Mahouka Koukou no Rettousei Terminoloji ve mini-wiki/Tanıtım(2. Kez Güncellendi)

[Barış 302]

not vaz geçtim 50 sayfa vardı. 10 sayfa kadar yazdım heralde 3 saat sürdü en iyisi özet böyle tek tek yazılmaz. imkansız yani kim yazcak. yazdığımıda veriyim bari. 100 den fazla kelime çevirdim bide bilmediğim. günlük konuşmalardan çok daha ötede kelimeler var.

 

 

vol4 Chapter 11

shibanın masakiyi yenmesinden sonrası

sırada mirage bat var.

"kendini çok fazla zorlama tatsuya kun biraz dinlen zaten kendini çok fazla zorladın

miyuki chancım sende. eğer böyle çok fazla çalışırsan sizi asla incinmekten kurtaramayız"

tatsuya uzmanca cad sınavını verir. tatsuya ve miyuki mayumi ve suzunenin zoruyla dışarı

çıkarılırlarki biraz dinlensinler diye.

başka bir yerde aynı anda başka bir grup insan uykusuzluğa kapılmış ve köşeye sıkışmıştır

" bu noktada ilk okulun zaferi hemen hemen duvara yazılmıştır."

" siktir et! vazgeçmek mi istiyorsun yerine oturup ölmeyi mi istersin?"

" eğer ilk okul böyle kazanmaya devam ederse bir milyon amerikan doları kadar kaybedicaz"

"bu çeşit yenilgilere karşı daha sağlam durmalıyız, sermayeden kaybımız çok olacak.

bu planı zorlayan biziz. şimdi şanslıysak -jeneratörü- açacağız ve layık olmayan herkes

-destekleyiciler- organizasyonun kölesi olacak taki biz ölene kadar."

masanın etrafında oturan adamlar, odanın 4 köşesinde bulunan donmuş adamlara korkuyla baktılar.

"bu plan olmadan belkide hissemizi konuşamıcaz ama bence kendimizi dolandırdık."

" o haklı. biz zaten hatırı sayılır miktarda enerjimizi tercih ettigimiz

adayımıza maçı kaybetmesi için harcadık. bundan sonra daha fazla saldırgan taktikler

uygulamaktan çekinmemeliyiz. eğer müşterilerimiz şüphelense dahi geride kanıt bırakmayacağımızdan

sadece boş suçlamalarda bulunabiler. şimdi tüm herşeyimizi vermeliyiz yada yakalanmalı!"

" asistanlara ajanları yollayın. yarınki mirage batta ilk okuldakileri geri çekmek işin herşeyi yapsınlar

ellerinden ne geliyorsa!"

" eğer ölmezlerse sanşlıdırlar. öbür türlü sanırım sanşlı değillerdir."

diğerine bakan adam manyakça bir gülümsemeyle diğerlerine baktı. düşünceleri uyum içindeydi.

---

dokuz okul yarışmasının dokuzuncu gününde dünkü hoş hava yerini bulutlu havaya bırakmıştı.

ama yinede güneş ışığı vardı. bu kesinlikle mirage bat için en uygun koşullu havaydı. miyuki dahil

yarışmacılar böyle düşünüyordu.

tatsuya mırıldanarak:

" mirage bat için bu ideal koşullara rağmen bir şekilde uyuşmayan bir şeyler hissediyorum"

miyuki kaşlarını kırıştırarak:

" bir şey mi olacak...?"

kötü bir şey olmayacağına dair hiç bir sağlam kanıtları yoktu. herşeye rağmen miyuki endişe duymuyordu.

ne olursa olsun sadece seni sonuna kadar koruyacağım.

tatsuyanın kelimeleri gereksiz değildi.

tatsuya için yegane amacı miyukiye koruma olmaktı.

acımasızca dürüst olmak gerekirse tatsuyaya göre diğer oyuncuları feda etmek delice bir metoddan fazlası değildi.

yinede tatsuya muhtemelen hiç kimse bu konuşmayı duymadığı için rahatlamıştı.

eğer şimdi üçüncü bir grup... eğer biri tatsuyayı gökyüzne bakarken görseydi, onun görüş alanının dışından, miyuki başını

eğerek utangaç bir şekilde tamamen memnun gülümseyebilir ve ona doğru kendini koyverebilirdi. muhtemelen kardeşler olarak

(baş belası bir cinayet suçundan) şikayet edilirlerdi.

