Jump to content

bluegrass

Üyeler
  • İçerik sayısı

    315
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

  • Kazandığı günler

    6

İtibar Etkinliği

  1. Beğen
    bluegrass reacted to Evallark in Haikyuu!! Derleme Filmleri ve İkinci Sezon Tarihi Belli Oldu   
    Shueisha'nın Weekly Shounen Jump dergisinin son sayısında Haikyuu!! animesinin iki adet derleme filmi çıkartılacağını duyurdu. Ayrıca önceden duyurulmuş olan devam sezonu olan ikinci sezonunda 2015 Sonbahar sezonunda çıkacağı da yayınlandı. İlk film, Gekijouban Haikyuu!! Owari no Hajimari (Bitiş ve Başlangıç) 3 Temmuz'da, ikinci film Gekijouban Haikyuu!! Shousha to Haisha (Galipler ve Mağluplar) 18 Eylül'de çıkacak. Dergi filmler için bir poster yayınladı bile. Serinin sahne oyununun da Kasım ayında çıkacağı duyurulmuş oldu. 

     
     

      

     



     

     

    Kaynak: ANN - Crunchyroll

  2. Beğen
    bluegrass got a reaction from Ani.Maxiventus in Acid Black Cherry   
    Acid Black Cherry, kısaca A.B.C dağılan Japon Rock grubu Janne Da Arc'ın solisti Yasu'nun kişisel projesi.2007'de Spell Magic şarkısı ile kişisel projesine başlayan Yasu hem Japonya'da hem de yurt dışında fanlara sahip.
    Yasu Hakkında bir kaç bilgi : 
     
    Gerçek Adı: Hayashi Yasunori (林保徳)
    Doğum Tarihi: Ocak 27, 1975 ( 40) yaşında )
    Doğum yeri: Hitaraka,Osaka Bölgesi,Japonya
    Kan Grubu: A
    Boy: 170 cm (5'7)
    Kilo: 57 kg
    Ayakkabı Numarası: 26cm
    Favori Sanatçıları: DEAD END, BOØWY
    Saygı duyduğu insan: hyde of L'Arc~en~Ciel
    Favorş Filmi: Gökteki Kale (Castle in the Sky -Tenkuu no Shiro Laputa)
    Favori Manga: Parasyte
    Favori Renk: Beyaz,Mavi,Gri
    Hobileri : Pachinko oynamak ve gece geç saatlere kadar manga okumak
    Favori Video Oyunu Karakteri : Dante (Devil May Cry)
     
    *
    Bana sorarsanız Yasu'nun sesine bayıldım.Şu üç şarkısı da favorim, umarım dinlerken eğlenirsiniz.
     

     

     

     
  3. Beğen
    bluegrass reacted to AceleManga in AceleManga Çeviri ve Okuma   
    Okurken aklına bu gelmeyen var mı? :D
     

  4. Beğen
    bluegrass reacted to Skadi in K 2. Sezonda Mikoto Suoh   
    K 2. Sezonda Mikoto Suoh Göründü
     
     
    K anime serisinin 2. sezonu için yayımlanan yeni video serinin hayranlarında büyük heyecan yarattı. Videoda gösterilen karakter Mikoto Suoh’tan başkası değil.


     
    Yeni sezonla  birlikte animeye yeni karakterler de katılacak. Öte yandan K 2. sezona ait yeni görseller paylaşıldı.

     

     
    Sonbaharda yayımlanacak olan 2. sezonun daha önce yayımlanan tanıtım videosunda öne çıkarılan karakter Munakata Reishi olmuştu. Ayrıca şu an “K: Missing Kings anime filmi vardı, izleyemedik ne oldu?” diye soruyorsanız Blu-ray ve DVD sürümlerinin önümüzdeki ay satışa sunulacağını hatırlatmakta fayda var.
     
    Kaynak; http://www.animefantastica.com/k-2-sezon-mikoto
  5. Beğen
    bluegrass reacted to GetPyoned in Anime Şarkılarına Türkçe Cover /._./   
    Merhaba arkadaşlar! Birkaç hafta önce anime opening ve endinglerine türkçe cover yapmaya başladım. Hepsi amatör ve ses kalitesi biraz düşük. Fakat bu işi devam ettirirsem yakın zamanda yeni mikrofon almayı düşünüyorum. Umarım beğenirsiniz ^^
     
    Kanalım:  https://www.youtube.com/channel/UCtLp_WmeAL20O_mOZDI9qMA
     
     

     
     

     
     

     
     

     
     

     
     

     
     

     
     

     
     

     
     

  6. Beğen
    bluegrass got a reaction from Barış D. Baryshx in İnsanı Düşünmeye En Çok Sevk Eden Animeler   
    çoğu insan nelerin eksik olduğunu söylemiş listede.artı olaraktan serial experiments lain, ghost hound , akira de düşünülmesi gereken serilerden.
  7. Beğen
    bluegrass reacted to Skadi in İnsanı Düşünmeye En Çok Sevk Eden Animeler   
    İnsanı Düşünmeye En Çok Sevk Eden Animeler Listesinde Hangi İsimler Yer Alıyor?
     
