Jump to content

Liderlik Tablosu

Popüler İçerik

Showing content with the highest reputation on 03/29/13 tüm alanlarda

  1. vuu

    Bonsai

    Japonca- olan bu sözcük, tepsi (tabak) anlamına gelen "bon" ve bitki anlamına gelen "sai" sözcüklerinden türetilmiştir. Saksıdaki ağaç veya bitki anlamına gelir. Bonsai sanatı Japonya'ya 7-9. yüzyıllarda Çin'den gelmiştir. Çin'de Penjing adı verilen ağaç minyatürleştirme sanatının binlerce yıllık geçmişi vardır. Yalnız penjing'in bir farkı vardır. Penjing'de bir tek saksıda bir ağaç değil, örneğin birkaç minyatür ağacın gölgesinde oturan bir köylü tasvir edilmekteydi. Bonsai, yaşayan ağaçlara duyulan saygıyı ve bu ağaçların yaşamasını konu alan bir sanattır. Bonsailer minyatür olmalarına rağmen çevremizde gördüğümüz ağaçlardan hiçbir farkları yoktur. Özenle seçilen ağaç dalları, budanarak ve ilgiyle yetiştirilerek minyatür ağaç görünümü kazanır. En güzel bonsailer sığ ve yayvan saksılarda yetiştirilenlerdir. Değişik şekillerde bonsailer bulunmaktadır: süpürge şeklinde - şelale şeklinde - rüzgara açık şekildedir. Japonların doğaya olan tutkuları yaşamlarına da yansımış ve yıllar geçtikçe bahçeciliğe verilen önem artmıştır. Bonsailerde bu kültürün bir parçasını oluşturmaktadır ve büyük şehirlerde insanların doğaya olan özlemlerini minyatür olarak karşılamaktadırlar. Genellikle bonsailerin iklime ayak uydurmaları çok zordur. En ufak bonsailere verilen isim " mame" (fasulye)dir.
    3 points
  2. vuu

    İkebana

    İkebana (yaşayan çiçekler); veya kado olarak da bilinen ‘çiçeklerin hali’ Japon çiçek düzenleme sanatına verilen addır. Batı kültüründe çiçek yetiştirmek sistematik olarak bir vazo veya saksıda çiçek bakımını kapsamak anlamındayken, Japon kültüründe biraz karmaşıktır. Bu öğretileri konu alan İkenobo, Sogetsu ve Ohara gibi birçok okul mevcuttur. İkenobo, rikka şeklinin dayandığı ve tarzını Budist inancının doğal güzellikleri yansıtma öğretisinden alan 15. yy.'da Budist rahip Ikenobo Senei tarafından kurulmuş en eski okuldur. Günümüzde 45 ayrı dalda eğitim veren okulların başını Ikenobo Senei çekmektedir. Okul faaliyetini Kyoto'da bulunan Rokkakudo tapınağında faaliyetini devam ettirmektedir. Prens Shotoku'da ilk eğitimini bu okulda almıştır. Mezunlarının arasında birçok papaz ve aristokrat sınıfından insanlar bulunmaktadır. Bu okulun öğretileri 17. yy 'a doğru herkes tarafından uygulanır hale gelmiştir. Gelişmeler ışığında seika ve shoka stillerinin ilk örnekleri verilmeye başlanmıştır. Shoka sanatında 3 ana dal kullanmaktadır. Bunlar; ten (cennet), chi (dünya) ve jin (insan)'ı sembolize etmektedir. İkebana'nın diğer bir stili ise çay seremonisinde kullanılan nageire'dir. İke: canlı tutmak, hayat vermek Bana: çiçeklerKaynakwh: İkebana: kelime anlamıyla çiçekleri canlı tutmak, onlara hayat vermek demektir. İkebana bir yaşam şekli bir felsefedir. İkebana; teknik gelenek ve sezgilerimizi kullanmamızı sağlar. İkebana ruhsal bir deneyimdir. Hem göze hem akla hem de ruha hitap eder; ruhun aynasıdır. İkebana sanatı bir beceri ya da el çabukluğu kazanma öğretisi değil; öze, ruha, gerçeğe yönelme yoludur. İkebana, “anı yaşamaktır”. İnsanı sakinleştirir, tabiatta daha önce önem vermediğimiz şeyleri görüp takdir etmemizi sağlar. İkebana yaparken içimize de dönüp kendimizdeki bazı noktaları da ortaya çıkarırız. Öğretimin gerçek kısmı dile gelmez. Çiçekleri düzenlerken içimize döner, yoğunlaşır “evrensel gönül” ile uyum sağlamaya çalışırız. Kırlardaki çiçekler gibi tasasız, kaygısız bir “hiç” ama yine de “herşey” oluruz. Tabiatı ve kendimizi daha çok severiz. İkebana yapıtına sadece sanatçı gözü ile değil, gönül gözü ile de bakılmalıdır. İkebana’da çiçekler şimdiyi, tomurcuklar geleceği, tohumlar geçmişi simgeler… İkebana nasıl yapılır? DALLARI YERLEŞTİRME VE TUTTURMA ÖGELERİ------Dalları ve çiçekleri, dengelerinin bozulmaması için sağlam yerleştirmek gerekir. Sağlam yerleştirmekten amaç, vazonun ya da kabin içine iyice tutturmaktır. Japon çiçek sanatı üsluplarından Rikka, Seika ve Nageire’de tutturma işlemi “TOME” denilen dal parçacıkları ile yapılır. Moribana ve tüm modern Ikebana buketlerinde ise “KENZAN” adı verilen, demirden yapılmış çivili bir kalıp (pikflor) kullanılır. Dallar bu kalıbın çivileri uzerine saplanır. Sert odunumsu dallar ve fazla sert çiçek sapları daima verev kesilir. Dallar kalınsa, sap dipleri ya yarılır ya da içten oyulur ve sapı düşey tutarak kenzana bastırılır. Eğer dalın eğik durmasını istiyorsak, dalı kenzanın çivileri arasına sıkıştırarak, kabuklu tarafı çivilere gelecek şekilde, istediğimiz açıda eğeriz. Bunun için sağ elimizle dalın dibini, sol elimizle de kenzanı tutar ve sıkıca bastırırız. Daha yumuşak olan çiçekli dalların sapları dikey olarak kesilir. Verev kesersek, kenzana oturtmak güçleşeceği gibi, çiçeklerin ağırlığının sapı kırması olasalığı da vardır. İnce bir dalı