1795373_

Bir kaç teori var bu konuyla ilgili, Erenin her başarısız olduğunda zamanda geri gitmesi vs. yani muhtemelen öyle bir durum var. Erenin aynı şeyleri yaşayıp başarısız olup uyanıp tekrar denemesi ve böyle bir döngünün oluşmuş olması muhtemel.

Güzel bir korku ve psikoloji animesi abartıldığı kadar kötü değil kitlesi az çok belli tamam ama hafife alınacak bir seri değil serinin özellikle 3.sezonu bir psikolojik animeleri seven biri olan beni çok etkilemişti ama malesef 3.sezon 2. kısım için aynı şeyi söyliyemiyeceğim söyleyeceğim tek şey tokyo ghoul izlenmez okunur mangasını okuyun çok daha iyi ve kaliteli bir seri oldugunu anlarsınız

Bana göre Tokyo Ghoul'u en çekilmez yapan şey hayran kitlesi. En toxic fan kitlelerinden biri olabilir. Bazen yaoi cu kitleden bile daha çekilmez olabiliyorlar, peki bunun nedeni de hemen söyleyeyim, yaşları küçük olduğu için.
Fan kitlesini bir kenara bırakırsam Tokyo Ghoul'un anime versiyonunda yapılmış en büyük hata kesinlikle mangayı aceleye getirip 12 bölüme sığdırmaktı. Tokyo Ghoul sadece animeden ibaret değil ve bana göre mangası animeden çok daha güzel ve okunabilir kıvamda. Kalitesi tartışılır tabi. Zaten kötü olan animeyi daha da berbat ve katlanılamaz bir hale getiren de yukarıda yazdığım fan kitlesidir kesinlikle. Ama gel gör ki onları da suçlayamıyorsun çünkü, eh yaşları küçük. Suçlayacaksak animeyi yapan stüdyoyu suçlamamız gerekiyor ki oda Studio Pierrot. Bleach, Naruto Shippuden, Black Clover ve Boruto gibi uzun bölümlü ve çok izlenen serileri yapan stüdyoyla aynı. Ne kadar bu serileri izlemiş ve efsane olarak anmış olsakta hepsinin filler bölümlerle mahvolduğunu da biliyoruz. Yani en sonucunda Tokyo Ghoul'un mahvolmasına şaşırdık mı? Hayır.
Çözümü söyleyeyim. Mangayı okuyun. Sadece Tokyo Ghoul için demiyorum. Orijinal her zaman en iyisidir çünkü.

Müzikleri kadar güzel olsaydı, her şey çok farklı olabilirdi.
 

Merhabalar
 
Evet 40 yaşında ve hala usanmadan anime takip eden, yeni animeler keşfetmeye çalışan, eski animeleri düzenli aralıklarla tekrar izleyen, izleten, çevresine yayan, kişiliği belirli animelerden oldukça etkilenmiş bir öğretmenim. Evliyim ve bir oğlum var (o da anime gibi çocuk resmen:) Karımı dahi, kısmen, ona önerip izlettiğim animelerle tavladım. Yani anime, özellikle uzak doğu felsefesi ve yaşam tarzını yansıtması açısından, yaşamıma maddi ve manevi tesirleri olan bir kavram. Anime benim için anlama ve anlaşılma vasıtası.
 
Anime, benim için "The Greats" ve "others" diye ikiye ayrılır. Belirli bir mesajı ve alt mesajı olmalı, belirli duyguları harekete geçirmeli ve transfer etmeli, bir kavrayışa sebep olmalı ve hayata dokunmalı. Bunların da ötesinde varlığında bile habersiz olduğumuz hayatları deneyimlememizi sağlayarak empati becerimizi keskinleştirmeli. Bu sebeple oğluma büyüdükçe izlemesi için önereceğim animelerin listesini yapmak istiyorum ancak elime kalem kağıt almadan önce bu siteye sarılmam çok da şaşırtıcı değildir sanırım.
 
Özellikle Ghibli yapımı ve Miyazaki eli değmiş her çalışmaya değer veririm. Ancak artık neredeyse klasik haline gelmiş yapımlarla kendimi sınırlamamayı, zamanın yanında getirdiği yeni tatlara karşı açık fikirli olmayı da öğrendim. Ama yine de değerli bir anime benim için bir "buluş" niteliği taşımalıdır.
 
Ghibli başyapıtlarının dışında, Lady Oscar, Çocuk ve Canavar, Cowboy Bebop, Magic Knights Rayearth, Cobra Space Adventure, Monster, Berserk, Hellsing, Vampir Hunter D, Casshern, Wolf's Rain ve adını hatırlayamadığım daha bir çok seri ve film anime sevgisini kalbimin bir kenarına nakış gibi işlememi sağladı. Tabi ki yaşım itibariyle hala yayında olan ve herkesce takip edilen animelerden değil de 2000 ve öncesi animelerden zevk aldığımı belirmem gerek. 500, 600, 900 bölümlük seriler benim hiç ilgimi çekmedi. Bence anime tadında bırakılmalı. Haddinden fazla uzun bir anime sanat değiş para kaygısıyla üretiliyordur.
 
