Jump to content

mert24214

Üyeler
  • İçerik sayısı

    235
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

  • Kazandığı günler

    7

İtibar Etkinliği

  1. Beğen
    mert24214 got a reaction from Ondou in Kaderin Kırmızı İpliği   
    İki insanın kaderi birbirine bağlıydı, kopmayacak bir iple…
     
    ‘’Denizler, ülkeler, adını bilmediğim caddeler, hiç yürümediğim yollar, belki yemyeşil, belki tuz kokan, belki de adımlarımla sayıp ulaşabileceğim bir yer. Serçe parmağıma bağlı olan kader ipliğimin bir başka parmakta son bulduğu bir yer. Göremediğim bu ip, senden uzaklaştıkça esneyecek, yaşadıklarıma ya da yaşadıklarına göre kördüğüm olacak ama yeri, zamanı, yaşanan başka aşkları anlamsız hale getirene dek yani buluşmamıza kadar asla kopmayacak, parmaklarımızda ki bu kırmızı ip, başka kader ipleri gibi gözükse de her zaman onlardan farklı olacak, onların arasına karışıp, kaybolmayacak’’ Kaderin Kırmızı İpliği…
     

     
    Kaderin Kırmızı İpliği, Çin mitolojisi kaynaklı olan bir inanıştır. Zamanla tüm Uzak Doğu için bu iplik önemli bir imge haline gelmiştir. Efsanelere göre Evlilik ve Ay Tanrısı olan Yue Xia Lao, birbirlerinin ruh eşi olan insanları, ayak bileklerinden, görünmez kırmızı bir iplikle bağlar, sonunda bu kişiler evlenirmiş. Çin mitolojisindeki ayak bileklerine bağlı olan ip inancı, Japon mitolojisinde kendini serçe parmaklarına bırakmaktadır. İpin serçe parmaklarına bağlı olması açıkçası insan üzerinde daha güzel bir etki yaratıyor. Japon mitolojisine göre Tanrı, ruh eşi ve bir gün evlenecek olan çiftleri, serçe parmaklarından, görünmez kırmızı bir iplikle bağlarmış. Kaderin kırmızı ipi inancında, ipin bağlı olduğu yerler ya da hikâyeler değişse de, değişmeyen şey iki insanın kaderini birbirine bağlaması ve asla kopmamasıdır. Hayatın boyunca kaç kişiye âşık olursan ol, ip seni kaderindeki insana, gerçek aşkına götürecektir.
     

    [ Kaderlerindeki kırmızı iplik, onları bir araya getiren Kushina’nın kırmızı saçlarıydı ]
     
    Kaderin kırmızı ipliği sadece mitolojide ya da inanışta kalmamıştır. Anime ve mangaların birçok sahnesine konu olmuş hatta video oyunlarında da yer almıştır. Duyguya şarkılarda da önem veren Japonlar, bu inanışı müziğe de dökmüşlerdir.
     
      Kırmızı ipliğin hikâyesi:
    Bir gece, çocuk eve yürürken, ay ışığının altında duran yaşlı bir adam görür. Adam çocuğa yaklaşarak, kırmızı bir iplikle kaderindeki kadına bağlı olduğunu söyler. Evlilik ve Ay Tanrısı olan bu yaşlı adam daha sonra çocuğa ileride karısı olacak kızı gösterir ve bunun kaderindeki kişi olduğunu söyler. Genç ve bir eşe ilgisi olmayan çocuk bu durum karşısında yerden bir taş alır, kıza atar ve kaçar. Yıllar sonra çocuk büyüdüğünde, ailesi onun için bir düğün yapar. Geleneklere göre gelinin yüzü bir örtüyle kapatılır. Düğün gecesi, gelin yüzünü çevreleyen örtüyle kocasını yatak odasında beklemektedir. Adam odaya geldikten sonra, karısının yüzündeki örtüyü kaldırır ve gördüğü güzellik karşısında memnuniyet duyar fakat karısının tek kaşında takılı olan süs dikkatini çeker. Adam merak içerisinde neden bu süsü taktığını sorar. Kadın, küçükken bir çocuğun ona taş attığını ve taşın kaşına isabet edip, iz bıraktığını söyler. Kadın bu izi kapamak için kaşına süs takmaktadır. O gece minik çocuğa gösterilen ve çocuğun taş attığı küçük kız şimdi eşi olmuştur.
     
    _______________________________________________________________
     
    Kaynak: AnimeFantastica: http://www.animefantastica.com/kaderin-kirmizi-ipligi
     
     
    Not: Ayrıca profil başlığımdaki "運命の赤い糸" kelimeleri de "Kaderin Kırmızı İpliği" anlamına gelir.
    Not2: Forumda bulamadığım bir konu olduğu için bu konuyu açtım ,varsa lütfen söyleyin.
  2. Beğen
    mert24214 got a reaction from DoomsDay in Kaderin Kırmızı İpliği   
    İki insanın kaderi birbirine bağlıydı, kopmayacak bir iple…
     
    ‘’Denizler, ülkeler, adını bilmediğim caddeler, hiç yürümediğim yollar, belki yemyeşil, belki tuz kokan, belki de adımlarımla sayıp ulaşabileceğim bir yer. Serçe parmağıma bağlı olan kader ipliğimin bir başka parmakta son bulduğu bir yer. Göremediğim bu ip, senden uzaklaştıkça esneyecek, yaşadıklarıma ya da yaşadıklarına göre kördüğüm olacak ama yeri, zamanı, yaşanan başka aşkları anlamsız hale getirene dek yani buluşmamıza kadar asla kopmayacak, parmaklarımızda ki bu kırmızı ip, başka kader ipleri gibi gözükse de her zaman onlardan farklı olacak, onların arasına karışıp, kaybolmayacak’’ Kaderin Kırmızı İpliği…
     

     
    Kaderin Kırmızı İpliği, Çin mitolojisi kaynaklı olan bir inanıştır. Zamanla tüm Uzak Doğu için bu iplik önemli bir imge haline gelmiştir. Efsanelere göre Evlilik ve Ay Tanrısı olan Yue Xia Lao, birbirlerinin ruh eşi olan insanları, ayak bileklerinden, görünmez kırmızı bir iplikle bağlar, sonunda bu kişiler evlenirmiş. Çin mitolojisindeki ayak bileklerine bağlı olan ip inancı, Japon mitolojisinde kendini serçe parmaklarına bırakmaktadır. İpin serçe parmaklarına bağlı olması açıkçası insan üzerinde daha güzel bir etki yaratıyor. Japon mitolojisine göre Tanrı, ruh eşi ve bir gün evlenecek olan çiftleri, serçe parmaklarından, görünmez kırmızı bir iplikle bağlarmış. Kaderin kırmızı ipi inancında, ipin bağlı olduğu yerler ya da hikâyeler değişse de, değişmeyen şey iki insanın kaderini birbirine bağlaması ve asla kopmamasıdır. Hayatın boyunca kaç kişiye âşık olursan ol, ip seni kaderindeki insana, gerçek aşkına götürecektir.
     

    [ Kaderlerindeki kırmızı iplik, onları bir araya getiren Kushina’nın kırmızı saçlarıydı ]
     
    Kaderin kırmızı ipliği sadece mitolojide ya da inanışta kalmamıştır. Anime ve mangaların birçok sahnesine konu olmuş hatta video oyunlarında da yer almıştır. Duyguya şarkılarda da önem veren Japonlar, bu inanışı müziğe de dökmüşlerdir.
     
      Kırmızı ipliğin hikâyesi:
    Bir gece, çocuk eve yürürken, ay ışığının altında duran yaşlı bir adam görür. Adam çocuğa yaklaşarak, kırmızı bir iplikle kaderindeki kadına bağlı olduğunu söyler. Evlilik ve Ay Tanrısı olan bu yaşlı adam daha sonra çocuğa ileride karısı olacak kızı gösterir ve bunun kaderindeki kişi olduğunu söyler. Genç ve bir eşe ilgisi olmayan çocuk bu durum karşısında yerden bir taş alır, kıza atar ve kaçar. Yıllar sonra çocuk büyüdüğünde, ailesi onun için bir düğün yapar. Geleneklere göre gelinin yüzü bir örtüyle kapatılır. Düğün gecesi, gelin yüzünü çevreleyen örtüyle kocasını yatak odasında beklemektedir. Adam odaya geldikten sonra, karısının yüzündeki örtüyü kaldırır ve gördüğü güzellik karşısında memnuniyet duyar fakat karısının tek kaşında takılı olan süs dikkatini çeker. Adam merak içerisinde neden bu süsü taktığını sorar. Kadın, küçükken bir çocuğun ona taş attığını ve taşın kaşına isabet edip, iz bıraktığını söyler. Kadın bu izi kapamak için kaşına süs takmaktadır. O gece minik çocuğa gösterilen ve çocuğun taş attığı küçük kız şimdi eşi olmuştur.
     
    _______________________________________________________________
     
    Kaynak: AnimeFantastica: http://www.animefantastica.com/kaderin-kirmizi-ipligi
     
     
    Not: Ayrıca profil başlığımdaki "運命の赤い糸" kelimeleri de "Kaderin Kırmızı İpliği" anlamına gelir.
    Not2: Forumda bulamadığım bir konu olduğu için bu konuyu açtım ,varsa lütfen söyleyin.
  3. Beğen
    mert24214 got a reaction from MSempai in Kaderin Kırmızı İpliği   
    İki insanın kaderi birbirine bağlıydı, kopmayacak bir iple…
     
    ‘’Denizler, ülkeler, adını bilmediğim caddeler, hiç yürümediğim yollar, belki yemyeşil, belki tuz kokan, belki de adımlarımla sayıp ulaşabileceğim bir yer. Serçe parmağıma bağlı olan kader ipliğimin bir başka parmakta son bulduğu bir yer. Göremediğim bu ip, senden uzaklaştıkça esneyecek, yaşadıklarıma ya da yaşadıklarına göre kördüğüm olacak ama yeri, zamanı, yaşanan başka aşkları anlamsız hale getirene dek yani buluşmamıza kadar asla kopmayacak, parmaklarımızda ki bu kırmızı ip, başka kader ipleri gibi gözükse de her zaman onlardan farklı olacak, onların arasına karışıp, kaybolmayacak’’ Kaderin Kırmızı İpliği…
     

     
    Kaderin Kırmızı İpliği, Çin mitolojisi kaynaklı olan bir inanıştır. Zamanla tüm Uzak Doğu için bu iplik önemli bir imge haline gelmiştir. Efsanelere göre Evlilik ve Ay Tanrısı olan Yue Xia Lao, birbirlerinin ruh eşi olan insanları, ayak bileklerinden, görünmez kırmızı bir iplikle bağlar, sonunda bu kişiler evlenirmiş. Çin mitolojisindeki ayak bileklerine bağlı olan ip inancı, Japon mitolojisinde kendini serçe parmaklarına bırakmaktadır. İpin serçe parmaklarına bağlı olması açıkçası insan üzerinde daha güzel bir etki yaratıyor. Japon mitolojisine göre Tanrı, ruh eşi ve bir gün evlenecek olan çiftleri, serçe parmaklarından, görünmez kırmızı bir iplikle bağlarmış. Kaderin kırmızı ipi inancında, ipin bağlı olduğu yerler ya da hikâyeler değişse de, değişmeyen şey iki insanın kaderini birbirine bağlaması ve asla kopmamasıdır. Hayatın boyunca kaç kişiye âşık olursan ol, ip seni kaderindeki insana, gerçek aşkına götürecektir.
     

    [ Kaderlerindeki kırmızı iplik, onları bir araya getiren Kushina’nın kırmızı saçlarıydı ]
     
    Kaderin kırmızı ipliği sadece mitolojide ya da inanışta kalmamıştır. Anime ve mangaların birçok sahnesine konu olmuş hatta video oyunlarında da yer almıştır. Duyguya şarkılarda da önem veren Japonlar, bu inanışı müziğe de dökmüşlerdir.
     
      Kırmızı ipliğin hikâyesi:
    Bir gece, çocuk eve yürürken, ay ışığının altında duran yaşlı bir adam görür. Adam çocuğa yaklaşarak, kırmızı bir iplikle kaderindeki kadına bağlı olduğunu söyler. Evlilik ve Ay Tanrısı olan bu yaşlı adam daha sonra çocuğa ileride karısı olacak kızı gösterir ve bunun kaderindeki kişi olduğunu söyler. Genç ve bir eşe ilgisi olmayan çocuk bu durum karşısında yerden bir taş alır, kıza atar ve kaçar. Yıllar sonra çocuk büyüdüğünde, ailesi onun için bir düğün yapar. Geleneklere göre gelinin yüzü bir örtüyle kapatılır. Düğün gecesi, gelin yüzünü çevreleyen örtüyle kocasını yatak odasında beklemektedir. Adam odaya geldikten sonra, karısının yüzündeki örtüyü kaldırır ve gördüğü güzellik karşısında memnuniyet duyar fakat karısının tek kaşında takılı olan süs dikkatini çeker. Adam merak içerisinde neden bu süsü taktığını sorar. Kadın, küçükken bir çocuğun ona taş attığını ve taşın kaşına isabet edip, iz bıraktığını söyler. Kadın bu izi kapamak için kaşına süs takmaktadır. O gece minik çocuğa gösterilen ve çocuğun taş attığı küçük kız şimdi eşi olmuştur.
     
    _______________________________________________________________
     
    Kaynak: AnimeFantastica: http://www.animefantastica.com/kaderin-kirmizi-ipligi
     
     
    Not: Ayrıca profil başlığımdaki "運命の赤い糸" kelimeleri de "Kaderin Kırmızı İpliği" anlamına gelir.
    Not2: Forumda bulamadığım bir konu olduğu için bu konuyu açtım ,varsa lütfen söyleyin.
  4. Beğen
    mert24214 got a reaction from Mileydi in Bilkent’te Japon Esintisi   
    Bilkent Doğu Asya Kulübü kültür tanıtım etkinlikleriyle yeniden karşımızda! 24 – 25 – 26 Aralık tarihleri arasında 3 etkinliğe birden ev sahipliği yapıyor.  Etkinliklerimize okul dışından da gelebilirsiniz. Giriş yaparken hangi etkinliğe geldiğinizi söyleyip Nizamiye Giriş kapısında kimlik bırakmanız yeterli.
     

