Jump to content

Genel Araştırma

'tanıtım' etiketi için arama sonuçları.

  • Etiketlere Göre Ara

    Etiketleri virgülle ayırarak yazın.
  • Yazara Göre Ara

İçerik Türü


Forumlar

  • Duyuru & Kurallar
    • Forum Kuralları & Yardım
    • İstek, Şikayet ve Öneri
    • Tanışın Kaynaşın
    • Türk Anime TV Etkinlikleri
    • E-dergi
  • Türk Anime Çeviri Ekibi (TAÇE)
    • Tamamlanan Projelerimiz
    • Devam Eden Projelerimiz
    • Gelecek Projelerimiz
    • Askıya Alınanlar
    • TAÇE Duyuruları
  • Anime GENEL
    • Anime İstek ve Öneri Bölümü
    • Bilinmeyen Animeler ve Karakterler İçin Yardım Bölümü
    • Anime Genel
    • Anime Geyik
    • Animeler & Karakter Anketleri
    • Anime Tanıtım ve İncelemeleri
    • Anime Serileri Bölüm Tartışma Alanı
  • Manga GENEL
  • Fansub Takımları
  • Anime Manga Live-Action Download
  • Fan Kulübü
  • Japonya
  • Program Deposu
  • Konu Dışı
  • Roronoa Zoro's Roronoa Zoro Kimdir?

Sonuçları bul...

İçeren sonuçları bulun


Oluşturma Tarihi

  • Start

    End


Son Güncelleme

  • Start

    End


Filter by number of...

