Amygirl

O zaman ilk olarak kalecimiz Genzo Wakabayashi tanıyalım :)

Doğum tarihi: 7 Aralık
22 numarayı giyen kalecidir. Taktığı şapka ile dikkat çeken, çok az gol yiyen bir kalecidir. Hislerini kendisine saklar ve takım arkadaşlarına saygılıdır. Çocukluğundan beri en büyük isteği dünyadaki en iyi kaleci olmaktır.Önemli özelliklerinden biride ceza sahası dışından gol yememesidir. Anime boyunca sadece 3 kişi ona ceza sahası dışından gol atabilmiştir.Mangada Naturezza orta sahadan rovaşata ile , filmde ise Schneider orta sahadan sadece Genzo için geliştirdiği bir şutla gol atmıştır. (kaynak:wikipedia)

bunlarda bir kaç fotoğraf :)













Genzo Wakabayashi'nin müthiş kurtarışlarının olduğu bir iki video :)










İnsanların aklında kalanlar :D

-tusubasanın ezeli rakibi karşı takımın uçan takla atan manyak kalecisi (gol yeme ihtimali yok)

-kartal vuruşunu kurtaran tek kaleci.. ( kartal vuruşu üstadı tusubasa hoca)

-ulaşamadigi toplara once direğe basarak ordan geri ziplayarak ulaşabilen kaleci.ayrica cok zorlu pozisyonlarda kendisine ful karizma katan şapkayi yere düşürürdü...

-ilkokul ve ortaokul yıllarında sınıf ve mahalle takımlarının kalecisi olduğum için diğer bütün çocukların aksine tsubasa'dan önde gelirdi bu karakter benim için. hatta bir keresinde hep hayalini kurduğum bi hareketi yaptığında hayranlığım bikaç kat daha artmıştı. kalenin sol köşesine doğru gelen bi topu plonjonla çıkartıp yere düştükten sonra pozisyonu tamamlamak için topu kalenin boş kalan tarafına doğru yollayan rakip oyuncunun şutunu kolları üstüne dayanarak bacaklarını 45 derece havaya kaldırarak kurtarmıştı.

-captain tsubasa'daki en sağlam kaleci. kısa saçlı, orta boylu, şapkalı, yakışıklı bi eleman. kalede panterlere taş çıkartır kendisi. hızından dolayı şekilden şekle giren, hatta renk değiştiren toplara bile bana mısın demez. beton duvar yıkılır, wakabayashi belki bi adım geri atar...

-aklımın bir köşesinde hep buffon ile özdeşleştirdiğim efsane kaleci.

-çizgi film karakterleri arasında en aşık olunası, en karizmatiği. kendim şahsen hastasıyım hala. elinden dumanlar çıkmadan durdururdu hızlı topları, şaşkınlıkla ve hayranlıkla izlerdik.

-çekilen şutun etkisindeki topun kaleye varma süresi 1-2 bölüm olabildiğinden; genzo'nun da kalenin bir köşesinden diğerine uçuşu epey uzun ve çileli bir yolculuktu. bugün gördüğüm her şapkalı kalecide onu arar, onu anarım.

-çizgi film dunyasına özgü fizik kanunları ile hareket eden ,bir kale direginden sıcrayarak 7 m 32 cm ötedeki diger direge uzanabilen, bütün otoriteleri sasirtan japon kaleci

pazartesi bölümünde topu 18 önünde gören, fakat pozisyonu uzaklaştırmasını cuma bölümünde ancak görebildiğimiz enteresan kaleci.

hatta tsubasa' nın kartal vuruşunu görmesin, topu çıkarması 2-3 haftaya kadar sarkar.

nitekim yakışıklıdır, kalecidir, güvenilir.

-şapkasını ne zaman çıkaracağını merak ettiğim çizgi film kahramanı.

( kaynak: eksisozluk, itusozluk, uludagsozluk )

"Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur" algısını kırabilen, hepimizin sempatiyle baktığımız birkaç ülke mutlaka vardır. Son yıllarda ülkemizde gelişen siyasi konjonktür gereği bu ülkelerden çoğu İslâmi kökenlere dayanır. Ancak iki ülke vardır ki; tarih boyunca ne düşman olarak algılanmıştır, ne de dinleri İslâm'dır...



