Red-King

Karayip Korsanları: Ölü Adamlar Masal Anlatamaz’dan İlk Fragman!
 

 
Disney’in meşhur mu meşhur Karayip Korsanları serisinin beşinci filmi için ilk fragman dün gece yayınlandı. Her ne kadar Jack Sparrow’u… pardon… Kaptan Jack Sparrow’u çok sevmeme rağmen üçüncü filmle birlikte seriden iyice soğumuş olsam da (Will ve Elizabeth sağ olsun) bu seferki hikâye serinin köklerine daha bağlı olacak gibi.
Fragmanda bir İngiliz gemisini basan ve Jack Sparrow’u aradığını söyleyen Kaptan Salazar ile hayalet tayfasını ilk kez görme fırsatı yakalıyoruz. Javier Bardem’in (No Country for Old Men, Skyfall) canlandırdığı Salazar karakteri bayağı iyi görünüyor doğrusu.
Siyah İnci’nin Laneti’ni izleyenler “Yine mi hayalet tayfa?” diyeceklerdir şüphesiz. Ancak yapımcılar ta en başından beri ilk filmin o esprili ama biraz da gerilimli havasını tekrar yakalamayı amaçladıklarını belirtmişti zaten. O nedenle pek de sürpriz sayılmaz.
Filmde Johnny Depp ve Javier Bardem’in yanı sıra Geoffrey Rush(Barbossa), Kevin McNally (Mr. Gibbs) ve Orlando Bloom (Will Turner) da yer alacak.
Karayip Korsanları: Ölü Adamlar Masal Anlatamaz’ın vizyon tarihiyse 2017.
 
Kaynak:Oyungezer

Suzumiya Haruhi no Yuuutsu Yönetmeni Yamakan’a Göre Anime Neden Öldü?
 
Dünya çapında popüler hale gelip, Japon ekonomisine türlü yollardan katkıda bulunması ve Japon kültürünü tanıtmaya olanak sağlaması vs. gibi nedenlerle animeler son zamanlarda Japonya’nın gözde sektörlerinden biri haline gelmiş durumda. Ancak Hayao Miyazaki, Hideaki Anno gibi sektördeki güçlü isimlerin animelerin sonunun yakın olduğu yönündeki görüşleri ise bu hızlı yükseliş hızlı bir çöküşle mi sonlanacak acaba diye düşünmemize de neden olmuyor değil. Biz düşüneduralım bu görüşlere bir yenisi daha tanınmış bir yönetmen tarafından eklendi.
Sol taraftaki Okada, sağ taraftaki Yamamoto.
Suzumiya Haruhi no Yuuutsu, Lucky Star, Wake Up Girls! gibi animelerden tanıdığımız yönetmen Yutaka “Yamakan” Yamamoto, temmuz ayında Osaka’da gerçekleşen bir etkinlikte ortaya attığı “Anime öldü.” sözüyle dikkatleri çekmişti. Daha öncesinde ise kültürel yorumcu ve eski Gainax çalışanlarından olan Toshio “Otaking” Okada ise “Otaku (Otaku Kültürü) öldü.” diyerek duruma başka bir boyut kazandırmıştı. İşte anime sektörü ve daha çok bu sektörle adı anılır hale gelen bir kültürle alakalı bu olumsuz görüşlerin nedenini açıklamak adına bu iki isim 27 Eylül tarihinde bir röportaj için bir araya geldi ve aslında bu aralar daha sık duyar hale geldiğimiz bir konuya kendilerince bir yorum getirdiler.
                                                         
Okada, otakular arasındaki jenerasyon farklılıklarının, bu alt kültüre ait topluluk zihniyetinde birtakım kırılmalara yol açtığını kast ederken, Yamamoto, animelerin sonu konusunun kendisi için daha kişisel bir şey olduğunu vurgulayarak “Anime, sürekli bir şekilde, benim yaptıklarımın aksi yönünde bir yol aldı.” diyor. Moe konusuna da değinen Yamamoto, “Külot gösterme. Külot göstermek erkeklerin istekleri, arzuları doğrultusunda olur, o halde hadi onlara gösterelim.” gibi birtakım yazılı olmayan kurallar tarafından kontrol edildiği gibi bir düşünce ile Moe’nin faşistleşmeye başladığını söylüyor. Aslında kendi kurallarına göre çalışmak istediğini ancak böyle yaptığı taktirde eleştirileceğini söyleyen Yamamoto, bunun üstesinden gelemeyeceğini de ekliyor.
Okada, sohbetin devamında Yamamoto’ya, kendisini endüstriye girmek için istekli hale getirecek tarzda animelerin ortadan kaybolup kaybolmadığı ile alakalı bir soru yöneltiyor. Anime endüstrisi için büyük bir öneme sahip olan ve otakuları da küçümsemesiyle bilinen isim Hayao Miyazaki’nin emekliliğiyle bir dönemin sona erdiğini hissettiğini söyleyerek büyük ölçüde bu durumu kabul ediyor Yamamoto. Kimi no Na Wa’yı izlediğinde endüstri için hala bir umut olduğunu hissettiğini ancak zamanın da büyük ölçüde değiştiğini sözlerine ekliyor. Bu sebeple “Yapayalnız gibi hissediyorum.” sözleriyle durumdan da yakınarak, endüstrinin Nausicaä of the Valley of the Wind ve Neon Genesis Evangelion gibi animelerden yoksun olduğunu söylüyor. Böyle söylese de Yamamoto, moe karakterlerin varlığı sebebiyle yeni Evangelion filmlerinin pek de hayranı gibi durmuyor.
                                                      
