Oath Sign – LiSA #2 - To The Beginning” by Kalafina Kapanış: #1 - MEMORIA – Aoi Eir #2 - Sora wa Takaku Kaze wa Utau – Luna Haruna - Manten – Kalafina Hikaye her 60 yılda bir gerçekleşen büyücüler arasındaki Kutsal Kase savaşını konu alıyor. Kutsal Kaseyi ele geçiren kişinin her dileğinin kabul olacağına inanılır. Büyücüler geçmişleriyle, kimileri kendisiyle ilgili sorunlardan kimileri ise aile görevi olarak gördükleri bu kase savaşına katılmak zorundadırlar. Savaş, büyü dünyasının önde gelen aileleri arasında yapılsa da arada istisnai durumlar meydana gelebiliyor. Büyücüler Kutsal Kase savaşında efendi statüsündedirler ve çağırdıkları geçmişin kahraman ruhları ise hizmetkarlarıdır. Hizmetkarlar, tarih kitaplarından bildiğimiz üstün savaş becerileri olan, efsanevi liderlerdir. Çağrılan hizmetkarların, efendilerinin emirlerini dinlememesine önlem olarak büyücülere 3 komut büyücü hakkı tanınır. Kısacası bu savaş taktiksel bir oyundur. Fate serilerine bakacak olursak 2011 yılında çıkan Fate/Zero, Fate/Stay Night serisinde yaşanan savaştan bir 10 yıl önceki Kutsal Kase savaşını anlatıyor. (Ne oldu 60 yılda bir olan savaşa derseniz iş spoiler kısmına girer) Yani Fate/Stay serisindeki karakterlerin annelerinin ve babalarının savaşlarını izliyoruz. Tabii kendi küçüklük hallerini, karşılaşmalarını, intikamlarının sebeplerini öğrendiğimiz ve en önemlisi Kutsal Kase savaşının mantığının çözümlendiği yapımdır. 2011 yapımın yayınlanmasıyla bu seriye yeni başlayacaklar olaylar serisini tarihsel olarak izlemek isteyeceklerdir fakat benim önerim çıkış tarihine göre izlemeniz. Önce Fate/Zero arkasında Fate/Stay izlerseniz serinin hiç bir çekiciliği kalmaz. Fate/Zero’da fark edeceğiniz ufak tefek detaylar ve yerine oturan taşlarla hikaye daha keyifli bir hal alıyor. Benden söylemesi. Hikayeyi biraz daha açarsak ilk serinin ana karakteri olan Emiya Shirou’nun babası Emiya Kiritsugu baş rolde ve hizmetkarı aynı şekilde Saber. Fate/Zero evreninde 4. Kutsal Kase savaşı başlamak üzere ilk 3 savaşta bir sonuca varılamadığı için gözünü hırs bürüyen büyücülerin arası iyice kızışıyor. Kotomine Kirei ise her şeyini kaybetmiş, savaşa ilgisi olmayan kilisenin bir adamıdır. Kirei’nin savaşa olan ilgisizliği, baş düşmanı Kiritsugu’nun savaşa dahil olduğunu öğrenmesiyle dengeler değişir. Spoiler kısmına girmekten çekindiğim için karakterler arası ilişkilerden bahsetmek istemiyorum çünkü hikaye birçok sürprizi barındırıyor. Teknik bilgilere geçersek görsellik hat safhada diyebiliriz. ufotable stüdyosu varını yoğunu Fate/Zero’nun görselliğine harcamış. Şahane savaş sahneleri var. Önceki seriye oranla daha bir sert yapım olmuş, özellikle büyücüler arasındaki psikopat karakterin sayesinde bu seride vahşet ön plana çıkartılmış. Tabii ki hep vahşet, kan, savaş yok; Kiritsugu ve Irisviel aşkı içinizi ısıtırken İskender’in modern dünyaya adapte olma çabası eğlencelik bir seyir hali meydana getiriyor. Hikaye tamamen kusursuz değil maalesef bir dolu mantık hatası var; en basitinden Kiritsugu’nun küçüklüğüne inelim derken zombi savaşı seyretmemiz gibi. Açılış ve kapanış şarkıları çok başarılı özellikle Oath Sing hafızalara yer edecek şekilde. Müzik ekibinde Lisa’nın haricinde Kajiura Yuki’ye rastlıyoruz ve soundtrack albümünü son hızla indiriyoruz. Müzik dışında seiyuu ekibi de oldukça başarılı. Kiritsugu ve Kirie’ye ses veren seiyuuların tonlamaları mükemmel. Görsel şölen haricinde kulak dolgunluğu da yaratan bir yapım. Bağlantılı animeleri gözden geçirecek olursak Fate/Stay Night serisinin ilk rotası Saber karakteriydi. Studio DEEN tarafından 24 bölümlük bir televizyon serisi olarak 2006 yılında Saber’ın hayatı, geçmişi, Shirou ile ilişkisini konu almıştı. Fate/Stay Night serisi ile bağlantılı olan ikinci rota 2010 yapım Unlimited Blade Works filmidir. Bu filmde rota Rin ile Archer’ı konu alır. Fate/Zero serisi 2011-2012 çıkışlı olmak üzere devam niteliğinde 2 sezon şeklinde karşımıza çıkıyor. Araştırmacı ruhlar için hikayede geçen kahraman hizmetkarları da listeleyelim; Saber : Kral Arthur Archer : Gilgamesh Lancer : Diarmuid ua Duibhne Caster : Gilles de Rais Rider : Iskender Assasin : Hasan Sabbah Berserker : Sir Lancelot _____________________________________________________________________ Kaynak: AnimeFantastica: http://www.animefantastica.com/fate-zero
  2. Anime Tanıtım Makai Ouji: Devils and Realist Tür: Komedi, Okul, Şeytan ve Cinler, Aksiyon, Fantastik, Gizem, Tarihi Yayınlanma Tarihi: 30/6/2013 Bölüm Sayısı: 12 Yönetmen: Chiaki Kon Orijinal Hikaye: Madoka Takadono Firma/Stüdyo: Dogakobo Başlıca Seiyuular: Takuma Terashima, Tetsuya Kakihara, Yoshitsugu Matsuoka, Jun Fukuyama, Takuya Eguchi… Kral Süleyman, İngilizce adıyla Solomon, tarihte yer alan bilgilere göre Kral Davut’un oğlu ve İsrail Krallığı’nın üçüncü kralıdır. Ayrıca dini kaynaklara göre Solomon bir peygamberdir ve peygamberlerin en zengini olmakla birlikte herkes tarafından imrenilen bir bilgeliğe sahiptir. Ayrıca kuş dilini bildiği, rüzgâra, hayvanlara ve cinlere hakim olduğu anlatılmaktadır. Bunun dışında ise en önemli varlığı olan Cennet’ten ona hediye edilmiş bir yüzüğe sahiptir. Herkes bu yüzük sayesinde Solomon’un bu kadar ihtişamlı yaşadığını düşünmektedir. Hikâyemiz Kral Solomon’un soyundan gelen William Twining adındaki varlıklı bir çocuğun şeytanlarla olan karmaşık ilişkisinden oluşmaktadır. William tam bir realist yani gerçekçidir. Bilim dışındaki hiçbir olguya inanmamaktadır. Amacı çok çalışıp iyi bir eğitim aldıktan sonra iyi bir işte çalışmaktır. Tabii olaylar hiç beklediği gibi gelişmez. Yatılı olarak kaldığı okulun taksidinin ödenmediğini öğrenince evine gitmeye karar verir. Ailesi bir süre önce vefat ettiği için amcası ona bakmaktadır; ancak amcası da bazı yatırımlar sonucunda William’ın ailesinden kalan tüm parayı kaybeder ve ortadan kaybolur. Evin kâhyası olan Kevin dışında bütün hizmetliler evi terk etmiştir. Kevin ise nesiller boyu William’ın ailesine hizmet ettiğinden dolayı kalmıştır. William ise parası olmadığından okula devam edemeyeceğini