Tesadüf odur ki bu iki ülke de bize kilometrelerce uzak olan bir coğrafyada, Uzakdoğu'da yer alır: Japonya ve Güney Kore...

Kore Savaşı'nda Güney Kore için, üstelik onların topraklarında savaşan ve yüzlerce şehit veren bir ülke olmamız, Kore halkı tarafından 'kan kardeşliği' statüsüne erişmemize vesile olmuştur. Peki, Japonya ile olan tarihsel bağlarımız nelerdir, nasıl bir olay vuku bulmuştur da her iki toplum da yıllardır birbirine sempati ve dostluk ile bakabilmiştir?

Yıl 1889... Osmanlı İmparatorluğu'nun zor dönemleri... Batı'nın baskısı bir yana, Kuzey'den gelişen Rus tehditleri... Ve bugün bile tartışılan bir Padişah; II. Abdülhamid...

Aynı dönemlerde, Rus tehdidini yakinen hisseden bir ülke daha var; Japonya. Ve gerek bu tehdide karşı Osmanlı'nın desteğini almak, gerekse Avrupa ülkelerinin askerî yapılarını incelemek üzere 1887 yılında İstanbul'a gelen Japon heyetine iade-i ziyaret yapılması ve aynı zamanda İmparator Meiji'ye imtiyaz nişanı gönderilmesi adına yaşlı Ertuğrul Firkateyni, II. Abdülhamid'in emriyle aylar sürecek bir yolculuk için 1889 yılında İstanbul'dan Japonya'ya doğru yola çıkar.

Sıkıntılarla da olsa yolculuk tamamlanmış ve görev yerine getirilmiştir. Ancak 600'ün üzerinde mürettebatıyla yola çıkan yorgun Firkateyn gücünü tüketmiş ve dönüş yolculuğuna başladıktan hemen sonra 16 Eylül 1890 günü, Japonya'nın Kushimoto kenti açıklarında kayalara çarparak batmıştır. Kazadan sadece 69 denizcinin kurtarılması ise yerel halkın olağanüstü çabalarıyla mümkün olur (Gerek yola çıkıldığı aşamadaki mürettebat, gerekse şehit olan gemicilerin sayısı hakkında çeşitli kaynaklarda farklı rakamlar söz konusu olup, 69 denizcinin kurtulduğu bilgisi, üzerinde en fazla uzlaşılan sayıdır).



Bu vahim kaza ve sonrasında gelişen tarihsel olaylar, bir anlamda 122 yıllık Türk - Japon dostluğunun temellerinin atılmasına vesile olmuştur. Japonlar, gazilerimizi yurtlarına geri getirmekle yetinmemiş, aynı zamanda şehitlerimiz için de bir şehitlik yaptırarak her yıl anma törenleri düzenlemişlerdir. Kazanın gerçekleştiği Kushimoto sahil şehri, kendisini "Türkiye ile Dost Şehir" ilan eder.

Ve akabinde bugüne kadar gelişen olaylar da, temelleri 122 yıl önce atılan dostluk köprüsünün daha da sağlamlaşmasına ve pekişmesine vesile olur:

İran - Irak Savaşı sırasında bölgede mahsur kalan Japon vatandaşlarını, havada uçuşan füzeler altında Türk Hava Yolları kurtarmış ve ülkelerine kadar sağ salim ulaştırmıştır.

1999 Marmara Depremi'nde Japonlar, deprem yaralarının sarılması için Türkiye'ye önemli bir miktarda hibe yardımında bulunmuşlardır. 2011 Van Depremi sırasında ise Japon Doktor Atsushi Miyazaki, Türk depremzedelere yardımcı olmak uğruna geldiği ülkemizde hayatını kaybetmiştir.

2003 yılında "Japonya'da Türkiye Yılı" ilan edilirken, 2010 yılında da "Türkiye'de Japonya Yılı" olarak kutlanır.

Ülkemizde Toyota, Sompo Japan Sigorta, Takeda, Japan Tobacco gibi pek çok Japon devi faaliyet göstermekte ve Türk insanının istihdamlarına katkıda bulunmaktadır.