     
    24 Aralık Salı günü saat 12:30 – 13:40 saatleri arasında Elektrik – Elektronik Binası EE – 01 adlı salonda Onur Ataoğlu Japon Ne Japmış? adlı bir konferans verecektir.
     

     
    Onur Ataoğlu Kimdir?
     
    Onur Ataoğlu, 1970 yılında Ankara’da dünyaya geldi. 1981 yılında Kurtuluş İlkokulu’ndan, 1985 yılında Atatürk Anadolu Lisesi’nden, 1988 yılında Ankara Fen Lisesi’nden mezun oldu. 1992 yılında ODTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden lisans, 1996 yılında aynı bölümden yüksek lisans diploması aldı. Kısa bir süre Aselsan’da çalışmasının ardından, 1993 Martında TC Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı’nda (Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü) göreve başladı, 2011 Ağustos’undan bu yana da Ekonomi Bakanlığı’nda çalışıyor. İş nedeniyle çok sayıda yurtiçi ve yurtdışı seyahatlerine çıktı. Kişisel olarak gezmeyi, gözlemlemeyi ve yazmayı da sevdiği için birçok defa kısa gezi yazıları yazdı, arkadaşlarıyla, e-posta iletişim platformlarında, blog sayfası aracılığıyla ve birkaç defa da çeşitli dergilerde yazılarını paylaştı.
     

     
    2002 Kasım ayında Tokyo Büyükelçiliği Ekonomi Müşavirliği’ne tayin edildi. Tokyo’da 25 Aralık Çarşamba günü öğle arası ( 12:30 – 13:40 saatleri arasında) Saeko Ohashi ve Marina Rahmetulleva ile birlikte Bilkent Kütüphanesi Sanat Galerisinde bir konser verecektir. Program aşağıda ki gibidir;ki görevi 2006 Haziran’ına kadar sürdü. Bu 3,5 yıllık süre içinde bazen iş gereği, bazen de hobi amaçlı Japonya’nın büyük bölümünü dolaştı. Japonya hakkında birçok kitap okudu, değişik Japon yemeklerini denedi, çeşitli konser, sergi, sanat etkinliklerini izledi, Japon arkadaşları ile gezilere çıktı, uzun süren sohbetlerde bulundu. Bütün bu tecrübelerden süzülen gözlemlerini kısa notlar alarak biriktirdi ve Türkiye’ye döndükten sonra derledi. Bu derlemelerden oluşan ilk kitabı “Japon Yapmış”, 2010 yılı Ekim’inde, ikinci kitabı “Japon Ne Yapmış” ise 2011 yılı Eylül’ünde yayımlandı. Eşi Aysun Ataoğlu ile 1994 yılından bu yana evli, Çağla (12) ve Mete (9) adlarında iki çocuğu var. En başta gelen hobileri, doğal olarak, gezmek, fotoğraf çekmek, kitap okumak ve yazmak. Ayrıca, dağ bisikleti, kayak, masa tenisi ve sinema ile yakından ilgileniyor.
     

     
    25 Aralık Çarşamba günü öğle arasında (12:30 – 13:40 saatleri arasında) Saeko Sensei ve Marina Rahmetulleva Japon müziklerinden oluşan mini bir konser verecektir. 
     
    Classic (Bach, Rachmaninoff),
    Film müzikleri ( Over the Rainbow, Tea for tow)
    Anime müzikleri ( Kiki’s delivery service,Naucika Requiem
     

     
    26 Aralık Perşembe günü öğle arasında (12:30 – 13:40 saatleri arasında) B Binası BZ01′de Tetsuya Saharasan’dan Japonya ve komşu ülkeler arasındaki ilişkileri ve Japon şovenistlerinin hareketi konulu bir konferans verecektir.
     

     
    Tetsuya Sahara Kimdir?
    Tetsuya Sahara Meiji Üniversitesi Siyasal Bilimler ve Ekonomi Fakültesinde profesördür.
    Karşılaştırmalı anlaşmazlık dersleri, anlaşmazlık çözümleri ve Kitlesel şiddet (comparative conflict studies, conflict resolution, and mass violence) üzerine ders vermektedir. Balkanlar ve Osmanlı Devleti, Modern ve Günümüz Tarihi araştırma konuları arasında yer almaktadır.  B.A., M.A., Ph.D. derecelerini Tokyo Üniversitesinde almıştır. St. Clement of Ohrid University of Sofia, Bulgarian Academy of Science, Serbian Academy of Science ‘de araştıma görevlisi , Middle East Technical University (Odtü) ‘de  misafir yardımcı doçentlik yapmıştır. Yazmış olduğu kitaplar;
    Tanzimat döneminde Doğu Ortodoks Kilisesi (Tokyo, 1998), Modern Balkan Şehirleri : Sosyal Tarih (Japonca Tokyo, 2002), Balkanlarda ki Zorunlu Etnik Göç (yardımcı yazar, Sofia, 2006),
    He is the author and co-author of many books including, An Eastern Orthodox Community during the Tanzimat (Tokyo, 1998), Modern Balkan Cities: A Social History (in Japanese, Tokyo, 2002), Forced Ethnic Migration in the Balkans (co-author, Sofia, 2006),Balkanlarda ki Çeteler (Editör, Belgrade, 2007 ) , Bosna İç Savaşı (Japonca Tokyo, 2008) Osmanlı Devletinde Şehir: Göç ve Modern Kentsel Düzenleme (yardımcı yazar, Routledge, 2010), Savaş ve Diplomasi : Rus – Türk Savaşı 1877 – 1878 ve Berlin Anlaşması (yardımcı yazar, Salt Lake City, 2011),   Savaş ve Milliyetçilik: Balkan savaşları, 1912 – 1913 ve Sosyopolitik Öneriler (yardımcı yazar , Salt Lake City, 2013) .
     
    _______________________________________________________________________
     
    Kaynak: AnimeFantastica: http://www.animefantastica.com/bilkentde-japon-esintisi
  5. Beğen
    mert24214 got a reaction from kawaii kereste in Steins;Gate: Fuka Ryouiki no Déjà vu   
    Anime Tanıtım
     
    Steins;Gate: Fuka Ryouiki no Déjà vu
     

     
    Tür: Bilim-Kurgu, Dram, Korku
     
    Gösterim Tarihi: 21.05.2013
     
    Yayınlanma Tarihi: 13.12.2013
     
    Yönetmen: Hamasaki Hiroshi
     
    Orijinal Hikaye: Nitro+
     
    Firma/Stüdyo: White Fox, AT-X, Movic
     
    Başlıca Seiyuular: Miyano Mamoru (Okabe Rintarou), Imai Asami (Makise Kurisu), Shiina Mayuri (Hanazawa Kana), Seki Tomokazu (Hashida Itaru)
     
    Müzik: Abo Takeshi
     
    Açılış: Kanako Ito – Anata no Eranda Kono Toki wo
     
    Kapanış: Ayane – Itsumo Kono Basho de
     

     
    Steins;Gate… 2011 yılına damgasını vurmakla kalmamış, birçok anime ödülünü de kapmıştı. Anime dünyasında hayranlar tarafından bir başyapıt olarak kabul edilen seri her yönden -animasyon, müzik, seslendirme, kurgu- başarılı bir performans ortaya koymuştu. 2012 yılında çıkan OVA’sı ise diğer çoğu OVA gibi boş içerikli değil de eğlenceli ve birtakım boş yerleri dolduran başarılı bir OVA idi. Biz tam da Steins;Gate hikayesinin bittiğini düşünürken yapımcılardan kalplerimizi yerinden hoplatan bir haber geldi. Serinin gerçek finalini anlatacak olan bir film çekilecekti.
     
    “Zaten bitmiş bir hikaye daha nasıl devam ettirilebilirdi ki?”
     
    Çoğumuzun aklına gelen bu soru bizleri hem tereddüde düşürdü, hem de sevindirdi. Ticari amaçlar uğruna çekilecek bir film olduğunu düşünenlerimiz oldu. “Steins;Gate ise kesin izlenir” diyenlerimiz oldu. Zaman geçti ve film 21 Nisan 2013′te Japonya’daki sinemalarda gösterime girdi. Hasılat rekorları kırdı. Son derece olumlu eleştiriler aldı. Bize ise aralık ayına kadar beklemek düştü. Vakit geldi ve filmi izledik.
     

     
    Anime serisini izleyenler, özellikle de tekrar tekrar izleyenler hatırlayacaklardır ki çılgın bilim adamımız Hououin Kyouma, Mayuri ve Kurisu’nun ölmeyeceği, 3. Dünya Savaşı’nın gerçekleşmeyeceği, zaman makinesinin üretilmeyeceği ve SERN’in distopyasını kuramayacağı Steins;Gate dünya çizgisine geçiş yapmıştı. Her şey mutlu mesut derken Okabe’nin diğer dünya çizgilerindeki anıları Reading Steiner’a aşırı yükleme yapıp onu Steins;Gate dünya çizgisinden çıkarıyordur. Okabe her ne kadar dirense de Kurisu ile konuşurken bir anda yok olur. R dünya çizgisine geçen Okabe’yi artık kimse hatırlamıyordur. Christina bile unutmuşken Okabe’nin ona verdiği çatal ve Suzu’nun sözleri aklına gelir: “Cep telefonu, mikrodalga fırın ve SERN. Unutma. Unutmazsan bir yolunu bulacaksın.” Bir şeylerin eksik olduğunu fark eden Christina, zamanda sıçrama makinesini tekrar icat eder. Amacı eksik olan şeyin ne olduğunu bulmaktır. Geçmişe gittiğinde karşısında Okabe’yi bulur. Ancak Okabe, Christina’yı bir daha makineyi kullanmaması ve onu yok etmesi konusunda uyarır. Kendisinin unutulup gitmesini ister. Çünkü onun tek isteği Kurisu ve Mayuri’nin yaşayıp mutlu hayatlar sürmesidir.
     
    Kurisu bunu kabul eder etmesine ama laboratuardaki herkes eksikliği fark etmiştir. Üyelerin kaplerinde bir boşluk vardır. Okabe’yi kurtarmak için Kurisu’nun kendisine karşı olan savaşı artık başlamıştır.
     

     
    Animasyonlarla ilgili pek fazla söyleyecek bir şey yok. Anime serisindeki gibi. Televizyon serisinde kullanılan soundtrack’lere ek olarak yeni eklenen müzikler de yine serinin kalitesine kalite katıyor.
     
    Seiyuu konusunda zaten oldukça profesyonel olan kadro yine aynı şekilde devam ediyor. Miyano Mamoru yine en iyi şekilde hayat veriyor çılgın bilim adamımıza.
     
    Anime serisine göre filmin biraz sönük kaldığını söylemek gerek. Bunun sebebi ise bütün olan bitenin 90 dakikaya sığdırılması. Bazı sahnelerde çok fazla durulmuyor ve bunun eksikliğini hissedebiliyoruz. Ancak anime serisini izleyenler bu filmi de çok büyük ihtimalle seveceklerdir.
     
    Steins;Gate: Fuka Ryouiki no Déjà vu filmi bize zaten bitmiş bir hikayeden daha neler çıkarılabileceğini çok güzel gösteriyor.
     

     
    _______________________________________________________________________
     
    Kaynak: AnimeFantastica: http://www.animefantastica.com/steinsgate-fuka-ryouiki-deja-vu-filmi-tanitimi
  6. Beğen
    mert24214 got a reaction from -Alper- in Steins;Gate: Fuka Ryouiki no Déjà vu   
    Anime Tanıtım
     
    Steins;Gate: Fuka Ryouiki no Déjà vu
     

     
    Tür: Bilim-Kurgu, Dram, Korku
     
    Gösterim Tarihi: 21.05.2013
     
    Yayınlanma Tarihi: 13.12.2013
     
    Yönetmen: Hamasaki Hiroshi
     
    Orijinal Hikaye: Nitro+
     
    Firma/Stüdyo: White Fox, AT-X, Movic
     
    Başlıca Seiyuular: Miyano Mamoru (Okabe Rintarou), Imai Asami (Makise Kurisu), Shiina Mayuri (Hanazawa Kana), Seki Tomokazu (Hashida Itaru)
     
    Müzik: Abo Takeshi
     
    Açılış: Kanako Ito – Anata no Eranda Kono Toki wo
     
    Kapanış: Ayane – Itsumo Kono Basho de
     

     
    Steins;Gate… 2011 yılına damgasını vurmakla kalmamış, birçok anime ödülünü de kapmıştı. Anime dünyasında hayranlar tarafından bir başyapıt olarak kabul edilen seri her yönden -animasyon, müzik, seslendirme, kurgu- başarılı bir performans ortaya koymuştu. 2012 yılında çıkan OVA’sı ise diğer çoğu OVA gibi boş içerikli değil de eğlenceli ve birtakım boş yerleri dolduran başarılı bir OVA idi. Biz tam da Steins;Gate hikayesinin bittiğini düşünürken yapımcılardan kalplerimizi yerinden hoplatan bir haber geldi. Serinin gerçek finalini anlatacak olan bir film çekilecekti.
     
    “Zaten bitmiş bir hikaye daha nasıl devam ettirilebilirdi ki?”
     
    Çoğumuzun aklına gelen bu soru bizleri hem tereddüde düşürdü, hem de sevindirdi. Ticari amaçlar uğruna çekilecek bir film olduğunu düşünenlerimiz oldu. “Steins;Gate ise kesin izlenir” diyenlerimiz oldu. Zaman geçti ve film 21 Nisan 2013′te Japonya’daki sinemalarda gösterime girdi. Hasılat rekorları kırdı. Son derece olumlu eleştiriler aldı. Bize ise aralık ayına kadar beklemek düştü. Vakit geldi ve filmi izledik.
     