---

miyuki ikinci maçta çıkıcaktı.

aslında birinci maçta çıkması maximum miktarda dinlenmesi için en iyi durumdu. ama şimdi tatsuya bunun üstünde düşününce

her şeyin yolunda gidemeyeceğini düşündü bu yüzden en azından üçündü maçta çıkmadığı için minnettardılar.

içlerin iki kişi ilk maçı gözlemek için yedek gözlem katının yanındaydılar.

ilk iki maç arasında 45 dakka kalmışken yarışma alanı için ana seyirci standına gitmek vakit kaybıydı.

Diğer okulların oyuncularıda görünüşe göre aynı şeyi düşünüyordu şekilde verilen arenanın etrafındaki bölgede toplandılar.

" kobayakawa-senpai oldukça dinamik görünüyor"

bu miyukinin senpaileri için değerlendirmesiydi. oyunculardan birisi gölün ortasındaki havada duran dairesel bir sütunun üstünde başlama sinyalini bekliyordu

bu tatsuyanın fikriydi elbette.

ancak mari önceden biliyorduki kobayakawa dengesiz biriydi. şu an onu düşünüyordu. bu maç ilk okulun tüm zaferleri sağlama almasında belirleyici olacaktı.

muhtemelen ona sakinleşmesini söylemek imkansızdı.

hala, zafer yada yenilgi tamamen ona bağlıydı ama bir sorun gözükmüyordu, tatsuya böyle düşündü.

seyircilerin dik dik bakışları altında, ilgili personeller ve takım arkadaşları yanında başlama sinyali verildi.

ilk maç telaş içinde mevkini koruma aktivitesine dönüştü. ama kobayakawa azıcık bir önderklikle yerini korudu.

nefes kesici, erika sonunda rahatlayarak iç çekti ve yanındaki komşusu mizukiyle konuştu- erikanın aksine sadece sahneye

gözlerini büyüterek sabit bakan onu bulduğu için

" mizuki gözlüklerini çıkarman uygun olur mu?"

büyücülerlerden pushion ışıklarına aşırı hassas olanlar özel gözlük takarlarki pushion ışıklarını engelleyerek aktif pushionlar

tarafından duygusal yönden uyarılmayı engellemek için. şu an geçerli durumda gözlüklerini çıkarması böyle bir durumda öfkeli olurdu

inanılmaz bir stress ruhunu sarardı.

" aslında... biraz rahatsız edici"

erika mizukinin gözlüğü tuttuğu elinin uyluğunun zaman zaman salladığını fark etti.

" ama bence sürekli kaçınmak soruna cevap değil"

erika defalarca mizukinin okula katılma sebenini duymuştu.

tabiki, baş sebep bu nadir yetenekten avantaj elde etmekti. özellikle kendisini büyü üniversitesine büyü zanaatkarı olarak kabul ettirmeyi umuyordu.

aynı zamanda bu çift gözün bazen basitce çok görmesini kontrol altına almayı öğrenmek istiyordu. ayrıca en fazla miktarda eğitim almak istiyordu

hala olgunlaşmamışken, ama tamda bu yüzden bunu güç olarak görüyordu ve kesinlikle kaçılınılcak bir şey olarak nitelemiyordu. ve tamda bu yüzden henüz tam geliştirmemişti.

erika yardımcı aletler ve eşyalar kullanmanın doğru yol olduğuna inanıyordu.

çünkü tamda bu yüzdendi.

"roma bir günde kurulmadı. aynı şekilde yeteneklerini bir anda tamamen kontrol edemezsin, aslında bunu sana ben söylememeliydim, bunu sık yapmak vücudunu yıkabilir.

mizuki bu onarılamaz hasara sebep olabilir"

bu yüzden o böyle katı bir ders vermeyi seçmişti.

" evet... ama eğer görmek zorunda olduğum bir şey olduğunda gözlerimi önlersem, bence burda yanlış olur..."

buna inat mizuki hala gözlüklerini kucağında tutuyordu.