Kayıt tarihi

  • Start

    End


Üye Grubu


Hakkımda


Outlook


Web Sitesi


ICQ


Yahoo


Jabber


Skype


Konum


İlgi Alanları

  1. Anime Tanıtım Hetalia : Axis Powers Tür: Komedi, Tarihsel, Parodi Yayınlanma Tarihi: 24/01/2009 – 05/03/2010 Bölüm Sayısı: 52 Bölüm Süresi: 5 dakika Yönetmen: Bob Shirota Senaryo: Takuya Hiramitsu Manga: Hidekazu Himaruya Animasyon-Dizayn: Keiichi Matsuda Firma-Stüdyo: Frontier Works – Studio DEEN Müzik: Akira Yoshikawa Başlıca Seiyuular: Daisuke Namikawa – Italy, Hiroki Takahashi – Japan, Hiroki Yatsumoto – Germany, Katsuyuki Konishi – Amerika, Masaya Onosaka – Fransa, Noriaki Sugiyama – İngiltere, Yuki Kaida – Çin Dünya Tarihi’nin en önemli zamanlarını farklı bir bakış açısıyla izlemeye ne dersiniz? Hetalia; 1.Dünya Savaşı ile 2.Dünya Savaşı arasında geçen zamanı ele alıyor; fakat bazı bölümleri günümüzde veya dünya savaşlarının öncesinde de geçebiliyor. Animede ülkeler o bildiğiniz etrafı sınırlarla çevrili toprak parçası değil, karakterler! Evet, her karakter bir ülke her ülke ise birbiriyle kendilerine özgü sebeplere dayanan sorunlar ve dostluklar yaşamakta. Hetalia kelimesi Japonca değersiz, zavallı anlamına gelen “Hetare” ile baş kahraman İtalya’nın kanji birleşiminden oluşur. Hetalia, İtalya’nın serideki kişiliğini yansıtan bir kelime şakasıdır. İtalya; sanatçı ruhlu, iyi kalpli, tembel, korkak ve aklı bir karış havada saf bir tip olarak karşımıza çıkıyor. En ufak bir tehlikede hemen teslim olan ve makarda yiyebildiği her yerde mutlu yaşayabilen biridir. Almanya ile arkadaştır ama genellikle onu sinir eder, başına dertler açar. Almanya çalışkan, verimli, bürokratik ve İtalya’nın tam tersi ciddi bir karakterdir. Askeri yaşam tarzına sıkı sıkıya bağlıdır. Bu yapısından dolayı Mihver Devletleri’nin (İtalya ve Japonya) eğitim sorumluluğunu üstlenir. 1.Dünya Savaşı sırasında Roma’nın soyundan gelenler ile savaşma niyetindedir. Savaş alanında çok kolay bir şekilde tek başına ilerlerken karşısına üzerinde domates yazan bir koli çıkar. Koliyi açtığındaysa karşısına korkudan titreyen ve ağlayan İtalya çıkar. Kahraman olarak bilinen Roma’nın torununun böyle bir korkak olduğunu görünce şok olur. İtalya ilk başta Almanya’nın esiri olur fakat 2.Dünya Savaşı sırasında İtalya tekrar Almanya’nın yanına gelir ve ona arkadaş olmak istediğini söyler. Daha önce hiç arkadaşı olmayan Almanya’ya bu fikir hoş gelir ve kabul eder. İtalya saf bir kişiliğe sahip olduğu için Almanya için tam bir baş ağrısı olur. İtalya ile birlikte devam ederken Japonya ile tanışır ve arkadaş olur. Japonya kurallara bağlı, olgun, titiz, yetenekli, kültürlü ve soğukkanlıdır. İtalya’ya kendini tanıtırken hobisinin “durumu analiz etmek ve konuşup konuşmayacağına karar vermek” olduğunu söyler. Çok zekidir ve ülkeler arasında teknolojisi en gelişmiş olandır. Genellikle sessiz ve yaşlı bir adamın davranışlarına sahiptir. Otaku olan bir tarafı da vardır. Hetalia ilk olarak 2006 yılında Hidekazu Himaruya tarafından web-manga olarak yayınlandı. Daha sonra 2008-2011 yılları arasında 4 ciltlik manga serisi yayınlanmıştır. Manganın ilk cildi 2010 yılında The New York Times çok satanlar listesinde ilk 10’a girmiştir. İngiltere’de çıkan Neo dergisinin düzenlediği “NEO Awards” da okuyucuların oylaması ile 2011 yılının en iyi mangası seçilmiştir. Animesi ise 2009 yılında başlamıştır. Ana seri Hetalia’nın dışında İtalya’nın çocukluğunun anlatıldığı “Chibitalia” (minik İtalya) adında bir serisi mevcuttur. Hetalia: Axis Powers’ın devamı olarak 2010 yılında yeni ülkelerinde konuya eklendiği Hetalia: World Series, 2013 yılında ise Hetalia: The Beautiful World animesi yayınlanmıştır. Sonuçta Hetalia ülkeleri karakterize ederek ele alan bir anime olduğu için, ilgi çektiği kadar tepki de çekmiştir. Kore’de animenin