Sonrasında, yeni bir trend olarak, otaku olmayanlara yönelik anime yapma eğiliminden, bir kale duvarı boyunca kabaran kalabalık bir topluluk benzetmesini kullanarak bahseden ve bu durumu metheden Yamamoto, kız arkadaşı ve pek çok hobisi olup da otaku kültürüne karşı çıkan anime takipçilerinin olduğunu ve Shin Godzilla, Kimi no Na Wa, Kono Sekai no Katasumi ni (In This Corner of the World) ve Zootopia gibi filmlerin bu kitleye, kategoriye uygun olduğunu belirtiyor ve bu tür animelerin, filmlerin ürün satmaya yönelik olmadığını sözlerine ekliyor.
Genel anlamda bunlardan bahseden bu sohbet, daha baştan kaybeden ve ölü doğan olarak tanımlamakta bir sakınca görmediğim animelerin, bu sektöre nasıl zarar verdiği veya vereceği ile ilgili farklı bir yorum getiriyor.
Kaynak:AnimeFantastica

Anime Adı : RWBY Volume 3
Anime Türü : Aksiyon, Macera, Fantastik, Web
Bölüm Sayısı : 12 / 12
Yapım Yılı : 2015
Çevirmen : tristram666
Düzenleme : tristram666
Özet: Vytal Şenlikleri Turnuvası, eğitimi sürmekte olan dünyanın en güçlü avcılarının yeteneklerini birbirine karşı test ettiği nihai bir turnuvadır. Ve sonunda turnuvanın zamanı gelip çatmıştır! Ruby, Weiss, Blake ve Yang aksiyonun tavan yaptığı yeni bir sezon için geri döndüler ve yalnız da değillerdir. Remnant'ın dört yanından gelen yeni dövüşçüler bu onuru krallıklarına götürebilmek için hazırdırlar. Fakat bazıları çok daha farklı amaçlara sahiptir.
 
  Klasör Linki
This is the hidden content, please Giriş yap veya Kayıt ol TAÇE Discord Sunucusu

Artık sadece anime izleyip manga okumuyoruz. Aynı zamanda bunların yapımcı, yayıncı, seslendirme sanatçıları, anime müzikleri, mangaka ya da novel yazarlarını da takip ediyoruz. Hatta stüdyolar hakkında yorumlar yapıp ses sanatçıları ya da anime müziklerini yapan kişilerin hayran kitlelerini dahi oluşturmaktayız. En azından bazılarımız... 
Konunun amacı; onlarcası bulunan anime yapım şirketlerini ve çalışmalarının bazılarını zaman zaman sizlere tanıtmak. Yapım şirketleri animelerin en önemli aşamalarından birini oluşturuyor. Halkın tepkisine göre yapılacak anime seçilip, animenin mangakası yada novel yazarı ile görüşülüp çizim ekibi, seslendirme sanatçı kadrosu, yönetmen, grafiker, hikaye yazarı ekibi, bölümler için ön yönetmen kadrosu, yardımcı yönetmen, senaryo kontrolü, film şeridi kontrol ekibi, müzik grubu vb daha bir çok hazırlık onlar tarafından yapılıyor. Sonuçta yapacakları iş o çok sevilen hikayeyi aratmamalı ve hatta beğeni olarak üstüne çıkmalı. Ufaktan bu stüdyoları ve bazı eserlerini sizlerle paylaşmaya başlayayım....
Stüdyo Pierrot
Stüdyo Pierrot denilince benim aklıma Bleach gelir çünkü bir kaç senedir Bleach animesi için yeni sezon gelecek mi diye olmayan Japoncamla sitelerini karıştırıyorum. Peki kimdir bu Pierrot? 
Stüdyo Pierrot 1979 yılında Japon Anime Stüdyosundan ayrılan bir ekip tarafından kurulmuştur. 1981 yılında ilk üç çalışması ile anime yapım dünyasına girdi;
- Nirusu no Fushigi na Tabi (1980–1981)
- Urusei Yatsura (1981–1986) –İlk yarısında Kitty Films; ikinci yarısında Studio Deen ile birlikte çalışılmıştır)
- Maichingu Machiko-sensei (1981–1983)
İlk çalışmalarından sonra durdurak bilmeyerek şu ana kadar (01-10-2016) 238 animeyi izleyicilerine taşıyan stüdyo, Yu YU Hakusho ve Saiyuki animeleri ile 1994-1995-2000 yıllarında Animage - Anime Grand Prix- ödülünü kazanmıştır. Diğer çalışmalarına da değinirsek;
Kaynak; en.wikipedia
 
Bir sonraki Stüdyoda görüşmek üzere 

Overlord Animesinin Derleme Film Çalışmalarına Başlandı!
 
                                                  
 
Kugane Maruyama’nın  Overlord light novel serisinin yayınlanan 11. cildinde, romanın anime uyarlamasının bir derleme yapılacağı açığa çıktı. Yapılan duyuruda film için bir çıkış tarihine yer verilmedi.
 
13 bölümlük Overlord TV anime serisi 2015 Temmuz’unda Japonya’da yayımlanmaya başladı. Hikaye sanal gerçeklik oyunlarının patlama yaptığı  2138  yılında geçiyor. Popüler online bir oyun olan Yggdrasil, birgün sessizce kapanır. Hikayenin kahramanı  Momonga, oyundan çıkış yapmamaya karar verir. Momonga daha sonra en güçlü büyücü olarak bir iskelet görüntüsüne bürünür.Oyunun dünyası değişerek sürekliliğine devam eder ve oyundaki NPC’ler duyguları hissetmeye başlarlar. Sıradan bir genç adam olan Momonga, aile ,arkadaşlar ve sosyal bir çevre olmadan oyunun değişen dünyasını ele geçirmeye çalışır.