Barış Manço ve Hadise Japonya'da konserler vererek, Ayumi Takano Türkiye'de oyunculuk yaparak bir nevi iki ülke arasında kültür elçiliği yapmışlardır.

İlhan Mansız ve Alpay Özalan Japonya'da, Junichi İnamoto ise Türkiye'de futbol oynarken, voleybolcumuz Yeliz Başa Japonya'ya, Saori Kimura ve Maiko Kano da Türkiye'ye transfer olmuşlardır.

Her yıl yüzlerce Japon turist, bilhassa Kapadokya, Pamukkale ve Efes gibi tarihi zenginliklerimizi görmek üzere topraklarımıza akın eder.



1889 yılında yola çıkarken belki de vesile olacakları ulvi görevin farkında bile olmayan o 600'ün üzerindeki mürettebatımız ve şehitlik mertebesine erişen 69 denizcimiz, bugün 122 yıllık sarsılmaz bir dostluğun baş aktörleri oldular.

Bu dostluğun başlamasına vesile olan tüm şehitlerimizin ve tüm Ertuğrul Firkateyni mürettebatının ruhları şad olsun. Kendilerini her 16 Eylül günü saygıyla ve minnetle anmaya devam edeceğiz.

Sevgi ve saygılarımla.

Umut Gemici

DBZ ve Bleach teki bu benzerlik dikkatimi çekmişti. Dende ve Orihime'nin aynı iyileştirme gücüne sahip olmaları ve bunu benzer teknik uygulamaları :)

Hei'nin gözler yeşil sanki :D bu arada son dört fotoya baktım da hepiniz ne kadar tatlısınız yaa benim tek tatlı fotoğrafım altı aylıkken çekilendir herhalde :D

Sen de bana sadece Samet diyebilirsin o zaman :)

Herkes bir şey söylüyor benim söylediğim mi zevkleri kaçırıyor <_< soru başlı başına spoiler zaten -_- üstelik farkındaysan ben de spoiler yedim :D
Valla öyle bir niyetim yoktu ama kaçırmışım heyecanı :D bana sadece Amy diyebilirsin bu arada :)

hahaha :D olur mu olur yani. Ben Kubo olsam çok deli şeyler eklerdim.

Yarın bir gün İchigo dayı tarafından cadı ırkına aitmiş aslında bir peri kanı taşıyormuş falan deseler inanırım bu gidişle yuhh diyorum yaa hiç böyle karma bir melez görmemiştim :D

1) Bilgisayarım ve hard diskim bomboş olurdu :)
2)Üzülünce kimsenin anlamadığı "nande nandebayyo datte datte bayyo  :'(" yerine başka bir şey söylerdim ve çok sıradan olurdu :D
3) Gözlerim daha sağlıklı olurdu  8)
4) ve tabi ki de hayatımda çok büyük bir eksiklik olurdu. Her yaştan kim izlerse izlesin en basit animenin bile insana kattığı bir felsefe vardır. Animelerin (ki özellikle Narutonun :) ) insanların bakış açısını değiştirdiğini düşünüyorum. Animesiz bir hayat çok boş olurdu.

su grubu ama bu konu biraz dışa kaydı gibi oldu kızarlar sonra :D

Edit:



 
 
Edit 2:
 



 
Edit 3:



 
Edit 4:
 



 
Edit 5:
 

Nana ' daki salak olan Nana'dan nefret ediyorum :angry: Komik bir cümle oldu ama neyse :lol:

yaa kuzenim izlerken görmüştüm ben 10 de bir bölümde yaşlı bir adamın üç torunu narutodaki konohamaru ve arkadaşlarının tıpkısının aynısı idi baya gülmüştüm :D

gadanızı alırım tiplere baakk :D hele arkadaki bomba...