kenzana sıkıca tutturmak için de çeşitli yöntemler vardır. Dalın dibine kağıt sarmak, dalı daha sağlam bir dala bağlamak veya dalın alttan iki-üç santimetre uzunluğundaki bir parçasını “V” şeklinde bükerek, bükük yerden kenzana yerleştirmek gibi. KAP VE VAZO SEÇİMİ Ikebana çalışmaları için orjinal Japon vazoları ithal edilerek, tüm dünyada satılmakta ve bu öğrenimi yapan meraklılar malzeme yönünden zorluk çekmemektedirler. Yurdumuzda ise orjinal olsun olmasın, yerli malı olan bir çok vazo ve kaplarla Ikebana buketi yapmak sorun değildir. Ancak, Rikka ve Seika gibi klasik buketlerde tomeler ile çalışmak istendiğinde, seramik vazoların iç cidarına tenekeden bir astar geçirmek gerekir. Bu da vazoların kırılmasını önleyecektir. Ayrıca, yurdumuzda modern Ikebana buketleri için yeterinden fazla vazo, kap bulunduğu gibi, bu üsluplar için sepetler içine yerleştirilen basit bir tasın içine kenzan koyarak veya biraz derince yemek tabaklarının içinde bile gerçeklestirilebilinir. Kapların içine devamlı su konulduğundan, zamanla bu kapların içi beyaz satıhlı bir kireç tabakası ile kaplanır. Bu lekeler için kabın içine bir miktar sirke konur ve bir gece bekletilerek temizlenir. Ikebana’da, çiçekler ve içine yerleşecekleri kap ya da vazo bir bütün oluşturur. İster ince-uzun bir vazo, ister yassı bir tepsi olsun veya yuvarlak ya da kare biçimli, ya da gayrımuntazam birşey olsun, kap yalnızca çiçekleri taze korumak için bir su kabı değil, çiçekleri içine alıp ayakta tutan ve düzenlemeyi tamamlayan bir ögedir. Bu nedenle de büyük bir özenle seçilmesi gerekir. Kabın üç belirleyici özelliğinin (biçim, renk ve dekor) bizzat Ikebana’nin kendisi ile uyumlu olmasi gerekir. Fazla süslü-püslü, gösterişli kaplardan kaçınmak gerekir. Kabın sadeliği ölçüsünde düzenlemenin asıl güzelliğinin daha çok ortaya çıkacağı şüphesizdir. Kabın boyutları da önemlidir. Çok büyük bir kapta çiçekler kaybolur, küçük bir kap ise çiçekleri boğuyormuş izlenimi verir. Tablodan, çok basit/şematik olarak, dört temel üslubun her birine uygun kapları görebilirsiniz. MEVSİMLERE GÖRE DAL VE ÇİÇEK SEÇİMİ Dal seçiminde, kışın; kalıcı yapraklı dallar, çamlar ve yapraklarını dökmeyen tüm ağaçlar ve az sayıda taze çiçek. İlkbaharda; tomurcuklu dallar, turfanda çiçekler. Yazın, çeşitli çiçekli dallar ve istenildiği kadar çiçekle, sonbaharda; kızıl renkli yapraklı dallarla, kuru dallar ve başta Kasımpatı olmak üzere, tüm saksıda yetişen ve su bitkileri çiçekleri kullanılır. Buketlerde hep bir sonraki mevsimin habercisi olan dal ve çiçekler kullanılır.
    2 points
  3. KİMONO Sözlük anlamı "Giysi" anlamına gelen Kimono Japonya'ya özgü en geleneksel öğelerden biridir.Kimonoların birçok çeşidi bulunmaktadır, mevsimsel sezonluk kimonolar, bayanların törenlerde giydiği özel kimonolar, erkekler için dikilen kimonolar gibi. Duruma - Mevsime göre tercihleri: Ölüm törenlerinde hem erkekler hem bayanlar siyah kimono giyerler. Düğün ve özel törenlerde özel olarak tasarlanan, müthiş görünüme sahip kimonolar tercih edilmektedir. Kimono Giyimi yuki - kol ushiromigoro - Arka ana bölge uraeri - iç yaka doura - üst astar sodetsuke - Omuz dikiş yeri fuki - ön kıvırım sode - kol bölgesi okumi - yaka altı miyatsukuchi - Kol altı açık bölge sodeguchi - kol açıklığı tamoto - kol cebi maemigoro - ana ön bölüm furi - Kol altı uzun parça tomoeri - yaka eri - yaka susomawashi - alt astar Geleneksel olarak kimono giyim teknikleri annelerden kızlarına aktarılır, fakat günümüzde bu teknikleri öğreten okullara rastlanmaktadır. Özel ipekten, yünden veya sentetikten üretilen kimonolar kış aylarında giyilmektedir. İlk önce beyaz çoraplar olan tabi ler giyilir; daha sonra kimononun alt kısmını oluşturan yelek ve etek giyilir,daha sonra kimononun altındakileri tutmaya yarayan nagajuban (bir çeşit iğne) ve datemaki kemeri bağlanır; son olarak kimono giyimi yapılır ve Obi ile bağlanır. En son olarak ise Zori'ler ayağa giyilir, böylece kimono giyimi bitirilmiş olur. YUKATA İnce, pamuklu yukata ise hem erkekler hem de bayanlar tarafından yaz ayları boyunca giyilmektedir.Genellikle bunlarla beraber geta lar giyilmektedir. Günümüzde renkli renkli yukatalar Yaz şenliklerinde birçok genç kızın ve erkeğin giysileri olmaya devam etmektedir. AYAK GİYİMİ Zouri ve Geta Japonya'da en sevilen geleneksel sandaletlerdir. Her ikisi de Y şeklinde bir bantla, ayak baş parmağı ve ikinci parmak sokularak giyilir. Geta Setta Zouri Pokkuri http://www.minikjaponya.com/images/icerik/gelenek/kimono_tabi.jpg Tabi Japonların geleneksel çorabıdır.Baş parmak ve dört parmak şeklinde ayağa giyilir. Japon sandaletleri ile giymek için tasarlanmıştır. http://www.minikjaponya.com/images/icerik/gelenek/kimono_gohonyubi.jpg Gohonyubi Normal ayakkabıların altına da giyilen ("beş pramak") çorabı. Özellikle parmak araları temas etmediğinden ayak için oldukça sağlıklıdır. Konu alıntıdır.