düşünür ve evde para edecek bir şey olup olmadığına bakar. Tabii ev haciz edildiğinden tüm para eden eşyalar alınmıştır. William, ailenin gizli bir yerde kasası filan olduğunu düşünerek yer altındaki bir tünele girerler. Karşılarına bir kapı çıkar. Kapıyı kırmaya çalışan William elini yaralar, ama odaya girmeyi de başarır. Yaralanan elinden damlayan kanla ise yerde çizili olan büyüyü aktif hale getirir ve böylece Cehennem’den gelen Dantalion ile karşılaşır. İşin Cehennem kısmına gelelim… Cehennem’in yöneticisi olan Şeytan yani bilinen diğer adıyla Lucifer’dir. Anlatılana göre Cehennem’de rütbelere göre yönetilmektedir ve rütben ne kadar fazlaysa o kadar derin uykuya dalmak zorundasındır. Lucifer de en yüksek rütbeye sahip olduğundan yıllardan beri derin bir uykudadır. Onun yerine vekil olarak ise başka bir şeytan seçilmesi gerekmektedir. Bu seçimi ise Solomon’un soyundan gelen bir seçici yapabilmektedir. Bu seçici ise William’dan başkası değildir. William ise tam bir gerçekçi olduğundan bu tür saçmalıklara inanmaz ve Dantalion ya da bir başkasını seçmeyi aklından bile geçirmez. William ne kadar Dantalion’un teklifini geri çevirse de Dantalion onun yanından bir an olsun ayrılmaz. Zaten bunun için onun okuluna bile yazılır. Dantalion’un neden bu kadar ısrarcı olduğu ise geçmişinde Solomon ile yaşadığı bir takım olaydan ileri gelmektedir. Ayrıca geçmiş zamanda Solomon, 72 Şeytan ile müttefik olmuştur ve bunun dışında kalan şeytanlar ise William için tehdit oluşturmaktadır. Dantalion bunu bildiğinden dolayı William’ı koruma altına almıştır. Velhâsıl William’ın gerçekçi kişiliği yüzünden amacında bir adım bile ilerleyemez. Bu sırada Lucifer’in yerini almak isteyen diğer şeytanlar da William’ı kendi yanlarına çekmek için ellerinden geleni yaparlar. Hatta Dantalion gibi okula yazılırlar. William’ı parasızlık yüzünden geçirdiği stres yetmiyormuş gibi şeytanların hayatına girmesinden sonra uykusuz geceleri böylece başlamış olur. Karakter çizimleri Ouran High School Host Club’ın karakterlerini de tasarlayan Kikuko SADAKATA’ya ait. Tabii doğal olarak güzel! Hatta kat kat daha güzel diyebilirim. Hikâyenin başından sonuna kadar renkli bir atmosfer bekliyor zaten sizi. Komik olmasının yanında aksiyon sahneleriyle de sıkılmamanızı sağlıyor. Aksiyon olmasaydı bile sıkılmazdınız diyebilirim tabii. Komedi sahneleri çünkü oldukça güzel. William’ın gerçekçi kişiliği ile şeytanları takmaması zaten başlı başına komedi unsuru. Bunun yanısıra bir yan karakterimiz var ki çok tatlı bir şey kendisi. Isaac adlı karakterimiz William’ın en yakın arkadaşıdır. Buna rağmen William’dan zerre kadar zekilik almamıştır. Beş yıldır üst üste sınıfta kalmıştır. William’ın aksine doğa üstü olaylara inanmaktadır ve bununla ilgili kitaplar okumaktan hoşlanmaktadır. Zaten bu yüzden William’ın başına olaylar açar. Hikâye ise bize şeytanların sanki meleklerden daha merhametliymiş gibi gösterilmesine neden oluyor. Hatta melekler bazı sahnelerde o kadar kötü gösteriliyor ki şeytan mı, melek mi kötü bir karar veremiyorsunuz. Tabii bu bana göre, siz de izleyin ve kararınızı ona göre verin. Ayrıca unutmadan ilk başta yüzükten söz edilse bile sonraki bölümlerde yüzük karşımıza çıkıyor. Bu yüzüğün hikâyede ne kadar önemli bir yeri olduğunu da izledikçe göreceksiniz. ________________________________________________________________________ Kaynak: AnimeFantastica: http://www.animefantastica.com/makai-ouji-devils-and-realist
  3. O Doshisha Japon Eğitim Fuarı 1 Şubat’ta İstanbul’da Uluslararası Üniversiteler Arası Ağ Kurma Projesi için atılan adımların bir parçası olan “Global30 Project” (Küresel30 Projesi) kapsamında Doshisha Üniversitesi İstanbul’da bir eğitim fuarına ev sahipliğini yapacaktır. Eğer siz de Japonya’da yüksek lisans ya da doktora öğrencisi olmak için hayaller kurup, bunun için neler yapmak gerektiğinizi merak ediyorsanız bu fuar sizin için muhteşem bir fırsat! Global30 Project kapsamında seçilen önemli üniversitelerden gelecek olan öğretim üyeleri ile tanışıp, onlardan Japonya’daki eğitim fırsatları ve burslar hakkında bilgi alabilirsiniz. Stand açacak üniversiteler: Tsukuba Üniversitesi, Kyoto Üniversitesi, Kyushu Üniversitesi, Keio Üniversitesi, Waseda Üniversitesi, Hokkaido Üniversitesi, Rikkyo Üniversitesi, Doshisha Üniversitesi, JATEF (Japonya Türkiye Eğitim Merkezi) Yönelmek istediğiniz alana göre yukarıda belirtilen üniversitelerdeki araştırma olanaklarını, öğretim elemanlarını ve üniversitenin seçmiş olduğunuz alandaki başarılarını inceledikten sonra sorularınızın cevabını almak için Doshio Üniversite’sinin sitesinden kayıt yaptırmanız yeterli. (Ücretsizdir. ) Unutmayın eğitim hayatınızda yapmış olduğunuz atılımlar, yurt dışı deneyimleriniz sizi hayallerine sarılıp ilerlemeyen insanların önüne geçirecektir. Program  Tanıtımlar : 13:00 – 17:00 Üniversite stantlarında birebir bilgi takdimi  Özel Oturum “Burslar” (Türkçe) 1.Oturum : 14:00-14:40 2. Oturum : 15:00-15:40 Keiji Fukuda , Japonya İstanbul Başkonsolosu Japonya devlet bursu (Monbukagakusho:MEXT) tanıtımı (Soru-cevap bölümü de olacatır) Japon Kültür Tanıtımı ( Görüntüler eşliğinde ) Ulaşım Eski Japonya Başkonsolosluk Binası (İnönü Caddesi No.16 Gümüşsuyu, Taksim, İstanbul) * Metro Taksim durağından yaklaşık 5 dakika yürüme mesafesi _______________________________________________________________________ Kaynak: AnimeFantastica: http://www.animefantastica.com/japonyada-ogrenci-olmak-mi-istiyorsunuz
  4. MAN AT ARMS’tan harikalar yaratmaya devam. Bleach serisindeki Kurosaki Ichigo’nun Zanpakutousu Zangetsu‘yu gerçeğe dönüştürüp, anime dünyasında da adını iyice duyuran MAN AT ARMS, son olarak God of War serisindeki Kratos’un Blades of Chaos’unu yaptı. Eleman neyse ki bu kez kestiği o karpuzlardan birazını mideye götürdü. Hep ziyan, hep ziyan nereye kadar? :) MAN AT ARMS’dan diğer harika çalışmalar: Assassin’s Creed 4: Hidden Blade & Pirate Cutlass Hobbit – Sting (Bilbo) He-Man (Gölgelerin gücü adına!) Thor: The Dark World – Mjölnir Legend of Zelda – Master Sword Kingdom Hearts – Keyblade Final Fantasy VII – Buster Sword (Cloud’un efsanevi kılıcını 2 kişi taşıyabiliyordu, iyi ki bir taraflarını kırmadılar.) _________________________________________________________________________ Kaynak: AnimeFantastica: http://www.animefantastica.com/zangetsudan-sonra-blades-of-chaos