    Ne izlerken ne de bitirdikten sonra üzerinde düşünmeden durabildiğimiz animeler vardır. Bu animeler kimi zaman bize çeşitli akıl oyunlarıyla meydan okur, kimi zaman bir gizemin ardındaki gerçekleri çözmemiz için ipuçları bırakırken kafalarımızı daha da karıştırır, kimi zaman ise bize toplumsal etik ya da metafiziksel olgular üzerine düşüncelerimizi sorgulatır. İşte Japon internet arama motoru Goo ile reklam şirketi iBridge’in ortak çalışması olarak yürütülen bu anket de 250 erkek ve 250 kadın katılımcısına insanı farklı şekillerde düşünmeye en çok sevk eden animelerin hangileri olduğu sorusunu yöneltiyor. Bakalım anketin sonuçlarına baktıktan sonra hakkının yendiğini düşündüğünüz seriler olacak mı?
        -20-
    Paprika (%2.2)

     
     
    -19-
    Pumpkin Scissors (%3.0)

     
     
    -18-
    Code Geass: Hangyaku no Lelouch (%3.0)

     
     
    -17-
    Gankutsuou (%3.6)

     
     
    -16-
    Yojouhan Shinwa Taikei  (%3.8)

     
     
    -15-
    Higurashi no Naku Koro ni (%3.8)

     
     
    -14-
    Bakemonogatari (%4.0)

     
     
    -13-
    No Game No Life (%4.6)

     
     
    -12-
    Toaru Majutsu no Index (%4.6)

     
     
    -11-
    Sayonara Zetsubou Sensei (%5.0)

     
    -10- Mushishi (%5.4)

     
     
    -09-
    Kiseijuu Sei no Kakuritsu (%6.0)

     
     
    -08-
    Jojo’s Bizarre Adventure (%6.6)

     
     
     
     
    -07-
    Psycho-Pass (%8.2)

     
     
    -06-
    Shingeki no Kyojin (%8.2)
     

     
    -05-
    Monster (%9.2)

     
     
    -04-
    Ghost In Shell (%9.8)

     
     
    -03-
    Neon Genesis Evangelion (%11.6)

     
     
    -02-
    Kaiji (%12.6)

     
     
    -01-
    Death Note (%16.8)

     
    Kaynak;http://www.animefantastica.com/insani-dusunmeye-en-cok-sevk-eden-animeler
  8. Beğen
    bluegrass reacted to Burakesan in Yurtdışından anime ürünleri nasıl alınır? - Rehber (video eklendi)   
    Video eklendi arkadaşlar :)
  9. Beğen
    bluegrass got a reaction from Burakesan in Yurtdışından anime ürünleri nasıl alınır? - Rehber (video eklendi)   
    böyle bir konu açmana nasıl sevindim anlatamam.gözüme kestirdiğim o kadar çok şey var ki internetten ama pek bir bilgim olmadığından güvenip de alamıyorum.çok yardımcı olacak videon bence çoğu kişiye.şimdiden teşekkürler :)
  10. Beğen
    bluegrass reacted to Burakesan in Yurtdışından anime ürünleri nasıl alınır? - Rehber (video eklendi)   
    Herkese merhaba
     
    Bu videoda nasıl yurtdışından (Ebay) ucuza anime ve manga ürünü alabileceğinizi anlatıyorum, umarım faydalı olur :)
     
    (gecikme için kusuruma bakmayın :( havalar soğudu yine, geldi başımın belası grip)
     
    Destek olmak için abone olmayı unutmayın :)
     
    İyi seyirler.
     

     
    Şu ana kadar aldıklarıma birkaç örnek;
     



  11. Beğen
    bluegrass got a reaction from Namida in Josei FC   
    bu arada yazmayı unutmuşum,hoşbulduum,teşekkürler.yeni gelen arkadaşımız sen de hoşgeldin.umarım yakında büyütürüz bu fcyi.
    aklıma gelen bir kaç tanesini daha yazayım.
    -Clover ( maalesef manganın çeviri bırakılmış ama başlamak isteyebilirsiniz belki ) 
    - Colorful Pallet
    -Hapi Mari ( bu mangayı çok sevmişimdir , Enjouji Makinin mangaları genel bir benzerlik taşıyor ama seviyorum bu kadını. :) )
    -Sekine-kun no koi ( buna yeni başladım ama gerçekten çok sevdim ! )
    webtoonslardan da 
    -Annarasumanara
    -Nineteen,Twenty-One
    ve de daha başlamadım ama Cousin ve Midnight Secretary çok önerilen serilerden ikisi.elimdekileri bitirip başlarsam fikirlerimi de sizlerle paylaşırım. :)
     
    +
     
    Oyasumi Punpun'u şiddetle tavsiye ederim.Her bakımdan inanılmaz güzel bir mangadır.Josei türünde değildir tam olarak ama okuduğunuza değecektir.Hem kurgu,hem hikaye hem de çizimleri ( gerçekçiliği üst düzeyde yakalamış bir mangaka Asano.Çirkinleri çirkin, güzelleri güzel ve normal insanları da normal olarak yansıtır.En güzel yönüyse Asyalıların çekik gözlerini ve yüz yapılarını mangada görürsünüz.)Asano Inio'un aslında tüm mangalarını çok beğeniyorum desem.Ayrıca Solanin adlı mangasına da bakabilirsiniz.O da çok sevdiğim bir mangasıdır.
  12. Beğen
    bluegrass reacted to Kutatgu in Josei FC   
    Merhaba, öneriler ve bilgilendirmelerin için teşekkürler.Ayrıca aramıza hoşgeldin. 
     
