Haruka

Bence böyle olmasın yani sonuçta karşındaki adamı tek hareketle paramparça edersen dövüşemezsin, dövüşemezsen eğlenemezsin. ^_^ Öhöm evet ben 11. takıma girmek istiyorum Zarakiyle birlikte milleti gebertmek istiyorum. :ph34r: Bir ara bankaim ne olsun diye düşüneceğim o zaman ben de yazarım buraya. :D

Bir zamanlar anime önerisi için Forum adlı diyara gelen miniik bir kız varmış. (Ufalsın da cebime girsin.) Kız meydanda durup etrafa bakmış. Samimi bir ortam olduğunu hemen fark etmiş ve sokaktan çevirdiği bir gence "Buraların en iyi animesi nedir?" diye sormuş. "Toradora" demiş oğlan. Daha sonra teşekkür edip uzaklaşıvermiş kız. Geldiği yere dönüp kankasına gördüklerini anlatmış. Bu küçük ama samimi Forum'a katılan kızlarımız çok tatlı insanlarla tanışmış. Kız, kardeşim dediği kişinin ona öneri yapan Hitsu olduğunu görmüş. Sonra kızın karşısında burnu havada bir oğlan çıkmış. Uzaktan çok soğuk görünürmüş bu oğlana Snowy derlermiş. Kız onu tanıdıkça aslında öyle olmadığını öğrenmiş. Kızımız onunla da çok iyi anlaşmış. Oğlan ona Pika demeye başlamış. Zaman geçtikçe iyice kaynaşmış forum ahalisi. Nur-chan, Beti, Haruka, Snowy ve Hitsu birbirlerinin dertlerini dinlemiş. Özellikle Beti ve Hitsu çok iyi anlaşırmış. Etrafta evlilik şakaları yapılmaya başlanmış. Düğünümüze bekleriz, ben şunu yapacağım bunu giyeceğim falan.. Pika, pikachu kostümüyle düğüne gideceğini belirtmiş. Bu şaka uzayıp giderken işler değişivermiş. Şaka gerçeğe doğru adım adım ilerlemiş. Önce forum ahalisi şaka sanmış ama birbiriyle çok iyi anlaşan Hitsu ve Beth birbirlerini sevdiklerini fark edivermiş. Pika ve dostu Haruka bu duruma çok sevinmiş. Hitsu'yu kardeşleri bilip sevmişler.
Forumdaki halk kötü bir sürprizle karşılaşmış. Kral forumun kapılarını kapatmış. Binalar üzerlerine yıkılmasın diye yüce kral Forum'da düzenleme yapmak için ahaliyi uzaklaştırmış. Pika ve arkadaşları dört bir yana savrulmuşlar. Hepsi birbirini görecekleri güne kadar sabretmişler. Pika'nın ve Haruka'nın memleketinde geçmesi gerek sınavlar varmış bu yüzden Forum'un kapıları açıldığında herkesle vedalaşmak için son bir kez gitmiş. Herkes çok üzülmüş, gitme demişler. " Biz sizsiz naparız?? " Buna üzülen Pika her gün işleri bittiğinde Forum'un yolunu tutmuş. Gecesi gündüzü orada geçmiş ama kumrulardan haber alamamış. Onlar Forum'dan uzaklara gitmişler ve çok nadir bu bölgeye ayak basmışlar.
Bir yıl geçmiş Pika ve Haruka Forum'a geleli. Hitsu'nun doğum günü yanaşmış. Bunu hatırlayan Pika gün boyu ne yapsam diye düşünmüş. Sonra Haruka ona hediyesini göstermiş ben şöyle bir şey düşündüm diye. Elindeki tek fikri, Haruka'nın onun yapacağından 10 kat daha güzel yaptığını gören Pika üzülmüş. Çalışamamış oturmuş düşünmüş. Elinden bir şey gelmediğini, beceriksiz olduğunu anlamış. Sonra eline kuş tüyünü ve mürekkebini alıp parşömene bu arkadaşlık ve dostluk hikayesini kendini ön planda tutup diğerlerini de üstünden geçerek anlatmış. Sonra bunu uzaktaki Hitsu ve Beti'ye yollayayım demiş. Yollarken "Daha çok kendi hikayemi anlattım ben bunu niye yolluyorum ki ? İnşallah beğenirler. " demiş. Ulakla yollayıvermiş yazıyı. Yazıyı okuyan Hitsu ve Beti atlarına atlayıp gelmişler Forum'a. O mutlu gün Forum'da bayram havasında kutlanmış. Bir yılı daha kalplerde geçirmenin mutluluğuyla dans edip eğlenmişler. Akıllarda bir anı olarak kalsın diye Hitsu'ya verilen parşömen herkesin görebileceği bir yere asılmış. Forum'un büyük aşkının ve büyük dostluklarının nasıl başladığını gelecek nesil görsün diye dört bir yana kopyası yollanmış. Bu dostluk hikayesi Forum'da kulaktan kulağa dolanmış.