     
    Anime serisini izleyenler, özellikle de tekrar tekrar izleyenler hatırlayacaklardır ki çılgın bilim adamımız Hououin Kyouma, Mayuri ve Kurisu’nun ölmeyeceği, 3. Dünya Savaşı’nın gerçekleşmeyeceği, zaman makinesinin üretilmeyeceği ve SERN’in distopyasını kuramayacağı Steins;Gate dünya çizgisine geçiş yapmıştı. Her şey mutlu mesut derken Okabe’nin diğer dünya çizgilerindeki anıları Reading Steiner’a aşırı yükleme yapıp onu Steins;Gate dünya çizgisinden çıkarıyordur. Okabe her ne kadar dirense de Kurisu ile konuşurken bir anda yok olur. R dünya çizgisine geçen Okabe’yi artık kimse hatırlamıyordur. Christina bile unutmuşken Okabe’nin ona verdiği çatal ve Suzu’nun sözleri aklına gelir: “Cep telefonu, mikrodalga fırın ve SERN. Unutma. Unutmazsan bir yolunu bulacaksın.” Bir şeylerin eksik olduğunu fark eden Christina, zamanda sıçrama makinesini tekrar icat eder. Amacı eksik olan şeyin ne olduğunu bulmaktır. Geçmişe gittiğinde karşısında Okabe’yi bulur. Ancak Okabe, Christina’yı bir daha makineyi kullanmaması ve onu yok etmesi konusunda uyarır. Kendisinin unutulup gitmesini ister. Çünkü onun tek isteği Kurisu ve Mayuri’nin yaşayıp mutlu hayatlar sürmesidir.
     
    Kurisu bunu kabul eder etmesine ama laboratuardaki herkes eksikliği fark etmiştir. Üyelerin kaplerinde bir boşluk vardır. Okabe’yi kurtarmak için Kurisu’nun kendisine karşı olan savaşı artık başlamıştır.
     

     
    Animasyonlarla ilgili pek fazla söyleyecek bir şey yok. Anime serisindeki gibi. Televizyon serisinde kullanılan soundtrack’lere ek olarak yeni eklenen müzikler de yine serinin kalitesine kalite katıyor.
     
    Seiyuu konusunda zaten oldukça profesyonel olan kadro yine aynı şekilde devam ediyor. Miyano Mamoru yine en iyi şekilde hayat veriyor çılgın bilim adamımıza.
     
    Anime serisine göre filmin biraz sönük kaldığını söylemek gerek. Bunun sebebi ise bütün olan bitenin 90 dakikaya sığdırılması. Bazı sahnelerde çok fazla durulmuyor ve bunun eksikliğini hissedebiliyoruz. Ancak anime serisini izleyenler bu filmi de çok büyük ihtimalle seveceklerdir.
     
    Steins;Gate: Fuka Ryouiki no Déjà vu filmi bize zaten bitmiş bir hikayeden daha neler çıkarılabileceğini çok güzel gösteriyor.
     

     
    _______________________________________________________________________
     
    Kaynak: AnimeFantastica: http://www.animefantastica.com/steinsgate-fuka-ryouiki-deja-vu-filmi-tanitimi
  7. Beğen
    mert24214 got a reaction from SUNA in Giovanni no Shima’nın Trailerı Yayınlandı   
    Elle çizilmiş bir animasyon filmi;
     

     
     
     Yapımını Production I.G’nin üstlendiği tarihi gerçekler içeren, el çizimi animasyon filmi Giovanni no Shima’nın ilk uzun trailerı yayınlandı.
     

     
     Film Shikotan adasında yaşayan iki erkek kardeşin hikayesini anlatıyor. Kardeşlerin ailesi ve ada halkı Japonya’nın 2. Dünya Savaşında yenilgiye uğradığını öğrenir ancak endişelenecek bir durumun olmadığı söylenir. Ne var ki ada halkı kendilerini devam eden çarpışmanın ortasında bulurlar ve ada Rus askerleri tarafından işgal edilir. Tüm bu felaketin ortasında kardeşler Tanya isminde batılı bir kızla tanışır. Kardeşlerin büyüğü Tanya ile aralarındaki dil engeline, kültürel farklılıklara ve arkadaşlarının uyarılarına rağmen ona âşık olur. Öte yandan kardeşlerin babaları ordu tarafından tuzağa düşürülür ve esir alınıp Sibirya’ya götürülür. Bunun üzerine iki kardeş babalarını bir kez daha görebilmek umuduyla bir yolculuğa çıkar.
     
     Filmin seslendirme kadrosunda ise birçok ünlü oyuncu göze çarpıyor;
     
    Çocukların babası Tatsuo Senou rolünde oyuncu Masachika Ichimura yer alırken:
     

     
     
    Küçük kardeş Hirota Senou rolünde Junya Taniai (solda), büyük kardeş Junpei Senou rolünde Kouto Yokoyama seslendiriyor.
     

     
     
    Tatsuo’nun çocukluk arkadaşı, ilkokul öğretmeni Sawako’nun gençliğini Yukie Nakama, yaşlılığını ise Kaoru Yachigusa seslendiriyor.
     

     
     
    Köyün şefi rolünde deneyimli oyuncu Hiroshi Inuzuka,
     

     
     
    Evin tatlı hizmetçisi Micchan rolüyle komedyen ve oyuncu Kanako Yanagihara,
     

     
     
    Tatsuo Senou’nun kardeşi rolünde oyuncu Yusuke Santamaria,
     

     
     
    Tatsuo’nun babası, çocukların dedesi rolünde ise Japonya’nın ünlü enka şarkıcısı ve söz yazarı Saburo Kitajima yer alıyor.
     

     
     
    Junpei Senou’nun yaşlı halini ise yine başka bir deneyimli oyuncu Tatsuya Nakadai seslendiriyor.
     

     
      Filmin yapımcısı Production I.G ise filmi şöyle ifade ediyor:
     
     İnsanlığın tecrübe ettiği bu yıkıcı savaş sonrası, ufacık Shikotan adası Sakhalin oblastının (bölgesinin) bir parçası olmuştu… ve gerçek olaylara dayanan bu hikaye, dünyanın iyileşmemiş bu uzak köşesinde dil engellerinin aşılması, farklı ülkelerden olan çocuklar arasındaki dostluğun ürkekçe çiçek açması ile ilgili.
     
     “15 Ağustos, savaşı kaybettiğimiz söylendi. O an gerçekten anlayamamıştık. Sonra bir gün her şey değişti. Daha önce görmediğimiz birçok üniformalı asker adaya ayak bastı. İşte o gün Tanya ile tanıştım.”
     

     
     Filmin yönetmenliğini Mizuho Nishikubo, senaristliğini ise Shigemichi Sugita ve Yoshiki Sakurai üstleniyor. Film ayrıca Japan Association of Music Enterprises’a (JAME) kuruluşunun 50. yılını kutlamak amacıyla hediye edilmiş. Merakla beklenilen film Japonya’da 22 Şubat 2014′te vizyona girecek.
     
    [ Filmin resmi sitesi: wwws.warnerbros.co.jp/giovanni ]
     
    __________________________________________________________________
     
    Kaynak: AnimeFantastica: http://www.animefantastica.com/giovanni-no-shimanin-traileri-yayinlandi
  8. Beğen
    mert24214 got a reaction from 4Respect in Anime Kage Fansub ( AniKage )   
    Benim üyeliğim daha önceden vardı ve daha önceden üye girişi de yapabiliyordum ,"acaba şifremi mi yanlış kaydettim" diye düşünüp ,"şifremi unuttum" bölümündeki işlemleri tamamladıktan sonra ,10 dakika yazmasına rağmen ,30 dakika bekledim ama öyle bir mesaj gelmedi ,daha sonra "acaba buraya üye olmadım mı" diye düşünüp ,tekrar üye olmaya çalıştım ama "bu kullanıcı adı alınmıştır." ve "bu e-mail adresi kullanımda.'ya" benzer uyarılarla karşılaştım ,daha sonrasında 2 kez daha "şifremi unuttum" kısmını yaptım ve dün de aynı şeyleri denedim ama gene üye girişi yapamadım ve üye girişi yapmaya çalıştığımda "kullanıcı adı veya şifre yanlıştır." uyarıcı ile karşılaşıyorum ,yani kısaca üyeliğim uzun zamandır vardı ,yardım edersen sevinirim.
  9. Beğen
    mert24214 got a reaction from jans09 in Giovanni no Shima’nın Trailerı Yayınlandı   
    Elle çizilmiş bir animasyon filmi;
     

     
     
     Yapımını Production I.G’nin üstlendiği tarihi gerçekler içeren, el çizimi animasyon filmi Giovanni no Shima’nın ilk uzun trailerı yayınlandı.
     

     
     Film Shikotan adasında yaşayan iki erkek kardeşin hikayesini anlatıyor. Kardeşlerin ailesi ve ada halkı Japonya’nın 2. Dünya Savaşında yenilgiye uğradığını öğrenir ancak endişelenecek bir durumun olmadığı söylenir. Ne var ki ada halkı kendilerini devam eden çarpışmanın ortasında bulurlar ve ada Rus askerleri tarafından işgal edilir. Tüm bu felaketin ortasında kardeşler Tanya isminde batılı bir kızla tanışır. Kardeşlerin büyüğü Tanya ile aralarındaki dil engeline, kültürel farklılıklara ve arkadaşlarının uyarılarına rağmen ona âşık olur. Öte yandan kardeşlerin babaları ordu tarafından tuzağa düşürülür ve esir alınıp Sibirya’ya götürülür. Bunun üzerine iki kardeş babalarını bir kez daha görebilmek umuduyla bir yolculuğa çıkar.
     
     Filmin seslendirme kadrosunda ise birçok ünlü oyuncu göze çarpıyor;
     
    Çocukların babası Tatsuo Senou rolünde oyuncu Masachika Ichimura yer alırken:
     

     
     
    Küçük kardeş Hirota Senou rolünde Junya Taniai (solda), büyük kardeş Junpei Senou rolünde Kouto Yokoyama seslendiriyor.
     

     
     
    Tatsuo’nun çocukluk arkadaşı, ilkokul öğretmeni Sawako’nun gençliğini Yukie Nakama, yaşlılığını ise Kaoru Yachigusa seslendiriyor.
     

     
     
    Köyün şefi rolünde deneyimli oyuncu Hiroshi Inuzuka,
     

     
     
    Evin tatlı hizmetçisi Micchan rolüyle komedyen ve oyuncu Kanako Yanagihara,
     

     
     
    Tatsuo Senou’nun kardeşi rolünde oyuncu Yusuke Santamaria,
     

     
     
    Tatsuo’nun babası, çocukların dedesi rolünde ise Japonya’nın ünlü enka şarkıcısı ve söz yazarı Saburo Kitajima yer alıyor.
     

     
     
    Junpei Senou’nun yaşlı halini ise yine başka bir deneyimli oyuncu Tatsuya Nakadai seslendiriyor.
     

     
      Filmin yapımcısı Production I.G ise filmi şöyle ifade ediyor:
     
     İnsanlığın tecrübe ettiği bu yıkıcı savaş sonrası, ufacık Shikotan adası Sakhalin oblastının (bölgesinin) bir parçası olmuştu… ve gerçek olaylara dayanan bu hikaye, dünyanın iyileşmemiş bu uzak köşesinde dil engellerinin aşılması, farklı ülkelerden olan çocuklar arasındaki dostluğun ürkekçe çiçek açması ile ilgili.
     
     “15 Ağustos, savaşı kaybettiğimiz söylendi. O an gerçekten anlayamamıştık. Sonra bir gün her şey değişti. Daha önce görmediğimiz birçok üniformalı asker adaya ayak bastı. İşte o gün Tanya ile tanıştım.”
     

     
     Filmin yönetmenliğini Mizuho Nishikubo, senaristliğini ise Shigemichi Sugita ve Yoshiki Sakurai üstleniyor. Film ayrıca Japan Association of Music Enterprises’a (JAME) kuruluşunun 50. yılını kutlamak amacıyla hediye edilmiş. Merakla beklenilen film Japonya’da 22 Şubat 2014′te vizyona girecek.
     
    [ Filmin resmi sitesi: wwws.warnerbros.co.jp/giovanni ]
     
    __________________________________________________________________
     
    Kaynak: AnimeFantastica: http://www.animefantastica.com/giovanni-no-shimanin-traileri-yayinlandi
  10. Beğen
    mert24214 got a reaction from torotoro in Giovanni no Shima’nın Trailerı Yayınlandı   
    Elle çizilmiş bir animasyon filmi;
     

     
     
     Yapımını Production I.G’nin üstlendiği tarihi gerçekler içeren, el çizimi animasyon filmi Giovanni no Shima’nın ilk uzun trailerı yayınlandı.
     

     
     Film Shikotan adasında yaşayan iki erkek kardeşin hikayesini anlatıyor. Kardeşlerin ailesi ve ada halkı Japonya’nın 2. Dünya Savaşında yenilgiye uğradığını öğrenir ancak endişelenecek bir durumun olmadığı söylenir. Ne var ki ada halkı kendilerini devam eden çarpışmanın ortasında bulurlar ve ada Rus askerleri tarafından işgal edilir. Tüm bu felaketin ortasında kardeşler Tanya isminde batılı bir kızla tanışır. Kardeşlerin büyüğü Tanya ile aralarındaki dil engeline, kültürel farklılıklara ve arkadaşlarının uyarılarına rağmen ona âşık olur. Öte yandan kardeşlerin babaları ordu tarafından tuzağa düşürülür ve esir alınıp Sibirya’ya götürülür. Bunun üzerine iki kardeş babalarını bir kez daha görebilmek umuduyla bir yolculuğa çıkar.
     