    Mangalara şöyle hızlıca bir göz gezdirdim. samena watashiwa koishite kudasai ve Piece of Cake ilgimi çekti.
     
    Tekrardan arigatou 
  13. Beğen
    bluegrass got a reaction from Kutatgu in Josei FC   
    merhabaa.ben de katılmak isterim.josei sevdiğim bir tür ama chihayafuru izlediğim tek josei türündeki anime.daha çok manga okuyorum. bu yüzden size öneride bulunabilirim ama ben ingilizce okuduğum için okuyup okuyamayacağınızı bilmemem.gene de listeleyeyim.ilk aklıma gelenler bunlar.daha sonra okudukça da eklerim.
    webtoonslar :
    -Dear,Only You Don't Know.
    -Cheese in the Trap
    mangalar :
    -dame na watashini koishite kudasai
    -3 Am dangerous zone
    -piece of cake ve teke teke rendezvous - ikisi de george asakuranın çalışması.seveceğinizi düşünüyorum.
    -And - okazaki mari'nin çalışması.
    -Futago (iketani rikako , bu mangakanın diğer çalışmaları da en az bunun kadar güzeldir.Bitou lollipop ve Sixhalf gibi.
  14. Beğen
    bluegrass reacted to Kutatgu in Aku no Hana - İnceleme   
    İngilice isim: Flowers of Evil Japonca: 惡の華 (Romaji: Aku no Hana) Bölüm Sayısı: 13 Yapım: Sentai Filmworks Tür: Psikolojik, dram, romantizm Yayınlandığı Sezon: İlkbahar 2013   Sinopsis: Kasuo Takao, sınıfın güzel kızı Nanako'ya uzaktan hayranlık beslemektedir. Sınıfta yalnız olduğu bir gün, Nanako'nun beden eğitimi kıyafetinin içerisinde olduğu çanta gözüne ilişir. Takao kendisine engel olamaz ve itkisel olarak çanta ve elbiseleri alır. Çantayı geri götürmeyi düşünse de, ertesi gün sınıftaki kızların Nanako'yu kıyafetlerini bir sapığın çaldığı konusunda teselli ediyor olması bunu imkansız kılar. Daha kötüsü, Takao'nun sınıf arkadaşı Sawa, kıyafetleri çalarken onu gördüğünü ve aralarında bir anlaşma yapmazlarsa bunu herkese yayacağını söyler. Ve böylece kötülük çiçeklerinin tohumları atılmış olur.      Aku no Hana, Shūzō Oshimi tarafından yazılıp, resmedilen ve ses getiren aynı isimli manganın anime uyarlaması. Manga'nın 20 bölümlük kesiti 13 bölümlük bir anime serisi olarak karşımıza çıkıyor. Aku no Hana'nın mangası ile animesi farklı görsel uslüplere sahip. Bu animeseverler arasında tartışmaya yol açsa da, Richard Linklater filmlerinden aşina olduğumuz rotoskopi metodu ile hayat bulan animenin, hikaye konusunda neredeyse mangadaki hiçbir detayı atlamadığını belirtmek gerekiyor.   Seri isminin ilham kaynağı Charles Baudelaire'in aynı isimli (es Fleurs du mal) şiir kitabı. http://en.wikipedia.org/wiki/Les_Fleurs_du_mal aynı zamanda kitap seri içerisinde de çokça yer buluyor.     Şimdi burada genel tanıtımı bırakıp biraz anime hakkında kişisel objektifliğimi yitirip rant yaptıktan sonra inceleme ve tanıtıma devam ediyor olacağım.  Hatırı sayılır sayıda anime izleyen biri olarak şunu belirtmem gerekiyor ki Aku no Hana, hem anime hem de mangasıyla sadece aklınızda değil aynı zamanda ruhunuzda iz bırakan nadir eserlerden bir tanesi. Uzun süre rotoskopi tekniğini kullanması ve karanlık atmosferi nedeniyle direnerek izlemediğim fakat izlediğimde şaşkınlık ve karmakarışık duygular içerisinde kaldığım bir inci. Bunun üzerine bir de mangasını eklerseniz ki, kesinlikle eklemelisiniz, duygu tansiyonunuzun anlık değişimleri için önlem almanızı öneririm. Şimdi reklam arası burada bitiyor, karakterleri tanıtalım :)     Karakterler: Takao Kasuga: (shinkuu - boş) Takao, sınıfın güzel ve başarılı kızı Nanako Saeki'ye hayran bir kitapkurdu. Oldukça sessiz ve içine kapalı ve güven eksikliği olan bu karakter bir anlık şeytana uyması sonucu ister istemez Nakamura'yı hayatına dahil etmek zorunda kalır. İçerisine düştüğü utanç verici durumdan kendini çıkaracak gücü yada isteği bulamayan Takao, Nakamura'nın kontrolünden bir türlü çıkmaz(yada çıkmak istemez) ve aldığı yada alamadığı kararlar ile kendi çevresindeki insanların yaşamında birçok soruna sebep olur. Bununla beraber Takao'nun farkında olmadığı birşey vardır, o da aslında Nakamura'nın hayatında ne kadar büyük bir boşluğu doldurduğudur. Takao'nun Nakamura'nın odasını ziyaret ediş sahnesinde aslında vurgulanmak istenen budur bkz alttaki imaj.   (Ayrıca bir detay Nakamura ve Takao'nun defterleri Les Fleurs du mal'ın ilk baskısının kapağını andırdığını düşünüyorum.)     Sawa Nakamura: (kuro - siyah) Sınıfın uyumsuzu Nakamura'yı herhangi bir "dere (tsundeere, yandere, kuudere, dandere)" olarak sınıflandırmak mümkün değil. Kendin kendi dünyasına hapsetmiş, asi, öfke dolu, kaba, saygı yoksunu ve ağzı bozuk tavırları ile herkesi kendinden uzaklaştırmış olan Sawa Nakamura, bir bağ kurabileceği ve kendine benzer biri olarak düşündüğü Takao'yu zaafını kullanarak kısa sürede kontrolü altına alır. Seri boyunca histerik çığlıkları ve kahkahaları, Takao'ya eziyet eden tavırları ile iyi mi, kötü mü gelgitlerinde kalmanıza sebep olacak, anime dünyasının en ilginç karakterlerinden biri olan Nakamura için söylenebilecek tek şey kendisinde "şeytan tüyü" olduğu ve siz sayın izleyiciyi avucunun içersine almaya hazırlandığıdır. Manga'nın bitimde Nakamura'nın gözünden dünyayı görmek ise çok acıdır.   (Nakamura hakkında bir tez yazmadan tanıtımını burada sınırlıyorum daha uzun konuşmak isteyenler konu açabilirler seve seve dahil olurum :)   Nanako Saeki: (shiro -beyaz) Aslında bakılırsa karakterler içerisinde belkide en normali Nanako Saeki. Derslerinde başarılı, piyano dersleri alan, güzel ve popüler birisi. Kendisinin de dediği gibi aslında güçlü görünümüne rağmen narin ve kırılgan bir karakter olan Nanako Saeki'nin hayatı da Takao ve Nakamura ile temas etmesi sonucu değişir. Takao'nun hayallerini süsleyen Nanako, animeden sonra mangaya devam edenleri değişimi ile hem şaşırtacak hem de içlerini burkacak.     Yukarıdaki imajlarda Manga ve Anime'deki karakterleri görüyorsunuz. Anime'den Manga'ya yada Manga'dan Anime'ye geçişinizde  adaptasyon sürecinizde bu biraz sıkıntı yaratsada kesinlikle hikayeden ayrılmamanızı tavsiye ederim.      Görsel Uslüp: Aku no Hana izlediğiniz yada izleyeceğiniz üzere bilindik anime görsel tarzının dışına çıkıyor ve bize olabildiğince gerçekçi bir atmosfer ve rotoskopi ile düşük detayda bir tabloya çizilmiş gibi görünen karakterler sunuyor. Arka planlar sık sık tekrarlasa bile alabildiğine detaylı ve görkemli. Belirli animasyon sekansları (Bkz 7.bölüm sonu) ise uzun süre aklınızdan çıkmayacak nitelikte.    Animenin en önemli sekansı ağır spoiler'dır play tuşuna basmadan önce iyice düşünün.   Hikaye İlerleyişi: Öncelikle Aku no Hana'nın akış konusunda her tür izleyice hitap etmeyeceğini belirtmek doğru olacaktır. Hikaye olabildiğince ağır ilerliyor ve aksiyon bölümleri ise oldukça sınırlı ve atmosfer karanlık. (Psycho Pass'ınız olsa bu animeyi izledikten sonra kesinlikle bulanırdı :)Bazı sekanslar ise hikayeye yaptıkları katkının ötesinde oldukça uzun. Genel akıştaki bu ağırlık uzun vadede sabırlı bir izleyici ödüllendiriyor. Genel olarak karanlık bir dram olan seri bazı anları ile sizi tebessüm ettirmeyi de başarıyor. (Not: Eğer Andrei Tarkovsky filmlerine alışkınsanız bu ağırlığı pek önemsemeyeceksiniz. .bkz Solaris)   Ses: Seslendirme belki de serinin en zayıf olduğu niteliği. Kimi zaman görüntü ile ses arasında senkron sonrunları varmış izlenimine kapılabiliyorsunuz. Bunun dışında soundtrack'in karanlık tınılarının atmosfere katkısının başarılı olduğu söylenebilir. OP ise serinin genel ruh durumunun özeti gibi.     Her güzel şeyin bir sonu vardır.    Son söz: Aku no Hana, unik görsel tarzı, mangaya sadık kalınarak başarılı bir biçimde aktarılan hikayesi, az sayıda olmasına rağmen sizi ekrana bağlı tutan karakterleri ile başarılı bir anime deneyimi sunuyor. Kurgudaki gereksiz uzunluklar ve hikaye akışının çok ağır oluşu ve seslendirme sorunları animenin genel anlamda "epik" olarak nitelendirilmesinin önüne geçen kusurları. Objektif bir şekilde düşünüldüğünde eğer bir not verilmek istenirse Aku no Hana 10/8'i fazlasıyla hakediyor.       Şimdi yazarın yeniden sözü alıp, duygularına hakim olamadan atıp tuttuğu bölüme gelelim :). Saklamaya gerek yok burada bizbizeyiz. :) Öncelikle böyle bir tanıtım ve incelemeye yazmak için anime ve mangayı uzunca bir süre sindirmem gerekti. Aku no Hana'yı senin için bu kadar özel yapan şey ne diye sorarsanız şöyle ifade etmem doğru olur. Bazı animelerden/mangalardan sadece karakterleri,  bazınlarından sadece müzikleri ve görüntüleri yada atmosferi, kimilerinden ise duyguları hatırlar ve taşırsınız yanınızda. Bir anime eğer size bunların hepsini hatırlatabiliyor ve düşündüğünüzde içinizde birşeyleri çız ettirip dolduruyorsa sizin için en iyi animeyi yada animeleri bulmuşsunuz demektir.    Aku no Hana hem mangası, hem de animesi ile bana böyle bir deneyimi yaşattı. Ve bu karşılaşmadan dolayı mutluyum (Ureshiina :). Aynen Charles Bukowski (https://eksisozluk.com/entry/605906?utm_campaign=social&utm_term=0&utm_source=twitter&utm_medium=tweet&utm_title=john+fante)'nin o benim tanrımdı dediği John Fante'yi (henüz okumadıysanız "Toza Sor" ah bi animesi olsa dersiniz) keşfetmesi gibi. Ve umuyorum ki animenin son bölümünde işaret edildiği gibi 2.sezonu için daha fazla beklemeyiz.   Sonları sevmem, veda etmeyi de Aku no Hana'nın ruhumda bıraktığı izleri ise sanırım bir süre daha taşıyacağım ama bu yazı ile esere olan borcumu ödemiş ve hafiflemiş hissediyorum, bahsetmeseydim içim içimi yerdi. Umarım inceleme hoşunuza gitmiştir ve gereksiz duygusallıkla canınızı sıkmamışımdır :) Sürç-i lisan ettiysek affola.     