Hazinem mi? Eğer istiyorsanız, onu almanıza izin vereceğim. Arayın. Hepsini o yerde bıraktım!
(Roger)

Özgürlüğü arayın ve dünyanız gözlerinizin önünde uzanmış duracak. Eğer sonsuz bir hayal ruhlarınıza rehberlik ediyorsa, onu fethedin! Bayrağınızın arkasından inancınızı taşıyın! (Dragon)



Ben Korsanlar Kralı olacak adamım.(Luffy)

Eğer hayatını riske atmassan geleceğini kuramassın.(Luffy)

Sen shichibukaisen o zaman bende hachibukaiyim!!!(Luffy)

Bu bayrağın kime ait olduğunu bilmiyorum,ama bir korsan bayrağı öylece yere atılıp üstüne basılıp ardındanda gülünecek bişey değildir!!! O inancın sembolüdür. !!!(Luffy)

..sanji et..(luffy)



Mucizelere ikinci kez olmadığı için öyle denir.
(Bon-Chan)

gerçek arkadaşlık için birbirini ne kadar süredir tanıdığının önemi yoktur (Mr 2 / Bon Clay



Korsanlar şeytan ve Denizciler melek mi ? Bu şartlar tarihin akışı boyunca sürekli değişti.Barışı hiç görmemiş çocukların ve savaşı hiç görmemiş çocukların farklı değerleri vardır.Neyin doğru neyin yanlış olduğunu belirleyecek olanlarda onlar! Bu bölge en tarafsız bölgedir.Adalet galip gelecek diyorsun değil mi? Evet bu doğru!
Savaşı kazanan adalet olacak.
(Doflamingo )



Aşçılık tanrıdan bir hediyedir. Baharatlar ise şeytandan.Ama sen fazla baharatlısın.
(Sanji)

Gerçek bir erkek, bayanların yalanlarını affeder..
(Sanji)

mellorine~ mellorine~
kso marimo, kso tako.
(Sanji)

Bitiremeyeceğin savaşı başlatma.
(Sanji)

Ölmek zorunda kalsam bile, bir kadını asla tekmelemeyeceğim!
(Sanji)

Hata yapmaktan çok korkarsan hiçbir şey yapamazsın.
(Sanji)



Hayatın dolambaçlı yolu kötü değildir.
(zoro)



Güçlü kılıç kesmek istediği şeyi kesen kılıçtır.
(zoro'nun hocası)



Bir erkeğin savaştan kaçamıyacağı anlar vardır
o anlar ise arkadaşlarının hayallerine gülündüğü anlardır.
(Usopp)

Cok Guzel ve Guclu Bir Bayan Kılıc Ustası bir sürü Et Getirdi.
(Usopp)



Yaralarını yalamak için kaçan köpeklerin adaletten bahsetmeye hakkı yoktur.
(Crocodile)

Sizin gibileri eğlenirken görmek midemi bulandırıyor.
(Dünya hükümetine hitaben)
(Crocodile)

Beyazsakal'ı ya da Roger'ı
yenemedikten sonra gözyaşlarını yutmak zorunda kalan insanları saymaya çalışın...
ve denizde onlardan binlercesini bulacaksınız.
(Sir Crocodile)



Sadece bir kol.(Shanks)

Alıntıdır.

Kesinlikle Zaraki Kenpachi :rolleyes: her eve bir psikopat lazım :D gerçi evliliğimiz fazla sürmez yanlışlıkla beni öldürür o :P

Kuroshitsuiji den Sebastian :3 benim uşağım olur evleniriz de hergün bana kek pasta yapar evi de kedilerle doldurduk mu tamamdır :D ruhumu da seve seve veririm şerefsizim :D

Ooo yeee teşekkür ederiz ellerine sağlık. :D Ben yine biriktirip okuyacağım. B) Mediafire'a koyan ellerin dert görmesin sınavlarında bütün cevaplar beynine aksın. :P :D

Lillium tarzıysa beğenirim zaten o kesin.Zaten kızın çok kutsalımsı bir sesi var :D ne söylerse söylesin güzel olmuştur.
Edit: Gently as she goes ne kadar güzel öyle.Oha bayıldım ben bu kıza sitesinden tüm her şeyini indirip arşivleyeceğim :D tekrar teşekkürler ^_^

Claymore (beni en çok etkileyen animedir :wub: )



Clanned After Story
Naruto ( Bu animeyi güzel ve özellikle duygusal bulmayanları anlamıyorum -_- )
Fairy Tail (neden bilmiyorum ama Lucy her ağladığında ben de ağlıyorum :( Erza'yı bir kere ağlarken gördüm onda fenalık geçirdim zaten :( )

Gerçek adı Anna Marie Heider Tsuchiya olan 1984 doğumlu aktris, şarkıcı ve modeldir… Ancak modelliği 2005’te bırakmıştır. O zamandan beri şarkıcı olarak boy göstermektedir. Tokyo doğumlu olan sanatçı bir Japon-Amerikan melezidir (Annesi Amerikalıdır.)