     Filmin seslendirme kadrosunda ise birçok ünlü oyuncu göze çarpıyor;
     
    Çocukların babası Tatsuo Senou rolünde oyuncu Masachika Ichimura yer alırken:
     

     
     
    Küçük kardeş Hirota Senou rolünde Junya Taniai (solda), büyük kardeş Junpei Senou rolünde Kouto Yokoyama seslendiriyor.
     

     
     
    Tatsuo’nun çocukluk arkadaşı, ilkokul öğretmeni Sawako’nun gençliğini Yukie Nakama, yaşlılığını ise Kaoru Yachigusa seslendiriyor.
     

     
     
    Köyün şefi rolünde deneyimli oyuncu Hiroshi Inuzuka,
     

     
     
    Evin tatlı hizmetçisi Micchan rolüyle komedyen ve oyuncu Kanako Yanagihara,
     

     
     
    Tatsuo Senou’nun kardeşi rolünde oyuncu Yusuke Santamaria,
     

     
     
    Tatsuo’nun babası, çocukların dedesi rolünde ise Japonya’nın ünlü enka şarkıcısı ve söz yazarı Saburo Kitajima yer alıyor.
     

     
     
    Junpei Senou’nun yaşlı halini ise yine başka bir deneyimli oyuncu Tatsuya Nakadai seslendiriyor.
     

     
      Filmin yapımcısı Production I.G ise filmi şöyle ifade ediyor:
     
     İnsanlığın tecrübe ettiği bu yıkıcı savaş sonrası, ufacık Shikotan adası Sakhalin oblastının (bölgesinin) bir parçası olmuştu… ve gerçek olaylara dayanan bu hikaye, dünyanın iyileşmemiş bu uzak köşesinde dil engellerinin aşılması, farklı ülkelerden olan çocuklar arasındaki dostluğun ürkekçe çiçek açması ile ilgili.
     
     “15 Ağustos, savaşı kaybettiğimiz söylendi. O an gerçekten anlayamamıştık. Sonra bir gün her şey değişti. Daha önce görmediğimiz birçok üniformalı asker adaya ayak bastı. İşte o gün Tanya ile tanıştım.”
     

     
     Filmin yönetmenliğini Mizuho Nishikubo, senaristliğini ise Shigemichi Sugita ve Yoshiki Sakurai üstleniyor. Film ayrıca Japan Association of Music Enterprises’a (JAME) kuruluşunun 50. yılını kutlamak amacıyla hediye edilmiş. Merakla beklenilen film Japonya’da 22 Şubat 2014′te vizyona girecek.
     
    [ Filmin resmi sitesi: wwws.warnerbros.co.jp/giovanni ]
     
    __________________________________________________________________
     
    Kaynak: AnimeFantastica: http://www.animefantastica.com/giovanni-no-shimanin-traileri-yayinlandi
  11. Beğen
    mert24214 got a reaction from Barış D. Baryshx in Monster   
    Anime Tanıtım
     
    Monster
     

     
    Tür: Gizem, Korku, Dram, Polisiye, Psikolojik, Gerilim, Seinen
     
    Yayınlanma Tarihi: 7 Nisan 2004  – 28 Eylül 2005
     
    Bölüm Sayısı: 74
     
    Yönetmen: Masayuki Kojima
     
    Senaryo: Tatsuhiko Urahata
     
    Firma/Stüdyo: Madhouse, VAP,  Shogakukan Production
     
    Başlıca Seiyuular:  Koyama Mami (Eva Heinemann), Noto Mamiko (Anna Liebert), Isabe Tsutomu (Heinrich Lunke), Kiuchi Hidenobu (Kenzo Tenma)
     
    Manga:  Monster                           Mangaka: Urasawa Naoki
     
    Müzik: Kuniaki Haishima
     
    Açılış: “Grain” – Kuniaki Haishima
     
    Kapanış: #1: “For The Love of Life” – David Sylvion (1-32. bölümler için )
    #2: “Make It Home” – Fujiko Heming (33-74. bölümler için)
     

     
    Tuhaf ve bir o kadar ilgimizi çeken bir yazı ile giriş yapıyoruz seriye. Aynı gizemi koruyarak bir bina görüyoruz. Hemen ardından binanın hastane olduğunu anlıyoruz ve ana karakterimiz dahi bir cerrah olan Dr. Kenzo Tenma ile tanışıyoruz. Başarılı bir ameliyattan çıkmıştır. O sırada hastane koridorunda bir kadın da ağlamaktadır.
     

     
    İlerledikçe ana karakterimiz Dr. Tenma hakkında daha fazla bilgi almaya başlıyoruz. Diğer bir ana karakter olan Eva Heinemann da hikayeye Kenzo’nun sevgilisi olarak giriş yapıyor. Eva aynı zamanda Dr. Tenma’nın çalıştığı Eisler Memorial Hastanesinin müdürü Dr. Heinemann’ın kızıdır. Dr. Heinemann ise Dr. Tenma’nın başarılı ameliyatlarını kendine yıkarak prim sağlamaktadır. Bu durumda Tenma’yı tutmak için kızı ile nişanlamıştır.
     

     
    Tenma’nın arkadaşları ise kendisini bu konuda uyarırlar ve Tenma bir huzursuzluk yaşamaya başlar. Bunun üstüne hastane koridorunda onu karşılayan bir kadın Tenma’yı oldukça etkiler. Dr. Heinemann, hastaneye gelen hastalara değerlerine göre öncelik tanımaktadır ve ünlü kişilerin ameliyatlarını Tenma’ya yönlendirmektedir. Dr. Heinemann ve kızı için insan hayatı aynı değerde değildir.
     

     
    Tenma ise farklı düşünmeye başlar ve bu sefer bunu uygulamaya karar verir. Bir ailede trajik bir olay sonucunda geriye sadece şok içinde bir kız çocuğu ve durumu ağır olan ikiz erkek kardeşi kalmıştır. Tenma acilen ameliyata başlar. Bu sırada önemli bir vali de ameliyat edilecektir ve Dr. Heinemann valinin ameliyatına geçmesi için Tenma’yı ikna etmeye çalışır. Kararını veren Kenzo emire karşı gelerek ameliyatına devam eder. Ve her şey bu ameliyattan sonra başlar. Bir anda gizemli ölümler meydana gelir ve aynı şekilde Tenma’nın hayatı iyiye gitmeye ve mevki almaya başlar. Bu gizemli ölümleri araştırmak için diğer bir ana karakterimiz müfettiş Lunge olaylara dahil olur.
     

     
    Bu gizemli ölümlere sebep olan kimdir?
     
    Bu ölümlerin Tenma ile bağlantısı nedir?
     
    Birçok sorunun cevabını bulmaya çalışırız seri boyunca Müfettiş Lunge ile birlikte. En önemlisi ise; Monster nedir? Kimdir?
     

     
    Gerçekten çok sıra dışı bir açılış ve müzikten sonra, sıradan bir atmosfer ile hikayeye giriş yapılmış. Bu tezatlık birbiri ile çok iyi bir uyum sağlamış. İlk başlarda karakter ve özellikleri iyi bir şekilde aktarılıyor.
     
    Küçük küçük olaylar gösterilmesine rağmen her olayın seride çok büyük önemi var. Gereksiz neredeyse hiç sahne yok. Bu bakımdan önemsiz gibi görünen her olayı dikkatlice izlemekte yarar var.
     
    Seri, ilk başta insanda fantastik öğelerin hikayede yer aldığı izlenimi uyandırıyor. Daha ilk baştan ismi olan Monster’dan bile olayın içinde bu tarz öğelerin var olacağı düşüncesi insana yerleşiyor. Böyle düşünerekten arka plana atan varsa, hiç beklemeden başlayabilir seriye. Tam tersine bu serinin en büyük özelliği, tüm olayların bizim dünyamızın gerçekleri ile aynı olmasıdır. Neredeyse her seride görülen o olağan dışı durumlardan sıkılanlar içinde en iyi seçim.
     
    Diğer bir önemli özelliği ise hitap ettiği yaş aralığıdır. Yetişkin bireyler için en ideal serilerden diyebilirim. İçerisindeki karakterler, olaylar, durumlar ve bunların aktarılması, hiçbirinde en ufak bir çocukça durum yok. –İçerisindeki bazı çocuk karakterler hariç –
     
    Açıkçası seinen bir seri olmasından dolayı da 13 yaşından aşağıdakilerin izlemesini tavsiye etmem. Bunun nedeni, Elfen Lied ya da Gantz gibi bir durumdan dolayı değil; ancak içerdiği derinlik ve yoğunluk bakımından tam anlaşılamayacağı ve içerisinde geçen olaylar ile durumların küçük yaştakiler için rahatsız edici olabileceğindendir.
     

     
    Seri boyunca sürekli küçüklü büyüklü birbiri ile bağlantılı olaylar olmaktadır. Her bir olay sonrasında seyirci olarak bir yorum yaparız. Şöyle olacak, böyle olacak diye. Bu seri için bu varsayımlar neredeyse hiç tutmayacak. Ben izlerken ne beklediysem olmadı. Birçoğumuz izlediğimiz şeylerde klişe durumlar ile karşı karşıya kalırız. Bu düşünce ile olayları tahmin etmeye çalışırken, sürekli yanılacağımız bir seri.
     
    Tarih olarak 1986 yılında başlıyor hikaye ve günümüze kadar uzanıyor. 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılması olayı da önemli bir yer ediniyor seride. Almanya ve Çekoslovakya arasında geçtiği için hikaye, çevre de buna uygun tasarlanmış. Aynı zamanda, birçok etnik kökenli insanda hikayeye bir şekilde dahil oluyor.
     
    Değeri ve önemi çok geç fark edilmiş bir seridir. Bundaki en büyük etken de Türkçe’ye çevrilmesinin çok geç olmasıdır. Hani sürekli en iyi animeler olarak Code Geass, Death Note, FMA Brotherhood vb. sayılır ya… İşte bu üçlünün ya da sizin üçlünüzün hemen yanına gelebilecek kalitede bir seridir Monster.
     
    Bu serinin hiç mi kötü yanı yok diye sorarsanız, yapısı itibariyle -en büyük eksikliği- hiç gülemeyeceksiniz. Sürekli bir karanlık, ağırlık hakim seri üzerinde. O kadar değişik olaylar dönüyor ki, bir de bu olayların çoğu size yansıtılıyor ve öğreniyorsunuz. Diğer taraftaysa halen daha hiçbir şeyden haberi olmayanları görünce, biraz sabırsızlanabiliyorsunuz. Diğer bir eksikliği de sanırım görüntü kalitesi. Hd ve Full HD sürümleri yok maalesef ve 4:3 formatında.
     
       Hilte! Das Monstrum in mir wird explodieren!
     

     
    Felsefi değeri ve bize kazandıracakları bakımından da önemli bir seridir. İnsanlara bakış açımızı değiştirecek, günlük hayattaki davranışlarımızı sorgulamamızı sağlayacak niteliktedir. Topluma ve insanlara karşı daha duyarlı ve iyimser olmayı aşılamaya çalışmaktadır. Seri boyunca birçok farklı konuya değinerek, çevremize daha dikkatli ve inceleyici gözle bakarak toplumsal sorunların farkına varmamızı, en önemlisi de insanların ve insanlığın değerini bilmemizi sağlayacak bir yapım. İçerisinde barındırdığı birçok duygu ile kişiliğimizi sorgulayan, duygularımızı ve düşüncelerimizi daha iyiyi yönlendirmeye yarayan bir seri. Birbirinden farklı karakterleri olan ve kendimizi o karakterlerin yerine koyarak, empati kurmamızı sağlar. Temel olarak insan eşitliğini konu alsa da birçok önemli konu işlenmektedir.
     
    Müzik kısmında ise böyle bir seri için en uygun seçimler yapılmış. Açılıştaki müzik daha bölüm başlamadan insanın içine işleyerek, farklı bir duygu ve düşünce yapısına geçmesini sağlıyor. Aynı şekilde kapanıştaki iki parçada, bu durumu daha da irdelemektedir. Birçok seriden farklı olarak kapanışlarda sadece bizi etkileyen müzik yok. Aynı zamanda ilerleyen bir hikaye var ve bu hikaye gerçekten önemli. Kapanış müziğinin hemen ardından, bir sonraki bölümle ilgili 2-3 sahne gösteriliyor. Yine burası da çok kaliteli olmuş. Hikayenin geçtiği tarihinde etkisiyle, arkada rahatlatıcı bir müzik ile bildiğimiz eski bir televizyondan bakıyormuş gibi bir çerçeve kullanılarak, o eskiyi yansıtan temadan hiç çıkılmamış.
     
     
    [http://i.imgur.com/zlcKcI3.jpg]
     
     
     
    Animasyon kısmında ise Death Note ve Black Lagoon’daki gibi gerçeğe yakın bir çizim tekniği kullanılmış. Karakter detayları ve mimikleri çok iyi aktarılmış. Neredeyse hepsi günlük hayatta görebileceğimiz gerçeklikte. Aynı şekilde çok zengin bir çevre var. Bu çevrelerde aynı titizlikle güzel bir şekilde aktarılmış.
     
     
     
    [http://i.imgur.com/TF1wN3s.jpg]
     
     
    Seslendirme kısmında, kaliteli bir seiyuu takımı olduğu için seslendirmeler çok başarılı olmuş. Karakterler için seçilen seiyuular da tam yerinde olmuş. Zaten bu seiyuuları çoğunuz daha önce de dinlemişsinizdir. Mesela ana karakterimiz Tenma’yı seslendiren Kiuchi Hidenobu aynı zamanda Fullmetal Alchemist Brotherhood’daki King Bradley’i de seslendirmiş. Tenma için Bradley gibi adam deyimi de yerinde olur.
     