Funimation animeyi, Japonya ile eş zamanlı olarak yayımladı ve şirket animeyi İngilizce dublajlı olarak 8 Kasım’da Blu-ray Disc ve DVD olarak piyasaya sürecek.
Romanın 11. bölümü de,  Ple Ple Pleiades kısa anime serisinden 30 dakikalık yeni görseller, Pleiades hizmetçilerinin görüntüleri ve tüm kat gardiyanlarıyla donatılmış  Blu-ray Disc’te sunulacak.
Orijinal roman 2010 yılında Kugane Maruyamatarafından yazıldı Seri Japonya’da 2.5 milyon kopyaya ulaştı. Roman serisiin Kuzey Amerika lisansını Yen Press aldı ve geçtiğimiz günlerde 2. cildi yayımladı.
Kaynak:Animenewsnetwork

A1 aga 

Puanlama sistemini kullanan çok az insan var gibi duruyor, aksi halde liste daha farklı olurdu diye düşünüyorum.
Bunun yanında gelişi güzel puanlanmış bir hal içinde; dürüst insan, kalitesi gereğince hakettiği puanı verir ama bazıları bunu pek önemsemiyor malesef.
Liste için teşekkürler, güncel tutmak zor olacak olsa gerek.

Profesyonel Cosplayer Enako Ne Kadar Kazandığını Açıkladı
 
                                                                  Cosplay bir hobi olsa da, bu işi tamamen mesleğe dönüştürmüş olarak iyi paralar kazananlar mevcut. Tabi bu mesleği icra ettiğiniz ülkenin cosplay’e ilgisi ve bakış açısı bunda en önemli faktörlerden biri.

Profesyonel cosplayer Enako, bu yaz gerçekleşen Comiket etkinliğinde sadece iki günde nasıl 100 bin $ kazandığını anlattı. 14 Eylül’de Nakai No Mado T.V. programının  Otaku Report bölümünde ekrana gelen Enako, gerçekte sadece cosplay yaparak yaşamını sürdürdüğünü onayladı.
Uluslararası etkinliklerde profesyonel cosplayer’lara iyi para ödendiği biliniyor. Enako’nun özel promosyona ve üretim masraflarına ne kadar harcadığını bilinmese de oldukça yüklü bir para aldığı biliniyor. Enako, sahne etkinliği başına 3000$-4000$ arası bir rakam ya da aylık ortalama 10 bin $ kazandığını söylüyor.
                                                       
Programın ardından Enako, tartışmayla ilgili bir tweet atarak izleyenlere teşekkür etti. Ve yaptığı açıklamada:
“Bu yayında biraz da olsa Comiket  ve cosplaye ilginizi çekebildiysem ne mutlu bana. İzleyen herkese teşekkür ederim. Ayrıca konuşma tarzım ya da seçtiğim kelimeler sizi rahatsız ettiyse özür dilerim. Anime ve cosplay hakkında daha fazla konuşmak isterdim ama maalesef bu çok zor.”
                                                                     
Enako cosplay’in yanı sıra, Akira Itsuki ve Kuronekoin 2012 ile birlikte idol grup Panache’yi düzenledi ve seslendirme sanatçılığı yaptı.
Kaynak;cosplayturkiye

Animenin Son Bölümüyle Birlikte Berserk 2. Sezon Duyuruldu
 
1997 – 1998 yılları arasında yayımlanan ilk Berserk anime serisi dışında TV serisi olarak karşımıza çıkan tek yapım Berserk (2016), 12 bölüm uzunluğuyla dikkat çekiyordu. (Berserk’i TV’de yayımlamak pek kolay değil tabii) 12. bölümün yayımlanmasıyla birlikte anime serisinin devam edeceği duyuruldu. Yeni sezon İlkbahar 2017’de başlayacak.

Öte yandan söylenene göre Berserk (2016) anime serisinin soundtrack albümünün şu günlerde Japonya’da piyasaya çıkması gerekiyor. Çoğu kişinin aklından daha iyi animasyonlar ve çizimler geçse de benim yeni sezon için ilk dileğim müziklerin yine Susumu Hirasawa ve Shiro Sagisu‘ya ait olması. Hatta iki büyük üstadın aynı parçalarını kullansalar keşke.
Sezonun bitimiyle birlikte yaşanacak gelişme önemliydi. Mangası ilerlemek bilmeyen Berserk için yine uzun yıllar herhangi bir anime serisi göremeyebilirdik. Yapımcılar da Japonya’da istediği sonucu alamasaydı 12. bölümden sonra yeni bir sezona girişmeyi düşünmüyorlardı. Olan oldu… İyisiyle kötüsüyle yeni sezonda görüşmek üzere Guts.
 
Kaynak:AnimeFantastica

Doğum günün kutlu olsun -Nunu-Sama-  
Nice mutlu yıllara, iyi bak kendine ^, ^

ADC main, platin elo ^,^
Boş yer varsa, buralardayım.

Japon ilkokul ve ortaokul çocukları oylamış olabilir. Bir Paranoia Agent, Ghost in the shell, Texhnolyze, Toradora, Death Note, Kaiji 2, Ergo Proxy, Berserk'den birileri olmalıydı...