  5. Serinin müzikleri en çok satanlar listesinde. Japonya’da müzik endüstrisi ile ilgili verilerin nabzını tutan Oricon şirketi, 2013 yılının en çok satan 100 single’ını açıkladı. Konuya anime müzikleri açısından bakacak olursak 30. sırada 230,810 kopya satan Attack on Titan serisinin ilk iki açılış parçasını da (Guren no Yumiya ve Jiyu no Tsubasa) içeren Linked Horizon’dan Jiyuu e no Shingeki isimli single’ı yer alıyor. Linked Horizon - Guren no Yumiya [Attack on Titan OP1] http://vimeo.com/69802698 Listenin 35. ve 59. sırasında ise T.M. Revolution ve Nana Mizuki ikilisinin Preserved Roses(175,828 kopya) ve Kakumei Dualism (113,170 kopya) isimli singleları yer alıyor. Hatırlayacak olursanız Preserved Roses, Kakumeiki Valvrave serisinin ilk sezonunun; Kakumei Dualism ise yine Kakumeiki Valvrave’in 2. sezonunun ilk açılış parçaları. T.M. Revolution & Nana Mizuki – Preserved Roses [Kakumeiki Valvrave OP1] T.M. Revolution & Nana Mizuki - Kakumei Dualism [Kakumeiki Valvrave Season 2 OP1] Listede 94. sırayı ise 77,330 kopya satarak ST☆RISH’den Uta no Prince-sama Maji Love 2000% serisinin kapanış parçası olan Maji Love 2000% şarkısı aldı. Hatırlatalım ki ST☆RISH; Takuma Terashima, Kenichi Suzumura, Kishou Taniyama, Mamoru Miyano, Junichi Suwabe, Hiro Shimono, Kousuke Toriumi animede de yakışıklı gençlerimizi seslendiren seiyuularından oluşuyor. Listenin ilk 4 basamağını ise Japonya’nın popüler grubu AKB48 aldı. ST☆RISH - Maji Love 2000% [uta no Prince-sama Maji Love 2000% OP1, ED2] http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=k8fJHJd66c4 ______________________________________________________________ Kaynak: AnimeFantastica: http://www.animefantastica.com/attack-on-titan-oriconda
  6. Anime Tanıtım Sengoku Basara: Samurai Kings Tür: Aksiyon, Macera, Dövüş, Doğaüstü-Güçler, Tarihsel Yayınlanma Tarihi: 02/04/2009 Bölüm sayısı: 12 Bölüm süresi: 23 dakika Yönetmen: Itsuro Kawasaki Senaryo: Yasuyuki Muto Firma-Stüdyo: Production I.G, FUNimation Entertainmen Açılış: “JAP” by Abingdon Boys School Kapanış: “Break & Peace” by Dustz Müzik: Yuko Sakurai, Hiroyuki Sawano Başlıca Seiyuular: Kazuya Nakai – Date Masamune, Norio Wakamoto – Oda Nobunaga, Souichiro Hoshi – Sanada Yukimura, Takehito Koyasu -Sarutobi Sasuke, Tesshô Genda – Takeda Shingen, Toshiyuki Morikawa-Katakura Kojūrō Capcom’un video oyun serisinin aynı adlı anime uyarlaması olan Sengoku Basara, Japon tarihinin Sengoku dönemini anlatmaktadır. Dönem resmi olarak 1603 yılında başlar ve 1868′de Meiji dönemi’ndeki yeniden kurulmaya kadar sürer. Bu dönem ayrıca, Japonya’nın ilk modern dönemi olarak tanımlanmaktadır. Merkezi feodaliteye dayalı bir sisteme sahiptir. Anime de ki karakterler gerçekten var olmuş tarihi kişilerden esinlenerek yaratılmıştır. Feodalite söz konusu olunca aynı topraklarda birden çok lider (general,lord vb.) kendi ordularını toplayarak iktidar için kıyasıya bir mücadeleye girerler. Bu hiç sonu gelmeyen kanlı savaşlar devam ederken, Yüz Şeytan Ailesi’nin 6.cı Kralı Oda Nobunaga tüm ülke üzerinde hakimiyet sağlamaya çok yaklaşmıştır. Şeytan Ailesi ciddi bir tehdit oluşturmaya başlayınca, birbiriyle rekabet içinde olan iki savaşçı Date Masamune ve Sanada Yukimura kendi çatışmalarını bir kenara bırakıp beklenmedik bir birlik oluştururlar ve Şeytan Kral Oda Nobunaga’ya karşı mücadele ederler. Sengoku Basara, tarihten bilgiler barındırsa da konusu biraz havada kalmış bir anime serisi olduğunu düşünüyorum. Bunun sebebi; izleyici daha tam neyin neden olduğunu anlayamadan pat diye savaş sahnesi başlıyor, bitiyor. Tabii ki animenin ana teması savaş ama konu biraz daha derin işlenebilirdi bence. Karakterlerin birbiriyle diyalogları serinin eğlenceli taraflarından biri de olsa ana karakter Date Masamune’nin yarı İngilizce yarı Japonca konuşması anime severlerin pek alışkın olmadığı bir durum olduğu için kulağa farklı gelebiliyor. Masamune karakter olarak enerjik, iyimser ama hafifte kendini beğenmişliğe sahip bir savaşçı olarak animede yer alıyor. Genellikle tek katana ile savaşır ama ciddi dövüşlerinde parmaklarının arasında 3′er katana tutarak (Ejderha’nın Pençeleri) dövüşebilir. Önemli kararlar almadan önce sık sık Kojuro Katakura ile fikir alışverişinde bulunur. Kojuro, Masamune’nin sağ kolu niteliğinde biridir. Sanada Yukimura ise savaş delisi, heyecanlı bir karakter olarak Date Masamune ile tezat bir tavır sergiler. Yukimura için savaş her şey demektir. Sengoku döneminin en güçlü ordularından birinin komutanı olan, Takeda Shingen onu yetiştirmiştir. Yukimura, komutanına son derece sadıktır. Takeda’yı idolü olarak görür ve fanatik derecesinde bağımlısıdır. Sengoku Basara’yı izleyenler bilir, izleyecek olanlar ise eminim bu ikilinin arasında ki komutan-asker ilişkisine takılacaktır. Bunun sebebi, birbirlerine bıkmadan “Yukimuraaa” ve “Oyakata-samaaaa” diye seslenmeleridir. Serinin belki de en eğlenceli sahneleridir. Hatta sizinle şöyle, tatlı ve eğlenceli bir çalışma paylaşayım. Serinin 2.sezonu ise 11 Temmuz 2010 tarihinde yayınlanmıştır. Masamune ve Yukimura bu sefer de Toyotomi Hideyoshi’ye karşı mücadele vermekte ve ülkenin birliğini sağlamaya çalışmaktadır. Son olarak ise 4 Haziran 2011 yılında Sengoku Basara “The Last Party” adında film yayınlanmıştır. Tam da barış sağlandı derken, Toyotomi Hideyoshi’nin astı olan Ishida Mitsunari kutlamaların olduğu gün saldırır ve bir kez daha kargaşa çıkar. Masamune ve Yukimura tekrar Mitsunari ile mücadele etmek zorunda kalır. Animenin en iyi yönleri ise kesinlikle harika çizimleri ve bir hayli etkileyici müzikleri. Önemli bir sahnede arka fonda yoğunlaşan müzik izleyiciyi epey coşkulandırıyor. Kısaca; samuray,katana,dövüş temalı serilerden hoşlanıyorsanız Sengoku Basara tam size göre bir anime olabilir. [ İyi seyirler. ] http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=jugi1GviRfI ______________________________________________________________________ Kaynak: AnimeFantastica: http://www.animefantastica.com/sengoku-basara-samurai-kings