" watanabe-senpai incindiğinde, eğer dikkatlice baksaydım belkide tatsuya-kun ve diğerlerine yardım sağlayabilirdim"

" yani şu an, gözlerinle başka bir olay meydana gelir diye bakıyorsun?"

"aynen, biliyorsun... bence miyuki oldukça iyi durumda. çünkü miyukinin başına kötü bir şey gelirse tatsuya-kun un gözlerinden asla kaçmaz. ancak basitce bütün diğer

oyunların hepsini gözetleyemez bugün. buna ek olarak daha dün çalıştırılıyordu. yani bu yüzden..."

" eğer diğer oyuncular problem yaşarsa tatsuya-kun oturarak başparmağını çevirmez. bu çoğu durumda böyle... dışarıdan soğuk gözüküyor ama içinden iyi biri"

"tatsua-kun un sıcaklığı diğer arkadaşlarına göz kulak oluşundan geliyor...!"

" evet evet anladım"

(tatsuya eğer arkadaşları olmasa kesinlikle en soğuk çeşit, en objektif kararları alacaktır.)

erika düşüncesini kendisine sakladı. iki avucunu birbirine önünde sıkıştırdı ve hafifçe sinirli olan mizukiyi rahatlatcak bir şeyler aradı.

mikihiko, mizukinin diğer tarafında oturuyor, konuşmadan sonra araya girdi:

"erikanın endişelerini shibata-sana karşı endişelerini anlıyorum. ve tatsuyayla aynı düşünceyi paylaşıyorum. shibata sanın gözleri inkar edilemez şekilde yarışmada

biri ruh büyüsü kullanırsa onu engellemek için en güvenilir araçtır. pushion ışıklarını kırmak için etrafımıza bariyer inşa edildiğinden beri bence artık efekten uzaktayız."

mikihikonun erikaya doğal olmayan şevkle söylediği bu sözlere karşılık erika afacan bir sırıtmayla:

" hm...? yani miki mizukiyi koruyorsun artık? mizukiye bir şey olursa miki bütün sorumluluğu üzerine alıcaksın artık?

tabiki böyle bir sorumluluğu erkekler kadınlar için alır değil mi?"

" ne? şu an bunu konuşmamalıyız."

pancar kırmızı, mikihiko nun öfkesi ihtimalini tamamen çürütüp onun olağan itirazını takmaz adından gösterdi.

mizukiden konuşuyor oda derin kırmızıya kızardı ve bir kaç kelime ağzından kaçtı.

"...sen gerçekten şeytan bir kadınsın!"

diğer yandan erika tamamen aldırmadan iç çekti ve diğer koltuktan gelen azarlamaya sinirlenmedi.

leo ile beraber şu anda aldırmayan erika yalandan bilmiyormuş gibi yaparken, olağan canlı dolu bir şekilde konuştular. o anda ikinci roundun zili çaldı.

ikiside isteksiz ifade takındılar. ve diğer oyuncular ile seyircileri rahatsız etmemek için anlam taşıyan bir yüz ifadesi ile ağızlarını kapadılar.

daha sonra ikinci roundun başlamasından kısa bir süre sonra kaza meydana geldi.

ikiside kobayawa ve diğer oyuncu aynı anda havada duran yeşil küreye doğru sıçradı.

ne yazıkki diğer oyuncu hedefe ilk yetişti.

kobayakawa onun sıçrama momentini durdurmak için büyü kullandı.

onun vücudu havada durdu.

sonra, o başlama noktasına dönmek için büyü aradı. ama diğer oyuncu zatem noktasına inmişti.

sakince en yakın iniş noktasına inmek için büyü dizisini değiştirdi ve oraya indi.

ancak vücudu çarpraz kalıp olarak hareket etmeliydi. - direk aşağıya doğru yerçekinin etkisini hissetti.

kalabalık içinden seyirciler kobayakawanın aşağı düşmeye başlarken titreme ifadesini görse bile

şok

panik

terör

büyünün o başarısız olsa bile ona yardımcı olması gerekirdi.

büyünün sona hayatında yardım etmesi gerekirdi bugün, anca aniden ona ihanet etti bu kritik anda. o gölün yüzeyine doğru

düşerken yaptığı savaşı bile unutmuştu.

su yüzeyi olsa bile 10 metrelik mesafe vardı.

eğer düşüş kötü olursa ölümcül bile olabilirdi.

kobayakawa düşüş için herhangi bir duruşta alamamış.