Anime ve mangalarla ilgili çok yerde minik habercikler yakalıyorum. Konu açacak derecede derinliği olmamasına rağmen paylaşmak isteyip konu açmamak için yazdığım durumlarda geçiiiip gitmeye mahkum oluyor çoğu da. Bu yüzden gördükçe bu habercikleri yazacağım bir konu açayım dedim ben de. 
Haber 1: Tite'den Koçikame'ye jest
 
 
Haber 2: SAO film
 
 
Haber 3: One Piece
 
 
Haber 4: Gantz: O (Film)
Ayrıntılı bilgi için
 
 
Haber 5: Trinity Seven
 
 
Haber 6: Kimi No Na Wa
 
 
Haber 7: Koçikame
 
 
Haber 8: Haikyuu!
 
 
Haber 9: Türkçe Seinen Manga/Heterophobia Fansub
Seinen Çeviriler:
Mangalara, HeterophobiaFansub'un kendi sayfasında bulunan ana menüde 5. seçenek olan "manga" sekmesindeki "Daha Fazla Manga!"yı tıklayarak ulaşabilirsiniz. İyi okumalar....
 
 
Haber 10: Full Metal Panic!
kaynak: kg-portal.ru
 
Haber 11: Ajin Live Action
kaynak: kg-portal.ru
 
 
Haber 12: Kuroko no Basuke 2017 / Film
 
 
Haber 13: Bungou Stray Dogs / 2017
Kaynak: MyAnimeList, YouTube
 
 
Haber 14: Naruto
Kaynak: AnimeNewsNetwork
 
Haber 15: Hayao Miyazaki
 
 
Haber 16: Tokyo Ghoul
 
Kaynak: oxvo.ru
 
Haber 17: Kimi no Na wa
Makoto Shinkai'nin 19.492 milyar yen hasılat yaparak ayao Miyazaki'nin Prenses Mononoke'nin 19,3 milyar yen hasılatını geride bırakarak 3. sıraya oturdu. Yakında 20 milyar yen hasılata ulaşarak Miyazaki'nin Howl'un Yürüyen Şatosunu da geçeceği ve yine Miyazakiye ait olan ve 30 milyar yen hasılat yapmış olan Ruhların Kaçışının ardından 2. sıraya oturacağı bekleniyor.
 
18 Gin no Guardian 
 
19. 2017 Güz Sezonu
Güz sezonunda haberler....
Bir çok kişinin sabırsızlıkla beklediği Gintama, Kekkai Sensen, Shokugeki no Souma ve Love Kome, İdolm@ster animlerini yeni sezonları ile güzün tekrar izleyebileceğiz....
 
Bir sonraki haberde görüşmek üzere...  http://emoticoner.com/files/emoticons/ugly_chick/ugly-chick-smiley-40.gif?1302019798
 

For Honor'dan 3 Yeni Video Geldi
 

Ubisoft’un 2017’ye ne kadar iyi başladığını gösterecek For Honor’dan yeni içerikler yayınlandı.
  Gamescom’a giden ekip arkadaşlarımızın ballandıra ballandıra anlattığı (bkz. For Honor Multiplayer Oynadık), kılıç tekniklerimizi bol bol konuşturacağımız For Honor için üç adet yeni video paylaşıldı.
Yayınlanan oyun içi videolar For Honor’daki üç kahramanı tanıtıyor. Samuray, viking ve şovalyelere mensup kahramanlarımızı aşağıdaki videolar vasıtasıyla biraz daha yakından tanıyabilirsiniz.
Kensei:
 
Raider:
 
Warden:
  Kaynak;Oyungezer

Çok güzel bir liste olmuş...
Bleach Aizen (ben pek sevmem) sevilen hatta hayran kulüpleri olan ana kahraman kadar önemsenen bir kötü.
Durarara'dan İzaya da öyle.. Ne yapsa olay olan ve hatta çılgınlar gibi izlenen bir karakter.
Haikyuu'dan Oikawa Tooru gıcık gıcık hareketlerine rağmen uyuzluk sınırlarını aşması ile çekici hale gelmekte.
Tokyo Ghoul'daki Tsukiyama Shuu Kaneki'ye olan kan bağı ile gönüllerimizi fethetti. O nasıl triplerdir öyle...
Bir de Death Note, Kira (kendisini pek sevmem) var tabii. Amacından sapan ergen rolüyle karşımıza çıktı o da. Güç her şey demek değildir. Güç insanı saptırır sapıttırır.... 
Pokemonun Roket takımı sevimli sakar falan görünse de ciddi kötüydü. Tabii bir de şu var ki geçenlerde denk geldiğim bir fotoda onların kendi pokemonları ile aynı masada yemek yediği ama Ash ve arkdaşlarının masada pokemonlarının ise yerde yemek yediği bir foto karşılaştırması vardı. Roket takımındaki kısımda arkadaşlık Ash ve arkadaşlarının olduğu kısımda ise kölelik yazıyordu. İronik bir ayrıntı. 
Daha çok sayılır kötü ama sevilen karakterler hakkında. 

Anime Adı : Ozmafia!!
Anime Türü : Fantastik, Harem, Tarihi, Romantik, Shoujo
Bölüm Sayısı : 12 / 12
Yapım Yılı : 2016
Çevirmen : Gamze "Laetitia" Deniz
Düzenleme : Sinsine
Özet; Anime, kendi adındaki oyundan uyarlanan özgün bir hikaye içermektedir.
 