Ve sanırım geri döndüm ve bir süre etrafta olacağım... Oldukça uzun bir süre :)     Aku no Hana Ana Temasına ve Nakamura Karakterine Dair   Aku no Hana mangasını okuyup bitirdikten sonra, kafamdaki soru işaretlerini -ki bu eseri okuyan bir çok kişinin bu soru işaretlerine sahip olduğunu tahmin ediyorum- gidermek için bir takım çabalara girişmiştim. Özellikle Nakamura karakterinin davranışları ve bu davranışların arkasındaki sebepleri öğrenmenin manganın özüne ışık tutacağını düşünüyordum. Çünkü Nakamura'nın eserin geneline baskın bir havası vardı (Hatta o kadar baskındı ki, Nakamurayı formülasyonun dışında tutuğunuzda geriye sadece sıradan bir drama kalıyor gibiydi).   Araştırma çabamın başlangıç noktası, seriye ismini veren ve Kasuga karakterinin okumayı sevdiği sıradışı şair Baudelaire'i oldu.  Ama sadece Baudelaire'den hikayeyi anlamlandırmak için yeterli ipucu elde edemedim. Zira daha sonra öğrendiğim üzere, Baudelaire, Aku no Hana'nın temasını hatta arkasına yatan ideolojiyi ortaya çıkarmak için takip etmem gereken ipuçlardan sadece ilki, başlangıç noktasıydı. Tam arayışlarımdan vazgeçmek üzereyken, myanimelist'de Aku no Hana manga incelemeleri altında 'czxcjx' isimli kullanıcının kendi deyimiyle 'manga'yı okuyacakların fikirlerini değiştirebilecek bir bakış açısı yakalayabileceği' o incelemesi denk geldim.    Oldukça başarılı bu inceleme Baudelaire'den, Rimbaund ve orada beat kuşağına kadar uzanan bir iz sürme ile Nakamura'nın temsil ettiği idelojiyi ortaya koyuyor ve manga'nın temasına ışık tutuyordu. Nakamura'yı ve Aku no Hana'yı tam olarak anlamamı sağlayan ve edebi olarak genel kültürüme de katkısı olduğunu düşündüğüm bu incelemeyi sizlerle paylaşmak istedim.      Aşağıda 'czxcjx' tarafından yazılmış olan incelemenin Türkçe çevirisini bulacaksınız. Ayrıca çevirinin genel kontrollerini yapıp, zorlandığım bölümlerde fikir önerileriyle katkıda bulunan jans09'a buradan bir kez daha teşekkür ederim.   Aşağıda okuyacağınız yazı czxcjx kullanıcısının http://myanimelist.net/manga/24705/Aku_no_Hana  adresinde yer alan incelemesinin çevirisidir.       Aku no Hana İnceleme - Yazan: czxcjx    Öncelike bu incelemeye mini bir edebiyat dersiyle başlamama müsade edin. Hırslı bir avukat olan Charles Baudilaire çılgın bir şairdi fakat kariyerini bir kenara bırakıp zorluklarla mücadele eden örnek bir sanatçı olmayı seçti. Yüksek meblağda borç alıp bunları içki ve hayat kadınlarına yatırırdı. Elbette, sonunda parası tükendi ve aşırı alkol almaktan hayatını kaybetti fakat arkasında devasa bir edebi miras bırakraktı. Sembolist hareket olarak anılan akıma ilham kaynağı olan şiirleri çökmüş, bayağı ve tamamiyle göz kamaştırıcıdır.     Fakat Bauldelaire'den ziyade, dikkatimizi Rimbaund isimli başka bir şaire çevirelim. (Takao aynı zamanda Rimbaund'da okumakta) Rimbaund Baudelaire'in tutkulu bir hayranıydı. Henüz reşit değildi ve ailesinin evinde kendisini hapsolmuş hissetmekteydi. Sıklıkla evden kaçan Rimbaud sonunda Paris'e yerleşerek Sembolist akıma katıldı. İnandığı en önemli şey voyant (kahin) teorisiydi. Rimbaund'un inanışına göre gerçek bir şair (voyant yada kahin) sanatının doruklarına erişmeyi ancak 'hislerin düzensizleşmesi' adını verdiği şeyle erişebilirdi. Ona göre bir şair her türlü kötülüğü ve çileyi deneyimleyerek ruhunu bir canavara dönüştürmeliydi. Baudelaire onun için şiir tarihinin ilk voyant'ıydı. Elbette, Rimbaund da, Baudelaire'in izlemiş olduğu çöküş yolunu izlemeyi tercih etti. Şair olarak kariyeri sadece 5 yıl sürdü, fakat bugün bile hala Franszların büyük çoğunluğu tarafından okunan eserler yazdı. Paris'te geçirdiği 5 senenin ardından, spontane bir şekilde Afrika'ya seyahat etmeye karar verdi ve bir silah tüccarı oldu. Açık denize yakalandığı bir hastalık sonucu da hayatını kaybetti.   Son olarak günümüze yakın bir döneme, 1940 - 1950'ler Amerika'sına uzanalım. Colombia Üniversitesi'nden bir grup edebiyat öğrencisi, ABD hükümetinin genel hayata ilişkin uygulamalarından rahatsızlık duymaktaydı. Elbete ki, 'beat kuşağı'ndan bahsediyorum. Allen Ginsberg'in, ünlü 'Howl (Uluma)' ve Jack Kerouac'nın ünlü 'On the Road (Yolda)'u topyekün bir tepkikültürü hareketini ayaklandırarak birer kült klasik oldular. Hepsinden önemlisi, beat kuşağı menusuplarının Rimbaund'dan etkilenmiş olmalarıydı. Birisi 'On the Road'u okuduğunda, tümünün ortak paydası doğallık ve anarşik özgürlükler olan, Beat kuşağı yazarlarının hayatı hakkında bilgi sahibi oluyordu. Bu insanların amacı kurallar ve toplumsal normları olabildiğince g kaçınarak, topyekün kaos halindeki bir yaşam sürmekti.     Bu manga hakkında yazılan bir kaç incelemeyi okuduktan sonra, aynı şeylerin tekrar edip durduğunu görüyorum. İnsanların bu mangayı bir Femdom(1) manga olarak okuduklarını ve 'sadist kızın oğlanı kendisiyle anlaşma yapmaya zorlaması' teması daha önce işlendiği için, konunun orjinal olmadığını iddia ettiklerini görüyorum. Öte yandan, ben bu esere bambaşka bir şekilde bakıyorum. Tabiki bu bakış açısından bakabilmek berlili bir zihniyete sahip olmayı gerektiriyor.   