    1 point
  4. Bir ülkenin adet ve görgü kurallarını bilmek, o ülkenin sosyal yapısı ve düşünce şeklini daha iyi anlamanıza yardımcı olacaktır. Ayrıca büyük hatalar yapmanızın önüne geçecektir. Hele Japonya gibi gelenek ve göreneklerine oldukça bağlı, ve görgü kurallarına çok dikkat eden bir ülke için bazı temel Japon görgü kurallarını bilmek ve uygulamakta fayda vardır. Bu sebeple aşağıda bazı temel Japon görgü kurallarını tanıtacağız. Yemekte: Eğer bir Japon yemeği yiyorsanız büyük ihtimalle “hashi” (“Çubuk”) ile yiyeceksinizdir. Hashiler masada “hashioki” (çubuk dayanağı) üzerine ve ucu sol tarafa gelecek şekilde yerleştirirler. Hashiyi sağ eliniz ile alıp ucunu sol elinizin avucunda sabitledikten sonra tutma pozisyonuna geçiniz. Hashiyi ortasından veya ince ucundan değil kalın ucuna yakın yerinden tutunuz. Aşağıda yazılanlar görgüsüzlük olarak kabul edilirler: Hashiyi yiyecekler, özelliklede pilavın içine saplamak. Sadece cenaze törenlerinde buhurdanlığın önüne konulan pilavın içine hashi saplanarak koyulur. Hashinizi kullanmadığınız zaman hashiire’ye koyun. Tabak içindeki yiyecekleri karıştırmak için hashiyi kullanmak Yiyeceğiniz yemeği seçmek için hashiyi tabakların üzerinde havada gezdirmek. Tabaktaki yemeğin en lezzetli yerini bulmak için yemeği Hashi ile altüst etmek. Hashi elinizde olduğu halde tabağı tutmak. Hashiniz ile direk olarak başka birinin hashisine yiyecek vermek. Bu da sadece cenaze törenlerinde ölen kişinin kemiklerini bir kişiden diğerine verme için kullanılır. Hashi ile bir nesne veya bir kişiyi göstermek Batıda yemek yerken ses çıkarmak görgüsüzlük kabul edilirken, Japonya’da noodle yerken höpürdetmek ayıp sayılmaz, tersine ne kadar höpürdetirseniz o kadar lezzetli olduğunu ifade eder. Yemek esnasında hemen çorbanızı içmeyin. Japonya’da yemekler genellikle hepsi bir arada gelir, o sebeple tüm yemeklerin gelmesini ve herkesin hazır olmasını bekleyin. Yemeğe başlarken “itadakimasu” bitirdiğinizde “ gochisousama” deyin.
    1 point
  5. Birkaç yıl önce yapmaya başladığım minik şans yıldızları...Gerçekten çok şirinler. ^_^ Bu video yardımıyla sizlerde şans yıldızları yapabilirsiniz. ^_^ http://www.tividyo.c...-nasil-yapilir/
    1 point
  6. vuu

    Bonsai

    kendime bir söz verdim Japonyaya gidince ilk alıcağım şey bonsai olucak :lol: oda çok pahalı ^_^ odamda böyle bir bonsai ah ah ben birde bunu sevdim arkadaşlar beğendiyinize sevindim :D
    1 point
  7. çok müthiş görünüyor rabbim neler yaratmış.
    1 point
  8. Bir kap içerisine 800gr karabuğday unu ile 200 gr buğday ununu karıştırın.1 kasede 400 ml soğuk suyu un dolu kap içerisine dök.Dökerken bir taraftan karıştır. Dikkatli bir şekilde parmaklar düz ve aşağı gelecek şekilde dilimler gibi yuğurulacak.Hamur kap içerisinde beze(top şeklinde) olucak şekilde yuğur.Hamurun kulak memesi yumuşaklığında oluncaya kadar.Hamur sert olursa gerekirse su ilave edin. Hamuru avuç içerisinden dışarıya doğru yuğurun top şeklinde oluncaya kadar. Hamurun top şeklinde olduğundan ve pürüzsüz bir şekilde olduğundan emin olun. Bir tahta üzerine biraz buğday unu sepin ve top hamuru yuvarlak olucak şekilde açın. Oklavaya dolanan hamuru ortadan oklavanın başına gelinceye kadar yuvarlayın.Hamur incelinceye kadar açın. Oklavayı hamur üzerinde 90 derece açıyla hamuru açın ve hamur 1 mm kalınlığında olacak şekilde. Hamurun uzun kenarı size dönuk olucak şekilde.Hamuru birbirinin üzerine gelecek şekilde yerleştirin aralarına birbirine yapışmasın diye un serpin.Dik açıyla hamuru uzun şeritler halinde kesin. İnce şeritler halinde kesilen hamur üzerindeki fazla unu alın.Eriştelerin birbirine yapışmadından emin olun.Kaynayan suya atın ve 1 dak.boyunca pişirin.Piştikten sonra bir süzgeç yardımıyla süzdükten sonra erişteleri hızlı bir şekilde soğuk suya tutun. Bu kadar Afiyet olsun. Not:bu tarif orjinal tariftir,japon yemek dergisinden ingilizceden türkçeye çevirerek sizlerle paylaştım.