     
    Ayrıca HBO ve Guillermo Del Toro manganın diziye uyarlanmasında çalışmaya başlamıştır. Del Toro senaryo kısmında, Dr.Who ve Sherlock’tan bildiğimiz Steven Thompson ile çalışacaktır. Pilot bölümün Thompson tarafından yazılıp Del Toro tarafından yönetilmesi bekleniyor.
     

     
    ___________________________________________________________________________
     
    Kaynak: AnimeFantastica: http://www.animefantastica.com/monster-anime
  12. Beğen
    mert24214 got a reaction from Estable in Fate/Zero   
    Anime Tanıtım
     
    Fate/Zero
     

     
    Tür: Fantastik, Aksiyon, Doğaüstü
     
    Yayınlanma Tarihi: 2011 – 2012
     
    Bölüm Sayısı: 13 + 12
     
    Yönetmen: Aoki Ei
     
    Orijinal Hikaye: Urobuchi Gen, Type-Moon
     
    Firma/Stüdyo: Ufotable
     
    Başlıca Seiyuular: Emiya Kiritsugu (Koyama Rikiya), Kotomine Kirei (Nakata Jouji), Saber (Kawasumi Ayako)
     
    Açılış:
    #1 - Oath Sign – LiSA
    #2 - To The Beginning” by Kalafina
     
    Kapanış:
    #1 - MEMORIA – Aoi Eir
    #2 - Sora wa Takaku Kaze wa Utau – Luna Haruna - Manten – Kalafina
     
     
    Hikaye her 60 yılda bir gerçekleşen büyücüler arasındaki Kutsal Kase savaşını konu alıyor. Kutsal Kaseyi ele geçiren kişinin her dileğinin kabul olacağına inanılır. Büyücüler geçmişleriyle, kimileri kendisiyle ilgili sorunlardan kimileri ise aile görevi olarak gördükleri bu kase savaşına katılmak zorundadırlar. Savaş, büyü dünyasının önde gelen aileleri arasında yapılsa da arada istisnai durumlar meydana gelebiliyor. Büyücüler Kutsal Kase savaşında efendi statüsündedirler ve çağırdıkları geçmişin kahraman ruhları ise hizmetkarlarıdır. Hizmetkarlar, tarih kitaplarından bildiğimiz üstün savaş becerileri olan, efsanevi liderlerdir. Çağrılan hizmetkarların, efendilerinin emirlerini dinlememesine önlem olarak büyücülere 3 komut büyücü hakkı tanınır. Kısacası bu savaş taktiksel bir oyundur.
     
    Fate serilerine bakacak olursak 2011 yılında çıkan Fate/Zero, Fate/Stay Night serisinde yaşanan savaştan bir 10 yıl önceki Kutsal Kase savaşını anlatıyor. (Ne oldu 60 yılda bir olan savaşa derseniz iş spoiler kısmına girer) Yani Fate/Stay serisindeki karakterlerin annelerinin ve babalarının savaşlarını izliyoruz. Tabii kendi küçüklük hallerini, karşılaşmalarını, intikamlarının sebeplerini öğrendiğimiz ve en önemlisi Kutsal Kase savaşının mantığının çözümlendiği yapımdır. 2011 yapımın yayınlanmasıyla bu seriye yeni başlayacaklar olaylar serisini tarihsel olarak izlemek isteyeceklerdir fakat benim önerim çıkış tarihine göre izlemeniz. Önce Fate/Zero arkasında Fate/Stay izlerseniz serinin hiç bir çekiciliği kalmaz. Fate/Zero’da fark edeceğiniz ufak tefek detaylar ve yerine oturan taşlarla hikaye daha keyifli bir hal alıyor. Benden söylemesi.
     

     
    Hikayeyi biraz daha açarsak ilk serinin ana karakteri olan Emiya Shirou’nun babası Emiya Kiritsugu baş rolde ve hizmetkarı aynı şekilde Saber. Fate/Zero evreninde 4. Kutsal Kase savaşı başlamak üzere ilk 3 savaşta bir sonuca varılamadığı için gözünü hırs bürüyen büyücülerin arası iyice kızışıyor. Kotomine Kirei ise her şeyini kaybetmiş, savaşa ilgisi olmayan kilisenin bir adamıdır. Kirei’nin savaşa olan ilgisizliği, baş düşmanı Kiritsugu’nun savaşa dahil olduğunu öğrenmesiyle dengeler değişir.
     
    Spoiler kısmına girmekten çekindiğim için karakterler arası ilişkilerden bahsetmek istemiyorum çünkü hikaye birçok sürprizi barındırıyor. Teknik bilgilere geçersek görsellik hat safhada diyebiliriz. ufotable stüdyosu varını yoğunu Fate/Zero’nun görselliğine harcamış. Şahane savaş sahneleri var. Önceki seriye oranla daha bir sert yapım olmuş, özellikle büyücüler arasındaki psikopat karakterin sayesinde bu seride vahşet ön plana çıkartılmış. Tabii ki hep vahşet, kan, savaş yok; Kiritsugu ve Irisviel aşkı içinizi ısıtırken İskender’in modern dünyaya adapte olma çabası eğlencelik bir seyir hali meydana getiriyor. Hikaye tamamen kusursuz değil maalesef bir dolu mantık hatası var; en basitinden Kiritsugu’nun küçüklüğüne inelim derken zombi savaşı seyretmemiz gibi.
     

     
    Açılış ve kapanış şarkıları çok başarılı özellikle Oath Sing hafızalara yer edecek şekilde. Müzik ekibinde Lisa’nın haricinde Kajiura Yuki’ye rastlıyoruz ve soundtrack albümünü son hızla indiriyoruz. Müzik dışında seiyuu ekibi de oldukça başarılı. Kiritsugu ve Kirie’ye ses veren seiyuuların tonlamaları mükemmel. Görsel şölen haricinde kulak dolgunluğu da yaratan bir yapım.
     
    Bağlantılı animeleri gözden geçirecek olursak Fate/Stay Night serisinin ilk rotası Saber karakteriydi. Studio DEEN tarafından 24 bölümlük bir televizyon serisi olarak 2006 yılında Saber’ın hayatı, geçmişi, Shirou ile ilişkisini konu almıştı. Fate/Stay Night serisi ile bağlantılı olan ikinci rota 2010 yapım Unlimited Blade Works filmidir. Bu filmde rota Rin ile Archer’ı konu alır. Fate/Zero serisi 2011-2012 çıkışlı olmak üzere devam niteliğinde 2 sezon şeklinde karşımıza çıkıyor.
     

     
    Araştırmacı ruhlar için hikayede geçen kahraman hizmetkarları da listeleyelim;
     
    Saber : Kral Arthur
    Archer : Gilgamesh
    Lancer : Diarmuid ua Duibhne
    Caster : Gilles de Rais
    Rider : Iskender
    Assasin : Hasan Sabbah
    Berserker : Sir Lancelot
     
     

     
     

     
    _____________________________________________________________________
     
    Kaynak: AnimeFantastica: http://www.animefantastica.com/fate-zero
  13. Beğen
    mert24214 got a reaction from Amygirl in Monster   
    Anime Tanıtım
     
    Monster
     

     
    Tür: Gizem, Korku, Dram, Polisiye, Psikolojik, Gerilim, Seinen
     
    Yayınlanma Tarihi: 7 Nisan 2004  – 28 Eylül 2005
     
    Bölüm Sayısı: 74
     
    Yönetmen: Masayuki Kojima
     
    Senaryo: Tatsuhiko Urahata
     
    Firma/Stüdyo: Madhouse, VAP,  Shogakukan Production
     
    Başlıca Seiyuular:  Koyama Mami (Eva Heinemann), Noto Mamiko (Anna Liebert), Isabe Tsutomu (Heinrich Lunke), Kiuchi Hidenobu (Kenzo Tenma)
     
    Manga:  Monster                           Mangaka: Urasawa Naoki
     
    Müzik: Kuniaki Haishima
     
    Açılış: “Grain” – Kuniaki Haishima
     
    Kapanış: #1: “For The Love of Life” – David Sylvion (1-32. bölümler için )
    #2: “Make It Home” – Fujiko Heming (33-74. bölümler için)
     

     
    Tuhaf ve bir o kadar ilgimizi çeken bir yazı ile giriş yapıyoruz seriye. Aynı gizemi koruyarak bir bina görüyoruz. Hemen ardından binanın hastane olduğunu anlıyoruz ve ana karakterimiz dahi bir cerrah olan Dr. Kenzo Tenma ile tanışıyoruz. Başarılı bir ameliyattan çıkmıştır. O sırada hastane koridorunda bir kadın da ağlamaktadır.
     

     
    İlerledikçe ana karakterimiz Dr. Tenma hakkında daha fazla bilgi almaya başlıyoruz. Diğer bir ana karakter olan Eva Heinemann da hikayeye Kenzo’nun sevgilisi olarak giriş yapıyor. Eva aynı zamanda Dr. Tenma’nın çalıştığı Eisler Memorial Hastanesinin müdürü Dr. Heinemann’ın kızıdır. Dr. Heinemann ise Dr. Tenma’nın başarılı ameliyatlarını kendine yıkarak prim sağlamaktadır. Bu durumda Tenma’yı tutmak için kızı ile nişanlamıştır.
     

     
    Tenma’nın arkadaşları ise kendisini bu konuda uyarırlar ve Tenma bir huzursuzluk yaşamaya başlar. Bunun üstüne hastane koridorunda onu karşılayan bir kadın Tenma’yı oldukça etkiler. Dr. Heinemann, hastaneye gelen hastalara değerlerine göre öncelik tanımaktadır ve ünlü kişilerin ameliyatlarını Tenma’ya yönlendirmektedir. Dr. Heinemann ve kızı için insan hayatı aynı değerde değildir.
     

     
    Tenma ise farklı düşünmeye başlar ve bu sefer bunu uygulamaya karar verir. Bir ailede trajik bir olay sonucunda geriye sadece şok içinde bir kız çocuğu ve durumu ağır olan ikiz erkek kardeşi kalmıştır. Tenma acilen ameliyata başlar. Bu sırada önemli bir vali de ameliyat edilecektir ve Dr. Heinemann valinin ameliyatına geçmesi için Tenma’yı ikna etmeye çalışır. Kararını veren Kenzo emire karşı gelerek ameliyatına devam eder. Ve her şey bu ameliyattan sonra başlar. Bir anda gizemli ölümler meydana gelir ve aynı şekilde Tenma’nın hayatı iyiye gitmeye ve mevki almaya başlar. Bu gizemli ölümleri araştırmak için diğer bir ana karakterimiz müfettiş Lunge olaylara dahil olur.
     

     
    Bu gizemli ölümlere sebep olan kimdir?
     
    Bu ölümlerin Tenma ile bağlantısı nedir?
     
    Birçok sorunun cevabını bulmaya çalışırız seri boyunca Müfettiş Lunge ile birlikte. En önemlisi ise; Monster nedir? Kimdir?
     

     
    Gerçekten çok sıra dışı bir açılış ve müzikten sonra, sıradan bir atmosfer ile hikayeye giriş yapılmış. Bu tezatlık birbiri ile çok iyi bir uyum sağlamış. İlk başlarda karakter ve özellikleri iyi bir şekilde aktarılıyor.
     
    Küçük küçük olaylar gösterilmesine rağmen her olayın seride çok büyük önemi var. Gereksiz neredeyse hiç sahne yok. Bu bakımdan önemsiz gibi görünen her olayı dikkatlice izlemekte yarar var.
     
    Seri, ilk başta insanda fantastik öğelerin hikayede yer aldığı izlenimi uyandırıyor. Daha ilk baştan ismi olan Monster’dan bile olayın içinde bu tarz öğelerin var olacağı düşüncesi insana yerleşiyor. Böyle düşünerekten arka plana atan varsa, hiç beklemeden başlayabilir seriye. Tam tersine bu serinin en büyük özelliği, tüm olayların bizim dünyamızın gerçekleri ile aynı olmasıdır. Neredeyse her seride görülen o olağan dışı durumlardan sıkılanlar içinde en iyi seçim.
     
    Diğer bir önemli özelliği ise hitap ettiği yaş aralığıdır. Yetişkin bireyler için en ideal serilerden diyebilirim. İçerisindeki karakterler, olaylar, durumlar ve bunların aktarılması, hiçbirinde en ufak bir çocukça durum yok. –İçerisindeki bazı çocuk karakterler hariç –
     
    Açıkçası seinen bir seri olmasından dolayı da 13 yaşından aşağıdakilerin izlemesini tavsiye etmem. Bunun nedeni, Elfen Lied ya da Gantz gibi bir durumdan dolayı değil; ancak içerdiği derinlik ve yoğunluk bakımından tam anlaşılamayacağı ve içerisinde geçen olaylar ile durumların küçük yaştakiler için rahatsız edici olabileceğindendir.
     

     
    Seri boyunca sürekli küçüklü büyüklü birbiri ile bağlantılı olaylar olmaktadır. Her bir olay sonrasında seyirci olarak bir yorum yaparız. Şöyle olacak, böyle olacak diye. Bu seri için bu varsayımlar neredeyse hiç tutmayacak. Ben izlerken ne beklediysem olmadı. Birçoğumuz izlediğimiz şeylerde klişe durumlar ile karşı karşıya kalırız. Bu düşünce ile olayları tahmin etmeye çalışırken, sürekli yanılacağımız bir seri.
     
    Tarih olarak 1986 yılında başlıyor hikaye ve günümüze kadar uzanıyor. 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılması olayı da önemli bir yer ediniyor seride. Almanya ve Çekoslovakya arasında geçtiği için hikaye, çevre de buna uygun tasarlanmış. Aynı zamanda, birçok etnik kökenli insanda hikayeye bir şekilde dahil oluyor.
     