İçerisinde yaşadıkları toplumu şöyle bir süzdükten sonra, ondan gerçekten nefret eden insanlar vardır. Bu insanlar, diğer insanların mutsuzluk içerisinde yaşadıklarını ve tamamlanamadan öldüklerini görürler. Herkesin diğer herkesten sosyal olarak izole olduğu izlenimini edinirler. İnsaların ahlaksız şakalar ve karaoke seansları gibi aptalca zevklerle şımardıklarını farkederler.Servet ve araba gibi şeylerin peşinden koşmanın gerçeklerden kaçmanın ve kendini kandırmanın diğer bir türü olduğunu düşünürler. Bu insanlar, 1960'larda Woodstock'a kaçmanın ve 3 günü, özgürlük, uyuşturucu ve rock and roll ile geçirmenin hayalini kurarlar. Banksy'in izinden gidip tüm şehir duvarlarına sanat ve spray boya püskürtmenin hayalini kurarlar. İnsanların gerçekten ve sadece, çığlık atmak için, katartik bir an üstüne katartik bir an yaşamak için, On the Road'un felsefesini kaygısızca ve sınırsızca yaşamak için tarlalarda özgürce koşabildikleri müddetçe özgür olduklarını düşünürler. Topluma karşı olan soruluklarından hoşlanmaz ve bu tarz öteden bakan bir hayat tarzının tamamiyle bir zaman kaybı oluğunu düşünürler.   Tabiki, tüm bunlar basit bir anarşist teori gibi duruyor. İnsan özgürlüğüne dair buna benzer bir çok kuramı Situationist International'ın çalışmalarında ve My Dinner with Andre isimli filmde bulabilirsiniz. Benim Aku no Hana'da gördüğüm sadece bir portre, bir kederin (hem de büyük bir kederin) ve aynı zamanda, Bauddelaire ve Rimbaun'un bir zamanlar izlediği günah dolu yaşam tarzını sürmenin güzelliğinin resmedildiği bir portre. Nakamura sadece sadist bir BDSM(2) kraliçesi değildir, o bahsettiğimiz bu yaşam tarzının bir sembolü, bir temsilcisidir.   Takao ona kendini teslim eder çünkü Nakamura'nın istismarlarının saf heyecanı bir tür yücelmedir. Aynı şekilde ben de, bu yaşam tarzının anlık görünümünün çeperine doğru çekildim, iki insan, benim hayatımda hiç bir zaman yapamayacağım şeyleri yapıp, yarattıkları karmaşanın içinde inanılamayacak derecede eğleniyor görünüyorlardı.   Normalde eserleri iki kategoride sınıflandırırım. İlkindekiler harikulade birer ilüzyondur, basit duyguların, düşüncelerin uyandırılmasında ve gerçeklerden kaçmayı sağlamada her yönleriyle mümkemmel kurmaca çalışmalarıdır. Melodramlar, komediler ve gerilim türündeki eserler bu ilk kategoridedir. Bir de doğrudan, gerçek yaşam deneyimlerininin anlık görünümlerini içlerinde barındıran eserler vardır, bunlar size hayat parçacıkları sunarlar. Ruhunuzu mest edecek olan bu eserler, moralinizi bozar, çünkü şuan sahip olamayacağınızı bildiğiniz bir hayat deneyiminin sadece küçük bir bölümünü fotoğraflarlar -ya da- sizi acı gerçeklerle yüzleşmeye zorlarlar. Welcome to the NHK, Subarashii Sekai (Inio Asano), Synecdoche New York, All About Lily Chou Chou, az da olsa Fight Club (daha çok bir gerilim) bu gibi eserlerdendir.     Sınıftaki o ilk olaya kadar anlayamamıştım. Katıksız anarşist hazzın nihai görünümü, dans eden iki gençte vücut buluyordu. Bu tarz çalışmaları okumaya başlamadan önce bürünmeniz gereken belirli bir zihniyet vardır, hem yalnız hem de lanetlenmiş olduğunuz bu zihniyet, sapkın romantik hayat görüşüdür. Aku no Hana hayalperestlere yönelik bir eserdir. Yapmanız gereken ilk şey, onun ana karakterlerini, üstün körü bir şekilde diğer hikayelerdeki sapkın çiftlerden biri olarak değilde, insanlığın farklı yönlerinin temsilcileri olarak görmektir. Anarşi, konformizm, endişe, kin, kıskançlık, isyankarlık hepsi apaçık ortadır.   Tüm eski standart eleştirileri gördüğümde diyorum ki, buradaki problem klişeler ya da karakterize etme ile ilgili değildir, sonuçta tüm bunlar anarşik kendini yok etmenin harikulade vizyonu ile ne kadar empati kurabildiğinizle ilgilidir.   Bu inceleme size bir sosyopat tarafından yazılmış gibi gelebilir (Belkide öyledir. Bu mangayı keşfetmeden önce, Fleurs du Mal ve Rimbaund'un tüm eserlerini edinmiştim. Öyle ki ben de, gelecekteki sanat yaşamında bu çeşit zorluklara karşı kürek çekmeyi planlayan, o umutsuz hayalperestlerden biriyim.) Fakat (umuyorum ki) bu yazıda, mangaya başlayacak olan insanların görüşlerini değiştirebilmelerini sağlayacak bir bakış açısı yakalayabilmişimdir.     1. Okuyucu için NOT: Femdom: İngilizce Female Dominant, Kadın Egemen, Kadın Baskın kısaltması. Yazar burada kadın kahramanın erkek kahraman üzerinde baskı kurduğu  mangaları işaret ediyor.   2. Okuyucu için NOT: bondage and discipline"; B&D       -Kutatgu   Yazı yukarıda ismi geçen yazar tarafından forum.turkanime.tv platformu paylaşılmıştır. Tamamen yada kısmen başka ortamlarda ve platformlarda yayınlanması yazarın iznine bağlıdır. Bunun için lütfen PM atarak izin alınız. :)     Edit: Imla hatalari
    Edit: Imla hataları 2
  15. Beğen
    bluegrass reacted to aizen- in Bleach FC   
    Aizen geri geldiğin'den beri fotoğraf atmadan duramıyom :D Savaş alanına gidince herkese tek atıcak bide :D
     