    1 point
  9. O değilde şöyle geçmişe baktım.Çoğunluk eski hocalarını yazıyor :D Defter kimin eline geçerse geçsin tek kurtulamayan MEB oluyor bu durumda :D Ara sıra görüşelim. Misafir ol gel bana, Yumurta kırayım sana :D
    1 point
  10. Kullanmazdım.Buraya kullanırdım diyenlerin de gerçekten başına gelse kullanacağını sanmıyorum,olay sadece isim yazmakla bitmiyor.Kira benim animede hayranlık duyduğum biriydi,çünkü öyle aklına esince veya sinirlenince o anki haliyle yazmıyordu.Ancak biz anime karakterleri değiliz,sinirlenip yazıp sonradan pişman olabiliriz.Bu çok zor bir durum,birini öldürmenin sorumluluğunu alıyorsun çünkü. Vucuduna ağır geliyor ve normal bir insanın psikopat olmadıkça bunu kaldırma ihtimali hiç yok.İntihar eder.Delirir,hiç bir zihniyet bunu kaldıramaz.(dediğim gibi deli veya psikopat gibi olmadıkça)
    1 point
  11. yine başaldı bağırma muhabbetleri :) Di mi :)
    1 point
  12. Anohana anime filmi geliyor. Anohana’nın ilk anime filmi Ano Hi Mita Hana no Namae wo Bokutachi wa Mada Shiranai. Movie’nin (AnoHana We Still Don’t Know the Name of the Flower We Saw That Day Movie) çıkış tarihi nihayet verildi. Animenin resmi sitesi, filmin 31 Ağustos tarihinde gösterime gireceğini bildirdi. Aynı zamanda anime filmine dair yeni bir görsel paylaşıldı. Sizlere bir iyilik yaparak uzun adını bir daha yazmayacağımız Anohana anime filmi, 11 bölümlük anime serisindeki olayları Menma karakterinin bakış açısıyla yansıtacak. Kaynak AF
    1 point
  13. Merhaba!!! Çok uzun bir aradan sonra konumu tekrar düzenlemeye ve yeni şeyler koymaya karar verdim. Umarım beğenirsiniiiz ... ^_^ İsterseniz ilk bakmadan çizdiklerimle başlayalım: Çok sevdiklerimden bir tanesi: :wub: http://farm8.staticflickr.com/7341/11583602205_2f04c4c152_o.jpg Üstünü belki hatılarsınız bir yerde görmüştüm çok beğendim ve bu kızı çizdim piona kız: http://farm4.staticflickr.com/3818/11583803433_a65f2a4061_o.jpg hatsune miku'nun çizimini ezberledim de çizdim yani kısmen bakmadan pozu benden: http://farm6.staticflickr.com/5529/11583799273_a00ed7c88e_o.jpg Müzisyenler gurubum!!: http://farm3.staticflickr.com/2835/11583812973_3f096a2fce_b.jpg http://farm8.staticflickr.com/7384/11584280384_4ae31b9ee4_o.jpg Birazda savaş pozu çalışıyım dedim: http://farm6.staticflickr.com/5509/11584052075_c2a8833b8a_o.jpg Ben bide ne kadar geliştiğimi görmek için biraz değiştirerek eski çizimlerimi tekrar çizdim: 1-)İlk çizişim http://farm8.staticflickr.com/7390/9281828025_ca4f1d20e6_c.jpg 2. çizişim http://farm3.staticflickr.com/2842/11584359354_b6b806aa69_h.jpg 2-)ilk çizişim http://farm6.staticflickr.com/5469/9281827447_b068e4fa80_o.jpg 2. çizişim http://farm4.staticflickr.com/3698/11583958975_9d977849e9_o.jpg 3-)İlk çizişim http://farm8.staticflickr.com/7294/9284607182_3dca783597_o.jpg 2. çizişim http://farm6.staticflickr.com/5481/11584157463_08c87f5f7a_o.jpg bu günlük bu kadar yeter gerisini yarın atacağım... ^_^
    1 point
  14. ichigo da güçlenecek yav o ruh krallığına boşuna götürmediler. ama zarakinin zampaktousunu merak ediyorum :D asıl kesin zarakiye gıck kapıyordur onu ayak bağı olarak gördüğü için . bizimki haketmiyor değil hani. :lol: bu arada bleach uzun zamandır 525te ne oldu yav niye hiç yeni bölüm gelmiyor? :( :(
    1 point
  15. Japon Bayrağı'nın Anlamı Japonca'da Nişşôki (güneşli bayrak) veya Hi no maru (güneş dairesi) denilen Japonya bayrağı, beyaz zemin üzerine kırmızı daire konulan suretdir. Kırmızı daire ülkeden doğan güneş ifade eder. Ülkenin adı 'güneşin kaynağı' anlamına gelen Japonya'da güneş, milli simgelerin en önemlilerinden biridir. Japon mitolojisine göre güneşin tanrıçası Amaterasu da Japon tanrılarının kraliçesi ve Japon imparator hanedanının anasıdır. Güneşli bayrağı bin yıldan beri Japon askerleri (samuraylar) ve gemileri çekmişti. 1868'da başlayan Meiji Restorasyonu'ndan sonra bu bayrak milli bayrak olarak itibar gördü. 1999'de kabul edilen Ulusal Bayrak ve Marş Kanunu bayrağın ölçülerini saptadı. Oran: 2/3 Güneşli daire bayrağın merkezindedir. Dairenin çapı bayrak boyunun beşte üçüdür. Japonya (Japonca: 日本, Nihon ya da Nippon, resmî adı 日本国, Nihon-koku ya da Nippon-koku) Doğu Asya'da bir ada ülkesidir.Büyük Okyanus'ta bulunan Japonya Çin, Kore ve Rusya'nın doğusunda, kuzeyde Ohotsk Denizi'nden güneyde Doğu Çin Denizi'ne kadar uzanır. Japonca adını oluşturan kanji karakterler "güneş" ve "köken" anlamına gelir. Bu nedenle Japonya "Doğan Güneşin Ülkesi" diye de bilinir. Japonya üç binden fazla adadan oluşur.Bu adaların en büyükleri olan Honşu, Hokkaido, Kyuşu ve Şikoku adaları ülkenin %97'sini oluşturur. Adaların çoğu dağlıktır ve bazıları yanardağlardan oluşur. Japonyanın en yüksek dağı olan Fuji Dağı bir yanardağdır. Japonya 128 milyonluk nüfusuyla dünyanın nüfus açısından onuncu büyük ülkesidir. Başkent Tokyo'nun bulunduğu alan çevresinde bulunan şehirlerle birlikte 30 milyonunun üzerindeki nüfusuyla dünyanın en büyük metropoliten alanını oluşturur. Arkeolojik araştırmalar Paleolitik çağın son döneminden beri insanların Japon adalarında yaşadığını gösterir. Yazılı tarihte Japonya'nın adı ilk olarak 1. yüzyıldan kalma Çin metinlerinde geçer. Japonya'nın tarihi dış dünyadan etkilendikten sonra çok uzun yıllar boyunca tecrit edilmesiyle şekillenmiştir. Günümüzdeki Japon kültürü dış etkiler ile iç gelişmelerin bir karışımından oluşmaktadır. 