çok şükürki bu atletik yarışmada iki yada üç tabakada güvenlikçiler vardı. eğer acil bir ihtiyaç olursa bir oyuncu kontrolünü kaybederse ve düşerse diye.

bir personelin ile aceleyle hız tipi büyü saldı.

o anda kobayawa düşmeye başlamıştıki büyü yapılmadan önce onun yakalaması için. muhtemelen bir saniyeden geçti.

hala su yüzeyine yarım mesafe uzaktaydı.

bu onun kendisine güvenini tamamen kaybetmesi için yeterliydi.

acıyan gözlerle tatsuya bilinçsiz senpaisini sedyede taşınırken izliyordu. vesaire.

 

beni okurken çıldırtan şey oydu hocam. çevire herif kullanılmayan unutulmaya yüz tutmuş bir dünya ingilizce kelime kullanıyor. bülent ersoyla uzaktan bi akrabalığı vardır diye bi espri de yapmıştım zamanında kendimce.

[Pryda 70]

Bütün aksiyon sahneleri 2-3 dakikada atlandı genelde, artık bir zahmet final maçını en azından 1 bölüm göstermeliler...

[Yusaince00 23]

uzman şimdi novelden çevirdiğin yazıyı okudum emeğin için teşekkürler 

eğer yazmaya devam edeceksen yazıda fazla uğraşmaman ıcın tavsıye vereyım onemsız yerlerı geç zaten konu dışı gibiler önemsemiyor izleyenler 

[_Hei_ 24]

not vaz geçtim 50 sayfa vardı. 10 sayfa kadar yazdım heralde 3 saat sürdü en iyisi özet böyle tek tek yazılmaz. imkansız yani kim yazcak. yazdığımıda veriyim bari. 100 den fazla kelime çevirdim bide bilmediğim. günlük konuşmalardan çok daha ötede kelimeler var.

 

 

vol4 Chapter 11

shibanın masakiyi yenmesinden sonrası

sırada mirage bat var.

"kendini çok fazla zorlama tatsuya kun biraz dinlen zaten kendini çok fazla zorladın

miyuki chancım sende. eğer böyle çok fazla çalışırsan sizi asla incinmekten kurtaramayız"

tatsuya uzmanca cad sınavını verir. tatsuya ve miyuki mayumi ve suzunenin zoruyla dışarı

çıkarılırlarki biraz dinlensinler diye.

başka bir yerde aynı anda başka bir grup insan uykusuzluğa kapılmış ve köşeye sıkışmıştır

" bu noktada ilk okulun zaferi hemen hemen duvara yazılmıştır."

" siktir et! vazgeçmek mi istiyorsun yerine oturup ölmeyi mi istersin?"

" eğer ilk okul böyle kazanmaya devam ederse bir milyon amerikan doları kadar kaybedicaz"

"bu çeşit yenilgilere karşı daha sağlam durmalıyız, sermayeden kaybımız çok olacak.

bu planı zorlayan biziz. şimdi şanslıysak -jeneratörü- açacağız ve layık olmayan herkes

-destekleyiciler- organizasyonun kölesi olacak taki biz ölene kadar."

masanın etrafında oturan adamlar, odanın 4 köşesinde bulunan donmuş adamlara korkuyla baktılar.

"bu plan olmadan belkide hissemizi konuşamıcaz ama bence kendimizi dolandırdık."

" o haklı. biz zaten hatırı sayılır miktarda enerjimizi tercih ettigimiz

adayımıza maçı kaybetmesi için harcadık. bundan sonra daha fazla saldırgan taktikler

uygulamaktan çekinmemeliyiz. eğer müşterilerimiz şüphelense dahi geride kanıt bırakmayacağımızdan

sadece boş suçlamalarda bulunabiler. şimdi tüm herşeyimizi vermeliyiz yada yakalanmalı!"