  7. Anime Tanıtım Basilisk Tür: Aksiyon, Dövüş, Tarihi, Doğaüstü-Güçler, Romantik Yayınlanma Tarihi: 13/04/2005 – 21/09/2005 Bölüm Sayısı: 24 Yönetmen: Kisaki Fumitomo Senaryo: Muto Yasuyuki – Seishi Togawa Manga: Masaki Segawa Animasyon – Dizayn: Michinori Chiba Firma/Stüdyo: Gonzo – G.D.H Açılış: Kouga Ninpouchou by Onmyouza Kapanış: 1. Hime Murasaki by Mizuki Nana, 2. Wild Eyes by Mizuki Nana Başlıca Seiyuular: Iga Oboro – Mizuki Nana, Kouga Gennosuke – Toriumi Kousuke, Kagerou – Hayamizu Rise, Okoi – Kimura Haruka, Yakushiji Tenzen – Hayami Sho “Nefret etmeye yeminli bedenleri ovalarda çürümeye terk edilmiş, ruhları kanla lekelenmiş. Bağlar kılıçla koparılmış. Karanlıkta yitip giden ruhları feryatta, sevenler ölecek!” Kouga ve Iga klanı arasındaki nefret asırlarca süregelen savaşlara ve ölümlere yol açmıştır. Ninja yetiştirme grubu lideri 1.Hattori Hanzo bu iki klana barış imzalamalarını emretmiş, klanlar barışı imzalamasına imzalamış fakat aralarındaki düşmanlık bitmemiştir. Ninjaları karşılıklı dövüşlere çıkmaya devam ediyordur. Kouga lideri Danjo Kouga’nın torunu Gennosuke ve Iga Lideri Iga’lı Oden’in torunu Oboro daha küçük bir çocukken tanışmışlar ve aileleri arasındaki bu nefrete rağmen birbirlerine sevgi ile bağlanmışlardır. Aralarındaki sevgi ikisi tekrar karşılaştığında derin bir aşka dönüşecektir. Gennosuke ve Oboro kalıcı bir barış yapmanın ve iki klanın birleşmesini arzu etmektedirler. Bu birleşmeyi evlenerek sağlamayı isterler fakat bir anda her şey bozulur. Büyük Shogun Ieyasu Tokugawa veliahtını tayin etmek üzere Kouga ve Iga klanlarının ninjalarını kullanmaya karar vermiştir. Böylece, Hattori Hanzo barış anlaşmasını geçersiz kılar. Gennosuke ve Oboro’nun da dahil olduğu İki klandan seçilmiş 10’ar kişi veliahtı belirlemek için ölümüne savaşacaktır. Basilisk hikayesinin temeli “The Kouga Ninja Scrolls” isimli 1958-1959 yıllarında yazılmış Futaro Yamada’nın romanına dayanmaktadır. Roman hem tarihsel gerçekleri barındırmakta hem de fantastik yönüyle dikkat çekmektedir. Azuchi-Momoyama periyodunda (1500’lü yıllar) geçen Kouga ve Iga Klanları arasındaki savaşlarının etkileyici konusu olsun, harika görselleri olsun kesinlikle izlenmesi gereken bir anime serisidir. Aynı zamanda “Shinobi: Heart Under Blade” adında bir Live Action uyarlaması da bulunmaktadır. 2005 yapımı filmin yönetmeni Ten Shimoyama’dır. Gennosuke’yi Jo Odagiri Oboro’yu ise Yukie Nakama canlandırmıştır. Gennosuke ve Oboro’nun birbirine olan aşkı tüm bu zorluklara ve nefrete rağmen mutlu sona ulaşabilir mi? İzleyin ve görün. İyi Seyirler. http://www.youtube.com/watch?v=05z3kNhpURI _____________________________________________________________________________ Kaynak: AnimeFantastica: http://www.animefantastica.com/basilisk
  8. Anime Tanıtım Hetalia : Axis Powers Tür: Komedi, Tarihsel, Parodi Yayınlanma Tarihi: 24/01/2009 – 05/03/2010 Bölüm Sayısı: 52 Bölüm Süresi: 5 dakika Yönetmen: Bob Shirota Senaryo: Takuya Hiramitsu Manga: Hidekazu Himaruya Animasyon-Dizayn: Keiichi Matsuda Firma-Stüdyo: Frontier Works – Studio DEEN Müzik: Akira Yoshikawa Başlıca Seiyuular: Daisuke Namikawa – Italy, Hiroki Takahashi – Japan, Hiroki Yatsumoto – Germany, Katsuyuki Konishi – Amerika, Masaya Onosaka – Fransa, Noriaki Sugiyama – İngiltere, Yuki Kaida – Çin Dünya Tarihi’nin en önemli zamanlarını farklı bir bakış açısıyla izlemeye ne dersiniz? Hetalia; 1.Dünya Savaşı ile 2.Dünya Savaşı arasında geçen zamanı ele alıyor; fakat bazı bölümleri günümüzde veya dünya savaşlarının öncesinde de geçebiliyor. Animede ülkeler o bildiğiniz etrafı sınırlarla çevrili toprak parçası değil, karakterler! Evet, her karakter bir ülke her ülke ise birbiriyle kendilerine özgü sebeplere dayanan sorunlar ve dostluklar yaşamakta. Hetalia kelimesi Japonca değersiz, zavallı anlamına gelen “Hetare” ile baş kahraman İtalya’nın kanji birleşiminden oluşur. Hetalia, İtalya’nın serideki kişiliğini yansıtan bir kelime şakasıdır. İtalya; sanatçı ruhlu, iyi kalpli, tembel, korkak ve aklı bir karış havada saf bir tip olarak karşımıza çıkıyor. En ufak bir tehlikede hemen teslim olan ve makarda yiyebildiği her yerde mutlu yaşayabilen biridir. Almanya ile arkadaştır ama genellikle onu sinir eder, başına dertler açar. Almanya çalışkan, verimli, bürokratik ve İtalya’nın tam tersi ciddi bir karakterdir. Askeri yaşam tarzına sıkı sıkıya bağlıdır. Bu yapısından dolayı Mihver Devletleri’nin (İtalya ve Japonya) eğitim sorumluluğunu üstlenir. 1.Dünya Savaşı sırasında Roma’nın soyundan gelenler ile savaşma niyetindedir. Savaş alanında çok kolay bir şekilde tek başına ilerlerken karşısına üzerinde domates yazan bir koli çıkar. Koliyi açtığındaysa karşısına korkudan titreyen ve ağlayan İtalya çıkar. Kahraman olarak bilinen Roma’nın torununun böyle bir korkak olduğunu görünce şok olur. İtalya ilk başta Almanya’nın esiri olur fakat 2.Dünya Savaşı sırasında İtalya tekrar Almanya’nın yanına gelir ve ona arkadaş olmak istediğini söyler. Daha önce hiç arkadaşı olmayan Almanya’ya bu fikir hoş gelir ve kabul eder. İtalya saf bir kişiliğe sahip olduğu için Almanya için tam bir baş ağrısı olur. İtalya ile birlikte devam ederken Japonya ile tanışır ve arkadaş olur. Japonya kurallara bağlı, olgun, titiz, yetenekli, kültürlü ve soğukkanlıdır. İtalya’ya kendini tanıtırken hobisinin “durumu analiz etmek ve konuşup konuşmayacağına karar vermek” olduğunu söyler. Çok zekidir ve ülkeler arasında teknolojisi en gelişmiş olandır. Genellikle sessiz ve yaşlı bir adamın davranışlarına sahiptir. Otaku olan bir tarafı da vardır. Hetalia ilk olarak 2006 yılında Hidekazu Himaruya tarafından web-manga olarak yayınlandı. Daha sonra 2008-2011 yılları arasında 4 ciltlik manga serisi yayınlanmıştır. Manganın ilk cildi 2010 yılında The New