1947 yılında anayasanın kabulünden beri Japonyaparlamenter monarşi ile yönetilmektedir. Devletin başı Japon imparatoru, hükümetin başı ise başbakandır. Seçimle işbaşına gelen bir parlamentosu vardır. Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya göre Japonya Amerika Birleşik Devletleri'nden sonra dünyada ikinci sıradadır. Birleşmiş Milletler, G8 ve APEC üyesidir. Savunma bütçesi dünya beşincisidir. Dünyanın en büyük dördüncü ihracatçısı ve en büyük altıncı ithalatçısıdır. Tarihi Taşdevrinden 4. yüzyıla kadar Japon takımadalarına, ilk olarak adaların hala Asya kıtasının bir parçası olduğu dönemde, yaklaşık 100 bin yıl önce yerleşilmişti. Arkeolojik araştırmalar yontma taş devrinde takımadalarda yaşayan insanların temelde avcılık ve toplayıcılıkla geçindiklerini ortaya çıkarmıştır. Cilalı taş devrinde zarif taş aletler yapılmış, ok ve yay kullanılarak ileri avlanma teknikleri geliştirilmiş ve yemek pişirmek ve saklamak için toprak kaplar üretilmiştir. Jomon stili (sicim desenli) kaplar nedeniyle, MÖ 8 bin ile MÖ 300 zxxyılları arasındaki dönem Jomon dönemi olarak adlandırılır. MÖ.300 yıllarında Asya kıtasından tarım, basit pirinç ekimi ve metal işçiliği teknikleri gelmiştir. Japonya'da yaşayanlar tarımsal üretimi artırmak için günlük yaşamlarında tarım aletleri ve demir silahlar, ayrıca dini ayinler için bronz kılıçlar ve aynalar kullanmışlardır. Bu dönemde işbölümü, yöneten ve yönetilenler arasındaki ayrılığı derinleştirmiş ve ülkede pek çok küçük devlet kurulmuştur. MÖ. 300 ile MS 300 yılları arasına rastlayan ve çömlekçi çarkında seramiklerin üretildiği döneme Yayoi dönemi denmiştir. Yeniçağ Öncesi Japon Tarihi Tarih Öncesi ve Ön Tarih Japon adalarına ilk yerleşenler, M.Ö VIII. bin yıl öncesinden başlayarak, Kuzey Asya’dan geldikleri sanılan ve Üst Yontmataş (veya en azından Ortataş) devrinde yaşayan topluluklardı. Japonya’nın tarih öncesi birkaç evreye ayrılır: Öncomon veya Seramik Öncesi, Comon( yaklaşık olarak M.Ö. 7500- 300) ve Yayoi (M.Ö. 300-M.S 300). Bu son dönemde adaların kuzeyine Aynular gelip yerleşti ve son Comon halklarıyla karıştı. M.S 3.yy ortalarına doğru Kore’den geçen, Altay kökenli, atlı savaşçı grupları Güney Japonya’ya gelerek bölgeyi hâkimiyetleri altına aldı. Bu insanlar ölülerini kofun denilen çok büyük Tümülüslere gömüyorlardı; Tümülüslerin çevresine kilden silindirler(haniva) sıralanıyordu. Bu savaşçılar aynı zamandaklanlara dayalı bir toplumsal örgütlenme şeması da getirdi. 1.Seramik Öncesi Buzul çağları boyunca (M.Ö. 2–3 milyon ile M.Ö. 10 bin yılları), deniz suyunun büyük bir bölümü kutup çevresinden donduğundan deniz düzeyi çok alçalmıştı, kıta sahanlığındaki Japon adaları kuzeyden, batıdan ve güneyden Asya kıtasına bağlı olmalıydı. Bu çağlara ait yer katmanlarında mamut ve fil taşılları bulunmuştur. Japonların ilk atalarının da böylece Asya’dan ve karadan gelmiş oldukları düşünülmektedir. 2. Comon (M.Ö. 4000–300) Comon, toprak kapları bezeme tekniğinde kullanılan ipin adıdır. Mezopotamya ve Mezoamerika gibi uygarlık odaklarında, çanak-çömlek buluntuları tarım devriminden sonra görülüyordu. Japonya’da ise tam tersi olmuştur. 3. Yayoi (Çeltik) (M.Ö. 300- M.S. 300) Comon’u izleyen çanak- çömlek evresi Yayoi olarak biliniyor. Döner testici tezgâhında yapılmış Yayoi seramiği, kesin olarak bir sulu çeltik kültürünün ürünü sayılmaktadır. Japonlar çeltikleri depolamak için boy boy, çeşit çeşit kaplar yapmışladır. Bugünkü halkın, Japonca konuşan bir kültürden geldiği varsayılırsa, o kültürün Yayoi döneminde oluştuğu da söylenebilir. 538 yılına doğru Budizm’in Kore’den adalara gelişi genelde Japonya’nın tarih döneminin başlangıcı olarak kabul edilir. Asuka dönemi boyunca koyu bir Budist olan Prens Şotoku’ nun 622 yılında ölümünden sonra, 628 ve 701 tarihleri arasında birçok yasa çıkarıldı. Bu yasalarla, Tang Hanedanının saltanat sürdüğü Çin’i örnek alan bir yönetim sistemi benimsendi. Nara dönemi (710- 794) boyunca altı Budist mezhep, sonunda Nara’ya yerleşen Japon sarayına kendi görüşlerini benimsetmeye çalıştı . Nara devri, Japonya için yüksek bir kültür devridir. Japon kültürünün birçok temelleri o zaman atılmıştır.