" asistanlara ajanları yollayın. yarınki mirage batta ilk okuldakileri geri çekmek işin herşeyi yapsınlar

ellerinden ne geliyorsa!"

" eğer ölmezlerse sanşlıdırlar. öbür türlü sanırım sanşlı değillerdir."

diğerine bakan adam manyakça bir gülümsemeyle diğerlerine baktı. düşünceleri uyum içindeydi.

---

dokuz okul yarışmasının dokuzuncu gününde dünkü hoş hava yerini bulutlu havaya bırakmıştı.

ama yinede güneş ışığı vardı. bu kesinlikle mirage bat için en uygun koşullu havaydı. miyuki dahil

yarışmacılar böyle düşünüyordu.

tatsuya mırıldanarak:

" mirage bat için bu ideal koşullara rağmen bir şekilde uyuşmayan bir şeyler hissediyorum"

miyuki kaşlarını kırıştırarak:

" bir şey mi olacak...?"

kötü bir şey olmayacağına dair hiç bir sağlam kanıtları yoktu. herşeye rağmen miyuki endişe duymuyordu.

ne olursa olsun sadece seni sonuna kadar koruyacağım.

tatsuyanın kelimeleri gereksiz değildi.

tatsuya için yegane amacı miyukiye koruma olmaktı.

acımasızca dürüst olmak gerekirse tatsuyaya göre diğer oyuncuları feda etmek delice bir metoddan fazlası değildi.

yinede tatsuya muhtemelen hiç kimse bu konuşmayı duymadığı için rahatlamıştı.

eğer şimdi üçüncü bir grup... eğer biri tatsuyayı gökyüzne bakarken görseydi, onun görüş alanının dışından, miyuki başını

eğerek utangaç bir şekilde tamamen memnun gülümseyebilir ve ona doğru kendini koyverebilirdi. muhtemelen kardeşler olarak

(baş belası bir cinayet suçundan) şikayet edilirlerdi.

---

miyuki ikinci maçta çıkıcaktı.

aslında birinci maçta çıkması maximum miktarda dinlenmesi için en iyi durumdu. ama şimdi tatsuya bunun üstünde düşününce

her şeyin yolunda gidemeyeceğini düşündü bu yüzden en azından üçündü maçta çıkmadığı için minnettardılar.

içlerin iki kişi ilk maçı gözlemek için yedek gözlem katının yanındaydılar.

ilk iki maç arasında 45 dakka kalmışken yarışma alanı için ana seyirci standına gitmek vakit kaybıydı.

Diğer okulların oyuncularıda görünüşe göre aynı şeyi düşünüyordu şekilde verilen arenanın etrafındaki bölgede toplandılar.

" kobayakawa-senpai oldukça dinamik görünüyor"

bu miyukinin senpaileri için değerlendirmesiydi. oyunculardan birisi gölün ortasındaki havada duran dairesel bir sütunun üstünde başlama sinyalini bekliyordu

bu tatsuyanın fikriydi elbette.

ancak mari önceden biliyorduki kobayakawa dengesiz biriydi. şu an onu düşünüyordu. bu maç ilk okulun tüm zaferleri sağlama almasında belirleyici olacaktı.

muhtemelen ona sakinleşmesini söylemek imkansızdı.

hala, zafer yada yenilgi tamamen ona bağlıydı ama bir sorun gözükmüyordu, tatsuya böyle düşündü.

seyircilerin dik dik bakışları altında, ilgili personeller ve takım arkadaşları yanında başlama sinyali verildi.

ilk maç telaş içinde mevkini koruma aktivitesine dönüştü. ama kobayakawa azıcık bir önderklikle yerini korudu.

nefes kesici, erika sonunda rahatlayarak iç çekti ve yanındaki komşusu mizukiyle konuştu- erikanın aksine sadece sahneye

gözlerini büyüterek sabit bakan onu bulduğu için

" mizuki gözlüklerini çıkarman uygun olur mu?"

büyücülerlerden pushion ışıklarına aşırı hassas olanlar özel gözlük takarlarki pushion ışıklarını engelleyerek aktif pushionlar

tarafından duygusal yönden uyarılmayı engellemek için. şu an geçerli durumda gözlüklerini çıkarması böyle bir durumda öfkeli olurdu

inanılmaz bir stress ruhunu sarardı.