Abdullah, nağmıdeğer Hitsu-kun, başlarda tek Gintama yoldaşım ( :D ) , biricik beth-chanımın biricik sevgilisi...
İyi ki doğdun!!!



Böylece kanka sana hediye veremedim :D
Heaa Beth'e de kızdım hediyemi mahvettin ne olduğunu bile anlamadım dedim.O da dedi telafi edermiş o.. :D

Usui Takumi (Kaichou wa Maid-sama)



Soushi Miketsukami (Inu x Boku SS)



Kaname Kuran (Vampire Knight)



Zero Kiryuu (Vampire Knight)



Edgar Ashenbert (Hakushaku to Yousei)



Haru Yoshida (Tonari no Kaibutsu-kun)



Jellal Fernandes (Fairy Tail)



Gray Fullbuster (Fairy Tail)



Shin (Amnesia)



Toma (Amnesia)



Tomoe (Kamisama Hajimemashita)



Şimdilik aklıma bunlar geldi. Gerçi çok yazmışım :)

Aşkımı dağlara taşlara forumlara yazıyorum :P

Tövbe yaw koca fiber ekip adamı post kasmak için yorum yazıyor :D

herkes çift yaratılmıştır bir bütünün iki parçasıymış kişi görüşür ve şak diye bir birine oturur muş olmaz öyle şey !!!
bir ilişki demek zaman demek çaba sarfetmek demek senin ideal eşinmi yok öyle bir şey tabi bir ilişki yürür se bir parçanın 2 yarısı gibi olursun ama o zamana kadar bir birine uymak bir parça olmak için geçirilen zaman çaba emek böyle olur . bir ilişkiden sonra hiç kimse o eski kişi değildir iişkiyi yarıda kessek bile bir takım değişiklikler geçiririz benimdediğim ideal eş sadece birlikte zaman geçirip zamanla birbiriniz için değişmektir yoksa o filimlerde olur bir görüşte bir birleri için yaratılmış insanlar çok nadir :D bilin yani :D

şu an sende ramazan ayın da sokakta döner yiyerek dolaşan çocuk havası sezdim :D

Ruh ikizim de geldi. :wub:

Bugün başlamış olan böyle bir sergi var bayada uzun süre Türkiye'de. İstanbul'da olan herkese tavsiye ederim.

JAPAN: Kingdom of Characters
“JAPONYA: Çizgi Karakterleri Ülkesi” Sergisi
30 Ocak-20 Şubat 2013 tarihleri arasında “JAPONYA: Çizgi Karakterleri Ülkesi” sergisi düzenlenecektir.
Bu sergide, “Japonlar ve çizgi karakterler” teması ile, bugüne kadar Japon toplumu arasında popülerlik kazanan ünlü karakterlerin panoları, DVD görüntüleri ve karakterlerin büyük maskotları ile karakterler dünyası her açıdan tanıtılacaktır. Hepinizi bekliyoruz.
Tarih: 30 Ocak – 20 Şubat 2013 (hafta sonları dahil her gün) / 11:00-18:00 arası
Yer: Japonya Başkonsolosluğu Eski Ofis Binası
(İnönü Cad. No.16, Gümüşsuyu, Taksim, İstanbul)
Konu: Japonya’nın popüler kültürü olan çizgi karakterler, pano, maskot ve DVD görüntüleri kullanılarak 4 ayrı bölümde tanıtılacaktır.
1.Bölüm: Her çağı temsil eden çizgi karakterlerin pano, maskot, DVD görüntüleri v.b.
(Ultra-man, Gundam, Evangelion v.b.)
2.Bölüm: Hello Kitty’nin odası v.b.
3. Bölüm: Japonya’daki bazı belediyeleri temsil etmek amacıyla yaratılan çizgi karakterlerin
panoları, maskotları, anime görüntüleri v.b. (Hikonyan, Sento-kun v.b.)
4. Bölüm: Japonlar ve çizgi karakterleri arasındaki ilişkiler hakkında sergi v.b.