    Değeri ve önemi çok geç fark edilmiş bir seridir. Bundaki en büyük etken de Türkçe’ye çevrilmesinin çok geç olmasıdır. Hani sürekli en iyi animeler olarak Code Geass, Death Note, FMA Brotherhood vb. sayılır ya… İşte bu üçlünün ya da sizin üçlünüzün hemen yanına gelebilecek kalitede bir seridir Monster.
     
    Bu serinin hiç mi kötü yanı yok diye sorarsanız, yapısı itibariyle -en büyük eksikliği- hiç gülemeyeceksiniz. Sürekli bir karanlık, ağırlık hakim seri üzerinde. O kadar değişik olaylar dönüyor ki, bir de bu olayların çoğu size yansıtılıyor ve öğreniyorsunuz. Diğer taraftaysa halen daha hiçbir şeyden haberi olmayanları görünce, biraz sabırsızlanabiliyorsunuz. Diğer bir eksikliği de sanırım görüntü kalitesi. Hd ve Full HD sürümleri yok maalesef ve 4:3 formatında.
     
       Hilte! Das Monstrum in mir wird explodieren!
     

     
    Felsefi değeri ve bize kazandıracakları bakımından da önemli bir seridir. İnsanlara bakış açımızı değiştirecek, günlük hayattaki davranışlarımızı sorgulamamızı sağlayacak niteliktedir. Topluma ve insanlara karşı daha duyarlı ve iyimser olmayı aşılamaya çalışmaktadır. Seri boyunca birçok farklı konuya değinerek, çevremize daha dikkatli ve inceleyici gözle bakarak toplumsal sorunların farkına varmamızı, en önemlisi de insanların ve insanlığın değerini bilmemizi sağlayacak bir yapım. İçerisinde barındırdığı birçok duygu ile kişiliğimizi sorgulayan, duygularımızı ve düşüncelerimizi daha iyiyi yönlendirmeye yarayan bir seri. Birbirinden farklı karakterleri olan ve kendimizi o karakterlerin yerine koyarak, empati kurmamızı sağlar. Temel olarak insan eşitliğini konu alsa da birçok önemli konu işlenmektedir.
     
    Müzik kısmında ise böyle bir seri için en uygun seçimler yapılmış. Açılıştaki müzik daha bölüm başlamadan insanın içine işleyerek, farklı bir duygu ve düşünce yapısına geçmesini sağlıyor. Aynı şekilde kapanıştaki iki parçada, bu durumu daha da irdelemektedir. Birçok seriden farklı olarak kapanışlarda sadece bizi etkileyen müzik yok. Aynı zamanda ilerleyen bir hikaye var ve bu hikaye gerçekten önemli. Kapanış müziğinin hemen ardından, bir sonraki bölümle ilgili 2-3 sahne gösteriliyor. Yine burası da çok kaliteli olmuş. Hikayenin geçtiği tarihinde etkisiyle, arkada rahatlatıcı bir müzik ile bildiğimiz eski bir televizyondan bakıyormuş gibi bir çerçeve kullanılarak, o eskiyi yansıtan temadan hiç çıkılmamış.
     
     
    [http://i.imgur.com/zlcKcI3.jpg]
     
     
     
    Animasyon kısmında ise Death Note ve Black Lagoon’daki gibi gerçeğe yakın bir çizim tekniği kullanılmış. Karakter detayları ve mimikleri çok iyi aktarılmış. Neredeyse hepsi günlük hayatta görebileceğimiz gerçeklikte. Aynı şekilde çok zengin bir çevre var. Bu çevrelerde aynı titizlikle güzel bir şekilde aktarılmış.
     
     
     
    [http://i.imgur.com/TF1wN3s.jpg]
     
     
    Seslendirme kısmında, kaliteli bir seiyuu takımı olduğu için seslendirmeler çok başarılı olmuş. Karakterler için seçilen seiyuular da tam yerinde olmuş. Zaten bu seiyuuları çoğunuz daha önce de dinlemişsinizdir. Mesela ana karakterimiz Tenma’yı seslendiren Kiuchi Hidenobu aynı zamanda Fullmetal Alchemist Brotherhood’daki King Bradley’i de seslendirmiş. Tenma için Bradley gibi adam deyimi de yerinde olur.
     

     
    Ayrıca HBO ve Guillermo Del Toro manganın diziye uyarlanmasında çalışmaya başlamıştır. Del Toro senaryo kısmında, Dr.Who ve Sherlock’tan bildiğimiz Steven Thompson ile çalışacaktır. Pilot bölümün Thompson tarafından yazılıp Del Toro tarafından yönetilmesi bekleniyor.
     

     
    ___________________________________________________________________________
     
    Kaynak: AnimeFantastica: http://www.animefantastica.com/monster-anime
  14. Beğen
    mert24214 got a reaction from Barış D. Baryshx in Fate/Zero   
    Anime Tanıtım
     
    Fate/Zero
     

     
    Tür: Fantastik, Aksiyon, Doğaüstü
     
    Yayınlanma Tarihi: 2011 – 2012
     
    Bölüm Sayısı: 13 + 12
     
    Yönetmen: Aoki Ei
     
    Orijinal Hikaye: Urobuchi Gen, Type-Moon
     
    Firma/Stüdyo: Ufotable
     
    Başlıca Seiyuular: Emiya Kiritsugu (Koyama Rikiya), Kotomine Kirei (Nakata Jouji), Saber (Kawasumi Ayako)
     
    Açılış:
    #1 - Oath Sign – LiSA
    #2 - To The Beginning” by Kalafina
     
    Kapanış:
    #1 - MEMORIA – Aoi Eir
    #2 - Sora wa Takaku Kaze wa Utau – Luna Haruna - Manten – Kalafina
     
     
    Hikaye her 60 yılda bir gerçekleşen büyücüler arasındaki Kutsal Kase savaşını konu alıyor. Kutsal Kaseyi ele geçiren kişinin her dileğinin kabul olacağına inanılır. Büyücüler geçmişleriyle, kimileri kendisiyle ilgili sorunlardan kimileri ise aile görevi olarak gördükleri bu kase savaşına katılmak zorundadırlar. Savaş, büyü dünyasının önde gelen aileleri arasında yapılsa da arada istisnai durumlar meydana gelebiliyor. Büyücüler Kutsal Kase savaşında efendi statüsündedirler ve çağırdıkları geçmişin kahraman ruhları ise hizmetkarlarıdır. Hizmetkarlar, tarih kitaplarından bildiğimiz üstün savaş becerileri olan, efsanevi liderlerdir. Çağrılan hizmetkarların, efendilerinin emirlerini dinlememesine önlem olarak büyücülere 3 komut büyücü hakkı tanınır. Kısacası bu savaş taktiksel bir oyundur.
     
    Fate serilerine bakacak olursak 2011 yılında çıkan Fate/Zero, Fate/Stay Night serisinde yaşanan savaştan bir 10 yıl önceki Kutsal Kase savaşını anlatıyor. (Ne oldu 60 yılda bir olan savaşa derseniz iş spoiler kısmına girer) Yani Fate/Stay serisindeki karakterlerin annelerinin ve babalarının savaşlarını izliyoruz. Tabii kendi küçüklük hallerini, karşılaşmalarını, intikamlarının sebeplerini öğrendiğimiz ve en önemlisi Kutsal Kase savaşının mantığının çözümlendiği yapımdır. 2011 yapımın yayınlanmasıyla bu seriye yeni başlayacaklar olaylar serisini tarihsel olarak izlemek isteyeceklerdir fakat benim önerim çıkış tarihine göre izlemeniz. Önce Fate/Zero arkasında Fate/Stay izlerseniz serinin hiç bir çekiciliği kalmaz. Fate/Zero’da fark edeceğiniz ufak tefek detaylar ve yerine oturan taşlarla hikaye daha keyifli bir hal alıyor. Benden söylemesi.
     

     
    Hikayeyi biraz daha açarsak ilk serinin ana karakteri olan Emiya Shirou’nun babası Emiya Kiritsugu baş rolde ve hizmetkarı aynı şekilde Saber. Fate/Zero evreninde 4. Kutsal Kase savaşı başlamak üzere ilk 3 savaşta bir sonuca varılamadığı için gözünü hırs bürüyen büyücülerin arası iyice kızışıyor. Kotomine Kirei ise her şeyini kaybetmiş, savaşa ilgisi olmayan kilisenin bir adamıdır. Kirei’nin savaşa olan ilgisizliği, baş düşmanı Kiritsugu’nun savaşa dahil olduğunu öğrenmesiyle dengeler değişir.
     
    Spoiler kısmına girmekten çekindiğim için karakterler arası ilişkilerden bahsetmek istemiyorum çünkü hikaye birçok sürprizi barındırıyor. Teknik bilgilere geçersek görsellik hat safhada diyebiliriz. ufotable stüdyosu varını yoğunu Fate/Zero’nun görselliğine harcamış. Şahane savaş sahneleri var. Önceki seriye oranla daha bir sert yapım olmuş, özellikle büyücüler arasındaki psikopat karakterin sayesinde bu seride vahşet ön plana çıkartılmış. Tabii ki hep vahşet, kan, savaş yok; Kiritsugu ve Irisviel aşkı içinizi ısıtırken İskender’in modern dünyaya adapte olma çabası eğlencelik bir seyir hali meydana getiriyor. Hikaye tamamen kusursuz değil maalesef bir dolu mantık hatası var; en basitinden Kiritsugu’nun küçüklüğüne inelim derken zombi savaşı seyretmemiz gibi.
     

     
    Açılış ve kapanış şarkıları çok başarılı özellikle Oath Sing hafızalara yer edecek şekilde. Müzik ekibinde Lisa’nın haricinde Kajiura Yuki’ye rastlıyoruz ve soundtrack albümünü son hızla indiriyoruz. Müzik dışında seiyuu ekibi de oldukça başarılı. Kiritsugu ve Kirie’ye ses veren seiyuuların tonlamaları mükemmel. Görsel şölen haricinde kulak dolgunluğu da yaratan bir yapım.
     
    Bağlantılı animeleri gözden geçirecek olursak Fate/Stay Night serisinin ilk rotası Saber karakteriydi. Studio DEEN tarafından 24 bölümlük bir televizyon serisi olarak 2006 yılında Saber’ın hayatı, geçmişi, Shirou ile ilişkisini konu almıştı. Fate/Stay Night serisi ile bağlantılı olan ikinci rota 2010 yapım Unlimited Blade Works filmidir. Bu filmde rota Rin ile Archer’ı konu alır. Fate/Zero serisi 2011-2012 çıkışlı olmak üzere devam niteliğinde 2 sezon şeklinde karşımıza çıkıyor.
     

     
    Araştırmacı ruhlar için hikayede geçen kahraman hizmetkarları da listeleyelim;
     
    Saber : Kral Arthur
    Archer : Gilgamesh
    Lancer : Diarmuid ua Duibhne
    Caster : Gilles de Rais
    Rider : Iskender
    Assasin : Hasan Sabbah
    Berserker : Sir Lancelot
     
     

     
     

     
    _____________________________________________________________________
     
    Kaynak: AnimeFantastica: http://www.animefantastica.com/fate-zero
  15. Beğen
    mert24214 got a reaction from Mileydi in Fate/Zero   
    Anime Tanıtım
     
    Fate/Zero
     

     
    Tür: Fantastik, Aksiyon, Doğaüstü
     
    Yayınlanma Tarihi: 2011 – 2012
     
    Bölüm Sayısı: 13 + 12
     
    Yönetmen: Aoki Ei
     
    Orijinal Hikaye: Urobuchi Gen, Type-Moon
     
    Firma/Stüdyo: Ufotable
     
    Başlıca Seiyuular: Emiya Kiritsugu (Koyama Rikiya), Kotomine Kirei (Nakata Jouji), Saber (Kawasumi Ayako)
     
    Açılış:
    #1 - Oath Sign – LiSA
    #2 - To The Beginning” by Kalafina
     
    Kapanış:
    #1 - MEMORIA – Aoi Eir
    #2 - Sora wa Takaku Kaze wa Utau – Luna Haruna - Manten – Kalafina
     
     
    Hikaye her 60 yılda bir gerçekleşen büyücüler arasındaki Kutsal Kase savaşını konu alıyor. Kutsal Kaseyi ele geçiren kişinin her dileğinin kabul olacağına inanılır. Büyücüler geçmişleriyle, kimileri kendisiyle ilgili sorunlardan kimileri ise aile görevi olarak gördükleri bu kase savaşına katılmak zorundadırlar. Savaş, büyü dünyasının önde gelen aileleri arasında yapılsa da arada istisnai durumlar meydana gelebiliyor. Büyücüler Kutsal Kase savaşında efendi statüsündedirler ve çağırdıkları geçmişin kahraman ruhları ise hizmetkarlarıdır. Hizmetkarlar, tarih kitaplarından bildiğimiz üstün savaş becerileri olan, efsanevi liderlerdir. Çağrılan hizmetkarların, efendilerinin emirlerini dinlememesine önlem olarak büyücülere 3 komut büyücü hakkı tanınır. Kısacası bu savaş taktiksel bir oyundur.
     
    Fate serilerine bakacak olursak 2011 yılında çıkan Fate/Zero, Fate/Stay Night serisinde yaşanan savaştan bir 10 yıl önceki Kutsal Kase savaşını anlatıyor. (Ne oldu 60 yılda bir olan savaşa derseniz iş spoiler kısmına girer) Yani Fate/Stay serisindeki karakterlerin annelerinin ve babalarının savaşlarını izliyoruz. Tabii kendi küçüklük hallerini, karşılaşmalarını, intikamlarının sebeplerini öğrendiğimiz ve en önemlisi Kutsal Kase savaşının mantığının çözümlendiği yapımdır. 2011 yapımın yayınlanmasıyla bu seriye yeni başlayacaklar olaylar serisini tarihsel olarak izlemek isteyeceklerdir fakat benim önerim çıkış tarihine göre izlemeniz. Önce Fate/Zero arkasında Fate/Stay izlerseniz serinin hiç bir çekiciliği kalmaz. Fate/Zero’da fark edeceğiniz ufak tefek detaylar ve yerine oturan taşlarla hikaye daha keyifli bir hal alıyor. Benden söylemesi.
     