" aslında... biraz rahatsız edici"

erika mizukinin gözlüğü tuttuğu elinin uyluğunun zaman zaman salladığını fark etti.

" ama bence sürekli kaçınmak soruna cevap değil"

erika defalarca mizukinin okula katılma sebenini duymuştu.

tabiki, baş sebep bu nadir yetenekten avantaj elde etmekti. özellikle kendisini büyü üniversitesine büyü zanaatkarı olarak kabul ettirmeyi umuyordu.

aynı zamanda bu çift gözün bazen basitce çok görmesini kontrol altına almayı öğrenmek istiyordu. ayrıca en fazla miktarda eğitim almak istiyordu

hala olgunlaşmamışken, ama tamda bu yüzden bunu güç olarak görüyordu ve kesinlikle kaçılınılcak bir şey olarak nitelemiyordu. ve tamda bu yüzden henüz tam geliştirmemişti.

erika yardımcı aletler ve eşyalar kullanmanın doğru yol olduğuna inanıyordu.

çünkü tamda bu yüzdendi.

"roma bir günde kurulmadı. aynı şekilde yeteneklerini bir anda tamamen kontrol edemezsin, aslında bunu sana ben söylememeliydim, bunu sık yapmak vücudunu yıkabilir.

mizuki bu onarılamaz hasara sebep olabilir"

bu yüzden o böyle katı bir ders vermeyi seçmişti.

" evet... ama eğer görmek zorunda olduğum bir şey olduğunda gözlerimi önlersem, bence burda yanlış olur..."

buna inat mizuki hala gözlüklerini kucağında tutuyordu.

" watanabe-senpai incindiğinde, eğer dikkatlice baksaydım belkide tatsuya-kun ve diğerlerine yardım sağlayabilirdim"

" yani şu an, gözlerinle başka bir olay meydana gelir diye bakıyorsun?"

"aynen, biliyorsun... bence miyuki oldukça iyi durumda. çünkü miyukinin başına kötü bir şey gelirse tatsuya-kun un gözlerinden asla kaçmaz. ancak basitce bütün diğer

oyunların hepsini gözetleyemez bugün. buna ek olarak daha dün çalıştırılıyordu. yani bu yüzden..."

" eğer diğer oyuncular problem yaşarsa tatsuya-kun oturarak başparmağını çevirmez. bu çoğu durumda böyle... dışarıdan soğuk gözüküyor ama içinden iyi biri"

"tatsua-kun un sıcaklığı diğer arkadaşlarına göz kulak oluşundan geliyor...!"

" evet evet anladım"

(tatsuya eğer arkadaşları olmasa kesinlikle en soğuk çeşit, en objektif kararları alacaktır.)

erika düşüncesini kendisine sakladı. iki avucunu birbirine önünde sıkıştırdı ve hafifçe sinirli olan mizukiyi rahatlatcak bir şeyler aradı.

mikihiko, mizukinin diğer tarafında oturuyor, konuşmadan sonra araya girdi:

"erikanın endişelerini shibata-sana karşı endişelerini anlıyorum. ve tatsuyayla aynı düşünceyi paylaşıyorum. shibata sanın gözleri inkar edilemez şekilde yarışmada

biri ruh büyüsü kullanırsa onu engellemek için en güvenilir araçtır. pushion ışıklarını kırmak için etrafımıza bariyer inşa edildiğinden beri bence artık efekten uzaktayız."

mikihikonun erikaya doğal olmayan şevkle söylediği bu sözlere karşılık erika afacan bir sırıtmayla:

" hm...? yani miki mizukiyi koruyorsun artık? mizukiye bir şey olursa miki bütün sorumluluğu üzerine alıcaksın artık?

tabiki böyle bir sorumluluğu erkekler kadınlar için alır değil mi?"

" ne? şu an bunu konuşmamalıyız."

pancar kırmızı, mikihiko nun öfkesi ihtimalini tamamen çürütüp onun olağan itirazını takmaz adından gösterdi.

mizukiden konuşuyor oda derin kırmızıya kızardı ve bir kaç kelime ağzından kaçtı.