yasaklanmasını isteyen protestolar söz konusu olmuştur. Bunun sebebi; Kore’yi temsil eden karakterin Kore’ye bir hakaret olduğunu düşünmeleriydi. Hatta animenin ırkçılığı beslediğine dair ağır eleştirilerde bile bulunanlar olmuştur. Tüm bunlara rağmen Hetalia’nın sadık bir hayran kitlesi de bulunmaktadır. Bunun en değişik örneği ise serinin hayranlarının 2009 yılında başlattığı “Hetalia Günü” kutlamalarıdır. “Hetalia Günü” Birleşmiş Milletler Günü (24 Ekim) veya o günü takip eden ilk hafta sonu çeşitli yerlerde toplanarak kutlanmaktadır. Hetalia, içinde biraz her ülkeden bulunduran bir seri olduğu için anime izlemeyen kesimin bile dikkatini çekmiştir. Dünya tarihini bu kadar eğlenceli metaforlar ile anlatan başka bir çalışma daha olduğunu sanmıyorum. İzlerken genel kültürünüze katkıda bulunacağından emin olabilirsiniz. Mutlaka izlemenizi tavsiye ederim. Tanıtımı okuyunca, Türkiye’yi merak edenleriniz olmuştur eminim. Evet, tabi ki Türkiye’nin de bulunduğu bölümler var. Türkiye ilk olarak “Hetalia: World Series” 3.bölümde karşımıza çıkıyor. Tahmin edeceğiniz gibi Yunanistan ile çekişiyor ve yakın arkadaşı Japonya’yı onunla paylaşmak istemiyor. World Series’in ilerleyen bölümlerinde (23 ve 24) Minik Romanya’yı İspanya’dan kaçırıyor. Son olarak da “Hetalia: Beautiful World Series” 10.bölümde Türkiye ve Yuanistan’ın çocuklukları anlatılıyor. Yine aynı bölümde İstanbul Galata Köprüsü’nün çizimlerinin bulunduğu eğlenceli sahneler bulunuyor. İyi Seyirler. (AnimeFantastica ekibindeki cosplayer arkadaşımız Duygu Yıldız’dan Hong Kong cosplayi) ______________________________________________________________________________________ Kaynak: AnimeFantastica: http://www.animefantastica.com/hetalia-axis-powers-2
  2. Anime Tanıtım YUYUSHİKİ Tür: Komedi, Okul, Yaşamdan Kesitler Yayınlanma Tarihi: 10/4/2013 Bölüm Sayısı: 12 Yönetmen: Kaori Orijinal Hikaye: Komata Mikami Firma/Stüdyo: Kinema Citrus Başlıca Seiyuular: Risa Taneda, Minami Tsuda, Rumi Ookubo, Ai Kayano, Mana Shimizu, Yui Horie, Megumi Han. Genelde her sezon en az bir tane olan liseli kız veya erkeklerin -genelde kızların oluyor- hayatını konu alan veya sadece esprilerden oluşan serilerden biri daha! Liseye yeni başlayan üç kızın hikâyesi anlatılmaktadır. Bu üç kızımızın “en aklı başında” olanı Yui’dir. Diğer iki kız ise Yui’yi aşırı derecede sevmektedirler ve Yui de buna karşılık onları sevmektedir. Diğer kızlarımızdan Yukari, zengin bir ailenin varisi olmasına rağmen genelde uykucudur ve biraz da aklı havada biridir. Grubun asıl kişisi ise kesinlikle Yuzuko’dur. Yuzuko zeki birisidir ve bu yönünü daha çok esprilerinde kullanarak arkadaşlarını gülmekten kırıp geçirir. Velhasıl bazen aşırıya kaçar ve Yui’nin hışmına uğramaktan kaçınamaz. Ancak şöyle bir şey var ki Yui, Yuzuko’nun yaptığı bir şeyi Yukari yaptığında ona olan tepkisi daha yumuşak olur. Tabii bu da Yuzuko’nun gözünden kaçmaz, ancak Yuzuko bunu asla kendisine karşı olan bir kötü niyet olarak algılamaz ve her ikisiyle de dostluğunu korur. Yui’nin Yuzuko’ya olan tavrı ise geçmişten gelmektedir. Yui ile ilkokulda tanışır ve zengin bir ailenin kızı olmasından dolayı onu bir prenses olarak görmesine yol açar. Ve bu yüzden ona karşı genelde daha iyi davranır. Yui’yi sınıfta seven başka bir kız daha vardır, o da Aikawa’dır. Aikawa, Yui’yi lisenin ilk günü görmüştür ve o günden sonra da az çok konuşmasına rağmen onu uzaktan da olsa izlemiştir. Zaten aynı sınıfta oldukları için çok da uzak sayılmaz bu mesafe. Tabii Aikawa’yı da seven diğer arkadaşı Kei ise Yui’ye karşı tavır alır. Ve Aikawa’nın diğer arkadaşı Fumi ile diğer üçlü kız grubu tamamlanmış olur. Bu iki kız grubu birbirleriyle arada iletişim kurarak ilginç esprilere konu olur. Ve geldik kızların okulun ilk günü gördükleri ilandaki kısma. Bilgi