  Klasör Linki
This is the hidden content, please Giriş yap veya Kayıt ol TAÇE Discord Sunucusu

Seinen benim türümdür!
Berserk'in mangasını okuyarak başladım bu sevdaya, sonra seinen türündeki tüm animeler birden ilgimi çeker oldu.
Yaklaşık dört yıl önceydi herhalde; kendimi bu türün içinde tam olarak bulduğum zaman.
Bana her daim daha gerçekci, daha ilgi çekici gelmiştir. Belki de hitap ettiği kitleye daha uygunumdur, bilemedim.
Ama bu yüzdendir ki mangalarını ingilizce klasmanında dahi silip süpürdüm.
Her zaman tahtımın birinci türü olarak kalacak. ^,^

Anime izlerken işte tam ağzıma layık dediğimiz animeler vardır... Mesela ben spor, seinen, mecha, shounen, gizem ve oyun gibi animeleri genelde daha ön planda tutarım... 
Peki sizler hangi tür ya da türler için "- İşte benim izleyeceğim tür bu!" diyebiliyorsunuz?
 
Birden fazla seçenek işaretleyebilirsiniz.

Piyasa ne kadar yozlaşırsa yozlaşsın her zaman iyi ve kötü seriler vardır. Ama büyük sorun piyasanın ekonomik sebeplerden dolayı sürekli genele hitap ederek yeni şeyler denememesi ve eski serilerin daha kötü kopyalarını yapmaktan öteye gidememesidir.
Süper kahramanların filmi yapılacaken deadpool gibi çok tutan bir karakterin bile filminin sırf +18 olması gerektiğinden yapılmasının desteklenmediği ve filmin gizlice marvel logosu altında dandik bir fragman yayınlanması ve marvelın tamam hadi yapın filmi deyip düşük bütçeli ama çok tutan bir süper kahraman filmi çıktı. Ve bu yüzden boka saran film piyasası en azından bir umut 1-2 iyi film çıkaracak diye bekliyoruz. Ama batmanvsüpermende iyi kar elde edilmemesi sonucu tutmuş marvel filmlerinin çakmasını yapıp karakterlerinin içine eden dc, star wars,ındiana jonesun adı var diye sürekli çekilmesi. Nolan olmasa iyi film çıkmayacak neredeyse abdden. 
Neyse film sektöründe para miktarları çok büyük olduğundan bu kadar kadar amacı gütmesi yeni şeyleri denememesi normal diyebiliriz peki animeler?
Animeler hep izlensede, son 10 yılda dünya çapında daha çok tutmaya başladı. Bunun nedeni değişik türlerinin olup her türlü insana hitap edecek şeylerin olması ve farklı olması ve animasyon sektörünün hızlıca gelişmesi. Kyojin gibi bir animeye dragon ball animasyonunu koyun 10. bölümde anime erken final yapardı misal ama günümüzde en çok sevilen oyunları yapılan bir seri. Aynı şekilde sao gibi içi boş bir kabuk olan bir anime sırf konu ilginçliğinden izlendi ve gereksiz piyasayı bozdu. Veya tek amacı manga tanıtmak olan animeyle alakasız ve aşırı düşük bütçeli akame ga kil, tokyo ghoul gibi boş animelerin çok izlenmesi bu formulün tutmasına sebep oldu. Yani mangakaya git ucuza anime yap ve mangayla alakasız oldukça da mangaya yöneltir.
Kaçınız fmanın mangasını okudu?Veya sadece animesini izledi?
Kaçınız akame ve tokyonun animesini izleyip mangasına bakma gereği duydu?
Cevap vermeye gerek yok formül tutuğuna göre cevaplar belidir zaten. Yani piyasa gitgide kötüye gitsede izleyici burun kırın ederek yeni şeyleri izliyor, gitgide yaratıcılık düşüyor, gözlemcilik yeteneği olan mangakalar gitgide azalıyor ve piyasa gitgide kolaya tutulacak anime nasıl yapılır diye düşünüyor.  Bunu ya konusu ilginç mangaların ucuza animesine yaparak veya, konusu vasat olup aşırı iyi animasyon yapmakta buluyor(fate stay night kusura bakılmasın 10 üzerinden 4lük anca bir seridir ama çok tutuldu zerodan bile çok)
Anime yapan şirket de kar yapmak için kar yapan yöntemlere bakıyor ve onları yapıyor, ve kar dışı düşünen şirketlerde batıyor. Sağlıklı 16 yaşını geçmiş bir bireyin eski sevilen bir seriyi izlediğinde yeni serilerin o serilerin ne kadar geride olduğunu görürler.
 
He hiç mi iyi seri çıkıp tutmuyor? Tutuyor tabi ama piyasa böyleyken yeni fikirlere rağbet azaldığından girişimci bir mangakayı anında bu okunmaz deyip bir ton sıkıcı değişiklik yaptırılıyordur mutlaka.  Souma misal yeni serilerden bana göre(shoenen olarak) en umut edici seri peki neden?
 
Mangaka oturup ciddi ciddi her türlü yemeği kültürü araştırıyor ve aşçıları gözlemliyor. Ve o gözlemlerine göre anime karakterlerini oluşturuyor ve karakterin öyle flashbacklerle ağır geçmişler göstermese bile bir derinlik hisiyati vermesine sebep veriyor. kirito gibi boş kabuk değiller yani.  Konuda hiç ilgi çekici değil ama işleyişi öyle harika ki seni sürekli izletiriyor. Ve bu seri 300 bölüm gitsede izlenebilecek bir kaliteye varıyor. Tek kötü yanı bir süre sonra adam uydurmak zorunda kalacak o zaman serinin kalitesi düşer. Spor animeler de böyledir, konu düzdür ama öyle işler saçaklandırır ve iyi gözlemler ki izlerken zevk alırsın kalite akar. O yüzden nba izleyip  hareketleri mangaya uyarlamaya çalışmakla  kuroko gibi basketle hiç alakası olmayan klasik shoenen yapmak aynı değildir.
Soumadan iyisi yok mu? Var, belkide benim görmediğim çok daha iyileri de vardır ama ben zihniyete bakıyorum. Sizin sevdiğin popüler animeyi yapan zihniyetin kötü bu seriyi yapan adamın zihniyetinin iyi olduğunu anlatmaya çalışıyorum kısacası.
Her zaman daha dar kitleye hitap eden iyi seriler çıkıyor ama ben genel serilere bakıyorum çünkü piyasanın gidişatını onlar belirleyecek. 
 