Kendisini biz Nana animesinde Osaki Nana karakterinin söylediği şarkılardan tanımaktayız. Bu şarkılar animenin ilk açılış müziği Rose ikinci bitiş müziği Kuroi Namida ve üçüncü açılış müziği Lucy’dir. Şarkılardan da anlaşılacağı üzere Tsuchiya İngilizce’ye de çok yatkındır ve çoğu şarkısında iki dili birlikte kullanır. Toplamda 8 albüme ve 15 single’a imza atmıştır.








Sanatçının rol aldığı birçok film ve dizi vardır. Bunlardan en bilineni Kamikaze Girls filminde İchigo Shirayuri karakteridir. Buradaki rolünde sonradan modellik yapmaya karar veren aykırı ve tabiri yerindeyse erkek Fatma bir kızı canlandırmaktadır. Toplamda 13 filmde rol alan sanatçı en son 2009’da Kamui Gaiden adlı filmde boy göstermiştir. 2009 ‘da bebek beklediğini duyurduktan sonra herhangi bir projede olmamıştır.






Oyunculuk yolunda çok yol kat eden Tsuchiya genç yaşına rağmen iki evlilik yapmıştır ve iki çocuk annesidir. Ancak animedeki Osaki Nana gibi ciddi sayılabilecek sigara ve alkol bağımlısıdır.( her ne kadar ailesinin onlardan önemli olduğunu söylese de) Kariyeri boyunca aldığı ödüller:




· 2004 – Kinema Junpo Awards (Best New Actress)
· 2004 – Mainichi Film Awards (Best New Actress)
· 2004 – Houchi Film Award (Best New Actress)
· 2005 – 28th Japan Academy Prize (Best New Actress, Best Supporting Actress nominee)
· 2005 – 26th Yokohama Film Festival (Best New Actress)
(burası Wikipedia’dan alıntıdır)



Yazarın Kişisel Düşüncesi:

Nana animesinin diğer openingleri ve endinglerini seslendiren (Animede Reira karakteri) Olivia’nın da melez bir şarkıcı ve gerçekte de çok güzel bir bayan olmasına rağmen (animeyi izleyenler Nana’nın Reira ile ilgili düşüncelerini bilirler) Tsuchiya’nın sesi bana daha orijinal ve etkileyici gelir. Canlı performanslarında görürsün ki şarkıyı gerçekten yaşayarak söyler. Dinlemeye fırsat bulduğum çalışmalarından en sevdiklerim:

1) Kuroi Namida (ki sözleri gerçekten çok güzel)

2) Stand by Me

3) Somebody Help Me

4) Rose

5) My Fate

6) Is This Love

Ben beşiktaşlıyım takımımın renkleri :) ayrıca en sevdiğim renkler (özellikle siyah) bence siyah ve beyazın insanların hayatı olduğunu düşünüyorum. (İyilik ve kötülük - karanlık ve aydınlık ) birbirine zıt iki renk olmalarına rağmen ikisi bir olunca çok gzl oluyor. Tabi bu bnim fikrim :)

Amy ismini çok çok çok severim girl takısı da şuradan geliyor Stephen King'in Duma Adası kitabında babanın kızıyla e-mail yazışmaları yer alıyor kızın adını hatırlamıyorum ama nicki edo_girl dü hoşuma gitmişti



biraz saçma bir açıklama oldu ama gecenin bir vakti aklıma geldi :D :D

sizleri guldurecek bir itiraf :) kucukken yikanirken odun sobasinda totoyu yakmmistim :) uzun sure oturamadim :)

adam haklı.yıkılıyom şu tipe ya :D