İşlem Kulübü diye bir afiş görürler ve sıfır üye olduğunu görünce şaşırırlar. Ancak o sıfır üye dedikleri kulübe kendileri arada sırada uğrayarak o kulübün bir üyesi olurlar. Kulüp odası küçücüktür ve sadece iki bilgisayar vardır. Ama kızlar için bu oda yeterli olmuştur. Kızlar o günün sonunda araştırdıkları şeyleri günün özeti olarak beyaz tahtaya yazarlar. Kulübün danışman öğretmeni ise Okaa-san diye çağırdıkları sınıf öğretmenleridir. Genel itibariyle izlenesi bir okul-komedi serisi bana göre. Konu alışagelmiş olabilir, ama seride ki karakterler için kesinlikle izlenmeli derim. Hele ki Yuzuko için… Çizim ve müzikler ise bana göre herhangi bir komedi serisinde ki gibi sıradan, ama hoş bir dengedeydi. Zaten bu tip bir seri izliyorsanız bu şeylerin ikinci planda kalması normal denebilir. Kendinizi yapılan esprilere o kadar veriyorsunuz ki arada çalan müziğin veya çizimin o kadar da göze batmadığını farkediyorsunuz. Bu arada bu tip serilerden hoşlanıyorsanız bir iki önerim var: Azumanga Daioh, Nichijou ve liseli erkeklerin komedisi olan Danshi Koukousei no Nichijou bu üç seri tartışmasız izlenmeli derim. ___________________________________________________________________________________ Kaynak: Anime Fantastica
  3. Hikaye, karakterlerin bara gelmesiyle başlıyor. Onları karşılayan güzeller güzeli hostes. Bara gidilip içkiler isteniyor barmenden. 2 karakter içkilerini içerken barmen, buraya nasıl geldiklerini sorunca, hatırlamadıklarını anlıyorlar.Barmen buranın nerede olduğunu söyleyemiyeceğini söyleyip, karakterlere hayatlarını ortaya koyacakları bir oyun oynayacaklarını söylüyor. Tam olarak ne olduğunu söylemeden, kuralları açıklıyor. Aşırı tepki gösteren 2 karakterden genç olanı kabul etmessem ne olur diye sorunca barmen, ceset dolu bir oda gösteriyor. Buradan bir çıkış olmadığından başka seçeneği olmayan 2 karakter, yaşlı adamın butona basmasıyla hangi oyunu oynayacakları belirlenmiş oluyor. Oynanacak oyun isminden anlaşılacağı gibi bilardo. Oyun başlayınca 2 karakterinde çok iyi birer bilardocu oldukları ortaya çıkıyor. Oyunda ki toplar normal bilardo topların farklı olup, bazı belirli özellikleri var. Her top karakterlerin organlarıyla ilintili. Bu topların deliklere girmesiyle karakterler kısa süreli görüntü kaybı, işitme bozukluğu gibi belirtiler gösterebiliyor. Kalp ve beyin topları deliklere girince hemen ölme durumlarıda yok. En son 8 numaralı topu deliğe sokan kazanacaktır. Böylelikle 2 karakter arasında ölüm kalım savaşı başlar. Karakterlerin ölmek istemeyişi hayatta kalmak adına başka şeyler yapmaya zorluyor. Genç adam yaşlı adamın ondan çok daha iyi bir bilardo oyuncusu olduğunu ve ona kaybediceğini anlayınca yaşlı adama saldırır ve onu öldürür. Oyun içi şiddet kullanmama gibi bir kural olmadığından oyun devam eder ve genç adam 8 numaralı topu deliğe sokar ve kazanır. Kazandıktan sonra yaşlı adamın dirildiği farkeden genç adam, bunun nasıl olduğunu sorunca barmen açıklayamayacağını söyler ve ardından yaşlı adamdan tebrik ve teşekkür alır. Tebrik ve teşekkür etmesi sonucunda şaşkına dönen genç adam neler olduğunu anlamayınca yaşlı adam, '' teşekkürler sayende her şeyi hatırladım.'' der. Ardında buraya nasıl geldiğini anlayan genç adam öldüğünü hatırlar. Büyük spoiler, Öldükleri anlaşılan 2 karakter, cennet ya da cehenneme gidebilmek için bu testi geçmek zorunda oldukları anlarlar. Tabiki genç adam bu sınavda başırısız olur. Çünkü adil bir kazanım olmamıştı ama kurallar arasında şiddete başvurmamak gibi bir kuralda yoktu. Genç adam iplerle ilahi güzergaha yol alırken, yaşlı adam barmenin kulağına bir şeyler fısıldar ve kopar. Genç adam adaletsiz hakkında yakınıyor ve bu gerçekten çok etkileyici oluyor. Barmen ona hak veriyor verir ve 2'sini birer asansöre bindirir. Yaşlı adam şeytan