** Grup halinde gelecek ziyaretçilerin önceden haber vermeleri rica olunur.
Japonya İstanbul Başkonsolosluğu
　Tel : 0212-317-4600　Faks : 0212-317-4604
　E-mail : [email protected]
　W E B : http://www.istanbul.tr.emb-japan.go.jp/index_j.html
　Facebook :http://www.facebook.com/Japonya.Istanbul.Baskonsoloslugu

Beni sevmeyen ölsün. B)
Bence peş peşe yorum yapma işi de engellenmeli mesaj düzenleme diye bir şey var. Adminlerimiz her ne kadar ilgilense de herkes kendi adına dikkatli olmalı.
Evet ya sensei senpai falan hoş olur. :D

Bari çaktırma la bu kaçıncı :D
Klübün başı ilan ediyorum. :D

Bari çaktırma la bu kaçıncı :D
Klübün başı ilan ediyorum. :D

Shinsuke Takasugi(2. yağlı boya çalışmam)


Red Kit:

Sasuke Uchiha:

Umarım beğenirsiniz :)

Onlar ne güzel hediyeler öyle :o Nurcanım, kankam, gülüm, balım... Doğum günün kutlu olsun. :D Ömür boyu foruma yapışmanı diliyorum tabi öncelikle foruma geri dönmen lazım. Geri dönmenden kastım kopmamız tabi yoksa buralardasın. Ses vermemeye devam edersen sana türlü işkenceler yaparım. ^_^ Neyse bunun bir kutlama mesajı olması lazım o yüzden işkenceli kısımları uzatmıyorum. Seni seviyorum kanka. :* Bu arada ölümüne parti havasındayım bu gece kopalım. :D Heee bir de hediyem yok telefondayım pc ye geçebilirsem bir şeyler düşüneceğim.
Edit:

Nur-chaan! Doğum günün kutlu olsun annem! :lol: Bu gece parti var unutma.
Al bakalım pastanı. (Hem de Gin-chan ile favoriniz, çileklisinden.)



Hediyene gelinceee.. Gin-chan ile baya kafa yorduk.



Ben; "Sadece o mu?", diyince;



"Ah Beth, ona milyarlarca gül alsam da yetmez ki.. Bu güller bile onun güzelliğinin yanında bir hiç kalır..", dedi..

"Ne yapıcam ben..", diyip depresyona girince ben de ona fikrimi söyledim.
Gin-chan'ın tepkisi;



..Oldu, çok utandı ama kabul etti. Neyse, fikrimi anlamışsındır sen.
O yüzden bu gece partiden sonra biri gelip seni alırsa şaşırma.



Şimdiden iyi eğlenceler size..
Benim sana hediyem buydu. Hatta extradan yanında Zura da var.



Parti için bir sürü şey hazırladık Toshi ile. :D Yiyecek olarak da tatlı şeyler hazırladım bol bol. Gin-chan hepsini bitirmeden gel, çok gecikme. :lol:



Akşam görüşürüüüz. Şimdiden tekrar doğum günün kutlu olsun balım. ^_^ Nice mutlu senelere inşallah.. :* Yüzünü azıcık güldürdüysem ne mutlu bana. Sana çok şey borçluyum çünkü. :lol: Asla doğum gününü unutmayacağım kişilerdensin. Malum biz 16 Ocak, Şubat, Mart üçlüsüyüz. :D Seni seviyorum Nurcan'ım, biliyorsun.. ^_^ Hep birlikte nice doğum günlerine.. :*

"Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur" algısını kırabilen, hepimizin sempatiyle baktığımız birkaç ülke mutlaka vardır. Son yıllarda ülkemizde gelişen siyasi konjonktür gereği bu ülkelerden çoğu İslâmi kökenlere dayanır. Ancak iki ülke vardır ki; tarih boyunca ne düşman olarak algılanmıştır, ne de dinleri İslâm'dır...



Tesadüf odur ki bu iki ülke de bize kilometrelerce uzak olan bir coğrafyada, Uzakdoğu'da yer alır: Japonya ve Güney Kore...

Kore Savaşı'nda Güney Kore için, üstelik onların topraklarında savaşan ve yüzlerce şehit veren bir ülke olmamız, Kore halkı tarafından 'kan kardeşliği' statüsüne erişmemize vesile olmuştur. Peki, Japonya ile olan tarihsel bağlarımız nelerdir, nasıl bir olay vuku bulmuştur da her iki toplum da yıllardır birbirine sempati ve dostluk ile bakabilmiştir?

Yıl 1889... Osmanlı İmparatorluğu'nun zor dönemleri... Batı'nın baskısı bir yana, Kuzey'den gelişen Rus tehditleri... Ve bugün bile tartışılan bir Padişah; II. Abdülhamid...