İmparator Kammu, Nara’daki keşişlerin etkisinden kurtulmak için Nagaoka’da yeni bir başkent, on yıl sonrada, bu defa Heian-kyo’da bir başkent kurdu. Heian dönemi (794- 1185/1192), Heian şehri başkent olduktan kısa bir zaman sonra Japonya’nın en büyük şehri haline gelmiştir. Ülke bu dönemde genişlemiş, yeni Budist öğretiler ortaya çıkmıştır, büyük manastırlar kurulmuş ve Japonca’ya özgü yeni çekim eklerini yazmaya elverişli, hecelere dayalı yeni bir yazı yaratılmıştır. Ainularla muharebeler yaşanmış, Ainuların birçok grupları ülkenin daha kuzeyinde bulunan Hokkaido adasına geçmişlerdi. Böylece, Heian devrinin birinci kısmında Hondo adasının tamamen işgali vuku bulmuş ve nispeten küçük Japon devleti genişlemiştir. 858’den sonra Fujivara ailesi iktidarı ele geçirdi ve XII. yy’ın ortalarına kadar elinde tuttu. Bu aile ileride Japonya’nın “klasik dönemi” sayılacak bir barış ve kültürel gelişme dönemi başlattı. İki kısma ayrılan Heian devrinin ilk kısmı, Fujivara ailesinin elinde bulunan bir feodal grubun diktatörlüğüdür denilebilir. X. yy’da iki rakip klan, Tairalarla Minamotolar, Fujiaların yerini almaya çalışmıştır. Onları karşı karşıya getiren uzun mücadele, 1185’te Şimonoseki yakınında Dan- no Ura’da Taira donanmasının yok edilmesiyle sona erdi. Heian devrinin en tipik vasfı askeri faaliyetlerin her şeyden üstün olmasıdır. Kılıç bu devrin sembolü sayılabilir. Heian döneminin ortalarına doğru “kana” adı verilen iki fonetik alfabe geliştirilmiş ve Çince üslubunun yerini alarak gelişen saf Japon stili edebiyata ışık tutmuş ve oldukça geniş bir biçimde kullanıma girmiştir. Ayrıca bu dönemde sanat alanında da büyük gelişmeler kat edilmiştir. Şogunlar dönemi(1192), Minamoto klanının önderi Yorimoto ve kardeşi Yoşitsune, Taira klanın bertaraf etmiş, sonrada Fujivalara karşı saldırıya geçmişlerdi. Minamoto no Yorimoto imparatorunkinin yanında ikinci bir hükümet kurmuştur. Yorimoto artık hiçbir yetkisi kalmayan imparatorun 1192’de kendisini başbuğ(şogun: askeri diktatör) olarak atamasını sağladı. Yorimoto uzak eyaletlere valiler gönderip vergi toplama işlerini düzenleyerek pratik ve etkili bir yönetim kurdu. Yorimoto’nun ölümünden sonra yönetim dul karısının ailesine yani Hoco’lara geçti. Bu yeni güç, yeni bir kültür ve ruh oluşturdu. Savaşçılar (Samurai) eski Buddhacı tarikatların geleneklerini reddederek daha sade din biçimlerine döndüler. Kamakura tepelerine Zen tapınakları inşa ettiler ve böylece yeni bir Buddhacılık ve aşılanmaya ve dinsel yazılar Japonca’ya çevrilmeye başlandı. 1221’de bu dinamik hükümet, otoritesine karşı gelen bir ayaklanmayı bozguna uğrattı. Beş yıl sonrada Asya’dan gelen daha büyük bir tehlikeyi bertaraf etti. 1274’te ve 1281’de Kubilay Hanın büyük Moğol ordusu Japonya’yı istila etti, ancak etkin bir savunma ve kamikazeler(tanrıların rüzgarı; 1274’te ve 1281’de çıkıp Moğol donanmasını yok eden iki fırtınaya Japonlar tarafından bu ad verilir) sayesinde Moğol ordusu püskürtüldü. Zamanla kıskançlık ve Hocolara duyulan nefret arttı ve 1333 yılında Aşikaga Takauci imparator II. Daigo ile birleşerek bu iktidara son verdi. İmparator bundan sonra otoritesini yeniden kurmaya çabaladı. Ancak Aşikaga 1336’da imparator II. Daigo’yu Kyoto’dan sürerek, yerine bir kukla imparator geçirdi. İki yıl sonrada kendini şogun ilan etti. 1333’ten 1338’e kadar süren imparatorluk yönetiminin kısa ömürlü restorasyonun ardından Kyoto, Muromachi’de Ashikaga ailesi tarafından yeni bir askeri hükümet kuruldu. Muromachi Dönemi 1338’den 1573’e kadar, iki yüzyıldan uzun sürdü. Bu dönem zarfında Bushido’nun sert disiplini estetik ve dini faaliyetlerde ifadesini bulmuştur. Aşikaga tahta oturttuğu imparatorun 1338’de kendisini şogun olarak tanımasını sağladı. Meşru imparator Yamato Dağlarına sığındı ve böylece iki saray dönemi başladı. 1600'lere ait bir Japonya haritası 2. Dünya Savaşı sonrası Japonyanın işgal güçleri tarafından yönetim planı Kültür Kimono da Japon kültürünün en önemli unsurudur. Kimono giyen Japonlar adeta sihirli çubukla büyülenmişcesine seremonik ve kibar davranışlar sergilerler. Kimononun da farklılıkları vardır. Evli bayanların kimonolarının kolları kısadır. Bekarların ise uzundur. 