yüzüne genç adam ruh işareti olan asansöre bindirilir ve giderler. Barmenin yanında kız hangisi hangisine gitti diye sorunca bunu sana söyleyemem diyen barmen, asıl cevabı izleyiciye bırakarak nereye gideceklerini bizim belirlememizi istiyor. Kendi görüşüm, Ne kadar iyi kapanış yapmış olsalarda tadı damakta kaldı bence. En azıdan 13 bölümlük olsaydı çok iyi olurdu. Kusursuz olan Flashbacklerde gördüğümüz gibi yaşlı adamında, genç adamında geçmişte hatalar, günahlar yaptığını gördük ama onlar sevmiş, çok çalışmış ve kazanmışlar. Genç adamın en son yaptığı konuşma beni hayli etkiledi,Doğduğu zaman aralığından, ailesine, maddi durumundan, bedensel engellerine kadar, her insan farklı koşullarda dünyaya gelmişse, yaşamışsa, onları nasıl eşit bir şekilde yargıladığını sordu. Tanrı'nın iyiyi kötüyü neye göre yargıladığını olabilicek en iyi insani biçimde sorgulaması benim gözümde zirve yapmasına neden oldu. Baştan beri hata üstüne hata yapan, oyunu hile ile kazanan genç adam, mertliğinden ödün vermeyen yaşlı adama nazaran en cesur kişi olmuştu. Melek olduğunu düşündüğüm barmen ve kız bile bu konuşmadan etkilenmişti. Asansörlerin üstünde olan, boynuzlu yüzün cehennemi,diğer yüzün cenneti gösterdiğini söyleyebilir miyiz ? Eh, madem çözmesi bu kadar kolaydı, o ikisi, ya da melek olduğunu düşündüğüm kız neden çözemedi asansörlerin sırrını? Yaşamla ilgili bir tecrübesi olmadığı için mi? Yoksa bu basit bir kandırmaca mıydı? Sonda ise kızla yaptıkları sohbette, ''böyle şeyler söylemesi yaşadığının 'kanıtı' bence.'' demesi kendi iradeleri ile yaşamadığını söylerken kızın, ''Bizde bilardo oynayalım mı belki bir şeyler kaparız.'' demesi fanilere bir anlık özenme isteği gibiydi. Ergo Proxy gibi zirvede taşıyacağım başka bir anime kesinlikle izlemenizi öneririm. İzlemek için Death Billiards Bir kaç gif,
  4. LİBRARY WAR Aşağı yukarı 1 yıl önce izlediğim bir seri kendisi ama tanıtmak istedim... 12 bölümcük birşey... Site linki KONUSU 2019 yılında fazla bilgi ve kaynak artışının olması üzerine, artık toplumlara karşı bir tehlikeli olarak görülmeye başlanan yazılar ve düzeni bozabilecek kitapların tümüne karşı Medyayı Temizleme Yasası çıkar. Hükümetlerin sırf bu antlaşmaları üzerine, kendilerine yetki verilmiş bir bölüm tehlikeli gördükleri kitapları toplamaya başlar.Ellerinde silah bulundurma yetkisine sahip bu birliğin karşısına ise beklenmedik bir şekilde gruplaşan bir güç ortaya çıkar. Karşılaştıkları bu güç sansürlemeye karşı ayaklanan kütüphanelerin kurduğu ve kitapların herkese özgürce dağıtılması gerektiğini savunan özel askeri birliklerdir... Animesinin yanı sıra Manga/Anime filmi/Movie olarak da yayınlanıp piyasaya sürülmüştür... Şimcik gelelim benim yorumuma ... Öncelikle seri öyle bariz bir aksiyon serisi değil.İsminde ki War kelimesi sizi yanıltmasın çatışma tarzı şeyler olsada öyle katliam yada 3.Dünya savaşı gibi birşeyler yok... Çoğu arkadaş izlerken bazı şeylere dikkat etmeden izlese de aslında çok yerinde ve aniam çıakrılmaya müsait bir seri. Bazı yerlerde yaşanan olaylar olsun veya provakasyon tarzı şeyleri güzel işlemiş.İzleyen arkadaşlardan biri zamanında "Savaş değil mi bu ellerinde ki silahlarla ateş etseler yaaa" gibi birşey söylemişdi de bu tarz bir düşünceye sahip olursanız seri bitince pek anlamamışsınız demektir aslında...Çünkü arada anlatılmak istenen asıl düşünce baskı ve yönlendirmelere gelmeden en uzlaşmacı yolla zafere kazanmak... Öteki türlü kan gövdeyi götürürse zaten ayrı olan düşünce sistemleri daha da alevlenir ve körüklenir...Neyse siyaset yapmadan animeden birkaç resim paylaşıp bitiriyorum...