"...sen gerçekten şeytan bir kadınsın!"

diğer yandan erika tamamen aldırmadan iç çekti ve diğer koltuktan gelen azarlamaya sinirlenmedi.

leo ile beraber şu anda aldırmayan erika yalandan bilmiyormuş gibi yaparken, olağan canlı dolu bir şekilde konuştular. o anda ikinci roundun zili çaldı.

ikiside isteksiz ifade takındılar. ve diğer oyuncular ile seyircileri rahatsız etmemek için anlam taşıyan bir yüz ifadesi ile ağızlarını kapadılar.

daha sonra ikinci roundun başlamasından kısa bir süre sonra kaza meydana geldi.

ikiside kobayawa ve diğer oyuncu aynı anda havada duran yeşil küreye doğru sıçradı.

ne yazıkki diğer oyuncu hedefe ilk yetişti.

kobayakawa onun sıçrama momentini durdurmak için büyü kullandı.

onun vücudu havada durdu.

sonra, o başlama noktasına dönmek için büyü aradı. ama diğer oyuncu zatem noktasına inmişti.

sakince en yakın iniş noktasına inmek için büyü dizisini değiştirdi ve oraya indi.

ancak vücudu çarpraz kalıp olarak hareket etmeliydi. - direk aşağıya doğru yerçekinin etkisini hissetti.

kalabalık içinden seyirciler kobayakawanın aşağı düşmeye başlarken titreme ifadesini görse bile

şok

panik

terör

büyünün o başarısız olsa bile ona yardımcı olması gerekirdi.

büyünün sona hayatında yardım etmesi gerekirdi bugün, anca aniden ona ihanet etti bu kritik anda. o gölün yüzeyine doğru

düşerken yaptığı savaşı bile unutmuştu.

su yüzeyi olsa bile 10 metrelik mesafe vardı.

eğer düşüş kötü olursa ölümcül bile olabilirdi.

kobayakawa düşüş için herhangi bir duruşta alamamış.

çok şükürki bu atletik yarışmada iki yada üç tabakada güvenlikçiler vardı. eğer acil bir ihtiyaç olursa bir oyuncu kontrolünü kaybederse ve düşerse diye.

bir personelin ile aceleyle hız tipi büyü saldı.

o anda kobayawa düşmeye başlamıştıki büyü yapılmadan önce onun yakalaması için. muhtemelen bir saniyeden geçti.

hala su yüzeyine yarım mesafe uzaktaydı.

bu onun kendisine güvenini tamamen kaybetmesi için yeterliydi.

acıyan gözlerle tatsuya bilinçsiz senpaisini sedyede taşınırken izliyordu. vesaire.

Çeviri için teşekkürler spoilere bakmamıştım ama google çeviri gibi olmuş yarısını anlamadım doğrusu yinede sağolasın.

[Yusaince00 23]

artık o kadar piskopata bağlamıımkı serinin cumartesi tam saat 21.00 da geldiğini biliyorum.

 

EDİT:

 

Hep novel konuşmayalım azıcıkda  AMV (Anime Music Video) izleyin 

 

 

şarkı kötü olabilir başka son bölümden uyarlanmış amv bulamadım ama şarkı adını isterseniz

Let the Bodies Hit the Floor

[willy_bank 10]

a chan seney baskan olması üzücü :( ama shiba başkan yardımcısı olması sevindirici :) ayrıca bu boyut işi içine girilip parazitlerin yaşadığı yere gidilmez mi acaba ilerde böyle yapıp fantastik tarzda alabilir mi

[uzmankaynak 18]

bu en sevidiğim amv'si  müziğide süper

http://www.youtube.com/watch?v=x0z02FG1VKY

[Yusaince00 23]

o amv de guzel ama sarkısını cok dınledıgım ıcın bıraz sıkdı 

[Yusaince00 23]

öldünüzmü la yazmıonuz anımeyle ilgili bişey ?

[uzmankaynak 18]

bende saat başı bakıyorum yeni bir şey var mı diye. bu arada novele üstün körü baktım filan olaylar ne olcak bir şey farkettim heralde animenin vol 13 e gelmesi 200. bölüm sürecek bu kadar hızlı gitmesine rağmen novel oldukça uzun geldi.