York Times çok satanlar listesinde ilk 10’a girmiştir. İngiltere’de çıkan Neo dergisinin düzenlediği “NEO Awards” da okuyucuların oylaması ile 2011 yılının en iyi mangası seçilmiştir. Animesi ise 2009 yılında başlamıştır. Ana seri Hetalia’nın dışında İtalya’nın çocukluğunun anlatıldığı “Chibitalia” (minik İtalya) adında bir serisi mevcuttur. Hetalia: Axis Powers’ın devamı olarak 2010 yılında yeni ülkelerinde konuya eklendiği Hetalia: World Series, 2013 yılında ise Hetalia: The Beautiful World animesi yayınlanmıştır. Sonuçta Hetalia ülkeleri karakterize ederek ele alan bir anime olduğu için, ilgi çektiği kadar tepki de çekmiştir. Kore’de animenin yasaklanmasını isteyen protestolar söz konusu olmuştur. Bunun sebebi; Kore’yi temsil eden karakterin Kore’ye bir hakaret olduğunu düşünmeleriydi. Hatta animenin ırkçılığı beslediğine dair ağır eleştirilerde bile bulunanlar olmuştur. Tüm bunlara rağmen Hetalia’nın sadık bir hayran kitlesi de bulunmaktadır. Bunun en değişik örneği ise serinin hayranlarının 2009 yılında başlattığı “Hetalia Günü” kutlamalarıdır. “Hetalia Günü” Birleşmiş Milletler Günü (24 Ekim) veya o günü takip eden ilk hafta sonu çeşitli yerlerde toplanarak kutlanmaktadır. Hetalia, içinde biraz her ülkeden bulunduran bir seri olduğu için anime izlemeyen kesimin bile dikkatini çekmiştir. Dünya tarihini bu kadar eğlenceli metaforlar ile anlatan başka bir çalışma daha olduğunu sanmıyorum. İzlerken genel kültürünüze katkıda bulunacağından emin olabilirsiniz. Mutlaka izlemenizi tavsiye ederim. Tanıtımı okuyunca, Türkiye’yi merak edenleriniz olmuştur eminim. Evet, tabi ki Türkiye’nin de bulunduğu bölümler var. Türkiye ilk olarak “Hetalia: World Series” 3.bölümde karşımıza çıkıyor. Tahmin edeceğiniz gibi Yunanistan ile çekişiyor ve yakın arkadaşı Japonya’yı onunla paylaşmak istemiyor. World Series’in ilerleyen bölümlerinde (23 ve 24) Minik Romanya’yı İspanya’dan kaçırıyor. Son olarak da “Hetalia: Beautiful World Series” 10.bölümde Türkiye ve Yuanistan’ın çocuklukları anlatılıyor. Yine aynı bölümde İstanbul Galata Köprüsü’nün çizimlerinin bulunduğu eğlenceli sahneler bulunuyor. İyi Seyirler. (AnimeFantastica ekibindeki cosplayer arkadaşımız Duygu Yıldız’dan Hong Kong cosplayi) ______________________________________________________________________________________ Kaynak: AnimeFantastica: http://www.animefantastica.com/hetalia-axis-powers-2
  9. Anime Tanıtım Aura: Maryuuinkouga Saigo no Tatakai Tür: Okul, Romantik Yayınlanma Tarihi: 13/04/2013 Film Süresi: 83 Dakika Yönetmen: Seiji Kishi Orijinal Hikaye: Romeo Tanaka Firma/Stüdyo: AIC A.S.T.A. Müzik: Michiru Oshima Başlıca Seiyuular: Nobunaga Shimazaki, Kana Hanazawa… Japonya’da bir akşam vakti ve şehrin göz kamaştırıcı ışıklarıyla hikâyemize başlıyoruz. Hava bulutlu ve birazdan yağmur yağmaya başlar. Bu sırada bir binanın çatısında ölümüne savaşmakta olan gizemli iki kişi… Modern Japonya’da hâlâ bu tür gizemli efsanevi olaylar gözden uzak şekilde devam ederken bunu ancak çok az kişi bilmektedir. Tabii bu sadece hikâyemizin başlangıç kısmı… Ichiro Satou adlı kahramanımız, ortaokul döneminde fantezi dünyasına kendini fazlaca kaptırdığından okulda hor görülmüştür. Hele ki ailesi bu durumu bir türlü kabullenememiş ve bu olayın etkileri hâlâ üzerlerinde devam etmiştir. Ichiro ise ailesinin zorlamasıyla gerçek hayata yani normal bir insan olmaya çabalar. Lise hayatı onun için ideal bir başlangıç olacaktır elbette. Sınıfta gruplaşmalar çoktan başlamıştır bile. Herkes kendi huyuna en yakın olanla gruba dahil olurken gruptan gruba davet edilmelerde devam eder. Satou da bu gözde gruplardan birine oldukça yakındır hatta. Bir gün okulda notlarını unuttuğu için okula akşam vakti gider. Ancak orada hiç beklemediği biriyle karşılaşır. Geçmiş peşini bırakmak istemiyordur adeta… Gördüğü şey bir kızdır ve oldukça tuhaf giyinen bir kızdır. Kendisine “Araştırmacı” diyen bu kız söylediğine göre “ejderha ile bağlantılı” bilgiler bulmak için buraya gelmiştir. Satou bu kızdan yani aslında hâlâ içinde var olan eski duygulardan dolayı bu görevde ona yardım edeceğini söyler. Gizemli kızımız ise buna pek sıcak bakmaz gibi, ama bir eşyasını Satou’ya bırakmayı da ihmal etmez. Öte yandan Satou’nun sınıfındaki gruplaşmalar devam ederken en gözde gruplardan bir davet alır ve artık tamamen normal bir hayat onu bekliyordur gibi gibi… Bu “gibi gibi”ler Satou’nun dün akşam tanıştığı kızın sınıfa tuhaf kıyafetleriyle girip Satou’nun cebinden kızın bıraktığı eşyayı ona verdiği anda altüst olur. Bu olaydan sonra sınıf öğretmeni, Satou’ya o kadar kötü bir görev verir ki Satou’nun bunu yapması olası bile değildir. Ancak öğretmenin elinde korkunç bir kozu vardır: Satou’nun geçmişi… Satou’nun bu görevi yapmaktan başka bir şansı kalmamıştır. Görevi ise sınıfında bir öğrenci olan, ama okula hâlâ gelmeyen bir öğrenci hakkındadır. Bu öğrenci de ona yardım edeceği, ama sonradan onu terslediği kız Ryouko Satou’dan başkası değildir. Satou geçmişini ne kadar acı çekerek bırakmışsada, daha üstünden çok zaman geçmeden kendisiyle aynı fantezi dünyasında yaşayan birine göz kulak olmak onun için oldukça zor bir deneyim olacak gibi görünmektedir. Dahası sınıftaki gruplaşmalardan dolayı Satou’nun işi zordan çok imkânsız gibidir. Konuyu böyle tanımladıktan sonra geçelim bana göre nasılmış bölümüne. İlk savaş bölümünden sonra içerik bölümü geçerken kısa kısa sahneler gösteriliyor ve bu esnada çalan fantastik bir müzik sizi bekliyor. O kadar güzel ki izlerken “Vay çok heyecanlı hoş bir film” olacakmış izlenimini veriyor. Ancak bu kadar ümitlenmeyin derim. Tabii bu kişiye göre değişir. Hikâye aslında bazı yerlerde romantik-komedi filan denilmiş, ama bana göre içten içe dramı barındırıyor. Nedeni ise Satou’nun kendini fantezi dünyasına fazla kaptırması sonucu okulda olan sorunları ve ailesinin bu durumu öğrendikten sonra ona olan davranışları. Satou kendisini o kadar zorlamış ki normal bir hayat yaşayabilmek için ve birden unutmaya çalıştığı geçmişi kendisine karşı kullanılarak bir kıza bakıcılık yapmak