20 yaşına basan genç kızlar aile içinde seremoniyle kimono giyer ve 20 yaşını kutlar. Japonlar seremonilerinde hep dingin bir ruha sahip olup doğayla bir yaşamaya çalışırlar. Kadō (Halk diliyle İkebana da denir) da dünyaca ünlü Japon çiçek süsleme sanatıdır. Geleneksel Japon kültüründe kadın-erkek ayrımı yoğun olarak vardır. En basitinden Japonca'da 'erkek dili' ve 'kadın dili' vardır. Erkekler oldukça erkeksi bir dille konuşurken kadınların bu dile ait kelimeleri ünlemleri kullanması pek doğru bulunmaz. Ancak günümüzde Japon kültüründe egemen olan yabancılaşma her alana olduğu gibi dile de etki etmiştir. Dinler Örneğin düğün törenleri genelde şinto dininin kurallarına göre de yapılır. Cenazelerde ise genelde Budist törenler uygulanır. Şinto ülkenin yerli dinidir. Ormanlarda, dağlarda, denizlerde, kısacası doğada "kami" denilen ruhların yaşadığına inanılırdı. Doğa ile uyum içinde yaşayan eski topluluklar bu ruhları sayarlardı. Bu inanç Şinto dininin temelini oluşturur. Sonraları bu ruhlara atalar ve kahramanlar da eklendi. Bazı evlerde bu ruhlara yiyeceklerin sunulduğu "tanrı rafı" bulunur. Budizm ise Şinto'dan farklı olarak 6. yüzyılda, Çin ve Kore yoluyla Hindistan'dan gelmiştir. İlk kez 16. yüzyılda Portekizli denizciler aracılığıyla gelen Hıristiyanlık ise nüfusun küçük bir kısmınca benimsenmiştir. Çay Töreni Sadō'nun kurucularından Sen no Rikyu (1522-1591) "Sadō" (Çay Yolu) veya "Çanoyu" (Çayın sıcak suyu) adı verilen çay töreni 15. yüzyıla kadar geriye gider. Törenin esası, ev sahibinin konuklarına çay hazırlaması gibi gündelik bir ihtiyaca dayanır. Çay ikramı zaman içinde törensel bir nitelik kazanmıştır. Ev sahibi ve konuklar bu törenin ayrıntılı kurallarına büyük bir ciddiyetle uyarlar. Bu kurallar töreni olabildiğince sadeleştirir. Çay töreni başlı başına kurallar bütününden ibaret değildir. Bunun için bahçe düzenlemesinden çay odasının döşenmesine kadar birçok ön hazırlığın özenle önceden yapılmış olması gerekir. Çay törenine hazırlanmak, mimariden seramiğe, bahçecilikten tarihe, dinden güzel yazma sanatına kadar birçok alanda asgari bilgileri öğrenmek anlamına gelmektedir. Bu hazırlıklar çay töreninin mükemmelliği için şarttır. Bahçenin güzellikleri arasından çay odasına geçen konuklar, gördükleri güzellikler ve yaşadıkları sükunetle çay törenine hazırlanmaktadırlar. Çay töreninde ağırlıklı olarak Zen Budizmi'nin etkisi görülür. Tören ilk bakışta can sıkıcı bir oyun, gereksiz kurallar bütünü gibi gelebilir. Ancak amaç çay yapıp içmekten çok, doğaya karışmak, onun içinde kaybolmak, bu yolla ruhu aydınlatmaktır. Doğallığın yanı sıra sükunet, sadelik estetik ve zarafetle örülü bir arınma sürecidir çay töreni. Hareketler son derece yavaştır, bu nedenle çay yapımı için gerekli eylemlerde olabildiğince tasarruflu olup, yapılması gereken hareketleri çok incelikle hesaplayıp, bunu zarafetle gerçekleştirmek gerekmektedir. Sonuçta ortaya çıkan uyum, ölçülülük ve güzellik izleyenlerin ruhunda ve zihinlerde kalıcı izler bırakacaktır. Japon Bayramları, Festivalleri ve Ulusal Günleri Matsuri olarak adlandırılan ve yıl içerisinde çeşitli zamanlarda kutlanan bayram ve festivallerin çoğu kraliyet döneminden günümüze kadar gelmektedir. Bu kutlamaların çoğu Çin ve Budist kökenlidir fakat Japonlar bu kutlamaları dini tören havasında yapmamaktadırlar. Ocak ayında kutlanan "Yetişkinler Günü" gibi bazı özel günler hafta sonları ile birleştirilmesi amacıyla daima pazartesi günleri kutlanır. Bunların dışında Mart ile Nisan ayları arasında "Çiçek Seyretme"(Hanami), Mayıs ayında "Altın Hafta"(Golden Week), Temmuz 13 ile 15 arası bazen Ağustos ayında "Bon Festivali" (Obon) ve Eylül ayı ortalarında "Ay seyretme" (Tsukimi)dir. Resmî Bayramlar 1 Ocak: Yılbaşı 元旦(Gan Tan) Ocağın 2. Pazartesi: Yetişkinler Günü 成人の日(Seijin no hi) 11 Şubat: Kuruluşu'nun Günü 建国記念の日(Kenkoku Kinen no Hi) Japonya'nın ilk ve efsanevî İmparatoru Jinmu'nun tahta çıktığı gün (eski 紀元節 Kigen-Setsu) Mart 20 veya 21: İlkbahar Gündönümü = Nevruz 春分の日(Şumbun no Hi) 29 Nisan: Şoowa Devri Anma Günü = Eski İmparator Hirohito'nun Doğum Günü 昭和の日(Şoowa no Hi) 3 Mayıs: Anayasa Bayramı 憲法記念日(Kenpoo Kinen Bi) Anayasa'nın yürürlüğe konulduğu gün 4 Mayıs: Yeşil Günü みどりの日(Midori no Hi) 5 Mayıs: Çocuk Günü こどもの日(Kodomo no Hi) (Tang no Sekku) Temmuz'un 3.Pazartesi: Deniz Bayramı 海の日(Umi no Hi) Eylül'ün 3.Pazartesi: Yaşlılara Saygı Günü 敬老の日(Kei-Rou no Hi) Eylül 23 veya 24: Sonbahar Gündönümü 秋分の日(Şuubun no Hi) Ekim'in 2. Pazartesi: Spor Günü 体育の日(Taiiku no Hi) 3 Kasım: Kültür Günü 文化の日(Bunka no Hi) Anayasa'nın ilan edildiği gün 23 Kasım: Çalışmalara Teşekkür Günü 勤労感謝の日(Kinrou Kanşa no Hi) 23 Aralık: İmparator Akihito'nun Doğum günü 天皇誕生日(Tennou Tanjoubi) Kültürel Bayramlar 3 Şubat: Fasulye atma Seremonisi 節分(Setsubun) 3 Mart: Kızlar Festivali 雛祭(Hina Matsuri) 'Şeftali Bayramı' 桃の節句(Momo no Sekku) 7 Temmuz: Yıldız Festivali 七夕(Tanabata) Eylül ortası: Ay seyretme 月見(Tsukimi) 15 Kasım: 3, 5 ve 7 yaş çocuklar için festival günü 七五三(Şiçi Goo San: 7-5-3) 31 Aralık: Yeni yıl arifesi 大晦日(Oo-Misoka) Budistlere özgü Bayram 8 Nisan: Çiçek