 
Yazı içine dökme oldu pek öyle üzerinde düşünülmüş bir yazı değil öyle random duygularımı atım toparlayacak olursam;
Benim bu yazıyı yazmam hiç bir işe yaramayacak ama en azından insanlar fikirlerini söylesin paylaşsın ve tartışsın diye açtım konuyu. Konunun başlığına uyacak olursam ben animelerin geleceğini iyi görmüyorum çünkü çok fazla tür ve gidişat var, yani aradan piyasayı değiştirecek şeyler çıksa bile bütün türleri etkilemez. Ama animelerin popüleritesi düşerse yeniden güzel bir seyir alabilir, Mangalarda öyle büyük bozulmalar yok çünkü onun kitlesi pek değişmedi. Mangada olan bozulmalarda animelerin eseri büyük boyuta. 
 
 

overlord'un light novel'ını okudum. hakikaten dehşet bir hikaye. canlı canlı insanların derilerini mi yüzmeler, genelevdeki fahişeyi sex sırasında öldüresiye dövmeler, bi kız kardeşlerin hikayesi vardı ki içim acıdı. 

Tokyo 2020 Yaz Olimpiyatları adaylığı (Japonca: 東京 2020), Japonya'nın başkenti Tokyo'nun 2020 Yaz Olimpiyatları adaylığının Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından onaylanması ve adaylık sürecidir. Şehir daha önce, 1964 Yaz Olimpiyatları'na ev sahipliği yapmıştır.
Tokyo, 16 Temmuz 2011 tarihinde Japon Olimpiyat Komitesi tarafından seçilmiştir. Böylece, 2020 Yaz Olimpiyatları için Tokyo Japonyanın aday şehir olduğu teyit edilmiştir.
Tokyo’dan önce ev sahibi adaylığı yapmayı Japonya’nın Nagasaki ve Hiroşima kentleri de planlıyordu. Ancak iki kent de maddi sıkıntı nedeniyle aday olamadılar. Bu yüzden Tokyo adaylığını koydu.
7 Eylül 2013 tarihinde yapılan 125. oturumla olimpiyatlara ev sahipliği yapacak ülke Tokyo seçildi ve her şeye hazır.
 
 

Naruto Shippuuden 475’te Görülecek Naruto Shippuuden Son Dövüş Videosu Yayımlandı
 
Daha önce belirttiğimiz üzere Naruto Shippuuden’de manganın son dövüşü gelmek üzere. Mangadan neredeyse 2 yıl sonra animede görebileceğimiz bu büyük dövüşün ilk videosu da yayımlandı. Animenin takipçisiyseniz 8 Eylül’de yayımlanacak olan Naruto Shippuuden 475. bölümü kaçırmayın!

 
Dövüşün ardından hemen Naruto anime dünyasına veda edecek diye korkuyorsanız merak etmeyin. Daha Naruto Hiden kitaplarındaki hikayeleri izleyeceğiz. Böylece mangada yaşanan zaman atlamasının içi daha da doldurulacak ve mangadaki “şunca yıl geçti, şöyle oldu böyle oldu, şu şununla evlendi, hadi bakalım son” yerine daha fazla bilgiye sahip olabileceğiz.
Japonya’da son zamanlarda doldurma bölümüyle de reyting listelerine girmeyi başarabilen seri için AnimeFantastica’da yaptığımız 1500’den fazla kişinin katıldığı ankette çoğu seyircinin baştan sona kadar Naruto Shippuuden’i izlediği dikkat çekiyordu. Umarım son dövüşü çizimleri ve animasyonlarıyla güzel bir şekilde animeye aktarıp sadık Naruto Shippuuden hayranlarını memnun edebilirler.