zorunda kalıyor. En önemli nokta ise bu kız onun geçmişinde yaşadıklarının aynısını yaşıyor olması zaten. Ailesi ise tedirgin bir şekilde çocuklarının hâlâ o eski düşünceleri barındırıp barındırmadığı hakkında endişelenerek günlerini geçiriyor ve bu durum Satou’nun gözünden kaçmıyor. Bu dram sadece Satou için değil, aynısını Ryouko’da yaşıyor. Bunu son sahnelerde göreceksiniz. Ayrıca Satou’nun sınıfındaki diğer öğrencilere uygulanan zorbalıkta da bunu göreceksiniz. Diğer öğrenciler derken neyi kastediyorum peki? Sınıfın yarısı kendini fantezi dünyasına kaptırmış öğrencilerle doludur çünkü. Yani Satou’nun kaçmaya çalıştığı şey onun gözü önünde ve fazlasıyla bulunmaktadır. Bir de tuhaftır ki bir olaydan sonra bu çatlak öğrenciler Satou’yu liderleri gibi görmeye başlarlar. Satou için inanılmaz bir vasıf olsa gerek bu… Zorbalık eden kısımdan söz edelim azıcık… Bu grup ise Satou’yu önceden kendi gruplarına davet eden gruptan başkası değildir. Bu havalı görünen grubun aslında ne kadar dengesiz bir grup olduğunu da izlerken göreceksiniz. Bu arada Ryouko’nun ailesi aklıma takıldı film boyunca. Nasıl bir aile bu şekilde okula gitmesine izin verir çocuğuna? Onu bıraktım gün boyu ne yaptığınada mı dikkat etmez? Evet, biliyorum yaşadığımız dünyada ilgisiz aile çok… Bu yüzden bu soruyu genel olarak sorduğumla kalıyorum… Çizimlere gelecek olursam çizimler oldukça güzeldi. Filmin ilk şehir tasviriyle karşımıza çıkışından savaş sahnelerine kadar izlemeye değer bir görsellik sunuyor. Daha sonra ise Ryouko’nun giydiği ve taşıdığı şeyler o kadar sıradan tasarlanıp çizilmişti ki bana göre “cuk” oturmuş buna denir. Aslında normal bir kız ve elinden geldiğince giysilerini ve eşyasını tasarlayıp yapmış. Yani böyle mükemmel bir giysi filan tasarlansaydı oldukça tuhaf karşılanabilirdi. Normal bir insana göre yani. Ayrıca… Bu tarz, harika bir seri arıyorsanız eğer: Chuunibyou demo Koi ga Shitai! Bu seride de yer yer dram olmasına rağmen komedi tavan durumdadır. Romantizm de cabası… ___________________________________________________________________ Kaynak: Anime Fantastica: http://www.animefantastica.com/aura-maryuuinkouga-saigo-no-tatakai
  10. Mikasa ve Misaka… Shingeki no Kyojin (Attack on Titan) ve Toaru Kagaku no Railgun (A Certain Scientific Railgun) serilerinin ünlü karakterleri Mikasa ve Misaka, Tayvan’da hazırlanan bir fan çalışmasında bir araya geldi. Akira Workshop’un yapımını üstlendiği çalışma 25 Kasım’da tamamlandı. _________________________________________________________________ Kaynak: AnimeFantastica: http://www.animefantastica.com/attack-on-railgun
  11. Pupa Animesi Ertelendi Serinin hayranları için kötü haber Sayaka Mogi’nin korku türündeki Pupa isimli mangasının animeye uyarlanacağını duyurmuştuk, fakat tanıtım videosu geçtiğimiz ay çıkan ve yine Ekim ayında yayınlanması planlanan serinin ertelendiği açıklandı. Resmi twitter hesabından yapılan duyuruya göre animenin Ocak ayında yayınlanması planlanıyor. Bu haber için üzgün olduklarını dile getiren ekip anime severlerden özür diledi. Öte yandan bir diğer haber de serinin mangakası Sayaka Mogi’den geldi. Mangaka resmi twitter hesabından manganın önümüzdeki ay sonlanacağını duyurdu. Hikaye ise Hasegawa Yume ve Hasegawa Utsutsu adlı iki kardeşin etrafında dönüyor. Kız kardeş Yume’nin bir gün gizemli kırmızı bir kelebek görmesiyle vücudunun değişime uğraması, insan etiyle beslenen bir canavara dönüşmesiyle başlıyor. Bundan sonra Utsutsu’nun bir yandan kız kardeşinin besin kaynağı olurken, bir yandan da onu kurtarmaya çalışmasını izleyeceğiz. Animenin tanıtım videosunu bir kez daha izlemek isteyenler için; _____________________________________________________________ Kaynak: Anime Fantastica: http://www.animefant...imesi-ertelendi
  12. Kanlı canlı Rintaro Okabe Birçok anime severin gözde seiyuusu Mamoru Miyano son dönemin popüler animesi Steins;Gate‘ten Rintaro Okabe’nin kılığına büründü. Sanatçının kişisel blog sayfasından “Gerçek Okarin” başlığıyla yayınlanan ve açılış videosunda kullanılan fotoğraflar ise; geçtiğimiz ay 4 Ekim’de Budokan’da gerçekleştirilen MAMORU MIYANO SPECIAL LIVE 「TRAVELING!」isimli canlı gösterinin bir parçası. Efsanevi bir mekanda gerçekleştirilen, bir seiyuu ve şarkıcı olan Mamoru Miyano’nun ilk kez canlı solo performans sergilemesinden ötürü gösteri oldukça özel kabul ediliyor. Aşağıda ise sahne arkası fotoğraflarından birinde Miyano Budokan için çekilen bir videoda Okabe cosplayı ile bir terasta gökyüzüne bakarken görülüyor. Okabe yine cep telefonunu elinden düşürmüyor gibi… Kim o gösteride hem Okabe’yi canlı kanlı görüp hem de kahkahasına şahit olmak istemezdi ki? ___________________________________________________ Kaynak: AnimeFantastica: http://www.animefant...osplayi-yaparsa
  13. TITE KUBO “Kubo Sensei” “The Boss” “Troll King” Gerçek adı Noriaki Kubo olan sanatçı Tite Kubo ismini kullanmaktadır. Adı, manga ve anime dünyasına atom bombası gibi düşen Bleach’in mangakası 26 Haziran 1977 tarihinde Hiroshima’da doğmuştur. Kubo’nun sağlığı küçüklüğünden beri çok iyi olmamasına rağmen, başarana kadar oldukça zor bir meslek olan mangaka olma hayalinden vazgeçmemiştir. İlk önce Ge Ge Ge no Kitaro ve 17 yaşındayken de Saint Seiya mangasından etkilendiğini ve de o zamanlar mangaka olmaya kesin olarak karar verdiğini söylemektedir. Daha lise yıllarında bile çevresindeki herkes Kubo’nun müthiş çizim yeteneğinin farkındadır. Yeteneğine güvenen Kubo Weekly Shonen Jump manga yarışmasına katılır. Hem de o zamana kadar ciddi anlamda çizimler yapmamıştır. Weekly Shonen Jump, Kubo’yu yarışmada eleyip başkasını birinci olarak seçer ama Kubo için editörlerin başka planları vardır. Kısa bir zaman sonra Kubo’ya Weekly Shonen Jump’tan bir telefon gelir: “Bizimle çalışmanı istiyoruz.” Bu, gerçekten çok büyük bir başarıdır; mangaka olma kararı aldıktan kısa bir süre sonra artık önünde fazla bir engel kalmamıştır. Sanatçının ilk eseri 1996’da Shonen Jump’ta yayınlanan “Ultra Unholy Hearted Machine” adlı one shot olmuştur. Daha sonra aynı yıl