  5. Herkeze merhaba, Map anime yorumluyorun bugünkü bölümünde, SAO diye de bilinen Sword Art Online illetini inceleyeceğim. Öncelikle, sao, neredeyse 2. Sezon Openingi dışında hiçbir şeyini sevmediğim bir animedir. Olay şöyle gelişiyor. Kirigaya Kazuto adlı bir çocuğumuz var ve çocuk asosyal bir tip, sürekli oyunlara bağımlı. Dışarıda herkez saklanbaç , ebelemece oynarken Kazuto evde oturmuş internete giriyor. Bildiğiniz asosyal yani (Kendimi de ne güzel tarif ediyorum) . Yanlış hatırlamıyorsam hikaye 2023 yılında geçiyor.Ve oyunlar artık gelişmiş, kafamıza taktığımız bir alet ile direk kendimizi sanal gerçekliğe sokabiliyoruz ve sanki oyunun içindeymiş gibi hissediyoruz. İşte tam bu sıralarda "Sword Art Online" adlı bir oyun piyasaya sürülüyor ve oyun baya satılıyor. Bizim asosyal Kazuto'da gidip oyunu alıyor. Ve denemek için giriyor. Kazuto meğersem bu oyunlarda çok usta. Bizim noob diye tanımladığımız yeni bir oyuncuya rastlıyor ve ona oyunu öğretiyor. Akşama kadar oyunda takılıyorlar ve en sonunda çıkmaya karar verdiklerinde çıkış butonunun olmadığını fark ediyorlar. Bir süre sonra oyunun yapımcısı olan Kayaba Akihiko herkezi merkeze ışınlıyor, ve bir duyuru yapıyor. Bundan oyundan çıkmanın imkansız olduğunu, sadece 100. kata kadar gelip en büyük boos'u kesersek oyunun biteceğini söylüyor. Ayrıca eğer oyunda ölürsek, gerçek hayatta da ölürüz. Peki arkadaş asosyal Kazuto'yu geçtim, diğerlerinin ailesi yok mu diyeceksiniz.Tabisi var.Ama o aleti elleriyle çıkarmaya çalışırlarsa beyinlerine bir elektroşok gönderip onları öldürüyorumuş. Bu yüzden oyunu bitirmeden yaşayarak çıkmak imkansız. Konusu harika geliyor değil mi, merak etmeyin, biraz sonra öyle demeyeceksiniz. _______________________________________ Dikkat : Bu yazının devamı bütün senaryo hakkında spoiler içermektedir. Kendi sorumluluğunuzda okuyun. _______________________________ Bu nedir arkadaş ya. Bir insanda böyle bir şans olamaz. Nedense dizide ne kadar güzel kız varsa dönüp dolaşıp Kazuto'yu buluyor. Yada oyundaki ismiyle Kirito'yu. Çok tuhaf. Aslında hikayenin gidişhatı çohoşdu , ama sonra inanılmaz bozdular. SAO , çoğu katların geçilirken gösterildiği, sürekli değişik olayların olduğu belki 60 belki 24 bölümlük uzun bir seri olabilirdi. Ama her bölümde 20-30 kat birden atlamaya başladılar . Tabi ki Kirito'nun level kasılmasını izlemek istemeyiz ama birşeyler eklesinler yani. Ama yok, bunlar 2. sezon yapmaya kalktılar ve batırdılar. SAO'da aldığım hazın en ufağını Alfiyem mi ne onda alamadım. Bence aşırı bozdular. Hele kardeş olayı acayip saçma olmuş. Alfayım 'dan önce, Sword Art online da belli bir bölüme kadar iyi gidiyordu. Ancak nedense yapımcılar hikayenin içine romantizm koymak istemiş. Tamam eyvallah olur , zaten severim romantizmi. Gayet de güzel yapmışlar, Yui kısmını da çok sevdim, öyle yaşamlarını falan. Ama sonra olanlar saçmadan da öteydi. Tamam iyi savaştılar, zaten sürekli Kirito'yu zeki gösteriyorlar adamın nasıl Kayaba olduğunu fark ettiyse. Neyse adaletle savaşırlarken , o ne abi! Saçmalığa bak, adam oyuna karşı koyuyor ya. Adam hacker okan. Oyuna karşı koyuyor ve onu öldürmeden ölmüyor. Böyle saçmalık olmaz ya. Keşke oradan sonra Asuna'yla gerçekte buluşup bitirselerdi. Ama yok, seyircilerden para bol ya, boş bir 2. sezon yapın. 2. Sezonu kesinlikle sevmedim. Burayı uzatmanın manası yok. Bence çok güzel senaryosu olan güzelim serinin içine ettiler. Ne güzel hikayeler çıkardı ondan. _______________________________________ Final Oylama: İçerik : 5/10 OST : 4/10 İzlenilebilirlik : 6.5/10 Senaryo : 6/10 Çizim : 7/10 Karakterler: 5/10 Genel: 6.5/10 ______________________________________ Boş vaktinizde izleyebileceğiniz bir anime diyebiliriz. Ama fazla birşey beklemeyin bence. Biliyorum biraz kısa oldu.Ama bu anime hakkında uzun uzun konuşucak bir mevzu yok zaten. Sonraki Bölümde görüşürüz. :D
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli bilgi

Forum kurallarımızı okudunuz mu? Forum Kuralları.