Jump to content

Liderlik Tablosu

Popüler İçerik

Showing content with the highest reputation on 01/31/20 tüm alanlarda

  1. Arkadaşlar dikkatinizi vermeniz durumunda artık son çıkan animelerin basitleştrilip konularını hep "yüksek izlenme ve beğeni alan animelere" özenilerek yapıldığını hatta direk "copy-paste" yapıldığını fark edebilirsiniz. Bu kısır döngüyü yaratan bazı anime türlerinden bahsedecek olursak; 1- İsekai 2- SAO tarzı (level atlamalı mmorpg vb.) 3- Üreticilerin sevildiği sandığı, ama büyük kısmın izlemekten pek haz etmediği spor ve rekabetçi okul animeleri. 4- Gizem,Polisiye. vb... Artık bu konulardan sıkıldım, ve yeni sezon animelerinin "tag"laraına ve konusuna bakınca animeye karşı bir önyargı beslemek ve "hep aynı şeyler" demekten bıktım. Daha özgün konulu animelerin çıkması taraftarıyım, ve çıkana kadar da pes edip anime izlemeyi barkacak değilim. Umarım gözümüzü kara çıkartmazlar ve bu yıl yüzümüz güler. Siz ne düşünüyorsunuz benimle aynı fikirde misiniz yoksa "yoo benim için sıkıntı yok" diyenlerden misiniz. Uzun zamandır bu konu kafamı karıştırıyordu, ve sizlere açmak istedim. Sizin düşünceleriniz nelerdir, paylaşırsanız sevinirim.
    1 point
  2. Sword art online 1. sezonu zar zor bitirdim. Çoğu kişi linçleyecektir. Ama bence berbat bir animeydi. Bu kadar kalitesiz anlatılan bir hikaye görmedim. Karakteler, dünya her şey ruhsuz. Hadi japonlar modern dünyalara, yaşıyor hissiyatı veremiyor. Fantastik bir oyun da, bir sürü oyuncu kalmış insan azıcık canlılık katar. O kadar baydım ki. Zaten ana karakter ve yan karakter odun+odun. Romantizm ve komedi animesi izlemesem, belki beğenirim. Ama çok iyi eserler izledim. Isekai animeleri ilk izlediğim de, keyif veriyordu. Ama bu animeler 12-24 bölüm ya da 2-3 sezon yapıyım salıyım kafasındalar. Yani karakterlere ve evrene derinlik katmıyorlar. Ben bu katılmayan derinliklerden dolayı, sevsem bile izlediğim İsekai aniemlerini dönüp tekrar izlemiyorum. Atıyorum Naruto, HunterxHunter ya da One Piece bazı dövüş sahnesi ya da dram sahnesini açıp izleyebiliyorum. Ama küçük ve klişe animeleri izlemeye dayanamıyorum. Karakter, çiftlik, ülke artık buna ne dersen, bir şeylerin zamanla gelişmesini izlemeyi seviyorum. Kısacası animelerin kendine beni bağlamasını isityourm. Animelerin bu kısır döngüye girdiğini düşünenlerdenim. Arada güzelleri çıkıyor. Ya da bu kısır döngüye farklı bir tema ve çizim ile yaklaşanlar oluyor. Gene onlar çok beğeniliyor. Ama bu fanservis kitlenin, beğendiği şeyleri ciddiye almamayı öğrendim. Yani onlar bir şeyi çok beğeniyorsa, iki kere düşünüyorum. Bu aksiyon, fantastik sıkıldıysna, biraz modern ve kafa dinlemelik animelere göz atmanı öneririm. 2020 Kingdom, Log horizon gibi serilerin devamları geliyor. Eğer Kingdom izlemdiysen bakmanı öneririm. https://www.randomanime.org/ Animelerin en büyük eksileri dram, romantizm ve iyi ya da kötü karakter öldürmekten çekinmeleri diyebilirim. Ayrıca Naruto filler olarak geçen ana ve yan karakterlerin detayına giren bölümleri sunmamaları olabilir. Genel de çoğu izleyici filler şikayet eder. Ama bana göre bir animeyi, derinleştiren şey fillerdir. Çinlilerin yaptığı 3-5 dakikalık kısa seriler bile, daha fazla ilgimi çeker oldu. Tabi onların karakter çizimleri, animasyon ve seslendirme konusunda sorunları var. Çünkü animelerin çoğunu aynı firma yapıyor. Atıyorum A adlı anime de yaşlı bir karakter var. B adlı anime de birebir aynısı var. Adamlar çizmeye bile uğraşmıyorlar. Yani kaliteleri bu seviyler de geziyor. Anime yapanlar Global yayılama konusunda halen kötü olduklarından, Japonlara göre seri yapıyorlar. Umarım Japonlar işlenmemiş konular da baskı yapar. Ya da çok tutan klişe animeleri yerin dibine gömer. Tabi Global tarafta, Myanimelist gibi anime yapanların ciddiye aldığı platformlar da, klişe animelerin 3-5 arası puanlar alıp, ağır topa tutulması gerekiyor. Özellikle bu klişe animeleri sürekli yapan ve gerçekten parasal alt yapısı iyi şirketlerin cezalandırılması gerekiyor. Anime kitlesin de böyle bir topluluk anlayışının olduğunu sanmıyorum. Çoğu izliyor, my animelist puanlıyor ve 3-5 arkadşı ile Discord muhabbetini yapıp salıyor.
    1 point
  3. Çünkü artık sanat yönüne odaklanmaktan çok işin piyasa yönüne odaklanmaya başladılar. Ticaret ve para kazanma kaygısı sanat üretmenin daha bir önüne geçti ve sıradanlaştı içerikler. Nasıl para kazanabiliriz? düşüncesi daha bir ön planda. Yine de kaliteli ürünler de tüketmekteyiz.
    1 point
  4. Şunu şöyle bırakayım da konuya bal olsun. Bu arada arkadaşın kendini bu dünyadan soyutlaması, tamamen aptallık ve korkaklıktır.
    1 point
  5. sule0114