Bayramı 花祭り (Hana Matsuri): Buda'nın doğum günü<br^ Askerî Bayram 11 Kasım: Öz Savunma Kuvvetleri Günü 自衛隊記念日(Jiei Tai Kinen Bi) Eski Askerî Bayramlar 10 Mart: Kara Kuvvetleri Günü 陸軍記念日(Rikugun Kinen Bi) Mukden Büyük Meydan Muharebesi(奉天大会戦)nde Rusları yendikten sonra Mukden Kalesi'ne girdiği gün (1905) 27 Mayıs: Deniz Kuvvetleri Günü 海軍記念日(Kaigun Kinen Bi) Japon Müşterek Donanması'nın Japon Denizi Muharebesi, Tsuşima Meydan Muharebesi(日本海海戦、対馬海戦)nde Rus Baltık Donanmasını yendiği gün (1905) Yas Günleri10 Mart: Tokyo Büyük Hava Hücum Günü 東京大空襲の日 (Tokyo Dai-Kuşuu no Hi) Tokyo'da Hava bombardmanıyla 100.000'den fazla Japon sivil kaybının yaşandığı gün (1945) 23 Haziran: Okinawa'da Ölenlerin Ruhlarını Teselli Günü 沖縄「慰霊の日」(Okinawa 'İrei no Hi')94.000 Japon'un Okinawa Adası Seferi'nin bitiş günü bombardımanla kaybedildiği (1945)6 Ağustos: Hiroşima Atom Bombası Günü 広島原爆の日(Hiroşima Genbaku no Hi) Amerika'nın Hiroşima kentine ilk Atom bombasını attığı 140.000'den fazla insanın kaybedildiği gün (1945) 9 Ağustos: Nagasaki Atom Bombası Günü 長崎原爆の日(Nagasaki Genbaku no Hi) Amerika'nın Nagasaki kentine ikinci Atom bombasını attığı ve 70.000'den fazla insanın kaybedildiği gün (1945) 15 Ağustos: Mütareke Günü 終戦記念日(Şuusen Kinen Bi) Japonya'nın teslim olmasıyla II. Dünya Savaşı'nın bittiği gün (1945) Japonya'da meydana gelen 9,0 büyüklüğünde deprem(11 Mart 2011) KıyafetUzun bir dışa kapalılık döneminin ardından 19. yüzyılın ikinci yarısında başlayan Batılılaşma çabaları, halkın kıyafetine de yansıdı. Bugünkü Batılı giyim tarzı, bu sürecin sonucudur. Ancak JaponlarBatılılaşma ile birlikte gelenekleri yaşatma, hatta geliştirme çabasını bir an olsun bırakmamışlardır. Bu çerçevede insanlar özel günlerde geleneksel kıyafet olan kimono giymeyi ihmal etmezler. Kimono vücudu saran ve belde geniş bir kuşakla (obi) bağlanan geleneksel ve dünyaca ünlü bir giysidir.Yeni yıl kutlamalarında, evlilik gibi özel günlerde, bayramlarda ya da mezuniyet günlerinde genç, yaşlı, kadın, erkek Japonlar çoğunlukla kimono giyer. Evlilik ve benzeri resmi törenlerde, damatla gelin siyah kimonolar giyerek sorguçlarını takarlar. Erkekler kimonolarının üzerine çok geniş paçalı pantolonlar (hakama) ve bol ceketler (haori) giyerler. İyi bir kimono çok pahalıdır. Japonlar kimonolarına gözleri gibi bakarlar. Kimonolar anneden kıza, babadan oğula aktarılarak giyilir. Kimonoyu ve obi'yi düzgün olarak takmak kolay değildir. Bunun için kadınlar özel ders alırlar. Kimono giyildiğinde normal ayakkabı ve çoraplar giyilmez. Ayakkabı yerine yüksek tahta nalınlar (geta) olabileceği gibi pamuklu ya da deriden yapılmış (zori) sandaletler giyilir. Kimono ile özel pamuklu çoraplar olan (tabi) giyilir. Bu çorapların en ayırt edici özelliği başparmak yerinin de örülmüş olmasıdır. Çorapta baş parmak ile diğer parmaklar arasında, sandalet bağının geçmesi için oyuk bulunur. Kimonoya benzeyen diğer bir giyecek ise Yukata'dır. Yukata, pamuklu, basit, yazları festivallerde ya da evde bornoz gibi giyilen giyeceklerdir. Japonya aynı zamanda çizgifilmde ve bilgisayar oyunlarında dünyada birinci sırayı yer alır. Japonlar,süs bitkileri ve bahçeleri ile tanınırlar. M.S. 700'den önce bile Japonlar keyif için güzel bahçeler yapmışlardır. MitolojiAmaterasu ...Amaterasu-oo-mikami Japon Şinto dininin güneş tanrıçasıdır. Japon imparatorluk ailesinin mitsel atasıdır. 天照大神 kelimesi Cennetlerde Parıldayan Tanrıça anlamına gelir. Kojiki'ye göre, onun kural tanımaz erkek kardeşi Susanoo her şeyi yerle bir edip, Amaterasu'nun pirinç tarlalarını, tapınakları tarümar edince, tanrıça (ki dişi olduğu konusunda tartışmalıdır) buna çok içerlenir ve Ama-no-Iwato isimli mağaraya gizlenir. Güneşini kaybeden dünya karanlıktır artık. Diğer tanrılar onu saklandığı yerden çıkarmak için bir oyun kurarlar. Tanrıça Ama-no-Uzume mağaranın önüne bir ayna koyar ve baştan çıkarıcı bir dans etmeye başlar. Bu bir kutlamadır, ve gelen seslerden meraka kapılan Amaterasu mağaradan dışarı uzandığında kendi yansısından ürker. Bu diğer tanrıların onu çekip çıkarması için iyi bir fırsattır. Torunu Ninigi-no-Mikoto'yu Japonya'da barışı sağlaması için yeryüzüne gönderir. Onun oğlu ise Japonya'nın efsanevi ilk tennoosu (imparatoru) olur üç kutsal silahı ile Kılıç, Mücevher ve Ayna. Bu Japonya'nın İmparatoru mitsel temellere bağlama eğilimini yansıtır. Bu yapı ikinci dünya savaşından sonra büyük ölçüde çökse de Tenno halen dinsel niteliklerini muhafaza ediyor. Alıntıdır | Kaynak Vikipedi
    1 point
  16. Bazı sokak modası fotoğrafları.
    1 point
This leaderboard is set to İstanbul/GMT+03:00
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli bilgi

Forum kurallarımızı okudunuz mu? Forum Kuralları.