Kaynak:AnimeFantastica

Japon Mafyası Yakuza

 
Japon mafyası Yakuza'nın durumu, son derece ilginç bir konudur. Piramit şeklindeki örgütlenişi, alt üst ilişkisi, insanlara yaklaşımı, katı kuralları, devleti ve ülkeyi herşeyden üstün tutuşu ve görüntüsü ile Yakuza, ender bir yapıya sahiptir. Siyah takım elbiseli, beyaz kravatlı, güneş gözlüklü, çoğu ustura traşlı, vücudu dövmeli, serçe parmağı kesik Japon mafyası, işleyiş tarzıyla, Rus ve İtalyan mafyalarını geride bırakır. Yakuza'nın, Japonya'da saklanma ya da yer altına çekilme gibi bir sorunu yoktur. Çünkü her zaman gözler önündedir, alkışlarla siyasal zemindedir, devletin içindedir, polisle kol koladır. Devlet görevlileriyle olan bu danışlıklı hareket tarzı, Japon mafyasına toplum düzenini koruma misyonu yüklemiştir. Suç unsurlarını asgariye indirip çözümü polise havale etmek de, en önemli işlevlerindendir. Tamamen geleneksel Japon anlayışı üzerine kurulmuş olan Yakuza, yaklaşık 20 bin kişilik ordusuyla, ülke genelini en ücra sokaklarına kadar kontrolü altında tutmasıyla meşhurdur. Üyelerini aşırı sağcı sokak gençlerinden de seçen Japon mafyası, büyük holdinglerden, köşe başlarındaki küçük iş yerlerine, partilerden karakollara kadar geniş bir yelpazede görülür.
Sadakat, uyum, sevgi, saygı, suç, ceza motivleriyle süslü Yakuza, iç yapılanması ve hiyerarşik ilişkisini kusursuz bir şekilde yerine getirmesiyle, tam bir aile gibidir. Temel alınan nokta ise elde edinilen gelirin sağlıklı bir şekilde bir üst şefe ulaştırılması ve özellikle insanlara sevecen gözlükle ayrıca dış dünya ile ilişkilerde ölçülü olmadır. Japon mafyası yüklendiği görev nedeniyle kendisini gerçek yurtsever sayar, vatanın asıl koruyucusu olarak algılar, ülke çıkarlarını zedeleyici hiçbir davranışta bulunmaz. Özellikle yerel istihbarat ağının güçlü oluşu, ister istemez Yakuza'yı devletle yakınlaştırmış, hatta bazı durumlarda polisten daha avantajlı duruma getirmiştir. Nitekim çoğu sağcı ve liberal parti liderlerini Yakuza üst düzey şeflerini yanlarında bulundurmalarını yine Yakuza dostları ile üst düzey şeflerinin hareket alanlarını belirleyici toplantılar düzenlemeleri sıkça yaşanan olaylardır. En sert katı kurallarla donatılmış Japon mafyasının kendi arasında çelişki ya da çıkar hesaplaşmasına girdiği pek nadirdir; aksine son derece uyumlu bir çalışma tarzı vardır. Hangi üyenin hangi gruba bağlı olduğu, vücutlarına işlenmiş dövmelerle belirginleşmiştir, hangi mafya grubunun hangi alanı kontrolünde tutacağı da çok önceden beri netleştirilmiş, bölgeler paylaştırılmıştır. Kendi içinde hata yapan üyesinin küçük serçe parmağını keserek cezalandıran Yakuza, hataların çoğalması ile diğer parmakları da sırasıyla keser. Eğer hata affedilecek ölçüyü zorluyorsa direk polise teslim edilir, birkaç yıl cezaevine gönderilir, kendisini düzelterek gelmişse aynı grup içine terfi edilerek yeniden alınır. Bu nedenle Japonya'da işaret parmağı kesik kişilerin fabrikada çalışırken iş kazası geçirdiği düşünüldüğü gibi, küçük parmak ya da yüzük parmağı kesik olanların da Yakuza üyesi olduğu imajını uyandırırlar. Bazı durumlarda da bu görünüş farklılığının yanı sıra kaba saba davranış, küfürlü konuşma, çevredeki insanları rahatsız edici tavırlarda bulunarak kendilerine Yakuza süsü vermek isteyenler de vardır. Ancak gerçek şu ki, bu tip kişiler sadece Yakuza'nın alt birimlerince ayak işlerinde kullanıldığı, yeri geldiğinde de kenara attığı, çoğunluğu eğitimsiz, özellikle gençlerden oluşurr. Çünkü Japon mafyası Yakuza üye olarak arasına aldığı kişilerin akıllı, uyumlu, kuralları bilen, Japonya'nın birliğine, aileye sadık ve yeri geldiğinde acımasız bir kişiliğe sahip olmasını ister. Genellikle devlete ait olmayan özel işyerlerini haraca bağlayan Yakuza, para toplama işini aksatmadan, periyodik olarak mükemmel bir şekilde organize eder. Japon mafyasının elde ettiği gelir, büyük holdinglerin ülke payına düşen kazancından daha da fazladır. Ekonomik işleyiş diğer bazı ülkelerin tersinedir. Mafya babasının elemanlarına para vermesi söz konusu değildir. Aksine üyeler dostlarını beslerler.
Daha önceleri topladığı "vergi"lerle ayakta duran ve insanlarda derin korkulara yol açan Japon mafyası Yakuza, son yıllarda uyuşturucu ve fuhuş sektörüne yönelince, eski popülaritesini kaybetmeye başladı. Özellikle ülke çapında organize ettiği ve kontrolünde tuttuğu rendevuevi gibi beyaz kadın ticaretinin yapıldığı yerlerde yaşananlar, son derece ilginçtir. Japon mafyasının eline düşen genç kızlar, böylesi yerlerde çok iğrenç bir şekilde kullanılırlar. Para karşılığında erkeklerle ilişkiye zorlanırlar. Her türlü pisliğe bulaştırılıp alıştırıldıktan sonra gelirden kendilerine küçük bir pay verilir.