    Kanji (漢字)

    Yazmayı öğrenmek zorunluluk değil bence. Japonlar bile kanji yazmayı unutmaya başlamışlar sürekli telefonlarını, bilgisayarlarını kullandıklarından dolayı. Kullandınız mı bilmiyorum da, Japon klavyelerinde hiragasını yazıyorsunuz kanjisi çıkıyor. Durum böyleyken kanji yazmayı, o stroke order'ları öğrenene kadar harcayacağınız zamanda iki katı kanji öğrenirsiniz. Kanjinin hem yazmasını, hem okumasını hemde anlamını birlikte öğrenmek sizi yavaşlatmaktan başka bir şey yapmaz. Jooyoo kanjinin okunuşlarını ve anlamlarını öğrendikten ve kanjileri kolayca tanıyabilir hale geldikten sonra yazmasını dilerseniz öğrenirsiniz ama dediğim gibi gereklilik değil bence. Zaten ne zaman kalem kağıt kullanmanız gerekecek ki? Ancak Japonya'da çalışmayı düşünüyorsanız yazmasını öğrenmek faydalı.
    1 point
  6. Seruhatsu

    Kanji (漢字)

    Evet, hatta bazı sitelerde sıralamaları hareketsiz resim veya gif halinde bulunuyor. Örneğin:
    1 point
  7. Seruhatsu

    Kanji (漢字)

    Kanji öğrenmenin zor olduğunu aklınızdan çıkarın bence. Günde 3 Kanji öğrenerek ve biraz da pratik yaparak Kyooiku Kanjileri'nin hepsini öğrenip Jooyoo Kanjileri'nin de yaklaşık yarısını öğrenmiş olursunuz. Tabi bunların öncesinde Hiragana ve Katakana harflerini ve Japonca'yı iyi bir şekilde öğrenmek bence daha yararlı. Kurs alarak hepsini öğrenebilirsiniz.
    1 point
  8. Bence açıklamalar dışında da çevirmen notları olmalı. Farklı bir kişinin aynı bölümü izlerken hissettikleri bizim de bakış açımızı değiştirebilir, geliştirebilir. Sonuçta sosyal canlılarız; çevirmen notu gibi küçük detaylar, evde tek başımıza gecenin kör karanlığında gerçekleştirdiğimiz bu tek yönlü aktiviteyi daha etkileşimli bir hale getirir. Arkadaşlarımızla birşeyler izlerken daha çok keyif alırız çünkü onların yorumları, onların duyguları ve izlediğimizin onlara düşündürdükleri, izleme etkinliğine farklı bir tat katar. Çevirmen notları da biz yalnız başımıza anime izlerken bizim arkadaşımız olmazlar mı? Animeden aldığımız zevki paylaştığımız dostumuz olurlar. Ayrıca altyazıyı kaçırmamak için odaklandığımızda, asıl ekranda olan biteni bazen kaçırabiliyoruz, çevirmen notları ilginç detaylara da dikkatimizi çekerek daha güzel bir seyir sunuyorlar bize. Bir de anime değil ama Blue Mountain State izlemiş olanınız varsa çevirmen eşekherif'in girişteki yorumlarını,notlarını bilirler.Onun esprilerinin diziyi daha da güzelleştirdiğini inkar edebilir mi birisi?
    1 point
This leaderboard is set to İstanbul/GMT+03:00
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli bilgi

Forum kurallarımızı okudunuz mu? Forum Kuralları.