     
    Hikayeyi biraz daha açarsak ilk serinin ana karakteri olan Emiya Shirou’nun babası Emiya Kiritsugu baş rolde ve hizmetkarı aynı şekilde Saber. Fate/Zero evreninde 4. Kutsal Kase savaşı başlamak üzere ilk 3 savaşta bir sonuca varılamadığı için gözünü hırs bürüyen büyücülerin arası iyice kızışıyor. Kotomine Kirei ise her şeyini kaybetmiş, savaşa ilgisi olmayan kilisenin bir adamıdır. Kirei’nin savaşa olan ilgisizliği, baş düşmanı Kiritsugu’nun savaşa dahil olduğunu öğrenmesiyle dengeler değişir.
     
    Spoiler kısmına girmekten çekindiğim için karakterler arası ilişkilerden bahsetmek istemiyorum çünkü hikaye birçok sürprizi barındırıyor. Teknik bilgilere geçersek görsellik hat safhada diyebiliriz. ufotable stüdyosu varını yoğunu Fate/Zero’nun görselliğine harcamış. Şahane savaş sahneleri var. Önceki seriye oranla daha bir sert yapım olmuş, özellikle büyücüler arasındaki psikopat karakterin sayesinde bu seride vahşet ön plana çıkartılmış. Tabii ki hep vahşet, kan, savaş yok; Kiritsugu ve Irisviel aşkı içinizi ısıtırken İskender’in modern dünyaya adapte olma çabası eğlencelik bir seyir hali meydana getiriyor. Hikaye tamamen kusursuz değil maalesef bir dolu mantık hatası var; en basitinden Kiritsugu’nun küçüklüğüne inelim derken zombi savaşı seyretmemiz gibi.
     

     
    Açılış ve kapanış şarkıları çok başarılı özellikle Oath Sing hafızalara yer edecek şekilde. Müzik ekibinde Lisa’nın haricinde Kajiura Yuki’ye rastlıyoruz ve soundtrack albümünü son hızla indiriyoruz. Müzik dışında seiyuu ekibi de oldukça başarılı. Kiritsugu ve Kirie’ye ses veren seiyuuların tonlamaları mükemmel. Görsel şölen haricinde kulak dolgunluğu da yaratan bir yapım.
     
    Bağlantılı animeleri gözden geçirecek olursak Fate/Stay Night serisinin ilk rotası Saber karakteriydi. Studio DEEN tarafından 24 bölümlük bir televizyon serisi olarak 2006 yılında Saber’ın hayatı, geçmişi, Shirou ile ilişkisini konu almıştı. Fate/Stay Night serisi ile bağlantılı olan ikinci rota 2010 yapım Unlimited Blade Works filmidir. Bu filmde rota Rin ile Archer’ı konu alır. Fate/Zero serisi 2011-2012 çıkışlı olmak üzere devam niteliğinde 2 sezon şeklinde karşımıza çıkıyor.
     

     
    Araştırmacı ruhlar için hikayede geçen kahraman hizmetkarları da listeleyelim;
     
    Saber : Kral Arthur
    Archer : Gilgamesh
    Lancer : Diarmuid ua Duibhne
    Caster : Gilles de Rais
    Rider : Iskender
    Assasin : Hasan Sabbah
    Berserker : Sir Lancelot
     
     

     
     

     
    _____________________________________________________________________
     
    Kaynak: AnimeFantastica: http://www.animefantastica.com/fate-zero
  16. Beğen
    mert24214 got a reaction from keydayaccive in Monster   
    Anime Tanıtım
     
    Monster
     

     
    Tür: Gizem, Korku, Dram, Polisiye, Psikolojik, Gerilim, Seinen
     
    Yayınlanma Tarihi: 7 Nisan 2004  – 28 Eylül 2005
     
    Bölüm Sayısı: 74
     
    Yönetmen: Masayuki Kojima
     
    Senaryo: Tatsuhiko Urahata
     
    Firma/Stüdyo: Madhouse, VAP,  Shogakukan Production
     
    Başlıca Seiyuular:  Koyama Mami (Eva Heinemann), Noto Mamiko (Anna Liebert), Isabe Tsutomu (Heinrich Lunke), Kiuchi Hidenobu (Kenzo Tenma)
     
    Manga:  Monster                           Mangaka: Urasawa Naoki
     
    Müzik: Kuniaki Haishima
     
    Açılış: “Grain” – Kuniaki Haishima
     
    Kapanış: #1: “For The Love of Life” – David Sylvion (1-32. bölümler için )
    #2: “Make It Home” – Fujiko Heming (33-74. bölümler için)
     

     
    Tuhaf ve bir o kadar ilgimizi çeken bir yazı ile giriş yapıyoruz seriye. Aynı gizemi koruyarak bir bina görüyoruz. Hemen ardından binanın hastane olduğunu anlıyoruz ve ana karakterimiz dahi bir cerrah olan Dr. Kenzo Tenma ile tanışıyoruz. Başarılı bir ameliyattan çıkmıştır. O sırada hastane koridorunda bir kadın da ağlamaktadır.
     

     
    İlerledikçe ana karakterimiz Dr. Tenma hakkında daha fazla bilgi almaya başlıyoruz. Diğer bir ana karakter olan Eva Heinemann da hikayeye Kenzo’nun sevgilisi olarak giriş yapıyor. Eva aynı zamanda Dr. Tenma’nın çalıştığı Eisler Memorial Hastanesinin müdürü Dr. Heinemann’ın kızıdır. Dr. Heinemann ise Dr. Tenma’nın başarılı ameliyatlarını kendine yıkarak prim sağlamaktadır. Bu durumda Tenma’yı tutmak için kızı ile nişanlamıştır.
     

     
    Tenma’nın arkadaşları ise kendisini bu konuda uyarırlar ve Tenma bir huzursuzluk yaşamaya başlar. Bunun üstüne hastane koridorunda onu karşılayan bir kadın Tenma’yı oldukça etkiler. Dr. Heinemann, hastaneye gelen hastalara değerlerine göre öncelik tanımaktadır ve ünlü kişilerin ameliyatlarını Tenma’ya yönlendirmektedir. Dr. Heinemann ve kızı için insan hayatı aynı değerde değildir.
     

     
    Tenma ise farklı düşünmeye başlar ve bu sefer bunu uygulamaya karar verir. Bir ailede trajik bir olay sonucunda geriye sadece şok içinde bir kız çocuğu ve durumu ağır olan ikiz erkek kardeşi kalmıştır. Tenma acilen ameliyata başlar. Bu sırada önemli bir vali de ameliyat edilecektir ve Dr. Heinemann valinin ameliyatına geçmesi için Tenma’yı ikna etmeye çalışır. Kararını veren Kenzo emire karşı gelerek ameliyatına devam eder. Ve her şey bu ameliyattan sonra başlar. Bir anda gizemli ölümler meydana gelir ve aynı şekilde Tenma’nın hayatı iyiye gitmeye ve mevki almaya başlar. Bu gizemli ölümleri araştırmak için diğer bir ana karakterimiz müfettiş Lunge olaylara dahil olur.
     

     
    Bu gizemli ölümlere sebep olan kimdir?
     
    Bu ölümlerin Tenma ile bağlantısı nedir?
     
    Birçok sorunun cevabını bulmaya çalışırız seri boyunca Müfettiş Lunge ile birlikte. En önemlisi ise; Monster nedir? Kimdir?
     

     
    Gerçekten çok sıra dışı bir açılış ve müzikten sonra, sıradan bir atmosfer ile hikayeye giriş yapılmış. Bu tezatlık birbiri ile çok iyi bir uyum sağlamış. İlk başlarda karakter ve özellikleri iyi bir şekilde aktarılıyor.
     
    Küçük küçük olaylar gösterilmesine rağmen her olayın seride çok büyük önemi var. Gereksiz neredeyse hiç sahne yok. Bu bakımdan önemsiz gibi görünen her olayı dikkatlice izlemekte yarar var.
     
    Seri, ilk başta insanda fantastik öğelerin hikayede yer aldığı izlenimi uyandırıyor. Daha ilk baştan ismi olan Monster’dan bile olayın içinde bu tarz öğelerin var olacağı düşüncesi insana yerleşiyor. Böyle düşünerekten arka plana atan varsa, hiç beklemeden başlayabilir seriye. Tam tersine bu serinin en büyük özelliği, tüm olayların bizim dünyamızın gerçekleri ile aynı olmasıdır. Neredeyse her seride görülen o olağan dışı durumlardan sıkılanlar içinde en iyi seçim.
     
    Diğer bir önemli özelliği ise hitap ettiği yaş aralığıdır. Yetişkin bireyler için en ideal serilerden diyebilirim. İçerisindeki karakterler, olaylar, durumlar ve bunların aktarılması, hiçbirinde en ufak bir çocukça durum yok. –İçerisindeki bazı çocuk karakterler hariç –
     
    Açıkçası seinen bir seri olmasından dolayı da 13 yaşından aşağıdakilerin izlemesini tavsiye etmem. Bunun nedeni, Elfen Lied ya da Gantz gibi bir durumdan dolayı değil; ancak içerdiği derinlik ve yoğunluk bakımından tam anlaşılamayacağı ve içerisinde geçen olaylar ile durumların küçük yaştakiler için rahatsız edici olabileceğindendir.
     

     
    Seri boyunca sürekli küçüklü büyüklü birbiri ile bağlantılı olaylar olmaktadır. Her bir olay sonrasında seyirci olarak bir yorum yaparız. Şöyle olacak, böyle olacak diye. Bu seri için bu varsayımlar neredeyse hiç tutmayacak. Ben izlerken ne beklediysem olmadı. Birçoğumuz izlediğimiz şeylerde klişe durumlar ile karşı karşıya kalırız. Bu düşünce ile olayları tahmin etmeye çalışırken, sürekli yanılacağımız bir seri.
     
    Tarih olarak 1986 yılında başlıyor hikaye ve günümüze kadar uzanıyor. 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılması olayı da önemli bir yer ediniyor seride. Almanya ve Çekoslovakya arasında geçtiği için hikaye, çevre de buna uygun tasarlanmış. Aynı zamanda, birçok etnik kökenli insanda hikayeye bir şekilde dahil oluyor.
     
    Değeri ve önemi çok geç fark edilmiş bir seridir. Bundaki en büyük etken de Türkçe’ye çevrilmesinin çok geç olmasıdır. Hani sürekli en iyi animeler olarak Code Geass, Death Note, FMA Brotherhood vb. sayılır ya… İşte bu üçlünün ya da sizin üçlünüzün hemen yanına gelebilecek kalitede bir seridir Monster.
     
    Bu serinin hiç mi kötü yanı yok diye sorarsanız, yapısı itibariyle -en büyük eksikliği- hiç gülemeyeceksiniz. Sürekli bir karanlık, ağırlık hakim seri üzerinde. O kadar değişik olaylar dönüyor ki, bir de bu olayların çoğu size yansıtılıyor ve öğreniyorsunuz. Diğer taraftaysa halen daha hiçbir şeyden haberi olmayanları görünce, biraz sabırsızlanabiliyorsunuz. Diğer bir eksikliği de sanırım görüntü kalitesi. Hd ve Full HD sürümleri yok maalesef ve 4:3 formatında.
     
       Hilte! Das Monstrum in mir wird explodieren!
     

     
    Felsefi değeri ve bize kazandıracakları bakımından da önemli bir seridir. İnsanlara bakış açımızı değiştirecek, günlük hayattaki davranışlarımızı sorgulamamızı sağlayacak niteliktedir. Topluma ve insanlara karşı daha duyarlı ve iyimser olmayı aşılamaya çalışmaktadır. Seri boyunca birçok farklı konuya değinerek, çevremize daha dikkatli ve inceleyici gözle bakarak toplumsal sorunların farkına varmamızı, en önemlisi de insanların ve insanlığın değerini bilmemizi sağlayacak bir yapım. İçerisinde barındırdığı birçok duygu ile kişiliğimizi sorgulayan, duygularımızı ve düşüncelerimizi daha iyiyi yönlendirmeye yarayan bir seri. Birbirinden farklı karakterleri olan ve kendimizi o karakterlerin yerine koyarak, empati kurmamızı sağlar. Temel olarak insan eşitliğini konu alsa da birçok önemli konu işlenmektedir.
     
    Müzik kısmında ise böyle bir seri için en uygun seçimler yapılmış. Açılıştaki müzik daha bölüm başlamadan insanın içine işleyerek, farklı bir duygu ve düşünce yapısına geçmesini sağlıyor. Aynı şekilde kapanıştaki iki parçada, bu durumu daha da irdelemektedir. Birçok seriden farklı olarak kapanışlarda sadece bizi etkileyen müzik yok. Aynı zamanda ilerleyen bir hikaye var ve bu hikaye gerçekten önemli. Kapanış müziğinin hemen ardından, bir sonraki bölümle ilgili 2-3 sahne gösteriliyor. Yine burası da çok kaliteli olmuş. Hikayenin geçtiği tarihinde etkisiyle, arkada rahatlatıcı bir müzik ile bildiğimiz eski bir televizyondan bakıyormuş gibi bir çerçeve kullanılarak, o eskiyi yansıtan temadan hiç çıkılmamış.
     
     
    [http://i.imgur.com/zlcKcI3.jpg]
     
     
     
    Animasyon kısmında ise Death Note ve Black Lagoon’daki gibi gerçeğe yakın bir çizim tekniği kullanılmış. Karakter detayları ve mimikleri çok iyi aktarılmış. Neredeyse hepsi günlük hayatta görebileceğimiz gerçeklikte. Aynı şekilde çok zengin bir çevre var. Bu çevrelerde aynı titizlikle güzel bir şekilde aktarılmış.
     