Aynı dönemlerde, Rus tehdidini yakinen hisseden bir ülke daha var; Japonya. Ve gerek bu tehdide karşı Osmanlı'nın desteğini almak, gerekse Avrupa ülkelerinin askerî yapılarını incelemek üzere 1887 yılında İstanbul'a gelen Japon heyetine iade-i ziyaret yapılması ve aynı zamanda İmparator Meiji'ye imtiyaz nişanı gönderilmesi adına yaşlı Ertuğrul Firkateyni, II. Abdülhamid'in emriyle aylar sürecek bir yolculuk için 1889 yılında İstanbul'dan Japonya'ya doğru yola çıkar.

Sıkıntılarla da olsa yolculuk tamamlanmış ve görev yerine getirilmiştir. Ancak 600'ün üzerinde mürettebatıyla yola çıkan yorgun Firkateyn gücünü tüketmiş ve dönüş yolculuğuna başladıktan hemen sonra 16 Eylül 1890 günü, Japonya'nın Kushimoto kenti açıklarında kayalara çarparak batmıştır. Kazadan sadece 69 denizcinin kurtarılması ise yerel halkın olağanüstü çabalarıyla mümkün olur (Gerek yola çıkıldığı aşamadaki mürettebat, gerekse şehit olan gemicilerin sayısı hakkında çeşitli kaynaklarda farklı rakamlar söz konusu olup, 69 denizcinin kurtulduğu bilgisi, üzerinde en fazla uzlaşılan sayıdır).



Bu vahim kaza ve sonrasında gelişen tarihsel olaylar, bir anlamda 122 yıllık Türk - Japon dostluğunun temellerinin atılmasına vesile olmuştur. Japonlar, gazilerimizi yurtlarına geri getirmekle yetinmemiş, aynı zamanda şehitlerimiz için de bir şehitlik yaptırarak her yıl anma törenleri düzenlemişlerdir. Kazanın gerçekleştiği Kushimoto sahil şehri, kendisini "Türkiye ile Dost Şehir" ilan eder.

Ve akabinde bugüne kadar gelişen olaylar da, temelleri 122 yıl önce atılan dostluk köprüsünün daha da sağlamlaşmasına ve pekişmesine vesile olur:

İran - Irak Savaşı sırasında bölgede mahsur kalan Japon vatandaşlarını, havada uçuşan füzeler altında Türk Hava Yolları kurtarmış ve ülkelerine kadar sağ salim ulaştırmıştır.

1999 Marmara Depremi'nde Japonlar, deprem yaralarının sarılması için Türkiye'ye önemli bir miktarda hibe yardımında bulunmuşlardır. 2011 Van Depremi sırasında ise Japon Doktor Atsushi Miyazaki, Türk depremzedelere yardımcı olmak uğruna geldiği ülkemizde hayatını kaybetmiştir.

2003 yılında "Japonya'da Türkiye Yılı" ilan edilirken, 2010 yılında da "Türkiye'de Japonya Yılı" olarak kutlanır.

Ülkemizde Toyota, Sompo Japan Sigorta, Takeda, Japan Tobacco gibi pek çok Japon devi faaliyet göstermekte ve Türk insanının istihdamlarına katkıda bulunmaktadır.

Barış Manço ve Hadise Japonya'da konserler vererek, Ayumi Takano Türkiye'de oyunculuk yaparak bir nevi iki ülke arasında kültür elçiliği yapmışlardır.

İlhan Mansız ve Alpay Özalan Japonya'da, Junichi İnamoto ise Türkiye'de futbol oynarken, voleybolcumuz Yeliz Başa Japonya'ya, Saori Kimura ve Maiko Kano da Türkiye'ye transfer olmuşlardır.

Her yıl yüzlerce Japon turist, bilhassa Kapadokya, Pamukkale ve Efes gibi tarihi zenginliklerimizi görmek üzere topraklarımıza akın eder.



1889 yılında yola çıkarken belki de vesile olacakları ulvi görevin farkında bile olmayan o 600'ün üzerindeki mürettebatımız ve şehitlik mertebesine erişen 69 denizcimiz, bugün 122 yıllık sarsılmaz bir dostluğun baş aktörleri oldular.

Bu dostluğun başlamasına vesile olan tüm şehitlerimizin ve tüm Ertuğrul Firkateyni mürettebatının ruhları şad olsun. Kendilerini her 16 Eylül günü saygıyla ve minnetle anmaya devam edeceğiz.

Sevgi ve saygılarımla.