içerisinde “Rune Master Urara” ve 1997’de “Bad Shield United” one shotları yine Tite Kubo tarafından hazırlanmıştır. Yeteneklerini, zamanla kazandığı tecrübelerle birleştirdikten sonra artık gerçek anlamda bir manga çıkarmanın vakti gelmiştir Kubo için. 2000 yılında Shonen Jump, yeni serilerinden olan Zombie Powder’ı tanıtırken mangakası için, çizimlerine herkesin hayran kalacağını dile getiriyordu. Bleach’in aksine Western tarzda olan manga, özellikle karakterleri ve çizimleri ile dikkatleri üzerine çekmişti; ancak Kubo Tite sağlık durumu nedeniyle kısa zamanda mangayı yarım bırakmak zorunda kaldı ve seri henüz popülerleşemeden sona erdi. Mangakanın bu kadar kısa sürede seriyi yarım bırakması Japonya’da “Bu adamdan mangaka olmaz” yorumlarını beraberinde getirdi. Elbette hiç kimse bundan bir sene sonra yeni eseri ile “Bu adamın” adının anime ve manga tarihine yazılacağını, anime ve mangaların tüm dünyaya yayılmasında ne kadar önemli bir rolü olacağını tahmin edemezdi. 2001 yılında Tite Kubo, bugün dünyanın en popüler mangalarından olan Bleach’i Shonen Jump’a sunmuş, eser birçok kişide hayranlık yarattıysa da Shonen Jump, hem Tite Kubo’nun daha önce sağlık durumu yüzünden mangasını yarım bırakması, hem de o zamanlar dergide fazlasıyla seri bulunması nedenleri ile Bleach’i geri çevirmiştir. Ancak Bleach’e hayran kalanlardan biri de Dragon Ball serisinin mangakası Akira Toriyama idi. Dragon Ball mangakası, hatalarından bir an önce dönmeleri gerektiği konusunda Shonen Jump’ı ikna etti, Tite Kubo’ya da destek oldu. Zaman, Akira Toriyama’nın, Tite Kubo ve Bleach’e güvenmekle ne kadar isabetli bir karar verdiğini kanıtladı. Bleach’in ünü kısa zamanda Japonya’nın dışına taştı ve dünyaya yayıldı. Amerika, Avrupa derken bir süre sonra zirve yaptı. Tite Kubo’nun, önceki mangasının ana karakteri Gamma’dan etkilenerek ortaya çıkardığı Grimmjow’un bulunduğu Bleach mangasının 24.cildinin kapağı, Zombie Powder için bir göndermeydi. Sanki “Bu adamdan mangaka olmaz” diyenlere kapak olsun dercesine. Kubo Sensei, sosyal hayatta oldukça utangaç bir insandır. Kurosaki Ichigo’nun seiyuusu olan ve Kubo Sensei’yi yakından tanıyan Masakazu Morita onun çok utangaç olduğunu söylemiştir. Ancak bu utangaç insan, yeri geldiğinde de lafını koymakta geri kalmaz. Özellikle anime ve mangaların başka şeylerle karşılaştırılması, Kubo Sensei’nin hiç hoşuna gitmez. Kubo Sensei: “Yapabildiklerim dizi ve filmlerde yapılabilseydi bu işi yapmazdım. Anime ve mangalar başka birer dünya ve onları başka şeylerle karşılaştıramazsınız.” Kubo Sensei, verdiği cevaplarla “The Boss” ismi ile tanınmaktadır. İnternette en çok rastlanan güneş gözlüklü meşhur resminin altına Kubo’nun çeşitli sözleri yazılarak paylaşılması popüler olmuştur. Ünlü mangakanın başka bir lakabı da “Troll King”dir. Anime ve manga dünyasının en tecrübelileri bile zaman zaman “Kubo bu karakteri gerçekten öldürdü mü yoksa yaşıyor mu, geri dönecek mi?” gibi sorulara net olarak cevap veremez. Bazen herkesin “Kesin bu karakteri unuttu.” dediği anda sürpriz bir şekilde o karakter geri döner. Peki Tite Kubo boş vakitlerini nasıl değerlendiriyor? Kubo Sensei: “Boş vaktim neredeyse olmuyor ama ara sıra vakit bulabilirsem normal işimin dışında başkaları için (daha çok hayranlarından bahsediyor olabilir) renklendirmeler yapıyorum. Sanatınız ile başka insanları mutlu etmek çok güzel bir şey. Ayrıca moda ile yakından ilgileniyorum. Bu işi bırakırsam moda tasarımcısı olabilirim ama kalbim buraya ait.” Bleach nasıl ortaya çıktı ve ismi nereden geliyor? Kubo Sensei: “Bleach henüz ortada yokken ilk olarak Kuchiki Rukia’yı oluşturdum. Shinigamilerin siyah kimonolar giymesini istiyordum çünkü bu kimsenin görmediği bir şeydi. İsim olarak ilk başta “Black” ismini düşündüm, sonra çok sıradan olduğu için “White” ismi aklıma geldi ama bu da çok basitti. Daha sonra ne siyah ne de beyaz anlamında olan “Bleach” kelimesinde karar kıldım. Rukia ismini de televizyonda görmüştüm. Güney Amerika’daki nadir bir çiçeğin adının Latince’de Rukia gibi bir şey olduğundan bahsediyordu. İsim hoşuma gitti, hemen kağıt ve kalemi aldım ve ortaya bir isim çıkardım: Kuchiki Rukia. Daha sonradan öğrendim ki Rukia aynı zamanda ışık anlamına da geliyormuş. Ben de Rukia, Ichigo’nun ışığı olsun istedim. (Rukia’nın Ichigo’ya güçlerini vermesinden ve ona yardımcı olmasından bahsediyor. Ichigo da “Çilek” ve ayrı yazıldığında “1” ve “5” anlamlarındadır ve Ichigo’nun doğum günü olan 15 Temmuz’a işaret eder. –AnimeFantastica) İlk çizdiğim Kurosaki Ichigo gözlüklü ve siyah saçlıydı. Sonra Kuchiki Rukia’nın yanında ana karakterin de siyah saçlı olmasını istemedim ve değiştirdim. Görseydiniz, ilk Ichigo şimdikinden o kadar farklıydı ki… Tite Kubo’nun meşhur olduğu dövüş ve aksiyon sahnelerini nasıl hazırladığını hiç merak etmiş miydiniz? “Kubo Sensei’nin aksiyon sahneleri ile diğer mangakalardan ayrıldığını hemen hemen herkes bilir. Aksiyon sahnelerini nasıl çiziyorsunuz?” Kubo Sensei: “Çizimlerde önemli olan kafanızdakileri diğer insanlara nasıl sunduğunuzdur. Kafamdakileri tam olarak çizebiliyorum ve bu çok iyi hissettiriyor. Aksiyon sahnelerinde kimonoların ahenginden tutun da en ufak detayların bile, hangi kamera açılarından, hangi karelerde hangi sahnenin nasıl çizilmesi gerekiyorsa o şekilde çizerek, kafamda canlandırdığım sahneleri en iyi şekilde yansıtabiliyorum. Rock müzik hayranıyımdır. (Kubo Sensei’nin evi Rock müzik CD’leri ile doludur -AnimeFantastica) Bazen müzikle beraber çalışırım bazen de konsantrasyonumu bozabilir. O zamanlar rock müziğimi kafamda devam ettiririm, aksiyon sahnesini beynimde canlandırırım. En önemli anlarda durdurur, sahnenin açıları ile oynar ve en doğru açının hangisi olduğuna karar veririm. Bunları beynimde tamamladıktan sonra karar verdiğim o sahneleri çizerim. Bu sahnelerde okurların o acıyı hissetmeleri gerekir. “Çizmekte zorlandığınız karakterler var mı ya da hangi karakterleri çizmek diğerlerine göre daha zor?” Kubo Sensei: “Bleach karakterleri arasında çizimi en zor olan Zaraki Kenpachi’nin