     
     
    [http://i.imgur.com/TF1wN3s.jpg]
     
     
    Seslendirme kısmında, kaliteli bir seiyuu takımı olduğu için seslendirmeler çok başarılı olmuş. Karakterler için seçilen seiyuular da tam yerinde olmuş. Zaten bu seiyuuları çoğunuz daha önce de dinlemişsinizdir. Mesela ana karakterimiz Tenma’yı seslendiren Kiuchi Hidenobu aynı zamanda Fullmetal Alchemist Brotherhood’daki King Bradley’i de seslendirmiş. Tenma için Bradley gibi adam deyimi de yerinde olur.
     

     
    Ayrıca HBO ve Guillermo Del Toro manganın diziye uyarlanmasında çalışmaya başlamıştır. Del Toro senaryo kısmında, Dr.Who ve Sherlock’tan bildiğimiz Steven Thompson ile çalışacaktır. Pilot bölümün Thompson tarafından yazılıp Del Toro tarafından yönetilmesi bekleniyor.
     

     
    ___________________________________________________________________________
     
    Kaynak: AnimeFantastica: http://www.animefantastica.com/monster-anime
  17. Beğen
    mert24214 got a reaction from torotoro in 2013/2014 Kış Sezonunda Yayımlanacak Animeler   
    2014 Kış sezonu animelerinin yeni düzenlenmiş halidir ,"Hokage_Minato'da" bu konuyu açmıştı ama yeni düzenlenmiş halidir.
    "Hokage_Minato'nun" açtığı konu:http://forum.turkanime.tv/topic/7880-2014-kis-sezonunda-yayinlanacak-animeler/?hl=2014
     
    2013/14 Kış Sezonu Animeleri:

     
     
    Liste V3.0(Bir Önceki Liste):


    Not: İlk liste ,V4.0'dır.
     
     
    _______________________________________________________________________________________
     
    Kaynak: Neregate.com: http://neregate.com/blog/2013/09/09/winter-2013-2014-anime/
  18. Beğen
    mert24214 got a reaction from Mileydi in Sengoku Basara: Samurai Kings   
    Anime Tanıtım
     
    Sengoku Basara: Samurai Kings
     

     
    Tür: Aksiyon,  Macera,  Dövüş,  Doğaüstü-Güçler, Tarihsel
     
    Yayınlanma Tarihi: 02/04/2009
     
    Bölüm sayısı:  12
     
    Bölüm süresi:  23 dakika
     
    Yönetmen:  Itsuro Kawasaki
     
    Senaryo: Yasuyuki Muto
     
    Firma-Stüdyo: Production I.G, FUNimation Entertainmen
     
    Açılış: “JAP” by Abingdon Boys School
     
    Kapanış:  “Break & Peace” by Dustz
     
    Müzik:  Yuko Sakurai, Hiroyuki Sawano
     
    Başlıca Seiyuular:  Kazuya Nakai – Date Masamune, Norio Wakamoto – Oda Nobunaga, Souichiro Hoshi – Sanada Yukimura, Takehito Koyasu -Sarutobi Sasuke, Tesshô Genda – Takeda Shingen, Toshiyuki Morikawa-Katakura Kojūrō
     
    Capcom’un  video oyun serisinin aynı adlı anime uyarlaması olan Sengoku Basara, Japon tarihinin Sengoku dönemini anlatmaktadır. Dönem resmi olarak 1603 yılında başlar ve 1868′de Meiji dönemi’ndeki yeniden kurulmaya kadar sürer. Bu dönem ayrıca, Japonya’nın ilk modern dönemi olarak tanımlanmaktadır. Merkezi feodaliteye dayalı bir sisteme sahiptir. Anime de ki karakterler gerçekten var olmuş tarihi kişilerden esinlenerek yaratılmıştır.
     

     
    Feodalite söz konusu olunca aynı topraklarda birden çok lider (general,lord vb.) kendi ordularını toplayarak iktidar için kıyasıya bir mücadeleye girerler. Bu hiç sonu gelmeyen kanlı savaşlar devam ederken, Yüz Şeytan Ailesi’nin 6.cı Kralı Oda Nobunaga tüm ülke üzerinde hakimiyet sağlamaya çok yaklaşmıştır.
     

     
    Şeytan Ailesi ciddi bir tehdit oluşturmaya başlayınca, birbiriyle rekabet içinde olan iki savaşçı Date Masamune ve Sanada Yukimura kendi çatışmalarını bir kenara bırakıp beklenmedik bir birlik oluştururlar ve Şeytan Kral Oda Nobunaga’ya karşı mücadele ederler.
     

     
    Sengoku Basara,  tarihten bilgiler barındırsa da konusu biraz havada kalmış bir anime serisi olduğunu düşünüyorum. Bunun sebebi;  izleyici daha tam neyin neden olduğunu anlayamadan pat diye savaş sahnesi başlıyor, bitiyor. Tabii ki animenin ana teması savaş ama konu biraz daha derin işlenebilirdi bence. Karakterlerin birbiriyle diyalogları serinin eğlenceli taraflarından biri de olsa ana karakter Date Masamune’nin yarı İngilizce yarı Japonca konuşması anime severlerin pek alışkın olmadığı bir durum olduğu için kulağa farklı gelebiliyor.
     

     
    Masamune karakter olarak enerjik, iyimser ama hafifte kendini beğenmişliğe sahip bir savaşçı olarak animede yer alıyor. Genellikle tek katana ile savaşır ama ciddi dövüşlerinde parmaklarının arasında 3′er katana tutarak (Ejderha’nın Pençeleri) dövüşebilir. Önemli kararlar almadan önce sık sık Kojuro Katakura ile fikir alışverişinde bulunur. Kojuro, Masamune’nin sağ kolu niteliğinde biridir.
     

     
    Sanada Yukimura ise savaş delisi, heyecanlı bir karakter olarak Date Masamune ile tezat bir tavır sergiler. Yukimura için savaş her şey demektir. Sengoku döneminin en güçlü ordularından birinin komutanı olan, Takeda Shingen onu yetiştirmiştir. Yukimura, komutanına son derece sadıktır. Takeda’yı idolü olarak görür ve fanatik derecesinde bağımlısıdır.
     

     
    Sengoku Basara’yı izleyenler bilir, izleyecek olanlar ise eminim bu ikilinin arasında ki komutan-asker ilişkisine takılacaktır. Bunun sebebi, birbirlerine bıkmadan “Yukimuraaa” ve “Oyakata-samaaaa” diye seslenmeleridir. Serinin belki de en eğlenceli sahneleridir. Hatta sizinle şöyle, tatlı ve eğlenceli bir çalışma paylaşayım.
     

     
    Serinin 2.sezonu ise 11 Temmuz 2010 tarihinde yayınlanmıştır. Masamune ve Yukimura bu sefer de Toyotomi Hideyoshi’ye karşı mücadele vermekte ve ülkenin birliğini sağlamaya çalışmaktadır.
     
    Son olarak ise 4 Haziran 2011 yılında Sengoku Basara “The Last Party” adında film yayınlanmıştır. Tam da barış sağlandı derken, Toyotomi Hideyoshi’nin astı olan Ishida Mitsunari kutlamaların olduğu gün saldırır ve bir kez daha kargaşa çıkar. Masamune ve Yukimura tekrar Mitsunari ile mücadele etmek zorunda kalır.
     

     
    Animenin en iyi yönleri ise kesinlikle harika çizimleri ve bir hayli etkileyici müzikleri.  Önemli bir sahnede arka fonda yoğunlaşan müzik izleyiciyi epey coşkulandırıyor. Kısaca; samuray,katana,dövüş temalı serilerden hoşlanıyorsanız Sengoku Basara tam size göre bir anime olabilir.
     
    [ İyi seyirler. ]
    http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=jugi1GviRfI
     
    ______________________________________________________________________
     
    Kaynak: AnimeFantastica: http://www.animefantastica.com/sengoku-basara-samurai-kings
  19. Beğen
    mert24214 got a reaction from Mugiwara No Luffy in Bleach'in Mangakası Tite Kubo Asistan Arıyor   
    Kubo Sensei her şeye yetişmekte zorlanıyor.
     
    Bleach’in mangakası Tite Kubo yetiştirmek üzere asistan arıyor. Şimdiye kadar 4 asistan alan ve asistanları birer birer ayrılan, Weekly Shonen Jump’ın “asistan fakiri” mangakası Kubo Sensei’nin verdiği ilan, Weekly Shonen Jump’ta ve mangakanın Twitter sayfasında paylaşıldı.
     

     
    Tite Kubo, mangadaki karakter çizimlerine başkalarının karışmasına pek izin vermiyor ve “Bleach her şeyi ile bana ait. Ne kadar çalışırsam ve emek verirsem o kadar “Benim” diyebiliyorum” şeklinde konuşuyordu. Ayrılan asistanların da mangakanın her şeyi kendi becerme sevdası yüzünden ayrıldığı iddiaları vardı. Ancak bilindiği üzere haftalık olarak manga çıkarmak hiç de kolay bir iş değil.
     
    Asistanı, Kubo’ya daha çok arka planlar konusunda yardımcı olacak ama Bleach’in karakterleri ön plana çıkaran tarzından da taviz verilmeyecek. Leipzig Kitap Fuarı’ndaki Tite Kubo röportajında bazı okurlar neden karakterlere bu kadar yoğunlaşıp arka planları geri planda tuttuğunuzu merak ediyor sorusuna mangaka, “Arka planlarla dikkat dağıtmayı değil, okurların karakterlerimin kalplerini görmelerini, onların iç yaşantılarına kadar hissetmelerini istiyorum.” şeklinde cevap vermişti.
     
    Tite Kubo’nun asistan konusundaki diğer şartları ise kibar olması ve sigara içmemesi. Kubo Sensei’nin asistanı olmak ister miydiniz?
     
    Bu da Troll King’in geçenlerde Twitter’ında paylaştığı video:
     

     
    __________________________________________________________________________________________________
     
    Not: Sondaki "Troll King" videosunun neden verildiğini anlamadım ama haberin tamamını vermek istedim.
     
    ____________________________________________________________________
     
    Kaynak: AnimeFantastica: http://www.animefantastica.com/tite-kubo-asistan-ariyor
  20. Beğen
    mert24214 got a reaction from torotoro in K Anime Filminin Çıkış Tarihi   
    No blood, no bone, no ash
     
    Daha önce ortaya çıkan görselinde Mikoto Suoh‘un da görüldüğü K anime filminin çıkış tarihi açıklandı. Anime serisinin devamı olacak film, 12 Temmuz’da 31 sinemada Japonya’da gösterime girecek.
     

     
    Duyuru, animeye yeni eklenen karakterlerden Yukari Mishakuji’nin bulunduğu görselle birlikte gerçekleşti.
    ________________________________________________________________________________
     
    Kaynak: AnimeFantastica: http://www.animefantastica.com/k-anime-filminin-cikis-tarihi
  21. Beğen
    mert24214 got a reaction from torotoro in Yu-Gi-Oh!’a Yeni Tv Serisi Geliyor   
    2014 sonbaharından müjde.
     

     
    Weekly Shonen Jump dergisi  Yu-Gi-Oh! animesine “Yu-Gi-Oh! Arc-V” adında bir devam serisinin geleceğini duyurdu. Beşinci anime serisi olacak bu yeni seri, 2014 sonbaharında başlayacak. Aynı zamanda Yuuya Sasaki adında yeni bir ana karakterimiz olacak.
     
    Seriye ait diğer anime projelerinde de yeni ana karakterler ve canavarlar tanıtılmıştı. Weekly Shonen Jump’ın ve V Jump dergisinin sonraki sayılarında seri hakkında daha ayrıntılı bilgi verilecek.
     
    _________________________________________________________________
     
    Kaynak: AnimeFantastica: http://www.animefantastica.com/yu-gi-oha-yeni-tv-serisi-geliyor
  22. Beğen
    mert24214 got a reaction from TitanYa in Fairy Tail 2.Sezon   
    2. sezon duyurusu erken geldi.

    30 Mart’ta sona eren "Fairy Tail" animesi 2. sezonuyla ve yeni bölümleriyle devam edecek. Duyuru bizzat mangaka Hiro Mashima tarafından yapıldı. Hiro Mashima’nın daha önce bu açıklamayı yapacağının sinyallerini de sizlerle paylaşmıştık. Böylece beklenen 2. sezon kesinlik kazanmış oldu.
    2. sezonun başlangıç tarihinin de yakında açıklanması bekleniyor. Ne dersiniz, duyuru için hayranlarını çok da bekletmedi değil mi?

    -AnimeFantastica'dan Alıntıdır-
    Not: Başladıktan kısa süre sonra oldukça sevilen ve popüler olan bir anime olarak ,bence bu haber bir çok kişiyi mutlu etmiştir.
    Kaynak: http://www.animefant...ry-tail-2-sezon
  23. Beğen
    mert24214 got a reaction from muratsev14 in 2013/2014 Kış Sezonunda Yayımlanacak Animeler   
  24. Beğen
    mert24214 got a reaction from muratsev14 in 2013/2014 Kış Sezonunda Yayımlanacak Animeler   
  25. Beğen
    mert24214 got a reaction from Mileydi in K Anime Filminin Çıkış Tarihi   
    No blood, no bone, no ash
     
    Daha önce ortaya çıkan görselinde Mikoto Suoh‘un da görüldüğü K anime filminin çıkış tarihi açıklandı. Anime serisinin devamı olacak film, 12 Temmuz’da 31 sinemada Japonya’da gösterime girecek.
     

     
    Duyuru, animeye yeni eklenen karakterlerden Yukari Mishakuji’nin bulunduğu görselle birlikte gerçekleşti.
    ________________________________________________________________________________
     
    Kaynak: AnimeFantastica: http://www.animefantastica.com/k-anime-filminin-cikis-tarihi
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli bilgi

Forum kurallarımızı okudunuz mu? Forum Kuralları.