Bu sitedeki listelerden de epey yararlandım. Burada paylaşım yapan ve bilgilerini ve yorumlarını bizimle paylaşan herkese teşekkür ediyorum. Uzun zamandır sitenin sessiz ama aktiflerindendim ve artık bir merhaba bile dememenin bunca emeğe karşı kendi adıma büyük ayıp olacağını hissettim.
 
İyi ki varsınız.

Bence gayet iyi iş çıkardı Mappa. Bir sürü de anime ile geldi AoT'un yanında hem de. 2020'yi sırtladığını düşünüyorum hatta ben

psikolojik olarak psycho pass, welcome to nhk ve pet öneririm. psycho pass güzel animedir aynı zamanda polisiye animesi ve açılış müziklerine bayılıyorum. welcome to nhk biraz daha eğlenceli, diğer ikisine göre çok fazla kafa açmıyo. pet açıkçası bittiğinde bende çok bi etki bırakmamıştı ama garip bi şekilde hoşuma gitmişti çok fazla tavsiye etmem ama fena değil, izlenir. seinen olarak da hellsing öneririm ama 2001'de çıkanı değil 2006'daki versiyonunu izle Hellsing Ultimate diye geçiyo ve çizimleri daha iyi

ama eren marleylerin geçmişte yaptıklarının aynısını onlara yapmaya çalıştı ki bu çok yanlış suçu olmayan birçok insanı öldürdü ve durdurulması gerekiyordu tabiki erenin kendince sebepleri vardı ama çok ileriye gitti connie ve jean i bile titana dönüştürdü ölmesi gerekiyordu artık ve bunu yapabilecek bir mikasa bir levi vardı levi da yaralıydı zaten o yüzden mikasaya düştü ereni öldürmek maalesef

SALKMDLSAKŞDMWQİEKNWQĞEOINKWEQ mangayı nasıl okudun ya eren artık çok farklı bi dünyada onları korumak için kendini feda etmiş, sen gelmiş anlaşalım diyosun. o da çok meraklıydı zaten kendini ölüme götürmeye. şuan marleylilerin eldianlılara yaptıklarının KAT VE KATINI eren bütün dünyada uyguluyo, sence bunu yapmış olan birisi bi konuşmayla fikrini değiştirebilir mi? ayrıca sadece marley değil, dünyada ki herkes onlarla düşman, bunu 4. sezonda çok iyi görüyoruz. erenin şu an onların dünyasında yapılabilecek en kötü şeyi yapıyor. :D yanlış anlama ben kimsenin tarafında değilim, eren de en sevdiğim karakterlerden biridir. neden bunu yaptığını açıkca anlayabiliyorum, o da durdurulmak istiyor hatta mikasa'ya ben senin için neyim diye sorduğunda kaçmak için bi neden aradığını görebiliriz. AMA ne kadar anlayabilsem de bu kadar ileri gidebilceğini düşünmezdim. kendine bu kadar acı çektirmesine gerek var mıydı, orası tartışılır fakat şuan AOT dünyasında mutlu olan kimse yok. paradis adasındakiler dışında tabi. onlarda hiçbi şey bilmiyo yazık cahilllik mutluluk derler ya o işte. milyonlarca insan öldürdü, bunun içinde onlardan nefret eden de vardı, onlardan haberi olmayan da. ah remzi'm benim.. minik meleğim. onlar gibi kaç milyon kişi iğrenç bi şekilde öldü kim bilir. eren yine yaşattığı şeyi yaşattırarak son buldu. eminim ki bunu o da istemezdi ama 'Beautiful Cruel World' dedikleri kadar var:D. her neyde çok konuştum ama fikrine kesinlikle fikrine katılmıyorum. erenle anlaşmak için çok geç, durdurmanın tek yolu onu öldürmek. zaten onun kaderinde ölümün olduğunu önceki sezonlarda da, ovalarda da gösterilmişti. 

eren jean connie nin ölmesi çok koydu bee

artık bölümlere şaşırmıyorum sadece üzülüyorum, en azından connie jean falan kalır diyordum ama... yok aga isayama ciğerimizi sökmekten zevk alıyor başka bir açıklaması yok çünkü bunların

Inuyasha: Köpeğimi Nasıl Eğitirim
 
Clannad After Story: Ağlama Seansı

Fruits Basket: Meyve Basketi Değilim
 
Death Note: Öldürmeyen Allah Süründürür
 
Shingeki no Kyojin: Açken Sen Sen Değilsin

Haikyuu: Voleybol Oynayan Japon Mandalinası
Hajime no İppo: Nasıl Dayak Yediğimin Hikayesi
Nurarihyon no Mago: Başımıza Yakuza Kesilmiş Yokailer