     


  16. Beğen
    bluegrass reacted to quincy in Bleach FC   
    İki karakter olmadan Bleach olmaz.Bunlar Kurosaki İchigo ve Aizen Sousuke...Ve merak etme tek nefret eden sen değilsin başkalarıda var maalesef :(
     



     
    @Bluegrass daha adil bi yarışma olabilir.Pek adil değil imza yarışması.Zira herkesi photoshop kullanıp kullanamadığı belli değil ^_^
  17. Beğen
    bluegrass got a reaction from quincy in Bleach FC   
    Ben de neden Aizen'i sevmediğinizi anlamıyorum açıkcası. bana göre bleach'ın en cool karakteri aizen. -_-
    Çok zeki oluşu artı kendine olan güveni, gücü felan adamla ilgili olan herşey çok cool. karakterin dizaynı da aynı şekilde  :lol:
    son bölümde de geri dönüş yaptı kralımız  B)
    bu arada fan clubde üyeler arası imza-ikon yarışması felan mı yapsak ? tabii herkes photoshop kullanıyor mu bilmem epey kolay aslında ama. 
    ya da çizim yarışması.kendi aramızda bir şeyler  :P
  18. Beğen
    bluegrass got a reaction from quincy in Bleach FC   
    bende de biraz aizen gelsin bakalım. :)
     