Tayland, Filipinler, Kore gibi bazı Güney Asya ve Kolombiya, Arjantin, Birezilya gibi Güney Amerika ülkelerinden getirilen kadınlar, Yakuza aracılığıyla, fuhuş merkezlerinde Japon erkeklerine bahisle sunulurak, herkesin gözü önünde, izleyenlerin alkış temposuyla fuhuş gösterileri yapılır. Böylesi yerlere, Japon olmayan erkekleri almazlar. Japon kadınlarının girmesine izin verilmez. Bu sektörden korkunç gelir elde eden Yakuza'ya, polis hiç bir şekilde müdahale etmez. Kirli işlerde yabancıları kullanmada uzman olan Japon mafyasının, özellikle buraya para kazanmak amacıyla gelen başta üçüncü dünya ülkeleri insanı olmak üzere, "gözükara" kişileri seçmesi de diğer bir noktadır. Uyuşturucu trafiğinde Çin, İran, Pakistan gibi ülkelerin insanlarını taşeron olarak kullanan Yakuza, "vizesiz gençlerden seçtikleri kişileri", görevleri bitince paçavra gibi polise teslim eder ve yurtdışı edilmesini sağlar. Bu anlamda, Japonya'ya yıllar önce gelmiş olan başta İran'lılar ve Çinliler, bu ülkeyi ve insanlarını, yakından tanımak avantajını yakaladılar. Yakuza-polis ilişkisini çok iyi bir şekilde çözdüler. Çinliler, halen Yakuza ile içiçe olmayı sürdürürken, Japonlara göre sert yapıya sahip İranlılarla Yakuza üyeleri arasında daha önceleri yaşanan yeraltı hesaplaşmaları ise zaman zaman kanlı oldu. Bunun üzerine, basın-devlet koordineli büyük bir anti propaganda kampanyası başlatıldı ve görüntü olarak bu ülke insanlarına benzeyen diğer kişilerin çoğu da, yer altına çekilmek zorunda kaldılar. Öyleki bazı olaylarda adı verilen ya da yakalanan alt birimdeki kişileri, 30 yıldır Japonya'da yaşamını kurmuş veya aynı zamanda Yakuza içinde en üst düzeyde şeflik görevinde olan aynı ülkenin insanları bile kurtaramaz. Japon mafyasının, toplum düzenini sağlayıp bir anlamda ön kontrülür görevini yapması ve bunu yürütürken polisle olan paralelliği ve danışıklığını, sokaktaki ilişkilerinden de anlamak mümkündür. Örneğin, tren istasyonları önlerinde kurulu, İsraillilere ait gömüş mücevher ve takıların satıldığı tezgahlar vardır Japonya'da. Gerçek patron hiç bir zaman ortalıkta gözükmezken, bu tezgahları çalıştıran kısa dönemli İsrailli gençler, her ay başı kendilerini ziyaret etmeye gelen mafya elemanlarına, belirli miktadaki parayı öderler. Böylece Yakuza elemanları, para ödeyen kişilerin tezgah yerlerini korumaya alır. Yaşanan her hangi bir problemde de, hemen olay yerine gelerek eğer sorunu çıkaran polis ise mafya elemanı görevliye, bu kişiyi tanımadığını söyler. Eğer polis olayı büyütüyorsa, bu kez üst düzeyde telefon görüşmeleri yapılır, her şey halledilmiş olur.
Japon mafyası Yakuza'nın, sokakları kontrolünde tutarken, haraç olayına "haraç yada kendi değimleriyle vergi olayına" karşı gelenlerin üzerine polisi kışkırtması da, madalyonun diğer yüzüdür.
Ayrı bir örnek te, Tokyo'da yaşandı. Ortadoğu usulu Fast-Food işyerinin önüne gelen iki Yakuza taşeronu, her ay 50 bin Yen paranın, vergi olarak kendilerine ödenmesini istediler. Durumu yasal olan işyeri sahibi, bu parayı ödememekte diretince, hemen sonra aynı kişiler polisle birlikte geldiler. Mafya elemanları, işletme belgesi olan iş yerine tekmeler savurup küfürler ederken, iş sahibi, karakola götürülüp saatlerce sorgudan geçirildi ve kendisine, Japon yasaları okundu. Karakoldaki görevli polis, her türlü formalite bittikten sonra, açık bir şekilde eğer Yakuza'ya bir miktar para ödenseydi, bu problemlerin yaşanmamış olacağını üzüntülü rollerle ifade etti, bunun da, Japonya'daki sistem olduğunu kendisine hatırlattı. Yani Yakuza, polisten önce kontrol görevini yapmış, karşısındaki güç kendisini maşgul edip direndiğini anlayınca, polisi kışkırtmıştı. Polisin, kendisine 50 m uzaklıktaki iş yerine neden iki ay boyunca gelmediği, neden Yakuza elemanlarıyla birlikte geldiğide olayın gerçek yönüdür.
Ayrıca bu yapıdakı elemanların, son derece işlek olan tren istasyonları yakınında, elini ağzına götürüp sesler çıkararak işaretle uyuşturucu satmaları, hergün gözönünde yaşanan bir gerçektir. İşte, bu tip örnekler çoğaltılabilir.
Japonya'da, Yakuza-polis ilişkisinin sokaklara yansıması böylesine açık ve nettir.
Kaynak: Tokyo Mektubu - Wiki
Hakkında çeşitli videolar:
 
Hakkında çeşitli resimler: 
 

Tokyo 2020 Yaz Olimpiyatları adaylığı (Japonca: 東京 2020), Japonya'nın başkenti Tokyo'nun 2020 Yaz Olimpiyatları adaylığının Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından onaylanması ve adaylık sürecidir. Şehir daha önce, 1964 Yaz Olimpiyatları'na ev sahipliği yapmıştır.
Tokyo, 16 Temmuz 2011 tarihinde Japon Olimpiyat Komitesi tarafından seçilmiştir. Böylece, 2020 Yaz Olimpiyatları için Tokyo Japonyanın aday şehir olduğu teyit edilmiştir.
Tokyo’dan önce ev sahibi adaylığı yapmayı Japonya’nın Nagasaki ve Hiroşima kentleri de planlıyordu. Ancak iki kent de maddi sıkıntı nedeniyle aday olamadılar. Bu yüzden Tokyo adaylığını koydu.
7 Eylül 2013 tarihinde yapılan 125. oturumla olimpiyatlara ev sahipliği yapacak ülke Tokyo seçildi ve her şeye hazır.
 
 

Göz bantlı karakter diyince direk aklıma gelen
D gray-man Lavi :wub:
Çokta yakışıyo beee...