Umut Gemici

Eun gibi karakterleri çok beğenirim ^_^

O zaman söz doktor hanım kızımızda. :D

Hei'nin gözler yeşil sanki :D bu arada son dört fotoya baktım da hepiniz ne kadar tatlısınız yaa benim tek tatlı fotoğrafım altı aylıkken çekilendir herhalde :D

Uzun boylu, zayıf, kaslı olsun ama aşırıya kaçmasın, gözleri büyük değil küçük olsun bence erkeklerde küçük göz daha iyi oluyor. Saça gelirsek uzun kısa farketmez hepsi kabulüm. :P Kişilik olarak bence biraz asi olmalı hanım hanımcık olmamalı. :D Hödük de olmamalı kibarlıktan payına düşeni almış olmalı. :D

Uzun boylu, zayıf, kaslı olsun ama aşırıya kaçmasın, gözleri büyük değil küçük olsun bence erkeklerde küçük göz daha iyi oluyor. Saça gelirsek uzun kısa farketmez hepsi kabulüm. :P Kişilik olarak bence biraz asi olmalı hanım hanımcık olmamalı. :D Hödük de olmamalı kibarlıktan payına düşeni almış olmalı. :D

Çok manga okuyan biri değilimdir ama her manga türünün hitap ettiği bir yaş kitlesi vardır.Örneğin shounen genelde genç gruba hitap eder ve buna yönelik olarak karaktere şekil verirler.14-17 yaş arası insanlar genelde kişilik arayışı içinde daha tam oturmamış ve insanları kendine örnek alan insanlardır bu nedenle manga sektöründe güçlü karakter yer yer onların idolü olur.Zekasıyla,olağan üstü gücüyle vs. vs. güçlülüğünü fiziği ile de yansıtmak zorundadır shounen animelerde fışkıran göze batan kasların olmasında en önemli etken budur işte.Kısacası karakter oluşurken hitap ettiği yaş kitlesine bakılmalıdır.Bunlar benim fikrim çok manga okumadığım içinde uzatmayacağım biraz futerecoffeecup yorumlarına eleştiri(iyi veya kötü) yapmak istiyorum.
Okul kıyafetleri ile ilgili öncelikle Japon kültürü ve yaşayış tarzını düşünerek yorum yapmamız gerektiğine inanıyorum.Japonlar birbirlerine son derece saygılı insanlardır genelde sokakta geçen tanımadığı bir insana bile saygılıdırlar.Böyle bir milletin okulda uçuk kaçık kıyafetler giymesini beklemek saçmalık olur.Hiç mi kot giyen yok olabilir tabiki de ama bunun mangaya yansıtılamsına ne derecede gerek var?
Shounen animelerde ki karakterlerin ütopik olmasının itici,gerçekçi olmaması ve ya öyle bir dünya yok gerçek dünyaya dönün gibi yorumlar.Lütfen ben neden her gün yaşadığım dünyayı her şeyiyle kendime ait olan tek mekan hayal dünyamda da yaşayayım ki?Ha bir karakterin süper güçlerinin olmaması zekasıyla bir üstünlük kurması neden olmasın ama aklını kullanarak belli bir yere kadar animeyi ayakta tutar kısacası bir olağanüstülük olması gerek.Sonuçta insanlar bu işten parada kazanıyor.Ve japonyada sürüyle manga yazıp çizen var elbet ki yazar yerini başkasına kaptırmak istemez.
Anlamadığım sen animeyi ne için izliyorsun ki dünyanın gerçekliğini görmeyi falan mı amaçlıyorsun? Onun için belgesel var.
Ve son olarak forumda cıvık bir şekilde ego tatmin ettiğimizi ve hiç bir şeye derinlemesine değinmediğimizi düşünmüşsün biz geyik yapıyormuşuz lütfen benim hayatımın odak noktası anime değil ki anime konusunda konuştuğumuz kadar burada arkadaşlık kurup hayattan bir nebze daha zevk almaya bakıyoruz.Bu foruma 2 yıldır üyeyim ve çok detaylı anime tartışmaları da gördüm gece boyunca bir konuda cıvıklık yaptığımız anıda çok net hatırlıyorum.
Bu arada ff'nide okudum güzel cidden güzel ama prensip olarak ff okumayan biriyimdir çünkü ff'lerin sonu gelmez ff'ler haftalık çıkar ve çoğu yazar ff'sini yazdıktan geri dönüp okumaz,mantık hataları aramaz,kelime ve söz oyunlarına önem vermez bunlar benim kendi nedenlerim tabi.
Bu arada bunu okuduktan sonra yazdığın hiç bir şeye katılmıyorum veya seni gıcık etmek vb çabalar içinde olduğumu düşünme katıldığım şeyler son derece fazla örneğin o yüzün yarısını kaplayan gözler animelerde ki en itici unsurlardan biri bence.Aynı zamanda erkek gibi görünen karakterin kız çıkması yada tam tersi çok saçma bir olay.