  19. Beğen
    bluegrass got a reaction from aizen- in Bleach FC   
    bende de biraz aizen gelsin bakalım. :)
     



  20. Beğen
    bluegrass reacted to aizen- in Bleach FC   
    Evet Aizen'i görünce nedense onun ses tonuyla okudum :D bir tane daha atayım :P
     



  21. Beğen
    bluegrass reacted to quincy in Bleach FC   
    Resimlerin çok güzel eline sağlık ^_^ Dün ekledim ama şimd yazıyorum.Hoş geldin ^_^
     
    Evet.Bu birincilik tüm üyelerin ^_^
     
    Bak birde bu var :P
     



  22. Beğen
    bluegrass got a reaction from quincy in Bleach FC   
    vaay fc olarak gurur duymalıyız birinci seçilmişiz :D hafta sonunu buradan uzakta geçirdim ve geldiğimde bir de ne göreyim. 2014 ün en iyi fcsiyiz. herkesii tebrik ediyoruum. :) ^_^
    bu gazla şimdi yaratıcı bir şeyler bulabiliriz belkisi :)
  23. Beğen
    bluegrass got a reaction from Kutatgu in Bleach FC   
    vaay fc olarak gurur duymalıyız birinci seçilmişiz :D hafta sonunu buradan uzakta geçirdim ve geldiğimde bir de ne göreyim. 2014 ün en iyi fcsiyiz. herkesii tebrik ediyoruum. :) ^_^
    bu gazla şimdi yaratıcı bir şeyler bulabiliriz belkisi :)
  24. Beğen
    bluegrass reacted to Evallark in The Heroic Legend of Arslan'ın Yeni TV Reklamı Yayınlandı   
    5 Nisan'da yayınlanmaya başlayacak olan anime serisi The Heroic Legend of Arslan'ın yeni televizyon reklamı yayınlandı.
     

     
    Arslan: Askerlerimiz öldürülüyor!
    Daryun: Majesteleri, lütfen burada bekleyin. Ben, Daryun, sizi koruyacağım.
    -The Heroic Legend of Arslan
    Arslan: Daryun!
     
    Yayınlanmış bilgiler:
     
    Arslan: Yusuke Kobayashi (Honoka Takamiya - Witch Craft Works)
     

     
    Daryun: Yoshimasa Hosoya (Asahi Azumane - Haikyu!!)
     

     
    Narsus: Daisuke Namikawa (Goemon Ishikawa - Lupin The Third)
     

     
    Elam: Natsuki Hanae (Ken Kaneki - Tokyo Goul)

     
    Ekip:   Manga: Hiromu Arakawa Asıl oluşturan : Yoshiki Tanaka (Kobunsha Kappa Novels tarafından yayınlandı)  Yönetmen: Noriyuki Abe  (Kuroshitsuji: Book of Circus, Yuu Yuu Hakusho) Seri Kurgusu: Makoto Uezu (Yuuki Yuuna wa Yuusha de Aru, Akame ga KILL!) Ana Karakter Tasarımcısı: Shingo Ogiso  (anohana film posterinin tasarımcısı) Karater Tasarımları: Ushio Tazawa, Kazuo Watanabe Aksiyon Yönetmeni: Satoshi Kimura Konsept Tasarımı: Daisuke Niitsuma Sanat Yönetmeni: Tadashi Kudo Arkaplan: Studio Pinewood Renk Yönetmeni: Aiko Shinohara Ra Yönetmeni: Daisuke Suzuki Model Yönetmeni: Hiroshi Adachi 3DCGI: SANZIGEN Animation Studio Fotoğrafçılık Yönetmeni: Yukihiro Masumoto Fotoğrafçılık: Graphinica Düzenleme: Mai Hasegawa Ses Yönetmeni: Jin Aketagawa Ses Efektleri: Yasumasa Koyama Ses: Magic Capsule Müzik: Taro Iwashiro Animasyon Prodüksüyonu: LIDEN FILMS x SANZIGEN Animation Studio Prodüksüyon: The Heroic Legend of Arslan Prodüksüyon Komitesi  
     

     
    Kodansa USA hikayeyi özetliyor:   Görkemin ve mucizenin başkenti Ekbatana'da uzanan refah içindeki Pers Krallığı, müthiş ve yenilmez Kral Andragoras tarafından yönetiliyordur. Pers prensi Arslan, elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmasına rağmen, babası gibi uygun bir kralda gereken şeylere sahip birisi olarak görülmemektedir.   Arslan, 14 yaşında ilk savaşına katılır ve her şeyini, yerini kavrulan alevlere bırakan kanlı savaş sisinde kaybederek bir zamanlar şerefli olan krallığının başka ellere geçişiyle yüzleşir. Ancak, yönetici olmak ve sorunlarla karşı karşıya gelmek Arslan'ın kaderidir. Şimdi, düşmüş krallığını yeniden kazanmak için bir maceraya çıkmalıdır.   Kaynak: ANN
  25. Beğen
    bluegrass reacted to Cloudman in En İyi Çizime Sahip Mangalar   
    Oyasumi Punpun'un çizimleri çok farklıdır.
     



     






×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli bilgi

Forum kurallarımızı okudunuz mu? Forum Kuralları.