saçları. O’nu böyle tasarladığım için sanırım sonsuza kadar pişmanlık duyacağım.” “Çok kısa bir zamanda yetiştirmeniz gereken çok şey oluyor. Bunları yetiştirmekte zorlanmıyor musunuz?” Kubo Sensei: “Ben herkesten hızlı çizebilirim. Yetiştirmek istediğimde benim için çok sorun olmaz sadece kusursuz olmayan her sahneyi kusursuza dönüştürebilmek için sonuna kadar çalışırım.” Karakter çizimleri konusunda birçok düşmanının bile saygı gösterdiği mangaka (ne yazık ki mangakaların böyle anlamsızca düşmanları oluyor) hikaye açısından ise özellikle bazı dönemlerde eleştirilir. Tite Kubo hikaye ile ilgili olarak bakın neler diyor? “Hiçbir zaman insanlara bir mesaj vermek gibi bir gayem olmadı. Gerçek hayatta da sürekli birtakım olaylar olur ve herkes kendince mesajlar çıkartır. İsteyen benim yazdıklarımdan çok sayıda mesaj çıkartabilir, tıpkı hayatın kendisi gibi. Ayrıca karakterlerin hikayelerine de o karakterleri oluşturduktan ve potansiyeli gördükten sonra karar veririm. İlk başlarda her şeyin arkasındaki “gölge” olarak düşündüğüm, Aizen değildi. Sonradan bu rolün kendisine uyacağına karar verdim. Aizen ile ilgili henüz bilmediğiniz çok şey var. Bana yollanan her mesajı tek tek okuyorum. Hepsini tek tek cevaplayamazsam da eserlerimi takip edenlerin düşünceleri çok önemli. Lütfen bana düşüncelerinizi yazmaya devam edin.” Bu paragraf ise az bir miktar spoiler içerebilir. Bu yüzden isterseniz bir sonraki paragrafa geçebilirsiniz. Tite Kubo başlarda Grimmjow’u kısa zamanda ölecek bir karakter olarak düşünmüş ama Grimmjow, Tite Kubo’nun tahmin ettiğinden çok daha önemli bir rol oynamış. “İleride dost olarak dönecek karakter olacak mı?” Kubo Sensei: “Ulquiorra çoktan küle dönüştü. Grimmjow dost olarak geri dönebilir, belki de Harribel. Nel’in ise yeniden ortaya çıkmasına izin vereceğim. Daha fazla kimlerin dönüp dönmeyeceğini söyleyemem. (Bazı yabancı kaynaklarda “Tite Kubo, Grimmjow’un ölmediğini açıkladı” haberi buradan çıkmıştır; ancak Tite Kubo kesin ifadeler kullanmamış, %100 olarak Grimmjow’un döneceğini hiçbir zaman söylememiştir. – AnimeFantastica) Kubo Tite sadece mangada değil, animede de aktif bir rol alan ender mangakalardan biridir. Kubo Sensei’nin bu sözleri eserine ne kadar düşkün olduğunu göstermektedir: “Animenin tüm bölümler ile doğrudan ilgilenmekteyim. Bölümleri ilk önce ben izliyorum. Hiçbir mangakanın anime serisiyle benim kadar ilgilendiğini sanmıyorum. Bleach her şeyi ile bana ait. Ne kadar çalışırsam ve emek verirsem o kadar “Benim” diyebiliyorum.” (Kubo Sensei Bleach için seiyuu bile olmuştur. Bleach: Memories in the Rain’de Kon’un seiyuusu bizzat Tite Kubo’dur. –AnimeFantastica) Bleach’in bu kadar sevilmesinde, en popüler anime ve mangalardan biri olmasında elbette karakterlerinin rolü az değildi. Erkek olsun, bayan olsun Bleach’te favori olabilecek çok sayıda karakter bulunuyor. Acaba hangileri Tite Kubo’nun favorilerinden? “Erkek karakterleriniz herkes tarafından çok seviliyor ama bayan karakterleriniz de bir o kadar güçlü. Buna ne diyorsunuz ve bayanlardan favoriniz kim? Kubo Sensei: “Bayanlar gerçek hayatta fiziksel olarak çok güçlü olmayabilirler ama zihinsel olarak çok güçlüdürler. Tüm bayanlara saygı duyuyorum. Diğer sorunun cevabı ise Yoruichi ve Rangiku. Rangiku’nun ablam olmasını gerçekten isterdim. “Serideki bir karakter ile yer değiştirmek isteseydim bu Kon olurdu.” Kubo Sensei, karakterlerin doğum günlerine de burçlardan ve özel günlerden yola çıkarak karar vermiş. Örneğin; Aizen zeki ve her zaman bir şeyler saklayan, gizemli ve birbirinden farklı kişiliklere sahip ikizler burcu iken, Yamada Hanatarou için ise herkesin kendisine takılabilmesi için 1 Nisan’ı seçmiş. “Zavallı Hanatarou” diyor Kubo Sensei. Tite Kubo ve Bleach’in en büyük hayran kitlesinin dünyada Amerika’da bulunduğu tahmin ediliyor. Bleach’in Amerika’daki en sevilen serilerin başında olduğunu biliyor muydunuz? Kubo Sensei: “Bleach’i yazmaya başlarken Amerika’da çıkacağını bile tahmin etmezdim. Amerikalıların zevklerine çok hitap ediyormuş ve büyük bir hayranlıkla takip ediliyormuş. Çok teşekkür ediyorum. Lütfen Bleach’i desteklemeye ve bana görüşlerinizi bildirmeye devam edin. Amerika’da sanatçılar ve hayranları birbirlerine çok yakınlar Japonya’da ise mesafe var.” Tite Kubo ve Bleach ile ilgili en çok merak edilenlerden biri Bleach’in ne zaman sonlanacağı. Kubo Sensei’nin eserinin son hikaye bölümüne girdiğini ve bunun en uzun hikaye olacağını artık herkes biliyor. Peki ne kadar bir uzunluk söz konusu? Bu sorunun cevabı için Jump Festa 2011’de Tite Kubo ile Kurosaki Ichigo’nun seiyuusu Masakazu Morita’nın açıklamalarını paylaşıyoruz. Tite Kubo: “Şu an için Bleach, yarısında diyebilirim.” Masakazu Morita: “O zaman en az 30 yıl daha devam edersin?” Tite Kubo: “Hayır, daha kısa tutmayı tercih ederim.” Masakazu Morita: “Millet, görünüşe göre en az 10 yıl daha devam edecek.” (Bleach’in 2001’de başladığını hatırlatmak gerekiyor. –AnimeFantastica) Ünlü mangakaya en çok sorulan sorulardan biri de mangaka olmayı düşünenlere tavsiyeleri oluyor doğal olarak. “Sizin gibi mangaka olmak isteyen gençlere tavsiyeleriniz nelerdir? Kubo Sensei: Sadece başarabileceğinize inanın. Başkaları muhtemelen aksini söyleyecektir. Kendinize inanmaya devam edin ve yaptığınız işten zevk almaya da… Başarabilmek için mutlaka yaptğınız işten zevk almalısınız. AnimeFantastica dışında kaynak ve bağlantı belirtilmeden kullanılamaz. Kaynaklar: Tite Kubo’nun, şimdiye kadarki tüm Shonen Jump’a, Viz Media’ya, Shueisha’ya verdiği röportajlar, (Shonen Jump arşivi), Bleach B-Station’a verdiği röportajlar, San Diego Comic-Con International’da Tite Kubo ile gerçekleştirilen röportaj, Anime Insider dergisine özel Tite Kubo röportajı, Jump Bang TV kanalında Tite Kubo’nun katıldığı program, şimdiye kadar yapılan Anime Expo, Jump Festa fuarlarında yapılan resmi açıklamalar ve Tite Kubo ile yapılan röportajlar. Shalafi Fantastica
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli bilgi

Forum kurallarımızı okudunuz mu? Forum Kuralları.